KÜLTÜR VE BENLİK
Sosyal psikoloji araştırmalarında yakın zamana kadar göz ardı edilen kültürel özellikler, artık daha çok önemseniyor ve araştırmalara konu ediliyor. Farklı kültürlerde yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bazı soysal psikolojik süreçler kültürün özelliklerinden etkilenmekte ve dolayısıyla her yerde aynı şekilde seyretmemektedir. Bu gerçeğin farkına varılması, kuram oluşturma sürecinde ve eldeki kuramların uygulamaya konmasında farklı bir bakış açısına gereksinim duymuştur. Farklı durumların kişi üzerindeki etkisini inceleyen sosyal psikoloji, kültür içinde insan kavramını incelemeye yönelmiştir.
Bireycilik – Toplulukçuluk :
Hofstede’nin 1980 Kültürün sonuçları adındaki kitabında bu kavramlar, kültürlerdeki değer farklılaşmalarını en iyi açıklayan boyut olarak değerlendirilmiş.
Horfstede bu iki kavramı şöyle tanımlamıştır. “Bireycilik, bireyler arasındaki bağların gevşek olduğu, herkesin sadece kendine veya çekirdek ailesine bakmak zorunda olduğu kültürler için geçerlidir” derken toplulukçuluğu da şöyle açıklamıştır.” toplulukçuluk, insanların doğuştan itibaren güçlü ve sıkı gruplara bağlı olduğu ve bu bağlılığın yaşam boyunca,sorgulanmayan bir sadakat karşılığında var olduğu toplumlarda vardır”.
Hofstede’nin açıklamasında sonra, bireycilik-toplulukçuluğun değişik tanımları yapılmış, tanımlar esas olarak kişinin başkalarıyla olan ilişkisine odaklanmıştır.
Birçok kültürlerarası psikolog, kültürün bireycilik–toplulukçuluk boyutunu, kültürlerarası psikolojik farklılıkları açıklamak için kullanır.
Kültür ve Benlik :
“Benlik” kavramı, benliğin ne olduğu ve önemi Batı düşünce tarzında yeşerip geliştiği için,bireyci toplumların benlik özellikleri ortaya konmuştur. Bireyci,orta-sınıf kültüründe, benlik bireyin gereksinimlerini, yeteneklerini,güdülerini ve haklarını içeren içsel özelliklerden oluşan bir varlık olarak görülmüştür. Her birey , bu özelliklere sahiptir ve bunları değişik sosyal ortamlarda düşünce ve davranışlarını yönlendirmede kullanır.
Benliğimizin yapısı,dünyayı, başkalarını ve kendimizi nasıl görüp, algıladığımızı belirler, varoluşumuzun temelini oluşturur ve her tür duygu, düşünce ve davranışımızı etkiler.
İşbirliği ve Rekabet :
Rekabetin bireyci kültürlerde ve aynı kültür içinde orta sınıfta daha yaygın olduğunu gösteren çok araştırma vardır. Rekabetin toplulukça kültürlerde daha az olduğunu gösteren bir başka bulgu da, grup içinde sosyal kaytarma olgusuna bu kültürlerde daha az rastlanmasıdır.
Sosyal psikolojik süreçler farklı benlik yapılarına ve kültürel özelliklere göre farklılık gösterebiliyor. Ancak araştırmalardan bulunan sonuçlar ve yapılan ayrımlar dünyanın birbirinden tamamen ayrı iki bütünden oluştuğu izlenimi vermemelidir. Daha öncede belirttiğimiz gibi bireyci olarak tanımlanan kültürlerde toplulukçu, ilişkili benliklerde de ayrışık ve özellikler vardır. Örneğin, Türkiye bir çok araştırmacı tarafından “toplulukçu” bir kültüre sahip olarak varsayılsa da, bireyci özelliklerin özellikle, kentsel, yüksek eğitimli ve genç kesimde oldukça yaygın olduğu bir ülkedir. “Bireycilik-toplulukçuluk” kültürler-arası farklılıkları açıklayan boyutlardan sadece biridir. Bir, toplumdaki ekonomik gelişim, kentleşme, göç, kültürlerarası etkileşim ve benzeri etmenlerde kültürel özellikleri ve bunların kişi üzerindeki etkisini etkiler.
Farklılıkların varlığı bizleri bir noktada uyanık tutmalıdır. Kültürel değerler önemlidir ve korunması gerektir; Ancak unutulmamalıdır ki, değişim kaçınılmazdır ve değişimlerin getirdiği ya da zorunlu kıldığı durumlara direnç göstermek toplumu ileriye değil, geriye götürür.
Ayrışık Benlik Yapısı :
Kendine ve içgüdülerine güvenmek, kendi başına karar vermek ve bu kararların arkasında durmak Amerikan politikacıların söylevlerinde sık sık baş vurdukları özelliklerdir. Bu özelliklere sahip olmak o kültürde önem taşır.Bu yüzden, böylesi bir insan olmak, kişinin özgüvenin ve özdeğerini artırır. Kişisel yeteneklerinin, zekanın, kişilik özelliklerin, bireysel amaç ve tercihlerin dikkate alındığı bireyci kültürlerde bu özelliklere sahip olmayan insanların o kültürle barışık yaşaması zordur. Bireyci kültürlerde benlik, başkalarından açıkça ayrılmıştır. Markus ve Kitayama bu ayrışmışlığı bir şekille çok net bir biçimde göstermişlerdir. Benlikle diğer kişilerin benlikleri arasında herhangi bir örtüşme yoktur.
İlişkili Benlik Yapısı :
Batı dışındaki bir çok toplulukçu kültürlerde, benliğin ayrışmışlığına değer verilmez. İnsanların esasta birbirine bağlı olduğu gerçeği önem taşır. Başta gelen kural, başkalarına uymak ve onlarla bağlılığı sürdürmektir.
İlişkili benlikler için, özgüven, özdeğer ve doyum kavramları Batı’da tanımlanan çok başka anlamlar taşır. İlişkilere uyum gösterebilmek ve o ilişkilerin bir parçası olabilmek, ilişkili benlikler için özgüven ve özdeğerin temelini oluşturur.
Benliğe ait en önde gelen özellikler, kişilerarası ilişkilerde tanımını bulan, sosyal bağlamdan koparılamayan özelliklerdir. İlişkili benlik, sınırları katı çizgilerle başka benliklerden ayrılan bir benlik değildir.
Toplulukçu kültürlerin hepsinde, sadece ilişkili benliklere rastlanmadığı gibi, bireyci kültürlerde de sadece ayrışmış, ayrışık benliklere rastlanmaz. Hatta kültürün alt gruplarında bile benlik yapılarında ciddi farklılıklara rastlanır.
Bu iki tür benliğe ek olarak Kağıtçıbaşı üçüncü bir benlik yapısı ortaya koymuştur: hem ilişkisel eğilimi hem de özerkliği içinde barındıran benlik yapısı. Bu sosyal yapı, çocuk yetiştirmede özerkliğinde önemsenmesini beraberinde getirmiştir, çünkü aile artık çocuğa ve onun sağlayacağı ekonomik kazanca bağımlı değildir. Fakat, duygusal bağlılıkların devam etmesi nedeniyle benliğin ilişkisel niteliği yok olmamaktadır. Gelişen ‘özerk-ilişkisel benlik’, içinde hem bireyci, hem de toplulukçu özellikler taşımaktadır.
Benlik Algısı ve Sosyal Algı :
Değişik araştırmaların bulguları, farklı benlik yapılarının, farklı benlik algısına yol açtığını göstermiştir. Diğer bir cevap türü ise, ortama bağlı bir benlik tanımıydı. İlişkili benlik yapısı, başkalarını da ilişkiler çerçevesinde ve daha somut olarak algılamayı beraberinde getirmiştir. İlişkili benlik ise, içinde bulunduğu sosyal ortam ve ilişkilerle yoğrulur. Kişilerin başkalarını ve kendilerini nasıl algıladıkları, hangi özelliklere öncelikle dikkat ettikleri benlik yapısına ve kültürden kültüre farklılık gösterebiliyor.
Duygular :
Duyguların bir kısmı, kişiyi başkalarından ayıran veya başkalarıyla birleştiren olarak düşünülebilir. Örneğin, gurur veya üstünlük gibi duyguları, kişisel amaçlarımızı yerine getirdiğimizde veya arzu edilen içsel özelliklere sahip olduğumuz kabul edildiğinde yaşarız. Aynı şekilde, kızgınlık yada engellenme gibi duyguları da bir takım amaç yada isteklerimiz engellendiğinde yaşarız.her iki durumda da, içsel özelliklerimiz ön plandadır ve sosyal bağlam bunların dışındadır. Bu tür duygular aynı zamanda bireyi ilişkilerinden koparan bir özellik de taşır. Bu yüzden bu tür duygulara “sosyal olarak uzaklaştırıcı duygular”denmiştir.
Buna karşılık, bazı duygular saygı, arkadaşça duygular gibi yukarıda söz ettiğimiz türde duygulara benzemez. Bunlar, bir ilişkinin parçası olmaktan doğan duygulardır. Bu duygular yaşandığında, ilişki daha da güç
kazanır. Herkes bu iki tür duyguyu da yaşar. Ancak faklı benlik yapılarına sahip kişiler arasındaki fark şu şekilde belirmektedir:ilişkili benliği olanlar sosyal olarak birleştirici duyguları daha sık ve yoğun yaşarken ayrışık benliğe sahip kişiler, sosyal olarak ayırıcı duyguları daha sık yoğun yaşarlar.
Sosyal Etkileşim :
Toplulukçu kültürlerde, sosyal etkileşimde güçlü bir “sosyal yönelim göze çarpar. Wheeler, Reis ve Bond’un çeşitli kültürlerdeki topluluk örneklerinin karşılaştırmaları sonucu etkileşimde “sosyal yönelim” etkin bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Başarı Güdüsü :
Başarı da, düşünüldüğü gibi sadece bireye ait yalnızca onu kapsayan bir olgu değildir. Bireyi aşarak, bireyin içinde yaşadığı grubu, toplumu da içine alabilir. Örneğin toplulukçu kültürlerde, “sosyal yönelimli başarı güdüsü” yaygındır. Bu toplumlardaki başarı güdüsü bireyci kültürde oluşturulmuş ölçüm yöntemleri ile ölçüldüğünde düşük bulunmuştur. Sosyal yönelimli başarı güdüsü, benliği aşarak grubu da içine alır.