Arama

Dünyanın zeki ve güçlü kişileri kimlerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 2 Ekim 2009 Gösterim: 7.751 Cevap: 7
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
14 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
dünyayı kim ve neden kurtarmıştır
dünyanın en zeki adamı kimdir ve aküsü kaçtır
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
Alıntı

dünyanın en güçlü amerikan güreşçisi

hulk hogan
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
14 Ocak 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Dünyanin en zekisi kim?
Dünyanın en zeki insanı olarak kabul edilen Dağıstanlı Prof. Dr. Naida Camukova, Okan Üniversitesi’nde verdiği konferansta Batılılar’ın sadece akıllarını, Doğulular’ın sadece duygularını, Türkler’inse her ikisini birden kullanabildiğini söyledi.
Sponsorlu Bağlantılar

Türkiye’nin Batı’dan geri kalmayan beyin ve Doğu’dan geri kalmayan duygu dengesine sahip olduğunu anlatan Prof. Dr. Naida Camukova, "Bu özellik dengeli olarak Türkler’e verilmiş. Türkler dünyanın dengesini korumak için varlar. Doğu’da beyin, Batı’da kalp pasifize edilmiş. Denge olan Türkiye’de eksiklik güven" dedi.

Türkiye’ye ilk gelişinde evine gelmiş gibi hissettiğini ve bunun nedenini anlamak için sık sık gelmeye başladığını söyleyen tarih profesörü, dünyanın en zeki insanı olabilmenin değil insan olabilmenin önemli olduğunu belirtiyor.

Annesinin kendisi gibi doktor, babasının ise kendisi gibi mühendis olmasını istediğini belirten Camukova, "Ama içimden geleni seçtim. Tarihle çocukluktan bu yana bağlantım vardı. Ben de tarih üzerine eğitim aldım" diyor.

HAFIZASINDA 3000 KİTAP VAR

Tüm IQ testlerinden Picasso ölçüm standartlarına göre 360 üzerinden 357, 140-200 seviye arasında değişen Instain ölçüm standartlarına göre 200 zeka seviyesinde çıkan Naida Camukova, dünyanın en zeki insanı kabul ediliyor. Camukova, 300 sayfalık kitabı iki saatte okuyup, üç binden fazla kitabı hafızasında taşıyor. İki yaşında okuma yazma öğrenip, dokuz yaşında liseyle beraber tıp fakültesine giren Camukova, tıbbın ardından 16 yaşında tarih ve edebiyat fakültelerinden lisans ve yüksek lisans diplomaları aldı. Türkçe, Rusça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça bilen Camukova, Türkçe’nin de Türkiye, Azeri, Tatar, Gagavuz, Kumuk, Nogay, Karaçay ve Kazak lehçelerini konuşabiliyor.
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
14 Ocak 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Dünyanın En güçlü İnsanı --KOCA YUSUF Arkadaşlar aşağıda okuyacağınız yazı bir asır önce yaşamış olan dünyanın en güçlü adamı Koca Yusuf'un başarılarıdır.Kendisi avrupa ve amerikada katıldığı müsabakalarda Türk Milletini başarıyla temsil etmiştir.

Avrupalılarla güreşmeyi cihad kabul eden cihan şampiyonu pehlivan
KOCA YUSUF

kocayusufk4gs
Pehlivanlarımızın dünyaya nam saldıkları 19. asırdayız. Henüz yürümeye başladığı andan itibaren akranlarıyla kapışarak pehlivanlığa ilk adımı atan yiğitlerimiz, büyüdükçe ustaların nezareti altında güreş dersi alarak er meydanına hazırlanmaktadırlar. Devrin hâkim havası altında, sağlam bir dinî ve millî kültür alan pehlivanlar, mertlik, yiğitlik, pehlivanlık yarışıı yapmayı en büyük zevk kabul etmektedirler. Devrin insanlarının en büyük eğlencesi de bu yiğitlerin güreşlerini seyretmektir.
Asırlardır harp meydanlarında gayr-i müslimlerle karşılaşmış yiğitlerimiz, ilk defa 19. asırda, sulh zamanında "diyar-ı firengistan"da gayr-ı müslim pehlivanlarla karşılaşmışlardır. Avrupa ve Amerika'da güreşerek dünyaya nam salan pehlivanlarımızın en meşhuru Koca Yusuf tur.

Gelmiş geçmiş en meşhur pehlivanlarımızdan olan Koca Yusuf, ulemâların "darül harp"te güreş tutmanın ve müslümanların maddeten de güçlü olduklarını isbat etmenin de bir cihad olduğu yolunda beyanları üzerine Avrupa ve Amerika'ya gitmiş oralardaki bütün meşhur pehlivanların sırtını yere vurarak cihan pehlivanı unvanını almıştır.

Evlâd-ı fâtihan'dan olan Koca Yusuf 1865'te Deliorman'ın Şumla köyünde dünyaya gelmiştir. Çocukluğundan itibaren güreşe merak salan Yusuf on altı yaşında ayağına kisbet geçirerek er meydanında boy göstermeye başlamıştır.

Yusuf, çevikliği, kuvveti, ustalığı yanı sıra; açık sözlülüğü, mertliği ve İslâm'ı yaşamadaki hassasiyetiyle de dikkatleri çekmektedir.

Yirmi yaşına geldiğinde kendisine antreman verecek pehlivan bulamayan Koca Yusuf çoğu vakit tek başına çalışmaktadır.

Yusuf, koca koca kütükleri kaldırmakta, bu kütükleri kucağına alarak taşımaktadır. Her gün yüksek dağlara inip çıkan, koşan, temiz havayı ciğerlerine dolduran Yusuf, duvar idmanı yapmakta, çamur yoğurarak parmaklarını ve bileklerini kuvvetlendirmektedir.

Koca Yusuf yirmi yaşında iken 1885 yılında, 26 senedir Kırkpınar Başpehlivanlığını elinde bulunduran Aliço ile berabere kalmış, Aliço da sonrasında Koca Yusuf un "başpehlivanlığa" layık bir yiğit olduğunu kabul ederek başpehlivanlığı devretmiştir. Bu tarihten itibaren Yusuf Türkiye'nin başpehlivanıdır. Karşısına çıkan hiçbir pehlivan kendisinden bu unvanı almaya muvaffak olamamışdır. Devrin meşhur pehlivanları; Adalı Halil, Kara Ahmet, Katrancı, Karagöz Ali, Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim Koca Yusuf la kapışmışlar, hepsi de Yusuf un kendilerinden üstün pehlivan olduğunu kabul etmişlerdir...

Er meydanında kıran kırana güreş yapılmaktadır. Zamana sınırlama yoktur. Mesala 1890'da Koca Yusufla Adalı beş saat güreşmişler, fakat herhangi bir netice alamamışlardır.

Türkiye'nin en kuvvetli adamı kabul edilen Yusuf, Fransız sirk cambazı Doublier'in dikkatini çeker ve Yusuf u Avrupa'ya götürerek güreştirmek bu sayede para kazanmak ister.

Meseleyi Koca Yusuf a açtığında ilk başlarda kabul etmeyen Yusuf, bilahare parayı pulu aklına getirmeden, sadece "keferelerin sırtını yere vurmak" ve Müslümanların maddî kuvvet bakımından da üstün olduklarını isbatlamak için Avrupa'ya gitmeğe razı olur.

Avrupalılar o devirde serbest güreşin yabancısı olduğundan Koca Yusuf Greko Romen güreşi dersi alır. 1895'te Fransa'ya gider. Yusuf, antremanda bile olsa içerisinde yenişme olmayan güreşi kabul etmemekte, karşısındaki rakibini tutar tutmaz yere sermektedir.

Fransa'ya giden Yusufun nâmı kısa zamanda bütün Fransa'da duyulmaya başlamıştır. Yusuf peşpeşe yaptığı güreşlerde rakiplerini bir dakika bile beklemeden tuş yapmaktadır.

Fransa'nın meşhur güreşçileri, Fenelon, Furnier, Dumont, Pol Pons, Sabes ve Feliks Bernard'ı Fransızları hayrette düşürecek kadar kısa zamanda yener. Mesela Dünya şampiyonu diye tanınan Sabes'i dört saniyede tuş eder.

Yusufun rakiplerini nasıl yendiğini anlamaya bile vakit bulamayan seyirciler güreşlerin uzatılmasını istemektedirler. Yusuf ise böyle bir teklifi şiddetle reddetmektedir. Menejerleri Yusuftan yavaş güreşmesini rica ederler. Yusuf bu teklifi kabul eder. Fakat Yusuf rakipleriyle bir-iki dakika oynadıktan sonra kâfi bulmakta ve sırtlarım yere vurmaktadır. Çaresiz kalan organizatörler Yusufun karşısına peş peşe iki güreşçi çıkarırlar ve iki güreşçinin yirmi dakika dayanması halinde büyük para vadederler. Ne varki Yusuf kendisiyle peş peşe güreşen Gambier ve Raul gibi meşhur güreşçileri de yirmi dakika dolmadan tuş yapıverir.

Yusuf, karşısına çıkan mağrur Rum Pierri ve İngiliz Tom Cannon'u da kısa zamanda tuş eder.

Avrupalı organizatörler, bu müthiş pehlivanı ancak bir Müslüman pehlivanının yenebileceğine kanaat getirerek Türkiye'den Hergeleci İbrahim'i getirirler.

Fransa'da karşı karşıya gelen Koca Yusuf la Hergeleci Avrupalıları hayrette bırakan müthiş bir güreş sergilerler. Anlaşmalarına göre güreş Türkiye'deki gibi serbest ve kıran kırana olacaktır.

Güreş süratle devam ederken Yusuf, Hergeleci'ye boyunduruk takar, Hergelecinin burnundan kan akmağa başlar. Telaşlanan hakemler güreşi durdurup Hergeleci'ye bir şikayeti olup olmadığını sorarlar. Şaşıran Hergeleci burnundan devamlı akan kana aldırış etmeksizin; "Neden ola ki? İşte pekâla güreşip duruyoruz." der.

Oynaş güreşe alışmış Avrupalıların şaşkın bakışları arasında bir nara savuran Koca Yusuf bu defa Hergeleciyi Kurt kapanına alır. Hergeleci'nin boğulduğunu zanneden seyirciler telaşlanırlar, kadınlar bağrışmayâ, ağlaşmaya başlar. Jüri heyeti ayrılmalarını ister. Yusuf aldırış etmez. Birkaç kişi Yusufu çeker yine de ayıramazlar. Bu defa sopalarla, bastonlarla Yusufun sırtına, kafasına vurmağa başlarlar. Netice'de ayrılan pehlivanlar berabere ilan edilir. Her iki pehlivanımız da neticeden memnun değildir. Yusuf;

"Ne güzel güreşiyorduk" derken Hergeleci;

"Bizde erkek güleşir, kadın ağlar; ama asla güreşi bırakın demez." ifadeleriyle kırgınlığını ortaya koymaktadır.

Fransızlar Yusufu yendirmek için Amerika'dan zincirkıran lakaplı Leitner'i getirtirler. Ne var ki Yusuf Leitner'i de kısa zamanda tuş ediverir.

Fransa'da karşısına çıkacak rakip bulamayan Yusuf sıkılmağa başlar. Onu en fazla organizatörlerin davranışları üzmektedir. Yusufun paraya pula metelik vermediğini bilen organizatörler onun sırtından büyük servetler elde ederken Yusuf a çok az pay vermektedirler. Yusuf buna da aldırış etmez. Fakat inancına göz dikilmesi Yusuf u çileden çıkarır.

Güreşirken tesettüre riayet eden ve diz kapaklarını örten şortla güreş tutan Yusuf hususi hayatında da dinî inançlarına son derece bağlıdır. Namazlarını düzenli olarak kılmaktadır. Yemeklerinin piştiği kaplarda daha önce domuz yağı ve etiyle yemek pişmiş olması ihtimalini göz önünde bulunduran Yusuf önceden bu kaplan iyice yıkatmakta ve yemeklerin pişmesine bizzat nezaret etmektedir.

Yusufun sırtından para kazanan Fransız Doublier sırf Yusufun inancıyla alay etmek için bir gün yemeğine domuz eti karıştırır. Bunu farkeden Yusuf, Doublier'i haklamak ister. Durumu farkeden Fransız kaçar. Ahlaksızlıktan tiksinen Yusuf, hele inancına karşı yapılan bu hakarete tahammül edemiyerek yapılan bütün teklifleri reddederek Fransa'da güreş yapmak istemez. Yusufun davranışları hayretle karşılanmaktadır. İngiliz Torna Cannon, "Meğer sizin Yusufun ahlakı da gövdesinin kuvveti kadar yamanmış" demektedir.

Fransa'daki ve civardan gelen bütün meşhur güreşçileri yenen Yusuf kendisine yapılan teklifi kabul ederek Amerika'ya gider.

Koca Yusuf Amerika'da

Amerikan basını Koca Yusufun gelişine büyük ehemmiyet vermiş ve yaptıkları neşriyatlarla Yusufu methetmişlerdir. Gazeteler aynı zamanda Yusufun meydan okumasına cevap vermeyen Amerika'lı güreşçilerle de alay etmektedir.

"Güreş âleminin İskender'i, Napolyon'u geldi"

diyen Amerikan basını Yusuf tan şöyle bahsetmektedir:

"Tırnağının ucuna kadar namuslu bir adam ve ne miktar olursa olsun para onu satın alıp cambazlık yaptıramaz."

"Bizim sporculara pek tuhaf gelecek bir gerçek var. Bu Türk paraya hiç önem vermiyor."

"Yusuf geldi. Güreş etmek istiyor ve isteğinde gayet samimi. Parasını da yatırdı. Gelgelelim karşısına çıkacak Amerikalı bulunmuyor. Bundan çıkan mânâ bizimkilerin müthiş ziyaretçinin kuvvetinden ürktükleridir."

"Müthiş Türk Yusuf, maçlarını Nev York'a gelmeden evvel ayarlamadığı ve güreş etmek istediğini uluorta söylediği için hata etmiştir. Böyle bir açıklama Amerikalı güreşçileri paniğe uğratmak için kâfiydi. Anlaşıldığına göre, şimdiye kadar şampiyonuz diye poz veren adamlar, Türk bu memlekette kaldıkça meydana çıkmayacaklar."

Güreşmek ümidiyle Amerika'ya gelen Yusuf her sabah organizatörlere; "Bugün güreşecek miyim" diye sormaktadır.

Yusufun karşısına çıkacak güreşçi bulamayan organizatörler nihayet akıllarınca bir çare bulurlar. Yusufun karşısına peş peşe beş güreşçi çıkacaktır. Ne var ki, Yusuf birincisinin sırtını yere serince diğer dört güreşçi, mindere çıkmaktan vazgeçerek organizatörleri hayal kırıklığına uğratırlar.

Bir diğer çare olarak Yusuf a beş dakika dayanana yüz dolar vaadedilir. Bu da netice vermez. Çünkü hiçbir güreşçi Yusufun karşısında beş dakika dayanamamaktadır.

Yusuf kendisine meydan okuyan, "Amerikan şampiyonu" unvanlı Robert'le güreşir. Ancak iki dakika boyunca Yusufun eline geçmemek için devamlı kaçan Robert yakalanacağını anlayınca minderden aşağı atlar. Çok kızan Yusuf salonda bulunan on bin kişiyi kendisiyle güreşe davet eder. Müteakip güreşinde Yusuf Robert'i perişan ederek yener.

Yusufun Amerika'daki meşhur güreşlerinden birisi de John F.Mc.Cormick ile yaptığı güreştir. Anlaşmaya göre Yusuf Mc.Cormick'i bir saat içerisinde üç defa tuş yapacak, yapamadığı takdirde mağlup sayılacaktır. Güreş başladıktan yedi dakika sonra Yusuf üç tuşu da yapmıştır...

1898'de Amerika'da fırtına gibi esen Yusuf Amerika turuna çıkar ve her gittiği yerde rakiplerini perişan eder. Zaman olur 41 derece ateşle güreşir.

Yusuf kendisine meydan okuyan ve esip savuran Rum Heraklides'i perişan eder. Rumla yaptığı güreşlerin birincisinde 47 saniyede, ikincisinde ise 23 saniyede tuş yaparak Rum'un mağrur burnunu yere sürter.

Yusuf Amerika'da son maçını serbest güreş dünya şampiyonu Lewis ile yapmıştır. Chicago'da yapılan güreşte Lewis'i üst üste iki defa yenmiştir.

Yaptığı bütün karşılaşmalarda, dininin, vatanının, milletinin şânını düşünen Yusuf devamlı galip gelmiştir. Avrupalılar kendisine "yenilmez Türk" ünvanını takmışlardır.

Yusufun gözünde kazandığı paraların ehemmiyeti yoktur. O artık vatanını, ailesini özlemiştir.

Yusuf kalan ömrünün iki çocuğu ve ailesiyle birlikte, Eyüb Sultan civannda alacağı bahçeli bir evde ibadet yaparak geçirmek istemektedir.

Vatan hasretine dayanamayan Yusuf New York'tan 21 Mayıs 1898'de Fransız bandıralı da Bourgogne Transatlantiği'ne binerek yola çıkar. Ne var ki ecel onu okyanusta beklemektedir. Bindiği gemi sis yüzünden İrlanda bandıralı Crmartyshire gemisiyle çarpışır.

Geminin battığını gören Yusuf abdest alarak iki rekat namaz kılar. Daha sonra bir filikaya binmek üzere denize atlar. Ne var ki can telaşına düşen tayfalar ve yolcular Yusufun binmesiyle filikanın batacağından ürkerek onun filikaya binmesini engellerler. Yusufun mengene gibi kayığın kenarına yapışan elini kürek darbeleriyle sökemeyince balta ile bileklerini keserler. Bunun üzerine Yusuf 5 Haziran 1898'de boğularak ruhunu Rahmân'a teslim eder.


Er meydanlarında kasırgalar yaratıp rakip tanımayan bir kuvvet olarak ortaya çıkan ve yalnız cüssesinden ötürü değil, güreş değerinden ötürü de ?Koca? sıfatını alan büyük Türk pehlivanı yenecek rakip bırakmadı. Bunu fırsat bilen açıkgöz organizatörler onu Avrupa'ya götürdüler.Avrupa'dan sonra Amerika'da yaptığı güreşleri de kazanan ve dünyanın en ünlü pehlivanlarını sıraya dizen Koca Yusuf'a Amerika'da milyoner bir kadın aşık olmuştu. Bu kuvvet ilahından çocuk sahibi olmak istiyordu. Yusuf bunu işittiği zaman, ?Ben buraya damızlık gelmedim? diye kükredi.

Dünyanın zeki ve güçlü kişileri kimlerdir?
Hatıra Parası
KOCAYUSUF
KOCAYUSUF2
Tedavül süresi: 15/11/2001 -
Nominal Değeri 7.500.000 TL
Metal Gümüş 999
Çap 38,61 mm.
Ağırlık 31,47 gr.
Baskı Özelliği Proof
Kenar Tırtıllı
Maximum Baskı 50.000 + 10.000
Sanatçı Saim BUGAY
Quo vadis?
büyük abla - avatarı
büyük abla
Ziyaretçi
9 Mart 2009       Mesaj #4
büyük abla - avatarı
Ziyaretçi
eğer bu sorunun cevabını bulursanız hemen siteye gönderin
SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
9 Mart 2009       Mesaj #5
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
Dünyanın en zeki insanı unvanına sahip olan Prof. Dr. Naida Camukova, hiçbir şeyi unutmadığı için tekrar etmediğini söyledi.

Prof. Dr. Naida Camukova, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Özel Okullar Birliği ve Özel İdeal Koleji tarafından Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Eğitimde Başarı ve Özgüven" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Camukova, beyninde herhangi bir rahatsızlık hissetmediğini ve bu yeteneğin doğuştan geldiğini belirterek, "Yaratılıştan verilmiş olan bazı özellikleri hayat boyunca alıp taşıması için, karşısına çıkmış olan şansları kullanmış bir insanım. Kime ne verilmişse muhakkak insanlar yaşıyordur. Yaşamak için de ne kadar çaba sarf ederse o kadar başarıya ulaşacağını düşünüyorum" dedi.
Prof. Dr. Camukova, hiçbir şeyi unutmadığı için tekrar yapmadığını ve unutmama problemi yaşadığını anlatarak, "Bir şeyi tekrarlamanın tek sebebi onları unutmuş olmaktır. Ben unutmama problemi yaşadığım için tekrar etme imkanı bulmuyorum. Kitap okumak için okumuyorum. İhtiyacım olduğunu hissettiğim, lazım olduğunu düşündüğüm, ilgi alanımın içine giren, ilgi çeken kitapları okuyorum. Kitaplar ezberimde kalıyor" diye konuştu.

Üstün potansiyele sahip olarak dünyaya gelmiş insanlara hak ettiği seviyede eğitim verilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Camukova, üstün zekalıların bu sayede dünyayı bir kademe daha ileriye götürülebileceği sözlerine ekledi.

300 sayfalık kitabı 2 saatte okuyabilen ve hafızasında 3 bin kitabı ezbere tutan, 1 yaşında konuşmaya başlayan 33 yaşındaki Prof. Dr. Naida Camukova, fotoğrafik bir hafızaya sahip. Halen Dağıstan Devlet Üniversitesi Şarkıyat Fakültesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Camukova, 1 yaşında düzgün konuşmaya, 2 yaşında okuyup yazmaya, 3,5 yaşında ilkokula başladı. 4 yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberleyen Camukova'nın ilk kitabı ise 8 yaşındayken basıldı. Camukova, 11 yaşında lise ve kolej eğitimini, 14 yaşında üstün başarıyla üniversiteyi bitirdi, 25 yaşında profesör unvanını kazandı. Rusça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere 7 dili ana dili gibi konuşan Prof. Dr. Camukova, Picasso ölçüm standartlarına göre 360 üzerinden 357 puan alarak dünyanın ölçülebilmiş en zeki insanı olarak kabul ediliyor.

Alıntıdır..
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
9 Mart 2009       Mesaj #6
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
büyük abla adlı kullanıcıdan alıntı

eğer bu sorunun cevabını bulursanız hemen siteye gönderin

Dünyanın En Zeki İnsanı Dünyanın en zeki insanı olarak kabul edilen Prof.Dr.Naida Camukova, 1 yaşında konuşmaya başlamış. Camokova, çok fazla kitap okuduğu için 23 yaşında beyin kanaması geçirmiş. Fotografik hafızaya sahip olan Naida Camukova 300 sayfalık bir kitabı iki saate anlayarak okuyor ve bitiriyor. 33 yaşındaki Camukova, 3 binden fazla kitabı hafızasında taşıyor.

IQ zeka ölçüm testlerinde, Picasso ölçüm standartlarına göre 360 üzerinden 357 puan alan Camukova, Okan Üniversitesi'ni ziyaret etti. Prof. Dr. Naida Camukova, üniversitenin İşletme Bölümünün girişimiyle öğrencilere "Dünya Bilim kurgusu ve Türkiye" konusunda konferans verdi. Konferans öncesinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Prof. Dr. Naida Camukova soruları yanıtladı.

Zekasını ilk önce annesinin fark ettiğini anlatan Naida Camukova, "Birinci yaşımı doldurduktan sonra cümlelerle konuşmaya başladım. 'r' harfini diğer çocuklar söyleyemiyormuş, ben ise tam telaffuz edebiliyormuşum. Doktor olan annem bunları fark edince doktorlara başvurmuş ve durumumu öğrenmiş." diye konuştu. Zekanın ne işe yaradığı şeklindeki soruya Camukova, "Gözümüzde büyüttüğümüz problemleri, basite indirgeyerek beynimizi kullanımıyla çözmeye yarar." cevabını verdi.

"Türkiye de sizin gibi çocuklar var mı?" sorusu üzerine Camukova, "Çocuklarda çok görüyorum. Özellikle okula başlamamış olan çocuklarda çok var. Ama eğitimde, devlet okullarındaki öğrenci sayısından kaynaklanan imkansızlıklardan dolayı, bana göre daha da vasatlaşıyorlar." şeklinde konuştu.

Zekanın zaten doğuştan geliştirilmesi gereken potansiyel olduğunu ifade eden Camukova, geliştirmedikçe, her şey gibi, zekanın da köreldiğini dile getirdi. Türkiye'ye sık sık geldiğini ifade eden Camukova, "Son günlerde Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu ile birlikte üstün zekalı çocukların eğitimiyle ilgili çalışmalara başlıyoruz. İnşallah faydalı olacak." açıklamasında bulundu..

Çok fazla kitap okuduğundan 23 yaşında beyin kanaması geçirdiğini de anlatan Camukova, "O zaman çok okuyordum, tıbben fazla birikimden olduğu söylendi. Okumayı azalttım. Fakat beynim her zaman çalışıyor olması gerekir. Az bir boşlukta kaldığımı düşünmeye başladığım zaman sıkıntı yaratıyor." dedi.

Boş kalmamak için neler yaptığı sorusuna Camukova, "Çalışıyorum" yanıtını verdi. Camukova, çalışmanın illa kitap okumak ya da makale yazmak anlamında gelmediğini belirterek, "Beyni bir şekilde çalıştırmak, problem çözmek de beyni boş kalmamasını sağlar. Benim yapmaya çalıştığım şey, beynimin sadece bana faydalı olmasını değil çevredeki insanlara yasadığım ülkelere, dünyaya yararlı olmasını sağlamaktır." şeklinde konuştu.

Başarı konusunda sorulan soruya ilişkin Camukova, "Doğru çözümlere ulaşmak için strese girmemek ve ne yapmak istediğini bilmeli ne yapacağını değil ne yapmak istediğini bilmeli ne yapacağını değil. Ne yapak istiyorsa onu hedef koyarak aradaki yılları araç olarak kullanmak." diye cevap verdi.

"Erkeklerin daha zeki oldukları iddia ediliyor bu konudaki düşünceleriniz" şeklindeki soruya Camukova, "Dünyada erkeğin zekası egemenlik yaratmamıştır. Erkek, zekasıyla birlikte cesareti egemenlik yaratmıştır. Dolayısıyla kim daha zeki konusu tartışılmaması gerek." diye konuştu.
Quo vadis?
SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
9 Mart 2009       Mesaj #7
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
Prof. Dr. Naida Camukova

da50500e3qg0
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ekim 2009       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı

dünyanın en güçlü amerikan güreşçisi

hulk hogan

Benzer Konular

2 Ağustos 2014 / Misafir Soru-Cevap
2 Eylül 2006 / GusinapsE Genel Mesajlar
28 Ocak 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
11 Mayıs 2014 / Misafir Soru-Cevap