Arama

Milli Mücadele zamanında yardım alınan ülkeler hangileridir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 1 Şubat 2010 Gösterim: 3.889 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
milli mücadelesırasında afganistan-bagiştan gibi ülkelerden veya hindistan dan toplantığı yardımların miktarı ve nerelere gittiği hakkında bilgi
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

milli mücadelesırasında afganistan-bagiştan gibi ülkelerden veya hindistan dan toplantığı yardımların miktarı ve nerelere gittiği hakkında bilgi

Mondros Mütarekesi sonrasında, gerek İstanbul ve gerekse Anadolu’da diğer bir kısım yıkıcı faaliyetler gibi, Bolşevik faaliyetlerde de önemli ölçüde artış gözlenmektedir. Özellikle Anadolu’da Bolşevik faaliyetlerin en yoğun yaşandığı bölgelerden birisi hiç şüphesiz Trabzon’dur. Sovyet Rusya ile irtibatın sağlandığı Karadeniz’deki liman şehri olması, bunun en önemli sebeplerinden birisidir.
Bölgedeki bütün Bolşevik faaliyetleri, detaylı olarak bir makalede ele almak oldukça zordur. Çünkü Trabzon’daki Sovyet Rusya Konsolosluğu’nun çalışmaları, bölgeye gelen Bolşevik Heyetler ve onların faaliyetleri, TBMM Hükümeti ile ilişki kurmak için Trabzon’a gönderilen TKT elemanlarının faaliyetleri, propaganda, ajitasyon ve teşkilatlanma için gizlice gönderilen Bolşevik propagandacıların çalışmaları ve hatta burada Bolşeviklerle işbirliği içerisinde faaliyet gösteren İttihatçıların çalışmaları bu kapsam içerisinde ele alınabilir.
Sponsorlu Baglantilar

Bu makalede, özellikle Rusya Komünist Partisi Merkezi Komitesi ve Komünist Enternasyonal’in yönlendirerek, Türkiye Komünist Teşkilatı vasıtasıyla yürütmeye çalıştığı faaliyetler üzerinde durulacaktır. Moskova’da Mustafa Suphi liderliğinde oluşturulan Türkiye Komünist Teşkilatı(TKT), Türkiye’ye yönelik çalışmalarda bulunmak üzere 1919 Ocak ayında, Kırım’a gelerek yerleşmiş ve daha sonra Kırım’daki durum Bolşevikler aleyhine gelişince Odesa’ya geçerek, burada çalışmalarını devam ettirmiştir. TKT tarafından Kırım ve Odesa’dan İstanbul ve Anadolu’ya gizlice propagandacılar, teşkilatın yayın organı olan Yeni Dünya Gazetesi’nin nüshaları, Padişah ve Osmanlı Hükümeti’ne karşı halkı ayaklanmaya sevk eden tahripkâr bildiriler gönderilmiştir .
Bakü’da, 1920 Eylül ayında yapılan Türkiye Komünist Teşkilatlarının Birinci Kongresi’ne sunduğu layihada Mustafa Suphi, teşkilatlarının Odesa’daki faaliyetleri ile ilgili bilgi verirken, buradan iki gemi ile teşkilatın bazı elamanlarının Türkiye’ye gönderildiğinden söz etmektedir ki, bu gemilerden birisi İstanbul’a, diğerinin ise Karadeniz kıyılarında bir limana gittiği anlaşılmaktadır. Nitekim Sadrazam Damat Ferit Paşa, Trabzon Valisi Galip Bey’e gönderdiği yazıda; Hariciye Nezareti’nin aldığı istihbarata göre bir kısım Bolşevik’in Osmanlı kıyılarını geçerek Samsun ve Trabzon yolu ile Anadolu’ya girdiklerini bildirmekte ve bunlara karşı tedbir alınmasını istemektedir. İstanbul Hükümeti tarafından Karadeniz bölgesindeki mülki makamlara da bu tarihlerde bölgeye gelmesi muhtemel Bolşevikler konusunda dikkatli bulunulması, onların yapacakları propagandalara karşı hazırlıklı olunması ve bu tür faaliyetlerin önünün alınması konusunda sürekli uyarılar yapıldığı görülmektedir.
O tarihlerde Trabzon, Bolşevik Rusya’ya gidiş-gelişlerin başlıca kapısı olması ve bütün nakliyatın Batum’la Trabzon arasında yapılması Bolşevik propagandacıların Trabzon’a gelmesini kolaylaştırdığından ilk Bolşevik propagandalar Trabzon’da ortaya çıkmıştı. Bu nedenledir ki Faik Ahmet (Barutçu), Trabzon’da çıkardığı İstikbal gazetesinin 10 şubat 1920 tarihli nüshasında “Kızıl Tehlike” başlığı ile yazdığı makalede, Bolşeviklik tehlikesine değinmiş ve bundan sakınılması gerektiği ikazında bulunmuştu.
Ancak Trabzon çevresi ve bütün Karadeniz bölgesinde etkili Bolşevik Propaganda ve teşkilatlanma çalışmaları, 1920 yılı Haziran ayından itibaren başlayacaktır. Şöyle ki, Mustafa Suphi, Odesa’da da şartlar Bolşeviklerin aleyhine dönüşünce, Türkiye’ye yönelik çalışmalarını devam ettirmek amacıyla önce Taşkent’e ve oradan da Bakü’ya gelerek, burada TKT’nı yeniden yapılandırmıştır. Bu dönemde etkili bir teşkilat haline gelen TKT, bir taraftan Anadolu’da bağımsızlık mücadelesi yapan TBMM Hükümeti ile ilişki kurmaya çalışırken, diğer taraftan da gizlice İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerine teşkilatın propagandacılarını göndererek propaganda, ajitasyon ve teşkilatlanma çalışmaları yapmaya başlamıştır. TKT Merkez Bürosu’nun, RKP Merkezi Komitesi’ne yazdığı bir raporda; 1920 yazında Nahçıvan, İstanbul, Trabzon, Rize, Erzurum, Beyazıt, Samsun, Sivas, Tokat, Amasya, Ankara, Konya, Ereğli ve Zonguldak bölgelerine TKT tarafından propagandacılar gönderildiği belirtilmektedir. Bu dönemde Trabzon çevresi Bolşevik propagandalara en çok maruz kalan bölge olmuştur. Bölgedeki yapılanmaya özel bir önem veren TKT, en etkili elemanlarını bu iş için görevlendirmiştir. Bunlar arasında Süleyman Sami, Salih Zeki, Yusuf Kemal ve Baha Ali gibi teşkilatın önde gelen elemanları bulunmaktadır.
TKT Merkezi Komitesi Üyesi ve Askeri İşler Müdürü Süleyman Sami, 16 Temmuz 1920’de, Trabzon’a gelmiştir. Yanında Mustafa Kemal Paşa’ya verilmek üzere Mustafa Suphi ve Mehmet Emin imzalı bir mektup da getiren Süleyman Sami’ye verilen görev, TBMM Hükümeti ile ilişki kurmak, bölgede propaganda yapmak ve Bakü’da yapılacak kongrelere bölgeden delegeler gönderilmesini sağlamaktır. Trabzon’da 3. Kafkas Fırkası Kumandanı Rüştü Bey’in kontrolü ve gözetimi altında tutulan Süleyman Sami’nin gerçekte kendisine verilen görevleri yerine getirmek gibi bir kaygısı olmadığı görülmektedir. Mustafa Kemal Paşa’ya getirdiği yukarıda belirtilen mektup ve kendisinden alınan diğer bilgiler, Rüştü Bey tarafından 19 Temmuz 1920 tarihli bir yazı ile Mustafa Kemal Paşa’ya bildirilmiştir. Trabzon’da Süleyman Sami ayrıca Rüştü Bey’e özel bir rapor vermiştir ki, bu raporda kendisinin aslında TKT’na sızmış bir İttihatçı olduğunu, TKT tarafından kendisine verilen görevleri yapmaktan ziyade, bundan sonra Bakü’da, TKT içerisinde ne şekilde çalışmalar yapması gerektiği konusunda TBMM Hükümeti’nden talimat almaya geldiğini belirterek, TKT ve Mustafa Suphi ile ilgili gizli ve önemli bilgiler vermiştir. Daha sonra kendisine Ankara’ya gelmesi konusunda izin çıkmış olacak ki, Trabzon’dan Ankara’ya gidecek ve Bakü Kongreleri öncesi buradan da ayrılarak Bakü’ya dönecektir.
TKT Merkezi Komite Üyesi ve Kayıt ve Tevzi Şubesi Müdürü olan ve Nahçivan’da teşkilatın şubesini açmakla görevlendirilen Salih Zeki (Zor), Nahçivan’da yaptığı çalışmalardan sonra, TKT ile TBMM Hükümeti arasında ilişki kurmak amacıyla Erzurum’a gelmiş ve daha sonra da Ankara’ya gidecekken, bundan vazgeçerek Ağustos 1920’de, Trabzon’a gelmiştir. Salih Zeki Trabzon’da özellikle Bakü Kongrelerine delege götürebilmek için çalışmalar yapmıştır. Burada da Erzurum’da olduğu gibi, kendisine oldukça müsamahakâr davranıldığı ve rahatça çalışma imkanı bulduğu anlaşılmaktadır. Zira Trabzon ve çevresinde pek çok kişi ile görüşmüş, onlara vaatlerde bulunmuş ve hatta Ankara’ya gitmekten de vazgeçerek, maruzatını TBMM Başkanlığı’na Trabzon’dan bildirerek, bir kısım kişileri yanına alarak, Bakü’ya gitmiştir.
Trabzon ve çevresinde TKT’nın şubesini açmak, teşkilatlanma ve propaganda çalışmaları yapmak üzere Yusuf Kemal görevlendirilmiştir. Mustafa Suphi, TKT’nın Birinci Kongresi’ne sunduğu layihada, Yusuf Kemal’in Trabzon ve Rize’de teşkilatlarının bir şubesini açtığını belirterek, Trabzon’da komünistliği alenen müdafaa eden gazete çıkarıldığını kaydetmektedir. Burada Mustafa Suphi’nin kastettiği “Eş” gazetesi olmalıdır. Ayrıca Bakü’ya gönderilen bir raporda Trabzon’daki matbaaların birinde Türkçe olarak çok sayıda “Komünist Parti Programı”nın basıldığı belirtilmektedir. Yine Trabzon yerel basınında TKT Merkezi Komitesi tarafından Bakü Kongresi için hazırlanan davetiyenin basıldığı ve bir kısım yerel basının Bolşevikliğe eğilimli olduğu görülmektedir. Nitekim bu görünüşün etkisi ile olacak ki, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Tiflis’teki temsilcisi, 3 Ağustos 1920’de ASSC Dışişleri Komiserliği’ne gönderdiği raporda Trabzon ve çevresindeki komünizm faaliyetleri hakkında şu bilgileri vermektedir:
“Hem proletarlarda, hem de aydınlar arasında Rusya’daki olaylara ve komünizme ilgi her geçen gün daha belirli bir şekil alıyor. Türk yoldaşların girişimi ile Rize’de bin kadar insanın kaydedildiği bir komünist zümre oluşturuluyor. Bakü Kongresi’ne bu bölgelerden delegeler artık tayin edilmiştir. Bu bölgelerdeki Kemalist hakimiyet organları komünist hareketin gelişmesine engel olmuyorlar. Trabzon Bölgesi’nin valisi resmi komünist partisi açılması hakkında Ankara’ya sordu. Bu soruya olumlu cevap bekleniyor. Trabzon’daki matbaalardan birinde Türk dilinde çok miktarda komünist partisi programının basılması tamamlandı. Şunu kaydetmek ilginçtir ki, bunlar yerel hakimiyetin inisiyatifiyle yapılmıştır. Şimdi Ankara Hükümeti’nden sonraki talimatlar bekleniyor. Trabzon bölgesinin Yedek Subaylar Birliği Komünist zümreler teşkil etmeğe ve kütüphaneler açmağa giriştiler. Türk kitleleri Sovyet Rusya’nın İngiliz-Fransız emperyalistleriyle mücadelesindeki başarıları coşkuyla takip ediyorlar”.
Özellikle Bakü Kongrelerinin toplanma sürecinde Trabzon ve çevresinde Bolşevik faaliyetlerde artış gözlenmekte, bu bölgeden Bakü’da yapılacak kongrelere delege gelmesini sağlamak için daha çok çalışmalar yürütülmekte idi. III.Enternasyonal İcra Komitesi’nin Yakın Doğu Halklarını kongreye çağrı bildirisi, Ağustos 1920’de, Trabzon’a ulaşmıştı. Bu bildiride TBMM Hükümeti’ne bir resmi davet olmayıp, doğrudan halka sesleniliyordu.
Bu kongreye delege götürülmesi amacıyla, Baha Ali ve 20 arkadaşı Trabzon ve diğer Karadeniz sahilindeki yerlerde TKT tarafından görevlendirilmişlerdi. Baha Ali ve arkadaşları yaptıkları çalışmalar neticesinde, Karadeniz sahilindeki yerlerden Bakü Kongrelerine 51 delege götürmeyi başardıkları gibi, Karadeniz sahillerinde teşkilatlanma ve propaganda faaliyetleri de yürütmüşlerdir.
Nitekim bütün bu yoğun çalışmalardan dolayıdır ki Bakü’da, 1 Eylül 1920’de, açılan Doğu Halklarının Birinci Kurultayı’na Türkiye’den en kalabalık delege grubunun Trabzon’dan katıldığı görülmektedir. Ancak bu grup sadece Bolşeviklerin faaliyetleri sonucu Bakü’ya götürülenleri değil, aynı zamanda TBMM Hükümeti’nin bilgisi dahilinde gönderilen elemanları da kapsamaktadır. Kâzım Karabekir Paşa’nın oluru ile 3.Kafkas Fırkası Kumandanı Rüştü Bey ve Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti vasıtası ile oluşturulan Bakü’ya gönderilecek ilk delege grubu, 12 Ağustos 1920’de, Trabzon’dan hareket etmiştir. Bu grupta şu kişiler bulunmaktadır:
1.Trabzon Mebus-ı Sabıkı Hafız Mehmet Bey,
2. Trabzonlu Ticaretle Meşgul Halim Efendi
3. Trabzonlu Ticaretle Meşgul Saffet Efendi
4. Nafıa İdaresinden Yazıcızâde Ali
5. Kayıkçılar Katibi Süleyman Efendi
6. Kayıkçı Feyzi Kaptan
7. Yahya Reis Zâde Zekeriya Reis (Kayıkçı)
8- Kır Ali (Kayıkçı)
9. Doktor Şaban Efendi (Giresun Belediye Tabibi)
10-Dava Vekili Tahsin Efendi
11-Bakû’daki Nail Bey’in Biraderi Mülazim Ali Efendi.
Trabzon İskele Kumandanlığı’ndan Rusya’ya giden delegelerin bildirildiği listede yukarıdakilerden başka Salih, Hakkı Kaptan, Ahmet Mithat, Ali Arif, Serdarzâde Nuri, Osman, Bekiroğlu Ahmet, Ömer ve isimleri okunamayan iki kişi daha bulunmaktadır.
Doğu Halkları Birinci Kurultayı’nın kayıt defterlerinde kayıtlı, Türkiye adına kongreye katılanlardan, Trabzon Delegesi olarak aşağıdaki kişilerin ismi bulunmaktadır.
1-Talat Mehmetoğlu 2. Mustafa Ahmet
3- Feyzi Mesut 4. Ömer Hasid
5. Şaban Dursun 6 Ahmet Servet
7. Yusuf Ahmet 8. Zekeriye Osman
9. Süleyman Yusuf 10. Halil Şakir
11- Saffet Memet 12. Halim Numan
13. Niyazi 14. Yusuf Keymama
15. Memed Samih Tevfikoğlu 16. Mahmud Hamdioğlu
17. Mustafa Recepoğlu 18. İsrafil Memedoğlu
19. Hüseyin 20. Muzaffer
21. Ali Atıf 22. Kemal Asem

Bu sırada Trabzon basınında da Bolşeviklik ile ilgili çok yoğun yazıların çıktığı görülmektedir. İstikbal gazetesinde dahi, hemen her gün “Bolşevik Tebliğleri” başlığı ile Bolşeviklerin çalışmaları ve gelişmeler hakkında bilgi verilirken, yine aynı gazetede “Kırmızı Ordunun Kuvvetleri”, “Kızıl Ordu’nun Selamı” gibi pek çok yazılar çıkmıştır. 11 Temmuz 1920’de, “Yeşil Ordu Hududumuzda” başlıklı çıkan yazıda şöyle deniyordu: “Türkiye’nin refah ve saadetini temin maksadıyla Şarktan hareket eden halaskâr Yeşil Ordu’nun bir kısmı hududumuza dahil oldu”. 20 Ağustos 1920’den başlayarak İstikbal Gazetesi’nde “Bolşevik Program” tefrika olarak çıkmaya başladı.
Bütün bu faaliyetler, Trabzon’un Rusya’ya gidiş gelişlerde bir kapı olması ve hepsinden önemlisi Anadolu’daki Bağımsızlık Hareketini yürüten liderlerin o günkü Sovyet Rusya’ya yönelik yaklaşımları, 1920 Eylül’üne gelindiğinde Trabzon ve çevresinde Bolşevik faaliyetlerde önemli derecede artış olmasına sebep olmuştur. Özellikle ilk zamanlarda, Kâzım Karabekir Paşa’nın emri ile,bölgeye gelen TKT’nın elemanlarına ve diğer Bolşeviklere müsamahakâr davranışlarda bulunulmuş, yaptıkları çalışmalara belirli ölçülerde göz yumulmuş, ancak kontrolden çıkmaması ve tehlike boyutuna ulaşmaması içinde dikkatle takip edilmiştir. Kâzım Karabekir Paşa bölgeye gelen Bolşeviklere, şiddetli tedbirlerden ziyade ikna yöntemi ile yaklaşılmasını ve ülkenin iç durumunun ihtilalci propagandalara uygun olmadığının onlara anlatılmasını istemiştir. Bununla birlikte hemen hemen komünistlerin her hareketi dikkatle izlenerek, menfi sonuçlar doğurmaması ve kontrolden çıkmaması için gerekli tedbirler alınmıştır.
Kâzım Karabekir Paşa, Salih Zeki’nin Trabzon’a hareket etmeden önce Erzurum’da bulunduğu esnada, BMM Riyaseti’ne yazdığı 3 Ağustos1920 tarihli yazıda, bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Erzurum’a gelen Salih Zeki ve diğer TKT mensuplarına, gizli faaliyetlerde bulunmak ve ihtilâl planları hazırlamanın İngilizlerin işine yarayacağını, bu tür faaliyetlerin Anadolu’daki harekete zarar vereceğini anlatmaya çalıştığını ve onlara ikna yöntemini kullandığını belirttikten sonra, şunları ilave etmektedir:
“Bendeniz istirham ederim ki Rus Sovyetleriyle çalışan bu zatlarla iyice anlaşarak, bunlara lazım gelen mevki-i ihtiram verilmek, tabii beylerden menkuz olan hırs ve intikam gibi fena hisler uyandırmayın ve bu zatlar mefkûrelerini Rus Sovyetlerine istinaden icra yapacağız diye zavallı vatana menhus darbe vurmalarına mahal kalmasın. Aynı zamanda bu zatların şimdilik naçar kuvvetimizden istifade ile münasip bir anda iş başına çıkmak gibi arzuları da unutulmasın”.
Anlaşıldığı üzere bu günlerde Milli Mücadele liderleri, Rusya Sovyet Hükümeti ile ittifak yapmayı ve onlardan alınacak yardımı, vatanı düşman istilasından kurtarmak için çok gerekli sayıyorlardı. Hatta bu nedenle pek iyi bilmedikleri Bolşevik idare tarzına karşı dahi olumlu yaklaşımlar içerisinde idiler. Bundan dolayı Rusya Sovyet Hükümeti ile çalıştığı haber alınan TKT mensuplarına karşı da ılımlı bir tavır sergileniyordu. TKT tarafından Anadolu’da gizli propagandalara girişildiği ve ordu içerisinde dahi bunun yapılmaya çalışıldığı bilinmesine rağmen, yine de bunlara karşı sert önlemlere başvurulmaktan kaçınılarak, ikna yöntemi kullanılıyordu. Memleketin içinde bulunduğu güç şartlar altında, yapılacak gizli propagandaların memleketi Ermeni ve Yunan istilasına uğratacağı, bir ihtilâle sebep verebileceği ihtimalleri TKT mensuplarına anlatılarak, Türkiye’de yapılacak sosyal değişmelerin ancak TBMM tarafından yapılması gereği vurgulanıyordu. Bununla birlikte ihtiyat elden bırakılmayarak Anadolu’ya gelen Komünistler dikkatle takip edilip nezaret altında bulunduruluyorlardı. Nitekim 18 Temmuz’da, Bakü’dan Samsun ve Zonguldak çevresinde teşkilat ve propaganda yapmak amacı ile Türkiye’ye gönderilen Abdurahman Mesudi ismindeki TKT elemanı 18 Temmuz 1920’de, Trabzon’a çıkar çıkmaz tutuklanmış, ancak daha sonra serbest bırakılmış ise de, devamlı surette faaliyetleri gözetlenerek, denetim altında tutulmuştur.
TBMM Hükümeti’nin gerek Trabzon ve gerekse Anadolu’nun diğer bölgelerine gelen Bolşeviklere yukarıda izah edilen tavrı, Bakü’daki kongrelerin sonuçlarının alınmasına ve Moskova ve Bakü’daki elemanları tarafından gönderilen Komünizm Rejimi, Türk Komünistleri Teşkilatı, Sovyet Rusya Hükümeti’nin amacı, kuvveti ve Türk Milli Hareketi’ne yaklaşımı hakkında güvenilir bilgilerin Ankara’ya ulaşmasına kadar sürmüştür. Bakü ve Moskova’dan alınan bilgiler, TBMM Hükümeti’nin yalnız ülke içerisinde Bolşeviklik propagandası yapan Türk Komünistlere değil, Sovyet Rusya ve Komünizm Rejimine karşı da tutum ve davranışını tamamen değiştirmiş ve sağlam bir çizgiye oturtmuştur. Bu çizgi, ölmemek, mahvolmamak için Sovyet Rusya Hükümeti’nden yardım dilenmek değil, karşılıklı menfaatler doğrultusunda ortak düşmanlara karşı işbirliği yapmaktı.
TBMM Hükümeti bir taraftan resmi temsilcilerini Moskova’ya, Bakü’ya gönderirken, diğer taraftan bir süredir ılımlı bir tavırla faaliyetlerine izin verdiği ve bu nedenle de önemli ölçüde gelişme gösteren ülke içindeki Bolşevik hareketlere karşı 1920 Eylül ayının ortalarından itibaren planlı bir harekete girişti. Trabzon bölgesinde de bu planlı hareketlerin izlerini görmek mümkündür. Trabzon Mebusu Hamit Bey’in (Kapanlı) mebusluk görevini bırakarak memuriyeti seçip, Trabzon Valiliği’ne geri dönmesi herhalde bu politikanın gereği idi.Vali Hamit Bey’in Trabzon Valiliği’ne geri döndüğünden habersiz olarak Kâzım Karabekir Paşa’da bölgedeki Bolşevik faaliyetlerin artış göstermesi dolayısıyla, 27 Eylül 1930’da, Dahiliye Vekâleti’ne gönderdiği yazıda, Trabzon bölgesindeki askeri ve siyasi durumun nezaketinden bahsederek, Batum yolu ile Trabzon bölgesine Bolşeviklerin tesir ettiklerini, bu nedenle Trabzon’a asaleten basiretkâr bir valinin atanmasını gerekli gördüğünü bildirmişti.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
18 Ekim 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

milli mücadelesırasında afganistan-bagiştan gibi ülkelerden veya hindistan dan toplantığı yardımların miktarı ve nerelere gittiği hakkında bilgi

Mondros Mütarekesi sonrasında, gerek İstanbul ve gerekse Anadolu’da diğer bir kısım yıkıcı faaliyetler gibi, Bolşevik faaliyetlerde de önemli ölçüde artış gözlenmektedir. Özellikle Anadolu’da Bolşevik faaliyetlerin en yoğun yaşandığı bölgelerden birisi hiç şüphesiz Trabzon’dur. Sovyet Rusya ile irtibatın sağlandığı Karadeniz’deki liman şehri olması, bunun en önemli sebeplerinden birisidir.
Bölgedeki bütün Bolşevik faaliyetleri, detaylı olarak bir makalede ele almak oldukça zordur. Çünkü Trabzon’daki Sovyet Rusya Konsolosluğu’nun çalışmaları, bölgeye gelen Bolşevik Heyetler ve onların faaliyetleri, TBMM Hükümeti ile ilişki kurmak için Trabzon’a gönderilen TKT elemanlarının faaliyetleri, propaganda, ajitasyon ve teşkilatlanma için gizlice gönderilen Bolşevik propagandacıların çalışmaları ve hatta burada Bolşeviklerle işbirliği içerisinde faaliyet gösteren İttihatçıların çalışmaları bu kapsam içerisinde ele alınabilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bu makalede, özellikle Rusya Komünist Partisi Merkezi Komitesi ve Komünist Enternasyonal’in yönlendirerek, Türkiye Komünist Teşkilatı vasıtasıyla yürütmeye çalıştığı faaliyetler üzerinde durulacaktır. Moskova’da Mustafa Suphi liderliğinde oluşturulan Türkiye Komünist Teşkilatı(TKT), Türkiye’ye yönelik çalışmalarda bulunmak üzere 1919 Ocak ayında, Kırım’a gelerek yerleşmiş ve daha sonra Kırım’daki durum Bolşevikler aleyhine gelişince Odesa’ya geçerek, burada çalışmalarını devam ettirmiştir. TKT tarafından Kırım ve Odesa’dan İstanbul ve Anadolu’ya gizlice propagandacılar, teşkilatın yayın organı olan Yeni Dünya Gazetesi’nin nüshaları, Padişah ve Osmanlı Hükümeti’ne karşı halkı ayaklanmaya sevk eden tahripkâr bildiriler gönderilmiştir .
Bakü’da, 1920 Eylül ayında yapılan Türkiye Komünist Teşkilatlarının Birinci Kongresi’ne sunduğu layihada Mustafa Suphi, teşkilatlarının Odesa’daki faaliyetleri ile ilgili bilgi verirken, buradan iki gemi ile teşkilatın bazı elamanlarının Türkiye’ye gönderildiğinden söz etmektedir ki, bu gemilerden birisi İstanbul’a, diğerinin ise Karadeniz kıyılarında bir limana gittiği anlaşılmaktadır. Nitekim Sadrazam Damat Ferit Paşa, Trabzon Valisi Galip Bey’e gönderdiği yazıda; Hariciye Nezareti’nin aldığı istihbarata göre bir kısım Bolşevik’in Osmanlı kıyılarını geçerek Samsun ve Trabzon yolu ile Anadolu’ya girdiklerini bildirmekte ve bunlara karşı tedbir alınmasını istemektedir. İstanbul Hükümeti tarafından Karadeniz bölgesindeki mülki makamlara da bu tarihlerde bölgeye gelmesi muhtemel Bolşevikler konusunda dikkatli bulunulması, onların yapacakları propagandalara karşı hazırlıklı olunması ve bu tür faaliyetlerin önünün alınması konusunda sürekli uyarılar yapıldığı görülmektedir.
O tarihlerde Trabzon, Bolşevik Rusya’ya gidiş-gelişlerin başlıca kapısı olması ve bütün nakliyatın Batum’la Trabzon arasında yapılması Bolşevik propagandacıların Trabzon’a gelmesini kolaylaştırdığından ilk Bolşevik propagandalar Trabzon’da ortaya çıkmıştı. Bu nedenledir ki Faik Ahmet (Barutçu), Trabzon’da çıkardığı İstikbal gazetesinin 10 şubat 1920 tarihli nüshasında “Kızıl Tehlike” başlığı ile yazdığı makalede, Bolşeviklik tehlikesine değinmiş ve bundan sakınılması gerektiği ikazında bulunmuştu.
Ancak Trabzon çevresi ve bütün Karadeniz bölgesinde etkili Bolşevik Propaganda ve teşkilatlanma çalışmaları, 1920 yılı Haziran ayından itibaren başlayacaktır. Şöyle ki, Mustafa Suphi, Odesa’da da şartlar Bolşeviklerin aleyhine dönüşünce, Türkiye’ye yönelik çalışmalarını devam ettirmek amacıyla önce Taşkent’e ve oradan da Bakü’ya gelerek, burada TKT’nı yeniden yapılandırmıştır. Bu dönemde etkili bir teşkilat haline gelen TKT, bir taraftan Anadolu’da bağımsızlık mücadelesi yapan TBMM Hükümeti ile ilişki kurmaya çalışırken, diğer taraftan da gizlice İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerine teşkilatın propagandacılarını göndererek propaganda, ajitasyon ve teşkilatlanma çalışmaları yapmaya başlamıştır. TKT Merkez Bürosu’nun, RKP Merkezi Komitesi’ne yazdığı bir raporda; 1920 yazında Nahçıvan, İstanbul, Trabzon, Rize, Erzurum, Beyazıt, Samsun, Sivas, Tokat, Amasya, Ankara, Konya, Ereğli ve Zonguldak bölgelerine TKT tarafından propagandacılar gönderildiği belirtilmektedir. Bu dönemde Trabzon çevresi Bolşevik propagandalara en çok maruz kalan bölge olmuştur. Bölgedeki yapılanmaya özel bir önem veren TKT, en etkili elemanlarını bu iş için görevlendirmiştir. Bunlar arasında Süleyman Sami, Salih Zeki, Yusuf Kemal ve Baha Ali gibi teşkilatın önde gelen elemanları bulunmaktadır.
TKT Merkezi Komitesi Üyesi ve Askeri İşler Müdürü Süleyman Sami, 16 Temmuz 1920’de, Trabzon’a gelmiştir. Yanında Mustafa Kemal Paşa’ya verilmek üzere Mustafa Suphi ve Mehmet Emin imzalı bir mektup da getiren Süleyman Sami’ye verilen görev, TBMM Hükümeti ile ilişki kurmak, bölgede propaganda yapmak ve Bakü’da yapılacak kongrelere bölgeden delegeler gönderilmesini sağlamaktır. Trabzon’da 3. Kafkas Fırkası Kumandanı Rüştü Bey’in kontrolü ve gözetimi altında tutulan Süleyman Sami’nin gerçekte kendisine verilen görevleri yerine getirmek gibi bir kaygısı olmadığı görülmektedir. Mustafa Kemal Paşa’ya getirdiği yukarıda belirtilen mektup ve kendisinden alınan diğer bilgiler, Rüştü Bey tarafından 19 Temmuz 1920 tarihli bir yazı ile Mustafa Kemal Paşa’ya bildirilmiştir. Trabzon’da Süleyman Sami ayrıca Rüştü Bey’e özel bir rapor vermiştir ki, bu raporda kendisinin aslında TKT’na sızmış bir İttihatçı olduğunu, TKT tarafından kendisine verilen görevleri yapmaktan ziyade, bundan sonra Bakü’da, TKT içerisinde ne şekilde çalışmalar yapması gerektiği konusunda TBMM Hükümeti’nden talimat almaya geldiğini belirterek, TKT ve Mustafa Suphi ile ilgili gizli ve önemli bilgiler vermiştir. Daha sonra kendisine Ankara’ya gelmesi konusunda izin çıkmış olacak ki, Trabzon’dan Ankara’ya gidecek ve Bakü Kongreleri öncesi buradan da ayrılarak Bakü’ya dönecektir.
TKT Merkezi Komite Üyesi ve Kayıt ve Tevzi Şubesi Müdürü olan ve Nahçivan’da teşkilatın şubesini açmakla görevlendirilen Salih Zeki (Zor), Nahçivan’da yaptığı çalışmalardan sonra, TKT ile TBMM Hükümeti arasında ilişki kurmak amacıyla Erzurum’a gelmiş ve daha sonra da Ankara’ya gidecekken, bundan vazgeçerek Ağustos 1920’de, Trabzon’a gelmiştir. Salih Zeki Trabzon’da özellikle Bakü Kongrelerine delege götürebilmek için çalışmalar yapmıştır. Burada da Erzurum’da olduğu gibi, kendisine oldukça müsamahakâr davranıldığı ve rahatça çalışma imkanı bulduğu anlaşılmaktadır. Zira Trabzon ve çevresinde pek çok kişi ile görüşmüş, onlara vaatlerde bulunmuş ve hatta Ankara’ya gitmekten de vazgeçerek, maruzatını TBMM Başkanlığı’na Trabzon’dan bildirerek, bir kısım kişileri yanına alarak, Bakü’ya gitmiştir.
Trabzon ve çevresinde TKT’nın şubesini açmak, teşkilatlanma ve propaganda çalışmaları yapmak üzere Yusuf Kemal görevlendirilmiştir. Mustafa Suphi, TKT’nın Birinci Kongresi’ne sunduğu layihada, Yusuf Kemal’in Trabzon ve Rize’de teşkilatlarının bir şubesini açtığını belirterek, Trabzon’da komünistliği alenen müdafaa eden gazete çıkarıldığını kaydetmektedir. Burada Mustafa Suphi’nin kastettiği “Eş” gazetesi olmalıdır. Ayrıca Bakü’ya gönderilen bir raporda Trabzon’daki matbaaların birinde Türkçe olarak çok sayıda “Komünist Parti Programı”nın basıldığı belirtilmektedir. Yine Trabzon yerel basınında TKT Merkezi Komitesi tarafından Bakü Kongresi için hazırlanan davetiyenin basıldığı ve bir kısım yerel basının Bolşevikliğe eğilimli olduğu görülmektedir. Nitekim bu görünüşün etkisi ile olacak ki, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Tiflis’teki temsilcisi, 3 Ağustos 1920’de ASSC Dışişleri Komiserliği’ne gönderdiği raporda Trabzon ve çevresindeki komünizm faaliyetleri hakkında şu bilgileri vermektedir:
“Hem proletarlarda, hem de aydınlar arasında Rusya’daki olaylara ve komünizme ilgi her geçen gün daha belirli bir şekil alıyor. Türk yoldaşların girişimi ile Rize’de bin kadar insanın kaydedildiği bir komünist zümre oluşturuluyor. Bakü Kongresi’ne bu bölgelerden delegeler artık tayin edilmiştir. Bu bölgelerdeki Kemalist hakimiyet organları komünist hareketin gelişmesine engel olmuyorlar. Trabzon Bölgesi’nin valisi resmi komünist partisi açılması hakkında Ankara’ya sordu. Bu soruya olumlu cevap bekleniyor. Trabzon’daki matbaalardan birinde Türk dilinde çok miktarda komünist partisi programının basılması tamamlandı. Şunu kaydetmek ilginçtir ki, bunlar yerel hakimiyetin inisiyatifiyle yapılmıştır. Şimdi Ankara Hükümeti’nden sonraki talimatlar bekleniyor. Trabzon bölgesinin Yedek Subaylar Birliği Komünist zümreler teşkil etmeğe ve kütüphaneler açmağa giriştiler. Türk kitleleri Sovyet Rusya’nın İngiliz-Fransız emperyalistleriyle mücadelesindeki başarıları coşkuyla takip ediyorlar”.
Özellikle Bakü Kongrelerinin toplanma sürecinde Trabzon ve çevresinde Bolşevik faaliyetlerde artış gözlenmekte, bu bölgeden Bakü’da yapılacak kongrelere delege gelmesini sağlamak için daha çok çalışmalar yürütülmekte idi. III.Enternasyonal İcra Komitesi’nin Yakın Doğu Halklarını kongreye çağrı bildirisi, Ağustos 1920’de, Trabzon’a ulaşmıştı. Bu bildiride TBMM Hükümeti’ne bir resmi davet olmayıp, doğrudan halka sesleniliyordu.
Bu kongreye delege götürülmesi amacıyla, Baha Ali ve 20 arkadaşı Trabzon ve diğer Karadeniz sahilindeki yerlerde TKT tarafından görevlendirilmişlerdi. Baha Ali ve arkadaşları yaptıkları çalışmalar neticesinde, Karadeniz sahilindeki yerlerden Bakü Kongrelerine 51 delege götürmeyi başardıkları gibi, Karadeniz sahillerinde teşkilatlanma ve propaganda faaliyetleri de yürütmüşlerdir.
Nitekim bütün bu yoğun çalışmalardan dolayıdır ki Bakü’da, 1 Eylül 1920’de, açılan Doğu Halklarının Birinci Kurultayı’na Türkiye’den en kalabalık delege grubunun Trabzon’dan katıldığı görülmektedir. Ancak bu grup sadece Bolşeviklerin faaliyetleri sonucu Bakü’ya götürülenleri değil, aynı zamanda TBMM Hükümeti’nin bilgisi dahilinde gönderilen elemanları da kapsamaktadır. Kâzım Karabekir Paşa’nın oluru ile 3.Kafkas Fırkası Kumandanı Rüştü Bey ve Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti vasıtası ile oluşturulan Bakü’ya gönderilecek ilk delege grubu, 12 Ağustos 1920’de, Trabzon’dan hareket etmiştir. Bu grupta şu kişiler bulunmaktadır:
1.Trabzon Mebus-ı Sabıkı Hafız Mehmet Bey,
2. Trabzonlu Ticaretle Meşgul Halim Efendi
3. Trabzonlu Ticaretle Meşgul Saffet Efendi
4. Nafıa İdaresinden Yazıcızâde Ali
5. Kayıkçılar Katibi Süleyman Efendi
6. Kayıkçı Feyzi Kaptan
7. Yahya Reis Zâde Zekeriya Reis (Kayıkçı)
8- Kır Ali (Kayıkçı)
9. Doktor Şaban Efendi (Giresun Belediye Tabibi)
10-Dava Vekili Tahsin Efendi
11-Bakû’daki Nail Bey’in Biraderi Mülazim Ali Efendi.
Trabzon İskele Kumandanlığı’ndan Rusya’ya giden delegelerin bildirildiği listede yukarıdakilerden başka Salih, Hakkı Kaptan, Ahmet Mithat, Ali Arif, Serdarzâde Nuri, Osman, Bekiroğlu Ahmet, Ömer ve isimleri okunamayan iki kişi daha bulunmaktadır.
Doğu Halkları Birinci Kurultayı’nın kayıt defterlerinde kayıtlı, Türkiye adına kongreye katılanlardan, Trabzon Delegesi olarak aşağıdaki kişilerin ismi bulunmaktadır.
1-Talat Mehmetoğlu 2. Mustafa Ahmet
3- Feyzi Mesut 4. Ömer Hasid
5. Şaban Dursun 6 Ahmet Servet
7. Yusuf Ahmet 8. Zekeriye Osman
9. Süleyman Yusuf 10. Halil Şakir
11- Saffet Memet 12. Halim Numan
13. Niyazi 14. Yusuf Keymama
15. Memed Samih Tevfikoğlu 16. Mahmud Hamdioğlu
17. Mustafa Recepoğlu 18. İsrafil Memedoğlu
19. Hüseyin 20. Muzaffer
21. Ali Atıf 22. Kemal Asem

Bu sırada Trabzon basınında da Bolşeviklik ile ilgili çok yoğun yazıların çıktığı görülmektedir. İstikbal gazetesinde dahi, hemen her gün “Bolşevik Tebliğleri” başlığı ile Bolşeviklerin çalışmaları ve gelişmeler hakkında bilgi verilirken, yine aynı gazetede “Kırmızı Ordunun Kuvvetleri”, “Kızıl Ordu’nun Selamı” gibi pek çok yazılar çıkmıştır. 11 Temmuz 1920’de, “Yeşil Ordu Hududumuzda” başlıklı çıkan yazıda şöyle deniyordu: “Türkiye’nin refah ve saadetini temin maksadıyla Şarktan hareket eden halaskâr Yeşil Ordu’nun bir kısmı hududumuza dahil oldu”. 20 Ağustos 1920’den başlayarak İstikbal Gazetesi’nde “Bolşevik Program” tefrika olarak çıkmaya başladı.
Bütün bu faaliyetler, Trabzon’un Rusya’ya gidiş gelişlerde bir kapı olması ve hepsinden önemlisi Anadolu’daki Bağımsızlık Hareketini yürüten liderlerin o günkü Sovyet Rusya’ya yönelik yaklaşımları, 1920 Eylül’üne gelindiğinde Trabzon ve çevresinde Bolşevik faaliyetlerde önemli derecede artış olmasına sebep olmuştur. Özellikle ilk zamanlarda, Kâzım Karabekir Paşa’nın emri ile,bölgeye gelen TKT’nın elemanlarına ve diğer Bolşeviklere müsamahakâr davranışlarda bulunulmuş, yaptıkları çalışmalara belirli ölçülerde göz yumulmuş, ancak kontrolden çıkmaması ve tehlike boyutuna ulaşmaması içinde dikkatle takip edilmiştir. Kâzım Karabekir Paşa bölgeye gelen Bolşeviklere, şiddetli tedbirlerden ziyade ikna yöntemi ile yaklaşılmasını ve ülkenin iç durumunun ihtilalci propagandalara uygun olmadığının onlara anlatılmasını istemiştir. Bununla birlikte hemen hemen komünistlerin her hareketi dikkatle izlenerek, menfi sonuçlar doğurmaması ve kontrolden çıkmaması için gerekli tedbirler alınmıştır.
Kâzım Karabekir Paşa, Salih Zeki’nin Trabzon’a hareket etmeden önce Erzurum’da bulunduğu esnada, BMM Riyaseti’ne yazdığı 3 Ağustos1920 tarihli yazıda, bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Erzurum’a gelen Salih Zeki ve diğer TKT mensuplarına, gizli faaliyetlerde bulunmak ve ihtilâl planları hazırlamanın İngilizlerin işine yarayacağını, bu tür faaliyetlerin Anadolu’daki harekete zarar vereceğini anlatmaya çalıştığını ve onlara ikna yöntemini kullandığını belirttikten sonra, şunları ilave etmektedir:
“Bendeniz istirham ederim ki Rus Sovyetleriyle çalışan bu zatlarla iyice anlaşarak, bunlara lazım gelen mevki-i ihtiram verilmek, tabii beylerden menkuz olan hırs ve intikam gibi fena hisler uyandırmayın ve bu zatlar mefkûrelerini Rus Sovyetlerine istinaden icra yapacağız diye zavallı vatana menhus darbe vurmalarına mahal kalmasın. Aynı zamanda bu zatların şimdilik naçar kuvvetimizden istifade ile münasip bir anda iş başına çıkmak gibi arzuları da unutulmasın”.
Anlaşıldığı üzere bu günlerde Milli Mücadele liderleri, Rusya Sovyet Hükümeti ile ittifak yapmayı ve onlardan alınacak yardımı, vatanı düşman istilasından kurtarmak için çok gerekli sayıyorlardı. Hatta bu nedenle pek iyi bilmedikleri Bolşevik idare tarzına karşı dahi olumlu yaklaşımlar içerisinde idiler. Bundan dolayı Rusya Sovyet Hükümeti ile çalıştığı haber alınan TKT mensuplarına karşı da ılımlı bir tavır sergileniyordu. TKT tarafından Anadolu’da gizli propagandalara girişildiği ve ordu içerisinde dahi bunun yapılmaya çalışıldığı bilinmesine rağmen, yine de bunlara karşı sert önlemlere başvurulmaktan kaçınılarak, ikna yöntemi kullanılıyordu. Memleketin içinde bulunduğu güç şartlar altında, yapılacak gizli propagandaların memleketi Ermeni ve Yunan istilasına uğratacağı, bir ihtilâle sebep verebileceği ihtimalleri TKT mensuplarına anlatılarak, Türkiye’de yapılacak sosyal değişmelerin ancak TBMM tarafından yapılması gereği vurgulanıyordu. Bununla birlikte ihtiyat elden bırakılmayarak Anadolu’ya gelen Komünistler dikkatle takip edilip nezaret altında bulunduruluyorlardı. Nitekim 18 Temmuz’da, Bakü’dan Samsun ve Zonguldak çevresinde teşkilat ve propaganda yapmak amacı ile Türkiye’ye gönderilen Abdurahman Mesudi ismindeki TKT elemanı 18 Temmuz 1920’de, Trabzon’a çıkar çıkmaz tutuklanmış, ancak daha sonra serbest bırakılmış ise de, devamlı surette faaliyetleri gözetlenerek, denetim altında tutulmuştur.
TBMM Hükümeti’nin gerek Trabzon ve gerekse Anadolu’nun diğer bölgelerine gelen Bolşeviklere yukarıda izah edilen tavrı, Bakü’daki kongrelerin sonuçlarının alınmasına ve Moskova ve Bakü’daki elemanları tarafından gönderilen Komünizm Rejimi, Türk Komünistleri Teşkilatı, Sovyet Rusya Hükümeti’nin amacı, kuvveti ve Türk Milli Hareketi’ne yaklaşımı hakkında güvenilir bilgilerin Ankara’ya ulaşmasına kadar sürmüştür. Bakü ve Moskova’dan alınan bilgiler, TBMM Hükümeti’nin yalnız ülke içerisinde Bolşeviklik propagandası yapan Türk Komünistlere değil, Sovyet Rusya ve Komünizm Rejimine karşı da tutum ve davranışını tamamen değiştirmiş ve sağlam bir çizgiye oturtmuştur. Bu çizgi, ölmemek, mahvolmamak için Sovyet Rusya Hükümeti’nden yardım dilenmek değil, karşılıklı menfaatler doğrultusunda ortak düşmanlara karşı işbirliği yapmaktı.
TBMM Hükümeti bir taraftan resmi temsilcilerini Moskova’ya, Bakü’ya gönderirken, diğer taraftan bir süredir ılımlı bir tavırla faaliyetlerine izin verdiği ve bu nedenle de önemli ölçüde gelişme gösteren ülke içindeki Bolşevik hareketlere karşı 1920 Eylül ayının ortalarından itibaren planlı bir harekete girişti. Trabzon bölgesinde de bu planlı hareketlerin izlerini görmek mümkündür. Trabzon Mebusu Hamit Bey’in (Kapanlı) mebusluk görevini bırakarak memuriyeti seçip, Trabzon Valiliği’ne geri dönmesi herhalde bu politikanın gereği idi.Vali Hamit Bey’in Trabzon Valiliği’ne geri döndüğünden habersiz olarak Kâzım Karabekir Paşa’da bölgedeki Bolşevik faaliyetlerin artış göstermesi dolayısıyla, 27 Eylül 1930’da, Dahiliye Vekâleti’ne gönderdiği yazıda, Trabzon bölgesindeki askeri ve siyasi durumun nezaketinden bahsederek, Batum yolu ile Trabzon bölgesine Bolşeviklerin tesir ettiklerini, bu nedenle Trabzon’a asaleten basiretkâr bir valinin atanmasını gerekli gördüğünü bildirmişti.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
18 Ekim 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
24 Eylül 1920 günü Trabzon’a gelen Hamit Bey, bu günlerde Trabzon’daki siyasi durumu hatıralarında şöyle ifade etmektedir:
“Vilayeti büsbütün değişmiş buldum. Doğu ve Batı resmi ve askeri çevrelerinden esen Bolşevik rüzgarı Trabzon’un aynı çevrelerini zehirlemiş bulunuyordu. Bu afetin tahribatını yakından dinleyen ve resmi teşviklerle Bakü’ya gönderilen Kongre azalarının tespitleriyle kanaatleri perçinlenen halk bu temayüle karşı pek heyecanlı bulunuyordu.
“Askerler şeklen dahi kızıl komşularına benzemek için formalarını yırtmışlar, kollarına birer kırmızı işaret takmışlardı. Merkez Komitesi tarafından propaganda için gönderilen Cebelibereket Mebusu Rasim Bey, birtakım ayak takımını Yeşilordu teşkilatına yeminle kaydederek memleketi anarşiye sürüklüyordu”.
Vali Hamit, Trabzon’a geldikten sonra ilk tedbirlerden olmak üzere şehrin ileri gelenleriyle bir görüşme yaparak, Müdafaa-i Hukuk Kulübü’nde bir toplantı tertip etmelerini ve kendisini de davetle halkın heyecanını artıran ve daha ziyade resmi çevrelerde etkili olduğu görülen “kızıl tezahürat” ile ilgili izahat istemelerini telkin etti. 4 Ekim’de yapılan bu toplantıya, 3. Fırka Kumandanı Rüştü Bey, Bakü Kongresi’nden yeni dönmüş olan Hafız Mehmet Bey, bazı subaylar ve Trabzon eşraf ve diğer ileri gelenlerinden kalabalık bir grup katılmıştı. Soru cevap şeklinde geçen bu toplantıda pek çok konuya değinen Hamit Bey, “Komünistlik” hakkında, bizim sosyal durumumuzun asla komünizme uygun olmadığını, bizim doğudaki bütün dünyayı istila tasavvurunu besleyen emperyalistlere karşı olan siyasi inkılâbı faydalı sayabileceğimizi, ancak bu emelde onlarla müşterek olduğumuzu, bunun dışında onların komünizm adını verdikleri düşüncelerin bizim ruhi, sosyal, dini ve milli yapımıza uymadığını belirterek, hükümetin körü körüne herhangi bir cereyana kapılmak taraftarı olmadığını, ayrıca hiçbir vakit dinimizi, maneviyatımızı, hayalâta feda etmek tasavvurunda bulunmadığını ifade etmiştir. Hamit Bey’den sonra aynı toplantıda söz alan Hafız Mehmet Bey de Bakü Kongreleri görüşmeleri hakkında bilgi vererek, Hamit Bey’in konuşmasını teyit eder sözler söylemiştir.
Hafız Mehmet Bey, 10 Ekim 1920’de İstikbal Gazetesi’ne verdiği demeçte de, komünizm prensiplerinin memleketimizde uygulanmasının mümkün olmayacağını söyleyerek, nasıl bir hareket izlenilmesi konusundaki görüşünü şu şekilde dile getirmiştir:
“Her iki tarafında düşmanı bir olduğuna göre, Bolşeviklerle müttehiden yürümek ve fakat bu ittihadın siyasi sahadan harice çıkmamasını temine çalışmak, menafi-i hayatiyemiz ve temin-i kuvva ve istiklalimiz muktezayatındandır.”
Hamit ve Hafız Mehmet Beylerin Trabzonluları Bolşevizm hakkında uyarma ihtiyacı duymaları, Bolşevizm propagandasının Trabzon’daki etkinliğinin bir göstergesi idi. Hamit Bey’in Trabzon’a gelmesinden sonra, bir taraftan bu şekilde halk Bolşevizm tehlikesine karşı uyarılırken, diğer taraftan da Bolşevikliğe karşı bir cephe oluşturulmuş, hatta bu amaçla özel bir teşkilat dahi kurulmuştu. Vali Hamit Bey’in hatıralarında, bu teşkilattan “Teşkilat-ı Mahsusa” adıyla bahsedilmekte, ancak bu teşkilat hakkında başka bir bilgi verilmemektedir. Bu teşkilat hakkında geniş bir bilgi olmasa da, Vali Hamit Bey ve 3. Fırka Kumandanı Rüştü Bey’in desteklediği ve yönlendirdiği daha çok Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve İstikbal Gazetesi çevresinde Bolşevizm aleyhtarı bir grubun teşekkül ettiği açıktır. Vali Hamit Bey’in daha sonraki Erzurum Valiliği görevindeyken, Mustafa Suphilerin Anadolu’ya gelişleri esnasında, Erzurum’daki Bolşevizm aleyhtarlığını “Muhafaza-i Mukaddesat ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla teşkilatlandırmadaki rolü düşünülürse aynı şeyi Trabzon’da ilk olarak denediği ve Bolşevik faaliyetler aleyhinde Trabzonluları teşkilatlandırdığı gerçeği daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
Hamit Bey’in Trabzon Valiliği çok kısa sürmüştür. Hamit Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın önerisi ve Kâzım Karabekir Paşa’nın da uygun görmesi ile Erzurum Valiliği’ne atandı. Trabzonlular, Hamit Bey’in Trabzon Valiliği’nden alınmasından büyük üzüntü duymuşlar ve bu üzüntülerini başta Müftü Mahir olmak üzere Belediye ve Müdafaa-i Hukuk üyeleriyle, ulema, tüccar ve eşraftan 54 kişinin imzasını taşıyan bir yazıyla TBMM’ne bildirmişlerdi. Bu yazıda, özellikle Bolşevik tahriklerine karşı başarıları aşikâr olan Hamit Bey’in alınmasının üzüntüye yol açtığı, iç yüzünü tamamıyla öğrendikleri Bolşevikliğin Trabzon ve havalisinde bir an kabul göremeyeceği belirtilmiştir.
Trabzon’da, Bolşevik faaliyetler aleyhine oluşan bu hava, İstikbal gazetesi nüshaları gözden geçirildiğinde de hissedilmektedir. Eylül 1920’ye kadar Bolşeviklerle ilgili olumlu yazıların daha çok çıktığı İstikbal’de, Eylül ayının sonlarına doğru bu durumun değiştiği görülmektedir. Sovyet Rusya ile ittifak yapmanın önemi yine vurgulanmasına karşın, Bolşevikliğin getireceği zararlı akımlara karşı durulması savunulmaya başlanmıştır.
Gerçekten de 1920 yazından itibaren önemli gelişme gösteren Bolşevik propaganda, yukarıda belirtilen çalışmalar sonucunda başarılı olamamış, yapılan aydınlatıcı ve uyarıcı faaliyetlerle, Trabzon’da Bolşevikliğe karşı güçlü bir cephe kurulmuş ve 1920 yılı Aralığında yapılan bu çalışmaların etkisiyle Trabzon’da Bolşevikliğe düşman bir hava oluşmuştu. Nitekim G. Harris’in belirttiğine göre Aralık 1920 içerisinde Trabzon’daki Sovyet Konsolosluğu defalarca saldırıya uğrayarak, taciz edilmiş ve o günlerde “Sovyet İcraat ve Propaganda Komitesi”nden bir delege heyeti Trabzon’dan geçerken zorla alıkonularak haftalarca yola devam izni verilmemiş heyet üyeleri çeşitli hakaretlere uğramıştı.
George Harris’in verdiği bu bilgiler tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Trabzon’a kalabalık bir “Sovyet İcraat ve Propaganda Komitesi”ne ait bir delege heyetinin geldiği belirtilmektedir ki, bu dönemde Türkiye’ye gelen Mustafa Suphi ve ekibinden başka bir heyetin Trabzon’a geldiğine dair gerçek anlamda bir bilgi mevcut değildir. Ancak Mustafa Suphi başkanlığındaki TKF Heyeti iki yoldan Türkiye’ye gelmişlerdir. Bunlardan birincisi Doğu’dan Karakilise-Kars istikametinden gelen Mustafa Suphi’nin de içinde bulunduğu gruptur, ikinci grup ise Tuapse yoluyla Karadeniz bölgesine gelmek için yola çıkmıştır. Bu gruptan bir kısmının 1921 Ocak ayı ortasında, Trabzon’a geldiğine dair bilgiler mevcuttur. Yukarıda belirtilen G. Harris’in kaydettiği bilgiler o günlerde bir söylenti halinde yayılmıştır ki, bunun üzerine Doğu Halkları Propaganda ve Hareket Sovyeti bu haberleri yalanlamıştır.
1920 yılı sonlarına doğru, artık TBMM Hükümeti’nin politikası gereği olarak, Rusya’dan gelen Bolşeviklere müsamahakâr davranılmıyor, onların yapacakları propagandalara karşı ciddi önlemler alınıyordu. İşte bu sırada TKF, 10-15 Eylül tarihinde Bakü’da yapılan TKT Birinci Kongresi’nde aldığı, Teşkilatını ve Merkez Heyeti’ni Türkiye’ye nakletmek kararını uygulamaya koydu. Mustafa Suphi, RSFSR Hükümeti’nin Ankara Temsilciliği’ne atadığı Medivani (Midivani) Heyeti ile birlikte 28 Aralık 1920’de, trenle Kars’ a gelirken 13 kişilik ikinci bir grup TKF Heyeti ise Tuapse yolu ile Karadeniz’e gelecekleri haberi, TBMM Hükümeti İstihbarat birimleri tarafından alınmıştır. Bu grup içerisinde bulunan Yüzbaşı Yakup 18 Ocak’ta, Trabzon’da tutuklanmış ve üzerinde birçok önemli belge ele geçirilmiştir. Yine 25 Aralık 1920’de, Tuapse’den Giresun’a gelen ve buradan İnebolu’ya geçen TKF elemanı Eczacı Nedim Agâh burada tutuklanmış ve daha sonra sınır dışı edilmiştir.
Bu arada Kars’ta bulunan Mustafa Suphi ve arkadaşları, Erzurum’a 22 Ocakta gelmiş, ancak istasyonda toplanan Erzurum halkının hakaretlerine maruz kalarak, şehire sokulmamış ve gözetim altında Trabzon’a doğru yola çıkarılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın uygun bulduğu ve Kâzım Karabekir Paşa ve Erzurum Valisi Hamit Bey’in yaptıkları plan çerçevesinde Mustafa Suphi ve arkadaşlarına arzu ettikleri Ankara’ya gidiş için yol verilmeyerek, Erzurum-Trabzon yolu ile sınır dışı edilmeleri kararı böylece uygulamaya konulmuştur. Erzurum’dan Trabzon’a kadar yollarda Mustafa Suphi ve arkadaşlarına hakaretler devam ettirilmiş ve hiçbir yerde ahalinin bunlara yiyecek ve yatacak yer vermemesi sağlanmıştır. Mustafa Suphi ve arkadaşları Bayburt, Gümüşhane ve Torul’da aynı surette tahkire maruz kalmış ve bu şekilde Maçka’ya ulaşmışlardı. Maçka’da Süleyman Sami ve Mehmet Emin hastalandıkları bahanesi ile bu heyetten ayırt edilmiş ve 28 Ocak Cuma günü saat 5 dolaylarında bir müfreze gözetimi altında Maçka’dan Trabzon’a hareket edilmiştir . Mustafa Suphi Heyeti’nin Maçka’dan ayrılarak Trabzon’a gelmek üzere olduğu haberi Trabzon’da alındığı zaman, bunları sınır dışı etme planının son bölümünü gerçekleştirmek üzere tedbirler alındığı anlaşılmaktadır. Bir taraftan şehirde bunları karşılamak üzere tören hazırlanmıştı. Gelenlerin tanışları, arkadaşları ve RSFSR Trabzon Konsolosu’nun da karşılayıcılar arasında bulunduğu bir grup, üst yolda beklemeğe başlamışlardı. Diğer taraftan ise bir başka grup, Mustafa Suphi ve arkadaşlarına hakaretler etmek ve onları şehre sokmamak için toplattırılmıştı.
Mustafa Suphi Heyeti’nin akşam saat dokuzda Trabzon’a ulaşması beklenirken, saat on bir olmasına rağmen gelmemişler, bu arada beklemekten sıkılan bir kısım ahali evlerine gitmişlerdi. Nihayet gece saat bire yakın heyet gözükmüş ve yolları Değirmendere’de kesilmiş, üst yolda bekleyenlere gösterilmeden, alt yoldan iskeleye götürülmüşler, burada toplanan kişilerin hakaret ve küfürlerine maruz bırakılarak önceden hazırlanan motora bildirip, Trabzon’dan sınır dışı edilmişlerdir. Ancak bu yolculuk çok kısa sürecek ve Mustafa Suphi ve 13 arkadaşının son yolculuğu olacaktır. Arkalarından hareket eden Trabzon Kayıkçılar Kahyası Yahya’nın adamları tarafından öldürülerek,Karadeniz’in derinliklerine atılmışlardır.
1921 yılı başlarında, TBMM Hükümeti’nin içteki sosyalist ve komünist faaliyetlere ve dışardan gelen Bolşeviklere karşı başlattığı geniş hareketler çerçevesinde bir taraftan Anadolu’daki sosyalist ve komünist faaliyetlere son verilip, bir çok sosyalist ve komünist tutuklanarak ceza evlerine konulurken yukarıda da belirtildiği gibi Mustafa Suphi Heyeti Trabzon’dan sınır dışı edilmiş ve diğer başka yollardan yurda giren Bolşevik propagandacılar da sınır dışına çıkarılmışlardır.
Mustafa Suphi’nin ölümüyle oldukça güç kaybeden TKF, 16 Mart 1921’de TBMM Hükümeti ile RSFSR arasında imzalanan Moskova Antlaşması’ndan sonra, Bakü’daki Harici Bürosu vasıtasıyla tamamen gizli faaliyetlere yöneldi. Harici Büro Başkanı İsmail Hakkı tarafından yönlendirilen bu faaliyetler, Türkiye’ye gizlice teşkilatın elemanlarını sokmak ve çeşitli bölgelerde gizli hücre ve teşkilatlar kurmaktı. Bu çalışma için Batum üs haline getirilmişti. 28 Temmuz 1921’de alınan istihbarat raporunda, 35 kişilik bir TKF grubunun Trabzon dahil olmak üzere Karadeniz kıyılarına çıkmak için Batum’dan hareket ettikleri bildirilmekte idi. Yine bu günlerde İsmail Hakkı tarafından Anadolu’ya Trabzon yolu ile gizlice gönderilen propagandacılardan İzmirli Mesut Zeki ve Ahmet Çakır isimli iki kişi yakalanmıştır. Mesut Zeki’nin üzerinde Bakü’daki TKF İstihbarat Şubesi’nden verilen, Türkiye’ye gönderilen propagandacıların yapacakları çalışmalar hakkında bilgileri içeren gizli bir talimat ve bir de şifre ele geçirilmiştir.
Bu tür faaliyetler daha sonra da devam ettirilmek istenmiş ise de Türk Emniyet ve İstihbarat birimleri tarafından alınan önlemler sonucunda, bu çalışmalar etkili olamamıştır. Böylece Mondros Mütarekesi sonrası başlayan ve özellikle 1920 yılı içerisinde artış gösteren Trabzon’daki Bolşevik faaliyetler 1921 yılı başlarında alınan tedbirlerle tamamen sona erdirilmiştir. Bu sonuca ulaşılmasında TBMM Hükümeti’nin aldığı tedbirlerin yanı sıra, Trabzon halkının gösterdiği Bolşeviklik karşıtı mücadele ve çabalarında rolü büyüktür.
kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Şubat 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
eski ittifak devletlerinden italya ve rusya diğer devletlerden afganistan filan

Benzer Konular

18 Ekim 2014 / osman Cevaplanmış
3 Kasım 2013 / misafir Cevaplanmış
22 Haziran 2010 / The Unique Türkiye Cumhuriyeti
30 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
14 Aralık 2010 / ThinkerBeLL Edebiyat