Ziyaretçi
obama hangi dine mensup ??
Barak Obama hristiyan olduğunu söylüyor..
Barak Obama Müslüman mı?
resul davutoğlu Amerika'da bir tabu yıkıldı. Siyah bir Afro Amerikalı resmen demokratların başkan adayı oldu.
Bu bir gün olacaktı. Ama bu kadar erken beklenmiyordu. Aday malum olduğu üzere Barak Obama... Kendisi Kenyalı. Obama’nın babası okumak için Amerika’ya geliyor. Harvard üniversitesinde okurken Barak Obama'nın deyimiyle "süt kadar beyaz -Barak'ın annesi-"Kansaslı okul arkadaşıyla evleniyor. Beraberlikleri uzun sürmüyor. İki yıldan sonra ayrılıyorlar. Kenyalı ülkesine dönüyor, Kansaslı anne başka bir evlilik yapıyor. Lolo Sataro isimli Endonezyalı bir Müslüman Barak'ın üvey babası oluyor. Onun işinden dolayı aile Endonezya Cakarta’ya altı yıllığına taşınıyor. Barak orada okula gönderiliyor.
Okul hakkında çeşitli iddialar var. Mesela şu cümle: "Obama, 10 yaşına kadar devlet okulunda medrese eğitim aldı." Dini eğitim aldığı iddiasını dile getirenlerin savı bu. Gerçekteyse okul farklı dinlerdeki öğrencilere eğitim veren bir devlet okulu. İslam dini ile ilgili derslerin olmasıysa -Endonezya Müslüman bir devlet olduğundan- normal.
6 seneden sonra aile Amerika’ya taşınıyor. Annesi tarafından bu kez Barak Chicago'da bir kilise okuluna gönderiliyor.
Barak Obama bugün United Church of Christ mezhebine bağlı bir Protestan Hristiyan.
Vaftizi "Trinity United Church of Christ" kilisesinde olmuş.
Barak bir müddet İllionis eyalet senatörlüğü yapıyor. 2004'te yüzde 70'lik oy desteğiyle aynı eyaletin senato'daki temsilcisi oluyor.
Obama beşinci Afro-Amerikalı senatör. Şuanda senatodaki tek siyah...
Obama iki üniversite okumuş. Önce Kolombiya sonra Harvard’da. Avukatlık yapmış.
Peki Müslüman mı Burak Hüseyin Obama. Gerçek adının bu olduğu söyleniliyor. Barak’ın Burak’ın Kenya dilindeki telaffuz şekli olduğu muhafazakâr Amerikalıların iddialarından... Barak Hüseyin, babasının da ismi… Yani Obama babasının ismini almış. Babası Müslüman Obama'nın. Amcası, ninesi, dedesi v.s. bütün ailesi Müslüman. Bakın halası köylerinde onları ziyaret eden sabah muhabirine neler söylemiş: "Doğru, Obama ailesi Müslüman’dır. Kocam Müslümandı. Ben Müslüman’ım. Amcası ve halası da Müslüman. Obama’nın babasına ailemiz bu yüzden Barack Hussein ismini vermişti, ama o, dindar biri değildi. Hıristiyan bir kadınla evlendi. Çocukları Barack’ın da Michelle ile kendi düğününü Hıristiyan usülü yaptığını biliyorum. Senatör Barack, Hıristiyandır. Bir aile içinde birden çok din olabilir.”
Obama, Müslüman olmadığını söylüyor yalnız şu cümleyi de beyanına ekliyor: "Olsaydım söylerdim, Müslüman olmak utanılacak bir şey değil."
Müslümanlığını Amerika halkının sadece yüzde 6'sı önemsiyormuş. Gerisi için bu o kadar önemli bir mesele değilmiş.
Bunu Robert Spencer gibi şöyle olumlu yorumlayanlar da var: "İslam'ı ve Müslümanları çok iyi anlayan bir Başkan olur Obama. Böylece de son yıllarda Batı'yla İslam dünyası arasında esen soğuk rüzgârlar melteme dönüşebilir."
Gelelim bazı önemli konularda Obama'nın fikirlerine. En çok merak edilen konulardan biri Irak... Bir yazar onu Irak konusunda şöyle suçluyor: "Lafa gelince en uzun, fakat ayrıntıya gelince en kısa konuştuğu alan Irak."
Barak’sa Irak politikasını şöyle özetliyor: "Girmek konusunda ne kadar dikkatsiz davrandıysak, çıkmak konusunda o kadar dikkatli davranmalıyız." Yazar ondan bu cümlesini açması istendiğindeyse söylediği şu: "Irak içinde ve civarında kalıcı bir güç bırakılması, birliklerinse aşama aşama, temkinli bir biçimde çekilmesi."
Barak’ın en çok zorlandığı konu İsrail... O İsrail ve Ortadoğu meselesinde "net konuşmayıp muğlâk kalmakla" suçlanıyor. Buna sebep olarak da "kariyerine başladığı sırada anti İsrail söylemiyle bilinen Müslüman gruplardan fikri anlamda beslenmesi" gösteriliyor.
Aslında Obama İsrail’le ilgili konuşmalarında normal bir Amerikalı politikacı gibi nutuklar söylüyor. Yalnız onlardaki takılmalar ve muğlâklık İsrail yandaşları nezdinde onu şüpheli durumuna getiriyor.
Amerika'daki Siyonist Amerika Enstitüsü başkanı Morton Klein Barak Obama'yı "Arab-İsrail mücadelesinin önemini anlamamakla" suçluyor.
Obama'nın İsraille ilgili bu tutumunda George Soros'un etkisi var. Soros Obama'yı finansman açısından güçlüce destekliyor. Aynı Soros ABD İsrail ilişkilerini sertçe eleştirmekten çekinmiyor.
Amerika’daki Yahudi lobisinin gücünden dolayı Obama İsrail’le ilişkilerini güçlendirmek için çabalıyor. Aday olma yarışından başarıyla çıktıktan sonra, Washington’da bir İsrail ABD kuruluşunda şu cümleleri İsrail’in gönlünü almak için sarf etmiş: "Kudüs İsrail’in başkenti kalacak ve bölünmeyecek."
Obama'nın İran politikası da ilgiyle izleniliyor. "İran'ın nükleer bir güç olmaması için çabalayacağız" şeklindeki beyanı herhalde şahinleri memnun etmiyordur. Neo-con’ların Obama'dan İran’ı dizginlemesi konusunda umutlu olmadıklarından Bush’u görev süresi dolmadan İran’a saldırtma gibi planları da varmış. Böyle bir şey uzak ihtimal olmazdı ama ABD’nin Ortadoğu’da batağa saplanmış olması bunun önüne set çekiyor. ABD ekonomisinin de alarm zilleri çalması neo-con-ların emellerine ulaşmalarını engelleyen başka güçlü bir etken.
Seçilebilecek mi peki Obama. Veya seçimi görebilecek mi? Veya kazansa dahi başkanlık süresini tamamlayabilecek mi? Bu sorular şundan. Çeşitli dedikodular var.
Dedikoduları Nobel ödüllü İngiliz yazar Doris Lessing çok net ifade etmiş: "Obama seçilirse kaçınılmaz olarak öldürülecek."
Hilary Clinton'da da böyle beklenti olduğu ve bunun "adaylık yarışından geç çekilmek gibi" onun bazı hareketlerinde etkili olduğu söylenebilir. Bayan Clinton
adaylık sürecinde, "3 Haziran'da Bobby Kennedy'nin öldürülmesini" gaf olarak beyan edince anlam verilemeyen ısrarındaki sebebin ipuçlarını vermiş oldu.
Bobby Kennedy olayı ise şu: "Küçük kardeş Kennedy başkan adaylığı çalışmalarını sürdürürken bir Filistinli tarafından Arap-İsrail anlaşmazlığındaki görüşlerinden dolayı öldürdü." Tabi görünürdeki sebep Arap İsrail anlaşmazlığı. Olayın ardındaki sır bugün için ortaya çıkmış değil. Filistinliyse halen cezaevinde müebbet cezasını çekiyor.
Hilary Clinton'un "başkan yardımcılığı hevesinde de" bir suikast beklentisinin etkili olduğu söylenebilir. Obama'ya söylenen suikast olursa, Başkan Yardımcısı Clinton doğal olarak üstünün koltuğuna oturacak.
Analistler Obama'ya güçlü popülaritesine rağmen şans tanımıyorlar. Beyaz seçmenlerin -tarihteki örnekleri gibi- anketlerin aksine davranabilecekleri söyleniliyor.
Barak Hüseyin Obama ilk siyah aday gibi ilk siyah başkan olabilecek mi? John Mccain gibi cansız ihtiyar bir rakip onun için şans ama yine de bu sorunun cevabı için Kasım'ı beklemek gerekiyor.
kaynak
Sponsorlu Bağlantılar
resul davutoğlu Amerika'da bir tabu yıkıldı. Siyah bir Afro Amerikalı resmen demokratların başkan adayı oldu.
Bu bir gün olacaktı. Ama bu kadar erken beklenmiyordu. Aday malum olduğu üzere Barak Obama... Kendisi Kenyalı. Obama’nın babası okumak için Amerika’ya geliyor. Harvard üniversitesinde okurken Barak Obama'nın deyimiyle "süt kadar beyaz -Barak'ın annesi-"Kansaslı okul arkadaşıyla evleniyor. Beraberlikleri uzun sürmüyor. İki yıldan sonra ayrılıyorlar. Kenyalı ülkesine dönüyor, Kansaslı anne başka bir evlilik yapıyor. Lolo Sataro isimli Endonezyalı bir Müslüman Barak'ın üvey babası oluyor. Onun işinden dolayı aile Endonezya Cakarta’ya altı yıllığına taşınıyor. Barak orada okula gönderiliyor.
Okul hakkında çeşitli iddialar var. Mesela şu cümle: "Obama, 10 yaşına kadar devlet okulunda medrese eğitim aldı." Dini eğitim aldığı iddiasını dile getirenlerin savı bu. Gerçekteyse okul farklı dinlerdeki öğrencilere eğitim veren bir devlet okulu. İslam dini ile ilgili derslerin olmasıysa -Endonezya Müslüman bir devlet olduğundan- normal.
6 seneden sonra aile Amerika’ya taşınıyor. Annesi tarafından bu kez Barak Chicago'da bir kilise okuluna gönderiliyor.
Barak Obama bugün United Church of Christ mezhebine bağlı bir Protestan Hristiyan.
Vaftizi "Trinity United Church of Christ" kilisesinde olmuş.
Barak bir müddet İllionis eyalet senatörlüğü yapıyor. 2004'te yüzde 70'lik oy desteğiyle aynı eyaletin senato'daki temsilcisi oluyor.
Obama beşinci Afro-Amerikalı senatör. Şuanda senatodaki tek siyah...
Obama iki üniversite okumuş. Önce Kolombiya sonra Harvard’da. Avukatlık yapmış.
Peki Müslüman mı Burak Hüseyin Obama. Gerçek adının bu olduğu söyleniliyor. Barak’ın Burak’ın Kenya dilindeki telaffuz şekli olduğu muhafazakâr Amerikalıların iddialarından... Barak Hüseyin, babasının da ismi… Yani Obama babasının ismini almış. Babası Müslüman Obama'nın. Amcası, ninesi, dedesi v.s. bütün ailesi Müslüman. Bakın halası köylerinde onları ziyaret eden sabah muhabirine neler söylemiş: "Doğru, Obama ailesi Müslüman’dır. Kocam Müslümandı. Ben Müslüman’ım. Amcası ve halası da Müslüman. Obama’nın babasına ailemiz bu yüzden Barack Hussein ismini vermişti, ama o, dindar biri değildi. Hıristiyan bir kadınla evlendi. Çocukları Barack’ın da Michelle ile kendi düğününü Hıristiyan usülü yaptığını biliyorum. Senatör Barack, Hıristiyandır. Bir aile içinde birden çok din olabilir.”
Obama, Müslüman olmadığını söylüyor yalnız şu cümleyi de beyanına ekliyor: "Olsaydım söylerdim, Müslüman olmak utanılacak bir şey değil."
Müslümanlığını Amerika halkının sadece yüzde 6'sı önemsiyormuş. Gerisi için bu o kadar önemli bir mesele değilmiş.
Bunu Robert Spencer gibi şöyle olumlu yorumlayanlar da var: "İslam'ı ve Müslümanları çok iyi anlayan bir Başkan olur Obama. Böylece de son yıllarda Batı'yla İslam dünyası arasında esen soğuk rüzgârlar melteme dönüşebilir."
Gelelim bazı önemli konularda Obama'nın fikirlerine. En çok merak edilen konulardan biri Irak... Bir yazar onu Irak konusunda şöyle suçluyor: "Lafa gelince en uzun, fakat ayrıntıya gelince en kısa konuştuğu alan Irak."
Barak’sa Irak politikasını şöyle özetliyor: "Girmek konusunda ne kadar dikkatsiz davrandıysak, çıkmak konusunda o kadar dikkatli davranmalıyız." Yazar ondan bu cümlesini açması istendiğindeyse söylediği şu: "Irak içinde ve civarında kalıcı bir güç bırakılması, birliklerinse aşama aşama, temkinli bir biçimde çekilmesi."
Barak’ın en çok zorlandığı konu İsrail... O İsrail ve Ortadoğu meselesinde "net konuşmayıp muğlâk kalmakla" suçlanıyor. Buna sebep olarak da "kariyerine başladığı sırada anti İsrail söylemiyle bilinen Müslüman gruplardan fikri anlamda beslenmesi" gösteriliyor.
Aslında Obama İsrail’le ilgili konuşmalarında normal bir Amerikalı politikacı gibi nutuklar söylüyor. Yalnız onlardaki takılmalar ve muğlâklık İsrail yandaşları nezdinde onu şüpheli durumuna getiriyor.
Amerika'daki Siyonist Amerika Enstitüsü başkanı Morton Klein Barak Obama'yı "Arab-İsrail mücadelesinin önemini anlamamakla" suçluyor.
Obama'nın İsraille ilgili bu tutumunda George Soros'un etkisi var. Soros Obama'yı finansman açısından güçlüce destekliyor. Aynı Soros ABD İsrail ilişkilerini sertçe eleştirmekten çekinmiyor.
Amerika’daki Yahudi lobisinin gücünden dolayı Obama İsrail’le ilişkilerini güçlendirmek için çabalıyor. Aday olma yarışından başarıyla çıktıktan sonra, Washington’da bir İsrail ABD kuruluşunda şu cümleleri İsrail’in gönlünü almak için sarf etmiş: "Kudüs İsrail’in başkenti kalacak ve bölünmeyecek."
Obama'nın İran politikası da ilgiyle izleniliyor. "İran'ın nükleer bir güç olmaması için çabalayacağız" şeklindeki beyanı herhalde şahinleri memnun etmiyordur. Neo-con’ların Obama'dan İran’ı dizginlemesi konusunda umutlu olmadıklarından Bush’u görev süresi dolmadan İran’a saldırtma gibi planları da varmış. Böyle bir şey uzak ihtimal olmazdı ama ABD’nin Ortadoğu’da batağa saplanmış olması bunun önüne set çekiyor. ABD ekonomisinin de alarm zilleri çalması neo-con-ların emellerine ulaşmalarını engelleyen başka güçlü bir etken.
Seçilebilecek mi peki Obama. Veya seçimi görebilecek mi? Veya kazansa dahi başkanlık süresini tamamlayabilecek mi? Bu sorular şundan. Çeşitli dedikodular var.
Dedikoduları Nobel ödüllü İngiliz yazar Doris Lessing çok net ifade etmiş: "Obama seçilirse kaçınılmaz olarak öldürülecek."
Hilary Clinton'da da böyle beklenti olduğu ve bunun "adaylık yarışından geç çekilmek gibi" onun bazı hareketlerinde etkili olduğu söylenebilir. Bayan Clinton
adaylık sürecinde, "3 Haziran'da Bobby Kennedy'nin öldürülmesini" gaf olarak beyan edince anlam verilemeyen ısrarındaki sebebin ipuçlarını vermiş oldu.
Bobby Kennedy olayı ise şu: "Küçük kardeş Kennedy başkan adaylığı çalışmalarını sürdürürken bir Filistinli tarafından Arap-İsrail anlaşmazlığındaki görüşlerinden dolayı öldürdü." Tabi görünürdeki sebep Arap İsrail anlaşmazlığı. Olayın ardındaki sır bugün için ortaya çıkmış değil. Filistinliyse halen cezaevinde müebbet cezasını çekiyor.
Hilary Clinton'un "başkan yardımcılığı hevesinde de" bir suikast beklentisinin etkili olduğu söylenebilir. Obama'ya söylenen suikast olursa, Başkan Yardımcısı Clinton doğal olarak üstünün koltuğuna oturacak.
Analistler Obama'ya güçlü popülaritesine rağmen şans tanımıyorlar. Beyaz seçmenlerin -tarihteki örnekleri gibi- anketlerin aksine davranabilecekleri söyleniliyor.
Barak Hüseyin Obama ilk siyah aday gibi ilk siyah başkan olabilecek mi? John Mccain gibi cansız ihtiyar bir rakip onun için şans ama yine de bu sorunun cevabı için Kasım'ı beklemek gerekiyor.
kaynak