Arama

Milli Edebiyat Dönemi'nin gelişim sebepleri nelerdir?

Güncelleme: 1 Nisan 2011 Gösterim: 11.017 Cevap: 5
Összede - avatarı
Összede
Ziyaretçi
3 Mart 2009       Mesaj #1
Összede - avatarı
Ziyaretçi
Milli Edebiyat Dönemini hazırlayan Sosyal ve Siyasal sebepler nelerdir?
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
3 Mart 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Millî Edebiyat

Sponsorlu Bağlantılar
Vikipedi, özgür ansiklopedi


Millî Edebiyat, yazı ve yaratıların, sanatsal ürünlerin yabancı etkilerinden sıyrılarak, kendi ulusal değerlerimize dönmeyi, halka kendi diliyle seslenmeyi ilke edinen 1908'de başlayıp 1923'e değin süren edebiyat akımı ve bu yönelime katılan sanatçıların oluşturduğu topluluk.

Millî Edebiyat Dönemi (1911-1923)

1911 yılında Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla başlar. Millî Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Sade Türkçe’nin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konulmuştur. “Millî Edebiyat” terimi de ilk defa bu dergide kullanılmıştı.Bu dönem sanatçılarının şiir anlayışıyla, Fecr-i Ati topluluğunun şiir anlayışı birbirinden pek farklı değildir. “Şiir vicdani bir keyfiyettir.” düşüncesinde olan şairleri bireysel konuları işlerler. Daha sonra 1917 yılında yaptıkları bir toplantıda, hece ölçüsünü kullanma, günlük konuşma diliyle yazma noktasında birleşen şairlerin, içerik konusunda her birinin ayrı bir yaklaşımda olduğu gözlenir. Bu dönem sanatçıları Divan edebiyatını, Doğu edebiyatının, sonrasını ise Batı edebiyatının taklitçisi olmakla suçlarlar.
Şiirde daha çok bireysel konulara yönelen bu dönem sanatçıları, roman ve öyküde sosyal meselelere eğilmişler; milliyetçilik düşüncesi, Kurtuluş savaşı gibi konuları ele almışlardır. Konuların İstanbul dışına çıkarılması da bu dönemin belirgin özelliklerindendir. Ayrıca “aşk” bu dönem roman ve hikâyesinin en önemli teması olarak dikkat çeker. Bu eserlerde dil günlük konuşma dilidir.

Özellikleri

  • Dil sadeleşmiştir.
  • Hece ölçüsü kullanılmıştır.
  • Kelimeler süssüz ve sade kullanılmalıdır.
  • İlk defa bu dönemde istanbul dışına çıkılmıştır.

Millî Edebiyat döneminin dil anlayış

  • Yazı dili olarak İstanbul hanımlarının Türkçesi benimsenmiş, yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark kalkmıştır.
  • Türk dilinin kuralları belirlenmiş, Arapça ve Farsça dan gelen tamlamalar yerine Türkçe tamlamalar kullanılmış.
  • Dil sadeleşmiştir.
  • Türkçe karşılığı olan Arapça ve Farsça tamlamalar kullanılmıştır.
  • Türkiye Türkçesine diğer Türk lehçelerinden sözcük alınmamalıdır
  • Terimler bilimle ilgili olduğu için aynen kullanılmalıdır

Millî Edebiyat dönemi sanatçıları


Ömer Seyfettin (1884-1920)

Millî Edebiyat hareketinin önderlerinden olan sanatçı daha çok hikâyeleriyle tanınmıştır. “Yeni Lisan” makalesinde ortaya koyduğu görüşlerini, hikâyelerinde uygulamaya çalışmış ve başarılı olmuştur. Dilimizin sadeleşmesinde önemli yeri olan Ömer Seyfettin, anılarından, tarihteki kahramanlıklardan ve günlük yaşayışlardan yararlanarak, gücünü çekici anlatımından, olaylardan alan, çoğunlukla beklenmedik sonuçlarla biten hikâyeleriyle edebiyatımızda önemli bir yer tutar. Hikayeciliği meslek haline getirmiştir.Kısa hayatına karşılık öleceği tarihi bilyormış gibi çok üretken olmuştur.
Hikâyeleri: İlk Düşen Ak, Yüksek Ökçeler, Bomba, Gizli Mabet, Asılzadeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lale....adı verilen kitaplarda toplanmıştır.

Ziya Gökalp (1876-1924)

Şiiri, düşüncelerini halka yaymak için bir araç olarak kabul eden sanatçı, bu türde sanatsal yönden güçlü ürünler vermemiştir. Daha çok Türkçülük düşüncesini sistemleştiren bir düşünür ve sosyolog olarak tanınmıştır. Önceleri, bütün dünya Türklerini bir bayrak altında toplamayı amaçlayan “Turancılık ”görüşüne bağlıyken, sonraları “Türkiye Türkçülüğü” düşüncesine yönelir. Günlük konuşma diliyle yazı dilinin birleştirilmesi gerektiğine inanan sanatçı eserlerinde bunu başarıyla uygular. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanan Ziya Gökalp (Turan adlı şiiri hariç), konu olarak daha çok eski Türk tarihine, İslamiyet öncesi dönemlere yönelir. Ayrıca yurt, millet, ahlak, din ve uygarlık gibi konuları da eğitici bir yaklaşımla ele alır. İlk Türk sosyologudur.
Eserleri:
  • Şiir: Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat
  • Nesir: “Türkçülüğün Esasları”, “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak”; “Türk Medeniyeti Tarihi”, “Malta Mektupları”.

Mehmet Emin Yurdakul

Türk edebiyatında açık bir Türçülüğü ilk defa bir sanat ideali haline getiren Türk şairi Mehmet Emin'dir. Hece ölçüsünü aruz ölçüsüne tercih etmiştir.Bunun nedeni hece ölçüsünün eski Türk ölçüsü olmasıdır.Şiirleri tüm ölçü ve uyağa rağmen başarılı sayılmaz.Gayet kuru hatta tekdüze bir söyleyişi vardır. Sanatı;ülküsünü,fikirlerini anlatmakta bir araç olarak kullanmış,herşeyi vatanın yükselmesi uğrunda kullanabileceğini söylemiştir. Şiir ve nesir türlerinde eser veren yazarın Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan Sesleri, Dicle Önünde, Turana Doğru, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda adlı şiir kitapları vardır.

Refik Halit Karay (1888-1965)

Millî Edebiyat ve Cumhuriyet döneminin en ünlü öykü ve roman yazarlarındandır. Önce Fecr-i Ati edebiyatına 1917’den sonra ise Millî Edebiyata katılır. Kurtuluş Savaşı’na karşı yazılarından dolayı tutklanacağı zaman Halep’e kaçar. Çıkarılan bir af üzerine 1938’de Türkiye’ye döner. Anadolu gerçeğinin ilk olarak Refik Halit Karay 'ın “Memleket Hikayeleri” adlı yapıtıyla edebiyata girdiği kabul ediler. Güçlü bir gözlemci olan yazar, betimlemelerinde de nesneldir. Realist bir anlayışa sahip olan yazarın sade bir dili ve yalın bir anlatımı vardır. Mizah ve eleştiri onun yapıtlarının ayrılmaz unsurlarıdır. Öykü ve romandan başka, anı, deneme, fıkra ve tiyatro türlerinde de eserler vermiştir.
Eserleri:
  • Öykü: Memleket Hikayeleri , Gurbet Hikayeleri
  • Roman: Sürgün , Nilgün, Çete, Kadınlar Tekkesi, Bugünün Saraylısı, İstanbul’un İç Yüzü, Anahtar......
Deli, Sakın Aldanma İnanma Kanma, Kirpinin dedikleri (Mizah ve Hiciv Yazıları).



Halide Edip Adıvar (1884-1964)

Daha çok İngiliz Edebiyatı'ndaki romanlardan etkilenen sanatçının eserlerini üç grupta inceleyebiliriz. Kadın psikolojisine eğildi romanları (Seviye Talip, Raik’in Annesi, Handan), Kurtuluş Savaşı’nı anlattığı romanları (Vurun *****ye, Ateşten Gömlek), toplumsal konuları ele aldığı töre romanları (Sinekli Bakkal, Tatarcık, Sonsuz Panayır....)
Dilbilgisi kurallarına ve anlatıma pek özen göstermeyen sanatçinin diğer önemli eserleri şunlardır:
  • Yeni Turan, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu (Roman)
  • Türk’ün Ateşle imtihanı, Mor salkımlı Ev (Anı)
  • Harap mabetler, Dağa Çıkan Kurt, Kubbede Kalan Hoş Sada (Hikaye)
  • Ayrıca sanatçının birçok araştırma yazısı ve çevirisi vardır.



Reşat Nuri Güntekin (1889-1956)

Realist bir analyışa sahip olan yazar Millî Eğitim müfettişliği görevi ile Anadolu’yu dolaşmış, buradaki yaşamı gözlemlemiş, bu gözlemlerini yalın bir dil ve anlatımla eserlerinde dile getirmiştir.
Reşat Nuri Güntekin, romanlarında yoğun bir Anadolu atmosferi vardır. Bu atmosfer içinde yurt ve toplam gerçeklerini, töreden kaynaklanan doğru ya da yanlış inanışları ele alır. Bu konular, öykülerinde, mizah unsuruyla da berleştirilerek verilir. Yazar, ilk ününü, duygulsal bir aşkı dile getirdiği ve birçok yönleriyle Anodul’yu anlattığı “Çalıkuşu” romanıyla sağlamıştır. Sanatçının önemli eserleri şunlardır:
  • Roman: Çalıkuşu, Damga, Yeşil Gece, Yaprak Dökümü, Bir Kadın Düşmanı, Miskinler Tekkesi, Kan Davası...
  • Öyküler: Tanrı Misafiri, Leyla ile Mecnun, Olağan İşler...
  • Oyunları: Hançer, Hülleci, Tanrı Dağı Ziyafeti...

Mehmet Fuad Köprülü (1890-1966) [değiştir]

Türk Edebiyatı araştırmalarını sistemleştiren ve edebiyat tarihçişi olarak ün kazanan sanatçının eserleri de bu yoldadır. Bugün bilinen birçok şair Mehmet Fuad Köprülü 'nün arıştırmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır.
Eserleri:
  • Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Edebiyatında ilk Mutasavvuflar, Divan Edebiyatı Antolojisi, Türk Saz Şairleri Antolojisi.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1889-1974)

Yakup Kadri Karaosmanoğlu , romanlarında kusursuz bir anlatım ve sağlam tekniği ile dikkat çeken sanatçı, tarihi ve sosyal olaylardan her birini bir romanına konu edinerek, Tanzimat dönemiyle Atatürk Türkiyesi arasındaki dönem ve kuşakların geçirdikleri sosyal değişiklik ve bunalımları yaşayış ve görüş ayrılıklarını işlemiş: düşünce ve teze dayalı özlü yapıtlar vermiştir. Eserlerini ve içereklerini şöyle inceleyebiliriz:
  • “Hep o şarkı ” da Abdülaziz döneminin yaşamı,
  • “Bir Sürgün ”de II. Abdülhamit’in baskılı yönetimiyle savaşmak için Fransa’ya kaçan Jön Türkler,
  • “Kiralik Konak”ta Tanzimat’tan I. Dünya Savaşı’na kadar yetişen üç kaşaktaki görüş ayrılığı,
  • “Hüküm Gecesi” nde Meşrutiyet devrinindeki Bektaşi tekkelerinin durumu,
  • “Sodom ve Gomore” de mütareke döneminde, işgal altındaki İstanbul’da ortaya çıkan ahlaki çöküntü,
  • “Yaban”da Kurtuluş Savaşı yıllanrındaki bir Anadolu köyü,
  • “Ankara” da yeni başkentin üç dönemi,
  • “Panorama I, II” de Cumhuriyet döneminin 1952’ye kadarki durumunu bir bir ele almıştır.
Diğer eserleri:
  • Anı: Zoraki Diplomat, Politikada 45 yıl,Vatan Yolunda, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları....
  • Monografi: Ahmet Haşim, Atatürk
  • Mensur şiirleri: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan,nur baba
  • Hikâyeleri: Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikayeleri
  • Tiyatro eserleri: Nirvana, Veda, Sağanak, Mağara
  • Önemli Makaleleri: İzmir’den Bursa’ya, Ergenekon, Kadınlık ve Kadınlarımız....

Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)

Millî Edebiyat hareketini makaleleri ve konferanslarıyla destekleyen Yahya Kemal'in, esasen , kendine özgü Millî Edebiyat’ınkinden farklı bir anlayışı vardır. İstanbul şairi olarak tanınır. Osmanlı İmparatorluğunun geçmişteki parlak günlerine büyük bir özlem duyar. Başlıca konuları: İstanbul, tarih, yurt sevgisi, aşk, ölüm ve sonsuzluktur. Divan şiirinin özünü kakalama çabası içinde olan sanatçı, eski şiirin ölçü, uyak ve ahenk unsurunu ön planda tutmuştur. Onun eserlerinde malzeme eski, şiir ise yenidir. Örneğin, Divan Edebiyatında aşkı terrennüm eden gazel biçimiyle kahramanlık şiirleri ve İstanbul’a duyduğu sevgiyi dile getiren şiirler yazmıştır.
  • Şiir kitapları: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rübailer,
  • Nesir Kitapları: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasî ve Edebî Portreler, Siyasî Hikayeler, Edebiyata Dair.

Hecenin beş şairi (Beş hececiler)

Bu şariler 1917de Selanik’te “Genç Kalemler”le başlayan Millî Edebiyat akımının ilklerine bağlı olarak, halk şiirimizin özelliklerinden, yerli kaynaklarımızdan yararlanarak, şiirimizin aruzdan heceye geçişinde önemli rol oynamışlardır. Şiirlerinde Anadolu manzaralarını ve Anadolu yaşayışını coşkulu bir dille işlemişlerdir. Hece ölçüsünün genellikle 11’li ve 14’lü kalıbını kullanmışlardır. Daha sonraları, yeni biçimler arayarak oldukça uzun şiirler de yazmışlardır. Eserlerindeki dil ise konuşma dilidir. Bu şairlerimiz şunlardır:
  • Halit Fahri Ozansoy
  • Enis Behiç Koryürek
  • Yusuf Ziya Ortaç
  • Orhan Seyfi Orhon
  • Faruk Nafiz Çamlıbel

Felsefe

1908 II.Meşrutiyet'ten Birinci Dünya Savaşı ateşkes sonuna kadar süren bu dönemi herşeyin birbirine girdiği tamamen bir geçiş dönemi olarak tanımlayabiliriz. Bu dönemin güçlü kalemleri Mehmet Emin Yurdakul ve Mehmet Akif Ersoy toplumsal konulara yönelirken diğerleri sadece aşk, özlem gibi, bireysel ve duygusal konular ve temalar üzerinde durmuşlardır.

Edebi Özellikler

Millî edebiyat sanatçıları halk edebiyatının kurallarını benimsemişlerdir. Millî unsurlara dönmeyi amaçlamışlar bu nedenle Öztürkçe felsefesini gütmüşlerdir. Cumhuriyet edebiyatına hazırlık aşamasıdır bir anlamda.
Quo vadis?
Összede - avatarı
Összede
Ziyaretçi
3 Mart 2009       Mesaj #3
Összede - avatarı
Ziyaretçi
KETEN PRENSES EMEĞİNE SAĞLIK AMA BU BENİM ARADIĞIM KONU DEĞİL Kİ, SEN KOPYALA YAPIŞTIR YAPMIŞIN SADECE...
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
3 Mart 2009       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
ObOrO dOnO adlı kullanıcıdan alıntı

KETEN PRENSES EMEĞİNE SAĞLIK AMA BU BENİM ARADIĞIM KONU DEĞİL Kİ, SEN KOPYALA YAPIŞTIR YAPMIŞIN SADECE...

nezaketin için teşekkürler. ancak belirteyimki bu konu dan sadece sen faydalanmayacaksın biraz sabır. bu konu başlığından buraya gelen ve milli edebiyat hakkında bilgi edinmek isteyen ziyaetçilerimiz için önce konu hakkında genel bilgilendirme yaparız.sonra ise asıl istediğiniz konuyu emek verip ararız ancak sizin kopyala yapıştır yapmışsın tarzında sözlerinizle ödüllendirilirizMsn Happy
biraz daha beklerseniz arkadaşlarım yada ben araştırırız..
sadece dünya üzerinde tek olduğunuzu düşünmeinyeterli. kopyala-yapıştır kısmına gelirsek oturup milli debiyat konulu yeni makale yazacak kadar bilgimiz yok maalesef internetteki kaynaklardan kopyala yapıştır yapacağız elbette saygılarımlaMsn Happy
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
3 Mart 2009       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
ObOrO dOnO adlı kullanıcıdan alıntı

KETEN PRENSES EMEĞİNE SAĞLIK AMA BU BENİM ARADIĞIM KONU DEĞİL Kİ, SEN KOPYALA YAPIŞTIR YAPMIŞIN SADECE...

Milli Edebiyatın Doğuşu

II.Meşrutiyet, İttihat ve Terakki Cemiyeti İçinde örgütlenen subay ve aydınların baskısı sonucu 1908′ de ilan edilir. Abdülhamit, Kanun-i Esasi’ye tekrar yürürlüğe koymak zorunda kalır. Meclis’i Mebusan’unda İttihat ve Terakki üyelerinin çoğunlu­ğuyla yine aynı yıl açılır. Her türlü siyasal düşüncenin yasak olduğu bu dönem sona erince basın, aydınlar, sanatçı ve düşünürler, çeşitli alanlardaki düşünce ve eylemle­rini büyük bir coşkuyla gerçekleştirmeye koyuldular. Bu dönem, Osmanlının dağılma ve yıkılma ev­resinin son aşamasıdır. Osmanlı artık taim anla­mıyla Batı’nın sömürgesidir. 1789 Franız ihtilali’nin yaydığı ‘milliyetçilik düşüncesi, Osmanlı İmparator­luğu İçindeki ulusal azınlıkların birer birer bağımsız­lık eylemine girmesine neden olmuştur. Bunda Avrupalıların kışkırtmalarının da önemli bir payı vardır. Gelinen süreçte, imparatorluğu ayakta tutma konusunda ortaya atılan, “Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık gibi düşünceler geçerliliğini yitirmiştir. Bunu gözlemleyen aydınlar da, devletin çeşitli uluslara değil de,”millet-i hakime” olarak adlandırılan gerçek sahibine; Türk halkına dayanması gerektiği konusunda birleşmişlerdir. “Türkçülük” adına ver­dikleri bu milliyetçilik eylemiyle aydınlar halka, ulu­sal kaynaklara, ulusal tarihe yönelmişlerdir. Gerçi bu hareket, belirti bir aşamada, halen gü­nümüzde de yansımalarını gördüğümüz,”bütün Asya Türklerini, içine alan büyük bir Turan devleti kurma hayali” gibi ırkçı bir niteliğe de bürünmüştür. Bunu Ziya Gökalp” Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan/ Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan” sözüyle ifade etmiştir. Tanzimat döneminde yapılan dil ve tarih çalış­maları ulusal edebiyat döneminin toplumsal ortamı­nı hazırlamıştır. 1789 Fransız Ihtilati’nin yaydığı “milliyetçilik” dü­şüncesi önemin aydınlarını da etkilemiştir. Milli edebiyat döneminin doğuşunda, Mehmet Emin Yurdakul’un, hece ölçüsüyle sade bir dille yazdığı, yurt ve kahramanlık konularını içeren şiir­ler sanatçılara örnek oluşturmuştur. Tüm bu geliş­meler sonunda Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua gibi dergilerinde, bu dönemin özelliğini içeren şiirler ve teorik yazılar yayımlar. Bunların en önemlilerinden “Genç Kalemler” 1911′de Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin tarafından Selanik’te çıkarılır. Ömer Seyfettin ilk sayısında “Yeni Lisan” adlı imzasız bir yazı yayımlar. Bu yazıda ulusal bir dil ve edebiyatın nasıl oluşturulacağının çerçevesinde çizer.
kaynak
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ewet arkadaşa katılıyorum başlığı milli edebiyat dönemi sosyal ve siyası gelişmeler yapmıssınız ama konuyla ilgili hiç bir şey yok ilk önce mille edebiyat hakkında bilgi yerelim demişşinz ama zaten sosyal ve siyası gelişmeleri araştıran birinin o edebiyat hakınnda bilgisi vardır ...

Benzer Konular

2 Mayıs 2014 / Misafir Edebiyat
29 Ocak 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
4 Nisan 2009 / EGELİİ Cevaplanmış
24 Şubat 2009 / umutarslan Soru-Cevap