Arama

Silahlanma

Güncelleme: 1 Kasım 2015 Gösterim: 6.174 Cevap: 1
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
13 Ekim 2012       Mesaj #1
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Silahlanma
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Ulusların silâh gücü bakımından birbirlerinden üstün olmak için giriştikleri çabaların tümü.
İnsanlar tarih boyunca silâhlanmışlar, toplumsal egemenlik mücadelesini silâhlar aracılığıyla ve özel bir güç olarak örgütlenen ordu eliyle yürütmüşlerdir. Kapitalizmin gelişmesi ve ulusal devletlerin kurulmasıyla birlikte silâh üretimi bir sanayi hâline gelirken, silâhlanma da devlet politikaları hâline geldi. Bilim ve teknik, yayılmacı politikalarla karşılıklı etkileşim içinde yeni yeni silâhların üretilmesini sağladı.

I. Dünya Savaşı'nda dünyanın paylaşılmasının ardından SSCB'nin kurulması, II. Dünya Savaşı ertesinde de başka sosyalist ülkelerin ortaya çıkması ve "soğuk savaş"la tanımlanan bu dönemde dünyanın Doğu ve Batı blokları biçiminde ikiye ayrılması, yeni bir silâhlanma dönemi başlattı. Özellikle bu dönem için "silâhlanma yarışı" ayırt edici terimi sık sık kullanılır. Nükleer silâhlara sahip olma, konvansiyonel silâhları yetkinleştirme ve önleyici sistemleri geliştirme, günümüzün başlıca silâhlanma çabalarıdır. Bilimsel buluşların hızla teknolojiye de uygulanması, birçok silâhın kısa sürede eskimesine yol açmakta, bu nedenle gerek araştırma gerekse yapım ve stoklama masrafları olağanüstü boyutlara ulaşmaktadır. Pek çok ülke, ulusal gelirinin önemli bir bölümünü silâhlanmaya ayırmaktadır. Silâh üretici ülkeler için, silâhlanma, askerî bakımdan olduğu kadar, ekonominin ayakta kalması açısından da büyük önem taşımaktadır. Çeşitli ekonomik, siyasî ve toplumsal nedenlerle silâhlanmaya karşıt yönde bir eğilim de vardır. Bu eğilim, "silâhlardan arınma" anlamına gelen "silâhsızlanma" terimiyle belirtilir. Bu konudaki belki de ilk çaba, Hristiyanlar arasındaki savaşlarda Tatar yayının kullanılmasını Papalığın yasaklamasıdır (1139). Çağımızda silâhsızlanma çabasının ilk örneği, 40 ulusça onaylanan ve kimyasal ve biyolojik silâhların kullanılmasını yasaklayan Cenevre Protokolü'dür (1925). Bakteriyolojik Silâhların Yasaklanması ve İmhası Antlaşması da 1972'de imzalanıp 1975'te yürürlüğe girdi. Silâhsızlanma çabası, etkin sonuçlar doğurmadı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'nın silâhsızlanmasına, II. Dünya Savaşı sonrasında da Japon silâh sanayiine konulan yasaklar amaca ulaşmadığı gibi, genel silâhsızlanma antlaşmalarının da fazla bir etkisi olmadı. Lahey barış konferansları (1899 ve 1907), Avrupa'daki silâhlanma yarışını sınırlayamadı. Washington Konferansı'nda (1921-1922) ABD, İngiltere, Japonya, Fransa ve İtalya, 15 yıllık bir dönem için deniz kuvvetlerinde belirli sınırlamalara gidilmesi konusunda anlaştılar. 1963'te ABD, İngiltere ve SSCB, atmosferde, sualtında ve uzayda atom silâhlarının denenmesini yasaklayan Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması'nı imzaladılar. BM Silâhsızlanma Komitesi'nin 1968'de kaleme aldığı Nükleer Silâhların Yayılmasını

Önleme Antlaşması, zamanla, ABD, SSCB ve 100'e yakın ülkece onaylandı. ABD ve SSCB arasında 1969'da başlatılan Stratejik Silâhların Sınırlandırılması Görüşmeleri (SALT), zaman zaman kesintiye uğrayarak ve fazla bir mesafe alınmadan bugüne dek süregeldi. 1972 Mayısı'nda Moskova'da, ABD ile SSCB arasında, karşılıklı ikişer antibalistik mermi üssüyle yetinilmesi ve uzun menzilli saldırı mermilerinin sayısının artırılmaması yolunda bir antlaşma imzalandı. 1975'te de var olan cephanelere yenilerinin eklenmemesi yolunda bir anlaşmaya varıldı. 1978'de BM, olağanüstü genel kurul toplantısı yaparak 40 üyeli yeni bir silâhsızlanma komitesi oluşturdu. Bu komite Ocak 1979'dan beri Cenevre'de toplanmaktadır. ABD ile SSCB arasında 1981'de Avrupa'ya yerleştirilecek füzeler konusunda başlayan görüşmeler, Sovyet heyetinin, ABD'nin B. Avrupa'ya Pershing ve Cruise füzeleri yerleştirmeye girişmesini protesto ederek çekilmesi üzerine Kasım 1983'te kesildi. Silâhlanmanın endişe verici boyutlara ulaşması üzerine 12 Mart 1985'te ABD ve SSCB arasında silâhsızlanma görüşmeleri yeniden başladı. En çok silâh satan beş ülke SSCB, ABD, Fransa, Büyük Britanya ve Almanya Federal Cumhuriyeti oldu. Bu ülkelerin sattığı silâhların %80'ini gelişmekte olan ülkeler alıyordu. 1987'de Washington'da yapılan zirve toplantısında ABD ve SSCB orta menzilli füzelerin Avrupa'dan sökülmesini ve imha edilmesini kabul ettiler. Ancak bu girişimler de bir sonuç vermedi. İran-Irak Savaşı'nda kimyasal silâh kullanılması, bu tür silâhların kullanılmasını yasaklayan 1925 tarihli Cenevre protokolünün daha bağlayıcı bir duruma getirilmesi gereğini gündeme getirdi. Ocak 1989'da Paris'te, 149 ülkenin katıldığı konferansta en kısa zamanda bu tür silâhların üretimi, geliştirilmesi ve depolanmasını kesinlikle yasaklayacak yeni bir protokolün hazırlanması kabul edildi.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Kasım 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SİLAHLANMA a. Özellikle yeni ve etkili silahlarla, silahlı kuvvetleri güçlendirmeyi amaçlayan etkinlik: Silahlanma yarışı.

Sponsorlu Bağlantılar
—AnsİKL.
• Silahlanma yarışı. Silahlanma terimi günümüzde silah ve silah sistemlerinden zırhlı araçlara, ulaştırma ve engel geçme araç ve gereçlerine, suüstü ve sualtı gemilerine, hava taşıtlarına, muhabere, gözetleme ve keşif (yerden ve uzaydan) malzemesine ve yayınları elektronik yoldan bozmaya, nükleer biyolojik ve kimyasal bomba ve füzelere, saldırı ve savunu araçlarına kadar uzanan çok geniş bir askeri donanım yelpazesini kapsamaktadır. Atom silahı olgusu, sanayi seferberliğinin anlamını değiştirdi.
XVIII. yy.'ın başında ortaya çıkan nicel silahlanma yarışı, artık yerini uluslar arasında bilimsel ve teknik rekabete bırakmış bulunuyor. Şimdi artık, etkinliği kadar bedeli de durmadan artan özgün silahlar geliştirerek, muhtemel bir saldırganın sahip olabileceği silahlardan daha üstün silahlar ortaya koymak sözkonusudur. Gerekli araştırmaların süresi ve tekniklerin hızlı gelişimi göz önünde tutulursa, yeni bir silah hizmete sokulduğunda, on ya da yirmi yıl sonra aynı işi görmek üzere onun yerine konulacak silahın da hiç vakit kaybedilmeden tasarlanması gerekir. Bazı askeri araştırmalar, sanayi alanında da verimli “yansımalar”a yol açtı (laser, aerodinamik vb). Silahlanma için harcanan mali çaba, devletin elindeki kaynakların belirlediği bir tavanı aşamaz. Bu nedenle, silahların tasarlanması ve gerçekleştirilmesi masraflarını (özellikle hava-uzay alanında) karşılayabilmek için devletler, silah serilerinin hacmini ihracat yoluyla artırarak birim maliyet fiyatlarını düşürmeye çalışmaktadırlar. Sovyetler’in Afganistan'ı işgali üzerine ABD ve NATO, askeri ve siyasi hedeflere yönelen "sınırlı nükleer savaş" görüşünü benimsedi (temmuz 1980): silahlanma hızlandı. SSCB'nin D. Avrupa'ya yerleştirdiği SS-20 füzelerine karşı ABD’de B. Avrupa'da Pershing ve Cruise füzelerini koşullandırmaya girişti (1983). Silahlanmanın endişe verici boyutlara ulaşması üzerine 1985'te ABD ve SSCB arasında silahsızlanma görüşmeleri yeniden başladı. 1987 rakamlarına göre konvansiyonel silah ticareti bütün dünyada, bir yıl öncesine oranla % 9 artarak 35 milyar doları aştı. Ancak sonraki yıllarda bloklararası yumuşamaya bağlı olarak yavaş yavaş, SSCB'nin parçalanmasından sonra da hızla azaldı (1988'de 34; 1989'da 32; 1991'de 22,1 milyar dolar). Her zaman olduğu gibi son yıllarda da en çok silah satan ülkeler (Japonya hariç) sanayileşmiş ülkeler (1991'de ABD 11,2 milyar dolar [% 51]; eski SSCB ülkeleri 3,9 milyar dolar [% 18]; Almanya 2 milyar dolar; B. Britanya 1 milyar dolar, Fransa 0,8 milyar dolar), en çok silah satın alan ülkelerse silah sanayii bulunmayan Japonya ile üçüncü dünya ülkeleri oldu (1990'da Suudi Arabistan 2,55 milyar dolar [% 21], Japonya 2,1 milyar dolar [% 10], Hindistan 1,54 milyar dolar [% 7], Afganistan 1,1 milyar dolar [% 5]).

Kaynak: Büyük Larousse