Arama

19. yy.'da Osmanlı Devleti'nin yapmış olduğu savaşlar ve antlaşmalar nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 23 Eylül 2013 Gösterim: 46.433 Cevap: 12
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
19.yüzyılda Osmanlı Devleti'nin yapmış olduğu savaşlar ve bu savaşların sonuçları nelerdir?
EN İYİ CEVABI HackerInside verdi
Koyunhisar Savaşı (27 Temmuz 1301): Bugünkü Bursa ili içinde Yenişehir’in batısındadır. Bugün Çobanhisar denilen kalenin eski ismidir. Dönemin bir gözlemcisi olan Pahimeres, bu savaşı Bafeus olarak adlandırır. Ders kitapları ve diğer bazı tarih kitaplarında bu savaşın tarihi 1302 olarak gösterilir. Halil İnalcık ise, 1301’i kabul eder.
* * * *[bknz, Halil İnalcık, “Osman Gazi’nin İznik (Nicaea) Kuşatması ve Bafeus Savaşı”, Oktay Özel-Mehmet Öz (haz.), Söğüt’ten İstanbul’a, İstanbul 2000, içinde, s. 301-339.]
Sponsorlu Bağlantılar

Palekanon [Maltepe] Savaşı (1329): Günümüzde İstanbul'da, Darıca ile Eskihisar arasında bulunduğu ileri sürülüyor. Aslında Maltepe denmesi yanlıştır. Yani İstanbul-Maltepe değil! tüm bunlar için bakın, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1998, 7. baskı, I, 119-120.

Çamurlu-ova Savaşı (5 Temmuz 1413): Musa ve Mehmed Çelebiler arasındaki mücadele 5 Temmuz 1413'te Çamurluova Savaşı’na kadar devam etmiş ve bu savaşı kazanan Çelebi Mehmed, 5. Osmanlı padişahı olmuştur.
Çamurluova, Bulgaristan’da Samakov şehri civarındadır. Samakov ise, başkent Sofya'nın 50 km kadar güneydoğusundadır. Burada kardeşine yenilen Musa Çelebi Eflâk taraflarına kaçarken yakalanmış ve idâm edilip cenazesi Bursa’ya götürülmüştür. Musa Çelebi’nin Trakya’daki saltanatı iki buçuk yıl kadar devam etmiş ve onun tasfiyesiyle 10 sene, 11 ay, 8 gün süren ”Fetret Devri” sona ermiştir.
*bak. Necdet ÖZTÜRK, "Çelebi Mehmed'e Saltanat Yolunu Açan Olay: Çamurlu-ova Savaşı", Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, sayı: 1 (İstanbul 2000), s. 51-66.

Edirne-Segedin Antlaşması (12 Haziran 1444): Segedin (Szeged) bugünkü Macaristan'da bir kenttir.

Varna Savaşı (10 Kasım 1444): Macar, Leh, Papalık ve çeşitli Balkan milletlerinden oluşan, Jan Hunyadi komutasındaki Haçlı ordusu ile II. Murad önderliğindeki Osmanlı ordusu arasında bugünkü Bulgaristan'ın doğusunda, Karadeniz kıyısındaki Varna şehri yakınında yapılmış savaştır.

Sırpsındığı Savaşı (1364): Bugünkü Edirne'nin batısında Meriç Nehri kıyısında, Bulgaristan sınırına yakındır. Sırpsındığı, "Sırplar'ın yenildiği yer" demektir.

Çirmen Savaşı (1371): Edirne’nin kuzeybatısında, bugün Yunanistan sınırları içinde yer alan bir kasabadır.
* * * *[bknz, Yusuf Halaçoğlu, “Çirmen”, DİA, VIII, 341]

Otlukbeli Savaşı (11 Ağustos 1473): Bugünkü Erzincan'ın doğusunda bir ilçesidir. Savaş, Fatih Sultan Mehmed ile Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan arasında gerçekleşti.

Çaldıran Savaşı (23 Ağustos 1514): Van’ın 113 km kuzeyinde bugünkü Çaldıran ilçesi sınırlarında yer alan Çaldıran Ovası'nda yapılan savaştır. Çaldıran, Van ilinin (aslında Türkiye'nin) en soğuk ilçesi olup kışı 6 ay kar altında geçirmektedir. Temmuz ve Ağustos ayları hariç ısı geceleri sıfırın altındadır. İlçenin denizden yüksekliği (rakım) 2050 metredir (Kayseri-Erciyes Dağı'ndaki kayak merkezinin rakımı 2200 metredir). Çaldıran Savaşı'nın buradaki ovada yapıldığını bilsek de tarihçiler arasında görüş ayrılığı vardır. Nitekim ilçenin doğusunda bulunan İran sınırları içerisindeki yerleşim yerinin adı 2005 yılında Çaldıran diye değiştirilmiştir. Bu ilçede de biraz küçük olmakla birlikte ova mevcuttur. İranlılar Çaldıran Savaşı'nın kendi sınırları içerisindeki bu ovada yapıldığını iddia etmektedirler.
Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile Safevi hükümdarı Şah İsmail arasında gerçekleşen savaşı Yavuz Sultan Selim kesin zaferle sonuçlandırdı.

Turnadağı Savaşı (Haziran 1515): Bugünkü Malatya’da, Elbistan’ın güneyindedir.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, 273, Ankara 1998]

Merc-i Dabık Savaşı (24 Ağustos 1516): Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Memluk Devleti ile yapılan birinci savaştır. Osmanlı ordusu ile Memluk ordusu arasında, Suriye'de Halep şehrinin kuzeyinde yapılan savaşı Osmanlılar kazandı.
Savaş sonucunda Suriye Lübnan ve Filistin Osmanlı tapraklarına katıldı.

Mohaç Meydan Savaşı (29 Ağustos 1526): Bugünkü Macaristan'dadır. Osmanlılar ve Macarlar arasında meydana gelen ve Macaristan Krallığı'nı sona erdiren savaştır. Dünyanın en kısa süren meydan muharebesi olduğu söylenmektedir (2 saat). Bu zaferden sonra tüm Macaristan Osmanlı hakimiyetine girdi.

Preveze Deniz Savaşı (27 Eylül 1538): Yunanistan'ın Adriyatik Denizi'ne kıyısı bulunan şehirlerinden birisidir. Preveze Zaferi'nden sonra Akdeniz, Türk gölü hâline geldi.

İnebahtı (Lepanto) Savaşı (7 Ekim 1571): Bugünkü Yunanistan’da, Mora Yarımadası’nı asıl Yunanistan’dan ayıran Rion Boğazı’nın kuzeyindedir.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 18, Ankara 1995; S. Soucek, “İnebahtı Savaşı (1571) Hakkında Bazı Mülâhazalar”, TED, 4-5, (İstanbul 1973-1974), s. 37; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 49, 57-59, İstanbul 1997]

Vadilmehâzin Savaşı (4 Ağustos 1578): Bugünkü Cezayir’de, Kasr el-Kebir şehrinin 18 km kuzeyinde, Lukkos Vadisi’nin sağında bir ırmaktır. Bu muharebe Osmanlı tarihlerinde “Vadi’s-Sebil” veya “Kasrü’l-Kebir” muhârebesi diye zikredilmektedir. Bu savaşın mevkîi itibariyle Vadilmehâzin Irmağı boyunca vukû bulması nedeniyle “Vadilmehâzin Savaşı” diye söylenmesi daha uygundur.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 47 ve n1, Ankara 1995; İsmail Ceran, “Vâdilmehâzin Savaşı, 4 Ağustos 1578”, Belleten, LX/228, (Ankara 1996), s. 272-273; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 56-57, İstanbul 1997]

Zitvatoruk Antlaşması (1606): Macaristan’ın kuzey sınırında Zitva suyunun Tuna’ya döküldüğü noktadadır.

Serav Barış Antlaşması (26 Eylül 1618): Bugünkü İran’da, Tebriz ile Erdebil arasında bulunan bir ovadır.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 68, Ankara 1995; Remzi Kılıç, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı-İran Siyasî Antlaşmaları, s. 193, İstanbul 2001]

Hotin Antlaşması (6 Ekim 1621): Hotin, bugünkü Ukrayna'nın batısında bir şehirdir. Dinyester Nehri üzerindedir.

Kasr-ı Şirin Antlaşması (17 Mayıs 1639): Bugünkü Irak’ta, Bağdat’ın kuzeydoğusunda, Kasr-ı Şirin civarındaki Zohâb mevkîinde bulunan Osmanlı karargâhında barış antlaşması imzalanmış olduğu için bu tarihî belgeye Kasr-ı Şirin Muâhedesi denilmiştir. Kasr-ı Şirin Antlaşması’na Osmanlı tarafını temsilen Veziriazam Serdar Kemankeş Kara Mustafa, Safevîler tarafını da olağanüstü yetkilerle gönderilmiş murahhas Saru Han ile elçi Muhammed Kulu Han temsil etmiştir.
* * * *[bknz, Remzi Kılıç, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı-İran Siyasî Antlaşmaları, s. 193, İstanbul 2001; Tahsin Ünal, IV. Murat ve Bağdat Seferi, s. 207-208, Ankara 2001; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 52-53, İstanbul 1997]

Vasvar Antlaşması (1664): Bugünkü Macaristan’ın batı sınırları içindedir. Asıl muahede Vasvar merkeziyle onun batısındaki Sen Gotar mevkiî arasında Rab Nehri üzerinde bulunan Çakani köyü yakınında aktedilmişse de büyük bir kasaba olan Vasvar’a izafe olunmuştur.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 411, Ankara 1995]

Bucaş Antlaşması (18 Ekim 1672): Bugünkü Ukrayna'nın batısındadır.

Çehrin [Bahçesaray] Antlaşması (8 Ocak 1681): Bugünkü Ukrayna'da, Kırım Yarımadası'ndadır.

II. Viyana Kuşatması (14 Temmuz-12 Eylül 1683): Bugünkü Avusturya'nın başkentidir.
IV. Mehmet devrinde gerçekleşti. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında yapılan savaşların en uzun süreni bu kuşatma ile başladı. Osmanlı başarısız oldu. Osmanlı'nın bu hezimeti Avrupa'da büyük bir sevinçle karşılandı. Artık Osmanlılar'ın yenilmez olmadıklarını gören Avrupa, karşı hücuma geçmeye başladı. Bu savaş sonucunda Osmanlı'nın gerileme devrine girdiği kabul edilmektedir.
Kuşatma sonrası kurulan Kutsal İttifak, Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları'na neden oldu.

Ciğerdelen Savaşı (7 Ekim 1683): Ciğerdelen Savaşı, bölge halkının "Parkany", Osmanlıların "Ciğerdelen" dedikleri, II. Dünya Savaşı'ndan sonra bugün kullanılan ismiyle Macaristan'daki Sturovo'da Osmanlı ordusu ve Alman-Leh ordusu arasında yapılan ve iki parçadan oluşan savaştır. İlk çatışma Sobieski'nin saldırısıyla başlamış ve Osmanlılar bu saldırıyı püskürtmüştür. İki gün sonraki ikinci çatışmada ise ittifak güçleri genel saldırı gerçekleştirmiştir ve Osmanlılar yenilmiştir.

Salankamen Savaşı (19 Ağustos 1691): Bugünkü Sırbistan-Karadağ'dadır.
Osmanlı ordusu ile Avusturya ordusu arasında meydana gelen ve Kutsal İttifak Savaşları'nın parçası olan bir savaştır. Osmanlı bu savaşta yenilmişir.

Karlofça Antlaşması (26 Ocak 1699): Bugünkü Yugoslavya’da, Sirem bölgesinde, Tuna Nehri’nin sağ kenarında küçük bir limandır. Bugün Sremski Karlovci adını taşır. *
* * * *[bknz, İsmet Parmaksızoğlu, “Karlofça”, İA, VI, 346; Abdülkadir Özcan, “Karlofça”, DİA, XXIV, 504; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 54,58, İstanbul 1997]

Prut Antlaşması (21 Temmuz 1711): Bugünkü Romanya'da Prut Nehri boylarında savaş gerçekleşti ve antlaşma imzalandı. Prut Antlaşması ile Azak Kalesi Osmanlılar'a geri verildi.

Petervaradin Savaşı (5 Ağustos 1716): Petervaradin, bugünkü Sırbistan-Karadağ'da Tuna nehri kıyısında Novi Sad şehrinin karşısındadır.

Pasarofça Antlaşması (21 Temmuz 1718): Bugünkü Sırbistan-Karadağ'da, başkent Belgrad'ın doğusunda bir kenttir.

Küçük Kaynarca Antlaşması (21 Temmuz 1774): Kuzeydoğu Bulgaristan’da, Silistre’nin 24 km güneydoğusunda, Tuna Nehri’nin güney sahilinde, Dobruca sınırındadır.
* * * *[bknz, Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, s. 290, Ankara 1999; Cemal Tukin, “Küçük Kaynarca”, İA, VI, 1064]

Aynalıkavak Tenkihnâmesi (21 Mart 1779): İstanbul’da, Kasımpaşa ile Hasköy arasında, Haliç kıyısındaki kasr.

Ziştovi Antlaşması (4 Ağustos 1791): Bulgaristan’da, Romanya sınırına yakın Plevne ile Rusçuk şehirleri arasındadır.

Yaş Antlaşması (9 Ocak 1792): Romanya’nın kuzeydoğusunda, Moldovya bölgesindedir.

Hünkâr İskelesi Antlaşması (8 Temmuz 1833): Boğaz’ın Anadolu yakasında, Beykoz çayırının deniz kıyısındaki mesîre yeri.

Baltalimanı Ticaret Antlaşması (16 Ağustos 1838): İstanbul’da, Rumeli Hisarı’nın kuzeyinde bir semttir. Buradaki Baltalimanı Kasrı günümüzde Kemik Hastalıkları Hastanesi olarak hizmet vermektedir.
* * * *[bknz, Ayla Ödekan, “Baltalimanı Kasrı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, II, 34-35]

Ayastefanos Antlaşması (3 Mart 1878): İstanbul’da, günümüzdeki ismi Yeşilköy’dür. 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)'nin Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sonuçlanmasından sonra imzalanmıştır. Ruslar, batıdan Yeşilköy'e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum’a kadar geldiler. Osmanlı Devleti, barış istedi. Rus orduları başkomutanı Nikolay, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti ve 3 Mart 1878’de İstanbul'un Yeşilköy semtinde ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı. Ancak bu antlaşma ile Rusların bölgede tamamen hakim bir konuma gelmeleri Batılı devletleri telaşlandırdı. Zira Ruslar'ın, Bulgaristan yolu ile sıcak denizlere inmeleri, İngilizler'in Hindistan siyasetine ve Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakına set çekmiş olacaktı. Osmanlılar bu tepkilerden yararlanarak Kıbrıs’ın idaresini İngiltere’ye bırakmak koşuluyla Berlin’de yeni bir antlaşma (Berlin Antlaşması) zemini elde etmeye başardılar. Ayastefanos’un feci şartlarını hafifleten bu antlaşma ile Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki hayatı bir müddet uzadı. Bu antlaşma Osmanlı devrinde Sevr Antlaşması gibi kağıt üzerinde kalan bir antlaşmadır.
* * * *[bknz, Necdet Sakaoğlu, “Ayastefanos Antlaşması”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, I, 467]

Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878): Osmanlı İmparatorluğu, Çarlık Rusyası, İngiltere, Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İtalya ve Fransa arasında bugünkü Almanya'nın başkenti Berlin'de imzalanmıştır.

Reval Görüşmesi (6-7 Haziran 1908): Reval'in bugünkü ismi Tallin'dir. Bugünkü Estonya'nın başkentidir.

Ouchy [Uşi] Barış Antlaşması (15 Ekim 1912): Ouchy, İsviçre'nin Lousanne kentinde bir iskeledir.

Brest-Litovsk Antlaşması (3 Mart 1918): Polonya’nın doğu sınırında bir kent.

Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918): Ege Denizi'nde Limni Adası'nda bir liman şehridir.

Sevres Barış Antlaşması (10 Ağustos 1920): Fransa'da, Paris'in Lousanne kentinin limanının ismidir. İtilâf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında imzalanmıştır. Yunanistan dışında hiçbir devlet tarafından onaylanmamış ve yürürlüğe girmemiştir. İtilaf Devletleri ile Türkiye arasındaki savaş hali, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile sona ermiştir.

Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922):Marmara Denizi kıyısında, Bursa'ya bağlı ilçemizdir.

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923): İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.

alıntı

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
6 Ekim 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

19.yüzyılda Osmanlı Devleti'nin yapmış olduğu savaşlar ve bu savaşların sonuçları nelerdir?

19. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ

19. yüzyılda Osmanlı Devleti hızla dağılmaya başladı. Bunda Fransız İhtilali'nin sonuçları, Sanayi İnkılâbı ve kapitülasyonlar etkili oldu.
Sponsorlu Bağlantılar

A. FRANSIZ İHTİLALİ ve OSMANLI DEVLETİ'NE ETKİLERİ
1. Fransız İhtilali'nin Nedenleri
  • İngiltere ve ABD'deki demokrasi ve insan hakları ile ilgili gelişmelerin Fransız halkını etkilemesi
  • Fransa'da halkın sınıflara ayrılmış olması
  • Kralın halka baskı yapması, kendisi lüks ve israf içinde yaşaması, halkın ise aşırı derecede yoksul olması
  • Aydınlanma Çağ’ında yetişen Fransız aydınlarının insan hakları, eşitlik, adalet, demokrasi, hürriyet gibi konularda yazdıkları eserlerin halkı etkilemesi
  • Fransa'nın 17. yüzyılda girdiği savaşlar ve gereksiz harcamalar yüzünden ekonomisinin bozulması, Kralın halktan yeni vergiler almak istemesi
Bu nedenlerden dolayı 1789'da Paris'te başlayan halk ayaklanması sonunda Fransa'da krallık sona erdi; meşrutiyet yönetimi kuruldu.

2. Fransız İhtilali'nin Sonuçları
Fransız İhtilali tüm dünyada yaygınlaşan devletleri ve toplumları siyasi ve sosyal yönden etkileyen önemli sonuçlara yol açtı. Bu sonuçlar şunlardır:
  • Eşitlik, hürriyet, adalet ve milliyetçilik akımları tüm dünyaya yayıldı. Devletlerin siyasi, hukuki, toplumsal yapısında önemli değişiklikler oldu.
  • Krallıkların yerini demokrasi yönetimleri almaya başladı. İnsan Hakları Beyannamesi tüm dünyada yayıldı.
  • Milliyetçilik akımı çok uluslu devletler için yıkım oldu.
  • Avrupa’da büyük savaşlara neden oldu.
Osmanlı Devleti çok uluslu bir yapıya sahip olduğundan milliyetçilik akımından çok etkilendi. Azınlıklar bağımsız devletler kurmak için ayaklandılar. İhtilalin Osmanlı Devleti'ne olumlu etkileri de oldu. İnsan hakları, demokrasi, eşitlik, adalet, hürriyet gibi yenilikler Osmanlı toplumunu etkiledi. Tanzimat ve Islahat Fermanı ile I. Meşrutiyet bu etkilenmenin en önemli sonuçlarıdır.

B. 19. YÜZYILDA SİYASİ OLAYLAR
1. Sırp ve Yunan İsyanları
Sırp İsyanı (1804)
Sırplar, din, dil, ticaret hürriyetine sahip olarak yüzyıllarca Osmanlı yönetiminde yaşadılar. Ancak Gerileme Dönemi’nde durum değişti:
  • Osmanlı - Rus ve Avusturya savaşları sırasında Sırbistan'ın savaş alanı haline gelmesi
  • Sırbistan'a tayin edilen yeniçerilerin ve bazı yöneticilerin halka kötü davranması
  • Avusturya ve Rusya'nın kışkırtmaları
  • Milliyetçilik akımının Sırp halkını etkilemesi nedenlerinden dolayı Sırplar 1804'te isyan etti.
İsyan Ruslar tarafından desteklendi. Osmanlı Devleti 1812'de Ruslarla yaptığı Bükreş Antlaşması ile Sırplara bazı ayrıcalıklar tanıdı. Sırplar, 1829'da Ruslarla yapılan Edirne Antlaşması’yla iç işlerinde bağımsız oldular. 1878 Berlin Antlaşması’yla da tam bağımsız hale geldiler.

Yunan İsyanı (1821 - 1829),
Osmanlı - Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması
(1828 - 1829)

Osmanlı Devleti içinde en fazla ayrıcalığa sahip toplumlardan biri olan Rumlar Atina, Mora Yarımadası ile Ege adalarında yaşıyorlardı. Rumların isyan etmelerinde; milliyetçilik akımı ile Avrupa devletleri ve Rusya'nın kışkırtmaları etkili olmuştur.
Rumların, deniz ticareti sayesinde zenginleşmeleri, Avrupalılar tarafından desteklenmeleri, iyi örgütlenmeleri ve Osmanlı devlet yönetiminde görevler almaları başarıya ulaşmalarını kolaylaştırmıştır.
Osmanlı Devleti, 1821’de başlayan Yunan isyanını bastıramadı. Padişah II. Mahmut Mora ve Girit valiliği karşılığında Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Mehmet Ali Paşa kuvvetleri isyanı bastırdı. Ancak, Rusya ve diğer Avrupa devletleri Rumlara bağımsızlık verilmesini istediler. İstekleri kabul edilmeyince de Navarin'deki Osmanlı ve Mısır donanmasını yaktılar (1827). Rusya Osmanlı Devleti'ne savaş açtı. Yeniçeri Ocağı'nı yeni kaldırmış olan Osmanlı Devleti savaşı kaybetti. Ruslarla Edirne Antlaşması yapıldı. Buna göre;
  • Yunanistan'a bağımsızlık verilecek, Sırbistan, iç işlerinde bağımsız olacak,
  • Osmanlı Devleti, bazı topraklarını Rusya'ya verecekti,

2. Mısır ve Boğazlar Sorunu (1831 - 1841)
Yunan Devleti kurulunca, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'ya vaad edilen Mora valiliği verilemedi. Mehmet Ali Paşa Mora yerine Suriye valiliğini istedi. İsteği kabul edilmeyince de isyan etti. Mısır kuvvetleri, üzerlerine gönderilen kuvvetleri yenerek Konya'ya kadar ilerlediler. II. Mahmut Avrupa devletlerinden yardım istedi. Bu isteğe yalnızca Rusya olumlu cevap verdi. Rusların İstanbul'a gelmesinden korkan İngiltere ve Fransa'nın araya girmesiyle Kütahya Antlaşması imzalandı (1833).
Buna göre; Mehmet Ali Paşaya Mısır valiliğine ek olarak Girit ve Suriye valiliği, oğlu İbrahim Paşa'ya da Cidde valiliğine ek olarak Adana valiliği verilecekti.
Kütahya Antlaşması iki tarafı da memnun etmedi. II. Mahmut yeni bir savaş durumunda İngiltere ve Fransa'ya güvenemediğinden Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması'nı yaptı Buna göre;
  • Osmanlı Devleti bir savaşa girecek olursa Rusya asker göndererek yardım edecekti.
  • Rusya bir savaşa girecek olursa Osmanlı Devleti Rusya'nın isteğine göre Boğazları kapatacaktı.
  • Antlaşma sekiz yıl yürürlükte kalacaktı.
II. Mahmut 1839'da Mehmet Ali Paşa üzerine bir ordu gönderdi. Ancak gönderilen ordu Nizip Savaşı'nda yenildi. Hünkar İskelesi Antlaşması gereği Rus donanması İstanbul'a geldi. İngiltere ve diğer Avrupa devletleri araya girdi. Bunun üzerine Londra Antlaşması ile Mısır sorunu çözüldü (1840). Buna göre;
  • Mısır'ın yönetimi Mehmet Ali Paşa ve oğullarına bırakıldı.
  • Mısır'ın dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı kalması ve yıllık vergi ödemesi kabul edildi.
1841'de Hünkar İskelesi Antlaşması'nın süresi bitti. İngiltere ve Fransa'nın girişimleri ile Londra'da bir konferans toplandı ve Londra Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Buna göre;
  • Boğazların yönetimi Osmanlı Devleti'nde kalacak
  • Barış zamanında Boğazlar savaş gemilerine kapalı, ticaret gemilerine açık olacaktı.

3. Kırım Savaşı (1853 - 1856)
Osmanlı Devleti Mısır sorununu çözdükten sonra Tanzimat Fermanı ile bir dizi yenilik hareketlerine girişti. Osmanlı Devleti'nin güçlenmesini istemeyen Rusya, İngiltere'ye Osmanlı topraklarını paylaşmayı teklif etti. İngiltere siyasi ve ticari çıkarlarından dolayı bu teklifi reddetti.
Bunun üzerine Rusya, Osmanlı Devleti'ni tek başına parçalamaya karar vererek kabul edilemez isteklerde bulundu. Bu istekler;
  • Kudüs'te Katoliklere verilen hakların Ortodokslara da verilmesi (Kutsal yerler sorunu)
  • Osmanlı sınırları içinde yaşayan bütün Ortodoksların Rusya'nın himayesine verilmesi
  • Boğazlarla ilgili olarak Hünkar İskelesi Antlaşması'na benzer yeni bir antlaşma yapılmasıydı.
İngiltere ve Fransa ile anlaşan Osmanlı Devleti, Rus isteklerini reddetti. Bunun üzerine Rusya, Kafkasya ve Balkanlardan saldırıya geçti (1853). Osmanlı ordusu hem Balkanlarda hem de Kafkasya'da Rus ordusunu yendi. Ruslar Sinop limanında demirli bulunan bir Osmanlı donanmasını yaktı (1853).
İngiltere ve Fransa ile İtalya'daki Piyemonte Hükümeti Osmanlı Devleti'ne destek amacıyla asker gönderdi. Müttefik kuvvetler Kırım'a çıkarma yaptılar. Zor durumda kalan Rusya barış istedi. Paris Antlaşması imzalandı. Buna göre;
  • Osmanlı Devleti, Avrupa devleti sayılacak, Avrupa devletler hukukundan yararlanacak, toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacak
  • Karadeniz'de hiçbir devlet tersane ve donanma bulundurmayacak
  • Boğazlar 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi’ne göre yönetilecekti.
Osmanlılar galip devlet olmasına rağmen antlaşmanın Karadeniz'le ilgili maddesinden dolayı yenik devlet durumuna düşmüştür. Rusya, elde ettiği kazançlarının çoğunu kaybetmiştir. Antlaşmanın sonuna Islahat Fermanı da eklenmiştir.

4. 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı ve Berlin Antlaşması
Paris Antlaşması’na rağmen Rusya emellerinden vaz geçmedi. Avrupa'daki gelişmelerden yararlanarak Osmanlı Devleti üzerindeki emellerini gerçekleştirmek amacıyla yeniden harekete geçti. Balkanlı ulusları kışkırttı. Bosna - Hersek'te isyanlar çıktı. Avrupa devletlerinin isteği ile İstanbul ve Londra'da toplanan konferanslarda Osmanlı Devleti'nden Sırbistan, Romanya ve Karadağ'a bağımsızlık, Bosna Hersek ve Bulgaristan'a özerklik verilmesi, Hristiyanların yaşadığı yerlerde ıslahat yapılması istendi.
Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerini etkilemek ve isyanları önlemek için meşrutiyeti ilan etti. Bun rağmen Avrupa devletleri isteklerini yeniledi. Osmanlı Devleti bu istekleri kabul etmeyince de Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş açtı (1878).
Osmanlı Devleti, Kafkasya ve Balkanlarda bazı başarılar kazandıysa da Ruslar doğuda Erzurum'a batıda ise İstanbul önlerinde Çatalca'ya kadar ilerledi.
Osmanlı Devleti barış istedi. Ruslarla Ayastefanos Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmayla Ruslar, Osmanlı Devleti'ni istediği gibi parçaladı.
Ancak Avrupa devletleri bu durumu tanımayarak Berlin'de yeni bir konferans topladılar. Konferans sonunda Berlin Antlaşması imzalandı. Buna göre;
  • Romanya, Karadağ ve Sırbistan'a tam bağımsızlık verilecek, Bulgaristan iç işlerinde bağımsız bir prenslik olacaktı.
  • Kars, Ardahan ve Batum Ruslara bırakılacak. Teselya Yunanistan'a verilecekti.
  • Bosna - Hersek'in yönetimi geçici olarak Avusturya'ya bırakılacaktı.
Bu antlaşmadan sonra İngiltere ve Fransa Osmanlı toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçtiler. Bunun sonunda;
1878'de Kıbrıs'ı üs olarak alan İngiltere 1882'de Mısır'ı da işgal ederek Hindistan yolunu güvenceye aldı.
1830'da Cezayir'i işgal etmiş olan Fransa, 1881'de Tunus'u da işgal etti.
Bundan sonra Osmanlı Devleti'nin dağılması hızlanarak devam etti.

C. 19. YÜZYILDA YAPILAN YENİLİKLER ve DEMOKRATİKLEŞME ÇABALARI
19. yüzyılda Osmanlılar batıyı daha iyi anlamaya ve daha köklü ıslahatlar yapmaya çalıştılar. Bu ıslahatlar üzerinde özellikle Fransız İhtilali'nin sonuçları etkili oldu.

1. II. Mahmut Döneminde Yapılan Yenilikler
II. Mahmut'un ilk yıllarında Alemdar Mustafa Paşa, yeniliklere destek bulmak için âyanlarla Sened-i İttifak Antlaşması’nı yaptı (İlk kez hükümdarın yetkilerinde kısıtlama olmuştur). Nizam-ı Cedit ordusuna benzeyen Sekbanı Cedit ordusunu kurdu. Ancak bir yeniçeri isyanı sonunda Alemdar öldürüldü. Sekbanı Cedit Ocağı da kaldırıldı.
II. Mahmut Eşkinci Ocağı adıyla yeni bir ordu daha kurdu. Ancak, bu ordu da yeniçerilerin tepkisi sonucu kaldırıldı.
II. Mahmut yenilikler konusunda iyice hazırlandı. Yeniçerilere karşı topçu ocakları ile halkı ve ulemayı yanına çekti. 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı kaldırarak (Vakayı Hayriye) yeniliklerin önündeki en önemli engeli ortadan kaldırdı. Bundan sonra yenilikler hızlandı.

a. Askeri Alanda Yapılan Yenilikler
  • Yeniçeri Ocağı kaldırıldı. Yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir ocak kuruldu. Orduya subay yetiştirmek amacıyla Harp Okulu açıldı. Avrupa'dan subay ve uzmanlar getirildi.

b. İdari ve Sosyal Alanda Yapılan Yenilikler
  • Divan örgütü kaldırılarak yerine bakanlıklar (nazırlıklar) kuruldu. Yenilikler için askeri, adli ve idari meclisler oluşturuldu.
  • Valiler doğrudan merkezden atandı. Köy ve mahalle için muhtarlıklar kuruldu.
  • Memurlara rütbe ve nişan verildi, dahiliye (iç işleri), ve hariciye (dış işleri) olarak ikiye ayrılıp maaş bağlandı. Ceket, pantolon ve fes giyme zorunluluğu getirildi.
  • Askeri ve mali amaçlı olarak ilk nüfus sayımı yapıldı.
  • Polis teşkilatı ile posta teşkilatı kuruldu.
  • Müsadere usûlü (devletin kişilerin mallarına el koyması) kaldırılıp özel mülkiyet güvenceye alındı.
  • Takvim-i Vekayi adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı.

c. Eğitim ve Sağlık Alanında Yapılan Yenilikler
  • İstanbul'da ilköğretim zorunlu oldu.
  • Rüştiye (ortaokul) okulları açıldı. Ayrıca devlet memuru yetiştirmek için okul açıldı.
  • Avrupa'ya öğrenci gönderildi. Tercüme odası kuruldu. Yabancı dil öğreten okul açıldı.
  • Askeri tıp okulu açıldı. Karantina tedbirleri alındı.

2. Tanzimat ve Islahat Fermanları
II. Mahmut'un yerine geçen oğlu I. Abdülmecit yenilikleri devam ettirmek istiyordu. Bu amaçla Mustafa Reşit Paşa'yı sadrazamlığa getirdi.
Mustafa Reşit Paşa yapılacak yeniliklerin esaslarını belirleyen Tanzimat Fermanı’nı ilan etti. Tanzimat Fermanı ile;
  • Bütün vatandaşların can, mal, namus güvenliği devlet tarafından sağlanacak,
  • Herkesten gelirine göre vergi alınacak,
  • Askerlik vatan görevi olacak ve belli bir düzene konacak,
  • Mahkemeler halka açık olacak ve hiç kimse yargılanmadan cezalandırılmayacaktı.
Fermanın ilanından sonra, içeriğine uygun olarak, devlet yönetimi, maliye, adliye ve askerlikle ilgili kanunlar hazırlandı. Islahatlar yapıldı. Tanzimat Fermanı ile;
  • Padişahın yetkileri kısıtlandı. Kanun üstünlüğü ilkesi kabul edildi. Demokratikleşme hızlandı.
  • Toplumunda eşitliğin, birlik ve bütünlüğün sağlanması hedeflendi.
  • Mısır sorunu ve Boğazlar konusunda Avrupa devletlerinin desteği sağlanmaya çalışıldı.
  • Azınlık isyanlarının önlenmesi ve Avrupa devletlerinin Osmanlı iç işlerine karışması engellenmek istendi.
Ancak başarılı olunmadığı gibi bu sorunları daha da arttırdı.

Islahat Fermanı
Tanzimat Fermanı'nın eksikliklerini gidermek amacıyla hazırlandı. Ferman Paris Konferansı sırasında yayınlandı. Buna göre;
  • Hristiyanların devlet memuru olabilmesi, devlet okullarında okuyabilmesi kabul edildi. Azınlıklara kilise ve okul açma izni verildi.
  • Azınlıklar askerlik görevini para (bedel) ödeyerek yapabilecekti.
Islahat Fermanı ile Avrupalıların, Osmanlı iç işlerine karışması engellenmek istenmiştir. Ayrıca toplumda eşitliği sağlamak, azınlıkları devlet yönetimine ısındırmak hedeflenmiştir. Ancak istenilen sonuç alınamamış, üstelik azınlıklar Müslümanlardan daha ayrıcalıklı hale gelmiştir.

3. I. ve II. Meşrutiyet
I. Meşrutiyet;
Tanzimat ve Islahat Fermanları Osmanlı Devleti'ndeki sorunları çözmeye yetmedi. Azınlıklar yeni hak talepleriyle isyan etmeye devam ettiler. Namık Kemal, Ziya Paşa gibi aydınların başını çektiği Jön Türkler (Genç Osmanlılar) ülkenin ancak meşrutiyet yönetimi ile kurtulacağına inanıyorlardı.
Onlara göre; demokratik meclisler oluşturulmalı, halk seçeceği temsilciler aracılığıyla yönetime katılmalı, padişahın yetkileri kısıtlanmalı, toplumda din, dil, ırk ayrımı yapılmamalıydı.
Genç Osmanlı aydınları bazı subayların da desteğini alarak Meşrutiyeti ilan edeceğine dair söz veren II. Abdülhamit'in tahta çıkmasını sağladılar (1876).
II. Abdülhamit, Mithat Paşa'yı sadrazamlığa getirdi. Mithat Paşa başkanlığında oluşturulan bir kurul önce bir anayasa (Kanuni Esasi) hazırladı. Ve Meşrutiyet ilan edildi. 1876'da I. Meşrutiyet dönemi başladı. Anayasaya göre;
  • Meclisi açma ve kapama yetkisi padişaha ait olacaktı.
  • Halkın seçeceği vekillerden oluşacak bir Mebuslar Meclisi ile, padişahın seçeceği kişilerden oluşacak, Âyan Meclisi oluşturulacak, yasama yetkisi bu meclislerde olacaktı.
  • Yasalar padişah tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecekti.

I. Meşrutiyet’in îlanı ile;
  • Halk ilk kez yönetime katılma hakkı elde etti. Padişahın yetkilerinde kısıtlanmalar oldu.
  • Osmanlı Devleti ve Türk tarihinin ilk anayasası yapıldı.
Buna rağmen yasaların padişah tarafından onaylanırsa yürürlüğe girecek olması, padişahın meclisi açma ve kapama yetkisinin olması, tam demokrasiye geçişi engellemiştir.

II. Meşrutiyet
II. Abdülhamit meşrutiyet yanlısı değildi. 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı'nı bahane ederek meclisi kapattı ve baskıcı bir yönetim uygulamaya başladı.
Buna rağmen genç Türk aydınları mücadelelerine devam ettiler. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni kurdular. Özellikle genç subaylar arasında taraftar bulan İttihat ve Terakkiciler Balkanlardaki karışıklıkların artması ve Avrupa devletlerinin yeni isteklerde bulunması üzerine Makedonya'da ayaklanma başlattılar.
II. Abdülhamit Kanuni Esasi'yi yeniden yürürlüğe koydu. Böylece II. Meşrutiyet dönemi başladı. Seçimler yapıldı. Meclis çalışmalarına yeniden başladı.
II. Meşrutiyet'in ilanından bir süre sonra meşrutiyet karşıtları İstanbul'da büyük bir isyan çıkardılar. 31 Mart Olayı olarak bilinen isyan, Selanik'te oluşturulan Hareket Ordusu tarafından bastırıldı. Bütün bu karışıklıklar sırasında,
  • Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.
  • Girit Yunanistan'a bağlandı.
  • Avusturya, Bosna - Hersek'i resmen topraklarına kattığını ilan etti.

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
6 Ekim 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
19. Yüzyıl Siyasi Olayları


Sırp İsyanı: Fransız ihtilalinin yaymış olduğu milliyetçilik akımının etkisiyle ve bu bölgede çıkarı olan Avusturya ve Rusya’nın kışkırtmalarıyla ve Sırpların yaşadığı bölgelerdeki Yeniçerilerinin halka kötü davranmaları Sırpların isyan etme lerinde etkili olmuştur.Sırplar ilk kez 1804 yılında Kara Yorgi başkanlığında ve 1815 yılında Miloş Obronoviç önderliğinde isyan ettiler.
***Sırplar Osmanlı Devleti’ne ilk isyan eden millet olmuşlardır.
***Sırplar 1829 Edirne antlaşması ile yarı bağımsız bir devlet oldular.1878 Berlin antlaşması ile tam bağımsız olmuşlardır.
Yunan İsyanı:Yunanlıların isyan etmesinde başta Fransız ihtilalinin yaydığı milliyetçilik akımı olmak üzere , Rusya’nın kışkırtması, 1814 yılında kurulan Etnik-i Eterya Cemiyeti’nin faaliyetleri etkili olmuştur.Yunanlılar 1820’de Eflak ve Boğdan’da ayaklandılar daha sonra 1821’de Mora’da isyan ettiler.II.Mahmut isyanı bastıramayınca Mısır valisi M.Ali Paşa’dan yardım istedi.Ve isyan kısa sürede bastırıldı.(1827)
*Doğu Akdeniz’de Kavalalı M.Ali Paşa gibi güçlü bir valinin varlığını istemeyen Fransa,İngiltere ve Rusya aralarında anlaşarak Yunanistan’a bağımsızlık verilmesini istediler.II.Mahmut bunu iç işlerine müdahele sayarak reddetti.Bunun üzerine bu üç devletin donanması Navarin limanında Osmanlı donanmasını yaktılar.(Navarin Baskını 1827)
*Osmanlı Devleti yanan donanmanın masraflarını bu üç devletin ödemesini istedi .Rusya bu isteğe savaş açarak karşılık verdi.Ruslar doğuda Erzurum’a kadar batıda ise Edirne’ye kadar ilerlediler bunun üzerine Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldılar.
Edirne Antlaşması (1829) Buna göre;
-Yunanistan bağımsız bir devlet oldu.
-Sırbistan iç işlerinde bağımsız, dış ilişkilerinde Osmanlı Devletine bağlı bir krallık haline geldi.
-Eflak ve Boğdan’a imtiyazlar verildi.
***Yunanistan Osmanlı Devletinden bağımsızlık kazanan ilk devlettir.

Kavalalı M.Ali Paşa İsyanı:Yunan isyanı sırasında Osmanlı Devleti’ne yardım eden M.Ali Paşa Mora valiliğinin kendisine verilmesini istemişti.Fakat Edirne antlaşmasıyla Yunanistan bağımsız olunca Mora Osmanlı Devleti’nin elinden çıktı.Bunun üzerine M.Ali Paşa Suriye valiliğini istedi .II.Mahmut bu isteği reddedince savaş çıktı ve M.Ali Paşa’nın ordusu Kütahya’ya kadar ilerledi.Zor durumda kalan II.Mahmut Rusya’dan yardım istedi.Rusya’nın Osmanlı üzerinde etki kurmasından korkan Fransa ve İngiltere hemen araya girerek bir antlaşma yapılmasını sağladılar.

Kütahya Antlaşmasına göre(1833);
- M.Ali Paşaya Mısır valiliğine ek olarak Suriye valiliği ,
-oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliğine ek olarak Adana valiliği verilmiştir.
*** Osmanlı Devleti’nin kendi valisiyle bile başa çıkamayacak kadar güçsüz olduğu görülmüştür.
***II.Mahmut M.Ali Paşa’nın tekrar saldırmasından korktuğu için Rusya’yla bir ittifak antlaşması yapmıştır.

Hünkar İskelesi Antlaşmasına(1833) göre;
- Osmanlı saldırıya uğrarsa Rusya karadan ve denizden yardım edecek,
- Rusya bir saldırıya uğrarsa Osmanlı Devleti sadece Çanakkale ve İstanbul boğazlarını kapatacaktı.
*** Bu antlaşmayla ilk kez boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır.

Kütahya Antlaşması iki tarafı da memnun etmemişti.II.Mahmut M.Ali Paşa’ya ders vermek ve kaybettiği toprakları geri almak istiyordu.M.Ali Paşa’da daha fazla toprak sahibi olmak hatta Osmanlı tahtına oturmak istiyordu.Bu nedenle iki ordu Nizip yakınlarında tekrar karşılaştı ve (Nizip Savaşı 1839) Osmanlı ordusu yenildi. Bu durumda Hünkar İskelesi Antlaşmasına göre Rusya’nın yardım etmesi gerekiyordu İngiltere ve Fransa bundan korktuklarından Mısır meselesini görüşmek için İngiltere’nin önderliğinde Londra’da toplandılar.

Londra Protokolü (1840)
- Mısır eyaleti hukuki yönden Osmanlı’ya bağlı kalmakla beraber, yönetimi M.Ali Paşa’ya bırakılacak.
- Buna karşılık Mısır , her yıl 80 bin kese altın vergi verecek.
- Suriye,Adana ve Girit Osmanlı Devleti’nde kalacak.

*** Londra Protokolüyle Mısır meselesi kesin olarak çözüme kavuşturulmuştur.Mısır iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Osmanlı’ya bağlı hale gelmiştir.
***Kavalalı’nın gücünü kıran İngiltere ve Fransa Akdeniz ve Hint Okyanusundaki ticari gelirlerini korudu.

Mısır meselesini halleden Avrupalılar, boğazlar sorununu halletmek için harekete geçtiler.
Londra Boğazlar Konferansı (1841): (Londra Sözleşmesi)
- Boğazlar Osmanlı Devletinin egemenliği altında kalacaktır.
- Barış zamanında boğazlardan hiçbir savaş gemisi geçmeyecektir.
*** Barış zamanında boğazlardan hiçbir savaş gemisinin geçmeyecek olması Rusya’nın Akdeniz’e inmesini engellemiştir.Bu da İngiltere ve Fransa’nın işine gelmiştir.
*** Boğazların durumu uluslar arası bir durum kazandı.

Kırım Savaşı (1853-1856)
Sebepleri:Rusya’nın Osmanlı Devleti üzerindeki bazı emellerinin olması Kırım Savaşının en önemli sebebidir.Rusya’nın başında bulunan Çar I.Nikola İstanbul’u ve boğazları alarak Akdeniz’e inmek ve Rusya’nın himayesi altında Balkanlarda küçük devletler kurmak istiyordu.Bunun için İngiltere ile anlaşıp Osmanlı Devletini paylaşmak istiyordu.İngiltere ise Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını kendi menfaatleri açısından uygun görmüyordu.Çar I.Nikola bunun üzerine çeşitli bahaneler aramaya başladı.Kudüs ve çevresinde yaşayan Ortadoksların lehine ıslahat yapılmasını istedi.İstanbul’a gönderdiği elçi Prens Mençikof bazı istekler ileri sürdü.Osmanlı Devleti bunları reddetti.Bunun üzerine Rusya Orduları Osman- lıya saldırdı ve savaş başladı Ruslar 1853’de Sinop’ta Osmanlı donanmasını yaktılar. (Sinop Baskını 1853) . İngiltere ve Fransa Rusya’nın boğazlara,Akdeniz’e egemen olmasından korktuklarından yardım ettiler. Bunlara Piyomento devletide katıldı ve Rusları yendiler.Savaşın sonunda barış yapıldı.

Paris Antlaşması(1856):
-Osmanlı Devleti Avrupa Devleti sayıldı.
-Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğü Avrupalı Devletlerin garantisi altında olacak.
-Karadeniz tarafsız olacak savaş gemilerine kapalı, ticari gemilere açık olacak.
-Boğazlar 1841 Londra Protokolüne göre yönetilecek
-Eflak ve Boğdan’a yarı bağımsızlık verilecek.

*** Osmanlı Devleti ,Paris Antlaşmasında Avrupalı Devletlerin azınlıkların haklarını bahane ederek iç işlerimize karışmalarını önlemek amacıyla Islahat Fermanını ilan etmiştir.

*** Kırım Savaşı sırasında Padişah olan Abdülmecit’in İngiltere’den borç para almasıyla Osmanlı tarihinde ilk kez dış borçlanma süreci başlamıştır.(1854)

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ( 93 Harbi)
SebebiMsn Tonguearis antlaşması Rusya’nın Osmanlı Devleti üzerindeki emellerini 1870’li yıllara kadar engel olabildi.Ruslar 1870’lerde Avrupa’nın içinde bulunduğu kargaşalıktan faydalanarak Paris antlaşmasının Karadeniz’le ilgili maddesini tanımadığını ilan etti.Balkanlarda Panslavizm(Slavcılık) propagandasına başladı.Balkanlardaki milletler isyana başladılar.Avrupalı Devletler Rusya ile Osmanlı Devletinin savaşma- sını istemediğinden İstanbul’da bir konferans topladılar.Tersane (İstanbul ) Konferansına (1878) katılan devletler başta Rusya olmak üzere Osmanlı Devletinden Sırbistan ve Karadağ’dan Türk askerlerinin çekilmelerini ve Bosna Hersek ve Bulgaristan’a özerklik verilmesini istediler .Osmanlı Devleti bu istekleri reddetti.Bunun üzerine Rusya Osmanlı Devletine savaş açtı.Osmanlı Devleti Kafkaslarda Gazi Muhtar Paşa ile Balkanlarda Plevne’de Gazi Osman Paşa ile çok başarılı savaşlar yaptılar ama Ruslar doğudan Erzurum’a kadar, batıdan Yeşilköy’e kadar ilerlediler.Çok zor durumda kalan Osmanlı Devleti Avrupalı Devletlerinde araya girmesiyle barış istemek zorunda kaldı.Önce Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması (1878) imzalandı.Batılı devletlerin itirazıyla bu antlaşma yürürlükten kalktı ve yerine Berlin antlaşması imzalandı.

Berlin Antlaşması(1878):
-Sırbistan,Karadağ ve Romanya bağımsız birer devlet haline geldi.
-Bulgaristan Osmanlı Devletine bağlı bir prenslik haline geldi.
-Kars,Ardahan ve Batum Rusya’ya bırakıldı.
-Bosna Hersek’in yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakıldı.
-Rumeli ve Anadolu’da Ermenilerin oturduğu yerlerde ıslahatlar yapılmasına karar verildi.
***Böylece ilk kez “Ermeni Meselesi” ortaya çıkmıştır.
-Teselya bölgesi Yunanistan’a verildi.
-Osmanlı Devleti Rusya’ya 60 milyon Türk lirası savaş tazminatı ödemesi kararlaştırıldı.



II.Abdülhamit Devrinde:
-Fransızlar 1881’de Tunus’u
-İngilizler 1882’de Mısır’ı işgal ettiler.
-1908’de Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.
-1908’de Avusturya Bosna Hersek’i işgal etti.
40. 19.Yüzyılda Yapılan Yenilikler ve Demokratikleşme Çabaları:
II.Mahmut Devrinde Yapılan Yenilikler(1808-1839)
-Kaldırılan Nizam-ı Cedit ordusu yerine Sekban-ı Cedit ordusu kuruldu.
-Senet-i İttifak’ın İmzalanması (1808):Bu dönemde Eyaletlerde güçlü olan Âyanlar(Valiler) merkezden kopmaya başlamışlar ve kendi başlarına hareket etmeye başlamışlardı.Bunun üzerine padişah II.Mahmut’la Âyanlar arasında Senet-i İttifak imzalandı(1808) böylece padişah; -Âyanları tanıyacak, padişah yapacağı ıslahatlarda Âyanların fikrini alacaktı.
• Sened-i İttifakla padişahın mutlak otoritesi ilk kez kısıtlanmıştır.
• Osmanlı Devletinde ilk kez demokratikleşme hareketleri başlamıştır.
-Yeniçeri Ocağı kaldırıldı.(1826) Vaka-i Hayriye(hayırlı olay)
-Kaldırılan Yeniçeri Ocağı yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla bir ordu kuruldu.
-Bu orduda ders vermek amacıyla Avrupa’dan subaylar getirildi.
-Divan-ı Hümayun kaldırıldı.Yerine Nazırlıklar (Bakanlıklar) kuruldu.Sadrazama Başvekil(Başbakan) denilmeye başlandı.
-Devlet memurları Dahiliye (iç işleri) ve Hariciye (dış işleri) diye ikiye ayrıldı.
-Memurlar için rütbe ve nişan kabul olundu.
-Memurlara fes,ceket ve pantolon mecburiyeti getirildi.
-Padişahın resmi devlet dairelerine asıldı.
-Merkezi otoriteyi güçlendirmek için iller merkeze bağlandı.Ülke Eyalet-Liva-Kaza şeklinde yeniden örgütlendi.
-Suçluların mallarına el koyma olan müsadere usulü kaldırıldı.
-İlköğretim mecburi hale geldi.
-İlk kez Avrupa’ya öğrenci gönderildi.
-Medreselerin yanında Avrupai tarzda mektepler açıldı.Rüştiye(Ortaokul) ve Mekteb-i Ulum-u Edebiye gibi orta dereceli okullar açıldı.
-Devlet memuru yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Maarif-i Adliye , Mekteb-i Tıbbiye, Mekteb-i Harbiye ve Mızaka-i Humayun (Bando okulu)
*Eğitimdeki bu ikilik ileriki yıllarda devlet içerisinde mektepli- medreseli çatışmasının çıkmasına neden olmuştur.
-Takvim-i Vekâyi adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı.
-İlk defa nüfus sayımı yapıldı. Askeri amaçlı olduğundan sadece erkek nüfus sayıldı.
-Nüfus sayımı yanında mülk sayımı da yapıldı.Böylece herkesin gelirine göre vergi alındı.
-İlk kez karantina teşkilatı kuruldu.İstanbul’da bir hastahane yaptırıldı.
-Yerli mallarının kullanımı teşvik edildi.
-II.Mahmut sarayda oturmayıp yurt gezilerine çıkmıştır.Halkın durumunu yerinde görmüştür.
-II.Mahmut dışarıya para çıkmasını önlemek amacıyla devlet memurlarının ve askerlerin elbiselerini dışardan almayıp yerli kumaştan yapılması için çuha fabrikası kurdurdu.
-Tüccar ve esnafa gümrük kolaylıkları sağlandı.
*II.Mahmut Dönemi, Osmanlı Devleti’nde Batılı anlamda ıslahatların en yoğun görüldüğü dönemdir.
TANZİMAT FERMANI (3 Kasım 1839):
• II.Mahmut’un ölümünden sonra yerine oğlu Abdülmecit geçti.O da babası gibi ıslahatçı bir kişiydi.Bu konudaki tüm yetkileri Dış işleri bakanı Mustafa Reşit Paşaya verdi.
• Mustafa Reşit Paşa Avrupalı devletlerin iç işlerimize karışmalarına engel olmak için ,Mısır meselesinde Avrupalı devletlerin yardımını almak için ve devletin içine düştüğü sıkıntılı durumdan kurtarmak için Tanzimat Fermanını hazırladı.(Gülhane Hattı Hümayunu da denir.)Buna göre;
• Herkes kanun önünde eşit olacak.Böylece Osmanlı Devletinde kanun gücünün üstünlüğü ilk kez kabul edildi.
• Padişah ilk kez kendi gücünün de üstünde kanun gücü olduğunu kabul etti.
• Müslüman ,hristiyan, musevi halkın can ve mal güvenliği sağlandı.
• Askerlik süresi ömür boyundan 5 yıla indirildi.Hristiyanlarda askere gidebilecektir denildi.
• Tanzimat Fermanıyla kanun önünde müslüman ve gayri müslimler eşitlendi.
• Tanzimat Fermanı Osmanlı Devleti’nde batılı hukuk kurallarına geçişin ilk aşamasını oluştu
ISLAHAT FERMANIfrown1856):
• Osmanlı Devleti’nin Kırım savaşından çıktığı ve Paris antlaşmasının imzalandığı sırada İngiltere ve Fransa Osmanlı Devletinden Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan hristiyan azınlığa bazı ayrıcalıklar verilmesini istediler.Osmanlı Devleti de Paris antlaşmasına devletin uluslar arası alanda durumunu zora sokacak bir madde konulmaması için Hristiyan azınlığa bazı ayrıcalıklar verdi.Ve Islahat Fermanını ilan etti.1856
• Bu ferman Tanzimat Fermanının genişletilmiş şeklidir.
• Avrupalı Devletlerin baskısıyla ilan edilmiştir.
• Bu fermanla azınlıklar , Müslüman halktan daha ayrıcalıklı hale geldiler.

I.Meşrutiyet'in İlanı(23 Aralık1876):
Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınların oluşturduğu gruba Genç Osmanlılar veya Jön Türkler denirdi.Bu grup yanlarına Mithat Paşa'yıda alarak Meşrutiyeti ilan etmesi koşuluyla II.Abdülhamit'i tahta çıkardılar.23 Aralık 1976 'da Kanuni Esasi hazırlanarak I.Meşrutiyet ilan edildi.
Kanuni Esasi Osmanlı Devletinin Avrupai tarzdaki ilk anayasasıdır.
Kanuni Esasiye göre iki tane meclis kuruldu.Meclisi Mebusan( Üyelerini halk seçecek),Meclisi Ayan(Üyelerini Padişah seçecek)
Not:I.Meşrutiyetin ilanıyla Mutlakiyet dönemi sona ermiş Meşrutiyet dönemi başlamıştır.

II.Meşrutiyet'in İlanı(1908):
Jön Türkler 1889 yılında İttihat ve Terakki cemiyetini kurdular.Bu örgüt II.Meşrutiyetin ilan edilmesi için II.Abdülhamit'e baskı yaptılarBaskılar sonundaII.Abdülhamit 24 Temmuz 1908 'de II.Meşrutiyeti ilan etti.13 Nisan 1909'da Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar büyük bir ayaklanma yaptılar.(31 Mart Olayı). Ayaklanmayı İttihatçıların oluşturduğu ve M.Kemal'in Kurmay Başkanlığını yaptığı Hareket Ordusu bastırdı.İttihatçılar bu ayaklanmadan II.Abdülhamit'i sorumlu tutarak tahttan indirdiler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ekim 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
19.yy da osmanlıdevletının yapmış oldugu savaslar ve sonuçları
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
19.yyDa Osmanlı DevLeti'nin yapmış oLduğu savaşLarı ve sonuçLArını yazaRsanız sevinirim.. şiMdiden saoL'Nnn..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ekim 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
19.yüzyılda osmanlı devletinin yapmış olduğu savaşlar ve sonuçları
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ekim 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
19yy osmanlı devletininyapmış olduğu savaşlar ve bu savaşların sonuçları
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2009       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
birisi osmanlı devletini yaptığı savaşları ve sonuçlarını sıralayabilirmi ama sadece savaşları antlaşmalar değil (lütfen çok rica ediyorum)
HackerInside - avatarı
HackerInside
Ziyaretçi
21 Ekim 2009       Mesaj #9
HackerInside - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Koyunhisar Savaşı (27 Temmuz 1301): Bugünkü Bursa ili içinde Yenişehir’in batısındadır. Bugün Çobanhisar denilen kalenin eski ismidir. Dönemin bir gözlemcisi olan Pahimeres, bu savaşı Bafeus olarak adlandırır. Ders kitapları ve diğer bazı tarih kitaplarında bu savaşın tarihi 1302 olarak gösterilir. Halil İnalcık ise, 1301’i kabul eder.
* * * *[bknz, Halil İnalcık, “Osman Gazi’nin İznik (Nicaea) Kuşatması ve Bafeus Savaşı”, Oktay Özel-Mehmet Öz (haz.), Söğüt’ten İstanbul’a, İstanbul 2000, içinde, s. 301-339.]

Palekanon [Maltepe] Savaşı (1329): Günümüzde İstanbul'da, Darıca ile Eskihisar arasında bulunduğu ileri sürülüyor. Aslında Maltepe denmesi yanlıştır. Yani İstanbul-Maltepe değil! tüm bunlar için bakın, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1998, 7. baskı, I, 119-120.

Çamurlu-ova Savaşı (5 Temmuz 1413): Musa ve Mehmed Çelebiler arasındaki mücadele 5 Temmuz 1413'te Çamurluova Savaşı’na kadar devam etmiş ve bu savaşı kazanan Çelebi Mehmed, 5. Osmanlı padişahı olmuştur.
Çamurluova, Bulgaristan’da Samakov şehri civarındadır. Samakov ise, başkent Sofya'nın 50 km kadar güneydoğusundadır. Burada kardeşine yenilen Musa Çelebi Eflâk taraflarına kaçarken yakalanmış ve idâm edilip cenazesi Bursa’ya götürülmüştür. Musa Çelebi’nin Trakya’daki saltanatı iki buçuk yıl kadar devam etmiş ve onun tasfiyesiyle 10 sene, 11 ay, 8 gün süren ”Fetret Devri” sona ermiştir.
*bak. Necdet ÖZTÜRK, "Çelebi Mehmed'e Saltanat Yolunu Açan Olay: Çamurlu-ova Savaşı", Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, sayı: 1 (İstanbul 2000), s. 51-66.

Edirne-Segedin Antlaşması (12 Haziran 1444): Segedin (Szeged) bugünkü Macaristan'da bir kenttir.

Varna Savaşı (10 Kasım 1444): Macar, Leh, Papalık ve çeşitli Balkan milletlerinden oluşan, Jan Hunyadi komutasındaki Haçlı ordusu ile II. Murad önderliğindeki Osmanlı ordusu arasında bugünkü Bulgaristan'ın doğusunda, Karadeniz kıyısındaki Varna şehri yakınında yapılmış savaştır.

Sırpsındığı Savaşı (1364): Bugünkü Edirne'nin batısında Meriç Nehri kıyısında, Bulgaristan sınırına yakındır. Sırpsındığı, "Sırplar'ın yenildiği yer" demektir.

Çirmen Savaşı (1371): Edirne’nin kuzeybatısında, bugün Yunanistan sınırları içinde yer alan bir kasabadır.
* * * *[bknz, Yusuf Halaçoğlu, “Çirmen”, DİA, VIII, 341]

Otlukbeli Savaşı (11 Ağustos 1473): Bugünkü Erzincan'ın doğusunda bir ilçesidir. Savaş, Fatih Sultan Mehmed ile Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan arasında gerçekleşti.

Çaldıran Savaşı (23 Ağustos 1514): Van’ın 113 km kuzeyinde bugünkü Çaldıran ilçesi sınırlarında yer alan Çaldıran Ovası'nda yapılan savaştır. Çaldıran, Van ilinin (aslında Türkiye'nin) en soğuk ilçesi olup kışı 6 ay kar altında geçirmektedir. Temmuz ve Ağustos ayları hariç ısı geceleri sıfırın altındadır. İlçenin denizden yüksekliği (rakım) 2050 metredir (Kayseri-Erciyes Dağı'ndaki kayak merkezinin rakımı 2200 metredir). Çaldıran Savaşı'nın buradaki ovada yapıldığını bilsek de tarihçiler arasında görüş ayrılığı vardır. Nitekim ilçenin doğusunda bulunan İran sınırları içerisindeki yerleşim yerinin adı 2005 yılında Çaldıran diye değiştirilmiştir. Bu ilçede de biraz küçük olmakla birlikte ova mevcuttur. İranlılar Çaldıran Savaşı'nın kendi sınırları içerisindeki bu ovada yapıldığını iddia etmektedirler.
Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile Safevi hükümdarı Şah İsmail arasında gerçekleşen savaşı Yavuz Sultan Selim kesin zaferle sonuçlandırdı.

Turnadağı Savaşı (Haziran 1515): Bugünkü Malatya’da, Elbistan’ın güneyindedir.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, 273, Ankara 1998]

Merc-i Dabık Savaşı (24 Ağustos 1516): Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Memluk Devleti ile yapılan birinci savaştır. Osmanlı ordusu ile Memluk ordusu arasında, Suriye'de Halep şehrinin kuzeyinde yapılan savaşı Osmanlılar kazandı.
Savaş sonucunda Suriye Lübnan ve Filistin Osmanlı tapraklarına katıldı.

Mohaç Meydan Savaşı (29 Ağustos 1526): Bugünkü Macaristan'dadır. Osmanlılar ve Macarlar arasında meydana gelen ve Macaristan Krallığı'nı sona erdiren savaştır. Dünyanın en kısa süren meydan muharebesi olduğu söylenmektedir (2 saat). Bu zaferden sonra tüm Macaristan Osmanlı hakimiyetine girdi.

Preveze Deniz Savaşı (27 Eylül 1538): Yunanistan'ın Adriyatik Denizi'ne kıyısı bulunan şehirlerinden birisidir. Preveze Zaferi'nden sonra Akdeniz, Türk gölü hâline geldi.

İnebahtı (Lepanto) Savaşı (7 Ekim 1571): Bugünkü Yunanistan’da, Mora Yarımadası’nı asıl Yunanistan’dan ayıran Rion Boğazı’nın kuzeyindedir.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 18, Ankara 1995; S. Soucek, “İnebahtı Savaşı (1571) Hakkında Bazı Mülâhazalar”, TED, 4-5, (İstanbul 1973-1974), s. 37; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 49, 57-59, İstanbul 1997]

Vadilmehâzin Savaşı (4 Ağustos 1578): Bugünkü Cezayir’de, Kasr el-Kebir şehrinin 18 km kuzeyinde, Lukkos Vadisi’nin sağında bir ırmaktır. Bu muharebe Osmanlı tarihlerinde “Vadi’s-Sebil” veya “Kasrü’l-Kebir” muhârebesi diye zikredilmektedir. Bu savaşın mevkîi itibariyle Vadilmehâzin Irmağı boyunca vukû bulması nedeniyle “Vadilmehâzin Savaşı” diye söylenmesi daha uygundur.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 47 ve n1, Ankara 1995; İsmail Ceran, “Vâdilmehâzin Savaşı, 4 Ağustos 1578”, Belleten, LX/228, (Ankara 1996), s. 272-273; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 56-57, İstanbul 1997]

Zitvatoruk Antlaşması (1606): Macaristan’ın kuzey sınırında Zitva suyunun Tuna’ya döküldüğü noktadadır.

Serav Barış Antlaşması (26 Eylül 1618): Bugünkü İran’da, Tebriz ile Erdebil arasında bulunan bir ovadır.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 68, Ankara 1995; Remzi Kılıç, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı-İran Siyasî Antlaşmaları, s. 193, İstanbul 2001]

Hotin Antlaşması (6 Ekim 1621): Hotin, bugünkü Ukrayna'nın batısında bir şehirdir. Dinyester Nehri üzerindedir.

Kasr-ı Şirin Antlaşması (17 Mayıs 1639): Bugünkü Irak’ta, Bağdat’ın kuzeydoğusunda, Kasr-ı Şirin civarındaki Zohâb mevkîinde bulunan Osmanlı karargâhında barış antlaşması imzalanmış olduğu için bu tarihî belgeye Kasr-ı Şirin Muâhedesi denilmiştir. Kasr-ı Şirin Antlaşması’na Osmanlı tarafını temsilen Veziriazam Serdar Kemankeş Kara Mustafa, Safevîler tarafını da olağanüstü yetkilerle gönderilmiş murahhas Saru Han ile elçi Muhammed Kulu Han temsil etmiştir.
* * * *[bknz, Remzi Kılıç, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı-İran Siyasî Antlaşmaları, s. 193, İstanbul 2001; Tahsin Ünal, IV. Murat ve Bağdat Seferi, s. 207-208, Ankara 2001; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 52-53, İstanbul 1997]

Vasvar Antlaşması (1664): Bugünkü Macaristan’ın batı sınırları içindedir. Asıl muahede Vasvar merkeziyle onun batısındaki Sen Gotar mevkiî arasında Rab Nehri üzerinde bulunan Çakani köyü yakınında aktedilmişse de büyük bir kasaba olan Vasvar’a izafe olunmuştur.
* * * *[bknz, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, 411, Ankara 1995]

Bucaş Antlaşması (18 Ekim 1672): Bugünkü Ukrayna'nın batısındadır.

Çehrin [Bahçesaray] Antlaşması (8 Ocak 1681): Bugünkü Ukrayna'da, Kırım Yarımadası'ndadır.

II. Viyana Kuşatması (14 Temmuz-12 Eylül 1683): Bugünkü Avusturya'nın başkentidir.
IV. Mehmet devrinde gerçekleşti. XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında yapılan savaşların en uzun süreni bu kuşatma ile başladı. Osmanlı başarısız oldu. Osmanlı'nın bu hezimeti Avrupa'da büyük bir sevinçle karşılandı. Artık Osmanlılar'ın yenilmez olmadıklarını gören Avrupa, karşı hücuma geçmeye başladı. Bu savaş sonucunda Osmanlı'nın gerileme devrine girdiği kabul edilmektedir.
Kuşatma sonrası kurulan Kutsal İttifak, Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları'na neden oldu.

Ciğerdelen Savaşı (7 Ekim 1683): Ciğerdelen Savaşı, bölge halkının "Parkany", Osmanlıların "Ciğerdelen" dedikleri, II. Dünya Savaşı'ndan sonra bugün kullanılan ismiyle Macaristan'daki Sturovo'da Osmanlı ordusu ve Alman-Leh ordusu arasında yapılan ve iki parçadan oluşan savaştır. İlk çatışma Sobieski'nin saldırısıyla başlamış ve Osmanlılar bu saldırıyı püskürtmüştür. İki gün sonraki ikinci çatışmada ise ittifak güçleri genel saldırı gerçekleştirmiştir ve Osmanlılar yenilmiştir.

Salankamen Savaşı (19 Ağustos 1691): Bugünkü Sırbistan-Karadağ'dadır.
Osmanlı ordusu ile Avusturya ordusu arasında meydana gelen ve Kutsal İttifak Savaşları'nın parçası olan bir savaştır. Osmanlı bu savaşta yenilmişir.

Karlofça Antlaşması (26 Ocak 1699): Bugünkü Yugoslavya’da, Sirem bölgesinde, Tuna Nehri’nin sağ kenarında küçük bir limandır. Bugün Sremski Karlovci adını taşır. *
* * * *[bknz, İsmet Parmaksızoğlu, “Karlofça”, İA, VI, 346; Abdülkadir Özcan, “Karlofça”, DİA, XXIV, 504; haritada yeri için bknz, Hüseyin Dağtekin, Genel Tarih Atlası, s. 54,58, İstanbul 1997]

Prut Antlaşması (21 Temmuz 1711): Bugünkü Romanya'da Prut Nehri boylarında savaş gerçekleşti ve antlaşma imzalandı. Prut Antlaşması ile Azak Kalesi Osmanlılar'a geri verildi.

Petervaradin Savaşı (5 Ağustos 1716): Petervaradin, bugünkü Sırbistan-Karadağ'da Tuna nehri kıyısında Novi Sad şehrinin karşısındadır.

Pasarofça Antlaşması (21 Temmuz 1718): Bugünkü Sırbistan-Karadağ'da, başkent Belgrad'ın doğusunda bir kenttir.

Küçük Kaynarca Antlaşması (21 Temmuz 1774): Kuzeydoğu Bulgaristan’da, Silistre’nin 24 km güneydoğusunda, Tuna Nehri’nin güney sahilinde, Dobruca sınırındadır.
* * * *[bknz, Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, s. 290, Ankara 1999; Cemal Tukin, “Küçük Kaynarca”, İA, VI, 1064]

Aynalıkavak Tenkihnâmesi (21 Mart 1779): İstanbul’da, Kasımpaşa ile Hasköy arasında, Haliç kıyısındaki kasr.

Ziştovi Antlaşması (4 Ağustos 1791): Bulgaristan’da, Romanya sınırına yakın Plevne ile Rusçuk şehirleri arasındadır.

Yaş Antlaşması (9 Ocak 1792): Romanya’nın kuzeydoğusunda, Moldovya bölgesindedir.

Hünkâr İskelesi Antlaşması (8 Temmuz 1833): Boğaz’ın Anadolu yakasında, Beykoz çayırının deniz kıyısındaki mesîre yeri.

Baltalimanı Ticaret Antlaşması (16 Ağustos 1838): İstanbul’da, Rumeli Hisarı’nın kuzeyinde bir semttir. Buradaki Baltalimanı Kasrı günümüzde Kemik Hastalıkları Hastanesi olarak hizmet vermektedir.
* * * *[bknz, Ayla Ödekan, “Baltalimanı Kasrı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, II, 34-35]

Ayastefanos Antlaşması (3 Mart 1878): İstanbul’da, günümüzdeki ismi Yeşilköy’dür. 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)'nin Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sonuçlanmasından sonra imzalanmıştır. Ruslar, batıdan Yeşilköy'e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum’a kadar geldiler. Osmanlı Devleti, barış istedi. Rus orduları başkomutanı Nikolay, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti ve 3 Mart 1878’de İstanbul'un Yeşilköy semtinde ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı. Ancak bu antlaşma ile Rusların bölgede tamamen hakim bir konuma gelmeleri Batılı devletleri telaşlandırdı. Zira Ruslar'ın, Bulgaristan yolu ile sıcak denizlere inmeleri, İngilizler'in Hindistan siyasetine ve Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakına set çekmiş olacaktı. Osmanlılar bu tepkilerden yararlanarak Kıbrıs’ın idaresini İngiltere’ye bırakmak koşuluyla Berlin’de yeni bir antlaşma (Berlin Antlaşması) zemini elde etmeye başardılar. Ayastefanos’un feci şartlarını hafifleten bu antlaşma ile Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki hayatı bir müddet uzadı. Bu antlaşma Osmanlı devrinde Sevr Antlaşması gibi kağıt üzerinde kalan bir antlaşmadır.
* * * *[bknz, Necdet Sakaoğlu, “Ayastefanos Antlaşması”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, I, 467]

Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878): Osmanlı İmparatorluğu, Çarlık Rusyası, İngiltere, Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İtalya ve Fransa arasında bugünkü Almanya'nın başkenti Berlin'de imzalanmıştır.

Reval Görüşmesi (6-7 Haziran 1908): Reval'in bugünkü ismi Tallin'dir. Bugünkü Estonya'nın başkentidir.

Ouchy [Uşi] Barış Antlaşması (15 Ekim 1912): Ouchy, İsviçre'nin Lousanne kentinde bir iskeledir.

Brest-Litovsk Antlaşması (3 Mart 1918): Polonya’nın doğu sınırında bir kent.

Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918): Ege Denizi'nde Limni Adası'nda bir liman şehridir.

Sevres Barış Antlaşması (10 Ağustos 1920): Fransa'da, Paris'in Lousanne kentinin limanının ismidir. İtilâf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında imzalanmıştır. Yunanistan dışında hiçbir devlet tarafından onaylanmamış ve yürürlüğe girmemiştir. İtilaf Devletleri ile Türkiye arasındaki savaş hali, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile sona ermiştir.

Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922):Marmara Denizi kıyısında, Bursa'ya bağlı ilçemizdir.

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923): İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.

alıntı
Rette Mich Bill - avatarı
Rette Mich Bill
Ziyaretçi
8 Kasım 2009       Mesaj #10
Rette Mich Bill - avatarı
Ziyaretçi
OSMANLI DEVLETİNİN 19yy.DA YAPTIĞI SİYASİ VE EKONOMİKYAPISI HAKKINDA BİLGİSİ OLAN VAR MI???????????????????????????????????

Benzer Konular

2 Aralık 2015 / sergenrdrd Soru-Cevap
25 Nisan 2012 / mervenur245 Cevaplanmış
28 Ekim 2009 / Misafir Taslak Konular