Arama

Türkiye'nin ekonomisi hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 26 Şubat 2013 Gösterim: 13.469 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ocak 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
türkiyenin ekonomisinin kısa açıklamasını istiyorum.
EN İYİ CEVABI Daisy-BT verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

türkiyenin ekonomisinin kısa açıklamasını istiyorum.

Çok geniş bir konudur. Alttaki mesajdan sizin için gereken bölümü bulup yararlanabilirsiniz.

Sponsorlu Bağlantılar
Kuruluş yıllarında Osmanlı Dönemi'nin yıkılış döneminin savaş yenilgileri geçmişiyle başlayan Türkiye ekonomisi 1923 sonrası yıllarda harap vaziyetteydi. İstanbul ve İzmir haricinde ne sanayi, ne sermaye sınıfı, ne altyapı, ne de eğitim mevcuttu. En basit ürünler dahi ithal edilmek zorundaydı. 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen yoksul Müslüman köylülerden oluşuyordu. Anadolu'daki büyük toprak sahipleri de sanayi burjuvazisini oluşturmaktan çok uzaktı. Ancak 2010'da Türkiye'de ithalat %15'in de altında olabilir.
II. Dünya Savaşı sonrasına kadar devlet ekonomisiyle yaşayan toplum, 1950'den sonra ABD'nin de etkisiyle büyük bir sanayi kalkınma dönemine girdi. Bugün de sürmekte olan bu kalkınma süreci özellikle büyük toprak sahiplerinin, hızla modern sermaye sınıfına dönüşmesine yolaçtı. Anadolu'nun kalkınması ve alt yapısının oluşması sürecinde 200 milyar ABD dolarından fazla borç oluştu. GAP projesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu teşvik programları halen sürmektedir.
Ortalama %6'nın üzerindeki ekonomik gelişme ile beraber büyük bir değişim ve modernleşme başladı. Öncelikle İstanbul, İzmir ve Batı bölgeleri, 1980'den sonra da bütün Anadolu illerinde büyük sermaye ve sanayi oluştu. Bir milyar ABD doları ve üzeri sermayeye sahip holding sayısı 25'ü geçti. Bunun altındaki yüzbinlerce büyük, orta ve ufak ölçekteki şirket, ve oluşan işçi sınıfı dinamik bir ekonominin taşıyıcıları oldular. Arap ülkelerinde petrol sayesinde oluşan refah, Türkiye'de toplumun çalışmasıyla zor şartlarda oluştu.
Günümüzde Türkiye'nin pek çok bölgesi sanayi toplumu olarak nitelenebilir. Türkiye sanayi toplumuna hızlı geçiş olgusunu Müslüman toplumlar arasında başarıyla gerçekleştirebilen az sayıdaki ülkeden birisidir.
Türkiye, dünyanın en büyük Müslüman ekonomisi, yani Müslüman dünyasının en zengin ülkesidir. Türkiye'yi Endonezya ve Suudi Arabistan izler.
Ayrıca Türkiye, Türk dünyasının da en gelişmiş ekonomisidir. Türkiye'yi Kazakistan izler.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bugüne değin üç iktisat kongresi yapmış ve önemli kararlar alınmıştır.

Sanayi sektörü

Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet temel tüketim ve ara malları alanında ithal ikamesi sağlamak amacıyla un, şeker, pamuk ile kömür, demir ve akaryakıt üretimine özellikle öncelik vermiş, cumhuriyetin ilk on bir yılında dört şeker fabrikası açılmıştır. Şu an ise, Türkiye son bir kaç yıllık kalkınmayla otomotiv, elektronik, uçak, beyaz eşya, demir çelik ,giyim vb. alanlarda ilerleyerek bu ürünleri ihraç etmeye başlamıştır. Türkiye bir tarım ülkesi değil, bir sanayi ülkesi olmuştur. Türkiye, ekonomide dünyanın en hızlı büyüyen birkaç ülkesinden biri haline gelmiştir.

Turizm sektörü


Türkiye son yıllarda çok önemli bir turizm merkezi haline gelmiş bulunmaktadır. 1980 yılında sadece 326 milyon dolar olan turizm gelirleri, yaklaşık 24 kat artarak 2001 yılında 8,1 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. Turizm gelirlerindeki yıllık ortalama artış oranı yüzde 16,5 olmuştur.
Kaliteli tıbbi servisleri ve yetenekli doktorları ile Türkiye, düşük fiyatları ve Avrupa ile Orta Doğu arasındaki konumu ile önemli bir sağlık turizmi bölgesi olmuştur.
Yabancı turist sayısı 2002 ve 2005 yılları arasında 12.8 milyondan 21.2 milyona ulaşmıştır ki, bu sayı Türkiye'yi "Yabancı Ziyaretçiler için En İyi 10 Ülke" sıralamasına sokmuştur.

Finans sektörü


Merkez Bankası 1930 yılında kurulmuştur. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 1985, İstanbul Altın Borsası ise 1995 yılında kurulmuştur.

Doğal kaynaklar


Türkiye'de 60'a yakın mineral üretimi yapılmaktadır. Bor varlığı bakımından Dünyanın % 70'lik rezervi ile ilk ülkesidir. Ayrıca demir, bakır, aliminyum, magnezyum, mermer gibi birçok doğal kaynak işlenerek tüketilmekte ve ihraç edilmektedir.
Türkiye, enerji ihtiyacı olarak, petrol tüketiminin yaklaşık %90’ını ithalat ile karşılıyor. 1990'lı yıllarda doğalgaz kullanımına son derece yoğun bir biçimde geçiş yaşandı. Özellikle büyük kentlerin ısınma sistemleri doğalgazla çalışır hale getirildi. Hidroelektrik üretim biçimi açısından elinde çok büyük fırsatlar olan bir ülke olmasına karşın Türkiye, doğalgazı elektrik üretiminde de kullanmaya başladı. Doğalgaz ve petrol rezervi bulunan Türkiye petrol ve doğal gaz ihraç eder. Ancak OPEC'e üye değildir.
Türkiye, kömür de ihraç etmektedir, ne var ki, kalitesiz ve taklit olan ayrıca Çernobil faciasına damgasını vuran ithal Sibirya kömürü de pazarlarda daha fazla yer kaplıyor.

Bakü–Tiflis–Ceyhan Petrol Boru Hattı
ya da kısaca BTC, Azerbaycan petrolünü Gürcistan
üzerinden Türkiye’nin Akdeniz kıyılarına taşımayı amaçlayan bir petrol boru hattı projesidir.

Tüm Dünya'da ucuz ve istikrarlı enerji kaynaklarına sahip olabilmek için yoğun bir mücadelenin yaşandığı ve Sovyetler Birliği’nin 1991 yılının sonunda resmen dağılmasının ardından Kafkaslar ve Hazar Denizi çevresinin bu mücadelenin en çok hissedildiği bölge olduğu düşüldüğünde BTC Boru Hattı'nın statejik bir öneme sahip olduğu söylenebilir.

2006 yılı bütçesi


Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü'nün 2006 yılı verilerine göre Türkiye'de 19 il giderlerinden fazla gelir üreterek geri kalan bölgelerin kalkınmasına ve giderlerinin karşılanmasına destek oldular. Önceki yıllarda bu yeterlilik oranına ulaşan il sayısı 2004 ve 2005 yıllarında 13'te kalmıştı.

Ülke ekonomisine katkıları açısından aldığından fazlasını devlete veren iller;İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Tekirdağ, Zonguldak, Kırıkkale, Yalova, Denizli, Eskişehir, Kırklareli, Manisa, Aksaray ve Rize bulunmaktadır. Bu illerden Kocaeli oransal olarak % 1471,61'lik değerle liste başı olmasına karşın rakam toplamında en fazla geliri İstanbul sağlamaktadır.Hazineye giren her 2.7 ytl nin 1 ytl'si İstanbul'dan gelmektedir.
Türkiye'nin doğusunda yeralan illerin bütçeleri 2006 yılında da açık vermeye devam etti. Doğu illerinde gelirin gideri karşılama oranı Hakkari'de yüzde 7,9, Tunceli'de 12,7, Bingöl'de 13,6, Bitlis'te 15,6, Şırnak'ta 16,6, Muş'ta 17,5, Siirt'te 18,5, Ardahan'da 19,7, Van'da da 21,5,Kars'da 24,42, Diyarbakır'da 24,72 olarak gerçekleşti.



Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
17 Ocak 2010       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

türkiyenin ekonomisinin kısa açıklamasını istiyorum.

Çok geniş bir konudur. Alttaki mesajdan sizin için gereken bölümü bulup yararlanabilirsiniz.

Sponsorlu Bağlantılar
Kuruluş yıllarında Osmanlı Dönemi'nin yıkılış döneminin savaş yenilgileri geçmişiyle başlayan Türkiye ekonomisi 1923 sonrası yıllarda harap vaziyetteydi. İstanbul ve İzmir haricinde ne sanayi, ne sermaye sınıfı, ne altyapı, ne de eğitim mevcuttu. En basit ürünler dahi ithal edilmek zorundaydı. 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen yoksul Müslüman köylülerden oluşuyordu. Anadolu'daki büyük toprak sahipleri de sanayi burjuvazisini oluşturmaktan çok uzaktı. Ancak 2010'da Türkiye'de ithalat %15'in de altında olabilir.
II. Dünya Savaşı sonrasına kadar devlet ekonomisiyle yaşayan toplum, 1950'den sonra ABD'nin de etkisiyle büyük bir sanayi kalkınma dönemine girdi. Bugün de sürmekte olan bu kalkınma süreci özellikle büyük toprak sahiplerinin, hızla modern sermaye sınıfına dönüşmesine yolaçtı. Anadolu'nun kalkınması ve alt yapısının oluşması sürecinde 200 milyar ABD dolarından fazla borç oluştu. GAP projesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu teşvik programları halen sürmektedir.
Ortalama %6'nın üzerindeki ekonomik gelişme ile beraber büyük bir değişim ve modernleşme başladı. Öncelikle İstanbul, İzmir ve Batı bölgeleri, 1980'den sonra da bütün Anadolu illerinde büyük sermaye ve sanayi oluştu. Bir milyar ABD doları ve üzeri sermayeye sahip holding sayısı 25'ü geçti. Bunun altındaki yüzbinlerce büyük, orta ve ufak ölçekteki şirket, ve oluşan işçi sınıfı dinamik bir ekonominin taşıyıcıları oldular. Arap ülkelerinde petrol sayesinde oluşan refah, Türkiye'de toplumun çalışmasıyla zor şartlarda oluştu.
Günümüzde Türkiye'nin pek çok bölgesi sanayi toplumu olarak nitelenebilir. Türkiye sanayi toplumuna hızlı geçiş olgusunu Müslüman toplumlar arasında başarıyla gerçekleştirebilen az sayıdaki ülkeden birisidir.
Türkiye, dünyanın en büyük Müslüman ekonomisi, yani Müslüman dünyasının en zengin ülkesidir. Türkiye'yi Endonezya ve Suudi Arabistan izler.
Ayrıca Türkiye, Türk dünyasının da en gelişmiş ekonomisidir. Türkiye'yi Kazakistan izler.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bugüne değin üç iktisat kongresi yapmış ve önemli kararlar alınmıştır.

Sanayi sektörü

Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet temel tüketim ve ara malları alanında ithal ikamesi sağlamak amacıyla un, şeker, pamuk ile kömür, demir ve akaryakıt üretimine özellikle öncelik vermiş, cumhuriyetin ilk on bir yılında dört şeker fabrikası açılmıştır. Şu an ise, Türkiye son bir kaç yıllık kalkınmayla otomotiv, elektronik, uçak, beyaz eşya, demir çelik ,giyim vb. alanlarda ilerleyerek bu ürünleri ihraç etmeye başlamıştır. Türkiye bir tarım ülkesi değil, bir sanayi ülkesi olmuştur. Türkiye, ekonomide dünyanın en hızlı büyüyen birkaç ülkesinden biri haline gelmiştir.

Turizm sektörü


Türkiye son yıllarda çok önemli bir turizm merkezi haline gelmiş bulunmaktadır. 1980 yılında sadece 326 milyon dolar olan turizm gelirleri, yaklaşık 24 kat artarak 2001 yılında 8,1 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. Turizm gelirlerindeki yıllık ortalama artış oranı yüzde 16,5 olmuştur.
Kaliteli tıbbi servisleri ve yetenekli doktorları ile Türkiye, düşük fiyatları ve Avrupa ile Orta Doğu arasındaki konumu ile önemli bir sağlık turizmi bölgesi olmuştur.
Yabancı turist sayısı 2002 ve 2005 yılları arasında 12.8 milyondan 21.2 milyona ulaşmıştır ki, bu sayı Türkiye'yi "Yabancı Ziyaretçiler için En İyi 10 Ülke" sıralamasına sokmuştur.

Finans sektörü


Merkez Bankası 1930 yılında kurulmuştur. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 1985, İstanbul Altın Borsası ise 1995 yılında kurulmuştur.

Doğal kaynaklar


Türkiye'de 60'a yakın mineral üretimi yapılmaktadır. Bor varlığı bakımından Dünyanın % 70'lik rezervi ile ilk ülkesidir. Ayrıca demir, bakır, aliminyum, magnezyum, mermer gibi birçok doğal kaynak işlenerek tüketilmekte ve ihraç edilmektedir.
Türkiye, enerji ihtiyacı olarak, petrol tüketiminin yaklaşık %90’ını ithalat ile karşılıyor. 1990'lı yıllarda doğalgaz kullanımına son derece yoğun bir biçimde geçiş yaşandı. Özellikle büyük kentlerin ısınma sistemleri doğalgazla çalışır hale getirildi. Hidroelektrik üretim biçimi açısından elinde çok büyük fırsatlar olan bir ülke olmasına karşın Türkiye, doğalgazı elektrik üretiminde de kullanmaya başladı. Doğalgaz ve petrol rezervi bulunan Türkiye petrol ve doğal gaz ihraç eder. Ancak OPEC'e üye değildir.
Türkiye, kömür de ihraç etmektedir, ne var ki, kalitesiz ve taklit olan ayrıca Çernobil faciasına damgasını vuran ithal Sibirya kömürü de pazarlarda daha fazla yer kaplıyor.

Bakü–Tiflis–Ceyhan Petrol Boru Hattı
ya da kısaca BTC, Azerbaycan petrolünü Gürcistan
üzerinden Türkiye’nin Akdeniz kıyılarına taşımayı amaçlayan bir petrol boru hattı projesidir.

Tüm Dünya'da ucuz ve istikrarlı enerji kaynaklarına sahip olabilmek için yoğun bir mücadelenin yaşandığı ve Sovyetler Birliği’nin 1991 yılının sonunda resmen dağılmasının ardından Kafkaslar ve Hazar Denizi çevresinin bu mücadelenin en çok hissedildiği bölge olduğu düşüldüğünde BTC Boru Hattı'nın statejik bir öneme sahip olduğu söylenebilir.

2006 yılı bütçesi


Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü'nün 2006 yılı verilerine göre Türkiye'de 19 il giderlerinden fazla gelir üreterek geri kalan bölgelerin kalkınmasına ve giderlerinin karşılanmasına destek oldular. Önceki yıllarda bu yeterlilik oranına ulaşan il sayısı 2004 ve 2005 yıllarında 13'te kalmıştı.

Ülke ekonomisine katkıları açısından aldığından fazlasını devlete veren iller;İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Tekirdağ, Zonguldak, Kırıkkale, Yalova, Denizli, Eskişehir, Kırklareli, Manisa, Aksaray ve Rize bulunmaktadır. Bu illerden Kocaeli oransal olarak % 1471,61'lik değerle liste başı olmasına karşın rakam toplamında en fazla geliri İstanbul sağlamaktadır.Hazineye giren her 2.7 ytl nin 1 ytl'si İstanbul'dan gelmektedir.
Türkiye'nin doğusunda yeralan illerin bütçeleri 2006 yılında da açık vermeye devam etti. Doğu illerinde gelirin gideri karşılama oranı Hakkari'de yüzde 7,9, Tunceli'de 12,7, Bingöl'de 13,6, Bitlis'te 15,6, Şırnak'ta 16,6, Muş'ta 17,5, Siirt'te 18,5, Ardahan'da 19,7, Van'da da 21,5,Kars'da 24,42, Diyarbakır'da 24,72 olarak gerçekleşti.



GÖKTUĞ - avatarı
GÖKTUĞ
Ziyaretçi
25 Nisan 2011       Mesaj #3
GÖKTUĞ - avatarı
Ziyaretçi
• ÜLKEMİZİN EN FAZLA İHRAÇ ETTİĞİ ÜRÜNLER
• Madencilik Sektöründe;
Krom, bor, civa, manganez, bakır
• Tarım Sektöründe;
Pamuk, tütün, sanayi bitkileri, incir, üzüm, zeytin, turunçgiller, buğday, arpa, sebze ve meyve,
canlı hayvan, hayvansal ürünler,su ürünleri
• İmalat Sanayi Sektöründe;

Dokuma ve tekstil ürünleri, bitkisel ve hayvansal yağlar, unlu mamuller, plastik maddeler, orman ürünleri, kimyasal maddeler, demir-çelik ürünleri, madeni eşyalar, ev eşyaları, şeker, lastik çimento
ÜLKEMİZİN EN FAZLA İTHAL ETTİĞİ ÜRÜNLER
• Tarım Sektöründe;
Çay, kahve, muz, kauçuk, pirinç,
• Madencilik Sektöründe
Ham petrol
• İmalat Sanayi Sektöründe;
Sanayi ham maddeleri, ilaç, boya, madeni yakıtlar, pamuk, yağlar, teknolojik araçlar, suni
gübre
ÜLKEMİZİN İHRACAT YAPTIĞI BAZI ÜLKELER

• Almanya
• İtalya
• Fransa
• İngiltere
• Amerika Birleşik Devletleri (ABD
ithalat yapılanlar
Rusya
Almanya
Çin
ABD
İtalya
Fransa
İran
İspanya
Güney Kore
İngiltere
İhracatın Yararları Ve Ülke Ekonomisine Katkısı
Bugün işletmelerimiz için uluslararası pazarlar önemli bir yere sahiptir. Uluslararası pazarlar riski fazla, hem girilmesi , hem de girildikten sonrada içinde kalınması zor pazarlardır. Ancak rekabet edildiği takdirde iç pazarla kıyaslanamayacak ölçüde büyük satış ve kar potansiyeli taşırlar. İç pazarda başarılı olan firmalar uluslararası pazarlara girdiklerinde pazar paylarını genişleterek karlılıklarını arttırabilir. Dış pazara açılan firmaların iç pazardaki müşterilere olan bağımlılıkları azalır ve dolayısıyla iç pazardaki durgunluk dönemlerinden etkilenmezler. Firmaların uluslararası pazarlarda elde ettiği bilgi birikimi, yeni teknoloji ve yöntemler kendi ülke ticaretinin de gelişmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca firmaların ihracat performansları arttıkça ülkede yeni iş olanakları oluşacak, işsizlik ve ülkenin dış ticaret açığı da azalacaktır. Örneğin ülkemizin ihracat performansı 2002 yılında yıllık %15’lik artış hızı ile ulaştığı yaklaşık 36,2 milyar dolar seviyesinden sonra İhracatçı Birlikleri kayıt rakamlarına göre 2003 yılında da %32,4 ’lük artış hızına erişmeyi başararak 47,9 milyar dolara varmıştır. 2004 yılında ise her ay ihracat rekorları kırılmakta ve ihracat performansımız gün geçtikçe artmaktadır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ocak 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1923-1940 yılları arasında ekonomi alanında gerçekleştirilen çalışmalar nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2013       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Süt Ürünleri Fabrikaları

Türkiye, bölgede süt ve süt ürünlerinde en büyük üretici ülke olarak dikkat çekmektedir. Üretim; işlenmiş içme sütü, yoğurt, beyaz peynir ve tereyağında yoğunlaşmıştır. 2000 yılı itibariyle, işlenmiş içme sütü üretimi 350 bin ton, beyaz peynir üretimi 220 bin ton ve tereyağı üretimi 130 bin ton düzeyine çıkmıştır. Ayrıca, son yıllarda, süt mamulü olan dondurma üretimi ve ihracatında önemli artışlar kaydedilmiştir.

İzmir, Balıkesir, Edirne, Erzurum, Elazığ, Kars, İstanbul, Trabzon ve Bursa çevresinde süt ürünleri sanayii yoğunlaşmıştır.

Dokuma, Tekstil ve Deri Sanayii

Dokuma ve giyim, Türkiye’de en gelişmiş ve üretimin önemli bir kısmının ihraç edildiği bir sanayi koludur. Gelişmiş ülkelerle rekabet edilebilmekte ve onların pazarlarına dahi girebilmektedir. Böylece ülkemize çok fazla döviz girdisi sağlanmaktadır.

Tekstil ve Konfeksiyon Sanayi

Türkiye’de tekstil ve konfeksiyon sanayi, 1980’li yıllarda başlayan ihracat hamlesi ile birlikte, hızla büyüme ve gelişme sürecine girmiştir. Türk tekstil-konfeksiyon sanayi, dünya tekstil ihracatında %2,2’lik, konfeksiyon ihracatında %3,5’lik ve tekstil-konfeksiyon ihracatında %3’lük payı ile en büyük üretici ve ihracatçı ülkeler arasında yer almaktadır.

Tekstil ve konfeksiyon sektörü 21,5 milyar dolarlık üretim değeri ile GSMH içerisindeki ve istihdamdaki payı yaklaşık %11 dolaylarındadır. Sektör üretiminin yaklaşık yarısı ihraç edilmekte olup, genel ihracattaki payı %37’dir. Sektörde mevcut yaklaşık 40 bin firmanın % 25’i aktif ihracatçı konumundadır.

2000 yılı verilerine göre; tekstil ve konfeksiyon ihracatında örme giyim eşyası %37, dokuma giyim eşyası %25, pamuklu ve sentetik mensucat %23, sentetik iplikler %4, pamuk ipliği ve halı %25’lik paya sahiptir. İhracatımızda Avrupa Birliği Ülkeleri %65’lik payla ilk sırada yer almaktadır.

Pamuk ipliği ve pamuklu dokuma: Adana, Antalya, K. Maraş, Tarsus, Nazilli, Denizli, Manisa ve İzmir

Yün ipliği ve yünlü kumaş: Hereke

Suni ipek ve kumaş: İstanbul ve Bursa

Tabii ipek ve kumaş: Gemlik ve Bursa

Hazır giyim sanayii: İstanbul, Bursa ve İzmir

Halıcılık: Isparta, Uşak, Gördes ve Kayseri

Deri-Deri Mamulleri Sanayi

Sektör, imalat sanayi üretiminde %2,3’lük ve toplam sanayi istihdamındaki %5,1’lik payı ile onuncu büyük bir sanayi sektörü konumundadır. Deri ve deri mamulleri sektöründe deri giyim, ayakkabı ve saraciye yanında post ve kürkler de işlenmektedir.

Deri mamulleri ihracatı son yıllarda artış göstermekte olup, ihracatımızda ilk sırayı %40-50 payı ile deri giyim almaktadır. İhracatçı ülkeler arasında %60’lık pay ile AB ülkeleri başta gelmektedir. Tüketici talepleri ve dahilde işleme rejimi kapsamında deri ve deri mamulleri ithalatı yapılmaktadır

Deri ve kösele işleme: İstanbul, İzmir, Bolu, Gerede ve Uşak

Makine Sanayii

Türkiye otomotiv sanayiinde son yıllarda yabancı marka otomobillerin de fabrikalarının kurulmasıyla üretimde artış meydana getirmiştir. Bursa, İstanbul, İzmir, İzmit, Adapazarı, Konya, Adana gibi merkezlerde otomobil, kamyon ve otobüs fabrikaları bulunmaktadır.

Eskişehir ve Adapazarı’nda lokomotif ve vagon fabrikaları, Ankara - Mürted’de uçak fabrikası, İstanbul, Tuzla, Pendik, Gölcük ve İzmir’de gemi tersaneleri bulunmaktadır

Maden Sanayii (Metalurji Sanayii)

Demir - çelik fabrikaları: Karabük, Ereğli, İskenderun, Kırıkkale, Sivas ve İzmir’de bulunmaktadır.

Alüminyum fabrikaları: Seydişehir’de bulunmaktadır

Bakır işleme fabrikaları: Samsun ve Artvin (Murgul) de bulunmaktadır.

Kurşun ve çinko fabrikaları: Elazığ ve Kayseri’de bulunmaktadır.

Krom işleme fabrikaları: Menteşe Yöresi’ndeki krom madeni Antalya’da, Elazığ ve çevresindeki kromlar da Guleman’daki fabrikalarda işlenmektedir.

Kimya Sanayii

Petro-kimya: Batman, İzmit, Mersin, İzmir ve Kırıkkale’de petrol rafinerileri bulunmaktadır.

İlaç-Deterjan fabrikaları: İstanbul, İzmir, Ankara, Adapazarı çevresinde yoğunlaşmıştır. 130 civarında ilaç fabrikamız bulunmaktadır.

Lâstik fabrikaları: İzmit, Adapazarı ve Kırşehir’de bulunmaktadır.

Gübre fabrikaları: Mersin, Bandırma, Elazığ, Kütahya, Tekirdağ ve İskenderun’da bulunmaktadır. Ülkemizdeki gübre üretimi yeterli değildir.



Orman Ürünleri Sanayii

Ağaç malzemeden üretilen tüm malzemeler orman ürünleri endüstrisine girer. Karadeniz Bölgesi’nde hammadde fazla bulunduğundan burada gelişmiştir.

Başlıca kereste fabrikaları Düzce, Bartın, Ayancık, Rize, Ordu, Ardeşen, Burdur, Antalya ve Isparta’da bulunur.

Mobilya Sanayii: Adapazarı, Ankara, İnegöl, İstanbul, İzmir ve Kayseri’de gelişmiştir. Türkiye mobilya ürünlerini ihraç edebilmektedir.

Kâğıt fabrikaları: İzmit, Balıkesir, Giresun, Zonguldak, Taşucu (Mersin), Dalaman (Muğla), Bolvadin (Afyon), Bartın ve Denizli çevresinde bulunur.

Çimento, Cam, Seramik Sanayii

Bu sanayi koluna taşa, toprağa bağlı sanayi kolu da denilmektedir.

Çimento fabrikaları: Hammaddesi kolay temin edilir. Her bölgede inşaat sanayiinde kullanılır. Ayrıca ulaşım masrafları maliyeti artırır. Bu nedenle çimento fabrikaları Türkiye’nin her bölgesine dağılmıştır. İstanbul, İzmit, Adana, İzmir, Elazığ, Mersin, Yozgat, Denizli, Adıyaman, Ordu gibi merkezler bunlardan bazılarıdır.

Cam fabrikaları: İstanbul(Kapandı-2004), Denizli, Mersin, Kırklareli ve Sinop’ta cam fabrikaları bulunmaktadır. Ülkemiz cam ürünleri üretiminde ve ihracatında Dünya’da sayılı ülkeler arasındadır.

Seramik fabrikaları: Çanakkale, Bilecik, Kütahya, İstanbul ve İzmir’de bulunmaktadır. Üretimin bir kısmı yurt dışına ihraç edilir.

Benzer Konular

12 Mart 2017 / Misafir Cevaplanmış
7 Ocak 2014 / Misafir Soru-Cevap
7 Kasım 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap