Arama

Aşıyı bulan bilim adamları kimlerdir? Aşı, kim tarafından hangi tarihte bulunmuştur? - Sayfa 5

En İyi Cevap Var Güncelleme: 7 Mayıs 2014 Gösterim: 184.365 Cevap: 60
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2011       Mesaj #41
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Louis Pasteur (Pastör )ve kuduz aşısı

Sponsorlu Bağlantılar
PASTÖR 1822 yılında Fransa`nın Dole adındaki küçük şehrinde doğan Pastör, özellikle“kuduz” a karşı açtığı savaşla, adını bilim tarihine hiç silinmeyecek altın harflerle yazmıştır. Arbois ortaokulunda ve Besançon kolejinde okumuş, sonradan Yüksek Öğretmen Okulu`na girmiştir. Bu yüksekokula giriş imtihanında 15. olduğunu öğrenen Pastör, okula daha layık bir öğrenci niteliğini kazanmak için bir yıl daha beklemiş, sonraki yıl girdiği imtihanda 4.lüğü kazanmıştır. Böylesine bir davranış bile, onun ilme, öğrenime gösterdiği titiz saygının açık seçik belirtisidir. 1848 de stajyer, 1849 yılında doktor olan Pastör, insanlığın hizmetine sunduğu büyük keşiflerine aynı yıl başlamıştır. Lise profesörü, üniversite öğrenim üyesi olarak Dijon ve Starsbourg`da görev almış, bu arada ” fermantasyon – mayalanma ” konusundaki çalışmalarını da sürdürmüştür. Pastör`ün mayalanma konusundaki buluşu, havadaki bazı mikropların insanlar için yararlı olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır. Şarap, sirke, bira, süt gibi maddelerin “pastörize” edilmesi,ünlü bilim adamının o dönemdeki titiz çalışmalarının sonucudur. Pastör sadece bu alandaki çalışmalarıyla kalmamış, Fransa`nın güneyinde ipekçilik endüstrisini tehlikeye düşüren, ipek böceklerine musallat olan “karataban” hastalığını önlemiş,koyun, inek gibi hayvanları kırıp geçiren “şarbon” hastalığının mikrobunu, dolayısıyla buna karşı aşıyı da bulmuştur. Cerrahi hastalıklarda mikropları öldürerek kangren tehlikesinin önüne geçmek yolundaki çalışmaları, gene tıp alanında saygıyla anılması gereken sayısız başarılarından biridir. Fakat Pastör`ün insanlığa en büyük hizmeti, yukarda da değinmiş olduğumuz gibi “kuduz” mikrobunu ve buna karşı aşıyı bulmasıdır. Onun bu hizmeti dolayısıyla 1886 yılında kurulan (Pastör Enstitüsü), bütün dünyanın maddi ve manevi yardımlarını görmüştür. Hayatının 70. yılı Sorbonne Üniversitesinde yapılan büyük bir törenle kutlanan Pastör, ilerlemiş yaşına rağmen, adını taşıyan enstitüye destek olan çalışmalarını sürdürmekten geri kalmamıştır. Difteri (kuşpalazı) serumunu bulan Dr.Roux, veba mikrobunun bulucusu Dr. Yersin, kolera mikrobunu bulan Dr. Chantemesse, Pastör`ün başarılı öğrencilerinden,onun ışıklandırdığı bilim yolunda yürüyen sayısız kimselerden sadece birkaçıdır. Pastör, Abdülhamit`in çağrısıyla İstanbul`a da gelmiş ve bir kolera salgınını önlemekte büyük hizmetleri dokunmuştur.
VEREM AŞISININ BULUNUŞU
Robert Koch
Robert Koch 1843 Aralığında Orta Almanya’nın bir köyünde doğdu. Bu dağ köyünde çocuklar oyun oynamak için kalabalık gruplar meydana getirirlerdi. Bir madencinin oğlu olan Koch da bunlarda biriydi, fakat bu çocuk bütün arkadaşları gibi gruplar içinde oynamanın yanı sıra sık sık yalnız başına kalıp çevresini incelemekten çok hoşlanırdı. Robert Koch çiçeklerin, böceklerin adlarını öğreniyor, kelebekleri inceliyor ve bu hayvanları hareket ettiren gücü araştırıyordu. Bir hamam böceği nefes alıp verebiliyor muydu ? Yüreği var mıydı ? Küçük Koch gelecekte bunları öğrenmeyi kafasına koymuştu.
İlk, orta öğrenimini başarıyla tamamladıktan sonra Tıp Fakültesine yazıldı. Ciddiliği ve çalışmasıyla dikkati çekiyor, eğlenceye hiç zaman ayırmayarak durmadan okuyor ve sistemli bir şekilde araştırıyordu. 1862’de Tıp Fakültesini başarıyla bitirerek Hamburg Hastanesi doktor yardımcılıklarından birine atandı.
Sabırlı, çalışkan bir kişi olan Doktor Koch, çevresindeki insanların kendisine üstün bir değer verdiklerini görüyor ve bu saygıyı kötüye kullanmayarak tükenmez bir çabayla araştırmalarına devam ediyordu. İnsanların hastalıkların pençesine düşmelerinden, birden bire sararıp solarak mum gibi eriyip gitmelerinden hayrete düşüyor, bunun nedenlerini öğrenmek istiyordu.
Bu soruların cevaplarının laboratuarındaki mikroskopta gizli olduğunu biliyordu. 1880 yılında Berlin Sağlık Kurulu’na atandı. Bu atama onun araştırmalarını genişletmesine yaradı. Gerçekten de işe başladıktan iki yıl sonra verem hastalığıyla ilgili ilk önemli araştırması yayınlandı.
1882 yılında bir gece hasta bir akciğer parçacığının dokuları içinde boyama usulüyle kahverengine boyanmış bir çok canlının kıpırdadığını gördü. İşte bunlar insanların bela olan verem hastalığının mikrobuydu.
Bu önemli buluş bütün dünya bili alanında büyük bir ilgiyle karşılandı ve büyük yankılar uyandırdı. Bu arada bir çok bilgin ve doktorla birlikte Hindistan, Afrika ve Japonya’ya geziye çıkan Koch, uyku hastalığı, malarya, tifüs gibi hastalıklar üzerinde incelemeler yaptı. Kolera hastalığını meydana getiren vibrion basilini buldu. Bütün bu keşiflerinden ötürü de 1905 Nobel ödülünü kazandı.
Yaşadığı sürece tıp konusundaki araştırmalarıyla insanlığa hizmet eden, bir çok eser yayımlayan Dr.Koch, 67 yaşındayken 1910 yılında kalp yetersizliğinden öldü.
Tetanos Aşısı
Hastalık eski Mısır ve Yunan hekimlerinden bu yana tanınmaktadır. Esas tanımını 1888’de Gowers yapmıştır. Hastalığı çene, ense ve sırt kaslarının kasılması ile başlayan sinir sisteminin; devamlı tonik kasılmalar, ani şiddetli kasılmalar ile karakterli bir hastalığı olarak tanımlanmıştır. Nicolaire 1884’te toprak bakterilerinden striknin benzeri bir toksini saptamıştır. Behring ve Kitasato 1890’da tetanoz toksoidi ile aktif immünizasyonu sağlamışlardır.
Difteri Aşısı
1826 da Pierre Bretonneau tarafından klinik bulgular tarif edilerek Difteri adı verilmiştir. Bretonneau membranöz kruplu bir hastada kızıldan difteriyi ayırarak tarif etmiştir. 1923 de hastalığın emin ve etkili aşısı bulunarak uygulamaya konmuştur. 1883 de difteri basili Edwin Klebs tarafından tarif edilmiş ve Friedrich Loeffler tarafından kültürü yapılmıştır ve bu nedenle de 1884 den itibaren Klebs-Loeffler basili adı verilen bu basilin hastalığın etyolojisinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir. 1888 de Emile Roux ve Alexandre Yersin basilin imal ettiği ekzotoksini tarif ederek myokardit ve nöritin nedenlerini açıklamışlardır. 1893 de Behring toksinin antitoksin tarafından nötralize edilerek insan ve hayvanlarda immunite sağladığını göstermiştir. 1924 de Ramon toksini formalinle birleştirerek toksoid yapmış ve immünizan ajan olarak kullanmıştır.
Çocuk Felci Aşısı (TOPV – polio)
İlk çocuk felci salgını 1887 yılında Stockholm’de tanımlanmıştır. 1950′li yıllara dek denenen çeşitli aşılama yöntemleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1954 yılında Salk ölü çocuk felci aşısını (IPV), 1957′de Sabin canlı-zayıflatılmış-ağızdan uygulanan çocuk felci aşısını (TOPV) geliştirmiştir. Bu gün hala bu iki araştırıcının aşıları yaygın olarak kullanılmaktadır. Canlı polio (çocuk felci) aşısının kullanımı kolaydır. Ağızdan iki damla verilerek uygulanır. Uygulama sonrasında emzirmenin bir zararı olmamakla birlikte, aşının çıkarılması olasılığına karşı bebek yakından izlenmelidir. Kusulursa aşı tekrarlanmalıdır. Ölü aşı ise iğneyle adale içine verildiği için uygulanması daha zordur. Ancak yan etki sıklığı çok daha azdır.
Çiçek Aşısı
Edward Jenner (17 Mayıs 1749 – 26 Ocak 1823) bir köy papazının çocuğu olarak dünyaya gelmiştir, İngiltere’de Gloucestershire’da bir operatörün yanında uzun süre çıraklık yapmış daha sonra tıp öğrenimini geliştirmek için Londra’ya gitmiş ve orada John Hunter’in öğrencisi olmuştur. Hocasının tavsiyesiyle 1775 yılında, o dönemlerdeki en yaygın ve can alan hastalık olan çiçek hastalığı ile ilgili araştırmalara başlamıştır. Araştırmaları sonucu çiçek hastalığına aşı bulan Jenner aynı yıl köyünde baş gösteren çiçek hastalığı salgını karşısında çocuklar üzerinde aşısını denemiş ve olumlu sonuçlar aldığını ispat etmiştir. Daha sonra 1796′da buluşu ile ilgili ayrıntılı bir rapor yayımlamış ve buluşu gerek Avrupa’da gerek ise Birleşik Amerika’da ilgiyle karşılanmış ve benimsenmişse de dönemim tıp bilginleri aşıya karşı çıkmışlardır. Fakat elde edilen sonuçların başarısı sebebi ile 1870 yılına gelindiğinde binlerce insan aşılanmıştır. Daha sonraki yıllarda çiçek aşısı İngiltere’nin dışında da yaygınlaşmış, bugün ise tüm dünyada kullanılmaktadır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2011       Mesaj #42
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
PASTÖR:1822 yılında Fransa'nın Dole şehrinde doğdu. 1846'da École Normale Supérieure'ün fen bölümünü bitirdi. 1847'de fizik ve kimya dalında doktora derecesini alan Pasteur, bu yıllarda izomerlik, kristal yapı ve optik etkinlik konularındaki çalışmalarıyla adını duyurmayı başardı. 1848'de Strasbourg Fen Fakültesi'nde yardımcı kimya profesörlüğüne yükseltildi. 1854'te Lille Fen Fakültesi'nde kimya profesörlüğüne ve Ecole Normale'de kurulmasını istediği araştırma laboratuarının yöneticiliğine getirildi. Bu laboratuarda, 1871'de şarbon, tavuk kolerası ve kuduz gibi virütik hastalıklar, bağışıklık mekanizması ve aşı hazırlama teknikleri üzerinde çalışmaya başlayan Pasteur, kuduz köpekler üzerindeki incelemelerini daha güvenli bir ortamda yapabilmek için 1885'te eski bir imparatorluk şatosunu amaca uygun olarak düzenleyerek, Pasteur Enstitüsü'nün çekirdeğini oluşturdu.

Sponsorlu Bağlantılar
Pasteur, Strasberg'li Marie Laurent ile evlendi. Marie'nin eşini, araştırmalarını her şeyin üstünde tutması için özendirmesi sayesinde Pasteur laboratuar çalışmaları üzerinde yoğunlaşabiliyor ve işine gereken zamanı ve önemi verebiliyordu. 1895 yılında Fransa'da öldü.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Mart 2011       Mesaj #43
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen daha güzel şeyler yazın
MeHmEtStC - avatarı
MeHmEtStC
Ziyaretçi
30 Mart 2011       Mesaj #44
MeHmEtStC - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
OLEY adlı kullanıcıdan alıntı

aşıyı bulan bilim insanları ve insanlığa sağladığı katkılar nelerdir

Aşıyı bulan bilim adamları kimlerdir?
aşıyı bulan bilim insanları ve insanlığa sağladığı katkılar nelerdir

ben hepsini bilmek istiyorum sizde sadece 1 soruyu cevaplayıp salla gitsin diosunuz yani
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2011       Mesaj #45
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
daha fazla bilgi yok. hemen veya kısa sürede yüklenmesini rica ediyorum.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Nisan 2011       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Difteri Aşısı
1826 da Pierre Bretonneau tarafından klinik bulgular tarif edilerek Difteri adı verilmiştir. Bretonneau membranöz kruplu bir hastada kızıldan difteriyi ayırarak tarif etmiştir. 1923 de hastalığın emin ve etkili aşısı bulunarak uygulamaya konmuştur. 1883 de difteri basili Edwin Klebs tarafından tarif edilmiş ve Friedrich Loeffler tarafından kültürü yapılmıştır ve bu nedenle de 1884 den itibaren Klebs-Loeffler basili adı verilen bu basilin hastalığın etyolojisinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir. 1888 de Emile Roux ve Alexandre Yersin basilin imal ettiği ekzotoksini tarif ederek myokardit ve nöritin nedenlerini açıklamışlardır. 1893 de Behring toksinin antitoksin tarafından nötralize edilerek insan ve hayvanlarda immunite sağladığını göstermiştir. 1924 de Ramon toksini formalinle birleştirerek toksoid yapmış ve immünizan ajan olarak kullanmıştır.
Verem Aşısı (Tüberküloz)
Alman hekim Heinrich Hermann Robert Koch (11 Aralık, 1843 - 27 Mayıs 1910) tarafından bulunmuştur. Verem'e neden olan bakteriyi (Mycobacterium tuberculosis) 1882'de keşfetmiştir. 19. yüzyılın ortalarında tüberküloz her yedi ölümden birinin sorumlusu olan çok ölümcül ve önemli bir hastalıktı. Bu nedenle Koch'un o dönemde yaptığı keşif cidden çok önemlidir ve onu bakteriyolojik araştırma konusunda ünlü Louis Pasteur ile denk kılmıştır.
Çiçek aşısı
İngiliz Dr. Edward Jenner tarafından bulunmuştur. Çiçek hastalığı, her yaşta ve her cinste kişilerde görülen, irinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan, ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalıktır. Variola da denir. Çocuklarda daha sık görülür. Variola major ve Variola minor olmak üzere iki tipi vardır. İlkinde ölüm oranı, ikincisine göre daha yüksektir. Çiçeğin etkeni Poxvirus grubundan bir virüstür (Çiçek virüsü); hastalık yaralarının içinde bulunur ve hastanın eşyalarıyla, hastaya yaklaşmayla, sineklerle ve virüslü havanın solunmasıyla bulaşır. Kuluçka dönemi 10-14 gündür. Ani ve şiddetli belirtilerle başlayan hastalıkta baş ve sırt ağrısı, kusma, kas sertleşmesi ve 39-40 °C'ye varan ateş görülür. 3-4 gün süren bu başlangıç dönemini vücutta kırmızılık izler, ateş düşer. Önce yüzde, ardından baş, göğüs, sırt, kol ve bacaklarda sert kabartılar durumunda küçük kırmızı lekeler belirir. Bunların içi sıvı doludur, daha sonra bunlar sivilce biçiminde cerahatli kesecikler durumuna dönüşür. Bu sırada ateş yeniden yükselir. 12. gün dolayında sivilceler patlar, 16. gün dolayında da sivilcelerin üzeri kabuklaşır. 2. ve 3. haftalarda kabuklar yerlerinde çukur bırakarak düşerler.
Tetanos Aşısı
Emil Adolfvon Behring (1854-1917) ve Shibasaburo Kitasato (1852-1931) tarafından bulunmuştur. Hastalık eski Mısır ve Yunan hekimlerinden bu yana tanınmaktadır. Esas tanımını 1888’de Gowers yapmıştır. Hastalığı çene, ense ve sırt kaslarının kasılması ile başlayan sinir sisteminin; devamlı tonik kasılmalar, ani şiddetli kasılmalar ile karakterli bir hastalığı olarak tanımlanmıştır. Nicolaire 1884’te toprak bakterilerinden striknin benzeri bir toksini saptamıştır. Behring ve Kitasato 1890’da tetanoz toksoidi ile aktif immünizasyonu sağlamışlardır.
Çiçek Aşısı
Edward Jenner (17 Mayıs 1749 - 26 Ocak 1823) bir köy papazının çocuğu olarak dünyaya gelmiştir, İngiltere'de Gloucestershire'da bir operatörün yanında uzun süre çıraklık yapmış daha sonra tıp öğrenimini geliştirmek için Londra'ya gitmiş ve orada John Hunter'in öğrencisi olmuştur. Hocasının tavsiyesiyle 1775 yılında, o dönemlerdeki en yaygın ve can alan hastalık olan çiçek hastalığı ile ilgili araştırmalara başlamıştır. Araştırmaları sonucu çiçek hastalığına aşı bulan Jenner aynı yıl köyünde baş gösteren çiçek hastalığı salgını karşısında çocuklar üzerinde aşısını denemiş ve olumlu sonuçlar aldığını ispat etmiştir. Daha sonra 1796'da buluşu ile ilgili ayrıntılı bir rapor yayımlamış ve buluşu gerek Avrupa'da gerek ise Birleşik Amerika'da ilgiyle karşılanmış ve benimsenmişse de dönemim tıp bilginleri aşıya karşı çıkmışlardır. Fakat elde edilen sonuçların başarısı sebebi ile 1870 yılına gelindiğinde binlerce insan aşılanmıştır. Daha sonraki yıllarda çiçek aşısı İngiltere'nin dışında da yaygınlaşmış, bugün ise tüm dünyada kullanılmaktadır.
Çocuk Felci Aşısı
ABD'li hekim ve Bakteriyolog Jonas Edward Salk (28 Ekim 1914, New York - 23 Haziran 1995, Kalifornya) tarafından bulunmuştur. İlk çocuk felci salgını 1887 yılında Stockholm'de tanımlanmıştır. 1950'li yıllara dek denenen çeşitli aşılama yöntemleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1954 yılında Salk ölü çocuk felci aşısını (IPV), 1957'de Sabin canlı zayıflatılmış ağızdan uygulanan çocuk felci aşısını (TOPV) geliştirmiştir. Bu gün hala bu iki araştırıcının aşıları yaygın olarak kullanılmaktadır. Canlı polio (çocuk felci) aşısının kullanımı kolaydır. Ağızdan iki damla verilerek uygulanır. Uygulama sonrasında emzirmenin bir zararı olmamakla birlikte, aşının çıkarılması olasılığına karşı bebek yakından izlenmelidir. Kusulursa aşı tekrarlanmalıdır. Ölü aşı ise iğneyle adale içine verildiği için uygulanması daha zordur. Ancak yan etki sıklığı çok daha azdır.
Hebatit Aşısı
Baruch Samuel Blumberg tarafından bulunan virüs kökenli hepatit tüm dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Bugüne değin virüs hepatitine neden olan beşten çok virüs saptanmıştır. Bunlar A,B,C,D ve E tipleridir. Yan etkiler ve komplikasyonları:En sık görülen yan etkiler aşı yerinde kızarıklık,kaşıntı ve şişliktir. Bunlar çok hafif seyreder ve genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur. Ender olarak ateş,bulantı ve yorgunluk görülebilir. Aşı hepatit B virüsüne karşı tam bir bağışıklık sağlar.
Boğmaca
Boğmaca çok kolay bulaşan,zatürreeye,havale nöbetlerine ve beyin işlevinde bozukluklara yol açabilen ağır bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık en çok çocuklarda görülür ve belirtiler özellikle bu yaşlarda ağırdır. Boğmaca aşısı genellikle difteri ve tetanos aşısıyla birlikte uygulanır.
Tepki ve komplikasyonları:En yaygın komplikasyonları kızarıklık ve şişliktir. Boğmaca aşısına bağlı tepkilerin yaşla birlikte arttığı görülmektedir.
Kızamık Aşısı
Yaygın bir çocukluk hastalığı olan kızamık,bazen çok tehlikeli boyutlara varıp kulak enfeksiyonuna,bronşit,zatürree gibi komplikasyonlara neden olabilir. Çocukların büyük bölümü kızamığa okul çağlarında yakalanır. Bu nedenle çocuğun henüz hastalığın bulaşabileceği topluluklara girmeden aşı olması gerekir. Günümüzde kızamık aşısı kızamıkçık ve kabakulak aşısıyla karma olarak uygulanmaktadır.
Tepki ve komplikasyonları: Aşılanan çocukların %6’sında aşıdan 6gün sonra görülen ateş, 5-6 gün kadar sürebilir. Ender olarak kızamık döküntüleri görülebilir.
Kabakulak Aşısı
Kabakulak,okul çağındaki çocuklarda sık görülen bir enfeksiyon hastalığıdır. Genellikle tükürük bezlerini etkiler,ama başka organlarda da enfeksiyona yol açtığı olur. Aşı %90 oranında 10 yıl süreyle yeterli bağışıklık sağlar. Aşı tavuk embriyonundan üretilen kabakulak virüsü kültüründen elde edilir. Bu nedenle yumurtaya karşı alerjisi olduğu bilinenlere uygulanmamalıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Nisan 2011       Mesaj #47
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tifo aşısını kim buldu yaa
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2011       Mesaj #48
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kabakulak Aşısı

Kabakulak,okul çağındaki çocuklarda sık görülen bir enfeksiyon hastalığıdır. Genellikle tükürük bezlerini etkiler,ama başka organlarda da enfeksiyona yol açtığı olur. Aşı %90 oranında 10 yıl süreyle yeterli bağışıklık sağlar. Aşı tavuk embriyonundan üretilen kabakulak virüsü kültüründen elde edilir. Bu nedenle yumurtaya karşı alerjisi olduğu bilinenlere uygulanmamalıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Nisan 2011       Mesaj #49
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bence daha ayrıntılı olmalıydı yani ben öyle düşünüyorum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mayıs 2011       Mesaj #50
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar difteri aşısını kim bulmuş yardımcı olursanız sevinirim acil....... yardım..

Benzer Konular

8 Nisan 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
11 Nisan 2015 / johnnyx94 Soru-Cevap
16 Şubat 2010 / Misafir Cevaplanmış
7 Ocak 2017 / Misafir Cevaplanmış