Ziyaretçi
Müzisyenlik hakkında bilgi verir misiniz?
Özellikle ne kadar maaş aldığını öğrenmek istiyorum.
Özellikle ne kadar maaş aldığını öğrenmek istiyorum.
Müzisyenlik nedir? Müzik ile uğraşan herkes acaba müzisyen midir? Peki, sanatçılık nedir? Bunlar günlük yaşantımızda sıkça karşımıza çıkan kelimeler. Fakat tam olarak manasını ve ehemmiyetini kavrayamadığımız, söylenişi yormayan, yaşaması ve taşıması ise son derece yorucu iki kavram.
Başta müzik nedir diyecek olursak; duyguların doğrudan ve eksiksiz olarak iletilebileceği tek yoldur. Bu asla belli şeyleri ezberleterek ya da empoze etmeye çalışarak öğretilemez. Yaradılışta vardır ya da yoktur. Kişi bunun varlığını ya da yokluğunu kendi içinde keşfederek bulur. Birtakım teknik ya da matematiksel bilgileri zorla öğretmeye çalışarak, o kişiye hiçbir şey kazandıramazsınız. Anlatılmaz yaşanır diye tabir ettiğimiz mevzular gibi (âşık olmak vs) ancak kendi içimizde ulaşabileceğimiz bir erdemdir. İşte müzisyen demek, bu erdeme ulaşabilmiş kişi demektir.
Teknik bilgiye gelecek olursak ( nota, solfej, armoni vs.); bunlar az önce bahsettiğimiz duygumuzu aktarmamızda bize yardımcı olacak unsurlardır. Elbette bu bilgiler olmadan olmaz. Ama işin özünde ve merkezinde her zaman duygu yatar. Eğer teknik bilgiyi, parayı, egoyu duygunun yerine koyarsak o zaman yaptığımıza müzik, bize de müzisyen denemez. Sadece teknik bilgi ve becerisini kullanarak bir enstrümancı size en hızlı veya zor bir eseri icra eder ama aklınızda ‘’ bitse de gitsek ‘’ düşüncesi vardır. Çünkü bu, duygudan yoksun, yüreğinize hitap edemeyen ve matematiksel bir duyumdur. Bir tarafta da aynı enstrümanı bir müzisyen olarak çalan kişiyi dinlersiniz, belki onun kadar hızlı olmasa bile, duyduğunuz her ses ciğerinize işler.
Asla aklımızdan çıkartmayalım ki: Müzikte gelinecek en son nokta Taksim dir. Bu son noktaya duygu haricinde hiçbir şekilde ve hiçbir bilgiyle ulaşamazsınız.
Demek ki müzisyen, içinde var olan duygusunu keşfedip, teknik her tür bilgiyi de bu hislerini ifade etmek için bir araç olarak kullanmasını bilen ve üretken olabilendir. Sakın solfej, nota, akor vs. gereksizdir diye anlaşılmasın. Duygusuyla yola çıkmış bir müzisyenin teknik bilgisi ne kadar fazla olursa, kendini ifade etmeside o kadar güçlü ve özgürce olacaktır.
Buraya kadar anlattıklarımızı kendinde barındırabilen birinin müzisyenliği %50 dir. Geriye kalan %50 si ise onun kişiliği ve taşıyabildiği müzisyenlik ruhudur. Bir müzisyen yaptığını öncelikle kendi için yapmalı. Ne demiştik: kendini ifade edebilmek….Eğer siz kendinizi tam olarak ifade edebildiğinizi, içinizdekileri tam olarak yansıtabildiğinizi düşünüyorsanız, bunu birilerine beğendirmek veya kabul ettirmek için türlü cambazlıklara başvurmazsınız. Neyzen Tevfik’in çok güzel bir sözü var bu konuda: ‘En iyi çalan ve söyleyen, kendini en iyi dinletebilendir..’
İşin bu boyutunu da halletmişsek, zaman içinde hem kişilik hem de icraatlarımızla insanlara örnek olabilmişsek ve kazandığımız bunca tecrübeyle kalıcı eserler üretip ortaya koyabiliyorsak Sanatçı olabilmişiz demektir. Bu öyle bir sıfat ki, layık olabilmesi de taşıyabilmesi de büyük özveri ve çaba ister.
Tüm müzisyenlerin, bir gün sanatçı olabilmesi dileğiyle…
Saygılarımla…
kaynak
Başta müzik nedir diyecek olursak; duyguların doğrudan ve eksiksiz olarak iletilebileceği tek yoldur. Bu asla belli şeyleri ezberleterek ya da empoze etmeye çalışarak öğretilemez. Yaradılışta vardır ya da yoktur. Kişi bunun varlığını ya da yokluğunu kendi içinde keşfederek bulur. Birtakım teknik ya da matematiksel bilgileri zorla öğretmeye çalışarak, o kişiye hiçbir şey kazandıramazsınız. Anlatılmaz yaşanır diye tabir ettiğimiz mevzular gibi (âşık olmak vs) ancak kendi içimizde ulaşabileceğimiz bir erdemdir. İşte müzisyen demek, bu erdeme ulaşabilmiş kişi demektir.
Sponsorlu Bağlantılar
Teknik bilgiye gelecek olursak ( nota, solfej, armoni vs.); bunlar az önce bahsettiğimiz duygumuzu aktarmamızda bize yardımcı olacak unsurlardır. Elbette bu bilgiler olmadan olmaz. Ama işin özünde ve merkezinde her zaman duygu yatar. Eğer teknik bilgiyi, parayı, egoyu duygunun yerine koyarsak o zaman yaptığımıza müzik, bize de müzisyen denemez. Sadece teknik bilgi ve becerisini kullanarak bir enstrümancı size en hızlı veya zor bir eseri icra eder ama aklınızda ‘’ bitse de gitsek ‘’ düşüncesi vardır. Çünkü bu, duygudan yoksun, yüreğinize hitap edemeyen ve matematiksel bir duyumdur. Bir tarafta da aynı enstrümanı bir müzisyen olarak çalan kişiyi dinlersiniz, belki onun kadar hızlı olmasa bile, duyduğunuz her ses ciğerinize işler.
Asla aklımızdan çıkartmayalım ki: Müzikte gelinecek en son nokta Taksim dir. Bu son noktaya duygu haricinde hiçbir şekilde ve hiçbir bilgiyle ulaşamazsınız.
Demek ki müzisyen, içinde var olan duygusunu keşfedip, teknik her tür bilgiyi de bu hislerini ifade etmek için bir araç olarak kullanmasını bilen ve üretken olabilendir. Sakın solfej, nota, akor vs. gereksizdir diye anlaşılmasın. Duygusuyla yola çıkmış bir müzisyenin teknik bilgisi ne kadar fazla olursa, kendini ifade etmeside o kadar güçlü ve özgürce olacaktır.
Buraya kadar anlattıklarımızı kendinde barındırabilen birinin müzisyenliği %50 dir. Geriye kalan %50 si ise onun kişiliği ve taşıyabildiği müzisyenlik ruhudur. Bir müzisyen yaptığını öncelikle kendi için yapmalı. Ne demiştik: kendini ifade edebilmek….Eğer siz kendinizi tam olarak ifade edebildiğinizi, içinizdekileri tam olarak yansıtabildiğinizi düşünüyorsanız, bunu birilerine beğendirmek veya kabul ettirmek için türlü cambazlıklara başvurmazsınız. Neyzen Tevfik’in çok güzel bir sözü var bu konuda: ‘En iyi çalan ve söyleyen, kendini en iyi dinletebilendir..’
İşin bu boyutunu da halletmişsek, zaman içinde hem kişilik hem de icraatlarımızla insanlara örnek olabilmişsek ve kazandığımız bunca tecrübeyle kalıcı eserler üretip ortaya koyabiliyorsak Sanatçı olabilmişiz demektir. Bu öyle bir sıfat ki, layık olabilmesi de taşıyabilmesi de büyük özveri ve çaba ister.
Tüm müzisyenlerin, bir gün sanatçı olabilmesi dileğiyle…
Saygılarımla…
kaynak
Son düzenleyen SEDEPH; 1 Mayıs 2009 13:24