Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Nisan 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Basketbol Tarihi ve Gelişmesi


MsXLabs.org
Ad:  Basketbol.jpg
Gösterim: 5346
Boyut:  26.4 KB
Basketbolun anavatanı Amerikalı, babası ise aslen Kanadalı olup hayatının 40 yılını Amerika'da spor öğretmenliği yapmakla geçiren Dr. James Naismith'dir. Amerika'nın Sprinfield eyaletindeki, YMCA Dershanesi'nde beden eğitim öğretmenliği yaparken, uzun yıllardan beri hayalinde yaşattığı bir sportif oyuna son şeklini veren Dr. James Naismith bunu ilk kez okulun spor salonunda öğrencilerine oynatmış ve uygulamasını gördükten sonra gerekli düzeltmeleri yapmıştı.

Spor salonuna karşılıklı duvarlarına asılan tahtadan yapılma kağıt sepetlerine topu sokmak esasına dayanan bu oyunu, atlet ve beyzbolculara iyi bir kış antrenmanı olarak tasarlayan Naismith'in eski bazı kavimlerin Amerika kıtasında oynadıkları bir oyundan faydalandığı da ileri sürülür. Kristof Kolomb'un Amerika'yı bulmadan önce Güney Amerika'da yaşayan Mayas adlı Kızılderili kavminin en belli başlı bir spor eğlencesi olan Tlahiotenie'nin basketbola çok benzeyen bir spor olduğu bilinir.

Ancak bu tarihi uygarlıktan günümüze kadar ulaşabilen kalıntılardan, Tlahiotenle alanlarının bu günkü basketbol sahalarının en az beş misli büyüklükte olduğu görülmektedir. Bu alanın iki ucunda yükselen mermer duvarlar üzerinde ve yerden ortalama 4 metre yükseklikteki yine mermerden yapılma yarım metre çapındaki çemberlerde bu oyunla basketbol arasındaki benzerliği gözler önüne sermektedir. Ancak bu halkalar yere paralel olmayıp dikey durumda bulunmaktadır. Top üstten değil yanlardan geçirilir. Toplarda tahtadan yad, mermerden yapılmıştır. Dr. James NAISMITH' in "basketbol"u ortaya çıkarırken Maysalılar'ın bu oyunundan yaralanmış olabileceği de akla yakın bir ihtimaldir.

Oyunun Kuralları


İlk gün (12 Ocak 1882) spor salonunun kapısına asılan ve 1937 yılına kadar değişmeyen oyunun 13 kuralı şöyledir:
  1. Top herhangi bir yöne bir elle yada iki elle atılır.
  2. Top yere bir yada iki elle (yumrukla değil) vurulabilir.
  3. Oyuncu topla koşamaz, Topu yakaladığı noktadan atmak zorundadır. Koşarken topu yakalarsa buna izin verilir.
13 Maddelik kurala göre bu oyun, yedi kişilik iki takım arasında oynanıyordu. Buna karşılık en az beş ve en fazla dokuzar kişilik takımlara da izin veriliyordu. Oyun sırasında yapılan sayılar 3 puan, faul atışından yapılanlarsa 2 puan sayılıyordu. Ve oyunun başlıca hedefini duvarlara asılı sepetler oluşturduğundan Dr. Naismith, ortaya koyduğu bu yeni sportif oyuna "sepet topun" anlamına gelen Basketbol adını vermişti.

Basketbolun Yayılışı


1892 yılında Amerika'nın Springfield eyaletindeki YMCA spor salonunda doğan Basketbol sporu, kısa bir zamanda YMCA kurumu arasındaki sıkı işbirliğinin sonucu olarak bütün Amerika'ya yayılmış ve aradan iki yıl geçmeden Amerika'daki bütün YMCA okullarının en belli başlı sporu halini almıştır. Oyunun taşıdığı heyecan ve cazibe sayesinde basketbol kısa bir zaman içerisinde okullara, üniversitelere, hatta Amerika'daki semt jimnastik salonlarına kadar yayılmıştır. Böylelikle, henüz 202nci yüzyılın başında basketbol, Amerika'nın milli ve en popüler sporu olup çıkıvermişti. Gençlerde bu spora karşı büyük bir istek olmuştu. Bu istek kulüpleri de basketbol şubeleri açıp takımları kurmaya zorlamış, böylelikle bütün Amerika'ya yayılmıştı. Basketbol henüz bir yaşını doldurmadan Avrupa kıtasına da sıçramış ve 1893 yılında Paris'teki bir jimnastik salonunda deneme niteliğinde bir oyun oynanmıştı. Ne var ki Avrupa kıtasında bu ilk basketbol oyunu bir denemeden öteye gidememiş ve çok kısa bir süre içinde unutuluvermişti.1897 yılında Amerika, basketbolda ilk milli şampiyonayı düzenlemekle bu dalda önemli bir adım atmış ve bu hareket, ülkede basketbol sporunun daha fazla ve daha çabuk yayılmasında önemli bir rol oynamıştı. Amerikalılar milli bir spor dalı olarak benimsedikleri Basketbola 1904 yılında ülkelerinde tertipledikleri St. Louis Olimpiyat oyunlarında da gayri resmi olarak yer vermişler ve kulüp takımları arasında düzenledikleri maçlarla bu sporu, Olimpiyat oyunlarına katılan bütün dünya ülkelerine tanıtmışlardı.

Bu olimpiyat oyunlarının üzerinden iki yıl geçtikten sonra, dünyanın en büyük ve en ünlü spor salonlarından biri olan ve 25 bin kişiyi rahatça alabilen New York'taki Madison Square Garden, kapılarını basketbol sporuna açmıştı. Bu da basketbolun artık Amerikanın en popüler spor dallarından biri olduğunun göstergesiydi.
1913 yılında Uzakdoğu'dan bu spora karşı büyük bir ilgi gösterisi olmuş ve ilk kez düzenlene uluslar arası bir basketbol turnuvasında Filipin birinciliği, Çin'da ikinciliği almıştı. Avrupa' ya tam anlamıyla basketbol sporun sokan ve yayanlar Amerikalı askerler olmuştu. Birinci dünya savaşı nedeniyle Avrupa'ya gelen Amerikalı askerlerin boş vakitlerinde kendi aralarında oynadıkları basketbol maçları, olağanüstü bir ilgi görmüş e bu spor pek kısa bir zamnda sevilip yayılıvermişti.Bunun sonucu olarak 1919 yılında Paris'te, İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya'daki Amerikalı askerlerin katılmasıyla ilk kez uluslar arası askeri bir turnuva düzenlenmişti. Amerikalı askerlerin birinciliği, İtalya'nın ikinciliği kazandığı bu turnuvayı, üç yıl sonra yine Fransa'daki, Joinville şehrinde, kadınların arasında düzenlenen ilk uluslar arası basketbol turnuvası izlemişti. Böylece Amerikalı kadınların ilk basketbolu oynayışında tam 22 yıl sonra Avrupa'da da kadınlar arsında ilk ululararası turnuva oynanmış oluyordu. Günden güne yayılmakta olana basketbol, kısa bir zaman içinde Avrupa'da en popüler spor dallarında bir haline gelmiş ve buradan da Afrika ve Avustralya'ya gitmiştir. İlk FIBA başkanlığına İsviçreli olan Leon Bouffard getirilmiştir. İlk Avrupa şampiyonası 1935 yılında Cenevre'de düzenlenerek birinciliği Letonya, ikinciliği İspanya, üçüncülüğü Çekoslovakya almıştır.

Kaynak:
bilden.com.tr
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 7 Haziran 2016 23:24 Sebep: ek yüklendi