Ziyaretçi
Zürafa nasıl üremektedir?
kara hayvanlarının en uzunu ve en güçlüsü aynı zamanda en uysalı olarak göze çarpmaktadırlar. Yetişkin erkek zürafalarda yerden başa kadar olan yükseklikler 4
5 - 6 metre
ağırlıklar ise 1200 - 1400 kilogram arasında değişirken
dişi zürafalarda yükseklikler 4 - 5 metre
ağırlıklar ise 750 - 1200 kilogram arasında değişir. Vücudu ile deveye
postunda bulunan benekler ile leopara benzediğinden ve çok hızlı koştuğundan
eski Yunanlılar zürafanın leopar ile devenin çiftleşmesinden meydana geldiğine inanıyorlardı. Yunanca deve (camelio) ve leopar (lopard) kelimelerinin birleşmesiyle ortaya çıkmış olan camelopardalis zürafanın latince isminin temelini oluşturur. ("Giraffe camelopardalis")
bir zürafanın kalbi kafasından daha büyüktür. Zürafalar
yüzükoyun vaziyetlerdeyken gösterdikleri 280/180 mmHg kan basıncı ile canlılar arasında en yüksek kan basıncına sahiplerdir. Kalpleri dakikada 170 kez atmaktadır. Bir zürafanın kalbi
dakikada tüm vücuda 75 litre kan pompalayabilmektedir. Zürafalarda bulunan kan hücresi miktarı
bir insanda bulunanın iki katıdır. Zürafalar bir şey yedikten veya içtikten sonra kafalarını yerden kaldırdıklarında
kalbin beyne yeterli kanı pompalayabilmesi için normalden iki kat daha fazla atması gerekmektedir.
dilleri ile kulaklarını temizleyebilirler.
bir çok hayvan ve insanda olduğu gibi 7 adet boyun omuruna sahiptirler. Küçük bir fare ile zürafanın boyun omur sayısı aynıdır. Fakat zürafada kemikler büyüktür. Zürafaların çok az memelide bulunan bir diğer özellikleri koşarken sağ ön ve arka ayakları ile sol ön ve arka ayaklarını aynı anda öne attıklarından ötürü yalpalayarak koşmalarıdır.
kötü tarafları da. Meselâ uzun boyunları
zürafalara ağaç tepelerindeki başka hiçbir hayvanın ulaşamayacağı yaprakları yemelerini sağlarken
nefes almalarını ve vücutlarındaki kan dolaşımını zorlaştırabilir. İşte bu noktada zürafaların uzun vücutları için özel olarak yaratılmış kalpleri ve akciğerleri devreye girer. Bir zürafanın akciğeri bir insanınkinden sekiz kat fazla havayı içine alabilir. Yine uzun vücudundaki organlara kan gidişini sağlayabilmek için zürafanın uzun damarlarında yaklaşık kırk litre kan dolaşır. Dolayısıyla oldukça büyük bir kalbi vardır. Çünkü ancak büyük bir kalp
uzun boyundan beyne kan gitmesi için yeterli basıncı sağlayabilir. Ancak
kalp büyük bir basınçla kan gönderdiği için
örneğin zürafanın bacağının kesilmesi durumunda büyük miktarda kan kaybı meydana gelebilirdi. Buna karşı bir önlem olarak
kanamanın engellenmesi için zürafalar
kılcal damarları daha dar ve derileri daha kalın şekilde yaratılmıştır.
ama çoğunlukla bu sayı on beşi geçmez. Bir gruptaki iki zürafayı birbirinden ayırmak oldukça zordur. Fakat vücutlarındaki desenlere dikkatli baktığınızda aslında hiçbirinin birbirine tıpatıp benzemediğini görürsünüz.
anneler dönüşümlü olarak nöbet tutarlar. Bu sayede diğer anneler rahatlıkla kilometrelerce uzağa yiyecek aramaya gidebilirler.
bacaklarının ve boyunlarının uzunluğu yüzünden
biraz vakit alır. İşte bu yüzden zürafalar grup hâlinde su içmeye giderler ve diğerleri su içerken içlerinden biri nöbet tutar. Su içmede yaşadıkları bu zorluklara karşın
haftalarca su içmeden yaşayabilirler. Zürafaların bu yardımlaşmaları zebralar ve antiloplar için büyük bir fırsattır. Kendilerini yırtıcı hayvanlardan koruyamayan bu hayvanlar
zürafaları su içmeye giderken gördüklerinde aralarına karışır ve onların güvenlik sisteminden faydalanırlar.
bir gözünü açık bırakarak ve kulaklarını düzenli şekilde kımıldatarak
sadece beş dakika derin uyku uyurlar. Bu bütün gün boyunca toplam bir buçuk saati bulur.
zürafalar akşam karanlığına kadar zamanlarını ağaçlar arasında gezinip otlanmakla geçirirler. Günün en sıcak vakitlerinde vücutlarının zarar görmemesi için derileri de özel olarak düzenlenmiştir. Vücutlarının bazı bölümlerinde kalınlığı yedi buçuk santimetreye varan deri sayesinde zürafalar günün yüksek sıcaklıklarından korunabildikleri gibi
Afrika gecelerinin soğuğuna karşı da kalın derilerine gündüz depolanan ısı
gece vücutlarına yayılır.
besin değeri en yüksek olanlarını seçip boyunlarını uzatarak afiyetle yerler. Bu şekilde
yetişkin bir erkek zürafa altı metre yükseklikteki yapraklara ulaşabilir.
hayata gözlerini yeni açan zürafanın boynu çok kırılgan ve ince olduğu için doğum ânında annesinin karnından sağlıklı çıkamayacaktır. Eğer kafa en son çıksaydı yine vücudun ağırlığına dayanamayan boyun kırılacaktı. Arka ayakların vücudun ön tarafına göre daha kısa olması bu sorunu çözmeye yardımcı olur. Önce arka ayaklar çıkarak hem vücudun diğer kısmına ağırlık yapmaz
hem de yere dayanarak düşüşü engeller. Bu
tam anlamıyla
alternatifi olmayan muhteşem bir doğum olayıdır. Yeni doğan bebek yaklaşık iki metre boyundadır ve yetmiş kilogram ağırlığındadır. Ağaç yapraklarıyla beslenebilecek hâle gelene kadar anne sütüyle beslenen yavru zürafalar
otuz saniyeden az bir vakitte dört litre süt içebilirler. Bu hızlı beslenmenin sonucunda bir yaşına geldiklerinde boyları 3
5 metreye ulaşır.
zürafaların düşmanları yakınlardaysa yüksek çığlıklar atarak uyarıda bulunurlar. Zürafalar ve kuşlar arasındaki bu yardımlaşmanın
onların birbirlerine dost olarak yaratılmış olmasından başka hiçbir açıklaması yoktur. Bütün araştırmalara rağmen zürafaların davranış şekilleri ve biyolojileri hakkında çok az bilgiye sahibiz. Kimbilir
bu mucizevî hayvanların bizim bilmediğimiz daha ne kadar çok şaşırtıcı özellikleri var. | 8 Mayıs 2013 / Pollyanna Genel Galeri |
| 24 Nisan 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap |
| 6 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap |
| Kapat Saat: 19:42 Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Benzer Konular
Son MesajlarYenile Yükleniyor... |