Arama

Din ile alakalı soruların cevapları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 20 Aralık 2013 Gösterim: 4.861 Cevap: 8
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
4 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Kuba
Muhacir
Ensar
Mescidi Nebevi
Hane-i saadet
Darus-suffe

öğretmen araştirin dedi ama bulamadim google dan Msn Sad yardimci olursanız sevinirim
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
muhacir:göçmen demektir.genellikle balkanlar'dan anavatanlarına dönmüş türkler bu sözcükle anılırlar.2-hicret etmiş kimselere verilen isimdir.

Sponsorlu Baglantilar

Ensar, Arapçada "yardım edenler, yardımcılar" demektir.
Sıfat olarak, "herkesi seven, herkese yardım eden" demektir.
Terim olarak, İslam dininin tarihsel gelişimi açısından büyük bir öneme sahip olan Hicret olayı ile bir topluluğa kimlik olarak terimleşmiştir. İslam tarihinde Mekke'den Medine'ye göç eden Muhacirlere yardım eden, Medineli Müslümanlara Ensar denmiş; Kur'ân'da Yaratıcı tarafından bu topluluk işaret edilerek yer almıştır.
İslam tarihinde Ensar olarak anılan Medine halkı; Mekke'de zûlüm altında olan ilk Müslümanları şehirlerine davet etmiş, onlarla evlerini, topraklarını paylaşmış, kentlerinin bu davet nedeniyle düşmanların taarruzlarına maruz kalmasını göze almışlardır.



MESCİD-İ KUBA hakkında bilgi, ansiklopedik kaynak. Nedir, kimdir, nerededir, nasıl çalışır, nedenler, ne zaman sorularına cevap arayanlara, mescid-i kuba hakkında bilgi.
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
4 Ocak 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
muhacir:göçmen demektir.genellikle balkanlar'dan anavatanlarına dönmüş türkler bu sözcükle anılırlar.2-hicret etmiş kimselere verilen isimdir.

Sponsorlu Bağlantılar

Ensar, Arapçada "yardım edenler, yardımcılar" demektir.
Sıfat olarak, "herkesi seven, herkese yardım eden" demektir.
Terim olarak, İslam dininin tarihsel gelişimi açısından büyük bir öneme sahip olan Hicret olayı ile bir topluluğa kimlik olarak terimleşmiştir. İslam tarihinde Mekke'den Medine'ye göç eden Muhacirlere yardım eden, Medineli Müslümanlara Ensar denmiş; Kur'ân'da Yaratıcı tarafından bu topluluk işaret edilerek yer almıştır.
İslam tarihinde Ensar olarak anılan Medine halkı; Mekke'de zûlüm altında olan ilk Müslümanları şehirlerine davet etmiş, onlarla evlerini, topraklarını paylaşmış, kentlerinin bu davet nedeniyle düşmanların taarruzlarına maruz kalmasını göze almışlardır.



MESCİD-İ KUBA hakkında bilgi, ansiklopedik kaynak. Nedir, kimdir, nerededir, nasıl çalışır, nedenler, ne zaman sorularına cevap arayanlara, mescid-i kuba hakkında bilgi.
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
4 Ocak 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
MESCİD-İ-NEBEVİ
Resulullah (s.a.s)'ın Medine'ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte bina ettiği mescit. Bu mescit, Mescid-i Resul, Mescid-i Şerîf, Mescid-i Saadet ve Mescid-i Nebevî adlarıyla da anılmaktadır. Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'dan sonra yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir.
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
4 Ocak 2009       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
ONA HANE-İ saadet demişler. Yani, mutluluk evi. Aslında sadece ev demeleri yetiyormuş ama, mutlulukla o kadar özdeşleşmiş ki, ev, mutluluk kelimesi ile birlikte zikredilir olmuş. Bizim şimdilerde, ‘mutlu yuva’ dediğimiz ‘ev’i onlar, hane-i saadet olarak anıyorlarmış.

Onların hane-i saadeti, ailenin tüm fertlerinin bir arada olmasıyla bozulmuyormuş. Gelin, kayınvalide, kayınpeder, diğer çocuklar vs. ailenin tüm fertleri, bir arada yaşıyorlarmış. Kayınvalide, gelini ezmek bir yana, onun en büyük yardımcısıymış; baba, yeni evlenen oğlunun mutlu bir yuva kurmasında en büyük bir destek imiş. Yeni evli çiftler, büyük bir aile topluluğunun içinde çok fazla sıkıntı çekmeden yaşamaya devam ederlermiş. Büyüklerin tecrübelerinden maksimum düzeyde yararlanırlarmış.
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
muhacir nedir
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Ocak 2010       Mesaj #6
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

muhacir nedir

Muhacir, Türkçe'ye Arapça'dan geçmiştir. Kelime anlamı göçmendir. Bir yerden başka bir yere göç edenler için kullanılır. Trakya bölgesinde günlük konuşma dilinde "macır" olarak telaffuz edilen bu kelime Balkan savaşlarından itibaren 1930'lara kadar Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk ve Yugoslavya gibi Balkan ülkeleriyle Türkiye arasında mübadele ile göçenler için kullanılmaktadır. Bu göçmenler öncelikle Trakya olmak üzere, çoğunlukla Marmara Bölgesi'ne yerleştirilmişlerdir. Yunanistan'dan göçenler genellikle Girit ve Selanik'ten göçmüştürler.
Osmanlı-Rus Savaşı ve Kafkasya Savaşı (19. yüzyıl) sırasında Kafkasya'dan göçenler de Muhacir olarak adlandırılır.
Ayrıca
Hz. Muhammed'le beraber Mekke'den Medine'ye göç edenler için de kullanılır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Şubat 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mereba dinle alakalı sorular bilionuzmu tam 18 suru lazım yaaaaaaaaa din hocası bana fena halde kızcak yaa..........üfffff siz bana sölermisin acaba
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2013       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
orucu bozan şeyler nelerdir
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
20 Aralık 2013       Mesaj #9
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

orucu bozan şeyler nelerdir

Orucu bozan şeyler


Sual: Ramazan orucunu bozan şeyler nelerdir?
CEVAP
Ramazan orucunu bozup, yalnız kaza gerektiren şeyler şunlardır:
1- Boğaza kar ve yağmur kaçması,

2- Astım spreyi kullanmak,

3- Zorla bozdurulmak,

4- Burna sıvı ilâç koymak,

5- Burna kolonya çekmek, [Koklamak bozmaz.]

6- Mukimken oruca başlayıp, sefere çıkınca yiyip içmek,

7- Ud ağacının, amberle tütsülenip dumanının çekilmesi,

8- Başkasının içtiği sigara dumanını isteyerek çekmek,

9- Kulağın içine ilâç damlatmak, kulağı ilaçlı suyla yıkamak,

10- Derideki açık yaraya konan sıvı ilâcın sindirim yoluna girmesi,

11- Vücuda ilaç şırınga etmek,

12- İsteyerek, zorlayarak ağız dolusu kusmak,

13- Dişi kanayanın ağzındaki kanı yutması veya tükürükle eşit miktarda karışık kanı yutması,

14- İmsak vakti bittiğini bilmeden yiyip içmek,

15- Güneş battı zannederek orucunu bozmak,

16- Dişlerin arasında kalan nohut kadar şeyi yutmak,

17- Burna çekilen suyun ağızdan çıkması,

18- Abdest alırken boğaza su kaçması,

19- Kâğıt, taş, pamuk, ot, pişmemiş pirinç gibi ilaç ve gıda olmayan şeyi yutmak,

20- Makattan fitil kullanmak,

21- Oruçlu olduğunu unutup yediğinde, orucu bozuldu sanarak, bilerek yemeye devam etmek,

22- İmsak vaktinden sonra niyet edenin, gün içinde orucunu kasten bozması,

23- Denize girince veya guslederken vücudun içine su girmesi, [Hanbeli'de bozmaz.]

24- Dil altına konan ilacı emmek,

25- Makata konan pamuğun veya başka şeyin hepsinin içeri girmesi,

26- Basur memesinin, taharetlendikten sonra, ıslak olarak içeriye girmesi,

27- Mastürbasyon yapmak,

28- Vücuda giren ultrason veya endoskopi cihazında ilaç, merhem olması,

29- Lavman yaptırmak, [Maliki'de bozmaz.]

30- Özel olarak su buharı teneffüs etmek,

31- Yaş parmağı, ön veya arka tarafa sokmak, [Hanbeli'de bozmaz.]

32- Burundan genze giden kanı yutmak,

33- Açlığa veya susuzluğa dayanamayarak yiyip içmek,

34- Bayılanı ayıltmak için veya uyuyanın ağzına su akıtmak.

35- Seferde iken kasten orucunu bozana kefaret gerekmez, sadece kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir.

36- Kasten orucunu bozan, sonradan oruç tutmamayı mubah kılacak bir hâl başına gelse, mesela kadının hayzı başlasa yahut oruç tutamayacak kadar hastalansa yalnız kaza gerekir. Fakat orucunu bozup sefere çıksa, kefaret gerekir; çünkü sefere çıkmak semavi bir özür değildir.

37- Oruçlunun ağzına giren gözyaşı veya ter, çok olur da, tuzluluğunu ağzının her yerinde duyar ve yutarsa orucu bozulur. Yutmayıp tükürürse bozulmaz.

Orucu bozanlar
Sual: Dinde reformcular, (Kolaylaştırın, güçleştirmeyin) hadisini indî şekilde şöyle yorumluyorlar:
(Abdest alırken ağza bulaşan suyun orucu bozmadığı gibi, ağza sıkılan ilaçlı sprey de orucu bozmaz. Burun damlası da içeri girse de bozmaz. İğne veya serumla ilaç vermek, lavman yaptırmak, makattan ve vajinadan fitil kullanmak, dilaltı hapını emmek ve kulağa damlatılan ilaç da orucu bozmaz.) Bu reformcuların dedikleri yanlış değil mi?
CEVAP
Elbette yanlıştır. Hepsi, dört mezhepte de orucu bozar.
Fıkıh kitaplarında orucu bozup kefareti gerektirenler bildirilirken, gıda veya deva [ilaç] olan bir şeyi yutmak diye geçiyor. Kum, toprak, maden gibi gıda ve deva olmayanlar ise orucu bozarsa da, kefaret gerektirmez. (Redd-ül-muhtar)

Gıda ve deva olanların serumla, iğneyle verilmesi kefareti değil kazayı gerektirir. Mesela açık yaraya konulan sıvı ilaç emilirse, orucu bozarsa da kefaret gerekmez. Astım spreyinin içinde ilaç olduğu için bozar. Ağza girip yutulan şeyin, az veya çok olmasının önemi yoktur. Bir damla ilaç veya bir damla su, isteyerek yutulursa oruç bozulmakla kalmaz, kefaret de gerekir. Abdest alırken istemeden yutulursa kefaret gerekmez, çünkü bunda kasıt yoktur. Abdest alırken ağızda kalan yaşlığı yutmakla, ağza burna verilen ilacın yutulması mukayese edilemez, çünkü abdest almak zarurettir. İlaç almak da zarurettir denirse, zaten oruç tutamayacak kadar hasta olanın oruç tutmamasına ruhsat verilmiştir. İyileşince tutar. Reformcuların dediği gibi, (Hem ilacı alır, hem de oruçlu olurum) demek çok yanlıştır.

Dört mezhepte de ve bütün müctehid imamlara göre, yaraya konulan ilaç, cevfe [içeriye] giderse oruç bozulur. Şafii mezhebinde, dimağ [beyin], karın, bağırsak, mesane birer cevftir. Mesela, baştaki kemik yarılsa, buradaki yaraya konulan ilaç, cevfe yani beyne gideceğinden oruç bozulmuş olur.

Şafii’de karna bıçak saplansa, bıçağın ucu mideye, yani cevfe girdiği için oruç bozulur. Sağlam deriden bıçak cevfe girince oruç bozulduğu gibi, iğneyle adaleyi veya damarı yırtarak verilen ilaç, cevfe ulaşınca oruç bozulmuş olur. Hanefi’deyse, bıçak tamamen midenin içine girerse oruç bozulur.

Bugün tıpta, serumun mesaneye, dimağa ve vücudun her yerine gittiği kesin olarak bilinmektedir. O halde serum, dört mezhepte de orucu bozar. Sadece kaza gerekir. Tıp, damardan veya adaleden verilen ilacın, dimağ ve mesaneye gittiğini bildirirken, hiç kimse, (Serum veya enjeksiyonla verilen ilaç, cevfe [yani dimağ ve mesane gibi yerlere] gitmez) diyemez. Derse de ilmî olmaz, indî olur ve hiç kıymeti olmaz. [Yazıdaki Hanefi mezhebiyle ilgili bilgiler, Tahtâvi, Mebsut, Bedayi ve benzeri kitaplardan, Şafiilerle ilgili bilgiler ise, Mecmû, Muğn-il-muhtaç, Tuhfe, Envâr, Kummesrâ, Bâcuri, Şerh-i İbni Bâcuri gibi muteber eserlerden alınmıştır.]

Lavman yaptırmak, Maliki hariç, diğer mezheplerde bozar. (El-fıkh-u alel-mezahib-i erbaa)

Makattan ve vajinadan fitil kullanmak, hatta pamuğun girip kaybolması, parmağın yaş olarak girmesi, kulağa ilaç damlatmak ve burna sıvı ilaç çekmek de orucu bozar. (Redd-ül-muhtar, Hindiye, Hidaye)

Dilaltı hapı ise ilaçtır, mukoza denilen yumuşak dokudan emildiği için, deri altına iğneyle ilaç zerki gibi olup orucu bozar. Ağız içindeki mukozadan değil de, vücuttaki sağlam deriden emilen ilaçlar bozmaz.

Kulağa konan ilaç
Sual: (Kulağa veya buruna konan ilaç, tedavi amaçlı olduğu için orucu bozmaz) diyenler çıkıyor. Tedavi amaçlı olunca, bu ilaçlar ve serumlar orucu bozmaz mı?
CEVAP
Tedavi maksatlı olanlar da elbette orucu bozar. Oruçlu, kasten gıda yahut ilaç olarak bir şeyi yiyip içerse, kefaret de gerekir. Şırınga [enjeksiyon] yaptırır veya buruna ilaç akıtır yahut kulağa yağ damlatırsa veya ufak taş ve benzeri yenmeyen veya iğrenilen, tiksinilen bir şeyi yutarsa sadece kaza gerekir. (Redd-ül-muhtar)

Tedavi veya gıda maksadıyla da olsa, serum da, iğne yaptırmak gibi orucu bozar ve kaza gerekir. Kefaret gerektirmemesi, ağızdan verilmediği içindir.

Yaradılışta bulunan deliklerden içeri giren şey, gıda ve deva olmasa bile orucu bozduğu gibi, vücuttaki yaraya konulan ilaç, sindirim yollarına sızarsa, yine oruç bozulur. (Tahtavi)

Demek ki, tedavi maksadıyla yani ilaç olarak da olsa, zaruretsiz bir şey yiyip içmek, orucu bozduğu gibi kefaret de gerekiyor. Tedavi maksadı olsun olmasın, kulağa veya buruna akıtılan ilaç kazayı gerektiriyor. Tedavi amaçlı olunca orucu bozmaz demek, dinimize aykırıdır.
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove

Benzer Konular

26 Mart 2011 / daMLa- Cevaplanmış
14 Nisan 2014 / SadeYeşil Cevaplanmış
27 Ocak 2015 / SORU_NLU Cevaplanmış