Arama

Atatürk'ün öncülük ettiği müzik kurumları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 10 Ocak 2012 Gösterim: 43.696 Cevap: 22
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
24 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRKÜN ÖNCÜLÜK ETTİĞİ MÜZİK KURUMLARI
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
atatürk'ün yeni müzik kurumları nın açılmasında ve müzik sanatçılarının yetiştirilmesindeki önderliğini açıklayan konuları açıklayınız diye bize bir ödev verildi lütfen ödevime yardım edebilirmisinizzz :D rica ediyorum
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
25 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
TÜRK MÜZİK DEVRİMİ
Atatürk'ün kültür ve sanat politikası
Sponsorlu Bağlantılar

Atatürk Batı müziğine büyük önem veriyordu. Çoksesli bir müziğin ulusun gelişmesine katkıda bulunacağına inanıyordu. Aslında Atatürk'ün çoksesli müzik, orkestra müziği, Napoliten şarkılar ile tanışması, imparatorluğun kozmopolit kenti Selanik'te olmuştu.
Atatürk müzikte, belli bir tarz müziği, bir başka tarz müzikten üstün görmemişti. Ancak evrensel normların ulusal ezgilerimizle bütünleşmesini istemiştir. 1933 yılında Cumhuriyetin onuncu yılında yaptığı tarihi konuşmada, müzik konusundaki düşüncelerini çok net bir şekilde açıklama imkânı bulmuştu. ''Ulusal ince duyguları, düşünceleri anlatan yüksek deyişler, söyleşileri toplamak, onları bir an önce genel musiki kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu sayede Türk ulusal musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir.''
Büyük insan Atatürk'ün olağanüstü bir şekilde ifade ettiği bu düşünceler, iki yüzyıl önce dünyaca meşhur birçok besteci tarafından dile getirilmişti. Romantik dönemin en önemli bestecilerinden Chopin , çeşitli dönemlerde işgale uğrayan vatanının hüznünü, eserlerinde romantik bir duygusallıkla ifade etmişti. Ünlü piyano ozanı, güçlü bir Polonya milliyetçisiydi. Polonya'dan ayrılırken (2 Kasım 1830) şair arkadaşına ''Dağlarda, vadilerde taş ve cevher arayan bir mineralog gibi Polonya halk ezgilerini araştırın'' demişti. Bunun üzerine 10 binin üzerinde halk ezgisi toplamıştır. Ünlü Norveçli besteci Edvard Grieg (1843-1907) de bestelerinde ülkesinin halk müziğini ve onun kendine özgü armonik yapısını ustaca kullanmış ve Norveç müziğini dünyaya tanıtmıştır.
Öte yandan Rus bestecileri de birçok kez işgale uğrayan ülkelerinin hüznünü eserlerine olağanüstü bir üslup içinde yansıtmışlardır. Bu konuda daha çok örnek verilebilir. Ancak hepsinin ortak özelliği, eserlerinde halk ezgilerinden yola çıkarak ve ulusal değerleri evrensel normlar içinde olağanüstü bir güzellik ile ifade edebilmeleridir. İşte büyük Atatürk de 1933 yılında ve daha sonraki konuşmalarında bu anlayışı anlatmak istemiş, Türk beşlileri de bu düşüncenin ürünü olarak ulusumuza armağan edilmiştir.
Atatürk müzik devriminin düşündüğü biçimde gerçekleşmesi için üç önemli unsura ihtiyacı olduğunu biliyordu. Birincisi; kararlı, canlı, sürekliliği olan bir kültür ve sanat politikası, ikincisi; bu alandaki çalışmaların gelişmesi için gereken süreç, üçüncüsü ise çoksesli müziğin yaratıcı ürünlerini verecek sanatçı kadrolarının yetiştirilmesi idi. Çözüm yolu, güzel sanatların çeşitli dallarında öğrenim görecek genç yetenekleri Avrupa'ya yollamaktı. Atatürk de öyle yaptı. Çağdaş müzik hayatımızın temellerinin atılmasına ve gelişmesine öncülük eden Atatürk gibi lider ve onun bize armağan ettiği müzik kurumları olmasaydı, bestecilerimiz ve yorumcularımız kendilerini ifade etme imkânı bulamayacaklardı. Dolayısıyla Türkiye'de çoksesli uluslararası müzik gelişemeyecekti. 26 Ocak 1926 günü Ankara'da Ferhunde ve Necdet Remzi kardeşlerin milli sinemada verdiği konserden etkilenen Atatürk, ''Türk'ün sanat meşalesini yakıp medeniyet kavgasını başarabilen bu çocuklara ayağa kalkmasını lütfen bilelim efendiler'' demiştir. Atatürk'ün bu sözleri ile; sanatçıya verdiği değeri ifade etmek ve medeniyet kavgasında sanatın özel bir yeri olduğunu vurgulamak için bu anekdotu yazmak ihtiyacını hissettim. Özellikle günümüzde sanatçının konumu ve sanatın bu medeniyet mücadelesindeki yerinin yeterince takdir edilmediği bir dönemde anlamlı olacağını düşündüm.
Sürecek
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Kasım 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
atatürk'ün yeni müzik kurumları nın açılmasında ve müzik sanatçılarının yetiştirilmesindeki önderliğini açıklayan konuları açıklayınız diye bize bir ödev verildi lütfen ödevime yardım edebilirmisinizzz Msn Grin rica ediyorum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
konuyu lütfen cevaplayın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
eet bizede veridi lütfen daha açklayıcı olsn
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

ataturkun onculuk ettigi kurumlar

atatürkün öncülük ettigi kurumlar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Aralık 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
eeeeee atatürk,ün sanatla ilğili açılmasına öncülük ettiği kurumlar neden ğelmiyorda bu ğeliyor üf
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Şubat 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Atatürkünyeni müzik kurumlarınınaçılmasında ve müzik sanatçılarının yetiştirilmesindeki önderliği" ile ilgili lütfennnnnn çabuk


ATATÜRKÜN ÖNCÜLÜK ETTİĞİ MÜZİK KURUMLARI

bu da var
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
(Alıntı:ATATÜRK VE MÜZİK

Atatürk, şiir ve edebiyat dışında müziğe de büyük bir ilgi duymuştur. Şarkı ve türküleri dinlemekten büyük bir zevk alan Atatürk, zaman zaman okunan şarkılara eşlik etmiş, oynanan halk oyunlarına katılmıştır. Bazı Rumeli türküleri, onun sesinden notalara dökülmüş ve müzik repertuarımızda yer almıştır.

Atatürk, askerî ataşe olarak Sofya’ da görevli bulunduğu dönemde çok sesli müziğe ilgi duymaya başlamıştır. Klâsik müzik konserlerine ve operalara giderek bu müzik türlerini tanıma fırsatı bulmuştur. Cumhuriyetin ilânından sonra, ülkemizde bu müzik türlerinin sevilmesini ve müzik kültürümüzde yer almasını sağlamak amacıyla yapılan çalışmalara önderlik etmiştir. Ülkemizde müzik sanatının gelişmesi için bütün olanaktan kullanmıştır.

Atatürk’ ün, tiyatro, bale, edebiyat, heykeltıraşlık, mimarî, resim, müzik gibi sanat dallarıyla ve sanatçılarla ilgilenmesi, onları desteklemesi Atatürk’ ün sanatla çok yakın bir ilişki içinde olduğunun göstergesidir.

Atatürk, sanatla ilgili düşüncelerini, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuşmalarında, Çankaya Köşkünde sanatçılarla yaptığı sohbet ve tartışmalarda belirtmiştir. Atatürk’ün bu konuşma ve tartışmalarda dile getirdiği sanatla ilgili düşünceleri, Türk halkına ileti niteliği de taşımaktadır.

Atatürk, sanatın tanımını şu sözlerle açıklamıştır:
"Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur."
Sanatın, bir toplumun ilerlemesindeki öneminin ve vazgeçilmezliğinin bilincinde olan Atatürk, bu düşüncesini şu sözlerle ifade etmiştir:
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir,"
"Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur,"
"Dünyada medenî, ileri ve gelişmiş olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir."
Atatürk’ ün bu sözleri, sanatla ilgili temel düşüncelerini ifade etmesi bakımından önemlidir.

Atatürk’ ün sanatçılarla ilgili düşüncelerini ifade ettiği sözleri ise şunlardır:
"Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve uğraşlardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır."
"Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız."

Büyük bir sanatsever olan Atatürk’ ün gönlünde, müziğin ayrı bir yeri vardı. Bu nedenle millî kültürümüzde önemli bir yer tutan güzel sanatlar içinde müziğe ayrı bir önem vermiştir. Müziğin önemiyle ilgili düşüncelerini, şu sözleriyle ifade etmiştir:

"Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar, insan değildirler.

Atatürk’ün Müzik Anlayışı
İnsanlığın ortak dili olarak müzik, yine insanlığın ortak mirası olan uygarlık yolundaki konum ve katkıların da göstergesidir.
ATATÜRK; müziği, ulusların kültürel kimliğinin kazanılması, korunması, tanıtımı ve kuşaklara aktarılmasında en etkin unsurların başında görüyordu.
Büyük ATATÜRK, Türk müziği politikasının sağlam temellere dayandırılması için temel ilkeleri tespit ediyor, Türk milletinin güçlü bir müzik potansiyeline sahip olduğunu bilerek, bu müziğin layık olduğu biçimde, çağdaş medeniyet kurallarına göre geliştirilmesini istiyor, Türk gençliğine ve sanatına yeni ufuklar açıyordu. Sanatta ve kültürde köklü bir geçmişe sahip olan Türk milletinin lâyık olduğu seviyeye ulaşması, onun temel emeli ve idealiydi.
Milli ve yerel duygularla harmanlanmış ifadeler evrensel boyut kazanmalı, ulusal müziğimiz aynı zamanda yalnız ülke içinde değil, uluslararası alanlarda da seslendirilebilir olmalıydı.

ATATÜRK, bir müzisyen olmasa da derin bir müzik kültürü ve anlayışına, zevkine sahipti. Müziği seviyordu. Şu sözleri bunu anlatmaktadır:
"Müzik, yaşamın bir parçası değil kendisidir. Yani 'Hayat Müziktir.' Müzik ile alakası olan tek varlık, insandır. Müziksiz bir hayat da zaten mevcut değildir."

Evet ATATÜRK ne kadar da haklıydı; müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci, kendisiydi. Ancak, müziğin türü üzerinde dikkatle durulmalı, düşünülmeliydi.

ATATÜRK, Türk müziğine alaturka damgasını vuranlardan değildi, hele Arap, Fars ve Bizans müziklerinden etkilenmiş olduğu görüşünü asla kabul etmemiş.

Atatürk’ün müzik Hakkındaki Düşünce ve Sözleri

Atatürk, güzel sanatlara ve onun bir paçası olan müziğe özel bir önem veriyordu.
Müziği toplumun temel kültür değerlerinden biri olarak görüyor ve Türk ulusunun yücelmesinde başlıca hareket unsuru olarak ele alıyordu. Atatürk’ün bu konudaki görüşlerini şu sözlerinden anlayabiliriz:
‘’Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuş demektir’’
‘’Efendiler! Hepiniz milletvekili olabilirsiniz! Bakan olabilirsiniz! Hatta Cumhurbaşkanı
olabilirsiniz! Fakat sanatkar olamazsınız!’’
‘’Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir’’
‘’Biz Batı musikisini saygıyla dinlediğimiz gibi, bizim mu*****iz de bütün dünyada saygıyla
dinlenilecek bir halde olmalıdır.’’
‘’Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan varlıklar insan
değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise müzik mutlaka vardır.Müziksiz hayat zaten var olamaz.Müzik hayatın neşesi , ruhu , sevinci ve her şeyidir.Yalnız , müziğin türü üzerinde düşünmeye değer.’’
‘’Bir millet sanat ve sanatkardan yoksunsa, tam bir hayata sahip olamaz.’’


ATATÜRK'ÜN SEVDİĞİ ŞARKILAR & TÜRKÜLER

ALİŞ'İMİN KAŞLARI KARA

CANA RAKİBİ HANDAN EDERSİN

ÇANAKKALE İÇİNDE

DAYLER DAYLER, VİRAN DAYLER

HAB-GAH-I YARE GİRDİM ARZ İÇİN AHVALİMİ

KIRMIZI GÜLÜN ALI VAR

KÖŞKÜM VAR DERYAYA KARŞI

MANİ OLUYOR HALİMİ TAKRİRE HİCABIM

SARI ZEYBEK

ŞAHANE GÖZLER ŞAHANE

VARDAR OVASI

YANIK ÖMER

AYRILIK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Mart 2010       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Atatürkünyeni müzik kurumlarınınaçılmasında ve müzik sanatçılarının yetiştirilmesindeki önderliği" ile ilgili ßende

Benzer Konular

23 Kasım 2011 / Ziyaretçi Cevaplanmış
9 Ocak 2013 / Misafir Soru-Cevap
27 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
25 Aralık 2014 / misafir Soru-Cevap