MELEKLER (4 BÜYÜK MELEK)
Melek nedir?
İslâm inanç sisteminde melekler, yemeyen, içmeyen, erkeklik ve dişiliği olmayan, uyumayan, günah
işlemeyen, Allah'ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren ve gözle görülmeyen latif, nuranî varlıklardır.
Meleklerin görevleri ve cesitleri nelerdir?
Meleklerin temel görevleri, Allah'a kulluk etmek; O'nun emirlerini yerine getirmektir. Melekler görevleri
açısından bir kaç gruba ayrılır. Melekler yüklendikleri görevler itibariyle farklı isimlerle anılmışlardır.
Bunlardan dördü, büyük melek olarak bilinmektedir: Cebrâîl, Mikâîl, İsrâfîl ve Azrail. Bilinen diğer
melekler de şunlardır: Münker-Nekir (Ölümden sonra, kabirde sorguyla görevli melekler),
Kirâmen Kâtibin/Hafaza (İnsanların amellerini yazmakla görevli melekler), Hamele-i Arş
(Arşı taşıyan melekler), Hazin (Cennet ve cehennemde bekçilikle görevli melekler), Zebânî, Mâlik
(Cehennemde görevli melekler), Rıdvân (Cennette görevli melekler), Mukarrabûn ve İlliyyûn
(Allah'a çok yakın ve onun katında üstün mevkie sahip melekler).
Dört büyük melegin görevleri nelerdir?
Cebrâîl
Dört büyük melekten birinin ismi olup, peygamberlere vahiy getirmekle görevlidir. Kur’an’da bu meleğin
ismi Cibrîl, Rûhu’l-Kudüs, Ruhu’l-Emîn, Ruh ve Resul şeklinde geçmektedir. Bütün peygamberlere vahyi
getiren Cebrâil’dir. Kur’an’a göre o, karşı konulmayacak bir güce, üstün ve kesin bilgilere sahip, Allah
nezdinde çok itibarı olan ve diğer meleklerin kendisine itaat ettiği şerefli bir elçidir. Yenilmez bir kuvvet ve
Allah nezdinde büyük bir makam sahibi olduğu ifâde edilmiştir: “O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın
sahibi (Allah’ın) katında itibarlı bir elçinin (Cebrâil’in) getirdiği sözdür.” (Tekvir, 81/19-20)
Mikail
Dört büyük melekten biri olup, tabiat olaylarını düzenlemekle görevlendirmiştir. Kelime olarak, “Allah’ın küçük ve
sevgili kulu” anlamına gelen Mikail Kur’an’ın bir yerinde Cebrail ile birlikte geçmektedir:
“Her kim, Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mikâîl’e düşman olursa bilsin ki Allah da inkar
edenlerin düşmanıdır.” (Bakara, 2/98)
İsrafil
Allah’ın emri ile kıyamet kopacağı zaman sûra üflemekle görevlendirilen İsrafil, dört büyük melekten biridir.
Bir hadiste İsrâfil, sahib-i karn (sûr’un sahibi, borunun sahibi) olarak isimlendirilmiştir (Tirmizî, Kıyamet, 8).
İsrafil sûr’u iki defa üfleyecektir. Birinci defa üfürdüğünde göklerde ve yerde bulunan her şey yok olacaktır:
“Sûr’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka, göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya
kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O’na gelirler.” (Neml 27/87); “Sûr’a bir defa üfürülünce,
yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur”(Hakka, 69/13-15).
İkinci defa üfürdüğünde, bütün insanlar tekrar dirilecek ve mahşer yerinde toplanmak üzere sevk edileceklerdir:
“Sûr’a üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.” (Yasin, 36/51).
Azrail
Dört büyük melekten birinin ismi olup, insanların canını olmakla görevlidir. Bu melek Kur’an ve sahih
hadislerde, Azrâîl ismiyle değil, melekü’l-mevt (ölüm meleği) şeklinde geçmektedir. “De ki: Sizin için
görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde 32/11) Her insanın
canını almakla görevli bir ölüm meleği vardır. Azrâîl bu meleklerin başıdır: “Nihayet birinize ölüm geldiği vakit
(görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde kusur etmezler.” (En’am, 6/61, A’raf, 7/37).
Melekler gaybi bilebilirler mi?
Gayb bilgisi yalnız Allah'a mahsus olduğundan, melekler gaybı bilemezler. Ancak Allah onlara bildirebilir.
Kur'an'da Allah'ın Hz. Adem'e varlıkların isimlerini öğrettiği, sonra da bunları meleklere göstererek isimlerini
söylemelerini istediği, meleklerin de, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden
başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur…” dedikleri bildirilmektedir (Bakara, 2/31-32).
Meleklere iman ne demektir?
Meleklerin varlığını gönülden kabul etmek, imanın temel şartlarından biridir. Kur'an'da meleklere imanın farz
olduğunu bildiren birçok ayet vardır: "Peygamber, rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de
(iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler." (Bakara 2/285), "…
asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin … iyiliğidir." (Bakara 2/177).
Buna göre meleklere inanmayan kişi, dinden çıkmış olur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de, "Kim Allah'ı, meleklerini,
kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur." (Nisa 4/136)
buyurulmakta, meleklere düşman olanların, Allah'ın düşmanı olduğu bildirilmektedir (Bakara 2/98).
Melekler nasil varliklardir?
Nurdan yaratılan ve insandan tamamen farklı olan melekler Allah'a isyân etmezler. Hangi iş için yaratılmış
iseler o işi yaparlar. Daimâ Allah'a ibadet ve itaat ederler. Kur'ân'da bu hususa şöyle işaret edilmiştir.
“Üzerlerinde hakim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.” (Nahl, 16/50),
“Şüphesiz Rabbin katındaki (Melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tesbih ederler, yalnız
O'na secde ederler” (A’raf, 7/206),
Melekler bir anda Allah'ın emrettiği bir mekândan diğer bir mekâna intikal edecek, hatta yerleri ve gökleri
dolaşacak bir kabiliyette yaratılmışlardır. Kur'ân-ı Kerim'de meleklerin kanatlı varlıklar olduğu ifade
edilmemtedir: “Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a
mahsustur. O, yaratmada dilediğini arttırır..”(Fâtır,35/1) Melekler son derece kuvvetli ve süratli varlıklardır.
İnsanların yapamadıklarını kolayca yaparlar, ulaşamadıkları yerlere çabucak ulaşırlar.
Melekler, Allah'ın emirleriyle farklı şekillere girebilirler. Örneğin Cebrâil, Hz. Peygamber'e gelirken bazen
Dıhye adındaki sahabi gibi görünmüş, bazen da kimsenin tanıyamadığı bir yabancı gibi gelmiştir
(Müslim; Îmân; 1). Hz. İbrahim ve Hz.Meryem'e gönderilen meleklerin de birer insan şeklinde göründükleri
yine Kur'ân'da haber verilmektedir (Meryem 19/16-17; Hûd 11/69-70).
Meleklerin gözle görülmeyişleri onların yok olduklarından değil, gözlerimizin o kabiliyette yaratılmamış
olmasındandır. Melekleri gözlerimizle müşahade edemeyişimiz onları inkâr etmemizi gerektirmez. Zira
gözümüzle görmediğimiz halde varlığını kabul ettiğimiz çok şey vardır. Akıl, ruh, zekâ gibi varlıklar; sevinç
ve üzüntü gibi haller bunlardandır. O halde meleklerin varlığına da ruhumuz ve aklımız gibi inanmak zorundayız.