Arama

Bir atom ile cisim arasındaki sürtünme katsayısını nasıl bulabiliriz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Mart 2010 Gösterim: 7.748 Cevap: 5
CEWAP - avatarı
CEWAP
Ziyaretçi
11 Nisan 2009       Mesaj #1
CEWAP - avatarı
Ziyaretçi
Bir atom ile bir cisim arasındaki sürtünme katsayısı nasıl bulunur?Bunu bulurken deney yaparsak deneyi nasıl yapacağız ve deney düzeneği için gerekli malzemeler nelerdir?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
Sürtünme katsayısı olan mü sayısını açıklar mısınız? (Metin Atılgan)

Sponsorlu Bağlantılar
Bu soru, haklı gerekçelerle o kadar sık soruluyor ki; ayrıntılı bir yanıt vermek, çok yerinde olacak. Sabrınıza sığınarak başlayayım...

Sürtünme kuvveti diye, temas halindeki iki cismin arayüzeyinde, yüzeylerin birbirine göre hareketini engelleyici yönde oluşan kuvvete denir.

Örneğin alttaki şekilde üstte görüldüğü gibi, bir cisim yerde duruyor olsun. Biz bu cisme önce, cismi hareket ettirmeye yetemeyecek kadar küçük bir yatay F kuvveti uygulayalım. Cisim hareket edememiştir, çünkü; cismin alt yüzeyiyle zemin arasında bir sürtünme kuvveti f oluşmuş olup, uyguladığımız yatay F kuvvetini dengelemektedir. Biz uyguladığımız yatay F kuvvetini arttırdıkça, sürtünme kuvveti f de artar. Bu sırada sürtünme kuvveti, arayüzeye dik olan kuvvetlerden bağımsız olup, sadece uygulamakta olduğumuz yatay kuvvete bağlıdır. Ta ki, uyguladığımız F kuvveti bir eşik değerini aşana kadar. Bu eşik değeri aşıldığında, cisim harekete geçer ve tam bu sırada, hepimizin günlük deneyimlerimizden tanışık olduğumuz üzere, sürtünme kuvveti ansızın, bir miktar azalır. Azalmış ve hem de, uyguladığımız yatay kuvvetten bağımsız bir hal almıştır. Yatay kuvveti ne kadar arttırırsak arttıralım, artık hep aynı büyüklükte kalır.

muu

Hareketin eşiğine kadarki sürtünme kuvvetine ‘statik,’ hareket başladıktan sonrakine de ‘kinetik’ sürtünme denir. Statik sürtünme kuvvetinin büyüklüğü değişken olup, herhangi bir aşamada, cisme o an uygulanmakta olan yatay kuvvete eşittir. Bu durum, şeklin alt tarafındaki grafikte 45 derece eğimli doğrusal kesim olarak görülüyor. Halbuki kinetik sürtünme; eşik değeri aşılıp da cisim harekete geçtikten sonra devreye girer ve büyüklüğü; uygulanan yatay kuvvetten bağımsız olup, arayüzeye dik olan ‘normal’ kuvvetle orantılıdır. Bu ise, aynı grafiğin devamındaki yatay doğru olarak görülüyor. İki doğrusal kesim arasında, sürtünme kuvvetinde bir azalma var.

Sürtünme kuvvetinin davranışı böyle. Kökeni ise, iki cismin temas eden yüzeylerinde bulunan atom ya da moleküller arasındaki elektrostatik çekme kuvvetleri. Her ne kadar, bir malzemeyi oluşturan atom ya da moleküller, elektrik yükü açısından toplamda nötür iseler de, bu atom veya moleküllerin; aralarındaki elektron alışverişinin veya paylaşımının sonucu olarak; bazı kısımlarında artı, bazı kısımlarında da eksi yük fazlalıkları bulunuyor. Bu yerel yük dengesizlikleri, atom veya moleküller arasında çekme kuvvetleri oluşturuyor. Malzemeyi bir arada tutan ‘molekül kuvvetleri’ de, bu ‘elektrostatik kuvvet kalıntıları’ndan oluşuyor zaten. Dolayısıyla, iki cisim birbiriyle temas ettirildiğinde, her birinin içinde ayrı ayrı var olan ve her ikisini de ayrı ayrı bir arada tutan çekme kuvvetleri, iki cisim arasında da oluşmaya başlıyor. Sürtünme kuvveti bu... Karmaşık bir kuvvet olduğu için, kuramsal olarak hesaplanamıyor ve ancak deneysel olarak incelenebiliyor.

Atom ya da moleküller, yani yüzeyler birbirlerine ne kadar yakınsa, aradaki çekim kuvvetleri, dolayısıyla da sürtünme kuvveti o kadar büyük oluyor. İki yüzeyin birbirine yakınlığını belirleyen etken ise, az önceki anlatımda uyguladığımız yatay kuvvet değil; yüzeyler arasındaki normal kuvvet. Bu kuvvet ne kadar büyük olursa, iki yüzeyi birbirine o kadar fazla yaklaştırıyor. Dolayısıyla, sürtünme kuvvetinin, iki cisim arasındaki normal kuvvetle orantılı olması beklenir ve bu iki kuvvet arasındaki orantı sayısına, ‘sürtünme katsayısı’ denir. Şöyle ki; sürtünme kuvveti, fFN ifadesiyle verilir. Burada; statik sürtünme için μs, kinetik sürtünme için μk değerleri kullanılır. Aslında statik sürtünme katsayısı μs‘ye, iki cisim arasında henüz bir hareket söz konusu olmadığından, ‘dururkenki sürtünme katsayısı,’ kinetik sürtünme katsayısı μs‘ye de, ‘kayarkenki sürtünme katsayısı’ demek daha doğru olurdu. Statik sürtünme katsayısı μs, statik sürtünme kuvvetinin olası en büyük, yani eşik değeriyle normal kuvvet arasındaki oranı; μk ise, hareket halindeki sürtünme kuvvetiyle normal kuvvet arasındaki oranı belirler. Statik sürtünmeyle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken husus, f=μsFN ilişkisinin yalnızca, hareketin başlamasından hemen önceki statik sürtünme kuvvetinin büyüklüğünü veriyor olmasıdır, daha öncekileri değil. Bu eşik değerinden öncesi için; statik sürtünme kuvveti f’nin büyüklüğü, tekrarlamak pahasına; normal kuvvet F’nin büyüklüğünden bağımsız olup, cisim üzerindeki yatay kuvvetlerin toplamına eşittir. Öte yandan, hareketin başlamasıyla birlikte sürtünme kuvvetinin azalması, μs>μk olmasını gerektirir. Bu azalmanın nedeni, temas yüzeyleri üzerindeki pürüzlerin, hareket nedeniyle kısmen de olsa törpülenmesidir. Tıpkı, birbirine sürtülen iki zımpara arasındaki sürtünme kuvvetinin, zımparalardaki pürüzler aşındıkça azalmasında olduğu gibi. Ya da temas yüzeyi üzerinde, hareket bir kez başladıktan sonra hareketin devamını kolaylaştıran yağ veya benzeri yabancı unsurların bulunması ve yüzeydeki girintileri doldurmasıdır. Tıpkı, birbirine sürtülen iki sünger taşı arasındaki sürtünme kuvvetinin, gözenekler tozla doldukça azalmasında olduğu gibi. Bu durumda, ki bu husus çok önemli; temas yüzeylerinde safsızlık veya kirliliklerin bulunmaması ve de geometrik girinti çıkıntıların olmaması halinde, statik ve kinetik sürtünme katsayılarının farklı olması için ortada neden kalmaz. Nitekim, arayüzeyleri iyice temizlenip parlatılmış metal cisimler arasındaki statik ve kinetik sürtünme katsayıları arasında bir fark gözlenemiyor. Sürtünme kuvveti aslında, hakkındaki genellemelerin her birine karşı istisnalar bulunabilen karmaşık bir kuvvettir. Örneğin, iki cisim arasındaki temas yüzeyinin daha pürüzsüz ve temiz hale getirilmesi, her zaman için sürtünme kuvvetinin azalacağı anlamına gelmiyor. Çünkü bilindiği gibi; aynı metalden iki parça alınıp da, arayüzeyleri yeterince temizlenip, dümdüz hale getirildiğinde; aralarındaki sürtünme kuvveti azalmak bir yana, iki parçayı tek bir metal parçası haline getirecek kadar artabiliyor ve buna ‘soğuk kaynak’ deniyor.

Kinetik sürtünme kuvveti ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, bu kuvvetin, genelde sanılanın aksine; iki cisim arasındaki temas yüzeyinin genişliğinden bağımsız olup, yalnızca normal kuvvetin büyüklüğüne bağlı olmasıdır. Bu durum; temas yüzeyinin birim alanı başına oluşan sürtünme kuvvetinin (pf=f/A) sadece temas yüzeylerinin birbirine ne kadar yakın olduğuna bağlı olmasından ve yakınlık arttıkça büyümesinden kaynaklanıyor. Temas yüzeylerinin birbirine yakınlığını belirleyen etken ise, temas yüzeyinin genişliği değil, birim alan başına uygulanan normal kuvvet (pN=FN/A), yani temas yüzeyleri üzerindeki basınçtır. Şimdi; birim alan başına sürtünme kuvveti pf, birim alan başına normal kuvvet, yani pN ile orantılı ise; toplam sürtünme kuvveti pfA’nın da; pNA ile orantılı olması gerekir. Yani; bu birincisi f, ikincisi de FN olduğuna göre; f =μkFN olmak zorundadır. Dolayısıyla, gerek iki cisim arasındaki statik sürtünme kuvvetinin eşik değeri, gerekse kinetik sürtünme kuvveti olsun, her iki kuvvetin de büyüklüğü; temas yüzeyinin alanından bağımsız olup; bu yüzeye dik olan normal kuvvet ile, ilgili sürtünme katsayısının çarpımıyla belirleniyor. Kuvvetin büyüklüğü; temas yüzeyinin alanından bağımsız olmakla beraber, yüzeylerin özelliklerine bağlı. Çünkü sürtünme katsayısını, bu özellikler belirliyor.

Statik ve kinetik sürtünmeden başka, bir de ‘yuvarlanma sürtünmesi’nden söz edilir. Örneğin bir araba tekerleğinin ‘kaymadan yuvarlanma’sı sırasında, her an için, lastiğin en alt noktası, yerdeki bir noktayla temas halindedir. O çok kısa süren temas sırasında, bu iki nokta öpüşmüş olup; tekerin merkezinden bakıldığında aynı hızla geriye doğru kaçıyor olmakla beraber, yerden bakıldığında hareketsizdirler. Öte yandan, tekerle yer arasındaki sürtünme kuvvetinin tamamı, bu iki nokta üzerinde toplanmıştır. Noktalar birbirlerine karşı hareket halinde olmadıklarından, bu bir statik sürtünme kuvvetidir ve kuvvet eşik değerine ulaşmamışsa eğer, büyüklüğü normal kuvvetlerden hareketle hesaplanamaz. Sistemin dinamik denklemlerinin yazılıp çözülmesi gerekir. Fakat önemli olan şu ki; noktalar birbirine karşı hareket halinde olmadıklarından, bu sürtünme kuvvetine karşı iş yapılmamaktadır. Dolayısıyla kuramsal olarak, bu ‘kaymadan yuvarlanma’ sırasında, sürtünme nedeniyle enerji kaybının olmaması gerekir. Fakat, lastik yol buyunca ezişip büzüşerek, şekil değiştirip durmaktadır ve ideal esnek bir malzeme olmadığından, kısmen de esnek olmayan (plastik) şekil değiştirmelerine uğramaktadır. Şekil değiştirmelerin esnek olmayan bu bileşeninin emdiği enerji, geriye alınamazdır ve ısıya dönüştürülür. Öte yandan, tekerleğin aksında, metalin metale sürtünmesinden dolayı bazı sürtünme kayıpları vardır. Sonuç olarak; bu kayıpların hesabına yönelik, üçüncü bir; ‘kaymadan yuvarlanmanın sürtünme katsayısı’ μY tanımlanmıştır.

Sürtünme kuvveti sadece katı cisimler arasında değil, sıvılar ve gazlar arasında da var. Bu kuvvet, bizim için bazen sorun oluşturmakla beraber, işimize de çok yarıyor. Örneğin, yerle aramızdaki sürtünme kuvveti olmasaydı, dünyayı geriye doğru itip ileri doğru hareket edemezdik. Bir otomobil keza öyle. O zaman, yegane hareketli canlılar kuşlar olabilirdi. Onlar da, uçuş sonrasında bir dala konup pençeleriyle dalı kavradıklarında, dalın etrafında pervane gibi döner dururdu. Hayat zor olurdu. Sürtünme kuvvetinin sağladığı hareket imkanından yararlanıyor, yol açtığı enerji kayıplarını azaltmak için de yöntemler arıyoruz. Bilindiği gibi, sürtünen yüzeyler arasına kaygan maddeler koyarak, bu kayıpları azaltmaya çalışıyoruz. Çeşitli yağlama malzemelerinin özelliklerini inceleyen bilim dalına ‘triboloji’ deniyor. Ancak, iki cisim arasındaki sürtünmeyi azaltmanın tek yolu, arayüzeyi yağlamak değil. Bu amaçla, hızlı tren raylarında olduğu gibi, manyetik kaldırma kuvvetlerinden de yararlanılıyor. Keza, yüzeylerin sürtünme sırasında çıkardıkları ses dalgaları da, iki yüzey arasında enerjik bir yastık oluşturmak suretiyle bu kayıpları azaltıyor. Buna ‘akustik yağlama’ deniyor. II. Dünya Savaşı’nda kullanılan Panzer tanklarının paletlerinde olmuş olduğu gibi...

Son olarak bir de, sürtünme katsayısı büyüklüklerine bakalım. Sürtünme kuvveti karmaşık bir kuvvet olduğundan, kuramsal olarak hesaplanamıyor. Sadece deneysel olarak ölçülebiliyor ve cisimlerin sürtünme özelliklerini inceleyen bilim dalına ‘triboloji’ deniyor. Öte yandan, sürtünme daima iki cisim arasında yer aldığından, tek bir cisim için sürtünme katsayısı anlamsız. Dolayısıyla, sürtünme katsayıları hep, birer malzeme çifti için geçerli. Günlük yaşamda karşılaştığımız sürtünme problemleriyle ilgili olarak, pek çok malzeme çifti için ölçümler yapılıp listelenmiş. Geçimini bu işten sağlayan şirketler, kullandıkları malzemeleri kendileri inceleyip, sürtünme katsayılarını kendileri ölçüyorlar. Tabii, ölçüm için hazırlanan örnekler birbirlerinin tıpatıp aynı olamıyor. Bu yüzden; belli bir malzeme çifti için dahi, farklı listelerde verilen sürtünme katsayıları arasında, ufak tefek de olsa farklılıklar var. İki cisim arasındaki sürtünme katsayısı, genelde 0-1 arasında değişmekle beraber, 1’den büyük olabiliyor. Ki bu son durumda, yani katsayının 1’den büyük olması halinde, bu cisimlerden birini diğerinin üzerinde yatay yönde harekete geçirebilmek (statik) ya da kaydırabilmek (kinetik) için; yatay yönde, o cismin ağırlığından daha büyük bir kuvvet uygulamak gerekiyor. Böyle malzemeler var. Örneğin, arayüzey temiz ve kuru olmak kaydıyla; gümüşün gümüş üzerindeki statik sürtünme katsayısı 1.4 kadar. Katıların kauçuk üzerindeki kinetik sürtünme katsayısı ise 1 ile 4 arasında değişiyor. Yukarıda bahsettiğimiz ‘soğuk kaynak’ durumunda ise, sürtünme katsayısı daha da büyük değerler alabiliyor. Sürtünme katsayılarının en küçük değerlerine gelince; teflon üzerinde teflon için, statik ve kinetik sürtünme katsayıları eşit ve 0.04. Eklemlerimiz için de bu iki değer birbirine eşit ve daha bile küçük: 0.01. Fakat, uzun zamandır sanılmış olanın aksine, sürtünme katsayısı 0 dahi olabiliyor. Yakınlarda, karbon yapıların incelenmesi sırasında keşfedilen ve ‘süperyağlama’ denilen etkide, birbirinin üzerinden kayan iki karbon yapı arasındaki sürtünme kuvvetinin 0 olduğu gözlemlendi.

Sorunuz için teşekkürler.

Vural Altın
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
11 Nisan 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Sürtünme katsayısı: Sürtünme katsayısı boyutsuz ve skaler bir değerdir. İki obje arasındaki sürtünme kuvvetinin iki objeyi birbirine bastıran kuvvete oranı olarak da belirtilebilir. Sürtünme katsayısı kullanılan materyale göre değişir. (Buz ve çelik arasındaki düşük sürtünme ya da lastik ile asfalt arasındaki yüksek sürtünme gibi) Sürtünme katsayısı genellikle 1 ile 0 arasında olur fakat katsayı 1.7 ye kadar çıkabilir. Teflon'un sürtünme katsayısı ise 0.04 gibi çok düşük olabilir. Eğer sürtünme katsayısı 0 ise obje yüzeye temas etmiyor demektir, yani tepki kuvveti yoktur.Yüzey yapışkan ise sürtünme katsayısı genellikle sonuca uymaz.

Sponsorlu Bağlantılar
Sürtünme çeşitleri:
  • Statik sürtünme (cisim hareket etmiyorsa geçerlidir)
  • Dinamik sürtünme (cisim hareket ediyorsa geçerlidir)
  • Yuvarlanan cisimlerde sürtünme
Yuvarlanan cisimlerde cisim ilegörülür. Çünkü cisim ile yerin teması sırasında cisimde hareket gerçekleşmez. Eğer cisim hem yuvarlanıyor hem de kayıyor ise, o zaman dinamik sürtünme de görülür.

Sürtünme Kuvvetinin Özellikleri:
1.Sürtünme kuvveti sürtünen yüzeylerin cinsine bağlıdır. Cisme etkiyen sürtünme kuvveti yüzeylerin cinsine göre değişir. 2.Sürtünme kuvveti (yatay düzlemde) cismin ağırlığıyla doğru orantılı değişir. 3.Sürtünme kuvveti sürtünen yüzeylerin büyüklüğüne bağlı değildir. 4.Sürtünme kuvveti daima harekete zıt yöndedir. 5.Sürtünme kuvvetinin hareket ettirici özelliği yoktur. Sürtünme Kuvvetinin Olumlu ve Olumsuz Yönleri :
1. Yürümeyi kolaylaştırır. Hareketi zorlaştırır. 2. Sürtünme kuvveti nedeniyle yerine koyduğumuz koltuk ve masa gibi eşyalar yerinde kalır. 3. Metaller arasında oluşan sürtünme sonucu sert metal yumuşak metali aşındırır. Enerji kaybına neden olur. Arabaların motor gücünün yaklaşık %20 si sürtünme kuvvetini yenmeye harcanır. 4. Sporcular ayaklarına giydikleri çıkıntılı ayakkabılar ile daha rahat yere basarlar. 5. Sürtünme kuvveti cisimleri aşındırır . 6. Araba,uçak,gemi ve trenin hızını yavaşlatır. 7. Sürtünme kuvveti olmasaydı dağ yamaçlarındaki kaya ve topraklar kolaylıkla kayardı. 8. Kalemle yazamaz ve ya yazdıklarımızı silemezdik. 9. Arabalar frene basılınca duramazdı.
Sürtünme Kuvvetinin Bağlı Olduğu Etkenler
a) Yüzeyin pürüzlü olması
Cismin hareket edeceği yüzeyin pürüzlü olması cismin hareketinde önemlidir. Pürüzlü yüzeylerde cisimlerin hareket etmesi için daha büyük kuvvete ihtiyaç vardır. Bütün yüzeylerde mutlaka pürüz vardır. Cisimler birbiri üzerinde hareket ederken, yüzeylerindeki girinti ve çıkıntılar birbirinin içerisine girerek cismin hareket etmesini güçleştirirler. Cilalı yüzeylerde bu girinti-çıkıntılar daha az olduğundan sürtünme kuvveti de o oranda azdır. Bu nedenle pürüzlü yüzeylerin yağlanması ile bu girintiler azaltılarak daha az sürtünme kuvveti uygulaması sağlanabilir.
b) Cismin ağırlığı

Bir cismin ağırlığı arttığında cismin ve yüzeyin girinti-çıkıntıları daha fazla birbiri içine gireceğinden sürtünme de artar. Yani cismin hareketini engelleyen kuvvetin büyüklüğü de artar. Cismin hareket etmesini engelleyen bu kuvveti yenmek için, bu kuvvetten daha büyük bir kuvveti cisme uygulamak gerekir.
Sürtünme Kuvvetinin Etkileri
Sürtünme kuvveti, cisimlerin yüzeyde tutunmasına yardım eden bir etkendir. Eğer sürtünme kuvveti var olmasaydı birçok yaşamsal faaliyet mümkün olmazdı. Yolda yürüyemez, bir yerde oturamaz, yemek yiyemez, yazı yazamaz, araç kullanamazdık. Örneklerde de görüldüğü gibi her türlü hayati olayın gerçekleşmesinde sürtünme kuvvetinin etkisi vardır. Araba örneğini biraz açacak olursak, yolda hareketine başlayan bir aracın durması sürtünme kuvvetinin etkisi ile oluşmaktadır. Bu kuvvet olmasaydı frenler tutmayacağı için araba sürekli hareket ederdi.
Buzun sürtünme kuvvetinin toprak veya asfalta göre daha düşük bir sürtünme kuvveti olduğu bilinmektedir. Kışın buzlu yollarda araçlar daha fazla kaymakta ve frenlerin etkisi daha az olmaktadır. Bu nedenle kışın meydana gelen kazalar, diğer zamanlara göre daha fazla olmaktadır. Bu nedenle kışın buzun erimesi için tuz kullanılması (suyun donma sıcaklığını düşürür) veya toprak atılması bu sürtünme kuvvetini artırmak içindir.
Sürtünme kuvvetinin hayatımızı kolaylaştıran çok büyük etkilerinin yanında günlük yaşantıda işleri zorlaştırdığı da bilinmektedir. Çünkü sürtünme kuvvetini yenerek, cisimleri harekete geçirmek için daha büyük kuvvet kullanılması gerekir. Ve büyük yükleri, sürtünme kuvveti nedeni ile kas gücümüzle hareket ettiremeyiz. Bundan dolayı çeşitli makineler kullanarak bu yükleri hareket ettiririz. Makineler çalışırken, içerisindeki parçalar birbirine sürtünürler. Sürtünen bu parçalar zamanla aşınarak kullanılmaz hale gelirler. Makinelerin yıpranmasını engellemek için sürtünme kuvvetini düşürücü önlemler almak gerekir. Yani sürtünme kuvvetinin çok büyük yararları olmakla beraber bazı zorlukları da vardır.
Sürtünme Kuvvetini Artırmak ve Azaltmanın Yolları
Sürtünme kuvvetinin, bir olayın gerçekleşmesi için yetersiz kaldığı durumlarda alınması gereken tedbirler vardır. Bunlardan bazılarını sıralayacak olursak;
a) Kışın araba lastiklerine zincir takılması,
b) Sporcuların ayakkabılarının altına dişler yapılması,

c) İş makinelerinin tekerlerinde dişlerin daha büyük yapılması,

d) Büyük kütlelerin altına tekerlek tipinde cisimlerin konulması,

e) Makinelerin yağlanması,
f) Dik yokuşlarda ulaşımı kolaylaştırmak için önlemler alınmasıdır


kaynak: vikipedi
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
11 Nisan 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Sürtünme katsayısı olan mü sayısını açıklar mısınız? (Metin Atılgan)

Bu soru, haklı gerekçelerle o kadar sık soruluyor ki; ayrıntılı bir yanıt vermek, çok yerinde olacak. Sabrınıza sığınarak başlayayım...

Sürtünme kuvveti diye, temas halindeki iki cismin arayüzeyinde, yüzeylerin birbirine göre hareketini engelleyici yönde oluşan kuvvete denir.

Örneğin alttaki şekilde üstte görüldüğü gibi, bir cisim yerde duruyor olsun. Biz bu cisme önce, cismi hareket ettirmeye yetemeyecek kadar küçük bir yatay F kuvveti uygulayalım. Cisim hareket edememiştir, çünkü; cismin alt yüzeyiyle zemin arasında bir sürtünme kuvveti f oluşmuş olup, uyguladığımız yatay F kuvvetini dengelemektedir. Biz uyguladığımız yatay F kuvvetini arttırdıkça, sürtünme kuvveti f de artar. Bu sırada sürtünme kuvveti, arayüzeye dik olan kuvvetlerden bağımsız olup, sadece uygulamakta olduğumuz yatay kuvvete bağlıdır. Ta ki, uyguladığımız F kuvveti bir eşik değerini aşana kadar. Bu eşik değeri aşıldığında, cisim harekete geçer ve tam bu sırada, hepimizin günlük deneyimlerimizden tanışık olduğumuz üzere, sürtünme kuvveti ansızın, bir miktar azalır. Azalmış ve hem de, uyguladığımız yatay kuvvetten bağımsız bir hal almıştır. Yatay kuvveti ne kadar arttırırsak arttıralım, artık hep aynı büyüklükte kalır.

muu

Hareketin eşiğine kadarki sürtünme kuvvetine ‘statik,’ hareket başladıktan sonrakine de ‘kinetik’ sürtünme denir. Statik sürtünme kuvvetinin büyüklüğü değişken olup, herhangi bir aşamada, cisme o an uygulanmakta olan yatay kuvvete eşittir. Bu durum, şeklin alt tarafındaki grafikte 45 derece eğimli doğrusal kesim olarak görülüyor. Halbuki kinetik sürtünme; eşik değeri aşılıp da cisim harekete geçtikten sonra devreye girer ve büyüklüğü; uygulanan yatay kuvvetten bağımsız olup, arayüzeye dik olan ‘normal’ kuvvetle orantılıdır. Bu ise, aynı grafiğin devamındaki yatay doğru olarak görülüyor. İki doğrusal kesim arasında, sürtünme kuvvetinde bir azalma var.

Sürtünme kuvvetinin davranışı böyle. Kökeni ise, iki cismin temas eden yüzeylerinde bulunan atom ya da moleküller arasındaki elektrostatik çekme kuvvetleri. Her ne kadar, bir malzemeyi oluşturan atom ya da moleküller, elektrik yükü açısından toplamda nötür iseler de, bu atom veya moleküllerin; aralarındaki elektron alışverişinin veya paylaşımının sonucu olarak; bazı kısımlarında artı, bazı kısımlarında da eksi yük fazlalıkları bulunuyor. Bu yerel yük dengesizlikleri, atom veya moleküller arasında çekme kuvvetleri oluşturuyor. Malzemeyi bir arada tutan ‘molekül kuvvetleri’ de, bu ‘elektrostatik kuvvet kalıntıları’ndan oluşuyor zaten. Dolayısıyla, iki cisim birbiriyle temas ettirildiğinde, her birinin içinde ayrı ayrı var olan ve her ikisini de ayrı ayrı bir arada tutan çekme kuvvetleri, iki cisim arasında da oluşmaya başlıyor. Sürtünme kuvveti bu... Karmaşık bir kuvvet olduğu için, kuramsal olarak hesaplanamıyor ve ancak deneysel olarak incelenebiliyor.

Atom ya da moleküller, yani yüzeyler birbirlerine ne kadar yakınsa, aradaki çekim kuvvetleri, dolayısıyla da sürtünme kuvveti o kadar büyük oluyor. İki yüzeyin birbirine yakınlığını belirleyen etken ise, az önceki anlatımda uyguladığımız yatay kuvvet değil; yüzeyler arasındaki normal kuvvet. Bu kuvvet ne kadar büyük olursa, iki yüzeyi birbirine o kadar fazla yaklaştırıyor. Dolayısıyla, sürtünme kuvvetinin, iki cisim arasındaki normal kuvvetle orantılı olması beklenir ve bu iki kuvvet arasındaki orantı sayısına, ‘sürtünme katsayısı’ denir. Şöyle ki; sürtünme kuvveti, fFN ifadesiyle verilir. Burada; statik sürtünme için μs, kinetik sürtünme için μk değerleri kullanılır. Aslında statik sürtünme katsayısı μs‘ye, iki cisim arasında henüz bir hareket söz konusu olmadığından, ‘dururkenki sürtünme katsayısı,’ kinetik sürtünme katsayısı μs‘ye de, ‘kayarkenki sürtünme katsayısı’ demek daha doğru olurdu. Statik sürtünme katsayısı μs, statik sürtünme kuvvetinin olası en büyük, yani eşik değeriyle normal kuvvet arasındaki oranı; μk ise, hareket halindeki sürtünme kuvvetiyle normal kuvvet arasındaki oranı belirler. Statik sürtünmeyle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken husus, f=μsFN ilişkisinin yalnızca, hareketin başlamasından hemen önceki statik sürtünme kuvvetinin büyüklüğünü veriyor olmasıdır, daha öncekileri değil. Bu eşik değerinden öncesi için; statik sürtünme kuvveti f’nin büyüklüğü, tekrarlamak pahasına; normal kuvvet F’nin büyüklüğünden bağımsız olup, cisim üzerindeki yatay kuvvetlerin toplamına eşittir. Öte yandan, hareketin başlamasıyla birlikte sürtünme kuvvetinin azalması, μs>μk olmasını gerektirir. Bu azalmanın nedeni, temas yüzeyleri üzerindeki pürüzlerin, hareket nedeniyle kısmen de olsa törpülenmesidir. Tıpkı, birbirine sürtülen iki zımpara arasındaki sürtünme kuvvetinin, zımparalardaki pürüzler aşındıkça azalmasında olduğu gibi. Ya da temas yüzeyi üzerinde, hareket bir kez başladıktan sonra hareketin devamını kolaylaştıran yağ veya benzeri yabancı unsurların bulunması ve yüzeydeki girintileri doldurmasıdır. Tıpkı, birbirine sürtülen iki sünger taşı arasındaki sürtünme kuvvetinin, gözenekler tozla doldukça azalmasında olduğu gibi. Bu durumda, ki bu husus çok önemli; temas yüzeylerinde safsızlık veya kirliliklerin bulunmaması ve de geometrik girinti çıkıntıların olmaması halinde, statik ve kinetik sürtünme katsayılarının farklı olması için ortada neden kalmaz. Nitekim, arayüzeyleri iyice temizlenip parlatılmış metal cisimler arasındaki statik ve kinetik sürtünme katsayıları arasında bir fark gözlenemiyor. Sürtünme kuvveti aslında, hakkındaki genellemelerin her birine karşı istisnalar bulunabilen karmaşık bir kuvvettir. Örneğin, iki cisim arasındaki temas yüzeyinin daha pürüzsüz ve temiz hale getirilmesi, her zaman için sürtünme kuvvetinin azalacağı anlamına gelmiyor. Çünkü bilindiği gibi; aynı metalden iki parça alınıp da, arayüzeyleri yeterince temizlenip, dümdüz hale getirildiğinde; aralarındaki sürtünme kuvveti azalmak bir yana, iki parçayı tek bir metal parçası haline getirecek kadar artabiliyor ve buna ‘soğuk kaynak’ deniyor.

Kinetik sürtünme kuvveti ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, bu kuvvetin, genelde sanılanın aksine; iki cisim arasındaki temas yüzeyinin genişliğinden bağımsız olup, yalnızca normal kuvvetin büyüklüğüne bağlı olmasıdır. Bu durum; temas yüzeyinin birim alanı başına oluşan sürtünme kuvvetinin (pf=f/A) sadece temas yüzeylerinin birbirine ne kadar yakın olduğuna bağlı olmasından ve yakınlık arttıkça büyümesinden kaynaklanıyor. Temas yüzeylerinin birbirine yakınlığını belirleyen etken ise, temas yüzeyinin genişliği değil, birim alan başına uygulanan normal kuvvet (pN=FN/A), yani temas yüzeyleri üzerindeki basınçtır. Şimdi; birim alan başına sürtünme kuvveti pf, birim alan başına normal kuvvet, yani pN ile orantılı ise; toplam sürtünme kuvveti pfA’nın da; pNA ile orantılı olması gerekir. Yani; bu birincisi f, ikincisi de FN olduğuna göre; f =μkFN olmak zorundadır. Dolayısıyla, gerek iki cisim arasındaki statik sürtünme kuvvetinin eşik değeri, gerekse kinetik sürtünme kuvveti olsun, her iki kuvvetin de büyüklüğü; temas yüzeyinin alanından bağımsız olup; bu yüzeye dik olan normal kuvvet ile, ilgili sürtünme katsayısının çarpımıyla belirleniyor. Kuvvetin büyüklüğü; temas yüzeyinin alanından bağımsız olmakla beraber, yüzeylerin özelliklerine bağlı. Çünkü sürtünme katsayısını, bu özellikler belirliyor.

Statik ve kinetik sürtünmeden başka, bir de ‘yuvarlanma sürtünmesi’nden söz edilir. Örneğin bir araba tekerleğinin ‘kaymadan yuvarlanma’sı sırasında, her an için, lastiğin en alt noktası, yerdeki bir noktayla temas halindedir. O çok kısa süren temas sırasında, bu iki nokta öpüşmüş olup; tekerin merkezinden bakıldığında aynı hızla geriye doğru kaçıyor olmakla beraber, yerden bakıldığında hareketsizdirler. Öte yandan, tekerle yer arasındaki sürtünme kuvvetinin tamamı, bu iki nokta üzerinde toplanmıştır. Noktalar birbirlerine karşı hareket halinde olmadıklarından, bu bir statik sürtünme kuvvetidir ve kuvvet eşik değerine ulaşmamışsa eğer, büyüklüğü normal kuvvetlerden hareketle hesaplanamaz. Sistemin dinamik denklemlerinin yazılıp çözülmesi gerekir. Fakat önemli olan şu ki; noktalar birbirine karşı hareket halinde olmadıklarından, bu sürtünme kuvvetine karşı iş yapılmamaktadır. Dolayısıyla kuramsal olarak, bu ‘kaymadan yuvarlanma’ sırasında, sürtünme nedeniyle enerji kaybının olmaması gerekir. Fakat, lastik yol buyunca ezişip büzüşerek, şekil değiştirip durmaktadır ve ideal esnek bir malzeme olmadığından, kısmen de esnek olmayan (plastik) şekil değiştirmelerine uğramaktadır. Şekil değiştirmelerin esnek olmayan bu bileşeninin emdiği enerji, geriye alınamazdır ve ısıya dönüştürülür. Öte yandan, tekerleğin aksında, metalin metale sürtünmesinden dolayı bazı sürtünme kayıpları vardır. Sonuç olarak; bu kayıpların hesabına yönelik, üçüncü bir; ‘kaymadan yuvarlanmanın sürtünme katsayısı’ μY tanımlanmıştır.

Sürtünme kuvveti sadece katı cisimler arasında değil, sıvılar ve gazlar arasında da var. Bu kuvvet, bizim için bazen sorun oluşturmakla beraber, işimize de çok yarıyor. Örneğin, yerle aramızdaki sürtünme kuvveti olmasaydı, dünyayı geriye doğru itip ileri doğru hareket edemezdik. Bir otomobil keza öyle. O zaman, yegane hareketli canlılar kuşlar olabilirdi. Onlar da, uçuş sonrasında bir dala konup pençeleriyle dalı kavradıklarında, dalın etrafında pervane gibi döner dururdu. Hayat zor olurdu. Sürtünme kuvvetinin sağladığı hareket imkanından yararlanıyor, yol açtığı enerji kayıplarını azaltmak için de yöntemler arıyoruz. Bilindiği gibi, sürtünen yüzeyler arasına kaygan maddeler koyarak, bu kayıpları azaltmaya çalışıyoruz. Çeşitli yağlama malzemelerinin özelliklerini inceleyen bilim dalına ‘triboloji’ deniyor. Ancak, iki cisim arasındaki sürtünmeyi azaltmanın tek yolu, arayüzeyi yağlamak değil. Bu amaçla, hızlı tren raylarında olduğu gibi, manyetik kaldırma kuvvetlerinden de yararlanılıyor. Keza, yüzeylerin sürtünme sırasında çıkardıkları ses dalgaları da, iki yüzey arasında enerjik bir yastık oluşturmak suretiyle bu kayıpları azaltıyor. Buna ‘akustik yağlama’ deniyor. II. Dünya Savaşı’nda kullanılan Panzer tanklarının paletlerinde olmuş olduğu gibi...

Son olarak bir de, sürtünme katsayısı büyüklüklerine bakalım. Sürtünme kuvveti karmaşık bir kuvvet olduğundan, kuramsal olarak hesaplanamıyor. Sadece deneysel olarak ölçülebiliyor ve cisimlerin sürtünme özelliklerini inceleyen bilim dalına ‘triboloji’ deniyor. Öte yandan, sürtünme daima iki cisim arasında yer aldığından, tek bir cisim için sürtünme katsayısı anlamsız. Dolayısıyla, sürtünme katsayıları hep, birer malzeme çifti için geçerli. Günlük yaşamda karşılaştığımız sürtünme problemleriyle ilgili olarak, pek çok malzeme çifti için ölçümler yapılıp listelenmiş. Geçimini bu işten sağlayan şirketler, kullandıkları malzemeleri kendileri inceleyip, sürtünme katsayılarını kendileri ölçüyorlar. Tabii, ölçüm için hazırlanan örnekler birbirlerinin tıpatıp aynı olamıyor. Bu yüzden; belli bir malzeme çifti için dahi, farklı listelerde verilen sürtünme katsayıları arasında, ufak tefek de olsa farklılıklar var. İki cisim arasındaki sürtünme katsayısı, genelde 0-1 arasında değişmekle beraber, 1’den büyük olabiliyor. Ki bu son durumda, yani katsayının 1’den büyük olması halinde, bu cisimlerden birini diğerinin üzerinde yatay yönde harekete geçirebilmek (statik) ya da kaydırabilmek (kinetik) için; yatay yönde, o cismin ağırlığından daha büyük bir kuvvet uygulamak gerekiyor. Böyle malzemeler var. Örneğin, arayüzey temiz ve kuru olmak kaydıyla; gümüşün gümüş üzerindeki statik sürtünme katsayısı 1.4 kadar. Katıların kauçuk üzerindeki kinetik sürtünme katsayısı ise 1 ile 4 arasında değişiyor. Yukarıda bahsettiğimiz ‘soğuk kaynak’ durumunda ise, sürtünme katsayısı daha da büyük değerler alabiliyor. Sürtünme katsayılarının en küçük değerlerine gelince; teflon üzerinde teflon için, statik ve kinetik sürtünme katsayıları eşit ve 0.04. Eklemlerimiz için de bu iki değer birbirine eşit ve daha bile küçük: 0.01. Fakat, uzun zamandır sanılmış olanın aksine, sürtünme katsayısı 0 dahi olabiliyor. Yakınlarda, karbon yapıların incelenmesi sırasında keşfedilen ve ‘süperyağlama’ denilen etkide, birbirinin üzerinden kayan iki karbon yapı arasındaki sürtünme kuvvetinin 0 olduğu gözlemlendi.

Sorunuz için teşekkürler.

Vural Altın
Quo vadis?
zeyratçı - avatarı
zeyratçı
Ziyaretçi
11 Nisan 2009       Mesaj #4
zeyratçı - avatarı
Ziyaretçi
bir atom ile bir cisim arasındaki sürtünme kuvveti nasıl bulunur?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ocak 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sürtünme katsayısının 0,2 olduğu yatay düzlemde duran 3 kg lık cisme 12 newton luk yatay bir kuvvet uygulanarak 4 metre yer değiştirmesi sağlanıyor.buna göre sürtünme kuvvetinin yağtığı iş=?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Mart 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

kinetik surtunme katsayisi

yha bunu tanımlar ve bi kaç tane örnek verebilirmisiniz?????

Benzer Konular

13 Mayıs 2014 / Misafir Cevaplanmış
4 Mayıs 2014 / GFB Cevaplanmış
14 Mart 2015 / Misafir Cevaplanmış
6 Nisan 2014 / Misafir Cevaplanmış
31 Ağustos 2015 / Dark_Blue1990 Cevaplanmış