Arama

Çevremizi nasıl temiz tutarız?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 5 Mart 2013 Gösterim: 57.545 Cevap: 24
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
1 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
çevremizi nasıl temiz tutarız die bi şey var ama oun la ilgili hiç bir sey bulamadım bulan lütfen yazsın
EN İYİ CEVABI TEKSİLAHJ0RDAN verdi
KİRLETMEZ İSEN TEMİZ KALIR.KİRLETTİĞİNİDE TEMİZLE .BÖYLECE TERTEMİZ BİR ÇEVRE ELDE ETMİŞ OLURSUNUZ....
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
1 Ocak 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Çevre Temizliği
Dr. Arslan MAYDA
Sponsorlu Bağlantılar


Çevremizi nasıl temiz tutarız?Temizlik; tek yönlü tedbirlerle elde edilen bir iyilik hali değildir. Bilim otoriteleri temizliği şu başlıklarla ele almıştır.
1) Ferdî (beden-elbise-yiyecek) temizlik.
2) Ev (mutfak-banyo- tuvalet) temizliği.
3) Çevre (atıkların uygun şekilde uzaklaştırılması) temizliği,
4) Yeterli temiz su sağlanması.
Ferdî temizlik dendiği zaman, beden temizliği akla gelir. Bunlardan cilt, el, ağız, burun, göz temizliği; saç, tırnak, koltukaltı, yüz, diş ve ayak bakımı akla gelir. Dünya Sağlık Örgütü'nün, beden temizliği, el temizliği, ağız ve diş bakımının, önemi ve bunların korunma yollarına ait bilgileri mevcuttur. Fakat, Dünya Sağlık Örgütü'nün tırnakların bulaşıcı hastalıklardaki tesirine, kılların temizliğine ve bulaşıcı hastalıklardaki rolüne ait ciddi yayınları yoktur. Efendimiz (sas); tırnak, saç, sakal, bıyık bakımına, koltukaltı kılları ve avret yerlerinin temizliğine önem vermiştir.

Ferdî temizliğe rağmen, insan çevreden hastalık kapabilir. Kişi ne kadar temiz olursa olsun, çevresi temiz olmadığı zaman, hiçbir şeye dokunmasa bile; hava, rüzgâr, böcekler ve diğer taşıyıcılar yüzünden hastalanabilir.

Çevre Temizliğini şu başlıklar altında toplayabiliriz:
1) Elbiselerin temizliği.
2) Yiyeceklerin temizliği (Yakın çevre).
3) Ev temizliği.
4) Sokak, cadde, mahalle, şehrin temizliği (Uzak çevre).
5) Yeterli temiz su sağlanması.

1. Elbise Temizliği
Giyim eşyalarının seçim ve bakımı, enfeksiyon yönünden önem taşır. Orta Çağ'da, Avrupa'da yaşayanlar sıcak tutan ama temizlenmesi güç, yünlü giysiler giyerlerdi. O çağlarda insanlar pek yıkanmaz, giysileri kirlenir, kokar, bitlenir ya da pirelenirdi. Kokuyu gidermek için de otlardan yapılan esans kullanırlardı. Ancak 18. yüzyılda pamuk ticaretinin başlamasıyla Avrupalılar, ilk kez ucuz, hafif, kolayca yıkanabilen iç çamaşırlarına kavuştular. Üst sınıflarda ferdî temizlik yeniden önem kazandı. 19. yüzyılda ferdî temizlik iyi yaşamanın bir şartı sayılmaya başlandı. Vücut temizliği ve giyim eşyalarının daha sık değiştirilip yıkanması sonucunda, bit ve pirelerle birlikte veba ve tifüs gibi hastalıklar da kayboldu.

Müslümanlarda ise, namaz kılabilmenin olmazsa olmaz şartlarından birisi de elbise temizliğidir. Dışkı ve idrar bulaşmış bir elbise ile namaz kılınamaz. Yani Müslümanlar günde beş kez elbiselerinin temizliğini kontrol etmek mecburiyetindedirler. Temiz giyinme konusunda Peygamber Efendimiz (sas)'in şu sözü, O'nun temizliğe verdiği ehemmiyeti açıkça göstermektedir: "Beyaz elbise giyiniz. Zira beyaz elbise daha güzel ve temizlik açısından daha elverişlidir. Ölülerinizi de bununla kefenleyiniz." Beyaz ve açık renkliler, üzerlerindeki kiri gösterdiğinden onların temizliğine ihtimam göstermek gerekir. Avrupa'da 19. yüzyılda temiz giyimin değeri yeni yeni anlaşılırken, Müslümanlığı gerçek manada yaşayan insanlar, 7. yüzyıldan beri elbise temizliğine dikkat ediyorlardı.

2. Yiyecek Temizliği
Çoğu mikrop ve parazit, içtiğimiz su ve yediğimiz yiyeceklerle bulaşır. Bunun için annelerin ve özellikle gıda sektöründe çalışanların, yiyecekleri koruma hususunda özel bir itina göstermeleri gerekir. Besin zehirlenmesine sebep olan bakterilerin başlıca kaynağı insandır.

İnsanların boğaz, burun, el, deri, bağırsak ve dışkısı bakteri yüklüdür. Tüketilen diğer bir besin kaynağı da hayvanî ürünlerdir. Tüketilen hayvanî besinler, bazen bakteri yatağı olabilmektedir. Kedi, köpek vb evcil hayvanlar da bakteri yaymada oldukça tesirli olabilir. Evcil hayvanlar, dolaştıkları yerlerden bakterileri eve taşır. Sinek, böcek, haşere ve fareler de mikropları taşır ve bulaştırır. Mutfak ortamındaki çöpler, mikropların oluştuğu bir yerdir. Zamanında kaldırılmayan çöpler, böcek, sinek ve fareler aracılığı ile besinlere bakteri bulaştırabilir.

Besinlere bakteri bulaşmasını önlemek için şunlara dikkat etmek gerekir:
- El yıkama.
- Burun temizliği.
- Tırnakların kesilmesi.
- Tuvaletten sonra ellerin iyice yıkanması.
- Yemek ve su kaplarının üzerlerini kapatmak.

İnsanın, tükürük, hapşırık ve aksırıktan besinleri koruması gerekir. 1 gram tükürükte 100 milyon, 1 gram burun ifrazatında 10 milyon bakteri bulunmaktadır. İnsanların % 30-50'sinin burnunda besin zehirlenmesi yapan stafilococcus aureus bakterisini taşıdıkları bilinmektedir. Bu oran hastahanede çalışan personelde % 65-80'e çıkmaktadır. Normalde ağız, burun ve solunum yollarında bulunan bakteriler, solunum sırasında havaya dağılır. Normal konuşmada bu dağılım azdır. Öksürme, aksırma ve yüksek sesle konuşma esnasında havaya verilen bakteri sayısı artar. Kuvvetli bir öksürmede ağızdan 5.000 damlacık çıktığı tahmin edilmektedir. Hapşırmada ise bu damlacıkların sayısı 1 milyondan fazladır. Bu damlacıklar, havada birkaç saat asılı kalabilir. Besin taşıyan birisi konuşur, öksürür veya hapşırırsa, ağzındaki bakterileri, taşıdığı besine bulaştırır.

Evde öksüren birisi varsa, açık kaplara mikrop bulaştırır. Ayrıca evcil hayvanlarla, sinek, böcek ve kemirgenlerle bakteri bulaşımını önlemek için, yiyecek ve içecek kapları kapalı tutulmalıdır. İnsanoğlu sadece apartmanlarda ve korumalı evlerde oturmamaktadır. İnsanların büyük çoğunluğu yüzyıllardır tek katlı evlerde veya çadırlarda yaşamıştır ve halen yaşamaktadır. Dolayısı ile evcil hayvanlar sürekli, sinek ve kemirgenlerle iç içe yaşamaktadır. Besin kaplarının üzerlerinin örtülmesi bu zararlılardan hastalık bulaştırmasını önler. Zamanımızdaki ev ve apartmanlarda yaygın halde bulunan kalorifer böcekleri de açık kalmış yiyeceklerimize yeterince ortak olmaktadır. Ve bazı hastalıkları bulaştırmakta tesirli olmaktadır. Bunu önlemek için; çöpleri zamanında mutfaklardan uzaklaştırmalı ve gıdaları evcil hayvanlardan korumalıdır.

El yıkama, burun temizliği, tırnakların kesilmesi ve tuvaletten sonra ellerin suyla yıkanması ile ilgili Peygamber Efendimiz (sas)'in emir ve tavsiyeleri beden temizliğinde koruyucu hekimliktir. Burada gıdaların bakterilerden korunmasıyla ilgili diğer hadislerini de hatırlayalım: "Kapların üzerini örtünüz. Tulumbaların ağzını da bağlayınız. Çünkü senede bir gece vardır ki, o gecede veba iner. Kapağı olmayan her bir kabın yahut üzerinde bağı bulunmayan hiçbir tulumun yanından geçmez ki, içine bu vebadan bir şey inmesin." Vebanın pirelerle bulaşmasına karşılık, veba zatüreye sebep olmuşsa, o insan vebayı öksürük ve solunum havası ile de bulaştırır. Zaten vebanın hızlı yayılması bu şekilde olur. Eskiden veba zatüreye sebep olmuşsa, o kişi mutlaka ölmekteydi. Avrupalı bir tabip yazdığı Lâtince bir mektupta, veba salgınında bir gecede dört bin kişinin öldüğünden bahseder. Yani veba bir yere girdiği zaman, çok kısa bir zamanda yayılıyor ve hemen çoğu insanın ölümüne neden olabiliyordu. Hadiste belirtilen, kapların ağızlarının örtülmesidir. Yalnız veba mikrobu değil, diğer mikroplar da hava yoluyla gelip açık kaba yerleşebilir. Peygamberimiz, kendisine açık bir kapta süt getirilmesi üzerine, "Üzerini kapatsanız olmaz mıydı? Bir tahta parçası ile de olsa üzerini kapatmalıydınız." buyurmuştur. Yolda üzeri açık bir kapla yiyecek taşındığında, taşıyan kişinin öksürüğüyle veya hava yoluyla mikroplar bulaşabilir.

3. Ev Temizliği
Geniş ve temiz evler salgın hastalıkların bulaşmasını azaltır. Evlerde mutfakların temiz tutulması, çöplerin biriktirilmemesi önemlidir. Çünkü çöpler bakterilerin üremesi için ideal bir ortam oluşturur. Ayrıca böcekleri de davet eder. Meskenlerin gerek alan, gerekse oda sayısı itibariyle yeterli olması gerekir. Peygamber (sas)'in ev plânını örnek alan Müslüman mimarlar, evin avlusunu binanın tamamlayıcısı olarak görmüş, avluyu evin dışa açılmış unsuru olarak kabul etmişler.

Konuyla ilgili hadisler:

"Geniş ev, dürüst komşu ve rahat bir binek Müslüman kişinin saadetindendir."

"Meskenlerin en iyisi geniş olanıdır."

"Evin kötü olması, darlığı sebebiyle oturanlara kâfi gelmemesi ve kötü komşularının olmasıdır."

"Çevrenizi ve evlerinizi temiz tutunuz. Yahudilere benzemeyiniz. Çünkü onlar süprüntüleri evlerinde biriktirirler.

"Evde çer çöp, süprüntü bulunduğu zaman o evden bereket kaldırılır."

"Kirli bezleri evlerinizden dışarı çıkartınız. Süprüntüleri evlerinizde biriktirmeyiniz. Zira süprüntüler zararlı şeylerin barınağıdır."

Hz. Ömer (ra) de: "Peygamber (sas), çöplüklerde, mezbahalarda, hamamlarda, ağıllarda ve insanların gelip geçtiği yerlerde namaz kılınmasını yasakladı." demiştir.

Dar ve kalabalık evlerde üst solunum yolu enfeksiyonları ve bulaşıcı hastalıklar çok yaygındır. İnsanlar çok yakın mesafelerde (70 cm'den aşağıda) günlük hayatlarını sürdürürken damlacık yoluyla hastalık aile bireyleri arasında sık yayılır. O halde ev; geniş, temiz, çöplerin bekletilmediği bir yer olmalı.

Kur'ân-ı Kerim'de Kâbe'nin temizliğine dikkat çekilmesi çok önemlidir. Kâbe özellikle Hac döneminde çok kalabalık olmaktadır. Salgın hastalıklar, kalabalık ortamlarda çok kolay yayılır. Kur'ân'ın mesajı evrensel olduğundan insanın yaşadığı her mekânın temiz tutulmasını emreder. O halde insanların ortak kullandıkları mekânların temiz olmasına Kur'ân'ın bir emri olarak dikkat etmemiz gerekir. Bu aynı zamanda hijyenin de bir gereğidir. Tarihten bugüne mescitlerimizin oldukça temiz tutulduğu malumumuzdur.

4. Çevre Temizliği
Peygamberimiz çevre temizliğine gereken önemi vermiş, Müslümanlar da her zaman bu emir ve tavsiyelere uymaya özen göstermişlerdir. Çevreyi ve su kaynaklarını kirletmeme hakkındaki hadis-i şerifleri bir kez daha hatırlayalım:

"Sizden biriniz sakın su içine idrar yapmasın. Belki o sudan sonra abdest alması veya gusletmesi icap eder. Yine sizden biriniz cünup olduğu zaman durgun suyun içine girerek yıkanmasın. O sudan bir kap ile alarak dışarıda yıkansın."

"İşlek yol üzerinde konaklamayınız (oturmayınız, yatıp kalkmayınız). Yol üzerinde abdest bozmayınız."

Efendimiz (sas); "Sakın lânete uğrayanlardan olmayınız," buyurunca, sahabeler, 'Bunlar kimlerdir?' diye sordular. Peygamberimiz de, "Herkesin gelip geçtiği yollara, gölgeliklere, su kenarlarına ve ağaçların altına abdest bozup kirletenlerdir." diye cevap verdi.

5. Yeterli Miktarda Temiz Su Sağlanması
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) temiz ve yeterli suya ulaşma hakkını temel insan hakkı kabul etmiştir: "Bütün insanların, sosyal ve ekonomik durumu ne olursa olsun, temel ihtiyaçlarını karşılayacak temiz ve yeterli miktarda içme suyu elde etmeye hakkı vardır."(Birleşmiş Milletler Konferansı, 1977)

Peygamber Efendimiz (sas)'in bu konferanstan 1340 yıl önce, temiz içme suyu temin edilmesini teşvik eden sözlerine bakalım: "Yedi şeyin ecir ve sevabı kişiye ölümünden sonra da ulaşır, defteri kapanmaz, sevap yazılmaya devam eder: İlim öğretmek, su getirmek, kuyu kazdırmak, kitap vakfetmek, ölümünden sonra kendisine arkasından dua edecek hayırlı çocuk yetiştirmek..." Peygamberimiz insanlara temiz su sağlamanın sadece dünyada değil, ahirette de büyük faydalar sağlayacağını, açık bir şekilde dile getirmiştir. Nitekim bu buyruklarla yetişen Müslümanlar, gittikleri her yerde su kanalları yapmışlardır. Mimar Sinan'ın yaptığı su yolları ve çeşmeler buna güzel bir örnek oluşturur.

Peygamber Efendimiz'in getirdiği kurallar uygulansaydı, tarihteki salgın hastalıklardan hiçbiri olmayacaktı. Nitekim WHO (Dünya Sağlık Örgütü)'da, temizlik kurallarının uygulanması ile aynı sonuca varılacağını iddia etmektedir. Halbuki İslâmiyet'in getirdiği kurallar, temiz bir hayatı mümkün kılıyordu. İslâmiyet, insanların hayat biçimini şekillendiren bir din olarak inmiştir. Medeniyetin giremediği, girse bile etkili olamadığı ücra köşelerde yaşayan kişilerin, ferdî temizlik ve çevre temizliği konularında yeterli bilgi birikimi yoktur. Bütün insanların tertemiz bir ortamda yaşama hakkı vardır. İslâmiyet öncesi devirlerde de insanlara bu güzellikleri diğer peygamberler hediye etmişti.
Quo vadis?
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
14 Ocak 2009       Mesaj #3
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
TEMİZ BİR ÇEVRE İSTİYORUM
TEKSİLAHJ0RDAN - avatarı
TEKSİLAHJ0RDAN
Ziyaretçi
14 Ocak 2009       Mesaj #4
TEKSİLAHJ0RDAN - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
KİRLETMEZ İSEN TEMİZ KALIR.KİRLETTİĞİNİDE TEMİZLE .BÖYLECE TERTEMİZ BİR ÇEVRE ELDE ETMİŞ OLURSUNUZ....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Aralık 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

cevremizi nasil temiz tutariz

hee!!! çevremizi nasil! temiz tutayrızzzz!!!!
m_e_l_i_k_e - avatarı
m_e_l_i_k_e
Ziyaretçi
11 Aralık 2009       Mesaj #6
m_e_l_i_k_e - avatarı
Ziyaretçi
Çevre deyince ne gelir ki insanın aklına ımm bir bakalım insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri fiziki,biyolojik,sosyal ekonomik ve kültürel ortamdır çevre....Yani çevre canlı varlıkları etkileyen dış tesirlerin tümüdür...Çevremizi temiz tutmak yaşadığımız alanı temiz tutmak yaşadığımız alan deyince evimiz geliyor aklımıza evimizi nasıl temiz tutuyorsak çevremizide temiz tutmalıyız hayatımızı sürdürdüğümüz her yerderden sorumlu olduğumuzu unutmayalım....Peki çevremizi nasıl temiz tutarız....

  • Kimyasal gübre ve kimyasal temizlik malzemeleri kullanmamalıyız. Alternatif: arap sabunu, soda vs.
  • Çöpleri, çöp poşetinin ağzını sıkıca bağladıktan sonra çöp kutusuna atmalıyız.
  • Evimizin önünü ve bahçemizi her gün en az bir kere temizlemeliyiz.
  • Yere tükürmemeliyiz.
  • Ormanları korumalıyız.
  • Ağaçlara zarar vermemeliyiz.
  • Çimlerin üzerinde ateş yakmamalıyız.
  • Hayvanlara zarar vermekten kaçınmalıyız.
  • Denizleri kirletmemeliyiz.
  • Evcil hayvanlarımızın atıklarını temizlemeliyiz.
  • Çevremizi sahiplenmeli, değerini ve önemini çocuklarımıza öğretmeli, büyüklerimize de anlatmalıyız.
  • Enerji tasarrufu kullanmalıyız.
  • Pis suları sokağa dökmemeliyiz.
  • Tuvaletimizi(büyük-küçük)dışarıya yapmamalıyız.
  • Biten Pilleri pil kutusuna atmalıyız.
  • Piknikten sonra ateşimizi söndürmeliyiz ve asla yerde çop bırakmamalıyız.
  • Kağıt,teneke,cam,pil gibi geri dönüşümü olan maddeleri geri dönüşüm kutularına atmalıyız.
Böylece çevremizi temiz tutmuş oluruz.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Aralık 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sağolun din dersine lazım oldu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ocak 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arladaşlar biri gelmiş ödevimi çıkar diye
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Nisan 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben açıklamalı ve uzun düzenli ve ayrı ayrı istiyorum.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Nisan 2010       Mesaj #10
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ben açıklamalı ve uzun düzenli ve ayrı ayrı istiyorum.

Aşağıdaki mesajı inceleyiniz ;


Alıntı
Keten Prenses adlı kullanıcıdan alıntı

Çevre Temizliği
Dr. Arslan MAYDA


Çevremizi nasıl temiz tutarız?Temizlik; tek yönlü tedbirlerle elde edilen bir iyilik hali değildir. Bilim otoriteleri temizliği şu başlıklarla ele almıştır.
1) Ferdî (beden-elbise-yiyecek) temizlik.
2) Ev (mutfak-banyo- tuvalet) temizliği.
3) Çevre (atıkların uygun şekilde uzaklaştırılması) temizliği,
4) Yeterli temiz su sağlanması.
Ferdî temizlik dendiği zaman, beden temizliği akla gelir. Bunlardan cilt, el, ağız, burun, göz temizliği; saç, tırnak, koltukaltı, yüz, diş ve ayak bakımı akla gelir. Dünya Sağlık Örgütü'nün, beden temizliği, el temizliği, ağız ve diş bakımının, önemi ve bunların korunma yollarına ait bilgileri mevcuttur. Fakat, Dünya Sağlık Örgütü'nün tırnakların bulaşıcı hastalıklardaki tesirine, kılların temizliğine ve bulaşıcı hastalıklardaki rolüne ait ciddi yayınları yoktur. Efendimiz (sas); tırnak, saç, sakal, bıyık bakımına, koltukaltı kılları ve avret yerlerinin temizliğine önem vermiştir.

Ferdî temizliğe rağmen, insan çevreden hastalık kapabilir. Kişi ne kadar temiz olursa olsun, çevresi temiz olmadığı zaman, hiçbir şeye dokunmasa bile; hava, rüzgâr, böcekler ve diğer taşıyıcılar yüzünden hastalanabilir.

Çevre Temizliğini şu başlıklar altında toplayabiliriz:
1) Elbiselerin temizliği.
2) Yiyeceklerin temizliği (Yakın çevre).
3) Ev temizliği.
4) Sokak, cadde, mahalle, şehrin temizliği (Uzak çevre).
5) Yeterli temiz su sağlanması.

1. Elbise Temizliği
Giyim eşyalarının seçim ve bakımı, enfeksiyon yönünden önem taşır. Orta Çağ'da, Avrupa'da yaşayanlar sıcak tutan ama temizlenmesi güç, yünlü giysiler giyerlerdi. O çağlarda insanlar pek yıkanmaz, giysileri kirlenir, kokar, bitlenir ya da pirelenirdi. Kokuyu gidermek için de otlardan yapılan esans kullanırlardı. Ancak 18. yüzyılda pamuk ticaretinin başlamasıyla Avrupalılar, ilk kez ucuz, hafif, kolayca yıkanabilen iç çamaşırlarına kavuştular. Üst sınıflarda ferdî temizlik yeniden önem kazandı. 19. yüzyılda ferdî temizlik iyi yaşamanın bir şartı sayılmaya başlandı. Vücut temizliği ve giyim eşyalarının daha sık değiştirilip yıkanması sonucunda, bit ve pirelerle birlikte veba ve tifüs gibi hastalıklar da kayboldu.

Müslümanlarda ise, namaz kılabilmenin olmazsa olmaz şartlarından birisi de elbise temizliğidir. Dışkı ve idrar bulaşmış bir elbise ile namaz kılınamaz. Yani Müslümanlar günde beş kez elbiselerinin temizliğini kontrol etmek mecburiyetindedirler. Temiz giyinme konusunda Peygamber Efendimiz (sas)'in şu sözü, O'nun temizliğe verdiği ehemmiyeti açıkça göstermektedir: "Beyaz elbise giyiniz. Zira beyaz elbise daha güzel ve temizlik açısından daha elverişlidir. Ölülerinizi de bununla kefenleyiniz." Beyaz ve açık renkliler, üzerlerindeki kiri gösterdiğinden onların temizliğine ihtimam göstermek gerekir. Avrupa'da 19. yüzyılda temiz giyimin değeri yeni yeni anlaşılırken, Müslümanlığı gerçek manada yaşayan insanlar, 7. yüzyıldan beri elbise temizliğine dikkat ediyorlardı.

2. Yiyecek Temizliği
Çoğu mikrop ve parazit, içtiğimiz su ve yediğimiz yiyeceklerle bulaşır. Bunun için annelerin ve özellikle gıda sektöründe çalışanların, yiyecekleri koruma hususunda özel bir itina göstermeleri gerekir. Besin zehirlenmesine sebep olan bakterilerin başlıca kaynağı insandır.

İnsanların boğaz, burun, el, deri, bağırsak ve dışkısı bakteri yüklüdür. Tüketilen diğer bir besin kaynağı da hayvanî ürünlerdir. Tüketilen hayvanî besinler, bazen bakteri yatağı olabilmektedir. Kedi, köpek vb evcil hayvanlar da bakteri yaymada oldukça tesirli olabilir. Evcil hayvanlar, dolaştıkları yerlerden bakterileri eve taşır. Sinek, böcek, haşere ve fareler de mikropları taşır ve bulaştırır. Mutfak ortamındaki çöpler, mikropların oluştuğu bir yerdir. Zamanında kaldırılmayan çöpler, böcek, sinek ve fareler aracılığı ile besinlere bakteri bulaştırabilir.

Besinlere bakteri bulaşmasını önlemek için şunlara dikkat etmek gerekir:
- El yıkama.
- Burun temizliği.
- Tırnakların kesilmesi.
- Tuvaletten sonra ellerin iyice yıkanması.
- Yemek ve su kaplarının üzerlerini kapatmak.

İnsanın, tükürük, hapşırık ve aksırıktan besinleri koruması gerekir. 1 gram tükürükte 100 milyon, 1 gram burun ifrazatında 10 milyon bakteri bulunmaktadır. İnsanların % 30-50'sinin burnunda besin zehirlenmesi yapan stafilococcus aureus bakterisini taşıdıkları bilinmektedir. Bu oran hastahanede çalışan personelde % 65-80'e çıkmaktadır. Normalde ağız, burun ve solunum yollarında bulunan bakteriler, solunum sırasında havaya dağılır. Normal konuşmada bu dağılım azdır. Öksürme, aksırma ve yüksek sesle konuşma esnasında havaya verilen bakteri sayısı artar. Kuvvetli bir öksürmede ağızdan 5.000 damlacık çıktığı tahmin edilmektedir. Hapşırmada ise bu damlacıkların sayısı 1 milyondan fazladır. Bu damlacıklar, havada birkaç saat asılı kalabilir. Besin taşıyan birisi konuşur, öksürür veya hapşırırsa, ağzındaki bakterileri, taşıdığı besine bulaştırır.

Evde öksüren birisi varsa, açık kaplara mikrop bulaştırır. Ayrıca evcil hayvanlarla, sinek, böcek ve kemirgenlerle bakteri bulaşımını önlemek için, yiyecek ve içecek kapları kapalı tutulmalıdır. İnsanoğlu sadece apartmanlarda ve korumalı evlerde oturmamaktadır. İnsanların büyük çoğunluğu yüzyıllardır tek katlı evlerde veya çadırlarda yaşamıştır ve halen yaşamaktadır. Dolayısı ile evcil hayvanlar sürekli, sinek ve kemirgenlerle iç içe yaşamaktadır. Besin kaplarının üzerlerinin örtülmesi bu zararlılardan hastalık bulaştırmasını önler. Zamanımızdaki ev ve apartmanlarda yaygın halde bulunan kalorifer böcekleri de açık kalmış yiyeceklerimize yeterince ortak olmaktadır. Ve bazı hastalıkları bulaştırmakta tesirli olmaktadır. Bunu önlemek için; çöpleri zamanında mutfaklardan uzaklaştırmalı ve gıdaları evcil hayvanlardan korumalıdır.

El yıkama, burun temizliği, tırnakların kesilmesi ve tuvaletten sonra ellerin suyla yıkanması ile ilgili Peygamber Efendimiz (sas)'in emir ve tavsiyeleri beden temizliğinde koruyucu hekimliktir. Burada gıdaların bakterilerden korunmasıyla ilgili diğer hadislerini de hatırlayalım: "Kapların üzerini örtünüz. Tulumbaların ağzını da bağlayınız. Çünkü senede bir gece vardır ki, o gecede veba iner. Kapağı olmayan her bir kabın yahut üzerinde bağı bulunmayan hiçbir tulumun yanından geçmez ki, içine bu vebadan bir şey inmesin." Vebanın pirelerle bulaşmasına karşılık, veba zatüreye sebep olmuşsa, o insan vebayı öksürük ve solunum havası ile de bulaştırır. Zaten vebanın hızlı yayılması bu şekilde olur. Eskiden veba zatüreye sebep olmuşsa, o kişi mutlaka ölmekteydi. Avrupalı bir tabip yazdığı Lâtince bir mektupta, veba salgınında bir gecede dört bin kişinin öldüğünden bahseder. Yani veba bir yere girdiği zaman, çok kısa bir zamanda yayılıyor ve hemen çoğu insanın ölümüne neden olabiliyordu. Hadiste belirtilen, kapların ağızlarının örtülmesidir. Yalnız veba mikrobu değil, diğer mikroplar da hava yoluyla gelip açık kaba yerleşebilir. Peygamberimiz, kendisine açık bir kapta süt getirilmesi üzerine, "Üzerini kapatsanız olmaz mıydı? Bir tahta parçası ile de olsa üzerini kapatmalıydınız." buyurmuştur. Yolda üzeri açık bir kapla yiyecek taşındığında, taşıyan kişinin öksürüğüyle veya hava yoluyla mikroplar bulaşabilir.

3. Ev Temizliği
Geniş ve temiz evler salgın hastalıkların bulaşmasını azaltır. Evlerde mutfakların temiz tutulması, çöplerin biriktirilmemesi önemlidir. Çünkü çöpler bakterilerin üremesi için ideal bir ortam oluşturur. Ayrıca böcekleri de davet eder. Meskenlerin gerek alan, gerekse oda sayısı itibariyle yeterli olması gerekir. Peygamber (sas)'in ev plânını örnek alan Müslüman mimarlar, evin avlusunu binanın tamamlayıcısı olarak görmüş, avluyu evin dışa açılmış unsuru olarak kabul etmişler.

Konuyla ilgili hadisler:

"Geniş ev, dürüst komşu ve rahat bir binek Müslüman kişinin saadetindendir."

"Meskenlerin en iyisi geniş olanıdır."

"Evin kötü olması, darlığı sebebiyle oturanlara kâfi gelmemesi ve kötü komşularının olmasıdır."

"Çevrenizi ve evlerinizi temiz tutunuz. Yahudilere benzemeyiniz. Çünkü onlar süprüntüleri evlerinde biriktirirler.

"Evde çer çöp, süprüntü bulunduğu zaman o evden bereket kaldırılır."

"Kirli bezleri evlerinizden dışarı çıkartınız. Süprüntüleri evlerinizde biriktirmeyiniz. Zira süprüntüler zararlı şeylerin barınağıdır."

Hz. Ömer (ra) de: "Peygamber (sas), çöplüklerde, mezbahalarda, hamamlarda, ağıllarda ve insanların gelip geçtiği yerlerde namaz kılınmasını yasakladı." demiştir.

Dar ve kalabalık evlerde üst solunum yolu enfeksiyonları ve bulaşıcı hastalıklar çok yaygındır. İnsanlar çok yakın mesafelerde (70 cm'den aşağıda) günlük hayatlarını sürdürürken damlacık yoluyla hastalık aile bireyleri arasında sık yayılır. O halde ev; geniş, temiz, çöplerin bekletilmediği bir yer olmalı.

Kur'ân-ı Kerim'de Kâbe'nin temizliğine dikkat çekilmesi çok önemlidir. Kâbe özellikle Hac döneminde çok kalabalık olmaktadır. Salgın hastalıklar, kalabalık ortamlarda çok kolay yayılır. Kur'ân'ın mesajı evrensel olduğundan insanın yaşadığı her mekânın temiz tutulmasını emreder. O halde insanların ortak kullandıkları mekânların temiz olmasına Kur'ân'ın bir emri olarak dikkat etmemiz gerekir. Bu aynı zamanda hijyenin de bir gereğidir. Tarihten bugüne mescitlerimizin oldukça temiz tutulduğu malumumuzdur.

4. Çevre Temizliği
Peygamberimiz çevre temizliğine gereken önemi vermiş, Müslümanlar da her zaman bu emir ve tavsiyelere uymaya özen göstermişlerdir. Çevreyi ve su kaynaklarını kirletmeme hakkındaki hadis-i şerifleri bir kez daha hatırlayalım:

"Sizden biriniz sakın su içine idrar yapmasın. Belki o sudan sonra abdest alması veya gusletmesi icap eder. Yine sizden biriniz cünup olduğu zaman durgun suyun içine girerek yıkanmasın. O sudan bir kap ile alarak dışarıda yıkansın."

"İşlek yol üzerinde konaklamayınız (oturmayınız, yatıp kalkmayınız). Yol üzerinde abdest bozmayınız."

Efendimiz (sas); "Sakın lânete uğrayanlardan olmayınız," buyurunca, sahabeler, 'Bunlar kimlerdir?' diye sordular. Peygamberimiz de, "Herkesin gelip geçtiği yollara, gölgeliklere, su kenarlarına ve ağaçların altına abdest bozup kirletenlerdir." diye cevap verdi.

5. Yeterli Miktarda Temiz Su Sağlanması
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) temiz ve yeterli suya ulaşma hakkını temel insan hakkı kabul etmiştir: "Bütün insanların, sosyal ve ekonomik durumu ne olursa olsun, temel ihtiyaçlarını karşılayacak temiz ve yeterli miktarda içme suyu elde etmeye hakkı vardır."(Birleşmiş Milletler Konferansı, 1977)

Peygamber Efendimiz (sas)'in bu konferanstan 1340 yıl önce, temiz içme suyu temin edilmesini teşvik eden sözlerine bakalım: "Yedi şeyin ecir ve sevabı kişiye ölümünden sonra da ulaşır, defteri kapanmaz, sevap yazılmaya devam eder: İlim öğretmek, su getirmek, kuyu kazdırmak, kitap vakfetmek, ölümünden sonra kendisine arkasından dua edecek hayırlı çocuk yetiştirmek..." Peygamberimiz insanlara temiz su sağlamanın sadece dünyada değil, ahirette de büyük faydalar sağlayacağını, açık bir şekilde dile getirmiştir. Nitekim bu buyruklarla yetişen Müslümanlar, gittikleri her yerde su kanalları yapmışlardır. Mimar Sinan'ın yaptığı su yolları ve çeşmeler buna güzel bir örnek oluşturur.

Peygamber Efendimiz'in getirdiği kurallar uygulansaydı, tarihteki salgın hastalıklardan hiçbiri olmayacaktı. Nitekim WHO (Dünya Sağlık Örgütü)'da, temizlik kurallarının uygulanması ile aynı sonuca varılacağını iddia etmektedir. Halbuki İslâmiyet'in getirdiği kurallar, temiz bir hayatı mümkün kılıyordu. İslâmiyet, insanların hayat biçimini şekillendiren bir din olarak inmiştir. Medeniyetin giremediği, girse bile etkili olamadığı ücra köşelerde yaşayan kişilerin, ferdî temizlik ve çevre temizliği konularında yeterli bilgi birikimi yoktur. Bütün insanların tertemiz bir ortamda yaşama hakkı vardır. İslâmiyet öncesi devirlerde de insanlara bu güzellikleri diğer peygamberler hediye etmişti.

Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

9 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
19 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
14 Ekim 2012 / xolips Soru-Cevap
15 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap