Biz garb (batı) medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz, onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.
Memleket behemehal asri, medeni ve müreffeh olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır.
Her ulusun kendine özgü geleneği, kendine göre ulusal özellikleri vardır. Hiçbir ulus, ne kendini benzettiği ulusun aynı olabilir, ne kendi ulusal bütünlüğünde kalabilir, bunun sonucu hiç kuşkusuz düş kırıklığıdır.
Uygarlık yolunda yürümek ve başarılı olmak, yaşamak için baş koşuldur.
Dünya’nın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize, ulusal varlığımıza, bu saygıyı duyguda, düşüncede, açıkça bütün davranış ve tutumumuzda göstermemiz gerekir. Bilelim ki ulusal benliğini bulamayan uluslar başka uluslara av olurlar.
Uygar olmayan kimseler, uygar olanların ayakları altında kalmakla karşı karşıyadır.
Uygarlık öyle güçlü bir ateştir ki ona yabancı olanları yakar, mahveder.
Efendiler, uygarlık yolunda başarılı olmak yenileşmeye bağlıdır. Toplumsal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve teknik alanda başarılı olmak için tek ilerleme ve yükselme yolu budur. Yaşam ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişmesi, ilerlemesi ve yenileşmesi zorunludur. Uygarlığın buluşları, teknik harikaları, dünyayı değişmeden değişmeye uğrattığı bir dönemde yüzyıllık köhne düşüncelerle, mazi severlikle varlığı koruyup, sürdürmek olasılığı yoktur.
Efendiler bugüne değin elde ettiğimiz başarılar bize ancak ilerleme ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır. Yoksa ilerlemede ve uygarlıkta hedefe ulaştırmış değildir. Bize ve torunlarımıza düşen görev bu yol üzerinde hiç şaşkınlaşmadan yürümektir.