Arama

Elizabeth I

Güncelleme: 3 Ağustos 2011 Gösterim: 38.574 Cevap: 3
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
8 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
I. Elizabeth
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
I. Elizabeth'in tahminen 1575 yılında yapılan portresi
Ad:  Darnley_stage.jpg
Gösterim: 977
Boyut:  45.4 KB
Hükümdarlık süresi: 17 Kasım 1558 - 24 Mart 1603
Taç giyme: 15 Ocak 1559
Önce gelen: I. Mary
Sonra gelen: I. James
Hanedan: Tudor Hanedanı
Baba: VIII. Henry
Anne: Anne Boleyn
Doğum: 7 Eylül 1533
Ölüm: 24 Mart 1603
I. Elizabeth (d. 7 Eylül 1533 – ö. 24 Mart 1603), İngiltere'nin 17 Kasım 1558 tarihinden ölüm tarihine kadar olan süre içerisindeki kraliçesiydi. Ayrıca İrlanda'nın ve sembolik olarak da Fransa'nın kraliçesi olarak kabul ediliyordu. İngiltere'yi 16. yüzyıl boyunca yöneten Tudor hanedanının üyesi olan kral ve kraliçelerinin 5. ve en sonuncusuydu. Yaşamı boyunca hiç evlenmediği için Bakire Kraliçe adıyla da anılır. İngiliz kral ve kraliçeleri arasında en önemli rol oynayanlardan birisi olarak düşünülür.

Çağa İsmini Veren Kadın: I. Elizabeth
...Cenova bankası İspanya Kralıyla, devasa Armada’nın donatılması için gerekli olan paranın tedariki konusunda yüksek bir faiz ve iyi bir kefaletle anlaşmaya varmıştı; tabi bundan hemen haberdar olan (isminin haricinde de halkının annesi olan) eşsiz Elizabeth, bu sadık şehrin tüccarlarına danışması için akıllıve sadık bakanı Walshingham’ı görevlendirdi. Tüccarların hepsi de, İspanyolSarayı’yla yapılan bu anlaşmanın eğer mümkünse iptali hakkında Cenovalıları nüfuz altına almak için adamlarını görevlendireceklerini kararlaştırdı. Ve böyle de oldu; Cenova devleti ve bankası, iki tarafı da olgun bir şekilde hesaba katıp ve haklı olarak gerçek çıkarlarını belirledikten sonra, her iki Hind’in de hakimi olarak övünen krallığı, Londra şehrinin tüccarlarının dostluğunu tercih etti.
(Wilson 187-8)
Armada Zaferi’nden yaklaşık bir buçuk asır sonra kaleme alır George Lillo, en önemli eseri olan Londra Taciri’ni. Anlattığı hikayeden çıkarılacak ders gayet basittir:
Tüccarın da
vatanperveri ve namuslu olanı makbul. Eserinin hemen açılışında, yukarıda aktarılan gelişmeye mest olmuştur namuslu tacirimiz Thorowgood. Sevincinin sebebini işte böyle açıklar sadık çalışanı Trueman’e. Londra Taciri her ne kadar çağının büyüyen ve gelişen orta sınıfına seslense de, örnek olarak gösterilen bir buçuk asır önce yaşamış bir kişidir: İsminin ima ettiği gibi dürüst ve namusludur ama diğer ayırt edici özelliği vatanperver oluşu ve Kraliçe’ye duyduğu sevgi.
Modern Batı’nın Kökenleri
isimli kitabında ise Theodore K. Rabb, Rönesans hükümdarları bölümünde I. Elizabeth’e de yer ayırmış. Konuya giriş yaparken, Rönesans hükümdarlarının ayırt edeci özelliği olarak şunu söylüyor: Öyle kolay genellemeyapamazsınız. Çünkü neticede şans eseri bir doğumla tahta geçiyorlar. Onları farklı kılan şey, kabiliyetleri, bölgesel ve milli şartlar, ve politikalarına bazen destek bazen ise köstek olabilecek özel durumlar. Egemenlik süresince en önemli olan şey ise, yöneten ve yönetilen arasındaki denge.
Ve sonra da ekliyor Rabb:
Görüyoruz ki I. Elizabeth’in yetenekleri en
az dönemin erkek hükümdarları kadar kişiliğinde yer etmiş. Rabb tarafından çizilen şablona oturtmakta hiç de zorlanmıyoruz I. Elizabeth’i. Elizabeth, sosyal ve siyasi çalkantıların zirveye ulaştığı bir dönemde ülkesine hükmetmesine karşın, bu siyasi ve iktisadi karışıklıklar arasında her an yıkılacakmış hissini veren ülkesine bir çıkar yol göstermeyi de başarıyor.
(Mangan, 2)
I. Elizabeth Öncesi İngiltere
Simon Adams’a göre, kraliyet aileleri arasındaki ilişkiler, ortaçağ son döneminde ve erken modern Avrupa’da, monarşilerin çeşitli alanlardaki politikalarını belirlemesinde hayati önem taşıyor. Buna dayanarak diyebiliriz ki Tudor hanedanının bir türlü rahat durmayan meşhur hükümdarı VIII. Henry ortalığı fena halde karıştırmış durumda. 16. yüzyıldaki İngiliz Reformu’nun başlıca tetikleyicisi konumunda olan Henry, sadece kendi hanedanının ve ülkesinin kaderini değil, özelde Avrupa genelde ise dünya siyasi hayatının gidişatınıbelirlemiş oluyor bir bakıma.
Tudor hanedanının üç hükümdarının babasıdır Henry ve bunlardan birisi de I. Elizabeth. Bu hanedanın miras bıraktığı özellikleri bünyesinde taşıyordu elbette Elizabeth. Kendisinden önce ülkeye hükmeden kişi ise babasının ilk eşinden olma kızı Mary, İngiltere’nin 400 yıl önceki Matilda’dan beri tahta geçen ilk kraliçesi. Mary tam bir ‘femme fatale’ydi herkes için; bir bakıma, 5 yıl hükmettiği İngiltere’yi protestan kanına bulamayı başarmış bir katolik: Lakabı Kanlı Mary.
Mezhep çatışmalarına sürüklenme tehlikesi artık pek uzak değildir İngiltere için. Her an yeni bir iç savaş çıkma tehlikesi... İngiltere’nin karşısında kendisinden kat kat daha güçlü durumda olan, kıta Avrupa’sının eşit güçteki iki büyük katolik ülkesi vardır: İspanya ve Fransa.
1558 Kasım’ında Mary öldüğünde, Susan Doran’a göre sokaktaki adamın tek tesellisi
ise hasat mevsimi fiyaskoları, salgın hastalıklar ve askeri başarısızlıklarla ‘taçlanan’ bu dönemin son bulmasıdır.

Elizabeth’in İngiltere’si ve İngiltere’nin Elizabeth’i

Tarih başarısız olmuş krallarla dolu. Birçoğu, tarih kitaplarında bir sayfa yer bile işgaletmiyor. Bazıları beceriksizliklerinin kurbanı bazıları ise talihlerinin. Ama öyle hükümdarlar da vardır ki her köşeye namını duyurur; ya birer reformisttirler ya da birer devrimci. Ama I. Elizabeth’i buradaki hiçbir sınıfa oturtamıyoruz. Onun politikalarının ayırt edici özelliği ise soğukkanlı oluşu ve muhafazakar duruşu. Johnson’ın dediklerine bir kulak verelim:
Onun politikaları, VII. Henry eğilimleri
doğrultusunda şekillenmiştir. Eğer sakınabiliyorsa savaşa girmemek ve cimrilik derecesine varan bir tutumluluk İşte bu politikalarla I. Elizabeth, İngiltere’nin belki de en çok sevilen, tanınan ve takdir edilen hükümdarı olma yolunda ilerleyecek ve Büyük Britanya’nın en parlak devirlerine ulaşmasında en etkili bir isim olacaktır, hem de bir kadın olarak.
İngiliz Reformu’nu takip eden dönemlerde dini ve siyasi sahalarda yaşanan gelişmelerışığında artık dini dogmaların sorgulanmasıyla birlikte, milli egemenlik fikrinin ve kıta Avrupası’nın İngiltere üzerindeki nüfuzunun tartışmaya açılmasıyla işler bir hayli karmaşık bir hal aldı. Bu İngiltere için bir bakıma dönüm noktasıydı ve dümenin başına I. Elizabeth geçmişti artık: Ya Fransa’da olduğu gibi daha henüz filizlenen bir krallık, 40 yıl sürecek olan mezhep savaşlarının başlamasıyla birlikte korkunun ve yıkımın hüküm sürdürdüğü bir ülke olacak ya da ülkedeki huzur ortamının sağlanması yönünde adımlar atıp ülkesini düzlüğe ulaştıracaktı Elizabeth.
1558 Kasımı’nda Londra sokaklarında, Parlemento kararının hemen akabinde “Tanrı Kraliçeyi korusun” naraları yükselir. I. Elizabeth’in ne meşruluğunu tartışan vardır ne de bir kadın oluşunu. Halk bağrına basar Kraliçeyi. Yeni bir hükümdar yeni bir umut demektir onlar için. Belki de sefaletten, açlıktan, ölüm korkusundan kurtuluş...
I. Elizabeth katolikliğe ve protestanlığa yönelik aldığı hayati kararlarda hiçbir zaman kız kardeşi Mary’nin hatalarına düşmedi. Mesela, tahta oturduğunda katolik taraftarlarınıendişeye düşürecek kadar önemli olan danışman atamalarında gayet tedbirliydi: Kız kardeşinin on bir danışmanını görevden almadı ve mezhep eşitliğini sağlamak amacıyla sekiz tane,
protestanlığa meyilli danışman daha görevlendirdi. Halbuki, Elizabeth’in protestanlığa duyduğu yakınlık aşikardı ve İngiliz Reformunu destekliyordu çünkü küçüklüğünden beri öyle eğitilmişti. Ama hedeflerine adım adım, kimseyi uşkulandırmadan ulaşmak daha mantıklıydı. Ülkenin gidişatında önemli bir karar daha aldı Elizabeth. Dini sürtüşmelerden ötürü sürgüne gönderilen veya hapsolunan herkese yeniden özgürlüklerini bahşetti. Elizabeth’in derdi kendi ülkesinin topraklarıydı henüz. İskoçya’ya hiç karışmadı. Onun için önemli olan mesele mezhepler arasındaki kavgalardı. Bir adım daha attı ve biraz kendi mezhebine göz yummuş olsa da ülkedeki kiliselerde rahiplerin ateşli vaazlar verip halkı galeyana getirmelerine engel olacak bir bildiri yayımladı. Kendi topraklarında işleri yoluna koymaya devam etti Elizabeth. Şimdi de karşısında erkek egemen bir bürokrasi vardı. Taviz verseydi eğer belliydi ki Kraliçe birçok bürokratın elinde bir piyon olacaktı sadece. Ama niyetini göstermekte gecikmedi. Derdi, diğer tüm Tudor’lar gibi, herkesin haddini bilmesini sağlamaktı. Toplumda belli bir düzen hakimdi ve o tanrıdan aldığı yetkisini kimseye kaptırma niyetinde değildi: sağlam bir toplum düzeni öngörüyordu, sınıfa, dereceye ve rütbeye dayalı.
Elizabeth
bir kraliçeydi, bir kadın...
Evlilik tekliflerinin ardı arkası da kesilmiyordu
üstelik. Ama o evliliği dahi politikanın bir aracı konumuna indirgedi çünkü o İngiltere’yle evliydi. Taliplilerden biri de meşhur İspanya kralı II. Philip’tir. Daha önce kız kardeşi Mary’yle evlenen kral, yeniden İngiltere’yi kontrolü altına almak istemektedir şimdi. Ama Elizabeth çetin cevizdir. Elizabeth tahta geçince hemen yollar elçilerini saraya ama nafile.
Elizabeth
’in gayesi bellidir. İrlanda ticaret yolunun kazançlarını kendi hesabına çevirmek ve İspanya’yı bu gelirden mahrum etmek. 1500’lü yıllardan beri denizlerde giderek artan bir rekabet yaşanmaktadır. Yeni Dünya pastasından İngiltere’de bir pay alma çabasındadır artık. Kraliçe hem savaş gemileri inşa ettirmektedir tersanelerde, hemde özel kuruluşları teşvik eder ticaret filoları oluştursunlar diye. Elizabeth ve Philip arasındaki özel ilişkiler artık yavaş yavaş artan bir çıkar çatışmasına dönmüştür.
Büyük İspanyol Armada’sının hazırlıkları kulaklara çalındığında, herkes tetikte beklemeye başlar. Philip için İngiltere ufak bir lokmadır. Öyle hesaplar. Aslında, Elizabeth de güç dengesizliğinin farkındadır. Philip’i şaşırtan Ahmet Refik’in dediği gibi Londra’daki en fakir kişinin bile ülke savunması için her şeyi feda etme isteğidir. Philip’in karşısında artık yekvücut olmuş bir millet vardır. Böyle de olunca, şansın da yardımıyla Armada İngiltere iklimine mağlup olur. Breslow’un dediği gibi, ’88 yılıölümsüzdür İngilizler için artık. Protestan İngiltere, ilk zaferini kazanmıştır. İspanya’da ise şaşkınlık hakimdir.
Tanrının yolundan sapmışlar nasıl olur da galip gelmiştir?
Günah
keçisi bulmakta pek zorlanmazlar; suçlu, aralarında barınan Mağribilerdir.
Bilindiği gibi dini, ekonomik ve dış dünyada olan gelişmeler yalnızca
ilgilendirmiyordu I. Elizabeth’i. Onun gücünü bir bakıma erozyona uğratan bir iç politika meselesi de vardı: İskoç kraliçesi katolik Mary.
Bitmek tükenmek bilmeyen komplolar,
teoriler, suikast iddiaları ve entrikalarla çevrelenen Elizabeth, sadık bakanı Walshingam’ın yönetiminde olan bir gizli servis birimini de harekete geçirir: Elizabeth’in eli artık her yere ulaşmaktadır çünkü onun artık katoliklerden gelen suikast tehditleri karşısında bir casus ordusu vardır. Kishlansky’nin dediği gibi, resimlerinde göz ve kulak desenli elbiselerle boy göstermesi artık çok manidardır. Ve sonunda 1587 de vatana ihanet suçundan dolayı idam edilir Mary.

Bir Kadın Olarak I. Elizabeth
16. yy.da bir kadın olmanın zorlukları…
Erkek egemen bir toplumun yönetim
merkezinde bir kadın tahta kurulmuş şans eseri. I. Mary sonrası kimse umursamaz kim geçiyor tahta diye. Hatta, Mary tahta geçtiğinde, bu durumu eleştiri yağmuruna tutan protestanlar inzivaya çekilir, sesleri çıkmaz olur, Elizabeth tacı başına geçirdiğinde.
Susan Doran’a göre Elizabeth’in bu kadar uzun müddet hükümran olup ve başarılıolmasının altında yatan sebep, Elizabeth’in bir kadın olarak ‘erkeklerin dünyasında’ görevini yerine getirebilme kabiliyetidir. Doran’a göre buradaki diğer önemli sebep ise Elizabeth’in yerine geçebilecek olan kişinin de bir kadın olmasıdır: İskoç Mary. Böyle olunca ne katolikler uğraşır bu meseleyle ne de protestanlar. Ve John Calvin’in yazdığı bir mektuba atıfta bulunur Doran. Calvin ülkeleri kadınların yönetmesinin olağan karşılanabileceğini, bunun istisnai durumlarda tanrının kasıtlı olarak yaptığı bir tercih olduğunu ve bu gibi örneklere İncil’de rastladığımızı söyler.
Güç, çıkar ve ihtiras kavgalarını yönlendiren, yöneten ve İngiltere’nin geleceği için herhangi bir şeyden çekinmeyen bir kadındır Elizabeth. Danışmanlarının nüfuzu altındaezilmemiş, aksine onları çok başarılı bir biçimde kullanmış bir kadın. Calvin mantığıyla söylersek, Elizabeth çağının insanları anlar, tanrı isteyince, bir kadının da yürütebileceğini devlet gemisini.

Sonuç
Şurası kesindir ki çok az İngiliz hükümdarı böyle şartlar altında tahta geçmiş ve neredeyse hiçbiri onun kadar devlet işlerinde böyle bir başarı yakalamamıştır. Mezhep çatışmalarındaki tutumu, politikalarındaki manevra kabiliyeti ve yönetenle yönetilen arasında kurmayı becerdiği denge İngiltere’yi İngiltere yapmıştır. Bundandır ki tarihçiler o döneme, Elizabeth çağı ismini vermişlerdir. Michael Mangan’a göre özellikle 1590’lar sonrası dönemde İngiltere çok önemli değişimler yaşadı. Elizabeth dönemi sadece İngiltere’nin milli bilincini şekillendirmekle kalmadı, ayrıca Avrupa siyasi haritasını da değiştirmiş oldu böylece.


Ramazan Hakkı Öztan

Biyografi Konusu: Elizabeth I nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
17 Mart 2009       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
ELIZABETH I (1533-1603).

Sponsorlu Bağlantılar
I. Elizabeth VIII. Henry ile ikinci karısı Anne Boleyn'in tek çocuğuydu. Bu doğum tahtın vârisi olacak bir erkek çocuk bekleyen babasının hoşuna git­medi. Elizabeth'in, babasının daha önceki evliliğinden olma yaşça kendinden büyük, Mary adında üvey bir de kız kardeşi vardı. Elizabeth'in annesi, o henüz iki yaşındayken idam edildi. Ardından babası yeniden evlendi ve 1537'de bir oğlu oldu (10 yaşında tahta çıkan VI. Edvvard). VIII. Henry son evliliğini 1543'te Catherine Parr ile yaptı. Catherine Parr Elizabeth'i seven, iki kardeşin eğitimiyle yakından ilgilenen çok zeki bir kadındı.

1547'de VIII. Henry öldü ve tahta oğlu Edvvard geçti. Elizabeth Londra'da, üvey annesi Catherine'nin yanında yaşamaya baş­ladı. Öğrenimini özel öğretmenlerin yardı­mıyla sürdüren Elizabeth Yunanca, Latince, Fransızca, İtalyanca sonradan da İspanyolca öğrendi.
1553'te, VI. Edvvard öldü. İngiltere'de taht kavgaları başladı. Elizabeth için mirasçılar­dan biri olmanın getirdiği tehlikeler vardı. Mary'nin kraliçeliğini ilan etmesinden sonra da mücadele sürdü. Elizabeth ise hasta gibi görünerek, bu mücadelelerin dışında kaldı. Sonunda Mary kraliçeliğini ve tahtını korudu.

Bu sıralarda İngiltere'de halk arasında din tartışmaları şiddetlenmişti. Halkın bir bölümü yeni bir mezhep olan Protestanlık'ı savunur­ken, ötekiler eski dinleri olan Katoliklik'e dönmek istiyorlardı. Kraliçe Mary Katolik Kilisesi'ne bağlıydı. Elizabeth ise hangi kilise­ye bağlı olduğunu belli etmemek için dikkatli olmasına karşın, Protestanlık'a daha yakınmış gibi görünüyordu. Halk onun Protestan oldu­ğunu düşünüyordu. Tahtta bir Protestan'ın bulunmasını isteyen özellikle tüccarlar ve orta sınıf onun Katolik Mary'nin yerine kraliçe olacağını umuyorlardı. 1554'te kraliçenin, bir Katolik olan İspanya Kralı Felipe ile evlene­ceği söylentisi çıkınca Sir Thomas Wyat bir ayaklanma düzenledi. Bu ayaklanma ile ilişki­sinin açık olarak kurulamamasına karşın, Eli­zabeth Londra Kulesi'ne kapatıldı. Daha son­ra hiçbir kanıt bulanamadığı için serbest bıra­kıldı. Ama kraliçenin himayesine alınmasın­dan sonra bile Elizabeth tam anlamıyla gü­vencede olmadı.

Çocuğu olmayan Kraliçe Mary 1558'de ölünce Elizabeth tahta geçti. 25 yaşında, kızıla çalan saçları, hoş gözleri ve esmer teniyle etkileyici bir kadındı. Halk arasına girdiğinde herkes ona hayran olurdu. Güzel giyimi ve neşesiyle Mary'den çok farklıydı. Yaşam dolu ve kararlı bir insan olan Eliza­beth, babası VIII. Henry döneminden beri görülmeyen bir özgüvenle İngiltere'yi yönet­meye başladı.

Yıllarca Avrupa'nın güçlü prenslerinden birçoğu onunla evlenmek istedi; ama o hiçbi­rini kabul etmedi. Hiçbir erkeğin efendisi olmasını istemiyordu. Evlenme tekliflerini sanki kabul edecekmiş gibi davranarak deği­şik dönemlerde değişik ülkelerle dostluk kur­du. Leicester Kontu unvanını verdiği Robert Dudley'e âşık oldu ve o ölünce uzun süre yas tuttu.
Elizabeth İngiltere'nin birlik içinde bir ülke olmasını istiyordu. Protestanlık'ı ülkenin res­mi dini olarak kabul etti.

1587'de, kendisine karşı suikast düzenleyerek İngiltere tahtına el koyma girişiminde bulunan kuzeni İskoçya Kraliçesi Mary'yi idam ettirdi.


Dış ülkelerle olan ilişkilerinde Fransa ile İspanya'nın birbirini çekememesinden yarar­landı. Bazen birini, bazen de öbürünü destek­leyerek, ülkesi kendi savaş gemilerini yapana kadar barışı korumayı başardı.
I. Elizabeth denizaşırı ticareti geliştirmek amacıyla kendisinin de ortak olduğu birçok şirket kurdurdu. Onun döneminde İngiltere hem ticari, hem de askeri bakımdan dünya denizlerinin egemeni oldu. Bu arada Osmanlı İmparatorluğu'yla da kalıcı ticari ilişkiler ku­ruldu. İngiltere İspanyol donanması Büyük Armada'yı 1588'de yenerek denizlerdeki en güçlü ülke olduğunu kanıtladı.
Elizabeth'in yönetiminde İngiltere kendine güvenini yeniden kazandı; bu güven de edebi­yat ve müzik yapıtlarına yansıdı. Elizabeth dönemi YVilliam Shakespeare, Sir Philip Sid-ney, Christopher Marlovve ve başka birçok yazar ve şairin yapıtlarıyla zenginleşti. Müzik­te VVilliam Byrd, Thomas Tallis, Thomas Morley, John Dovvland gibi çok sayıda besteci güzel koro ve çalgı müzikleri bestelediler.
Elizabeth ölünce vasiyetine uygun olarak kuzeni İskoçya Kralı VF James İngiltere Kralı I. James unvanıyla tahta geçti. Akıllıca yapılan bu seçim sonunda iki krallık birleşti.


Msxlabs & Temel Britannica

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
17 Temmuz 2011       Mesaj #3
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Kraliçe Mary
Edward 6 Temmuz 1553 tarihinde öldüğünde ölümü gizli tutuldu ve 4 gün sonra yerine Jane Grey geçti. Aslında VIII. Henry'nin vasiyetine göre kraliçenin Mary olması gerekirken Edward veliahtı Jane Grey olarak seçti.İngiliz orduları Mary ve Elizabeth'in üstüne yürüdü. 9 gün sonra İngiliz orduları Mary'nin tarafına geçti.Mary tahta geçtiğinde Jane Grey ,Guilford Dudley, Robert Dudley ve John Dudley kuleye kapatıldı.John Dudley vatan hainliği suçundan yargılandı ve idam edildi.Bundan birkaç ay sonra Protestan Lord Thomas Wyatt Elizabeth'in tahta geçmesini öngeren bir anlaşmayı Kuleye kapatılan Jane Grey'in babası Henry Grey'e sundu, fakat Henry Grey'in kızına bir şans daha verilmesini istemesi ve bu konuda ısrarcı olmasıyla yeniden Jane Grey'i tahta geçirmeyi amaçlayan bir ayaklanma başlatıldı.İsyanın bastırılmasının ardından kraliçe, Jane Grey'e katolik olursa affedileceğini söyledi ama adanmış bir protestan olan Jane Grey bu teklifi kabul etmedi.Babasının iktidar hırsı yüzünden kocası Guilford Dudley ile birlikte idam edildi.Bunun yanında Thomas Wyatt'ın Elizabeth'e yakınlığının bilinmesi isyanda Elizabeth'inde parmağı olduğu dedikodularına yol açtı, Prenses yargılandı ve ev hapsine mahkûm oldu.Bu isyandan sonra Mary'nin Protestan nefreti körüklendi ve ülke çapında Protestan avı başladı.Mary en yakınındakileri bile yargılatmaktan çekinmedi.Bu şekilde Mary ve Elizabeth'in arası iyice açıldı aralarında daha önce görülmemiş bir rekabet ve kıskançlık başladı.Mary aylar sonra İspanya Prensi Felipe ile evlendi.İki kez hamile kaldı ama iki çocuğu da düştü.Kraliçe ile aralarındaki uçurumun artması ile sarayda daha fazla hor görülmeye başlanan Elizabeth çareyi İngiltere kral vekili ve Mary'nin kocası II. Felipe ile yakınlaşmakta buldu, bu şekilde sarayda ayrıcalıklarını yeniden kazandığı gibi II. Felipe'nin kraliçeden soğumasına da sebep oldu.Mary defalarca hamile kalsada düşük yaptı ve krallığa bir veliaht veremedi.Kendisinden sonra tahta protestan bir prenses geçmesi olasığı,ölü doğan çocuklarının acısı,kocasının kendinden uzaklamasının verdiği üzüntü ve dönemde İngiltere'nin Britanya dışında bulunan kolonisi Calais'in Fransızlar ile yapılan savaş sonucu kaybedilmesi Mary'i yatağa düşürdü ve ölümünü hızlandırdı. ...
Kraliçelik Dönemi
Kraliçe Mary 17 Kasım'da öldü ve yerine Protestan Prenses Elizabeth tahta geçti. Mary'nin kocası II. Felipe Elizabeth ile evlenmek istedi fakat Elizabeth'in çocukluk aşkı Robert Dudley'e olan zaafı yüzünden evlilik gerçekleşmedi. Elizabeth ilk olarak kiliselerde mass ayininin uygulanmasını yasakladı, daha sonra kendini İngiltere klisesinin yöneticisi seçtirdi ve ülkeyi yeniden Protestan döneme döndürdü. Bunun sonucu olarak bir çok suikastla burun buruna geldi. Yakın koruması ve kraliyet muhafızları şefi Sir Francis Walsingham'ın uyguladığı politikalar sayesinde bu suikastlerden kurtuldu. Katolik İskoçya'ya karşı protestan lordları destekledi, verdiği desteğin deşifre olmasının ardından İskoçya ile savaşa girdi.Bu dönemde İskoçyanın başında Elizabeth'in babası VIII. Henry'nin kız kardeşi Margaret Tudor'un küçük torunu Mary Stuart vardı. Fransa'nın ölen kralının ardından Mary Stuart'ın annesi Marie Guise'in hanedanın başına geçmesinin ardından Fransa, İngiltere'yi işgal planlarına girişti. Fransa gibi büyük bir güçle savaşa girmenin hata olacağını düşünen Elizabeth baş danışmanı William Cecile'i Fransızlar ile müzakere için İskoçya'ya gönderdi.Muzakerelerden sonuç ancak Sir Francis Walsingham'ın Marie Guise suikastının ardından alındı. Fransızlar işgal planlarından vazgeçerek İskoçya'yı terkettiler ve Mary Stuart İskoç tahtından indirilerek kuleye kapatıldı,ardından burada planladığı suikast yüzünden vatan hainliği suçundan idam edildi. Böylece Elizabeth taht için alternatif bir katolik Tudor kanını ortadan kaldırdı. Büyük rakiplerine karşı büyük müttefiklere ihtiyaç duysada istemediği bir erkekle evlenmeyi reddetti ve bu yönde kendisine baskı yapan baş danışmanı William Cecile'in görevine son verdi. 1588 yılında II. Felipe'nin İngiltere seferinde Dönemin en büyük ve en güçlü deniz filosu olan İspanyol Armada'nın İngilizler tarafın yakılması Elizabeth'in isminin günümüze kadar unutulmadan gelmesini sağlamıştır. Kraliçe 1603 yılında ülkeyi uzun yıllar tek başına yönettikten sonra öldü, ölüm döşeğinde elinde Robert Dudley'in kendisine yazmış olduğu mektubun bulunduğu rivayet edilir.
Mary Stuart
571px Mary2C Queen of Scots after Nicholas Hilliard

İlgili filmler
  • Elizabeth (1998)
  • Elizabeth: The Golden Age (2007)
  • Boleyn Kızı (2008)
Vikipedi, özgür ansiklopedi

🌘 🚀
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
3 Ağustos 2011       Mesaj #4
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org

Elizabeth I

Doğum:
1533 Greenwich
Ölüm : 1603 Richmond

İngiltere ve İrlanda kraliçesi. İngiltere Kralı VIII. Henry'nin Anne Boleyn'den olan kızıdır. Henry, Anne Boleyn'den boşandıktan ve Anne Boleyn idam edildikten sonra, Elizabeth'in tahta çıkma olasılığı kalmamıştı. Ama birkaç yıl sonra, Henry'nin isteği üzerine, parlamento tarafından yayınlanan bir bildiriyle, Mary Tudor'dan sonra tahta çıkma sırası Elizabeth'e verildi. Elizabeth, ablasının beş yıllık kraliçeliği sırasında onun isteğine uyarak Katolik mezhebinden göründü. Ancak Protestanlığa duyduğu ilgi yüzünden bir ara Londra Kalesi'nde hapsedildiyse de, sonradan bağışlandı. 17 Kasım 1558'de Mary ölünce Elizabeth tahta çıktı. İngilizler bu olayı büyük bir sevinçle karşıladılar Elizabeth ilk iş olarak, Katolikler ile Protestanlar arasındaki kavgaya el koydu. "Act of Supremacy" (1559) adlı yasayı çıkararak Anglikanlığı yeniden İngiltere'ye soktu. Onun günlerinde İngiliz politikası yabancı etkilerden büsbütün sıyrıldı. İngiliz edebiyatı en yüksek noktasına ulaştı. 1588'de İngiliz donanmasının ünlü İspanyol Armadası'nı yenmesi, Elizabeth çağının en büyük başarılarından biri oldu. Elizabeth, ömrünün sonuna kadar hiç evlenmeyerek "Virgin Queen" (Bakire Kraliçe) olarak kaldı.

Benzer Konular

7 Şubat 2007 / careless_WhispeR Sinema ww
7 Ocak 2016 / ThinkerBeLL Siyaset ww
2 Ocak 2016 / Jumong Tiyatro ww
17 Mart 2010 / _KleopatrA_ Bilim ww
29 Mart 2014 / Jumong Sinema ww