Arama

Zürafa nasıl üremektedir?

Güncelleme: 6 Ekim 2013 Gösterim: 21.024 Cevap: 14
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
zurafa nasıl ürer
Sponsorlu Bağlantılar
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
1 Ekim 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

zurafa nasıl ürer

^ Zürafa memeli sınıfına dahil olup döllenme yoluyla eşeyli üreme gerçekleştirirler.
Sponsorlu Bağlantılar
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ekim 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
biraz daha bilgi veremez misiniz? lüütfeeeen!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ekim 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
zürafa nasıl çoğalır?
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
20 Ekim 2011       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

zürafa nasıl çoğalır?

İnceleyiniz;

Alıntı
ThinkerBeLL adlı kullanıcıdan alıntı

^ Zürafa memeli sınıfına dahil olup döllenme yoluyla eşeyli üreme gerçekleştirirler.

Sen sadece aynasin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zürfalarda yavru bakımı varmıdır,doğururlarmı?
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
zürafalar kaç cm veya m doğar?
ygmr121 - avatarı
ygmr121
Ziyaretçi
13 Ekim 2012       Mesaj #8
ygmr121 - avatarı
Ziyaretçi
yaa daha uzun bir şekilde cavap yazarmısınız?
ygmr121 - avatarı
ygmr121
Ziyaretçi
13 Ekim 2012       Mesaj #9
ygmr121 - avatarı
Ziyaretçi
Zürafalarvirgs kara hayvanlarının en uzunu ve en güçlüsü aynı zamanda en uysalı olarak göze çarpmaktadırlar. Yetişkin erkek zürafalarda yerden başa kadar olan yükseklikler 4virgs5 - 6 metrevirgs ağırlıklar ise 1200 - 1400 kilogram arasında değişirkenvirgs dişi zürafalarda yükseklikler 4 - 5 metrevirgs ağırlıklar ise 750 - 1200 kilogram arasında değişir. Vücudu ile deveyevirgs postunda bulunan benekler ile leopara benzediğinden ve çok hızlı koştuğundanvirgs eski Yunanlılar zürafanın leopar ile devenin çiftleşmesinden meydana geldiğine inanıyorlardı. Yunanca deve (camelio) ve leopar (lopard) kelimelerinin birleşmesiyle ortaya çıkmış olan camelopardalis zürafanın latince isminin temelini oluşturur. ("Giraffe camelopardalis")

Zürafalar boynuzlu olarak doğan tek hayvan cinsidir. Hem erkek ve hem de dişilerin alınlarında kıllı deri ile örtülü kısa boynuzlar vardır.

Zürafalar harikulade bir dolaşım sistemine sahiptir. Zürafaların yaklaşık 60 cm uzunluğa ve 11 kg'lık bir ağırlığa sahip muhteşem bir kalpleri vardır. Bir mukayese yapmak gerekirsevirgs bir zürafanın kalbi kafasından daha büyüktür. Zürafalarvirgs yüzükoyun vaziyetlerdeyken gösterdikleri 280/180 mmHg kan basıncı ile canlılar arasında en yüksek kan basıncına sahiplerdir. Kalpleri dakikada 170 kez atmaktadır. Bir zürafanın kalbivirgs dakikada tüm vücuda 75 litre kan pompalayabilmektedir. Zürafalarda bulunan kan hücresi miktarıvirgs bir insanda bulunanın iki katıdır. Zürafalar bir şey yedikten veya içtikten sonra kafalarını yerden kaldırdıklarındavirgs kalbin beyne yeterli kanı pompalayabilmesi için normalden iki kat daha fazla atması gerekmektedir.

Zürafaların en büyük düşmanları aslanlar ve sırtlan sürüleridir. Aslında zürafaların tekmeleri bir aslanı öldürecek güçtedir. Fakat su içerken veya yerde otlarken bir kaç aslan boynuna saldırarak onu öldürebilir.Zürafalar yaklaşık 0.5 metre uzunluğuna sahip çok uzun bir dile sahip olupvirgs dilleri ile kulaklarını temizleyebilirler.
Zürafalar boyunlarının uzunluğuna rağmenvirgs bir çok hayvan ve insanda olduğu gibi 7 adet boyun omuruna sahiptirler. Küçük bir fare ile zürafanın boyun omur sayısı aynıdır. Fakat zürafada kemikler büyüktür. Zürafaların çok az memelide bulunan bir diğer özellikleri koşarken sağ ön ve arka ayakları ile sol ön ve arka ayaklarını aynı anda öne attıklarından ötürü yalpalayarak koşmalarıdır.

İki erkek zürafa sadece sürü lideri olmak için yaklaşık 15 dakika kapışabilir. Birbirlerine baş ve tekme ile saldırdıkları görülür. Zürafa erkekleri kimin daha güçlü olduğuna karar verdikten sonra grup içinde sakin hayatlarına devam ederler.





ZÜRAFALAR yeryüzünün hâlen yaşayan en uzun ve zarif canlılarıdır.
Zürafa ile özdeşleşmiş uzun boyunun iyi tarafları da varvirgs kötü tarafları da. Meselâ uzun boyunlarıvirgs zürafalara ağaç tepelerindeki başka hiçbir hayvanın ulaşamayacağı yaprakları yemelerini sağlarkenvirgs nefes almalarını ve vücutlarındaki kan dolaşımını zorlaştırabilir. İşte bu noktada zürafaların uzun vücutları için özel olarak yaratılmış kalpleri ve akciğerleri devreye girer. Bir zürafanın akciğeri bir insanınkinden sekiz kat fazla havayı içine alabilir. Yine uzun vücudundaki organlara kan gidişini sağlayabilmek için zürafanın uzun damarlarında yaklaşık kırk litre kan dolaşır. Dolayısıyla oldukça büyük bir kalbi vardır. Çünkü ancak büyük bir kalpvirgs uzun boyundan beyne kan gitmesi için yeterli basıncı sağlayabilir. Ancakvirgs kalp büyük bir basınçla kan gönderdiği içinvirgs örneğin zürafanın bacağının kesilmesi durumunda büyük miktarda kan kaybı meydana gelebilirdi. Buna karşı bir önlem olarakvirgs kanamanın engellenmesi için zürafalarvirgs kılcal damarları daha dar ve derileri daha kalın şekilde yaratılmıştır.
Zürafalar küçük gruplar hâlinde yaşarlar. Bazan gruptaki zürafa sayısı elliyi bulabilirvirgs ama çoğunlukla bu sayı on beşi geçmez. Bir gruptaki iki zürafayı birbirinden ayırmak oldukça zordur. Fakat vücutlarındaki desenlere dikkatli baktığınızda aslında hiçbirinin birbirine tıpatıp benzemediğini görürsünüz.
Yaşlı erkek zürafalar zamanlarının çoğunu dişi zürafalar için devriye gezerek geçirirler. Anne zürafalar ise bebekleriyle küçük kreşler kurdukları için farklı gruplar oluştururlar. Kreşlerdevirgs anneler dönüşümlü olarak nöbet tutarlar. Bu sayede diğer anneler rahatlıkla kilometrelerce uzağa yiyecek aramaya gidebilirler.
Zürafaların bizim kulaklarımızın algılayabileceği bir sesleri yoktur. Bizim duyamayacağımız frekanslarla konuşurlar.
Zürafalar su içmeye grup hâlinde giderler. Aksi takdirde tek başlarına gittiklerinde bu durum onlar için hayatî bir tehlikeye dönüşebilir. Çünkü su içme pozisyonundan normal hâle geçmelerivirgs bacaklarının ve boyunlarının uzunluğu yüzündenvirgs biraz vakit alır. İşte bu yüzden zürafalar grup hâlinde su içmeye giderler ve diğerleri su içerken içlerinden biri nöbet tutar. Su içmede yaşadıkları bu zorluklara karşınvirgs haftalarca su içmeden yaşayabilirler. Zürafaların bu yardımlaşmaları zebralar ve antiloplar için büyük bir fırsattır. Kendilerini yırtıcı hayvanlardan koruyamayan bu hayvanlarvirgs zürafaları su içmeye giderken gördüklerinde aralarına karışır ve onların güvenlik sisteminden faydalanırlar.
Bir zürafanın “iyi bir gece uykusu” kavramı bizimkinden çok farklıdır. Ayaktavirgs bir gözünü açık bırakarak ve kulaklarını düzenli şekilde kımıldatarakvirgs sadece beş dakika derin uyku uyurlar. Bu bütün gün boyunca toplam bir buçuk saati bulur.
Gün ağardıktan sonravirgs zürafalar akşam karanlığına kadar zamanlarını ağaçlar arasında gezinip otlanmakla geçirirler. Günün en sıcak vakitlerinde vücutlarının zarar görmemesi için derileri de özel olarak düzenlenmiştir. Vücutlarının bazı bölümlerinde kalınlığı yedi buçuk santimetreye varan deri sayesinde zürafalar günün yüksek sıcaklıklarından korunabildikleri gibivirgs Afrika gecelerinin soğuğuna karşı da kalın derilerine gündüz depolanan ısıvirgs gece vücutlarına yayılır.
Yetişkin bir zürafa günde yaklaşık altmışbeş kilogram yaprak yer. Ağaçların başka hiçbir hayvanın ulaşamadığı en üst noktasından en tazevirgs besin değeri en yüksek olanlarını seçip boyunlarını uzatarak afiyetle yerler. Bu şekildevirgs yetişkin bir erkek zürafa altı metre yükseklikteki yapraklara ulaşabilir.
En sevdikleri yemek ise akasya ağaçlarının yapraklarıdır. Bu ağacın yapraklarının yüzde yetmiş beşi sudur. Bu da zürafaların nasıl günlerce su içmeden yaşayabildiklerini açıklamada yeterli olur. Fakat bu lezzetli akasya yaprakları aynı zamanda oldukça sert dikenlere sahiptir. Ama akasya yapraklarını yerken burunları özel kaslarla kapanır. Ayrıca üst dudakları da kalın tüylerle kaplanmıştır. Dikenlerin kolayca boğazlarından geçebilmesi için de tükürük bezleri büyük miktarda koyu tükürük salgılar.
Bir zürafanın dünyaya gelişi tam anlamıyla bir mucizedir. Yeni bebek hayata bir buçuk metre yükseklikten düşer. Çünkü anne yere uzanıp doğumu gerçekleştirirse o anda yırtıcı hayvanlara bir nevi davetiye çıkarmış olur ve korunması imkânsızlaşır. Doğum ânında yavru zürafanın önce arka bacaklarının gelmesi de oldukça ilginçtir. Aksi olsaydı ve önce başı gelseydivirgs hayata gözlerini yeni açan zürafanın boynu çok kırılgan ve ince olduğu için doğum ânında annesinin karnından sağlıklı çıkamayacaktır. Eğer kafa en son çıksaydı yine vücudun ağırlığına dayanamayan boyun kırılacaktı. Arka ayakların vücudun ön tarafına göre daha kısa olması bu sorunu çözmeye yardımcı olur. Önce arka ayaklar çıkarak hem vücudun diğer kısmına ağırlık yapmazvirgs hem de yere dayanarak düşüşü engeller. Buvirgs tam anlamıylavirgs alternatifi olmayan muhteşem bir doğum olayıdır. Yeni doğan bebek yaklaşık iki metre boyundadır ve yetmiş kilogram ağırlığındadır. Ağaç yapraklarıyla beslenebilecek hâle gelene kadar anne sütüyle beslenen yavru zürafalarvirgs otuz saniyeden az bir vakitte dört litre süt içebilirler. Bu hızlı beslenmenin sonucunda bir yaşına geldiklerinde boyları 3virgs5 metreye ulaşır.
Genelde son derece sakin olan zürafalar bir tehlikeyle karşılaştıklarında yabanî bir at gibi yerlerinde zıplarlar ve karşılarındakine kuvvetli tekmeler savururlar. Bu tekmeler bir aslanı öldürebilecek kadar güçlüdür.
Uzun boyunları ve uzun bacakları yüzünden vücutlarındaki keneleri temizlemeleri zor olan zürafaların yardımına ise kuşlar koşar. Bu kuşlar zürafaların sırtında ve kafasının etrafında gezinerek oralardaki keneleri temizlerler. Yine aynı kuşlarvirgs zürafaların düşmanları yakınlardaysa yüksek çığlıklar atarak uyarıda bulunurlar. Zürafalar ve kuşlar arasındaki bu yardımlaşmanınvirgs onların birbirlerine dost olarak yaratılmış olmasından başka hiçbir açıklaması yoktur. Bütün araştırmalara rağmen zürafaların davranış şekilleri ve biyolojileri hakkında çok az bilgiye sahibiz. Kimbilirvirgs bu mucizevî hayvanların bizim bilmediğimiz daha ne kadar çok şaşırtıcı özellikleri var.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ekim 2012       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zürafalar kara hayvanlarının en uzunu ve en güçlüsü aynı zamanda en uysalı olarak göze çarpmaktadırlar. Yetişkin erkek zürafalarda yerden başa kadar olan yükseklikler 45 - 6 metre ağırlıklar ise 1200 - 1400 kilogram arasında değişirken dişi zürafalarda yükseklikler 4 - 5 metre ağırlıklar ise 750 - 1200 kilogram arasında değişir. Vücudu ile deveye postunda bulunan benekler ile leopara benzediğinden ve çok hızlı koştuğundan eski Yunanlılar zürafanın leopar ile devenin çiftleşmesinden meydana geldiğine inanıyorlardı. Yunanca deve (camelio) ve leopar (lopard) kelimelerinin birleşmesiyle ortaya çıkmış olan camelopardalis zürafanın latince isminin temelini oluşturur. ("Giraffe camelopardalis")

Zürafalar boynuzlu olarak doğan tek hayvan cinsidir. Hem erkek ve hem de dişilerin alınlarında kıllı deri ile örtülü kısa boynuzlar vardır.
Zürafalar harikulade bir dolaşım sistemine sahiptir. Zürafaların yaklaşık 60 cm uzunluğa ve 11 kg'lık bir ağırlığa sahip muhteşem bir kalpleri vardır. Bir mukayese yapmak gerekirse bir zürafanın kalbi kafasından daha büyüktür. Zürafalar yüzükoyun vaziyetlerdeyken gösterdikleri 280/180 mmHg kan basıncı ile canlılar arasında en yüksek kan basıncına sahiplerdir. Kalpleri dakikada 170 kez atmaktadır. Bir zürafanın kalbi dakikada tüm vücuda 75 litre kan pompalayabilmektedir. Zürafalarda bulunan kan hücresi miktarı bir insanda bulunanın iki katıdır. Zürafalar bir şey yedikten veya içtikten sonra kafalarını yerden kaldırdıklarında kalbin beyne yeterli kanı pompalayabilmesi için normalden iki kat daha fazla atması gerekmektedir.

Zürafaların en büyük düşmanları aslanlar ve sırtlan sürüleridir. Aslında zürafaların tekmeleri bir aslanı öldürecek güçtedir. Fakat su içerken veya yerde otlarken bir kaç aslan boynuna saldırarak onu öldürebilir.Zürafalar yaklaşık 0.5 metre uzunluğuna sahip çok uzun bir dile sahip olup dilleri ile kulaklarını temizleyebilirler.
Zürafalar boyunlarının uzunluğuna rağmen bir çok hayvan ve insanda olduğu gibi 7 adet boyun omuruna sahiptirler. Küçük bir fare ile zürafanın boyun omur sayısı aynıdır. Fakat zürafada kemikler büyüktür. Zürafaların çok az memelide bulunan bir diğer özellikleri koşarken sağ ön ve arka ayakları ile sol ön ve arka ayaklarını aynı anda öne attıklarından ötürü yalpalayarak koşmalarıdır.

İki erkek zürafa sadece sürü lideri olmak için yaklaşık 15 dakika kapışabilir. Birbirlerine baş ve tekme ile saldırdıkları görülür. Zürafa erkekleri kimin daha güçlü olduğuna karar verdikten sonra grup içinde sakin hayatlarına devam ederler.





ZÜRAFALAR yeryüzünün hâlen yaşayan en uzun ve zarif canlılarıdır.
Zürafa ile özdeşleşmiş uzun boyunun iyi tarafları da var kötü tarafları da. Meselâ uzun boyunları zürafalara ağaç tepelerindeki başka hiçbir hayvanın ulaşamayacağı yaprakları yemelerini sağlarken nefes almalarını ve vücutlarındaki kan dolaşımını zorlaştırabilir. İşte bu noktada zürafaların uzun vücutları için özel olarak yaratılmış kalpleri ve akciğerleri devreye girer. Bir zürafanın akciğeri bir insanınkinden sekiz kat fazla havayı içine alabilir. Yine uzun vücudundaki organlara kan gidişini sağlayabilmek için zürafanın uzun damarlarında yaklaşık kırk litre kan dolaşır. Dolayısıyla oldukça büyük bir kalbi vardır. Çünkü ancak büyük bir kalp uzun boyundan beyne kan gitmesi için yeterli basıncı sağlayabilir. Ancak kalp büyük bir basınçla kan gönderdiği için örneğin zürafanın bacağının kesilmesi durumunda büyük miktarda kan kaybı meydana gelebilirdi. Buna karşı bir önlem olarak kanamanın engellenmesi için zürafalar kılcal damarları daha dar ve derileri daha kalın şekilde yaratılmıştır.
Zürafalar küçük gruplar hâlinde yaşarlar. Bazan gruptaki zürafa sayısı elliyi bulabilir ama çoğunlukla bu sayı on beşi geçmez. Bir gruptaki iki zürafayı birbirinden ayırmak oldukça zordur. Fakat vücutlarındaki desenlere dikkatli baktığınızda aslında hiçbirinin birbirine tıpatıp benzemediğini görürsünüz.
Yaşlı erkek zürafalar zamanlarının çoğunu dişi zürafalar için devriye gezerek geçirirler. Anne zürafalar ise bebekleriyle küçük kreşler kurdukları için farklı gruplar oluştururlar. Kreşlerde anneler dönüşümlü olarak nöbet tutarlar. Bu sayede diğer anneler rahatlıkla kilometrelerce uzağa yiyecek aramaya gidebilirler.
Zürafaların bizim kulaklarımızın algılayabileceği bir sesleri yoktur. Bizim duyamayacağımız frekanslarla konuşurlar.
Zürafalar su içmeye grup hâlinde giderler. Aksi takdirde tek başlarına gittiklerinde bu durum onlar için hayatî bir tehlikeye dönüşebilir. Çünkü su içme pozisyonundan normal hâle geçmeleri bacaklarının ve boyunlarının uzunluğu yüzünden biraz vakit alır. İşte bu yüzden zürafalar grup hâlinde su içmeye giderler ve diğerleri su içerken içlerinden biri nöbet tutar. Su içmede yaşadıkları bu zorluklara karşın haftalarca su içmeden yaşayabilirler. Zürafaların bu yardımlaşmaları zebralar ve antiloplar için büyük bir fırsattır. Kendilerini yırtıcı hayvanlardan koruyamayan bu hayvanlar zürafaları su içmeye giderken gördüklerinde aralarına karışır ve onların güvenlik sisteminden faydalanırlar.
Bir zürafanın “iyi bir gece uykusu” kavramı bizimkinden çok farklıdır. Ayakta bir gözünü açık bırakarak ve kulaklarını düzenli şekilde kımıldatarak sadece beş dakika derin uyku uyurlar. Bu bütün gün boyunca toplam bir buçuk saati bulur.
Gün ağardıktan sonra zürafalar akşam karanlığına kadar zamanlarını ağaçlar arasında gezinip otlanmakla geçirirler. Günün en sıcak vakitlerinde vücutlarının zarar görmemesi için derileri de özel olarak düzenlenmiştir. Vücutlarının bazı bölümlerinde kalınlığı yedi buçuk santimetreye varan deri sayesinde zürafalar günün yüksek sıcaklıklarından korunabildikleri gibi Afrika gecelerinin soğuğuna karşı da kalın derilerine gündüz depolanan ısı gece vücutlarına yayılır.
Yetişkin bir zürafa günde yaklaşık altmışbeş kilogram yaprak yer. Ağaçların başka hiçbir hayvanın ulaşamadığı en üst noktasından en taze besin değeri en yüksek olanlarını seçip boyunlarını uzatarak afiyetle yerler. Bu şekilde yetişkin bir erkek zürafa altı metre yükseklikteki yapraklara ulaşabilir.
En sevdikleri yemek ise akasya ağaçlarının yapraklarıdır. Bu ağacın yapraklarının yüzde yetmiş beşi sudur. Bu da zürafaların nasıl günlerce su içmeden yaşayabildiklerini açıklamada yeterli olur. Fakat bu lezzetli akasya yaprakları aynı zamanda oldukça sert dikenlere sahiptir. Ama akasya yapraklarını yerken burunları özel kaslarla kapanır. Ayrıca üst dudakları da kalın tüylerle kaplanmıştır. Dikenlerin kolayca boğazlarından geçebilmesi için de tükürük bezleri büyük miktarda koyu tükürük salgılar.
Bir zürafanın dünyaya gelişi tam anlamıyla bir mucizedir. Yeni bebek hayata bir buçuk metre yükseklikten düşer. Çünkü anne yere uzanıp doğumu gerçekleştirirse o anda yırtıcı hayvanlara bir nevi davetiye çıkarmış olur ve korunması imkânsızlaşır. Doğum ânında yavru zürafanın önce arka bacaklarının gelmesi de oldukça ilginçtir. Aksi olsaydı ve önce başı gelseydi hayata gözlerini yeni açan zürafanın boynu çok kırılgan ve ince olduğu için doğum ânında annesinin karnından sağlıklı çıkamayacaktır. Eğer kafa en son çıksaydı yine vücudun ağırlığına dayanamayan boyun kırılacaktı. Arka ayakların vücudun ön tarafına göre daha kısa olması bu sorunu çözmeye yardımcı olur. Önce arka ayaklar çıkarak hem vücudun diğer kısmına ağırlık yapmaz hem de yere dayanarak düşüşü engeller. Bu tam anlamıyla alternatifi olmayan muhteşem bir doğum olayıdır. Yeni doğan bebek yaklaşık iki metre boyundadır ve yetmiş kilogram ağırlığındadır. Ağaç yapraklarıyla beslenebilecek hâle gelene kadar anne sütüyle beslenen yavru zürafalar otuz saniyeden az bir vakitte dört litre süt içebilirler. Bu hızlı beslenmenin sonucunda bir yaşına geldiklerinde boyları 35 metreye ulaşır.
Genelde son derece sakin olan zürafalar bir tehlikeyle karşılaştıklarında yabanî bir at gibi yerlerinde zıplarlar ve karşılarındakine kuvvetli tekmeler savururlar. Bu tekmeler bir aslanı öldürebilecek kadar güçlüdür.
Uzun boyunları ve uzun bacakları yüzünden vücutlarındaki keneleri temizlemeleri zor olan zürafaların yardımına ise kuşlar koşar. Bu kuşlar zürafaların sırtında ve kafasının etrafında gezinerek oralardaki keneleri temizlerler. Yine aynı kuşlar zürafaların düşmanları yakınlardaysa yüksek çığlıklar atarak uyarıda bulunurlar. Zürafalar ve kuşlar arasındaki bu yardımlaşmanın onların birbirlerine dost olarak yaratılmış olmasından başka hiçbir açıklaması yoktur. Bütün araştırmalara rağmen zürafaların davranış şekilleri ve biyolojileri hakkında çok az bilgiye sahibiz. Kimbilir bu mucizevî hayvanların bizim bilmediğimiz daha ne kadar çok şaşırtıcı özellikleri var.

Benzer Konular

8 Mayıs 2013 / Pollyanna Genel Galeri
24 Nisan 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
6 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap