Arama

Besinlerin tazeliği, temizliği ve içerdiği katkı maddeleri sağlığı nasıl etkiler?

Güncelleme: 4 Nisan 2019 Gösterim: 223.561 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Besinlerin tazeliği, temizliği ve içerdiği katkı maddeleri sağlığı nasıl etkiler?
Son düzenleyen Safi; 4 Nisan 2019 22:09
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ekim 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Besinler vucudumuzda en etkili kriterlerdir.Besin alırken bir çok kurala dikkat etmeliyiz. Besinlerin tazeliğinin vücudumuza etkiside büyüktür. Taze besin, sağlıklı vitaminli ve minarali bol , içerisinde vucudumuza zarar verebilecek organizmaların oluşmadığı besinlerdir.Bu tarz besinleri tercih ederek besin zehirlenmelerinden korunulmalıdır.Bu durumda besinlerin temizliğininde vucut sağlığımıza etkisi kaçınılamaz.
Taze besinlerin ve temiz besinlerin seçimi ve besinlerin hazırlanmaları sırasında uygulanması gereken bazı kurallar vardır ve bunların uygulanması sağlık ve temizlik açısından önemlidir. Bu kurallara uyulmadığı takdirde besin zehirlenmeleri meydana gelir. Bu kuralları şöyle sıralayabiliriz:
Sponsorlu Bağlantılar
  • Hastalık yapabilecek şüpheli besinler, özellikle küflenmiş olanlar yenilmemelidir.
  • Sağlam, zedelenmemiş, bozuk olmayan besinler seçilmeli ve satın alınmalıdır.
  • Besinlerin hazırlanma, saklanma ve servis edilmeleri sırasında hastalık etmeni mikroorganizmalar ile kirlenmesi önlenmelidir
  • Zehirli mantarları gözle ayırt etmek mümkün olmadığı için kültür mantarları dışında mantar tüketilmemelidir.
  • Hazırlama, saklama ve servis sırasında kullanılan araç, gereçlerde mikroorganizmaların çoğalması önlenmelidir.
  • Mutfak ve yemek yenen yerlerin temizliğine özen gösterilmelidir.
  • Herhangi bir haşere ve mikroorganizma bulaşmasından kuşkulanılırsa, taze sebzeler 20 dakika tuzlu veya klorlu suda bekletilmelidir.
  • Besinlerin bakteriler tarafından çıkarılan toksinlerden başka zehirli maddelerle karışması veya kirlenmesi önlenmelidir.Özellikle temizlik maddeleri, DDT gibi haşere öldürücü ilaçlardan sakınmalıdır.Bu gibi maddeler besinlerden uzak yerlerde; örneğin depo olarak kullanılan ayrı oda veya kilerlerde, etiketlenmiş olarak saklanmalıdır.
  • Çiğ yenecek sebze ve meyveler, pişirilecek taze sebzeler ve kuru meyveler, temizlenmiş ve pişmeye hazır tavuk, balık, parça etler ve yumurta iyice yıkanmalıdır.
  • Sebze ve meyveler toz, topraklarından ve ilaç kalıntılarından temizlenmesi için bir müddet su dolu bir kapta bekletildikten sonra, bol su ile birkaç kez yıkanmalıdır.
  • Besinlerin hazırlanması, saklanması, pişirilmesi, servis için sıcak tutulması, yeniden ısıtılması sırasında uygulanacak sıcaklık dereceleri bakterilerin çoğalmasını önleyecek yeterlilikte olmalıdır.
  • Et, tavuk, balık, süt, yumurta ve bunlarla hazırlanmış yemekler 16-490C arasındaki en tehlikeli bölgede, asla bırakılmamalıdır.
  • Besinler oda sıcaklığında bütün gece boyunca bırakılmamalıdır.
  • Toz ve haşerelerden korumak için üzeri daima kapalı olarak saklanmalıdır.
  • Sıcak yemekler en kısa sürede soğutularak buzdolabına konulmalıdır. Pişmiş yemekler, oda sıcaklığında kendi kendine soğutulmaya bırakılmamalıdır.
  • Çabuk bozulan et, tavuk, balık, süt, yumurta gibi besinlerin dükkanlarda güneşten uzak ve buzdolabında saklanmaları gerekir. Satın alındıktan sonra yine bekletilmeden hemen buzdolabına konulmalıdır.
  • Dondurulmuş besinler, buzdolabının alt raflarında bekletilerek çözdürülmelidir. Çözülme işi oda sıcaklığında, radyatör üzerinde ve altında, hafif ateşte veya güneşli yerde yapılmamalıdır.
  • Çözülmüş besinler bekletilmeden pişirilmelidir.
  • Etler, birer yemeklik miktarlarda, yassı bir şekilde paketlenmiş olarak dondurulmalıdır.
  • Kırık, çatlak ve kirli yumurtalar satın alınmamalıdır.
  • Kıyma ve organ etleri uzun süre saklanamadığından kısa sürede tüketilmelidir.
  • Süt ve sütlü besinler, krema, deniz ürünleri, soğuk etler, ordövrler, kanepeler, sosis, salam, yumurta ve yumurtalı besinler, kremalı pasta ve tatlılar, kıyma kullanılmış besinler, sandviçler devamlı olarak buzdolabında (+50C nin altında) saklanmalıdır.
  • Ekmek, çörek, kurabiye yapmak için hamurun mayalandırılması besleyici değerini artırır.
  • Ekmek ince dilimlenip kızartılırsa besleyici değeri azalır.
  • Tarhananın besleyici değeri yüksektir. Pişirirken içine pişmiş nohut, mercimek, havuç eklenmesi değerini daha da artırır.Tarhana yapılırken güneşte kurutulursa, süt ve yoğurt aydınlık yerde bekletilirse vitamin B2, vitamin B6 ve folik asit değerleri azalır.
  • Yumurta, süt, yoğurt, peynir ve tahinle yapılan tatlıların besleyici değerleri, sadece un, yağ, şeker kullanılarak yapılanlardan daha fazladır. Şeker yerine pekmez kullanılması besleyici değerini daha da artırır.
  • Sütlü tatlı yaparken şeker önceden konur ve birlikte pişirilirse veya fırında yüksek sıcaklıkta pişirilirse, protein değeri azalır. Pastörize veya sterilize uzun ömürlü sütleri kullanın.
  • Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi besinler iyi pişirildiğinde sindirimi kolaylaşır ve böylelikle protein değeri artar.
  • Yumurta çiğ yenirse ya da sarısının etrafı yeşillenecek kadar hızlı ateşte, uzun süre pişirilirse, besleyici değeri azalır.
  • Sebzelerden yapılan salatalara limon veya sirke eklenir, bekletilirse A ve C vitamini değeri azalır.
  • Sebzeler doğrandıktan sonra bekletilirse, haşlama ve pişirme suları atılırsa vitamin ve mineralleri azalır.
  • Meyveler kesildikten ya da suyu sıkıldıktan sonra bekletilirse C vitamini değeri azalır.Hatta sıkılmış meyve suları buzdolabında bekletilse bile vitamin değeri azalır.
  • Yağ yakıldıktan sonra yemeğe konursa, sağlığa zararlı duruma gelir.
  • Yoğurdun yeşilimsi suyu atılırsa vitamin değeri azalır.Yine, yoğurt torbaya konup süzülür, süzülen suyu atılırsa vitamin kaybı olur. Ambalajlanmış ürünlerde özellikle son kullanma tarihlerine dikkat ediniz. Son kullanma tarihi geçmiş ürünleri satın almayınız.
  • Üzerinde etiketi olmayan, ambalajı bozulmuş ve kapağı bombeleşmiş olan konserveler sağlık için son derece zararlıdır.
  • Ambalajlanmış ürünleri alırken mutlaka etiket bilgilerini okuyunuz.

Son düzenleyen Safi; 4 Nisan 2019 22:19
beşiktaşlım - avatarı
beşiktaşlım
Ziyaretçi
18 Ekim 2009       Mesaj #3
beşiktaşlım - avatarı
Ziyaretçi

besinlerin tazeliğinin temizliğinin ve içerdiği katkı maddelerinin sağlığa etkisi



Besinler Ve Pişirme Teknikleri
Kansere karşı savaşta en önemli kural sık sık, azar azar dengeli beslenmek. Diyet ve beslenme uzmanı Gökçenler’e göre besinleri uzun süre yüksek ısıda pişirmek ise kansere davetiye çıkarıyor

Son yıllarda kanser tedavisindeki gelişmeler hızla ilerlerken, pek çok alanda olduğu gibi kanserde de koruyucu tıbbın önemi artıyor. Bilim adamlarının bu kadar önem verdiği koruyucu tıbbın en önemli silahlarından biri ise beslenme. Yiyip içtiğimiz, elimizin altındaki besinlerin her biri, birer kanser savaşçısı. Öyle ki besinlerdeki kansere karşı koruyan bazı maddeler, kanser ilaçlarının içeriğine dahi giriyor.
Diyet ve beslenme uzmanı Murat - Aysun Gökçen çifti de “Kanseri beslenerek yenebilirsiniz ” adlı yeni kitaplarında kanser ve beslenme ilişkisine ışık tutuyor. Özellikle yemekleri pişirirken yapılan yanlışlara dikkat çeken Gökçenler, yanmış yiyecekleri kesinlikle tüketilmemesi, proteinli süt gibi besinlerin asla şekerle kaynatılmaması gerektiğini vurguluyor. Gökçenlere göre geleneksel bazı pişirme yöntemlerimiz ve yemeklerimiz, kansere davetiye çıkarır nitelikte. Bunlardan bazıları, kestane kebap, gözleme, kavrulmuş leblebi, krem karamel….
Gökçen çifti, Remzi Kitabevi’nden basılacak bu yeni kitapları henüz piyasaya çıkmadan önce sorularımızı yanıtlayarak, merak edilenleri anlattı…

Kanser oluşumuyla beslenme ilişkisi nedir?
- Farklı kaynaklara göre beslenme ile ilgisi yüzde 10 - 70 arasında olup, genel olarak yüzde 35 kabul edilir. Bu çok yüksek bir oran. Radyasyon ve sigarayı beslenmeyle kıyaslarsak, beslenmenin önemi daha çok anlaşılır. Radyasyonla kanser oluşumu oranı normal koşullarda yüzde 1 - 5 arasındadır. Sigara içmenin kanser oluşumuna etkisi ise ortalama yüzde 25 oranında olduğu bildirilmekte. En önemlisi, tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 70′i beslenme, egzersiz ve diğer yaşam tarzı alışkanlıklarıyla önlenebilmektedir.

Kansere karşı beslenmede en önemli kural nedir?
- En önemlisi beslenme yoluyla bağışıklık sistemimizi güçlü kılabildiğimiz için yeterli ve dengeli beslenmek. Yani sık sık, azar azar, az yağlı ve günlük alması gereken besin maddelerini alarak. Herkesin en azından bir kere bile olsa bir diyetisyene başvurması lazım. Diyetisyene gittiği zaman proteini, karbonhidratı, yağı ne kadar alması gerektiğini öğrenecek.

Hangi besinleri riskli kabul etmeliyiz?
- Bolca kuyrukyağı katılmış ve mangalda kavrulmuş kebaplar çok dikkat edilmesi gereken yiyeceklerin başında gelir. Keşke, bu besinleri hiç yemeden durabilsek… Ayrıca, karamelize edilmiş yiyeceklerden uzak durulması lazım. Şekerin yakılması olarak tanımlayacağımız karamelizasyon, kanser yapıcı faktörler arasında düşünülmelidir. Bundan dolayı, karamelli pasta, karamelli dondurma gibi besinleri çok sık tüketmemek gerekir.

Öyleyse pişirme yöntemleri de etkili…
- Yanmış olan her besinde risk çok yüksektir. Susamı yanmış simit, yanarak üzerinde siyah benekler oluşmuş bazlama, gözleme tipi yufkalar, kabuğu yanmış ekmek, kurabiye, börek ve kek, fazla kızartılmış ekmek, kestane kebabın yanmış dış yüzeyi, kavrulmuş ve üzerinde siyah benekler oluşmuş sarı leblebi türü besinler çok sık tüketilmemelidir.

Yemek pişirirken nelere dikkat etmeli?

- Maalesef çoğu kişi soğanı yağın içinde iyice kavurarak yemek yapmaya başlar. Ama gerçek şu ki yağın içinde soğanı kavurmak kansere davetiyedir. Dumanlama - tütsüleme yöntemi ile hazırlanmış füme besinler tehlikeli gruptadır. Kısacası, besinlerin sizi kanser yapmalarını istemiyorsanız onların canını yakmayın. Yani yüksek ısıya uzun süre maruz bırakmayın ve de durup dururken tütsülemeyin.

Peki soğanı nasıl kullanmalı?

- Sebze yemeklerinde önce kıyma veya et suyla birlikte öldürüp pişirilmeli. Soğan üzerine çiğden konmalı. Soğanla biraz pişirdikten sonra salça ve domatesi koyup su kaynamaya başladıktan sonra sebzeler doğrayarak içine atılmalı. Sebze yemeklerinde vitamin ve mineral kaybını önlemek için en doğru olan, çok az suda pişirmektir.

Kanserojenlere karşı etkili olan maddeler neler?
- Vitamin ve minerallerin dışında ‘ikincil bitki maddeleri’ veya ‘Fitokimyasal’ dediğimiz bazı özel maddeler vardır. Bu maddelerin kanser riskini önlediği bilinir. Brokolide bulunan ‘Sulforofan’, çilek, böğürtlen, üzüm cevizdeki ‘Ellag Asidi’, narenciye ve kimyondaki ‘terpen’, domates, avakado ve mürdüm eriğindeki ‘Lutein’ maddesi ve bir çok bitkide bulunan ‘Flavanoidler’, vücudun ürettiği protein moleküllerini aktive edip, insan hücrelerine giren kanser yapıcıları zararsız hale getirmelerini sağlarlar.

Yediklerinizi kanserojen hale getirmemek için
Uzun süre yüksek ısıda işleme tabi tutulan bol proteinli besinler, kanserojen maddelerin oluşumuna neden olur. Buna mutajenite denir. Eti 35 dakika süreyle ızgara yaparsanız veya 5 dakika süreyle kızgın yağda kızartırsanız, kanserojen hale getirmeyi başardınız demektir.
  • Eti sebzelerle birlikte pişirirseniz - türlü, kıymalı taze fasulye gibi- o zaman mutajenite oluşumunu çok büyük oranda önlemiş olursunuz. Eti tek başına yemek yerine daha çok sebze ile karıştırarak yemek her zaman daha sağlıklıdır.
  • Taze sebzeleri yağda kızartmayın. Kanserojen etki oluşturabilirsiniz.
  • Sebze ve kurubaklagilleri yıkamadan yemeyin, pişirmeyin. Çünkü, tarım ilaç kalıntılarını pişirme yolu ile yok edemezsiniz.
  • Pirinç, un, soğan gibi besinleri yağda kavurmayın. Protein kaybı olur. Ayrıca, kanserojen etki oluşturabilirsiniz.
  • Yüksek ısıda uzun süre kaynatmayın. Bu bir çok vitamin ve mineralin kaybına neden olur, kanserojen etki oluşturabilir.
  • Ateşe çok yakın tutarak pişirme ve tütsüleme yapmayın.
  • Kurubaklagil ve tahılları kuru, nemli olmayan yerlerde saklayın. Aksi takdirde küf toksinleri oluşturabilirsiniz.
  • Buzluktan çıkartıp çözdürdüğünüz yiyecekleri bir daha dondurmayın. Aksi taktirde kanserojen etki oluşturabilirsiniz.
  • Özellikle salça, turşu, reçel vb. gibi besinleri boşalmış deterjan ve ilaç kutularında, boyalı plastiklerde saklamayın. Kurşun ve kanser yapıcı diğer maddeler yiyeceğe geçer.
  • Küf ve toksin üremiş besinlerden uzak durun.
Gökçen’lerin kansere karşı özel olarak hazırladığı yemek tarifleri
SAĞLIK ÇORBASI (4 Kişilik)
Malzemeler
Yarım su bardağı bezelye
1 su bardağı dilim doğranmış havuç
1 su bardağı kıyılmış karnabahar
1 su bardağı kıyılmış brokoli
1 adet kalın kıyılmış kırmızı soğan
2 adet doğranmış domates
1 tatlı kaşığı zencefil
1 çorba kaşığı toz kişniş
1 tatlı kaşığı kimyon
1 çay kaşığı karabiber

Hazırlanışı:
Bezelyeler önce haşlanır.
Sonra kalan malzemeler ile birleştirilip üzerine bir miktar daha su ilave edilirek (suyun sebzelerin üzerini üç parmak geçecek kadar eklenmesi yeterli olur) pişirme işlemine devam edilir.
Taneli yada blenderdan geçirerek servis yapılır.

İşte kanser savaşçıları
Gökçen çifti, “Lütfen aşağıdaki sebze ve meyveleri sıkça ve bol yiyin. Çünkü içlerinde kanserin hiç hoşuna gitmeyecek bir şeyler var” diyerek kansere karşı “altın besinleri” sıralıyorlar.
  • Bezelye
  • Pırasa
  • Taze fasulye
  • Karadut
  • Kızılcık
  • Kayısı
  • Kuş üzümü
  • Kiraz
  • Vişne
  • Ananas
  • Kırmızı ve kara üzüm
  • Mandalina, portakal
  • Greyfurt, limon
  • Ispanak
  • Karnabahar
  • Brokoli
  • Kırmızı lahana
  • Kara lahana
  • Yeşil lahana
  • Kuşkonmaz
  • Dereotu
  • Pazı
  • Turp
  • Şalgam
  • Soğan
  • Sarmısak
  • Avakado
  • Mürdüm eriği
  • Domates
  • Biber
  • Isırgan otu
  • Keten tohumu
  • Kimyon
  • Soya filizi
Son düzenleyen Safi; 4 Nisan 2019 22:22
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Eylül 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Taze besin, sağlıklı, vitaminli ve minerali bol, içerisinde vücudumuza zarar verebilecek organizmaların oluşmadığı besinlerdir. Bu tarz besinleri tercih ederek besin zehirlenmelerinden korunabiliriz. Temizlenmeyen yiyeceğin üzerinde mikrop vardır. Her şeyin tazesi daha lezzetlidir. Hem de her şeyin doğalı hakikidir.
Aroma arttırıcı maddelerden bazıları baş dönmesi ve çarpıntı yapabilir.
Renklendiricilerden bazıları astım ve deri döküntülerine yol açabilirler.

Herkesin işine yarayacağını düşünüyorum. Kısa, öz ve açıklayıcı.
HERKESE KOLAY GELSİN!
barıs34 - avatarı
barıs34
Ziyaretçi
28 Eylül 2010       Mesaj #5
barıs34 - avatarı
Ziyaretçi

Gıda Ve besin Temizliği


Yaşam düzeyinin artması birlikte teknoloji bi şekilde verilen hizmetin doğal bi şekilde daha da iyi olması beklenmektedir. Sağlıklı besin tüketiminin sağlanması ve teşvik edilmelidir. yalın 1 anlatım birlikte gıda değerini kaybetmemiş, fiziksel, kimyasal mikrobiyolojik açıdan temiz olan, bozulmamış besin maddesi sağlıklı besin bi şekilde tanımlanabilir.

Dünya besin sektöründeki gelişmelerle ülkemiz besin sektöründeki gelişmeler karşılaştırıldığında , gerek mevcut olanaklar ve gerekse üretici ve tüketici bilinci açısından ele alındığında üzücü fakat hakikat olan, kritik eksikliklerin olduğudur.

Yaşam düzeyinin artması birlikte teknoloji bi şekilde verilen hizmetin doğal bi şekilde daha da iyi olması beklenmektedir. Tüketime sunulan gıdanın nedenli sağlıklı olduğu, pek epey aşamada yapılan denetimler birlikte belirlenmektedir. En iyi denetim denetleyicileri ise; üreticinin bizzat kendisi, kanuni denetim kuruluşları ve tüketicilerdir. Gıdanın sağlığı dendiğinde değişik kriterler dikkate alınmıştır. Örneğin: ABDde 1992 yılında besin Pazarlama Enstitüsü ( Food Marketing Instıtute) yaptığı ankette; tüketici gıdalardaki pestisit kalıntılarını, üreticiler ise, gıdalardaki mikroorganizmaları birinci derecede besin tehlikesi bi şekilde görmektedirler.

Bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, besin konularında öngörülen esas ilke; tüketicinin sağlıklı ve kaliteli gıdalarla beslenerek gerek hastalık etmenlerinden ve gerekse kafi ve dengeli beslenme yönünden sağlığının korunması ve besin alımında aldatılmasının önlenmesidir.

Ülkemizde %60-70lere varan genç 1 nüfus kitlesi bulunur. Bunun anlamı şudur; yetersiz ve dengesiz beslenme durumlarında vücudun büyüme, gelişme ve normal çalışmalarında aksamaları olacaktır. Sağlığın temeli bi şekilde kabul ettiğimiz beslenmenin yetersiz ve dengesiz olması halinde 1 epey hastalıkların ortaya çıkacağı bilinmektedir. Vücudun büyümesi, dokuların yenilenmesi ve çalışması sebebiyle lazım olan gıda öğelerinin bütün birinin kafi miktarlarda alınması ve vücutta elverişli biçimde kullanılması halinde (yeterli ve dengeli beslenme) insanın çalışma , planlama ve üretme yeteneğini artıracağı muhakkaktır. Dünya nüfusunun hızla artması, gelişen teknolojiye bağlantılı etraf kirliliği ekonomik güçsüzlük ve eğitim yetersizliği beslenme sorunlarını derinleştirmekte ve emniyetli besin teminini zorlaştırmaktadır.

Gıda sanayii, besin maddelerini üretim bölgelerinden toplayan, taşıyan,işleyen ve dağıtan sanayii dalıdır. Belli koşulların temin edildiği besin zincirine soğuk zincir bi şekilde tanımlanabilir.

Nüfus artışı ve süratli kentleşme, besin bilim ve teknolojisindeki gelişmeler, beslenme ve besin hijyenine verilen ehemmiyet, yeme alışkanlıklarındaki değişmeler, dış pazara açılma, dağıtım ve pazarlama sistemlerindeki yenilikler v.b besin sanayinin gelişmesinde epey kritik roller oynamaktadır.

Ancak, besin üretimi 1 sanayi dalı bi şekilde ele alındığında diğer sanayi dallarında olduğu gibi başarı, standartlara ve tüketicinin beklentilerine elverişli besin maddesini bütün vakit eşdeğer kalitede, istenilen miktarda ve en ekonomik biçimde üretilmesine bağlıdır.

Gıda hammaddesinin işletmeye girmesinden başlayarak mahsül elde edilmesi aşamasına kadar ki üretim zincirinde ürüne muhtelif kaynaklardan mikroorganizma kontaminasyonu söz konusudur. Mikroorganizma elverişli ortamlarda hızla üreyerek üründe istenmeyen değişikliklere yol açabilmektedir. yalnız, endüstriyel mikrobiyolojide fermente mahsüller sebebiyle mikroorganizma şarttır. Örneğin; yoğurt, peynir, sirke, turşu vb fermente ürünlerinin üretimlerinde mikroorganizma gelişmeleri istenen 1 olgudur. Elbette ki bu üretimlerde belli şartlar altında yapılmaktadır.

Gıda kaynaklı afiyet sorunlar;
  • Doğrudan besin maddelerinden kaynaklanabileceği gibi ,
  • Olumsuz etraf şartları,
  • Üretici ve tüketicilerin besin hijyeni konusunda olumsuz veri, tutum ve davranışları
  • Gelişen teknolojiye rağmen hala ilkel metotlarla besin üretiminin sürek etmesi,
  • Toplumda besin kaynaklı hastalık taşıyıcılarının varlığı,
  • Hayvanlardaki zoonotik hastalıklar ve benzeri 1 epey etmenler besin kaynaklı hastalıkların ortaya çıkmasına niçin olabilmektedir.
Mikroorganizmaların gıdalara toprak, hava, su, besin işçileri, insan ve hayvanların bağırsak sistemleri, böcekler, kemirgenler, kuşlar ve birtakım evcil hayvanlar, besin işletmelerinde kullanılan hammadde, muhtelif alet ekipman ve kaplar, bundan sonra ve atıklar birlikte hammadde, ara mahsül ya da son ürünün, temas ettiği bütün türlü yüzeyden bulaşabilir. Bu kontaminasyon kaynaklarını; insan, hayvan ve etraf olmak üzere 3 antet altında toplamak mümkündür.

Bulaşma kaynakları kapsamlı olarak; insan‚ hayvan ve etraf bi şekilde sıralanabilir. Bu kaynaklar arasında özellikle besin işçileri, (hasta ya da portör olan) burun, ağız, deri, dışkı elleriyle pek epey enfeksiyon ve intoksikasyon etkeni mikroorganizmayı gıdaya direk bi şekilde taşıyabilirler. besin işletmelerindeki idari ve teknik personelinin hijyen ve sanitasyon konusunda bilinçli olması, sonucun başarısı açısından önemlidir.

Özellikle ishal ve kusma gibi belirtiler gösteren hastalıklar birlikte boğaz ve derisinde muhtelif enfeksiyonlara sahip şahıslar, idareci tarafından derhal rapor edilmeli ve bu şahıslar asla 1 ünitede çalıştırılmamalıdır.

Enfeksiyon ve intoksikasyona sebep olan mikroorganizma örnekleri verilecek olursa; toprak ve su kaynaklı gıdalara bulaşan bakteriler arasında; Bacillus, Clostridium, Enterobakter vb. İnsan ve hayvanların bağırsak sistemlerinde sık bi şekilde bulunan mikroorganizmalar; Escherichia, Salmonella, Shigella, Staphylococcus vb. Burada mikroorganizmalara değinilmedeki gaye; tehlikenin kimliği ve düzeyinin bilinerek alınacak önlemlere ışık tutması açısından önemlidir.

Gıda zehirlenmesine niçin olan bakterilerden en önemlileri; Staphylacoccus, Salmonella, Streptococcus, Clostridium v.b dır. Stafilokoklar, insan ve hayvanların burun boşluklarında vardır. Zehirlenme 1- 6 saat arasında ortaya

çıkmakta olup, baş dönmesi, baş dönmesi, kusma ve ishal birlikte kendini gösterip, 12-24 saat sürmektedir.

Zehirlenmenin görüldüğü gıdalar:
  • Soğuk et, tavuk, kuru mamuller.
  • Mikroorganizma kaynaklı hastalıkların artma nedenlerini şöyle sıralayabiliriz.
  • Hazır besin üretimi ve tüketimindeki artışlar,
  • Toplu besin tüketimlerinin artması ( zehirlenmelerin baş göstermesi)
  • Kentlerdeki nüfus yoğunluğunun artması ve buna bağlantılı bi şekilde plansız şehirleşme ve alt bina yetersizlikleri,
  • Beslenme alışkanlıklarındaki değişmeler,
  • Turistik ve ticari amaçlı gezilerin gelişen ulaşım kolaylığına bağlantılı bi şekilde hızla artması,
  • Genel bi şekilde insanların bağışıklık sisteminin zayıflaması,
  • Sağlık kontrollerinin daha düzenli tutulmasıdır.
Bütün bu istenmeyen olumsuz gelişmeler düşünüldüğünde besin hijyeninin önemi 1 defa daha kendini göstermektedir.

Hijyen;
insan sağlığının korunması ve uzun süre yüksek düzeyde tutulması amacına yönelik olup,

Sanitasyon; i
nsan sağlığını tehdit eden mikroorganizmaların bulundukları ortamdan olabildiğince uzaklaştırılmasıdır. Sanitasyon sağlanmasında personel açısından karşılaşılan sorunda taşıyıcılık sorunudur. Taşıyıcı insanlar, patojen (hastalık yapıcı) mikroorganizmayı vücutlarında kendileri etkilenmeden taşırlar ve bunları temas ettikleri bütün yere yayarlar. Bu durum taşıyıcı tarafından bilemeyeceği sebebiyle tehlike daha da büyümektedir.

İnsanın kontaminasyonda aracı olan en kritik organı elleridir. Ellerle hammadde, mahsül ve muhtelif yüzeylere dokunulduğu gibi saç, ağız, burun, mendil, tuvalet kapısı ve para gibi diğer 1 epey kontaminasyon kaynaklarına da temas edilmektedir. buna ilave olarak eller , ağız ve burun salgıları ve dışkı birlikte de direk temas edebilmektedir. Diğer taraftan ellerdeki yara, sivilce ve çıbanlarda direkt kontaminasyon kaynaklarıdır.

GIDA VE GIDA HİJYENİ

GÜVENLİ GIDA HAZIRLANMASINDA DÜNYA SAĞLIK TEŞKİLATININ on ALTIN KURALl
TEMİZLİK VE DEZENFEKSİYON
GIDA GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR

Günümüz teknolojisi, kendini devamlı geliştiren, yenileyen, iyiyi daha iyiyi yakalama arzusunda olan yükselmelerle daima gündemde kalma başarısına ulaşmaktadır.Öyleki size yenilik bi şekilde sunulan 1 teknolojinin eşdeğer vakit dilimi içerisinde diğer teknolojik gelişmelerle karşılaştırıldığında yenilik özelliğinin kalktığını görebilmekteyiz. Bunun en canlı yaşandığı sektör Bilgisayar sektörü olup, bu sektör diğer bütün sektörlerin zeminini oluşturmaktadır. Bizim konumuz besin sektörüdür. Doğrudan insan sağlığını ilgilendirmesi nedeni birlikte Dünya besin sektöründeki gelişmelerle ülkemiz besin sektöründeki gelişmeler karşılaştırıldığında , gerek mevcut olanaklar ve gerekse üretici ve tüketici bilinci açısından ele alındığında üzücü fakat hakikat olan, kritik eksikliklerin olduğudur.

Dünya nüfusunun hızla artması, gelişen teknolojiye bağlantılı etraf kirliliği ekonomik güçsüzlük ve eğitim yetersizliği beslenme sorunlarını derinleştirmekte ve emniyetli besin teminini zorlaştırmaktadır.

Gıda sanayii, besin maddelerini üretim bölgelerinden toplayan, taşıyan,işleyen ve dağıtan sanayii dalıdır. Belli koşulların temin edildiği besin zincirine soğuk zincir bi şekilde tanımlanabilir.
  • Nüfus artışı ve süratli kentleşme,
  • Gıda bilim ve teknolojisinde ki gelişmeler,
  • Beslenme ve besin hijyenine verilen ehemmiyet,
  • Yeme alışkanlıklarındakideğişmeler,
  • Dış pazara açılma,
  • Dağıtım ve pazarlama sistemlerindeki yenilikler v.b
  • gıda sanayinin gelişmesinde epey kritik roller oynamaktadır.
Özellikle ishal ve kusma gibi belirtiler gösteren hastalıklar birlikte boğaz ve derisinde muhtelif enfeksiyonlara sahip şahıslar, idareci tarafından derhal rapor edilmeli ve bu şahıslar asla 1 ünitede çalıştırılmamalıdır.

Enfeksiyon ve intoksikasyona sebep olan mikrooorganizma örnekleri verilecek olursa;

Toprak ve su kaynaklı gıdalara bulaşan bakteriler arasında; Bacillus, Clostridium, Enterobakter v.b

İnsan ve hayvanların bağırsak sistemlerinde sık bi şekilde bulunan mikroorganizmalar; Escherichia, Salmonella, Shigella, Staphylococcus v.b

Burada m.olara değinilmedeki gaye; tehlikenin kimliği ve düzeyinin bilinerek alınacak önlemlere ışık tutması açısından önemlidir.

E.coli; İnsan ve diğer memelilerinin bağırsak sisteminde yaşamaktadır. Bağırsaklardan, doğrudan doğruya su ve toprağa ve buralardan da gıdalara üretimden tüketime kadar geçen süreç içinde muhtelif biçimde bulaşırİar. Burada dikkat edilmesi gereken verilmek istenen ileti şudur. Tuvaletten çıkan 1 işcinin elini yıkamadan üretime geri dönmesi halinde gıdaya direk geçebilen 1 mikrop olmasıdır. besin maddesi içinde kesinlikle bulunmamalıdır. gıda zehirlenmesine niçin olmaktadır. on gr numune içinde 1 tane bulunması halinde; 15 dk da iki adet; 60 dk da 16 tane ; 120 dk (2 saat) da 256 adet; 180 dk (3saat) da 4098 tane E coli miktarında çoğalma görülmektedir. gıda zehirlenmesine niçin olmaktadır. 7-12 saat inkübasyon( gelişme) süresidir.Belirtileri ise; diyare karın ağrısı, kusma gibi şikayetlerle kendini göstermekte olup 24 saat sürek etmektedir. birtakım vakalarda ise yüksek ateş (39-40 derece) ve iyileşme süresinin 3-4 gün olduğu bilinmektedir. Süt, peynir v.b ürünlerde daha çok görülmektedir.

Salmonella;
İnsan ve hayvanların bağırsak sistemlerinde mekan almasına rağmen, gıdalara da dışkı birlikte bulaşmış diğer kaynaklardan bulaşabilir. besin maddelerinde (25 gr) ¸bulunulmasına kesinlikle müsade verilmez. Belirtileri; baş dönmesi, mide ağrısı, kusma, ani ishal ve ateş birlikte kendini gösterip zehirlenme şiddeti; tüketilen gıdanın miktarına, besin birlikte alınan salmonella sayısına ve kişinin direncine bağlantılı bi şekilde seyretmektedir. tesir süresi iki -7 gündür. Genelde zehirlenme ;Et, tavuk, süt ve mamulleri birlikte,kuru mamüllerde görülmekte ise de salmonella zehirlenmelerinin % 72 si et, tavuk ve yumurta vasıtasıyla olmaktadır. Ölümcül sonuçlarında görüldüğü bilinmektedir.
Son düzenleyen Safi; 4 Nisan 2019 22:31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BESİNLERİN TAZELİĞİNİN ,TEMİZLİĞİNİN ve İÇERDİĞİ KATKI MADDELERİNİN SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİ NELERDİR
Besinlerde tazelik,temizlik ve içerdiği katkı maddelerinin sağlığımız üzerinde büyük etkileri vardır.Tazelik besinlerde en vazgeçilmez özelliktir.Besinleri alırken tazeliğine dikkat etmeliyiz.
Tazelik ise satın alınan ürünlerde çok önemlidir bunun için güvendiğiniz marketleri kullanabilir veya güvendiğiniz ürünler alabilirsiniz.Besinleri taze almak isteseniz köy pazarlarını tercih etmelisiniz.Köy pazarlarında organik besinleri bulmamız mümkündür.besinlerin seçilmesinde tazeliği ve organik olması önemlidir.

Temizlik en önemli maddelerden biri diyebiliriz.Manavdan aldıgımız sebze ve meyveleri yeteri kadar yıkamadan kesinlikle yememenizi tavsiye ederim.Özellikle pazarda satılan besinler genellikle açıkta satılmaktadır.Bu yüzden aldığımız bütün besinleri iyi bir şekilde yıkamalıyız.Birde yıkamamızı gerektiren en büyük sebeplerden biriside zirai ilaç kalıntılarının meyve ve sebzeler üzerinde kalması.Ancak bunları iyi bir şekilde yıkayarak besinleri temizleyebiliriz

Son kullanım tarihi ise tazelikle nerdeyse aynıdır.Genelde Satın aldıgımız ürünler üzerinde üretim tarihi ve son kullanım tarihi yazar.Bunu dikkate almanızı tavsiye ederim.Aksi takdirde ciddi anlamda gıda zehirlenmesi yaşayabilirsiniz.
Besinlerin içerdikleri katkı maddeleride sağlık açısından oldukça risk taşıyan bir durumdur.Katkı maddeleri genelde tatlandırıcı,renk verici,koruyucu gibi maddeler kullanılır.Bu maddeler genelde: Antioksidanlar, lezzet vericiler, besin boyaları, koruyucular, tatlandırıcılar ve diğerleridir.Bu maddelerin üzerinde E harfi bulunur.E harfinin anlamı bu maddenin avrupa topluluğu tarafından kabul gördüğü anlamına gelir.
Katkı maddeleri genel olarak sağlığa olumsuz etki yapar.Sürekli yediğimiz Cipsi düşünürsek içerisinde bulunan fazla miktardaki yağ hem kilo almamıza hemde damarların tıkanmasına neden oluyor.Bu yüzden besinlerin tazeliğinin,temizliğinin ve içerdiği katkı maddelerinin sağlığımıza etkilerini anlamış oluruz.
  • Sağlıklı beslenmek için; doğal ve taze besinler tercih edilmelidir.
  • Fazla miktarda katkı maddesi içeren besinlerden kaçınılmalıdır.
  • Küçük çocuklara katkı maddesi içeren besinler mümkün olduğunca yedirilmemelidir.
  • Saflaştırılmamış ve zenginleştirilmiş tahıl ürünleri tercih edilmelidir. Beyaz ekmek yerine kepekli, esmer ekmek tercih edilmelidir.
  • Daha az tuz içeren besinler tüketilmelidir.
  • Hazır meyve suları, gazlı içecekler yerine besleyici değeri daha yüksek olan taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata tercih edilmelidir.
Son düzenleyen Safi; 4 Nisan 2019 22:46

Benzer Konular

28 Eylül 2014 / Sure Su Soru-Cevap
6 Ocak 2015 / Misafir Soru-Cevap
22 Eylül 2011 / Misafir Cevaplanmış
5 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış
1 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap