Arama

Yeraltı kaynaklarımızın yabancılara satışını serbest kılan yasa ne zaman çıktı?

Güncelleme: 8 Aralık 2009 Gösterim: 5.444 Cevap: 2
esracoskun - avatarı
esracoskun
Ziyaretçi
19 Mayıs 2009       Mesaj #1
esracoskun - avatarı
Ziyaretçi
türkiye yeraltı kaynakları kac yılında hangi hükümetin geçirdigi yasayla yabancı sirketlere acıldı???
Sponsorlu Bağlantılar
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
20 Mayıs 2009       Mesaj #2
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Avukat Dursun Yassıkaya tarihi belgelere dayanarak "GAFLET, DELALET DEĞİL “İHANET YASASI” NİTELİĞİNDE Kİ 3213 SAYILI MADEN YASASI VE BAZI KANUNLAR DA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI HAKKIN Kİ DEĞERLENDİRMELER" adında bir kitapçık hazırladı. Kamu-Sen hiçbir maddi çıkar gözetmeden kitapçığı bastırdı ve internette yayına sundu. Kitapta yer alan bazı bölümleri aynen aktarıyoruz:

Sponsorlu Bağlantılar
A- Dünya Madenciliğine Gelişimi - Türkiye üzerine Oyunlar;

"Türkiye ye gelen köstebek jeologlar dan birisi de Profösör Lawrance Smith idi. Bursa Harmancık’ta Nallılar köyünde ilk kromit yataklarını buldu. Zamanla Türkiye’nin krom üretimi, Dünya üretiminin %60’ına ulaştı. Türkiye’de, 1883 yılında, Bursa Harmancık kromit yataklarının bulunması ile talan başlamıştır. İlk imtiyaz Cevahirci Elize Leonikalaidi’ye verilmiştir. 1882-1922 yılları arasında 35 adet krom imtiyazı verilir. Bu imtiyazların yirmisi yabancılar ve gayrimüslüm Türk tebasınındır. Türk tebasından olanların hiç birisi de Türk değildir.

Aynı süreç, Anadolu Bor Cevherlerinde de yaşanmıştır. Fransız-İngilizler çıkardıkları Boraksı Alçı Taşı adı altında yıllarca çok ucuz bedel ve harçlar ödeyerek kendi ülkelerindeki tesislerinde işlemişlerdir.

(M.Mustafa CINKI-Kanlı Bir Öykü)

Osmanlı zora girip borçlanmaya başladığında; “Şimdi Türkler hızla borçlanmaktadırlar. Ancak yirmi beş yıl sonra Osmanlı Toplumunda borçlanmaya karşı muhalif unsurlar ortaya çıkacaktır. İşte o zaman gerek alacaklarımız ve gerekse bunların faizleri tehlikeye düşecektir. Bu nedenle osmanlı Devletinin maliyesi, ekonomisi ve servetleri üzerinde ki çıkarlarımızı koruyabilecek Türk Yöneticilere ihtiyacımız olacaktır. Bu yerli misyonerlerin bizden ve yapacağımız siyasi baskılardan çok daha yararlı olacağı kanısındayız. Bunlar, Türk halkına kendi dilleri, kendi ikna yöntemleri ile yaklaşma olanaklarına sahiptirler. Bu yerli misyonerler alacaklarımızın, bir yada birkaç yüzyıl teminat unsurlarından en önemlilerinden biri olacaktır.” (Fransa Maliye Bakanlığı Müşaviri ve Osmanlı Devletinden alacağı olan devletlerin hesap komisyonu başkanı Daniel DUCOSTE-1889 Yeni Hayat Dergisi Ağustos 2002 sayısı arka kapak sözleri ile adeta bu günü tarif etmiştir.

17 Temmuz 1923 tarihli New York Times gazetesinde; “Lozan da Amerika bir zafer kazandı. Israrla üzerinde durduğumuz açık kapı-herkese eşit imkan ilkesi kabul edildi. İtilaf devletleri Türkiye Petrol Şirketi ile ilgili imtiyazların antlaşma dışı kalmasını ve gelecekteki Türk İmtiyazları için kendilerine öncelik verilmemesini kabul etti. Bu imtiyazlara karşı Türkler ve Amerikalılar aynı saflarda çetin bir mücadele verdi” şeklinde bir haber çıkmıştır. ABD Lozan görüşmelerinde Türkiye’nin yanında yer alır. Türkiye 24 Temmuz 1923 tarihinde, Lozan’ı imzalar. ABD’ye giden Refet Bey’in imzaladığı anlaşma TBMM’de vekillere yapılan ayak oyunlarıyla onaylanır. Ancak ATATÜRK anlaşmayı iptal eder. Bunun sonucu olarak da ABD-Lozan Antlaşmasını bugüne kadar tanımamıştır. (Ali Kuzu-Papor)

Atatürk’ün ikinci Sevr Anlaşması gerekçesi ile Chester imtiyazını iptal etmesinin nedeni; 18 Şubat 1923 tarihinde İzmir de toplanan Türkiye İktisat Kongresinde uzun tartışmalar sonucunda; MİSAK-I İKTİSADİ’nin kabul edilmesidir. Yani planlı kalkınmanın temeli atılmıştır. Ancak planlı kalkınma sosyalist sistemle değil liberal ekonomik uygulamalarla olacaktır.

“Bunların olabileceğini gören ATATÜRK, 17.03.1923 tarihinde Mersin’de yaptığı konuşmada: Bizi amacımıza varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış düşmanlardır. Bunlar bizi bir sömürge haline koymak için ilerlememizi istemeyenlerdir. Fakat bizim için bunlardan daha zararlı, daha öldürücü bir sınıf vardır o da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir” demiştir.

II. Dünya Savaşı mağlupları olan Almanya ve Japonya’nın mağlubiyet nedeniyle kabul ettiği, devlet girişimlerinin özel kesime devredileceği ve her alanın yabancı sermayeye açılacağı şartları Türkiye tarafından gönüllü olarak kabul edilmiştir.

Tüm bunlara örnek; Elazığ Guleman (Alacakaya) yöresinde bu toprakların yer altı zenginlikleri Kürdistan’a ait olduğu propagandası yapıldığı, 21 Mart 1990 tarihinde ki elim olayda; Şark Kromları Ferrokrom Müessese Müdürlüğü personelinden dokuz kişinin öldürülmesi de acaba bir tesadüf müdür? (Apo davası duruşma dosyası) Türkiye Cumhuriyeti’nin halen KADASTRO çalışmalarının tamamlanamaması yeni tapuların verilmesi için midir?

1996 yılında 53. hükümet döneminde AMDL şirketi ile yapılan imtiyaz sözleşmesinin New York Borsasında Halka arzı için yapılan tanıtım broşüründe Türkiye’den Türkiye Fedaral Devleti diye bahsedilmesi, geçmiş yıllarda İstanbul’da düzenlenen HABİTAT II projesinin açılış konuşmasında tüm devlet erkanın da bulunduğu ATATÜRK Kültür Merkezinde B.M. Genel Sekreterinin konuşmasında Türkiye Feoderal Cumhuriyeti demesi bir tesadüf müdür.

Madenciliğin önünde ki engelleri kaldırmak; tamamen hukuksuzluk hakim:

Ruhsat güvencesi, yasa tasarısının getirmeye çalıştığı maden haklarının kaldırılamayacağı ve sürdürülemez duruma geldiği ortaya çıktığında bile 6 ay ek süre verilmesi uygulamalarının benzerlerinin başka ülkelerin ulusal maden hukuklarında pek yerinin olmadığı görülüyor.

Madencilik sektörüne teşvik; adeta devlet üste para veriyor.

Devlet payı; kardan değilde ocak çıkışına göre brüt üretim üzerinden %2 alınması iyi gibi görünse de, teşvikler, vergi muafiyetleri, buluculuk hakkı düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde, üste para veriyoruz.

Mahalli idarelerin güçlendirilmesi; bu gerekçe, halkların kendi kaderini tayin kültürel hakların korunması, mahalli idareler yasası ve kamu personel rejim yasası ile birlikte değerlendirilmeli. Bu durum da bölgesel self determinasyon hakkı kullanılabiliyor.

Anılan yasal düzenlemelerle, perde arkasında merkezi devlet bertaraf edilmekte, Türkiye Cumhuriyeti, beyliklere ayrılmaktadır. I. Dünya Savaşı sonrası, askeri yenilgi gelmiş, ülke bölgesel anlamda işgal edilmişken, şimdi yapılmak istenilen, önce şehir devletleri kurarak yani önce Sevr fiilen hayata geçirilip sonra askeri yenilgiyi sağlayacaktır.

İkiz ihanet yasaları ile kabul edilen Birleşmiş Milletler sözleşmelerinin 1. maddelerinin 2. Bentlerine göre, “Bütün haklar... kendi doğal zenginlik ve kaynaklarından özgürce yararlanabilirler. Bir halk, hiçbir durumda, kendi varlığını sürdürmesi için gerekli olan kendi olanaklarından yoksun bırakılamaz.” Buna mahalli idareler yasası ve kamu personel yasası eklendiğinde; Madeni işletmek isteyen yabancı firmaların almış oldukları işletme hakları dikkatlice incelendiğinde, ham cevherin işlenmesinden değil para kazanmak, Fırat ve Dicle nin suyu dahi ülkenin batısına gelmeyecektir.

Haberin Kaynağı:Maden Yasası Mı, İhanet Yasası Mı?
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
simdi anlamadıgım yeraltı kaynaklarının serbestce kullanımı hangı anlasmada kabul ediliyor

Benzer Konular

26 Aralık 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
20 Eylül 2011 / burak kıdık Soru-Cevap
23 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
14 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap