Arama


LaDymm - avatarı
LaDymm
Ziyaretçi
15 Şubat 2008       Mesaj #3
LaDymm - avatarı
Ziyaretçi

Arap devletleri

Ad:  araplar3.jpg
Gösterim: 9878
Boyut:  96.6 KB

Arap Birliği'ne dahil devletler koyu yeşil, Arap olmayan fakat birliğe dahil olan bölgeler açık yeşil ve Arapça konuşulma oranı düşük üyeler Somali ve Cibuti taralı yeşil.

Nüfusunun büyük kısmı Arap soyundan gelen ve Arapça konuşan ülkelereArap Devletleri denir. İsrail ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan İran, nüfuslarının bir kısmı Arap olmakla beraber, ArapDevleti değillerdir.
Arap Devletleri'nin çoğu, 1945'te kurulmuş olan Arap Birliği'nin üyesidir.

Tarihçe


İslamiyet öncesi
Araplar İslamiyet öncesinde bazı devletler kurmuşlardır (Himyeriler, Gassaniler vb). Ancak coğrafyanın yarattığı koşullar geregi genelde kabileler halinde yaşarlardı ve her kabilenin başında şeyh, emir benzeri liderler bulunurdu. Bu nedenle İslamiyet'e kadar tek bayrak altında toplanamamışlardır.

İslam Devleti


Kendisi de bir Arap olan Muhammed'in (İ.S. 571-632) kurduğu İslam Dini'ni ilk olarak Araplar benimsediler. Bu dini benimseyenler kendilerine, "Allah'ın iradesini kabul eden" anlamında Müslüman adını verdiler. İlk Müslümanlar, dinlerini yaymak amacıyla birçok ülke ele geçirdiler ve Muhammed'in liderliğinde büyük bir devlet kurdular. Bu devlete o dönemde bir isim verilmemiş olmakla beraber, günümüzdeki referanslarda daha çok İslam Devleti olarak nitelendirilir. İslam Devleti dört halifeden sonraki dönemlerde yönetimi ele geçiren sülalelerinisimleri ile anılır olmuştur (Emeviler, Abbasiler vb.)
Müslümanlar, Muhammed'in ölümünden sonra da kendilerine bir halife seçtiler. Halifeliğin yönetim merkezi önce Mekke, sonra Suriye'deki Şam kentiydi. 750'de halifeliği Emevilerden alan Abbasiler, Irak'taki Bağdat kentini halifeliğinbaşkenti yaptılar.

Osmanlılar'ın Arap dünyasında hakim olması ile birlikte, halife unvanı Osmanlı padişahlarına geçmiş, İslam Devleti, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde erimiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından halifelik kaldırılmıştır. MüslümanArap devletleri birer birer bağımsızlıklarını kazanmışlardır.

Osmanlı idaresi


Osmanlılar 15. yüzyıldaAnadolu'da güçlü bir devlet haline geldikten yaklaşık 100 yıl sonra, Arapların yaşadığı toprakları ele geçirdiler. Yavuz Sultan Selim1517'de Mısır, Suriye ve Hicaz’ı; oğlu Kanuni Sultan Süleyman da Bağdat, Irak, Aden ve Yemen’i Osmanlı topraklarına kattı. Daha sonra Avrupa'daki teknik ve ekonomik gelişmelerin gerisinde kalarak zayıf düşen Osmanlılar, 19. yüzyıldan başlayarak Arap topraklarını yitirdiler.

Arabistanlı Lawrence


Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yanında savaşa girince, İngiltereMekke EmiriHüseyin bin Ali'nin önderliğinde Arapları kışkırtarak ayaklandırdı. Arapça'yı ana dili gibi bilen YarbayT. E. Lawrence (ArabistanlıLawrence) gibi bazı İngilizcasuslarının yardımıyla Araplar, Osmanlılar'ın 1918'de uğradığı yenilgide önemli rol oynadılar. Savaştan sonra bağımsız devletler kurmayı uman Araplar, kendilerini İngiliz ve Fransızmandası altında buldular.

Bağımsızlıklarını kazanmaları


Birinci Dünya Savaşı'nı izleyen 50 yıl içinde Arap devletleri, birbiri ardından bağımsızlıklarını kazandılar. Bu devletlerin birçoğu 1945'te kurulan Arap Birliği’ne katıldı. Birliğin amacı Araplar arasında ekonomik, siyasal ve askeri dayanışmayı sağlamaktı. 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan ABD ile Saddamyönetimi arasındaki ilişkilerin gerilmesi, 2003’te ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle sonuçlanınca Araplar yeni bir sorunla karşı karşıya kaldılar.

Arap toplumu ve kültürü


Arapların tamamına yakını Arapça konuşur ve çoğunluğu da aynı dine (İslam) inanır. Ne var ki, Arabistan dışındaki bölgelerde yaşayan Araplar, yerli halkla karıştıkları için töreleri de değişikliğe uğramıştır. Öte yandan Afrika-Asya kurak çöl kuşağında yaşadıkları için aralarında büyük benzerlikler de vardır.

Çok eski zamanlardan beri kurak çöl kuşağını iki tür topluluk yurt edinmiştir: Göçebeler ve yerleşik olanlar. Yerleşik olanlar çiftçiler ya da kentlilerdi. Göçebeler ise hayvancılıkla uğraşır ve yılın büyük bir bölümünü otlaklar aramakla geçirirlerdi. Yazın otlaklar kuruyunca, yerleşme bölgelerine ya da vahalara çekilir ve buralarda kurdukları çadırlarda yaşarlardı. Böylece yerleşik halk ile göçebeler her zaman yakın ilişki içinde olmuşlardır. Yerleşik halk, göçebelerden, eti için koyun ve keçi, ulaşım için de deve satın alırlardı. Bunların karşılığında göçebeler de tarım ürünü, silah, giysi gibi gereksinimlerini yerleşik halktan sağlardı.
GüneyArabistan, çok eski çağlarda, baharatticaretinin önemli bir merkeziydi. Anadolufolklorunda da adı geçen Saba Melikesi Belkıs’ın, buradaki baharatkrallıklarından birinde kraliçe olduğu sanılır. BaharatArabistan'dan Akdeniz limanlarına devekervanlarıyla taşınırdı. Bedevi adı verilen kabileler, Arabistan'dan geçen bütün baharat yollarını denetim altında tutuyorlardı.

Kırsal kesimde yaşayan Arapların çoğunun yaşam biçimi birbirine benzer. Üzerinde oturulan ve uyunan halılar, kilimler ve yastıklar, evlerin başlıca eşyasıdır. Evler genellikle iki bölüme ayrılmıştır. Erkeklerin girip çıkabildikleri bölüme selamlık, ailedekikadınların yaşadığı bölüme de harem denir.
Gelenekselkonukseverlik, özellikle kırsal kesimde bugün de sürmektedir. Yörelerinin önde gelenleri, tanımadıkları yolcuları bile evlerinin selamlık bölümünde ağırlarlar.

Bedeviler, günümüzde toplam Arap nüfusunun yüzde 5-10'unu oluştururlar. Özellikle Suudi Arabistan'da yaşarlar. Kentlerde yaşayan Arapların sayısı nüfusun yüzde 40’ı kadardır. Geri kalanlar birbirlerinden uzak küçük köylerde yaşadıkları için geleneklerini daha çok korumuşlardır.

Sanat ve bilim


Araplar, askeri başarılarının yanı sıra, sanat ve bilimde de büyük gelişme gösterdiler. AbbasiHalifesiHarun Reşid döneminde (786-809), başkentBağdat önemli bir kültür merkeziydi. Avrupa’da ve doğu ülkelerinde, tanınmış eğitim kurumlarıyla olduğu kadar mimarlık, astronomi, tıp ve matematik alanlarında da ün kazandılar. Bugün kullanmakta olduğumuz sayısistemini Avrupa'ya Araplar tanıtmış, bir matematik dalı olan cebir de onların katkılarıyla gelişmiştir. 11. yüzyıldaAvrupa'daki Hıristiyan ülkelerin, Suriye ve Filistin'e düzenlediği Haçlı Seferleri de, Avrupa ile Arapülkeleri arasındaki ticaretin gelişmesine, ayrıca Arapsanat ve biliminin dünyaya yayılmasına yol açtı.

Arapların sonradan fethettikleri Mısır'daki Kahire, İspanya'daki Kurtuba gibi kentlerde de sanat ve bilim çok ileriydi. Ne var ki Araplar, ele geçirdikleri toprakları uzun süre tek bir yönetim altında tutamadılar. Mısır ve İspanya'da ayrı halifelikler ortaya çıktı. Orta Asya'dan gelen Moğolların bir kolu olan İlhanlılar1258'de Bağdat'ı ele geçirerek AbbasiHalifeliği’ne son verdiler. Bu tarihten sonra Araplar bir daha güçlü bir devlet kuramadılar.

Arap dünyasının sorunları


Bugün Arap dünyasını ilgilendiren başlıca konular, bazı Arap devletlerini çok zenginleştiren petrol gelirlerinin en iyi nasıl değerlendirileceği; İslam felsefesi ile çağdaş dünyanın nasıl bağdaştırılacağı; Irak’taki ABD-BK işgali ve İsrail-Filistin sorununun nasıl çözüleceğidir.
Son düzenleyen Safi; 17 Mayıs 2016 06:26 Sebep: Kırık Link / Kaynak Vikipedi