Gelenek ve Görenekler
Her ülkenin farklı gelenek ve görenekleri vardır. İngiltere'de buna dahildir. İngiltere'de her konuda olduğu gibi Gelenekler ve davranışlar sosyal sınıflara göre farklılık göstermektedir. Ancak çok fazla aristokrat bir ortamda değilseniz bu konuda endişelenmenize gerek yok. İngiltere'de en çok önem verilen davranış biçimleri ; nezaket, iyi hal ve tavırlar, başkalarını da düşünmektir. İngilizler genelde sosyal ilişkilerde fazla resmi değildirler. Bu yüzden de kendinizi çok fazla kasmanıza gerek yok. Çok cüretkar davranışlarda bulunmadıkça insanları şaşırtmayacaksınız. Ancak bazı ortamlarda tam tersine cüretkar insanlar daha fazla ilgi çeker. Ve hatta cüretkarlığınız sizin daha popüler bir kimse olmanıza bile yol açabilir. Ancak bunun için bulunduğunuz ortamı unutmamanız gerekiyor. Komşu evdeki teyzeye çay saatine gittiğinizde partideymiş gibi davranırsanız insanlar sizden pek hoşlanmayacaklardır. İşte aşağıda bir kaç İngiliz geleneği örneği vermeye çalıştık.
. İngiltere'de alışveriş yaptığınızda kasaya veya birine para öderken mutlaka parayı kasiyerin eline verin. Türkiye'deki gibi parayı tezgaha bırakmak çok büyük saygısızlık olarak görülür.
. İngiltere'de birisiyle tanıştırılırken tanıştıran kişinin sözü bitmeden asla söze karışmayın.
. İş dünyasında ise bir kişiye sadece ön adı ile seslenmek oldukça kötü bir davranıştır. Doğru olan soyadlarının başına Bay, Bayan, Doktor, Profesör gibi unvanlarının eklenmesi ve bu şekilde hitap edilmeleridir. Bir Şövalye ile tanıştırıldığınızda kendisi size ünvanı, adı ve soyadı şeklinde takdim edilir; Sir John Ferguson gibi. Kendisine yazı veya konuşma yolu ile hitap ederken ise Sir Ferguson olarak hitap etmeniz gerekir, Sir John demek yanlıştır ve bunu kullanmayın. Eğer eşi ile tanıştırıldıysanız burada da bayanın adını hiç bir zaman kullanmayın, her zaman Lady Ferguson olarak hitap etmeniz gerekir.
. Tokalaşma İngiltere'nin her yerinde standart bir selamlaşma aracıdır. Bir bayan ile tokalaşacağınız zaman ise her zaman önce
. İş dünyasında hediye değişimi pek görülen bir olay değildir, çok özel olaylar karşısında yapılır ve İngilizler'in bu yönde beklentileri olmadığı gibi günlük hayatlarındada böyle bir alışkanlıkları yoktur. Eğer hediye vermek sizin için bir onurlandırma yöntemi ise hediyeyi zevkli ve mütevazi bir fiyattan seçin ki bu herhangi bir şeklide rüşvet olarak algılanmasın. Hediye yerine arkadaşlarınızı yemeğe veya tiyatroya davet etmeniz daha kabul gören bir davranıştır. İngilizler genel olarak resmi ve muhafazakar insanlardır. Duygusal veya abartı tarzdaki fiziksel hareketlerden hoşlanmazlar ; bunun yerine sakin ve kontrollü duygulardan ve hareketlerden hoşlanırlar.
. Resmi davetlerde erkeklerden bayanların elini öpmeleri beklenir. Ancak resmi olmayan davetlerde sıcak tokalaşmalar daha uygun olacaktır. Arkadaşlar arasında kadınlarla erkekler yanaktan öpüşebilir. Ancak iki yanağı da öpmelisiniz. Genelde erkekler hemcinsleriyle yanak yanağa öpüşmezler. İngiltere'de bu gay'lik (eşcinsellik) olarak algılanır.
. İngiltere'de yemeğe davetliyseniz eliniz boş gitmeniz doğru olmaz. Küçük bir hediye götürmelisiniz. Çiçek olabilir, çikolata olabilir, yada bir şişe şarap olabilir. Çiçek seçimi konusunda biraz tereddüde düşebilirsiniz. Ne de olsa karanfillerin kötü şans getirdiğine inanılır. Krizantemler cenazeler içindir. Güller ise sevgiliye götürülür. Belki yapma çiçek buketlerini tercih etmelisiniz. Ya da küçük sevimli bir aranjman götürebilirsiniz. Şarap da problem olabilir eğer İngiltere'de nerede iyi şarap satıldığını bilmiyorsanız veya şarap markaları konusunda bir fikriniz yoksa berbat bir şarap satın alıp ev sahibine rezil olabilirsiniz. Eğer ucuz bir İtalyan şarabı alırsanız sizin cimri olduğunuzu düşüneceklerdir. Her ne kadar misafirlerin getirdiği her şey açılıp ikram edilse de ev sahibi muhtemelen ucuz İtalyan şarabını servis yapmayacaktır. Eğer bir kaç günlüğüne bir İngiliz'in evinde kalıyorsanız ayrılırken sizin için yaptıklarına teşekkür etmek amacıyla ona küçük bir hediye verebilirsiniz.
. Eğer evinizde parti veriyorsanız komşularınızı da davet etmek son derece nezaketli bir davranış olacaktır. Ancak elbette ki sizin yaş grubunuzdalarsa.
. Eğer resmi bir davete katılacaksanız giyim konusuna dikkat etmelisiniz. Genelde resmi davetlerde davetiye de kıyafet belirtilmektedir Örneğin tuvalet mi giyilmesi gerektiği veya erkekler için smokin mi giyilmesi gerektiği. Eğer bir düğüne davetliyseniz düğünün yapılacağı yere göre giyinin ki orada sırıtmayın. Basit sade bir düğüne Hollywood yıldızları gibi giderseniz alay konusu olabilirsiniz. Cenazelerde ise koyu renk giyinmeniz uygun olacaktır.
. İngiltere'de bir diğer özen gösterilmesi gereken konu da dakikliktir. Özellikle de davetlere geç katılmanız özellikle de yemek davetlerine affedilmez bir davranış olacaktır. Aynı şekilde düğünlere de geç katılmak hoş bir davranış değildir. Akşam yemeği davetleri genelde 20:00 ile 20:30 arasında gidilmelidir. Bu da demek oluyor ki 20.00 de orda olunur. Aperitif bir içki alınır. 20:30'da ise yemeğe başlanır. Yemek davetine geç katılan bir kişi ölümlerden ölüm beğensin diyoruz başka bir şey demiyoruz. Böyle bir nezaketsizlikte bulunabilmek için gerçekten de çok geçerli bir mazeretiniz olması gerekir. Örneğin evinizde yangın filan çıkmış olması gerekir. Yemek esnasında çatal bıçakları karıştırırsanız paniğe kapılmayın sadece karşınızdaki hangilerini kullanıyorsa sizde onları kullanın. Eğer o da yanlış çatal bıçağı kullanıyorsa şansınıza küsün deriz. İkinizi de ayıplayacaklardır. Aslında çatal bıçak kullanmak neden hep bu kadar büyütülür ki? Dıştan içe doğru gitmeniz yeterlidir. Çatal bıçak kursu almış olmanız gerekmez.
. Evinizde çalışan işçilere servis yapmak gibi bir zorunluluğumuz yoktur. Genelde biz Türkler bitmez tükenmez misafirperverliğimizle badana boya yapanlara, evde tadilat yapanlara gün boyu çay börek tepsilerini taşır dururuz. İngiltere'de bu kadar çırpınmanıza gerek yoktur. Ancak çok yoruldukları zamanlarda bir fincan çay ve bisküvi yeterlidir.
. Eğer son derece resmi bir yere davetliyseniz örneğin bir devlet daveti olabilir, kraliyet ailesinin daveti olabilir. Böyle bir durum söz konusu olursa İngiliz görgü kuraların harfi harfine öğrenmenizi tavsiye ederiz. Debrett'in Etiquette and Modern Manners" ( Görgü Kuralları ve Modern Davranışlar) isimli kitabını veya "Correct Form" ( Doğru biçimler) u okumanızı öneririz. Correct form konuşma dili ve yazı dilinde geçerli olan tüm kuralları ayrıntılı bir biçimde anlatmaktadır. Kraliçe Elizabeth'e Liz dememeniz veya başpiskoposa mektup yazarken nasıl hitap etmeniz gerektiği gibi pek çok konuya değinilmiştir.
BAHŞİŞ
İngiltere'de bahşiş bırakıp bırakmamak sizin kişisel tercihinize kalmıştır. Eğer size iyi bir şekilde hizmet verildiğini düşünüyorsanız elbette ki bahşiş bırakabilirsiniz. İngiltere'de restoranlarda garsonlara bahşiş bırakmak bir gelenektir. Tabi servis ücreti hesaba dahil edilmişse o zaman bırakmanız gerekmez.
Restoranlarda hesabının %10-15'i kadar bahşiş bırakmak uygundur. İngiltere'de otel görevlilerine bahşiş bırakmanız gerekmez. Ancak siz bırakmak isterseniz bavullarınızı taşıyan kişiye 1 sterlin bırakmanız yeterli olacaktır. Otelde bahşiş bırakıp bırakmamak biraz da kaldığınız otele göre değişebilir. Yıldızlı bir otelde kalıyorsanız elbette ki görevliler sizden bahşiş bekleyeceklerdir. Ancak şehrin arka sokaklarında bir otelde genelde bahşiş bırakanlar görülmez. Ayrıca kuaförlerde, umumi tuvaletlerde ve otoparklarda da bahşiş bırakabilirsiniz.
İngilizler genelde bahşiş bırakmayı sevmeyen bir millettir. Bahşiş yerine faturalarda servis ücreti kısmını görmeyi tercih ederler. Pek çok restoran sahibi de garsonlara kazanacakları bahşişleri de hesaba katarak düşük maaşlar vermektedirler. Bir garsona bahşiş bırakmazsanız elbette ki açlıktan ölmez. Ancak düşük maaşıyla geçimini sağlamak zorunda kalacaktır. Pek çok faturada "Servis dahil değildir" yazabilir. Bu garsonlarımıza bahşiş bırakın demenin kibar bir yoludur. Servis ücreti dahildir yazdığında da zannetmeyin ki bu ücretin tamamı gerçekten garsonların cebine gidiyor. Bu restoran sahiplerinin fiyatları biraz daha şişirebilmek için uyguladıkları en klasik yöntemdir.
Eğer fatura da servis ücreti dahildir veya dahil değildir diye belirtilmemişse sormakta tereddüt etmeyin. Barmenlere bahşiş verilmesi yaygın değildir. Ancak ona bir içki ısmarlayabilirsiniz. Ancak eğer içecekler barda değil de masada servis ediliyorsa bahşiş bırakmanız doğru bir davranış olacaktır.
Bu sayfalarda, bu ülkeyi böylesine özgün kılan nedenler hakkında bilgiler yer almaktadır. Ayrıca kültürümüz, öncülerimiz ve
ulusal kimliğimiz hakkında daha fazla bilgi sağlanmaktadır. Günümüz dünyasında Avustralya, dinamik iş ve ticaret ortağı ve
saygın bir küresel vatandaştır. Bu bağlamda, yeni göçmenlerin ülkemizin sürekli büyüme ve yenilenme sürecine katkılarının
değerinin bilincindeyiz.
Avustralya Kıtası
Avustralya birçok yönden eşsizdir. Dünyadaki yedi kıta içinde, Avustralya tek bir ulusun yaşadığı yegane kıtadır. Kilometre
başına yalnızca iki kişinin düştüğü ülkemiz, dünyanın en az nüfus yoğunluğuna sahip ülkesidir.
Avustralya dünyanın en eski kara parçalarından biridir. Dünyanın altıncı en büyük ülkesidir. Ayrıca en kurak kıta olduğundan,
Avustralya’nın çoğu bölgesinde su çok değerli bir kaynaktır.
Kıtanın büyük bir bölümünde toprak verimsiz olup, yalnızca yüzde 6’sı tarıma elverişlidir. Kurak iç bölgeler ‘Issız Çöl’ (outback)
olarak adlandırılmaktadır. Bu ücra ve sert doğa koşullarının olduğu yerlerde yaşayan ve çalışan kişilere çok büyük saygı
duyulmaktadır. Çoğu, günümüzde yaşayan Avustralya gelenek ve göreneklerinin bir parçası olmuştur.
Avustralya çok büyük bir ülke olduğundan, kıtanın değişik yerlerinde farklı iklimler hüküm sürmektedir. Avustralya’nın
kuzeyinde tropik bölgeler, ortasında ise çöller bulunmaktadır.
Daha güneyde ısı, dağlarına karın düştüğü soğuk kışlardan, sıcak hava dalgalarının yaşandığı yazlara kadar değişiklik
gösterebilir.
Altı eyalet ve iki ana kara bölgesine ilave olarak Avustralya Hükümeti ayrıca özel bölgeler olarak Ashmore ve Cartier Adaları,
Christmas Adası, Cocos (Keeling) Adaları, Jervis Bay Bölgesi, Mercan Denizi Adaları (Coral Sea Islands), Heard Adası ve
Avustralya Antartika Bölgesindeki McDonald Adaları ile Norfolk Adası’nı da yönetmektedir.
Dünya Kültür Mirası listesine giren yerler
Kıtamızın yüzde 11’inden fazlası, uluslararası standartlara göre koruma amaçlı yönetilen koruma altına alınmış yerli halk
toprağı, ayrılmış bir arazi ya da ulusal parktır. Avustralya’da onyedi varlık Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün
(United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization -UNESCO) Dünya Mirası listesinde yer almaktadır.
Uçsuz bucaksız bir ülke
Avustralya’nın uçsuz bucaksızlığı yeniliklere ve buluşlara
yol açmaktadır.
İlk dönemlerde iç kısımlardaki uzak bölgelerde yaşayan
halk en yakın doktora gidebilmek için günlerce yolculuk
yapmak zorunda kalırdı. Avustralya kırsalında birçok
çocuk gündüz okullarına gidemeyecek uzaklıkta yerlerde
yaşamaktaydı.
İç bölgelerde yaşayan aileler için bu soyutlanmaya
katlanmak çok zordu. Büyük büyükbaş hayvan çiftlikleri
binlerce kilometre kare genişliğinde olabilirdi. Bu
bölgelerde yaşayan kadınlar ve çocuklar aylarca kimseyi
görmeden yaşarlardı. O günlerde telefon yoktu ve kişiler
kendilerini çok soyutlanmış ve korunmasız hissederlerdi.
Tüm bunlar, beceri, pratik zeka ve yenilikler aracılığıyla
harika Avustralyalıların çözüme kavuşturduğu sorunlardı.
Pedal gücü ile çalışan telsiz radyo
1929 yılında Adelaide’li Alfred Traegar pedal gücü
ile çalışan ilk telsiz radyoyu icat etmiştir. Kullanıcılar
ayaklarıyla pedallere basarak iki yönlü telsiz radyoyu
kullanmayı sürdürmüşlerdir. Eve bağımlı yaşayan yalnız
kişiler, mahrumiyet bölgelerinde çalışanlar ve Aborijin
toplumları hepsi bu icattan yarar sağlamışlardır. Yalnız
yaşayan kadınlar radyo aracılığıyla birbirleriyle arkadaşlık
yapabilmişlerdir.
Bu telsiz radyo, Kraliyet Uçan Doktorlar Servisi (Royal
Flying Doctor Service) ve Telsiz Okulu (School of the
Air) olmak üzere iki büyük Avustralya kurumunun
kurulmasına yardımcı olmuştur.
Kraliyet Uçan Doktorlar Servisi
Din adamı John Flynn (Reverend John Flynn) ücra
yerlerdeki toplumlarla birlikte yaşamış ve çalışmıştır. John
Flynn, doktoru, hava yoluyla bu yerlerde yaşayan hastalara
mümkün olan en kısa sürede getirme düşüncesinden
yola çıkmıştır. Hükümetten, Quantas havayollarından
ve hayırseverlerin bağışlarından destek almıştır. Kraliyet
Uçan Doktorlar Servisi, 1928 yılında hizmete girdiğinde
hala ücra bölgelerde bu servisi arayamayan insanlar vardı.
Pedallı telsiz radyonun kullanıma girmesi en ücra yerlerde
yaşayan kişilerin de mümkün olan en kısa sürede bir
doktora erişmesine olanak sağlamıştır.