Ziyaretçi
Sponsorlu Bağlantılar
1. Arapça, Acemce düzme kaideleri kullanmamak,
2. Türkçeye girmemiş, Türklerin anlamadığı yabancı kelimeleri kullanmamak gereklidir.
İste bu iki noktaya önem veren yazarlar çok güzel ve kolay konuşulan öz Türkçe ile yazmaya başladılar. Bu yazılan herkes okuyup ve kolayca arıladılar. Her ulus kendi dili ile yaşar, dilsiz bir ulus çobansız bir sürü koyuna benzer. Türkler ekseriyeti çoğulcu ve canlı bir dil olduğunu anladıktan sonra dillerini her şeyden ulu ve üstün gördüler. Onun edebi dili sırasına koymaya ve geçirmeye karar verdiler. Ondan sonra eski edebiyatta görülen Arapça, Acemce karışık edebi dili kullanmadılar, kullananları ulusuna yapılan hakaret saydılar. İşte konuşulan Türkçemizi sevmeye ve bu dili edebiyatımızda, bütün yazılarımızda yazmaya ve kullanmaya dil sevgisi denir. Dil bir ulusun manevî yurdudur. Manevî yurda set çekilmez. Onu korumaya çalışmazsak Maddî yurt gibi manevî yurt ta yaşayamaz.!
ANCAK BU KADAR BULUNABİLİR