Arama

Mehmet Ali İrtemçelik

Güncelleme: 12 Şubat 2013 Gösterim: 3.428 Cevap: 1
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
12 Şubat 2007       Mesaj #1
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Mehmet Ali İrtemçelik
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Türkiye Cumhuriyeti'nin Berlin Büyükelçisidir. Önceden, 21. Dönemde ANAP İstanbul milletvekilliği ve Devlet Bakanlığı da yapmıştır.

17 Mart 1950’de İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun oldu. 1975'de başladığı Dışişleri Bakanlığı kariyerinde, sonraki yıllardaki görevleri arasında, T.C. Chicago Başkonsolosluğu'nda Muavin Konsolosluk (1977-1980), T.C. Kabil Büyükelçiliği'nde Başkatip ve II. Katip (1980-1982), Dışişleri Bakanlığı merkez Çok Taraflı İlişkiler Dairesi'nde Şube Müdürlüğü (1982-1984), BM Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği’nde Başkatip ve Müsteşar (1984-1988), 1988-1991 döneminde bakan danışmanlığı (1989'dan itibaren elçi sıfatıyla), 1991 yılında yine elçi sıfatıyla Başbakan danışmanlığı bulunmaktadır.

29 Kasım 1991 – 31 Temmuz 1995 tarihleri arasında T.C. Amman Büyükelçiliği, 31 Temmuz 1995 – 3 Kasım 1997 T.C. Sofya Büyükelçiliği yapmıştır. Sofya11 Ocak 1999 tarihine kadar Dışişleri Bakanlığı’nda İkili Siyasi İlişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulunmuştur. 21. Dönem'de ANAP İstanbul milletvekili sıfatıyla TBMM'de bulunmuş, 57. Hükümet'te 27 Mayıs 1999 – 6 Mayıs 2000 tarihleri arasında AB Meseleleri ve İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olarak yer almıştır. Milletvekilliği esnasında TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi TBMM Delegasyonu Üyesi olmuştur. 16 Ekim 2003 tarihinde T.C. Berlin Büyükelçiliği'ne atanmış olup, halen bu görevi sürdürmektedir. Büyükelçiliği'nden sonra

Fransızca ve İngilizce bilmektedir. Evli, üç çocuk sahibidir.
İsmi, 26 Mayıs 2006 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya ziyaretinde vatandaşları dinlediği bir toplantıda, bir vatandaşın resmi işlemlerde başörtülü resim konusunda dile getirdiği görüşlere, Mehmet Ali İrtemçelik'in, "merkezden gelen talimatlara göre hareket ettikleri" cevabını vermesi üzerine, Başbakan'ın "Ne talimatı?!" şeklinde çıkış yapması ile bir Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi'nin toplantı ortamında yuhalanmasına önayak olması ve yuhalama esnasında da büyükelçisini savunmaması ile tekrar gündeme gelmiştir

Biyografi Konusu: Mehmet Ali İrtemçelik nereli hayatı kimdir.
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
12 Şubat 2013       Mesaj #2
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi
Mehmet Ali İrtemçelik

Sponsorlu Bağlantılar
primary medium

Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik, 1950 yılında İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Galatasaray’da 1956-68 yılları arasında okudu. Üniversiteyi ise Boğaziçi’nde 1973’te tamamladı. 1975’te, 24 yıl görev yapacağı Dışişleri Bakanlığı’na girdi. İlk görevi Birleşmiş Milletler dairesindeydi. Askerliğini Çanakkale’de, “4 aylık yükümlü” olarak, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile birlikte yaptı. Silahsızlanma ve Avrupa Güvenliği dairesi AGİK’te çalıştı. Şikago’ya Başkonsolos Yardımcısı oldu. Rus işgalinin ardından Kabil’e tayin oldu. Merkeze döndüğünde Avrupa Konseyi dairesinde, en krizli yıllarda 1982’de görev aldı. 1984’te New York’a, Birleşmiş Milletler’deki misyona başkatip olarak gitti. Siyasi Komisyonda Başkan Yardımcısı olarak görev aldı. Merkeze dönmesine bir yıl kala Dışişleri Bakanı olan Mesut Yılmaz kendisini özel müşavir olarak aldı. 3.5 yıl Mesut Yılmaz, Ali Bozer ve Ahmet Kurtcebe Alptemuçin’e müşavirlik yaptı. Başbakan olan Mesut Yılmaz’ın başmüşavirliğine getirildi. 1991 yılı sonunda büyükelçi olarak atandığı Amman’da 3 sene 8 ay kaldı. Ardından, 2 sene 4 ay Sofya’da görev yaptı. 1997’de merkeze atanarak “ikili siyasi ilişkiler”den sorumlu Müsteşar Yardımcısı oldu.
Daha önce yapılan 2 teklifi, “zamanın erken” olması sebebiyle kabul etmeyen İrtemçelik, son teklifi kabul ederek ANAP’tan siyasete girdi.
İrtemçelik, 1986 Mart ayında Mesut Yılmaz tarafından Dışişleri Müsteşarlığı’na getirilmek istendi. Ancak “çok genç” olduğunu gerekçe göstererek, bu görevi kabul etmedi. Kendinden kıdemli olanları hatırlattı. Bakanlık tarihinde, bu görevi daha önce hiç reddeden olmamıştı.

13.10.2010 tarihli röportajı
Şimdi Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinden de sorumlu olan İrtemçelik ile yeni görevine başlarken genel bir sohbet yaptık.

- Mesut Yılmaz ile tanışmanız nasıl oldu?
İrtemçelik - Askerlikte tanıştık. Orada çok yakın bir arkadaşlığımız olmadı. Nasıl oldu hatırlamıyorum ama benim arabamla o sırada bir Çanakkale-İstanbul yolculuğu yaptık. Bir hafta sonuydu. O sefer sırasında genç insanlardık. O 27, ben 25 yaşındaydık. Yolda hep Türkiye’yi konuştuk. Ekonomisinden, politikasına, diplomasisine kadar. Sonra yine merhabamız devam etti. 8 sene sonra 1983’te o politikaya girip bakan oldu. Halefoğlu’nun yokluğunda Dışişlerine vekalet ediyordu. Kıbrıs ve Avrupa Konseyi dosyaları en önemli konulardı. O vesileyle temaslar yeniden başlayınca, eski ilişkiler sahici dostluğa dönüştü.

- Türkiye dışındaki görevleriniz sırasında da temaslarınız oldu mu?
İrtemçelik- New York’ta#ken bakan olarak geldi. Kısa görüşmelerimiz oldu. Dışişleri Bakanı olunca da özel müşavir olarak tayin edildim. Münhasıran bakandan sicil alan iki kişiden biridir bu başmüşavir. Diğeri müsteşardır. Bu çok özel bir ilişkidir. Mahremiyeti olan bir ilişkidir. Onu yaşadık. 1991’de siyaset için bir önerisi oldu. Çok erken diye teşekkür ettim. Müsteşarlık için de aynı gerekçeyle teşekkür ettim, 1996 Mart’ında.

- Görüşleriniz birbirine herhalde çok yakın?
İrtemçelik- Bakış tarzımızın temelleri aynı. Çerçevesi aynı. “Türkiye’nin dünya üzerindeki yeri, dış politikasının temel öncelikleri ve üslup ne olmak gerekir”deki yaklaşımımız aynı. Olup biteni okuyuş tarzımızda çok çok büyük benzerlikler vardır. Belki onu sezinlemiş olduğu için de böyle önemli görev teklifinde bulundu. O zaman 37 yaşındaydım.

ZITLAŞMA OLMAMALI
- AB’ye yaklaşımını da herhalde paylaşıyorsunuz?
İrtemçelik-Tabii. AB’nin Türkiye’nin dış politikasında önemli boyutu var. Avrupa ile ilişkiler ihmal edilmeye gelmeyecek, duygusallıkla yaklaşılması yararlı olmayan ilişkiler bütünüdür. Onlar da ihmal etmemeli. Birbirimizin güçlüklerini daha iyi anlamalıyız.

- Son dönem pek parlak olmadı?
İrtemçelik-Lüksemburg’ta çok talihsiz bir kaza oldu. Çok pahalıya ödeneceği anlaşılmayan bir hata yapıldı o zaman. Bugün o hata ödeniyor. O kararlar ardında o zaman çok ülke vardı. Bugün Köln’de “bir şeyler yapalım” diyenlerin sayısı çok fazla. Onlar kendi içlerinde belirli bir evrim geçirdiler. Ama sonuç alamıyorlar. Ürettikleri mesnetsiz, izahı mümkün olmayan, ancak ayrımcı bir zihniyetle izah edilebilen eşiği aşamıyorlar. İç yapı ve kuralları nedeniyle aşamıyorlar. Aşmaları temenni edilir. Türkiye ile AB arasında zıtlaşma düzeni olmamalı.

- Nasıl gelişme beklenir?
İrtemçelik-Lüksemburg’tan bu yana, yapılan hatanın ışığında gittikçe daha etraflıca düşünme eğilimi AB’de ortaya çıktı. Bunu görüyoruz. Ama sonuç alınabilmiş değil.

- M. Yılmaz’ın o zamanki tepkisini, yaklaşımını hatırlıyorsunuz. Bunu nasıl buluyorsunuz? Özellikle Kohl’ün oluşturduğu hayal kırıklığıyla ilgili tepkisi!
İrtemçelik- Geçmiş şeyler. Bunlara atıfta bulunmanın ne kadar faydalı olduğunu bilmiyorum. Tabii o kötü bir dönemdi. Çünkü üretilen bir beklenti vardı. Sonra bütün uyarılarımıza rağmen ona hiç uymayan bir karar çıktı. “Ne yapalım bu kadar oldu” dendi. O dönemin o şekilde yaşanmış olmasından AB’nin de çok gurur duyduğunu sanmam. Lüksemburg’u aşmak için bundan dolayı bir gayret içine girildi. Ama sonuç alınamadı ve ilişkiler soğumaya yüz tuttu.

- Şimdi hükümetteki üç ortak da bu konuda birbirine yakın görüşler paylaşıyor?
İrtemçelik- Evet. AB ile ilişkilerimiz, AB tarafından getirilip öyle bir noktaya bırakılmıştır ki bizim bu ilişkilere bir şey yapmamız mümkün değildir. O durumun giderilmesi için, kendisine saygısı olan bir devlet olarak ve millet olarak bizim yapacağımız bir şey yok.

AB’NİN BİZDEN ESİRGEDİĞİ
- Sorun bizim aday olarak kabul edilmememizden kaynaklanıyor?
İrtemçelik- Evet. Biz güçlüklerimizi biliyoruz. Cesaretimizi biliyoruz. Çok sorunlarımızı biliyoruz. Onların var dedikleri sorunlarımızın idraksizliği içinde değiliz. Ama bize izah edilemeyecek olan bir şey var; AB ile köklü bir ilişkisi olan biz neden aday olmadık? Bu yapılsaydı “hemen üye olacaksınız” demek değildi. Katedilecek yol vardı. Bu yolun zahmetli olacağını da biliyoruz. Ama bir statünün esirgenmesi çok izaha muhtaç bir şey. O zaman Türk halkı haliyle soruyor: Neden biz aday değiliz? Adaylık başka bir şey, tam üyelik müzakerelerinin başlaması başka bir şey.

- O dönem uzun olabilirdi?
İrtemçelik- Evet. Hazırlık dönemi var. Beklenenler Kopenhag kriterleri, Amsterdam Anlaşmasının 6. maddesi ışığında, hazırlık döneminde yapmamız gerekenler. Bunlar bizden aday ilan edilmemizden önce talep edildi. Bu bizim anlayabileceğimiz bir şey değil. Anlatabildikleri birşey de değil. Türkiye milleti ve devletiyle gerçekten rencide edilmiştir. Sorumuzun cevabı yok.

- Cevap alamıyorsunuz ama aklınıza sebep olarak gelen yok mu?
irtemçelik- Orada burada telaffuz edilen bazı hususlar var. Bu durumda da Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri daha gerginleşiyor. Bu sağlıklı gidiş değil. Onlar da biz de bunu biliyoruz. Birşey yapmak lazım ama top onların sahasında.

- Koalisyon içinde ortaklarınızla temaslarınız oluyor mu?
İrtemçelik- Haliyle. Olacak. Oluyor. Önemli konu bu. Başbakan da dış politikayı her boyutuyla çok yakından izliyor. Ben de Dışişleri Bakanlığıyla çok sıkı bir koordinasyon halinde çalışıyorum. Bakanlıktan arkadaşlarım da burada danışman olarak varlar. Herhangi bir kopukluk olmadan bunu götüreceğiz. Yalnız götürebilmek için benzin lazım. Bir de strateji konusu var. Türkiye’nin AB için belirlenmiş stratejisinde bazı gözden geçirmeler önerdik. Müzakereler devam ediyor. Henüz bir yere gidemiyor. Çünkü mali boyutları var.

- Nasıl görülüyor? AB üstüne düşenleri yapıyor mu?
İrtemçelik- Araba iyileştirilmeye muhtaç bir araba. İçine iyileştirmeden sonra benzin koymalısınız. Mali yükümlülükler var. İşlemeyen çok mekanizma var. Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi süreci var. Bütün bunların ardına bir siyasi iradenin konması temel konu. Bizim bakımımızdan bunu koyduk. Ama AB, “Evet size herkesle eşit bakıyoruz ve o statüyü tanıyoruz” dese çok şey halledilir. Biz durumumuzu biliyoruz ama nereye konduğumuz hakkında soru işaretleri var. Cevaplarını alamayınca kendiniz arıyorsunuz. Bununla da iyi yerlere gidilmiyor.

- Yaklaşım hatası AB’de değil mi? Bir kere daha sorsam!
İrtemçelik- Bizim yaklaşım hatamız yok. Akli, vicdani, zihinsel rahatsızlık içinde değiliz.

EKSİKLERİMİZİN FARKINDAYIZ
- Şu andaki, pratikteki durum nedir?
İrtemçelik- Onlar bir strateji belgesi hazırladı. Bize verdiler. Bu Lüksemburg sonrası gayretlerden biri. Biz o strateji, Türkiye’nin çıkar ve şartlarına daha uygunlaştırılmalı diye değerlendirdik. Müzakereler bu konularda yürütülüyor. Ama biz statü konusunda son derece ısrarlıyız. İlke tutumu bu. Şu an maalesef bir yere gidilemediği açıklık kazandı.

- Medyada izlenen politikayı paylaşmayan, AB’nin öne sürdüğü istekler öncelikle yerine getirilsin görüşünde olanlar var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İrtemçelik- AB elçileriyle bir yemek yedim. Onlara da söyledim. Biz eksikliklerimizin farkındayız. Çağdaş bir devlet olma azmiyle hareket ediyoruz. Ama özel şartlarımız da var. Orada bazı sınır daraltmaları yapmışız. Avrupa Konseyi normlarıyla bizimkiler arasındaki bazı mesafelerin giderilmesi de lazım. Bunun AB ile alakası yok. Onlar kendi ihtiyacımız.

- AB’nin bizden istekte bulunması için önce adaylığımız kabul edilmemeli mi?
İrtemçelik- Tabii. Bunda hiç kuşku yok. Ama onlar istiyor diye yapmayalım tepkisini de göstermemeliyiz.

"Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinin; ihmale gelmeyecek, duygusallıkla yaklaşılması yararlı olmayan ilişkiler bütünü olduğunu belirten Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik, “İlişkilerimiz, AB tarafından getirilip öyle bir noktaya bırakılmıştır ki bizim bu ilişkilere bir şey yapmamız mümkün değildir. O durumun giderilmesi için, kendisine saygısı olan bir devlet olarak ve millet olarak bizim yapacağımız bir şey yok” diye konuştu."


Benzer Konular

4 Ocak 2017 / KisukE UraharA Basın/Magazin tr
1 Ağustos 2008 / thedoctor_611 Sinema tr
1 Ağustos 2008 / thedoctor_611 Sinema tr
12 Ağustos 2014 / perlina Edebiyat tr
30 Aralık 2007 / KisukE UraharA Siyaset tr