Arama

Sanayileşmenin olumlu etkileri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 23 Ekim 2014 Gösterim: 21.146 Cevap: 11
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
13 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
SANAYİLEŞMENİN OLUMLU ETKİLERİ NELERDİR?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
İhracat ve ithalat artar ve ekonomiye katkı sağlanır.Dış ticaret ve iç ticareti hareketlendirir.Üretim artar ve seri üretime geçilir.Sanayileşme 18'inci yüzyılın sonlanyla 19'uncu yüzyılın başlarında İngiltere'de or­taya çıkmıştır. XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle baş­ta ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faa­liyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve bü­yük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye ko­nu olması, sınai faaliyetlerin de kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme göstermesine neden ol­muştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuş­tur.
Makineleşme yolunda ilk adımı İngilte­re atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngilte­re'nin sahip bulunduğu bu imkânlar şunlar­dır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması, denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar ser­maye, coğrafi, siyasi ve içtimai şartların el­verişliliği, bol ve ucuz emek ve son olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda başlayan ge­lişmeler sonucunda ingiltere tarımında pa­zar için üretim yaygınlaşmış, kapitalist üre­tim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eği­limlere bağlı olarak üretimde verimlilik ar­tışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal ke­simde kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından kopa­rılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı ça­lışmak, ya da kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır. Öteyandan geleneksel teknolojiye daya­nan, basit el aletlerini kullanan ve imalatha­neler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda yayılmaktaydı. Ma­mul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim ar­tışları, ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere'de bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşu­yordu. İngiliz hükümetleri de yerli üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politi­kalar izlemekten kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan'ın ucuz emek kullanarak üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiş­tir.
Sponsorlu Bağlantılar
Sanayileşmeyi hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle maki­neleşme hareketinin ilk başladığı alan teks­til sanayiidir. Daha sonraları kömür üreti­mi, demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmekte­dir.
İngiltere önceleri, İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan'dan ithal ediyordu. Fa­kat sonradan dahilde imal edilen yünlü ku­maşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yete­ri kadar kalifiye işçi olmadığı gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini izlemeye başladı. Maden endüstri­sindeki ilk gelişmeler ise önce "demir" de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme göstermesi karşısında odun kömü­rü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Al­manya ve Norveç'ten demir ithal etmek zo­runda kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt mad­desi olarak odunun kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sana­yicileri demir üretiminde yeni usuller bul­maya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir en­düstrisinde önce maden kömürü kullanıl­maya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla yeraltından maden kömürü çı­karmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu. Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların iç­yüzlerinde kalın tabakalar meydana getire­rek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt olarak yüksek fırın­larda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu konuda çalışmalar yapan Dud Dudly' dir. Ancak uzun süren çalışma­lara ve gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly'nin çalışmaları başarıyla sonuçlan­madı. Bununla beraber bu konudaki çalış­malar durmamış ve daha yıllarca devam et­miştir. Görüldüğü gibi "kömür" ve "demir," sınai gelişmenin başlıca iki unsuru olmuş­lar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde et­meye muvaffak olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gel­mişlerdir.
Sanayileşme alanındaki gelişmeyi sağ­layan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise "makine imalaü"dır. Ortaçağın sa­nayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve su gi­bi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak ça­lıştırılıyordu. Fakat bu kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde bulunamıyor, rüzgâr ise her za­man olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyet­lerde makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim "James Watt"ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi'nin basanlarının yanısı-ra, İngiltere'deki maliyetlerine de değin­mek gerekiyor. Bu maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki sanayinin büyük bir hızla kent­lere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiş­tir. Öte yandan, makine kullanımının yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anla­mına gelmiştir. Ayrıca, fabrikalarda ça­lışmaya başlayan işçilerin; sanayi devrimi­nin gerçekleştirdiği üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşıl­maktadır. 1760'larda başlayan üretim ve ve­rimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara karşın, ingiltere'de işçi ücretleri 19, yüzyı­lın ikinci yansına kadar önemli artışlar gös­termemiştir. 19. yüzyılın başlarından itiba­ren sanayi devrimi ingiltere'den Kıla Avru-pası'na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabe­tine karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başla­dılar. Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri kalan bölgelerine çevirdiler.
kaynak
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
13 Ocak 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
İhracat ve ithalat artar ve ekonomiye katkı sağlanır.Dış ticaret ve iç ticareti hareketlendirir.Üretim artar ve seri üretime geçilir.Sanayileşme 18'inci yüzyılın sonlanyla 19'uncu yüzyılın başlarında İngiltere'de or­taya çıkmıştır. XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle baş­ta ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faa­liyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve bü­yük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye ko­nu olması, sınai faaliyetlerin de kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme göstermesine neden ol­muştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuş­tur.
Makineleşme yolunda ilk adımı İngilte­re atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngilte­re'nin sahip bulunduğu bu imkânlar şunlar­dır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması, denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar ser­maye, coğrafi, siyasi ve içtimai şartların el­verişliliği, bol ve ucuz emek ve son olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda başlayan ge­lişmeler sonucunda ingiltere tarımında pa­zar için üretim yaygınlaşmış, kapitalist üre­tim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eği­limlere bağlı olarak üretimde verimlilik ar­tışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal ke­simde kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından kopa­rılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı ça­lışmak, ya da kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır. Öteyandan geleneksel teknolojiye daya­nan, basit el aletlerini kullanan ve imalatha­neler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda yayılmaktaydı. Ma­mul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim ar­tışları, ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere'de bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşu­yordu. İngiliz hükümetleri de yerli üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politi­kalar izlemekten kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan'ın ucuz emek kullanarak üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiş­tir.
Sponsorlu Bağlantılar
Sanayileşmeyi hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle maki­neleşme hareketinin ilk başladığı alan teks­til sanayiidir. Daha sonraları kömür üreti­mi, demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmekte­dir.
İngiltere önceleri, İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan'dan ithal ediyordu. Fa­kat sonradan dahilde imal edilen yünlü ku­maşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yete­ri kadar kalifiye işçi olmadığı gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini izlemeye başladı. Maden endüstri­sindeki ilk gelişmeler ise önce "demir" de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme göstermesi karşısında odun kömü­rü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Al­manya ve Norveç'ten demir ithal etmek zo­runda kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt mad­desi olarak odunun kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sana­yicileri demir üretiminde yeni usuller bul­maya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir en­düstrisinde önce maden kömürü kullanıl­maya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla yeraltından maden kömürü çı­karmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu. Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların iç­yüzlerinde kalın tabakalar meydana getire­rek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt olarak yüksek fırın­larda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu konuda çalışmalar yapan Dud Dudly' dir. Ancak uzun süren çalışma­lara ve gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly'nin çalışmaları başarıyla sonuçlan­madı. Bununla beraber bu konudaki çalış­malar durmamış ve daha yıllarca devam et­miştir. Görüldüğü gibi "kömür" ve "demir," sınai gelişmenin başlıca iki unsuru olmuş­lar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde et­meye muvaffak olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gel­mişlerdir.
Sanayileşme alanındaki gelişmeyi sağ­layan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise "makine imalaü"dır. Ortaçağın sa­nayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve su gi­bi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak ça­lıştırılıyordu. Fakat bu kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde bulunamıyor, rüzgâr ise her za­man olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyet­lerde makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim "James Watt"ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi'nin basanlarının yanısı-ra, İngiltere'deki maliyetlerine de değin­mek gerekiyor. Bu maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki sanayinin büyük bir hızla kent­lere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiş­tir. Öte yandan, makine kullanımının yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anla­mına gelmiştir. Ayrıca, fabrikalarda ça­lışmaya başlayan işçilerin; sanayi devrimi­nin gerçekleştirdiği üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşıl­maktadır. 1760'larda başlayan üretim ve ve­rimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara karşın, ingiltere'de işçi ücretleri 19, yüzyı­lın ikinci yansına kadar önemli artışlar gös­termemiştir. 19. yüzyılın başlarından itiba­ren sanayi devrimi ingiltere'den Kıla Avru-pası'na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabe­tine karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başla­dılar. Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri kalan bölgelerine çevirdiler.
kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İhracat ve ithalat artar ve ekonomiye katkı sağlanır.Dış ticaret ve iç ticareti hareketlendirir.Üretim artar ve seri üretime geçilir.Sanayileşme 18'inci yüzyılın sonlanyla 19'uncu yüzyılın başlarında İngiltere'de or­taya çıkmıştır. XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle baş­ta ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faa­liyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve bü­yük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye ko­nu olması, sınai faaliyetlerin de kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme göstermesine neden ol­muştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuş­tur.
Makineleşme yolunda ilk adımı İngilte­re atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngilte­re'nin sahip bulunduğu bu imkânlar şunlar­dır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması, denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar ser­maye, coğrafi, siyasi ve içtimai şartların el­verişliliği, bol ve ucuz emek ve son olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda başlayan ge­lişmeler sonucunda ingiltere tarımında pa­zar için üretim yaygınlaşmış, kapitalist üre­tim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eği­limlere bağlı olarak üretimde verimlilik ar­tışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal ke­simde kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından kopa­rılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı ça­lışmak, ya da kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır. Öteyandan geleneksel teknolojiye daya­nan, basit el aletlerini kullanan ve imalatha­neler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda yayılmaktaydı. Ma­mul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim ar­tışları, ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere'de bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşu­yordu. İngiliz hükümetleri de yerli üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politi­kalar izlemekten kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan'ın ucuz emek kullanarak üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiş­tir.
Sanayileşmeyi hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle maki­neleşme hareketinin ilk başladığı alan teks­til sanayiidir. Daha sonraları kömür üreti­mi, demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmekte­dir.
İngiltere önceleri, İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan'dan ithal ediyordu. Fa­kat sonradan dahilde imal edilen yünlü ku­maşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yete­ri kadar kalifiye işçi olmadığı gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini izlemeye başladı. Maden endüstri­sindeki ilk gelişmeler ise önce "demir" de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme göstermesi karşısında odun kömü­rü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Al­manya ve Norveç'ten demir ithal etmek zo­runda kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt mad­desi olarak odunun kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sana­yicileri demir üretiminde yeni usuller bul­maya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir en­düstrisinde önce maden kömürü kullanıl­maya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla yeraltından maden kömürü çı­karmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu. Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların iç­yüzlerinde kalın tabakalar meydana getire­rek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt olarak yüksek fırın­larda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu konuda çalışmalar yapan Dud Dudly' dir. Ancak uzun süren çalışma­lara ve gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly'nin çalışmaları başarıyla sonuçlan­madı. Bununla beraber bu konudaki çalış­malar durmamış ve daha yıllarca devam et­miştir. Görüldüğü gibi "kömür" ve "demir," sınai gelişmenin başlıca iki unsuru olmuş­lar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde et­meye muvaffak olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gel­mişlerdir.
Sanayileşme alanındaki gelişmeyi sağ­layan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise "makine imalaü"dır. Ortaçağın sa­nayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve su gi­bi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak ça­lıştırılıyordu. Fakat bu kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde bulunamıyor, rüzgâr ise her za­man olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyet­lerde makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim "James Watt"ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi'nin basanlarının yanısı-ra, İngiltere'deki maliyetlerine de değin­mek gerekiyor. Bu maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki sanayinin büyük bir hızla kent­lere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiş­tir. Öte yandan, makine kullanımının yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anla­mına gelmiştir. Ayrıca, fabrikalarda ça­lışmaya başlayan işçilerin; sanayi devrimi­nin gerçekleştirdiği üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşıl­maktadır. 1760'larda başlayan üretim ve ve­rimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara karşın, ingiltere'de işçi ücretleri 19, yüzyı­lın ikinci yansına kadar önemli artışlar gös­termemiştir. 19. yüzyılın başlarından itiba­ren sanayi devrimi ingiltere'den Kıla Avru-pası'na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabe­tine karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başla­dılar. Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri kalan bölgelerine çevirdiler.
İhracat ve ithalat artar ve ekonomiye katkı sağlanır.Dış ticaret ve iç ticareti hareketlendirir.Üretim artar ve seri üretime geçilir.Sanayileşme 18'inci yüzyılın sonlanyla 19'uncu yüzyılın başlarında İngiltere'de or­taya çıkmıştır. XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle baş­ta ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faa­liyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve bü­yük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye ko­nu olması, sınai faaliyetlerin de kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme göstermesine neden ol­muştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuş­tur.
Makineleşme yolunda ilk adımı İngilte­re atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngilte­re'nin sahip bulunduğu bu imkânlar şunlar­dır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması, denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar ser­maye, coğrafi, siyasi ve içtimai şartların el­verişliliği, bol ve ucuz emek ve son olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda başlayan ge­lişmeler sonucunda ingiltere tarımında pa­zar için üretim yaygınlaşmış, kapitalist üre­tim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eği­limlere bağlı olarak üretimde verimlilik ar­tışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal ke­simde kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından kopa­rılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı ça­lışmak, ya da kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır. Öteyandan geleneksel teknolojiye daya­nan, basit el aletlerini kullanan ve imalatha­neler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda yayılmaktaydı. Ma­mul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim ar­tışları, ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere'de bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşu­yordu. İngiliz hükümetleri de yerli üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politi­kalar izlemekten kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan'ın ucuz emek kullanarak üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiş­tir.
Sanayileşmeyi hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle maki­neleşme hareketinin ilk başladığı alan teks­til sanayiidir. Daha sonraları kömür üreti­mi, demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmekte­dir.
İngiltere önceleri, İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan'dan ithal ediyordu. Fa­kat sonradan dahilde imal edilen yünlü ku­maşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yete­ri kadar kalifiye işçi olmadığı gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini izlemeye başladı. Maden endüstri­sindeki ilk gelişmeler ise önce "demir" de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme göstermesi karşısında odun kömü­rü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Al­manya ve Norveç'ten demir ithal etmek zo­runda kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt mad­desi olarak odunun kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sana­yicileri demir üretiminde yeni usuller bul­maya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir en­düstrisinde önce maden kömürü kullanıl­maya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla yeraltından maden kömürü çı­karmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu. Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların iç­yüzlerinde kalın tabakalar meydana getire­rek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt olarak yüksek fırın­larda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu konuda çalışmalar yapan Dud Dudly' dir. Ancak uzun süren çalışma­lara ve gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly'nin çalışmaları başarıyla sonuçlan­madı. Bununla beraber bu konudaki çalış­malar durmamış ve daha yıllarca devam et­miştir. Görüldüğü gibi "kömür" ve "demir," sınai gelişmenin başlıca iki unsuru olmuş­lar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde et­meye muvaffak olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gel­mişlerdir.
Sanayileşme alanındaki gelişmeyi sağ­layan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise "makine imalaü"dır. Ortaçağın sa­nayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve su gi­bi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak ça­lıştırılıyordu. Fakat bu kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde bulunamıyor, rüzgâr ise her za­man olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyet­lerde makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim "James Watt"ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi'nin basanlarının yanısı-ra, İngiltere'deki maliyetlerine de değin­mek gerekiyor. Bu maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki sanayinin büyük bir hızla kent­lere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiş­tir. Öte yandan, makine kullanımının yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anla­mına gelmiştir. Ayrıca, fabrikalarda ça­lışmaya başlayan işçilerin; sanayi devrimi­nin gerçekleştirdiği üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşıl­maktadır. 1760'larda başlayan üretim ve ve­rimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara karşın, ingiltere'de işçi ücretleri 19, yüzyı­lın ikinci yansına kadar önemli artışlar gös­termemiştir. 19. yüzyılın başlarından itiba­ren sanayi devrimi ingiltere'den Kıla Avru-pası'na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabe­tine karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başla­dılar. Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri kalan bölgelerine çevirdiler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Aralık 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İhracat ve ithalat artar ve ekonomiye katkı sağlanır.Dış ticaret ve iç ticareti hareketlendirir.Üretim artar ve seri üretime geçilir.Sanayileşme 18'inci yüzyılın sonlanyla 19'uncu yüzyılın başlarında İngiltere'de or­taya çıkmıştır. XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle baş­ta ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faa­liyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve bü­yük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye ko­nu olması, sınai faaliyetlerin de kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme göstermesine neden ol­muştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuş­tur.
Makineleşme yolunda ilk adımı İngilte­re atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngilte­re'nin sahip bulunduğu bu imkânlar şunlar­dır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması, denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar ser­maye, coğrafi, siyasi ve içtimai şartların el­verişliliği, bol ve ucuz emek ve son olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda başlayan ge­lişmeler sonucunda ingiltere tarımında pa­zar için üretim yaygınlaşmış, kapitalist üre­tim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eği­limlere bağlı olarak üretimde verimlilik ar­tışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal ke­simde kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından kopa­rılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı ça­lışmak, ya da kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır. Öteyandan geleneksel teknolojiye daya­nan, basit el aletlerini kullanan ve imalatha­neler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda yayılmaktaydı. Ma­mul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim ar­tışları, ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere'de bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşu­yordu. İngiliz hükümetleri de yerli üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politi­kalar izlemekten kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan'ın ucuz emek kullanarak üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiş­tir.
Sanayileşmeyi hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle maki­neleşme hareketinin ilk başladığı alan teks­til sanayiidir. Daha sonraları kömür üreti­mi, demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmekte­dir.
İngiltere önceleri, İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan'dan ithal ediyordu. Fa­kat sonradan dahilde imal edilen yünlü ku­maşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yete­ri kadar kalifiye işçi olmadığı gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini izlemeye başladı. Maden endüstri­sindeki ilk gelişmeler ise önce "demir" de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme göstermesi karşısında odun kömü­rü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Al­manya ve Norveç'ten demir ithal etmek zo­runda kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt mad­desi olarak odunun kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sana­yicileri demir üretiminde yeni usuller bul­maya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir en­düstrisinde önce maden kömürü kullanıl­maya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla yeraltından maden kömürü çı­karmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu. Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların iç­yüzlerinde kalın tabakalar meydana getire­rek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt olarak yüksek fırın­larda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu konuda çalışmalar yapan Dud Dudly' dir. Ancak uzun süren çalışma­lara ve gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly'nin çalışmaları başarıyla sonuçlan­madı. Bununla beraber bu konudaki çalış­malar durmamış ve daha yıllarca devam et­miştir. Görüldüğü gibi "kömür" ve "demir," sınai gelişmenin başlıca iki unsuru olmuş­lar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde et­meye muvaffak olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gel­mişlerdir.
Sanayileşme alanındaki gelişmeyi sağ­layan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise "makine imalaü"dır. Ortaçağın sa­nayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve su gi­bi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak ça­lıştırılıyordu. Fakat bu kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde bulunamıyor, rüzgâr ise her za­man olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyet­lerde makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim "James Watt"ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi'nin basanlarının yanısı-ra, İngiltere'deki maliyetlerine de değin­mek gerekiyor. Bu maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki sanayinin büyük bir hızla kent­lere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiş­tir. Öte yandan, makine kullanımının yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anla­mına gelmiştir. Ayrıca, fabrikalarda ça­lışmaya başlayan işçilerin; sanayi devrimi­nin gerçekleştirdiği üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşıl­maktadır. 1760'larda başlayan üretim ve ve­rimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara karşın, ingiltere'de işçi ücretleri 19, yüzyı­lın ikinci yansına kadar önemli artışlar gös­termemiştir. 19. yüzyılın başlarından itiba­ren sanayi devrimi ingiltere'den Kıla Avru-pası'na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabe­tine karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başla­dılar. Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri kalan bölgelerine çevirdiler.
kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Şubat 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
buharlı makine,buharlı gemi,buharlı trenin icadının sanayi ve ticaret hayatına etkileri nelerdir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu araçlar büyük yüklerin kısa zamanda ve daha ucuz maliyetle taşınmasına dolayısıyla hammadde sağlayarak sanayi üretimini kolalaştırma, üretilen malların pazarlara götürülmesi ve tüketimini sağlayarak da yine üretimi ve sanayinin gelişmesini teşvik edip kolaylaştırmıştır.Yeni kıtaların keşfine imkan sağlamış keşfedilen bölgeler ile ticaret faaliyetlerini olumlu etkilemiştir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Mart 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kırıkkalede sanayi ve sanayinin etkileri nelerdir ya bi cevaplasanız acill.. lütfenn
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sanayilesmenin olumsuz sonuclari
nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Şubat 2011       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lutfen daha kııs
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Mart 2011       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İhracat ve ithalat artar ve ekonomiye katkı sağlanır.Dış ticaret ve iç ticareti hareketlendirir.Üretim artar ve seri üretime geçilir.Sanayileşme 18'inci yüzyılın sonlanyla 19'uncu yüzyılın başlarında İngiltere'de or­taya çıkmıştır. XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle baş­ta ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faa­liyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve bü­yük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye ko­nu olması, sınai faaliyetlerin de kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme göstermesine neden ol­muştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuş­tur.
Makineleşme yolunda ilk adımı İngilte­re atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngilte­re'nin sahip bulunduğu bu imkânlar şunlar­dır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması, denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar ser­maye, coğrafi, siyasi ve içtimai şartların el­verişliliği, bol ve ucuz emek ve son olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda başlayan ge­lişmeler sonucunda ingiltere tarımında pa­zar için üretim yaygınlaşmış, kapitalist üre­tim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eği­limlere bağlı olarak üretimde verimlilik ar­tışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal ke­simde kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından kopa­rılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı ça­lışmak, ya da kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır. Öteyandan geleneksel teknolojiye daya­nan, basit el aletlerini kullanan ve imalatha­neler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda yayılmaktaydı. Ma­mul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim ar­tışları, ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere'de bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşu­yordu. İngiliz hükümetleri de yerli üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politi­kalar izlemekten kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan'ın ucuz emek kullanarak üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiş­tir.
Sanayileşmeyi hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle maki­neleşme hareketinin ilk başladığı alan teks­til sanayiidir. Daha sonraları kömür üreti­mi, demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmekte­dir.
İngiltere önceleri, İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan'dan ithal ediyordu. Fa­kat sonradan dahilde imal edilen yünlü ku­maşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yete­ri kadar kalifiye işçi olmadığı gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini izlemeye başladı. Maden endüstri­sindeki ilk gelişmeler ise önce "demir" de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme göstermesi karşısında odun kömü­rü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Al­manya ve Norveç'ten demir ithal etmek zo­runda kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt mad­desi olarak odunun kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sana­yicileri demir üretiminde yeni usuller bul­maya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir en­düstrisinde önce maden kömürü kullanıl­maya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla yeraltından maden kömürü çı­karmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu. Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların iç­yüzlerinde kalın tabakalar meydana getire­rek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt olarak yüksek fırın­larda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu konuda çalışmalar yapan Dud Dudly' dir. Ancak uzun süren çalışma­lara ve gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly'nin çalışmaları başarıyla sonuçlan­madı. Bununla beraber bu konudaki çalış­malar durmamış ve daha yıllarca devam et­miştir. Görüldüğü gibi "kömür" ve "demir," sınai gelişmenin başlıca iki unsuru olmuş­lar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde et­meye muvaffak olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gel­mişlerdir.
Sanayileşme alanındaki gelişmeyi sağ­layan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise "makine imalaü"dır. Ortaçağın sa­nayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve su gi­bi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak ça­lıştırılıyordu. Fakat bu kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde bulunamıyor, rüzgâr ise her za­man olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyet­lerde makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim "James Watt"ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi'nin basanlarının yanısı-ra, İngiltere'deki maliyetlerine de değin­mek gerekiyor. Bu maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki sanayinin büyük bir hızla kent­lere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiş­tir. Öte yandan, makine kullanımının yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anla­mına gelmiştir. Ayrıca, fabrikalarda ça­lışmaya başlayan işçilerin; sanayi devrimi­nin gerçekleştirdiği üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşıl­maktadır. 1760'larda başlayan üretim ve ve­rimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara karşın, ingiltere'de işçi ücretleri 19, yüzyı­lın ikinci yansına kadar önemli artışlar gös­termemiştir. 19. yüzyılın başlarından itiba­ren sanayi devrimi ingiltere'den Kıla Avru-pası'na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabe­tine karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başla­dılar. Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri kalan bölgelerine çevirdiler.
kaynak

Benzer Konular

13 Mayıs 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
14 Mart 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
12 Nisan 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
17 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
5 Mart 2012 / misafir Soru-Cevap