birliktelikleri Aynı kabileden olmak esasına dayalı insan kütlesinin resmi/gayri resmi temel harcı. böyle bir anlayışta her şey kabile içindir. kabile ve kabilenin çıkarları her türlü normun üzerindedir.
Araplarda Kabile Yapısı Selami Bakırcı*
Daha çok ilkel toplumlarda görülen kabile, yerleşik olmayan, belirli bir yaşantı düzeyi bulunmayan ve tabiatta geçimini sağlayabileceği yerlere konaklayan küçük topluluklardan ve pek çok aileden oluşmuş sosyal bir organizasyondur. Tarihte bu tarz yaşantılarıyla ün salmış toplumlardan biri de Araplardır. Ancak kabile hayatının Araplarda pek de basit bir görünüm arz etmediği ve tamamen düzensiz olmadığı görülmektedir. Orta boyutta bir toplum yaşantısını yansıtan
kabilecilik, bireyleri sıkı bağlarla bir birine ve aynı zamanda kendisine bağlayan, bireye hak ve sorumluluklar yükleyen, kendisine bağladığı fertlerin haklarını savunmada diğer topluluklara karşı bir devlet gibi davranan, dolayısıyla savaşlar ve barışlar hatta anlaşmalar yapan, inançları, örf ve adetleri uğrunda mücâdele eden ve kendi içindeki toplumsal hayata yön veren bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün bunlara bağlı olarak, kabilenin yapısı, işleyişi, düzeni vs. gibi değişik alanlarla ilgili zengin bir terminoloji gelişmiştir. Bu terminoloji, tabiatıyla edebiyat alanına olduğu gibi yansımış ve savaşlarıyla ünlü olan kabilelerin faaliyetleriyle ilgili zengin bir edebî birikim günümüze kadar ulaşmıştır. Söz konusu edebî birikim içerisinde bu yapının ve terminolojinin bilinmesinin son derece önemli olacağı kanaatindeyiz.
Ünlü edîb Câhız'ın işaret ettiği gibi
42
Buraya kadar görüldüğü gibi Câhiliye döneminde Arap yarımadasında yaşamış olan kabileler, bir sosyal birim olarak kendi kabuğuna çekilmiş, liderlerinin idaresi altında katı kurallarla bireyini kendine bağlamaya çalışmıştır. Göçebe olarak yaşayanlarda olduğu gibi yerleşik hayat sürdüren kabilelerde de aynı özellikler görülmektedir. Kıskanç liderlerin baskısı altında varlığını sürdürmeye çalışan bu kabileler, sosyal, siyasî, iktisadî ve ticarî münasebetlerle diğer kabilelerle olan ilişkilerini büyük bir titizlikle sürdürmeye çalışmışlardır. Kabilelerini korumak maksadıyla yaptıkları savaşlar kadar, sonuçta yaptıkları anlaşmalar da bir hayli önem arz etmiştir. Kabile küçük bir siyasî birlik olarak algılandığından, başkan dahil bütün fertler kendilerini buna göre davranmak zorunda hissetmişlerdir.
Kabileler arası ilişkilerin artması, dilde sosyal, siyasî ve ticarî alanla ilgili olarak yeni ıstılahların doğmasına neden olmuş, dolayısıyla kültürel ve edebî zenginliğin artmasını sağlanmıştır. Bütün bunlar edebî alana fazlaca yansıdığından önem arz etmektedir. <div>