Arama


stromy - avatarı
stromy
Ziyaretçi
24 Şubat 2008       Mesaj #2
stromy - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Malazgirt Savaşı2.jpg
Gösterim: 4536
Boyut:  106.6 KB

Malazgirt meydan savaşı


büyük Selçuklu hükümdarı Alparslan ile Bizans imparatoru Romanos Diogenes IV arasında yapılan savaş
(26 ağustos 1071)

Fatımiler’in temsilcisi olduğu şiiliğe son vermesi için halk tarafından çağrıldığı Anadolu'ya gelen Selçuklu hükümdarı Alparslan, kısa sürede Malazgirt ve Erciş kalelerini ele geçirdi (1070). Ardından Diyarbakır’a (Amid) girdi; bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattıysa da alamadı, Anadolu içlerine akınlar düzenleyen akıncı türkmen beylerinden Afşin Bey ile birteşip Halep'i topraklarına kattı. Öte yandan, türk akıncılarının Anadolu’daki bizans kentlerini sürekli basıp yağmalamasından bıkkınlık getiren Bizanslılar'ın tahta çıkardıkları ünlü komutan Romanos Diogenes IV, bu türk sorununu kökünden çözümlemek üzere 200 000 kişilik büyük bir orduyla İstanbul'dan ayrıldı (13 mart 1071).

Düzenli rum ve ermeni birlikleri dışında Cıöretli Slav, got, frank, gürcü, uz, peçenek, kıpçak askerlerinden oluşan bizans ordusu, Kızılırmak vadisini izleyerek Sivas'a ulaştı. Burada bölge Rumlan'nın büyük sevinç gösterileriyle karşılanan imparator, halkın ermeni taşkınlık ve barbarlığından olan yakınmaları üzerine kentin ermeni mahallelerini yıktırdı; pek çok ermeniyi öldürtüp önderlerini de Sivas'tan sürdü. Daha sonra yoluna devam ederek Erzurum’a geldi. Öncü birliklerini Malazgirt'e yollarken, kendisi de ana kuvvetlerle harekete geçmeden önce Selçuklu hükümdarı Alparslan'a isteklerini bildirmek için elçiler gönderdi. Bizans elçilerini Halep'te kabul eden Alparslan, imparatorun Malazgirt, Ahlat ve Erciş kentlerinin kendisine geri verilmesini isteyen önerisini reddetti.

Ayrıca, tam bu sırada imparatorun çok büyük bir orduyla Van doğrultusunda ilerlediğini de haber aldı. Diogenes'in gerçek amacının İran'ı istila ederek Selçuklu devletini ortadan kaldırmak olduğunu sezen türk hükümdan, hazırlandığı Mısır seferinden vazgeçip Bizanslılar'ı karşılamak üzere 50 000 kişilik ordusuyla Doğu Anadolu'ya yöneldi. Ordusundaki yaşlı askerlerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt’e varan Alparslan, 26 ağustos cuma sabahı Malazgirt'le Ahlat arasındaki Rahva düzlüğünde, kendi ordugâhının 7-8 km uzağında, ovaya yayılmış durumdaki düşman birliklerini gördü. Savaşı önlemek amacıyla imparatora elçiler göndererek barış önerisinde bulundu. Ordusunun sayı üstünlüğüne güvenen imparator, bu öneriyi kabul etmediği gibi, elçileri de kovdu.

Şehit olduğu takdirde vurulduğu yerde gömülmesi için kefene benzeyen beyaz giysilere bürünen Alparslan, eski bir türk töresi uyannca atının kuyruğunu bağlattı; cuma namazını kıldırdığı askerlerine moral yükseltici kısa ve etkili bir konuşma yaptı. Bu sırada bizans ordusunda da dinsel törenler yapılmakta, ilahiler okunmakta ve papazlar askerleri kutsamaktaydı. Savaş öğle saatlerinde, türk atlılarının topluca ok saldınsına geçmeleriyle başladı. Bu şiddetli saldırı karşısında bizans ordusu, saflarını bozulmaksızın korudu. Bunun üzerine ordusuna yanıltıcı bir çekilme buyruğu veren Alparslan, gerilerde belirli yerlerde de küçük birlikler gizledi. Böylece arada yanıltıcı saldırılar yapıp sonra da kaçamasına çekilen Türkler'in bu bozkır taktiğine kanan ve Selçukluların saldırı gücünü yitirdiğini sanan imparator, komutanlarına takip buyruğu verdi.

Ancak, kaçan Türkler'i kovalayan bizans askerleri, yan geçitlerde pusu kurmuş olan birliklerin oklarıyla yok edildiler. Savaş tüm şiddetiyle sürüp giderken, Afşin Bey, Artuk Bey, Kutalmışoğlu Süleymanşah gibi Selçuklu komutanlarının türtoje olarak verdikleri komutlardan etkilenen ve bizans ordusunun atlı gücünü oluşturan Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar taraf değiştirip soydaşlarının saflarına katıldılar. Bu arada, imparatorun Sivas'ta soydaşlarına yaptığı zulmün acısını çıkarmak isteyen Ermeniler de savaş alanından çekilip gittiler. Ordusunun dağıldığını ve komuta etme olanağının kalmadığını fark eden imparator, hemen toplanıp çekilmek için harekete geçtiyse de birliklerinin iki yandan Türkler tarafından sarıldığını görerek geç kaldığını anladı, imparatorun isteği doğrultusunda çekil komutu veren komutanlarının savaş alanını terk etmeye çalışmalarını ordunun bozulduğu biçiminde yorumlayarak paniğe kapılan bizans askerleri, silahlarını atıp canlarını kurtarmak için kaçışmaya başladılar.

Sonuçta tam bir bozguna uğrayan bizans ordusunun büyük bölütnü akşam hava kararırken yok edildi. Kaçamayıp sağ kalanlar teslim oldular. Sonuna kadar çarpışan imparator, yanındaki komutanlarıyla birlikte yaralı olarak tutsak edildi. Tüm dünya tarihi için bir dönüm noktası niteliğinde olan Malazgirt meydan savaşı Bizanslılar'ın yenilgisiyle noktalanırken, zafer kazanan ordunun komutanı Alparslan, tutsak düşen yenik ordunun başkomutanı imparator Romanos Diogenes’i iyi karşılayarak onunla bir de anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre imparator kendi fidyesi için 100 000, vergi olarak da her yıl 360 000 dinar ödeyecek, ayrıca Antakya, Urfa, Ahlat ve Malazgirt bölgelerini de Selçuklu devletine bırakacaktı.

Daha sonra serbest bırakılan ve buyruğuna verilen bir türk birliği eşliğinde İstanbul’a uğurlanan imparator, Tokat'a ulaştığında yenilgiye uğradığının duyulması üzerine kendi yerine Mikhael Dukas Vll’nin tahta çıkanlmış olduğunu öğrendi. Yine de sözüne bağlı kalarak Tokat'tan toplayabildiği 200 000 dinar parayla bazı altın eşyayı kendisiyle birlikte gelmiş olan Selçuklu birliğiyle sultana gönderdi. Ancak, kısa bir süre sonra yeni imparatorun buyruğu uyarınca bir ermeni prensi tarafından gözlerine mil çektirilerek kör edilip öldürüldü, imparatorun acı sonunu İsfahan'da bulunduğu sırada haber alan Alparslan, bu durumu BizanslIlarla yapılan barışın bozulduğu biçiminde değerlendirdi ve tüm rum ülkesinin (Diyarırûm) ele geçirilmesinin zorunlu olduğunu resmen ilan etti. Böylece verilen buyruğa uyan Türkler, Anadolu'yu fethe başladılar.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2018 00:08