Arama

Batıl inançların bireysel ve toplumsal zararları nelerdir? - Sayfa 12

En İyi Cevap Var Güncelleme: 7 Nisan 2014 Gösterim: 110.151 Cevap: 130
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Kasım 2011       Mesaj #111
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Batıl İnançların Toplumsal Zararları

Sponsorlu Bağlantılar
Batıl inançların özünde yatan; topluma, bireylere bazı bilinmesi gereken şeyleri öğretmeyi korkutarak sağlamaktır. Aşağıdaki çoğu batıl inançlarda bunu görebilirsiniz. Örneğin Hıristiyanlıkta olan siyah kedi, süpürge, 13. Cuma gibi batıl inançlar Avrupa’nın paganizmi unutturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Anadolu’da yaygın olan batıl inançlarda ise yine öğretiler söz konusu olabilmektedir. Elektriğin yaygın olmadığı dönemlerde geceleri yapılan tırnak bakımı karanlık neticesinde hoş olmayan sonuçlar doğurabiliyordu. Dolayısı ile geceleri tırnak kesmenin hoş olmadığı farklı bir yöntemle bireylere anlatılıyor. Örneğin bıçak hediye edilmesi konusundaki batıl inanç eskiden krallıkların birbirleriyle savaşmadan önce birbirlerine bıçak göndermeleriyle ilgili olabilir. Bu savaşın sebebi bile sayılabiliyormuş.



Ev içerisinde şemsiye açmanın tehlikeli olduğu ortada, küçük bir mekanda açılan şemsiye mekanda bulunanlara istemeden zarar verebilir. Batıl inançların ortaya çıkmasındaki en büyük etken korkutularak bazı şeylerin öğretilmesinin yada şartlı davranılmasının daha kolay olmasıdır. Mezarlıklardaki ağaçlar toprakta oluşan azotu kullanır, havayı temizler , toprağın kaymamasını sağlar vs. İnsanlara böyle söylediğinizde sizi dinlemezler gidip o ağaçları yinede ihtiyaçları için kesebilirler. Mezarlıkların ağaçlara ihtiyacı vardır. İnsanlara mezarlıktan ağaç kesmenin çarpılmayla sonuçlanacağını anlatmak onları bu eylemden daha kolay uzak tutmaktadır çünkü dinin korkutucu ve caydırıcı etkisi büyüktür. Öyle ya da böyle insanlar garip şeylerde şansı veya şansızlığı bulmuşlar ve bazı olay ya da objelerin kötü ya da iyi kaderi getirdiğine inanmışlar.


Batıl inanışlardan kaçınmak
Dinin aslında bulunmayan, birtakım yollarla sincice dine ilave edilen ve dini inançmış gibi telakki olunan söz ve fiillerin tümü hurafe ve batıl inanç kapsamı içine girmektedir.
Zihinlerde oluşan her yanlış ve inanış, insanları çarpık mantık ve ilişkiler ağı içine sokar. Bu ilişkiler sadece ferdin zihnini bulandırmakla kalmaz, topluma zarar veren bir yapıya dönüşür.



Batıl inanç ve hurafelerin ortak karakteri, aşırı tutuculuktur. Bu hastalığa müptela olmuş toplumlar, her türlü değişim ve gelişme karşısında tavır alırlar. En tutucu insanlar ve toplumlar, batıl inanışlara ve hurafelere en çok bağlı olanlardır.


Dinler tarihi incelendiği zaman görülecektir ki; her devirde bidat, hurafe ve batıl inanışlar, toplumların ortak problemi olmuş, daima gündemdeki yerini ve önemini korumuştur. Bu, dün olduğu gibi bugün de böyledir. İslam diniyle bağdaşmayan, akla ve mantığa uymayan, farkına varmadan insanları yüce dinin özünden uzaklaştıran bidat ve hurafeleri bazı farklılıklarla hemen her kesimde ve coğrafyada görmek mümkündür.


Dinimizin temel inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla bağdaştırılması asla mümkün olmayan, halkımızı yanlışlıklara sevk eden öyle hurafeler ve saçmalıklar var ki, birçok insan bunu din adına samimi bir şekilde savunmakta ve hatta bu davranışını hakiki dindarlık, bunlara karşı çıkmayı ise dinden uzaklaşma, itikatsızlık ve inançsızlık olarak kabul etmektedir. Halbuki dinin kabul etmediği anlayış, inanış ve uygulamalarla dindarlık olmaz. Tam tersine hurafe ve batıl inanışlar, farkına varmadan kişileri inandıkları, söyledikleri dinin gerçeklerinden ve özünden uzaklaştırır.


Gerçek dindarlık ancak dinimizin ana kaynaklarında bulunan inanç, ibadet ve ahlak esaslarını kabul etmek ve hayatımızı bu prensipler çerçevesinde düzenlemekle mümkündür. Sağlıklı ve gerçek bir dini hayat, hurafe ve batıl inanışlardan uzak olan bir hayattır. Kur’an, tevhit inancının dışındaki bütün inanç sistemlerinin batıl olduğunu belirtmekte, bu sebeple insanlara hakla batılı ayırt etmeleri uyarısında bulunmaktadır.



Batıl inanış ve hurafeler, Peygamberimizin vefatını müteakip geçen zaman içinde gerek eski Arap inanç ve geleneklerinin yeniden şu veya bu vesilelerle su yüzüne çıkması, gerekse fethedilen ülkelerin kültür ortamlarıyla temasa geçilmesi, İsrailiyat denilen ehli kitap kaynaklı rivayetlerin bünyeye sızmaları sonucu ortaya çıkmıştır.


Aslında İslam, ilk günden itibaren batıl inanış ve hurafeleri ortadan kaldırmak için gelmiştir. O günkü Arap toplumu içindeki tepkileri de o nedenle üzerine çekmiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu hususta birçok ayetler mevcuttur. Ashab ve din alimleri batıl inançlarla asırlar boyu yılmadan mücadele etmiş ve İslam’ın saf ve berrak akidesini günümüze kadar taşımışlardır. Bu mücadele günümüzde de devam etmektedir. Ama insanları saplantılarından vazgeçirmek pek de kolay değildir. Batıl inançların kökü bir türlü kurutulamamıştır.



Toplumların ortak kültürel ve sosyal derdi olan bu sakat inanışların gelişmesine, kök salmasına zemin hazırlayan birçok sebep vardır. Cehalet, gelenek-görenek, menfi propaganda, çıkar hesapları, kişisel zaaflar, insanların saf ve temiz inançlarını istismar gibi sebepler, hurafe ve batıl inanışların ortaya çıkmasına ve yayılmasına neden olan faktörlerden bazılarıdır.

Batıl inanış ve hurafeleri yayanların zararları sadece kendi şahısları veya muhatapları ile de sınırlı değildir. Bunlar, din dışı uygulamalarını din kılıfı altında sergiledikleri için insanların saf inançlarını bozmakta ve böylece hem yüce dinimize, hem de halkımıza pek büyük zararlar vermektedirler. Öyle ise İslam’ın ulviyetini ve kutsiyetini gölgeleyen, onun dinamizmini ve hamleci ruhunu olumsuz yönde etkileyen bu asılsız inanç ve uygulamalara karşı mücadele etmek, yüce dinimizi bu saçma inançlardan arındırmaya çalışmak her olgun müminin vazifesi olmalıdır.
kayıtlı1mod - avatarı
kayıtlı1mod
Ziyaretçi
21 Kasım 2011       Mesaj #112
kayıtlı1mod - avatarı
Ziyaretçi
Batıl İnançların Toplumsal Zararlarına bakacak olursak Batıl inançların özünde yatan; topluma, bireylere bazı bilinmesi gereken şeyleri öğretmeyi korkutarak sağlamaktır. Aşağıdaki çoğu batıl inançlarda bunu görebilirsiniz. Örneğin Hıristiyanlıkta olan siyah kedi, süpürge, 13. Cuma gibi batıl inançlar Avrupa’nın paganizmi unutturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Anadolu’da yaygın olan batıl inançlarda ise yine öğretiler söz konusu olabilmektedir. Elektriğin yaygın olmadığı dönemlerde geceleri yapılan tırnak bakımı karanlık neticesinde hoş olmayan sonuçlar doğurabiliyordu. Dolayısı ile geceleri tırnak kesmenin hoş olmadığı farklı bir yöntemle bireylere anlatılıyor. Örneğin bıçak hediye edilmesi konusundaki batıl inanç eskiden krallıkların birbirleriyle savaşmadan önce birbirlerine bıçak göndermeleriyle ilgili olabilir. Bu savaşın sebebi bile sayılabiliyormuş.

Sponsorlu Bağlantılar
Ev içerisinde şemsiye açmanın tehlikeli olduğu ortada, küçük bir mekanda açılan şemsiye mekanda bulunanlara istemeden zarar verebilir. Batıl inançların ortaya çıkmasındaki en büyük etken korkutularak bazı şeylerin öğretilmesinin yada şartlı davranılmasının daha kolay olmasıdır. Mezarlıklardaki ağaçlar toprakta oluşan azotu kullanır, havayı temizler, toprağın kaymamasını sağlar vs. İnsanlara böyle söylediğinizde sizi dinlemezler gidip o ağaçları yinede ihtiyaçları için kesebilirler. Mezarlıkların ağaçlara ihtiyacı vardır. İnsanlara mezarlıktan ağaç kesmenin çarpılmayla sonuçlanacağını anlatmak onları bu eylemden daha kolay uzak tutmaktadır çünkü dinin korkutucu ve caydırıcı etkisi büyüktür. Öyle ya da böyle insanlar garip şeylerde şansı veya şansızlığı bulmuşlar ve bazı olay ya da objelerin kötü ya da iyi kaderi getirdiğine inanmışlar.

kayıtlı1modMsn Happy
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2011       Mesaj #113
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
abiler nolursunuz kısa ve net bir şekilde madde madde yazın da 7. sınıflara uygun olarak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2011       Mesaj #114
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
7. sınıfa gdiyorumm. performans ödevim yarın teslim nolur olumsuz etkilerini yazın örneğin falcılık: ................................. diye
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2011       Mesaj #115
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ruh Çağırma Falcılık Sihir Ve Büyü Gibi Batıl İnançların Toplum Üzerindeki Olumsuz Etkileri

İnsanoğlu var oluşundan itibaren gaybe ve olağan üstü hadiselere merak duymuştur. Bu merakı giderecek yeterli bilgiyi ilahi dinler her zaman vermişse de, özellikle dinî bilgiden yoksun kimselerin merakı tam olarak ortadan kalkmamıştır. Bu merakını gidermek için de çeşitli vesilelere başvurmuş, çeşitli yöntemler kullanmıştır. Konu gaybi ve tabiattaki kanunların işleyişinin dışında olunca da, kullanılan yöntemler somut gerekçeler ve sebepler olmamış, fizikötesi, gizemli, hayali işlemlerle hedefe ulaşılmaya çalışılmıştır. Bazı insanlar bu yönde belli bir meleke sahibi olmuş, bu işi meslek haline getirmiş ve insanları olağan dışı işlerle etkilemeye çalışmışlardır.

Belirtilen bu faaliyetlerin başında ise sihir ve büyü gelmektedir. Tarihin her döneminde, her toplumda kendilerine has sihirsel faaliyetler hep olmuştur. İnsanlar sihri iyi ve kötü yönde kullanmışlar, sihirbazlarda gördükleri bir nevi olağanüstü kabiliyet sebebiyle de hemen her problemlerinde sihirbazlara müracaat etmişlerdir. İşi fırsat bilen kötü niyetler kimseler hem bu işi bir çıkar sağlama yöntemi haline getirmiş hem de yalan yanlış ve zararlı faaliyetlere girişmekle de insanlara daima zarar verir olmuşlardır.

Birçok maddi zararının yanında itikadi ve ahlaki zararı olduğundan dolayı bütün semavi dinler ve beşeri hukuklar sihir ve sihirbazlarla mücadele etmiştir. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da yasaklama ve cezai müeyyideler istenilen neticeyi vermemiştir.

Günümüzde bütün toplumlarda ve her kesimde bu işlerle uğraşanlar vardır. Hem dinlerin hem de pozitif bilimlerin reddettiği, her yönüyle zararlı olan sihir ve büyü konusundan uzak durmak fert ve toplum yararınadır.

Günümüzde herkesimden insanlar çok farklı amaçlarla büyücülere müracaat etmektedir. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: Çocuğu olmayanlar, Akli meleke ve fiziki fonksiyonlarında bozukluk olanlar, ailevi problemi olanlar, mesleki kariyerinde yükselmek isteyenler, geleceği ile ilgili bilgi elde etmek isteyenler, kendini, ailesini, malını korumak isteyenler, bir nevi ak büyü denilen işlemleri yaptırmak için bu kimselere başvururlar. Bunun yanında kötü amaçla yapılan ve yaptırılan kara büyülerde yaygındır. Bunlar; karı-koca veya başka kimselerin arasını açmak, insanının bazı kabiliyetlerini, dilini, bahtını, cinsi gücünü, idrarını bağlamak, sakatlamak, uyutmamak, malına canına hayvanına zarar vermek, kız kaçırmak gibi maksatlarla yapılanlardır.

Yine işinde tılsımlı yazılar, şekiller, âyetler, dualar bulunan muskalar muhabbet ve şifa maksadıyla, düşmanlık, cin, hasım ve benzerinden korunmak için muskacıya yazdırılır.

Yapılış amacı ve yapılan bölgeye göre, yapılan sihir işlemlerinde çok farklı nesneler kullanılmaktadır. Muska, saç, elbise parçası, tırnak, sabun, iğne, resim, ip, tespih, çakı, kilit, düğme, at nalı, kurşun, yumurta horoz kanı… bunlardandır. Yapılan sihir ise genelde boyun, koltuk altı, cep, yatak ve yastık altı, kapı eşiği, ocak arkası, merdiven dibi, kör kuyu, mezar gibi yerlere konulur.[1]

İnsanların bu gibi yollara başvurmasında gerek tıp ve gerekse de din anlamında halkımızın yanlış ve eksik bilgi sahibi olması temel etkenlerdendir. Tıbbi tedaviye ihtiyacı olan hastalar, bu gibi yerlere ve kişilere başvurmakta, bunların ise ne tıp ne de din yönünden bilgileri bulunmaktadır. Kırsaldaki vatandaşlarımız doktor yerine kolay ve masrafı az diye üfürükçüye giderken, şehirlerimizde gelir ve eğitim düzeyi yüksek ancak dini bilgisi zayıf olan kimseler de, ailevi ve kişisel sorunları için büyü yaptırarak problemi kolayca çözmek gayesiyle büyücülere başvurmaktadır. Neticede hem bu kimseler gayelerini erişemiyor hem de maddi ve manevi açıdan zarar görüyorlar, diğer taraftan da İslam'ın adını lekeliyor, insanların gözünde dini ve dindarları küçük göstermiş oluyorlar.

Ayrıca günümüzde yazılı ve görsel basında sihir ve kehanetle ilgili yaygın faaliyetler görülmektedir. Modernist geçinen gazetelerdeki fal köşeleri ve yine aynı dünya görüşüne sahip televizyonlardaki "sihirli", "cadılı" diziler, filmler, uçan kahramanlar, konuşan hayvanlar, şekil değiştiren, bir anda yok olan varlıklar, bir hareketle istediğini yapabiliyormuş gibi gösterilen insanlar ve başka birçok programların hepsi hakikati olmayan sihir olarak değerlendirilebilir. Yine ekranlarda görülen illüzyonist ve hokkabazların kendilerini has bir takım yetenekleriyle yaptıkları gösteriler de aynıdır. Bütün bunlar ve bu istikamette değerlendirilebilecek faaliyetler İslami açıdan masum değildirler. Kimi itikadi, kimisi de ahlaki açıdan problem oluşturmaktadır.


Ruh çağırma[2]:

Günümüzde, özellikle sosyete denilen tabaka arasında yaygın olan ruh çağırma olayı da bir nevi modern kâhinliktir. Birçok tecrübeler, medyumların madde ötesi bir varlıkla temas kurdukları kanaatini vermektedir. Ancak bunun ruh olduğu ve söylediğinin gerçeğe uygunluğu sâbit değildir.

Elmalılı Hamdi YAZIR’ın ifadesiyle "Bunların büyük ruhları ve şahsiyetleri çağırıp getirme iddiâları yalan olduğunda şüphe yok ise de habis ruhları ve sefil şahsiyetleri afsunlayıp topladıkları ve bu suretle yüce ruhlara zarar vermeye çalıştıkları mahakkaktır."[3]

Spirtualizm konusunda yazanların ciddileri arasında bulunan İ.B. Kuday ve A.S. Akay, ruh çağırma işinin başarısını uzun uzadıya ispata çalıştıktan sonra "Bugün tecrübî psikoloji laboratuvarları bu meselelerin daha henüz karanlık kalmış noktalarını aydınlatmakla meşguldürler... Ruhlarla muhaberede bulunduklarını söyleyen medyumların bir çok iddiâsı, yukarıda saydığımız mihânikiyetlere göre yanlış ve hatalı olabilir..."[4] diyorlar.

Bu iki nakil yukarıdaki hükmümüzü teyid etmektedir.

Şu halde:

a) Gelenin ruh olduğu belli değildir; cin olması ihtimali daha kuvvetlidir.[5]

b) Gelen varlığın veya hayâlin verdiği haber ve bilgiler, yalan ve yanlış ile karışıktır.

Dinimiz ruh ve diğer madde ötesi varlıklar üzerine ilmî araştırma yapmayı engellemez, aksine teşvik eder.[6] Ancak maddî-manevî menfaat sağlamak gayesiyle ve İslâm inancına uymayan telakkîler, anlayışlar içinde bu işlerle uğraşmayı ve mesnedsiz iddiâlara inanmayı meneder.

Müslüman, psikolog ve psikiyatristlerden yararlanıp tıp ilminin imkânlarından istifade edeceğine istismarcılara teslim oluyor. Vahye teslim olmayan, aklını ve mantığını da kullanmayan cahiller bulundukça; adlarına hoca, muskacı, cinci, büyücü, sihirbaz, arrâf, medyum, kâhin, astrolog, falcı... denen kimseler de bulunacak, kendisinden yardım isteyenleri sömürmekle kalmayacak, onları dünyada ve âhirette perişan etmeye çalışacaktır. Suç, bu istismarcılardan daha çok, bunların oltalarına takılan zavallılardadır. İslâm’ın yaşanmadığı yerde bu çeşit istismarcıların, sahtekârların önüne geçilmesi de imkânsızdır.


FAL-FALCILIK

Gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için başvurulan çeşitli yollar. Baht, uğur ve talihi anlamak için birtakım garip yollara başvurma, atılan boncuk ve baklaya, tesadüfen açılan bir kitabın bir satırına, koyunun kürek kemiğine kahve fincanına vb. şeylere bakıp bunlardan anlam çıkarma işi. Gelecekte olacak şeyleri anlamak maksadıyla yapılan eylemler hakkında kullanılan bir tabir. "Kamûs-u Osmanî'de: "Kısa fikirlilerin ümid ettikleri bir maddeyi çıkarmak maksadiyle; kitap açmak ve kitaba, baklaya bakmak gibi değişik yöntemlerle yapılan teşebbüsü ve bu teşebbüsün gösterdiği netice" olarak tarif edilmiştir.

Toplumun ruh sağlığını tehdit ediyor

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başkan Vekili Doç. Dr. Kemal Sayar, her dönemde olan geleceği bilme merakının son zamanlarda artmasını toplumsal sorunlara bağlıyor. Modern hayatın insana yalnızlaşmayı dayattığını, insanların gelecekleriyle ilgili yoğun bir kaygı yaşadıklarını söyleyen Sayar, "Gelenek gibi, din gibi köklü anlam sağlayıcılar etkisini kaybettikten sonra insanlar daha sahte aidiyetlere tutunmaya başladı. Falcılık, medyumluk da bu sahte maneviyatın bir uzantısı. En kötüsü eğitimli insanlar bile medyum medyum dolaşarak fiziken tedavi edilmesi gereken hastalıklarına oralarda çare arıyor." diyor.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Yargıç ise olaya farklı bir açıdan yaklaşıyor. Medyumlara, astrologlara ilgi gösterenleri iki bölüme ayıran Yargıç'a göre, birinci türden olanlar eğlence için falcılara gidiyor, ki bu tipte olanlar için herhangi bir risk yok. Fakat çözüm umuduyla giden ikinci tür insanların ruh sağlığının ciddi risk altında olduğunu söyleyen Yargıç, "Bu tiplerin zaten psikolojik sıkıntıları var ve çözüm arama niyetiyle gittiği için falcının, medyumun söyleyeceği her şeyi kabul etmeye hazır. Fiziki ya da somut çözüm yolları olan problemler için bile falcılardan medet umuyor, kendisine olacağı söylenen şeyler gerçekleşmeyince de bunalıma giriyorlar." diyor.

Yargıç'a göre, falcılara giden insanlar bir süre sonra olayların kendi iradesi dışında birtakım mistik güçler tarafından yönlendirildiğine, kendisinin de medyumlar aracılığı ile bu mistik güçleri yönlendirebileceğine inanmaya başlar, ki bu başlı başına bir sorundur. Falcılar ve medyumların en çok aile ilişkilerine zarar verdiğini söyleyen Yargıç, "Falcılar, genellikle benzer söylemleri kullanır. Kadının kocasıyla sorunu vardır, problem aslında konuşulsa çözülebilecektir. Fakat falcı birisinin kendisine büyü yaptığını söyler. Bu durumda kadın tüm aile fertlerine karşı düşmanca tavır besler. Gerçekte böyle bir şey olmamasına rağmen kehanet kendini kanıtlar ve aile ilişkileri kopar." diyor.

Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise; büyü ile ilgilenmenin çok eskilere dayandığını ancak günümüz insanının ruh sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştığını söylüyor: "Medya astrolojiye abartılı bir anlam yüklüyor. Sanki her şeyin çözümü kehanette, büyüde, mistik güçlerde. Oysa negatif etkilerine kimse yer vermiyor. Birçok sakıncası var. Örneğin, bazı hastalıkların tedavisiz kalmasına sebep oluyor. Beyninde ur olan birisi bile medyumlardan çare arıyor." diyor. Falcıların, büyücülerin özellikle paranoyayı tetiklediğine işaret eden Tarhan'a göre, aile ilişkilerinin zayıflamasında bu tip kurumların etkisi büyüktür.

Sonuç olarak, kadınların evde kahve içtikten sonra eğlence olsun diye baktığı kahve falı artık bir sektör. Falla başlayan bu zincirin diğer halkalarını ise medyumlar, astrologlar ya da cinci hocalar tamamlıyor. Milyonlarca ziyaretçisi olan onlarca web sayfası, yüzlerce iş yeri ile "umut tacirliği" bugün net büyüklüğü ifade edilemeyen milyonlarca liralık bir sektör haline geldi. Asıl endişe edilmesi gereken ise etrafında kendine kötülük yapacak birilerinin olmasından şüphe eden, "üç vakte kadar" gerçekleşmesi muhtemel bir şeyleri bekleyen yüz binlerce insanımızın olmasıdır

Günümüzde bazı mihraklar, İslam inançlarına tamamen ters bazı meseleleri hiçbir ilmi delile dayandırmadan çeşitli propaganda araçlarıyla yaymaya çalışmaktadırlar. Ciddi bir İslami eğitimden yoksun olan Müslümanlar da bu olumsuz propagandalardan ister istemez etkilenmektedirler. Bu tür yanlış fikirlerden etkilenmemek için Müslümanların uyanık olup İslami ölçülere dayanmaları gerekmektedir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2011       Mesaj #116
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Of hadi yaa! 1 haftadır arıyorum hiçbişey bulamadm ! Cuma'ya verilecek hadi. Tüm 7. sınıflar arıyo. 1 kişide insan gibi yazsn lütfen !
KittyGirl - avatarı
KittyGirl
Ziyaretçi
14 Aralık 2011       Mesaj #117
KittyGirl - avatarı
Ziyaretçi
Toplumsalll ;

- İnsanlar arasındaki bağları koparır.
- Bir kişinin evine giren çıkanı az olur. ( Eve Asılan Sarımsak, soğan vs kokusu yüzünden . )
- Mezarlllık korkusu başlllar. Bknz; Mezarlıktaki ağaçlarda cin, seytan, ruh vs olduquna inanırlar .
- Çocukları veya kendileri hastallık kapar. Bknz; Hastanın yüzünün inek yalağında yıkanırsa düzeleceqine inanırlar.
- Asla incir aqacının altında yatamazlar cünkü şeytanın kendilerini alıp qötüreceklerine inanırlar.
- Fallar yüzünden kalpler kırılır ve yuvalar yıkılır.


Bireyselll ;


- Kişiyi hayattan uzaklaştırır.
- Hayata olumsuz bakmasını saqlar.
- Ruh saqlıqını etkiler.
- Kişi kendine zarar verebilir.
- Allah korusun dinden imandan çıkabilir.
- Kişiyi Ölüme Sürükllllerr .


Yardım edebilsiysem ne mutlu. İnsallah olmuştur (:
KittyGirl - avatarı
KittyGirl
Ziyaretçi
14 Aralık 2011       Mesaj #118
KittyGirl - avatarı
Ziyaretçi
Toplumsalll ;

- İnsanlar arasındaki bağları koparır.
- Bir kişinin evine giren çıkanı az olur. ( Eve Asılan Sarımsak, soğan vs kokusu yüzünden . )
- Mezarlllık korkusu başlllar. Bknz; Mezarlıktaki ağaçlarda cin, seytan, ruh vs olduquna inanırlar .
- Çocukları veya kendileri hastallık kapar. Bknz; Hastanın yüzünün inek yalağında yıkanırsa düzeleceqine inanırlar.
- Asla incir aqacının altında yatamazlar cünkü şeytanın kendilerini alıp qötüreceklerine inanırlar.
- Fallar yüzünden kalpler kırılır ve yuvalar yıkılır.


Bireyselll ;


- Kişiyi hayattan uzaklaştırır.
- Hayata olumsuz bakmasını saqlar.
- Ruh saqlıqını etkiler.
- Kişi kendine zarar verebilir.
- Allah korusun dinden imandan çıkabilir.
- Kişiyi Ölüme Sürükllllerr .


Yardım edebilsiysem ne mutlu. İnsallah olmuştur (:
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2011       Mesaj #119
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
biz korunma yollarını istiyoz yaw anlamıormusunuz yavrum Msn Grin acil cevap bugün lzm yrın gtçek yetiştirmm lazım ltfn yavrucaklarım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2012       Mesaj #120
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yarına 7. sınıf din ödevi:batıl inançların bireysel ve toplumsal zararları ya lütfen biri yazsın


Kaynak: https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/275029-baya gerçekten toplumsal zararlarını yazın ama madde madde olsun çok lasım ders için 7.sınıf için

ya lütfen batıl inançların bireysel ve toplumsal zararlarını acilen bulun 7. sınıf dinci verdi yaaa
not:
ACİL ÖDEV YARINA

Kaynak: Batıl inançların bireysel ve toplumsal zararları nelerdir?
Kaynak: Batıl inançların bireysel ve toplumsal zararları nelerdir?

Benzer Konular

12 Mayıs 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
19 Temmuz 2016 / ThinkerBeLL Spor
19 Ekim 2016 / berkceyhan Soru-Cevap
22 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
27 Ekim 2009 / Misafir Soru-Cevap