Akabe Biatları (Bağlılık:
•Medine'deki Hazreç kabilesinden altı kişi, Hac için Mekke'ye geldiklerinde Hz. Muhammed'le görüşmeleri sonucu,islamiyeti kabul etmişler, dönüşlerinde Medine'de İslamiyet'i yaymaya başlamışlardır. Bunun sonucunda 621 'de bir grup Medine'li, Akabe'de Hz.Muhammed'le görüşmüş, ona bağlı kalacaklarına ve sözlerini tutacaklarına söz vermişlerdir. Bu olaya " I.Akabe Biatı denilir."
•622'de bir grup Medine'li daha, Hz.Muhammed'le Akabe'de yeniden görüşmüş, İslamiyet'in buyruklarını yerine getireceklerine , Hz.Muhammed'i koruyacaklarına söz vermişler ve onu Medine'ye davet etmişlerdir. Bu olaya da 'II.Akabe Biatı' denilir.
•Akabe Biatları , Müslümanların Mekke'den Medine'ye göçüne , Hicret'e yol açmıştır.
Hicret(622-Eylül):
•Hz. Muhammed'in, Müslümanlarla birlikte Mekke'den Medine'ye göç olayına "Hicret" denilir.
•Mekke'den Medineye göç edenlere "Muhacir" , Medine'de onları karşılayıp yardım edenlere "Ensar " denilir.
DAHA DETAYLI BİLGİ
İkinci Akabe Biatı(Anlaşma):
Mekkeli müşriklerin Müslümanlara zulmü son haddine vararak, dayanılmaz bir hal almıştı. Mekke’de hal böyleyken Medine’de, Es’ad bin Zürare ile Mus’ab bin Umeyr’in gayretli çalışmaları sayesinde, Evs ve Hazrecliler, Müslümanlara kucak açarak, onları bağırlarına basıp, bu uğurda her türlü fedakarlığı yapacak haldeydiler ve Resulullah efendimizin de bir an önce Medine’ye teşriflerini arzuluyor, O’nun uğrunda, mallarını ve canlarını esirgemeyeceklerine dair söz veriyorlardı. Sevgili Peygamberimiz, peygamberlik vazifesini tebliğ edeli 13 sene olmuştu. Hac mevsimi gelmişti. Mus’ab bin Umeyr ile beraber, Medineli 73 erkek ile 2 Müslüman kadın Mekke’ye geldiler. Hacdan sonra hepsi birinci biatta olduğu gibi, Peygamberimizle Akabe’de buluştular. Burada yapılan görüşmeler sırasında Medine’den gelen Müslümanlara Peygamber efendimiz İslamiyeti anlattı ve; "Allahü tealaya ibadet etmeniz ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamanız; kendim ve Eshabım için olan şartım, bizi barındırmanız, bana ve Eshabıma yardımcı olmanız, kendinizi savunduğunuz, koruduğunuz şeylerden bizleri de korumanızdır." buyurdu.
Yapılan konuşmalardan sonra, biat için gelenler arasından Bera bin Ma’rur; “Seni hak din ve kitap ile peygamber gönderen Allahü tealaya and olsun ki, çoluk çocuğumuzu koruyup, savunduğumuz gibi, seni de koruyacağız. Biz, ahde vefa ve sadakat göstermek, önünde, canlarımızı feda etmek arzusundayız. Bizimle biatlaş ya Resulallah!” dedi.
Bundan sonra biat edecek olanlar hep bir ağızdan; “Biz Peygamberimizden, mallarımız ziyan olsa da, yakınlarımız öldürülse de vazgeçmeyiz. O’ndan hiçbir zaman ayrılmayız. Bu yolda ölmek var, dönmek yok!” dediler. Sonra da sevgili Peygamberimize dönerek; “Ya Resulallah! Biz bu ahdimizi yerine getirirsek, bize ne vardır?” diye sual ettiler. Peygamber efendimiz o zaman; "Allahü tealanın razı olması ve Cennet var!" buyurdular. Orada bulunan her kavmin temsilcileri, kavimleri adına söz verdiler. İlk önce hazret-i Es’ad bin Zürare; “Ben, Allahü tealaya ve O’nun Resulüne verdiğim sözü yerine getirmek, canımla ve malımla O’na yardım hususundaki vadimi gerçekleştirmek üzere biat ediyorum.” diyerek, Peygamberimizle müsafeha etti. Arkasından her biri, biatı bu şekilde tamamlayıp; “Allahü tealanın ve Resulünün davetini dinleyip, boyun eğerek kabul ettik.” diyerek, sevinçlerini ve teslimiyetlerini arz ettiler. Böylece, Resulullah’ın uğrunda canlarını ve mallarını büyük bir teslimiyetle ve bağlılıkla ortaya koydular. Burada kadınlar ile yapılan biat sadece söz ile yapılmıştı.
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; “Allahü tealaya hiç bir şeyi ortak koşmamak, iftira, hırsızlık ve zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, yalan söylememek, hayırlı işlere muhalefette bulunmamak...” hususlarında onlardan söz aldılar. Bu biatlardan sonra Medine’ye hicret yapıldı (Bkz. Hicret).
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi