Arama

Thomas More

Güncelleme: 18 Aralık 2015 Gösterim: 21.299 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Thomas More

Sponsorlu Bağlantılar
Ütopya
Thomas More, kendisinden sonra gelen bütün “toplum mühendislerini” etkileyecek bir kavram olan ütopya sözcüğünün isim babası olmasaydı, belki de yalnızca İngiliz siyasi tarihinde bir madde olarak kalacak ve onurlu mücadelesi pek bilinmeyecekti. Oysa, 1478 doğumlu Sir Thomas Moore, Kral’a, hayatı pahasına da olsa HAYIR demesini bilen ve inançlarını hiç bir baskı altında değiştirmeyen bir kişiydi. Farklılıkları daha Üniversite eğitimi sırasında belirmeye başlamıştı. Oxford’da Grekçe ile tanışmış ve Grek düşüncesini yeniden araştıran İtalyan Rönesanssına sempati duymuştu. Bu eğilimi ailesi ve otoritelerin tepkisini çekince, dostu Erasmus’un da etkisiyle hukuku seçti. 1504 ise, parlamentoda - VIII.Henry’nin vergi isteğine karşı çıkan- muhalif bir üyeydi. 1514’de şövalye de oldu.
Kral, pek hoşlanmamakla birlikte, giderek popülerleşen, bilgisi ve tavırları ile sivrilen More’la ilişkilerini sıcak tutmaya çalıştı. Önce Adalet Bakanlığına getirildi More. Ancak, mahkemeye işi düşenlerden hediye almayı reddederek teamülleri çiğnedi! Ardından Kral’ın boşanma isteğini reddetti. Böylece sarayla arası açıldı ve 1532’de istifa etti bakanlıktan. Davet edildiği evlilik törenine de katılmadı. 1534’de VIII. Henry’nin parlamentodan geçirdiği “Üstünlü Yasası”nı da inançlarına ve hukuka aykırı bulduğu için kabule yanaşmadı ve kralın papadan üstün olduğuna dair yemin etmeyi reddetti. İpler gerilmiş, kılıçlar çekilmişti artık. Suçu idamı gerektirmiyordu, ancak yalancı tanıklıklarla “vatana ihanet ettiği” saptandı..! Tavrından vazgeçerse affa uğrayacağı söylendiği halde, inançlarını çiğnemedi, vicdanının sesine uydu ve başını cellada vermekten imtina etmedi (1535). Gerçek bir aydındı Thomas More...
Kavram olarak Ütopya
Kuzey ülkelerinde Rönesans, İtalya’dan sonra başladı ve hemen reformla karışmış bir duruma geldi. Bu nedenle dinsel etkilenmişliği vardı, anarşist ve ahlakdışı değildi. Tersine sofuluk ve kamu erdemiyle ilişkiliydi. Bu akımın örnekleri aynı dönemde yaşamış ve arkadaş olan Erasmus ve Sir Thomas More’dur. İkisi de meslekten filozof değillerdi, sistematik her şeye karşı hoşnutsuzluğu temsil ediyorlardı ve Skolastiğe olan tepkiyi belirleyen de bu hoşnutsuzluktu.

Konuya balıklama dalmadan önce, sözcüğün sözlüksel bir tanımını vermek istiyorum. Ana Britanica’nın Ütopya maddesi şöyle ; “yaşayanlarına kusursuz bir düzen içinde var olma olanağı sağladığı kabul edilen ideal ülke”. Kelimenin çağrışımı ise, “olanaksız ölçüde idealist” reformcu görüşlere temel olmuştur(tabii buradaki idealizmi felsefi idealizmden ayırmak gerekiyor). Sözcük ilk olarak Sir Thomas More tarafından 1516 yılında telaffuz edildi. Terimi yunanca qu (değil) ve topos(yer) sözcüklerinden türeten More, olmayan yer anlamına gelen sözcüğü, bütünüyle akıl yoluyla yönetilen ortak mülkiyete dayalı bir kent devleti olarak betimledi.
Yani, ütopya üretilmiş bir sözcük, ama kavramsallaşması ile birlikte, beklenmedik bir etki yaratmış. Onun üstüne herkesin farklı anlamlar yükleyişi basit bir dilsel olanaksızlıktan değil, toplumsal tasarımlardaki karşıtlıklardan geliyor. Gündelik konuşmalarımızda hayalcilik gibi kullanıyoruz bu sözcüğü, ama felsefi, siyasi ve ideolojik kuruluşları biraz farklı. Oralarda hayal ve gerçek birbirine karışıveriyor. En büyük ve etkili ütopyalar olarak, çok ya da tek tanrılı, cennet ve cehennem tasarımlı dinleri, bu hayal ve gerçek karışımı için örnek olarak göstermek mümkün. Thomas Moore’un bu kavramı kullanışından önceki tarihsel dönemlerde de -adı din ya da felsefe olsa da- ütopyacı anlayışları bulup çıkartmak hiç de zor değil. Bu tarih neredeyse yazının/mağara resimlerinin tarihi kadar gerilere uzanıyor.
More’un Ütopyası
Thomas More’un “Ütopya”sı, roman sanatının henüz ortaya çıkmadığı o tarihlerde, bir anlatı metni olarak kurgulanmıştır ve Kolomb’un keşiflerinin etkisiyle yazılmış ilk kurgusal metin olması nedeniyle de ilginçtir. Ütopya, Güney yarım küresinde bir adadır. Hikaye, bu adada yaşamış bir gemicinin, ada halkının kurduğu düzeninin mükemmelliğini Avrupa’ya tanıtması biçiminde sürer. Böylece More, hem İngiltere’deki iktidarın mutlak olamayacağını belirtir, hem de olması gerekenleri işaret eder. Siyasi ve ekonomik hayatı yeniden kurgular.

“Ütopya”, devletin ilk mimari tasarım olarak da ilgiye değer; Bu ada devletinde, hepsi aynı plana sahip 54 kent var ve sadece başkentin planları değişik. Bütün cadde genişlikleri aynı (10 metre kadar). Herkesin evi aynı stilde. Evlerde bir sokak bir de bahçe kapısı var ve kilit yok. Herkes istediği eve girebilir, damlar da düzdür. Sahiplik duygusu olmasın diye 10 yılda bir ev değiştirilir. Köylerde her biri 40 kişiyi barındıran çiftlikler bulunur ve şimdi More’nun eşitliğinin sınırına geliyoruz, bu 40 kişiden ikisi köle! Her çiftlik yaşlı ve bilge olan bir kadın ve bir erkek tarafından yönetiliyor. Evlerin bile bu denli aynı olduğu adada elbette kılık ve kıyafet de belirlenmiş, herkes daha doğrusu her kategori yaz kış aynı türde giyiniyor. Bir giysi yedi yıl dayanacaktır. Çalışma sonunda giyilen yün harmaniyeler(pelerin) de aynıdır ve doğal yün rengindedir.
Tanıtımı More’un cümleleri ile sürdürürsek;
“Bizim toplumumuzda kadınlar, rahipler, hizmetçiler, dilenciler çoğunluk yararlı bir iş yapmaz. Zenginlerin varlığı dolayısıyla da gereksiz lüksler için çok emek harcanır. Ütopya cumhuriyetinde bunların önüne geçileceğinden çalışma 6 saat olarak belirlenmiştir. Eğer artık değer ortaya çıkarsa, günlük çalışma saati kısıtlanır. Aile ataerkildir. Evlenen oğul babasıyla oturur. Eve sığmazsa yeni bir eve aktarılınır. Kentler büyürse yeni bir kent kurulur. Hayvanların öldürülmesi, özgür yurttaşlar zalimliği öğrenmesin diye kölelere havale edilir. Yemek kamuya ait salonlarda yenir ve buradaki ayak işlerini de köleler görür. Evlenirken hem erkeğin hem kadının bakir olması esastır. Demirin olmadığı adada bunu sağlamak için dış ticaret yapılır. Savaş zaferleri ile övünülmez, ancak zorunluluk halinde savaşa girilir ve mümkünse paralı askerler tutulur. Altın ve gümüş birikimi savaş için yapılır. Gündelik hayatta ise altın ve gümüş oturak ya da hayvan zinciri olarak kullanılır ki nefret edilsinler. Mutluluğu zevkte bulan bir ahlak ve çilecilikten uzak bir dinsel tutum söz konusu. Kadınlar da rahip olabilir, rahipler onurlandırılır ama toplumda güç sahibi de değillerdir. Tanrıya inanmayanlar yurttaş sayılmaz ve siyasal yaşantıya katılmazlar ama hiçbir bakımdan rahatsız edilmezler.
Görülüyor ki More’un ütopyası şaşırtıcı ölçüde liberal ve o ana dek Hıristiyan dünyasında görülmedik derecede laiktir. Komünizm tasarısı ise pek önemli değil, çünkü ondan ne anlaşıldığı belirsiz ; üstelik bu tarz bir komünizm pek çok dinin söyleminde de fark edilir. Mesela, Müslümanlığın cennet tasarımını bile göz önüne getirirsek, mülkiyet ilişkilerinden söz edilmeyen eşitlikçi bir yaşantı algılarız. Buradaki liberal düşünceler; savaş, dinsel hoşgörü, yumuşak cezalar, hayvanların öldürülmesine karşı duyulan irkilti incelendiğinde ortaya çıkıyor. Sanki kendi geleceğini okumuşçasına, More, “Ütopya”sına, hırsızlığa ölüm cezası verilmesini eleştiren bir kanıtla başlar.
Her ütopya, kendi çağının toplumsal koşullarının bir eleştirisi niteliğini barındırır. Dinsel bir inançla, yaşanan kötülüklerden, Hıristiyanlığın başlangıcındaki eşitlikçi görüşlerle arınılacağı öğretisine inanan Thomas More, siyasi iktidarın tek elde toplanmasına ve sınıfsal imtiyazlara karşı çıkan bir metin yazmıştır. Ne var ki, ilk bakışta eşitlikçi görünen bu ütopyanın da altını kazıyınca, bir çok ütopyada olduğu gibi, bireyi yok sayan ve tek tipleştirici bir toplum mühendisliği ile karşılaşırız. Toplumda farklılığa yer yokmuş gibi görünür, ama yönetimle ilgili kişiler bilgililer arasından seçilir. Yani ütopik de olsa, bilginin topluma yayılacağı düşüncesi öne sürülmez. Buradan, soylu kesimin yoksul halkı ne denli küçümsediği çıkarılabilir. Toplumun en hümanist ve aydın insanları bile, toplum tasarılarında sınıf farklılıklarını bir biçimde ortaya koyuyorlar. Ancak, 1518 yılında yazılmış bu metni kendi dönemindeki düşünceler, yasalar ve inançlar eşliğinde değerlendirmek gerekir. Buradaki tek tipleştirmedeki abartı, dönemin soylularının debdebesi ve toplumun büyük yoksulluğuna bir tepkidir mesela.
Thomas More’dan sonra da bir çok ütopya yazıldı. Hatta, kimilerine göre Marx’ın komünizmi de bir ütopyaydı. Ütopya yazımının seçkinciliğine karşı anti-ütopyalar da üretildi. Ama, yapısı ne olursa olsun, “toplumsal ütopya, yoksul sınıfların ayrıcalıklı sınıflara ya da düşünen insanın varolan düzene karşı duyduğu hınçla başlar ama onu aşarak yeni toplum modelini çizer; yeni toplumun varlığını geçmişte ya da gelecek içinde, boşlukta bir yere yerleştirir, zamansa belirsizdir. Bu yeni toplum varolanın negatifidir. Bu düşünce çağının insanlarını devrimci eyleme çağırmamakla birlikte, mutluluk arayışı içinde, kurulu düzenin yıkılması için çalışır ve ara sıra yolunu şaşırmış olsa da her zaman bir değişiklik gereğini dile getirir”.

A. Ömer Türkeş

Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2015 23:54
Biyografi Konusu: Thomas More nereli hayatı kimdir.
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
26 Aralık 2007       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Sir Thomas More

Sponsorlu Bağlantılar
original
'Ütopya'nın yazarı ve İngiliz devlet adamı Sir Thomas More, 1535 yılında, Kral VIII. Henry'yi İngiltere kilisesinin başı olarak kabul etmediği için idam edildi.
Thomas More, 7 şubat 1478'de, Londra'da doğdu. Babası dönemin önemli bir yargıcı olan Sir John More'du. Eğitim için Oxford Üniversitesi'ne girdi. Oxford'da geçirdiği iki yılda yazmaya başladı.
Antik Yunan ve Latin edebiyatına ilgisi de bu dönemde oldu. Daha sonra Londra'ya geri döndü ve 1496'da hukuk öğrenimi görmeye başladı. 1501'de avukat oldu.
Hukuk öğrenimi gördüğü yıllarda manastır yaşamı yaşamakta ve bir rahip olmak isteğiyle yanıp tutuşmaktaydı. Yine de zamanla bu duygusu söndü ve ruhu ülkesine hizmet etmek isteğiyle doldu.
Bunun üzerine 1504'te parlementoya girdi. Bu sıralarda Hollandalı yazar Erasmus ile olan arkadaşlığı iyice gelişti ve Erasmus 1509'da basılan eseri 'Encomium Moriae'yi ('Deliliğe Övgü') Thomas More'a adadı. 1517'de kralın hizmetine girdi.
Giriştiği başarılı bir diplomatik görev ardından şövalye unvanı aldı ve yardımcı veznedar ilan edildi. Kralın kişisel danışmanı olarak kariyeri parlamaya devam etti. 1525'de Lancaster Düklüğü'nün bakanı oldu.
Kral VIII. Henry'nin evlilikleriyle ilgili konularda ona yeterince yardım edemeyen Lordlar Kamarası başkanı Kardinal Wolsey'i istifaya zorladıktan sonra yerine Thomas More'u Lordlar Kamarası başkanı ilan etti.
Başlarda kralın düşüncelerini paylaşan Thomas More, zamanla kralın protestanlığa olan artan ilgisi ve kiliseye olan negatif düşüncelerinden rahatsız oldu.
Kişisel olarak protestanlığı sevmiyor ve doğru bulmuyor, dönemin katolik kilisesini benimsiyor ve önemsiyordu. Protestanlığı eleştiren kitaplarıyla kral ile olan ilişkisini gerdikten sonra 1531'de krala bağlılık yemini etmeyi reddetti.
Daha sonra hastalığı bahane ederek 1532'de görevlerinden ayrıldı. 1533'de Anne Boleyn'in İngiltere Kraliçesi olarak ilan edildiği taç giydirme törenine katılmayı reddedince şimşekleri üzerine çekti.
Parlamentonun Anne Boleyn'i İngiltere'nin kraliçesi olarak ilan edebileceğini kabul etmesine rağmen, bağlılık yemini etmeyi reddetti. Çünkü bu Papa'ya karşı bir davranış olurdu. Bu yüzden tutuklandı.
Daha sonraları kralı kilisenin başkanı olarak görmediği yönünde bir yalan da önüne işlemiş olduğu bir suç olarak getirildi. Ölüm cezasına çarptırıldı. 6 temmuz 1535'de idam edildi.

'Ütopya'
Kitabın ismi, Thomas More tarafından, Yunanca 'olmayan yer' sözcüğünden türetildi. More, Yunanca yer anlamına gelen sözcüğün önüne iyi anlamına gelen 'eu' ve yok anlamına gelen 'ou' takılarını birlikte çağrıştıran bir hece getirmiş, böylece aynı anda 'iyi yer' ve 'yok yer', yani 'olmayan yer' anlamını taşıyan bir tür cinas yapmıştı.
More'un 1516'da yazdığı 'Ütopya' ('Utopia'), var olmayan ve hayali bir adada geçer. More, kitabında Ütopyalıları ve onların yaşam biçimlerini anlatarak, döneminin İngiltere'sine bir eleştiri getirir.
Thomas More'un Latince kaleme aldığı eser ilk olarak Almanca'ya çevirildi. İlk İngilizce çevirisi ise 1551'de Ralph Robinson tarafından yapıldı. Bazı eksiklikleri olsa da bu çeviri eserin en başarılı çevirisi olarak kabul edilir.
Sir Thomas More'un 'Ütopya'sı Mina Urgan tarafından Türkçeye de çevrildi.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 28 Mayıs 2009 20:54
Gerçekçi ol imkansızı iste...
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
14 Mayıs 2011       Mesaj #3
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Thomas More (1478 - 1535)


Thomas More

Ütopya'nın mimarı Thomas More, 1478’de Londra’da doğar. 8 yaşında girdiği St. Anthony okulundan sonra, o yıllarda çocukların bilgi ve görgülerini daha iyi attıracaklarına inanılan başka ailelerin yanına verilmeleri geleneğine uygun olarak babası onu bir kardinalin evine verir. Burada çağın önde gelenlerini yakından tanımanın yanında birçok alanda bilgisini geliştirme olanağı bulan More, 14 yaşında kardinal tarafından Oxford’a gönderilir. Grocyn, Colet, Linacre gibi devrin tanınmış hümanistlerinin öğrencisi olduğu bu okulda Latince ve Yunancasını ilerleten More, Yunanca eğitime düşman olan din adamları karşısında akademisyenlerle öğrencileri korumak amacıyla iki okulun adli işlerine bakan kuruma girer. Oxford’da Yunanca ve felsefeyle ilgili çalışmalarını sürdürmek istemesine rağmen babasının onu kendi mesleğine yönlendirmek istemesi sonucu New Inn ve Lincoln’s Inn’de hukuk öğrenimi yapıp, 23 yaşında baroya girer. Bu tarihten itibaren, 4 yıl boyunca,dönemin aynı zamanda bilgi merkezleri olan manastırlardan birinde, kendini yoğun çalışmalarına verir. Bir süre sonra rahiplikten vazgeçerek kendini ailesine adar. Çağının aile anlayışının çok ötesinde bir kavrayışa sahip olan More, kadınların da tıpkı erkekler gibi eğitilmesi ve toplumda onlarla eşdeğerde sorumluluklar alabilmesi taraftarıdır.

Hayatı boyunca yakın dostu olacak Rotterdam’lı Erasmus’la 1499’da tanışır. Böylelikle, savaşlara, çalışmadan yaşayan asalak aristokratlara ve idam cazasına karşı oluşu gibi hümanist kişiliğinin önemli unsurları konusunda ortak paydaya sahip bir yoldaş edinir.

Elizabeth çağındaki ‘Sir Thomas More’ adlı oyundaki bir sahnede o sıralarda Londra’da dillere destan olan bir öykü şöyle hicvedilir: Parası çalınanları iyice azarlayıp onlara üstlerinde fazla para taşımakla hırsızları kışkırttıklarını söylemesiyle bilinen bir yargıç vardır. Bu çeşit sözleri çok dinleyen More, meslek arkadaşına bir ders vermeyi aklına koyar: Londra’nın en ünlü yankesicilerinden birini çağırıp, yargıca gizli para vermek bahanesiyle ona yaklaşıp parasını çalmasını ister. Soyulan yargıç kıyametleri koparınca More, onun başkalarına söylediklerini, harfi harfine yargıç arkadaşına tekrarlar. Gülünç duruma düşen yargıç, paraları geri vermeye razı olan usta yankesicinin suçunu bağışlamak zorunda kalır.

Thomas More ünlü yapıtı Ütopya’da, Amerigo Vespucci’nin seyehatindeki gözlemlerinden faydalanır. Onun ulaştığı kara parçasındaki; özel mülkün bulunmadığı, altına önem verilmeyen, her şeyin ortak paylaşıldığı ve hükümdar kavramının bilinmediği bir dünyayı tasfir ederek yüceltir. Tek farkla ki; Vespucci’nin uygarlıktan yoksun yerlileri, More’da uygarlık sahibi gözükür.

Kral 8. Henri’nin danışmanlığına getirilen More’a bir gün damadı, kralın saygısını kazandığı için çok mutlu olması gerektiğini söylemesi üzerine, More olacakları sezmişçesine: “Kellem sayesinde Fransa’da bir kaleyi ele geçireceğini bilse, kellemin uçacağından hiç kuşkun olmasın.” der. Gerçekten de, Avrupa’daki bitmek bilmek bilmeyen savaşları durdurabilecek güç olarak gördüğü Katolik kilisesinin İngiltere üzerindeki yaptırım gücünü kaldıran krala karşı çıkmasını canıyla öder.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Ağustos 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  morestjohnbaptist.jpg
Gösterim: 1598
Boyut:  169.9 KB

Ad:  more_icon.jpg
Gösterim: 950
Boyut:  61.2 KB

THOMAS MORE
(aziz), Ingiltere şansölyesi (Londra 1478 - ay. y. 1535). Soylu bir ailedendi. Canterbury başpiskoposu John MoıtoıVa bağ landı, Oxford'da, sonra Londra'da okudu, hukukçu oldu ve John Colet ve Erasmus' la dostluk kurarak hümanist harekete karıştı. Henri Vll'ye muhalif olduğundan bir köşeye çekildi. Henri Vlll'in tahta çıkmasıyla (1509) yıldızı parladı, olağanüstü elçi (1515-16), Lancaster düklüğü şansölyesi (1525), arkasından krallık şansölyesi (1529) oldu. Bu göreve getirilen ilk hukukçuydu. Reform hareketinin başlangıcında, Kilise'nin ilk durumuna dönmesini arzulamasına karşın, katolik olarak kaldı. Fakat, Henri Vlll'in boşanma işinde kralı kınadı 1532'de görevinden çekildi, 1535'te hapse atıldı, ihanetle suçlanarak idam edildi. Thomas More, düşsel bir öykü perdesi arkasında, ideal bir yönetim sistemini cesaretle anlatan Ütopya (Utopia) [1516) adlı önemli bir yapıt bıraktı. Bu yapıtın çok büyük etkileri oldu. Thomas More, 1935'te azizler arasına alındı.

Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

1 Temmuz 2011 / _Yağmur_ Edebiyat ww
13 Eylül 2015 / Jumong Sanat ww
23 Aralık 2015 / Efulim Müzik ww
15 Haziran 2011 / Daisy-BT Edebiyat ww
27 Şubat 2016 / ahmetseydi Siyaset ww