Arama

Atatürk'ün hayatındaki en önemli olaylar nelerdir? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Eylül 2014 Gösterim: 75.298 Cevap: 17
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Eylül 2012       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRKÜN HAYATINDAKİ EN ÖNEMLİ NOKTALAR (ACİLLL)
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ekim 2012       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
trablusgarp savaşı
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2012       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRK' ün hayatındaki gizemlerle dolu olaylardan

Mustafa Kemal yönettiği savaşlarda cephenin ateş altında sık sık dururdu. Siperleri dolaşarak hatta bazen öne çıkarak askerlerin moralini yükseltmeye çalışır, tüm gelişmeleri yakından takip ederdi. ATATÜRK'ü karalayan bir yazar olarak eleştirilen ve bir zamanlar kitabı Türkiye'de yasaklanan H.C. Armstrong bile "Bozkurt" adlı kitabında Mustafa Kemal'in mucizevi bir şekilde vurulamadığından bahseder:
Bir keresinde yeni kazılmış bir siperin dışında duruyordu. -buraya dikkat edin, siperin dışında duruyor- Avcılarımızın yoğun ateşi altındaydı. Bir İngiliz Bataryası da o sipere ateş açtı. Toplar gitgide daha yakınlarına düşmeye başladı. Mustafa Kemal' in vurulması matematiksel olarak kesindi. Kurmayları sipere girmesi için yalvarmaya başladılar. Dürbünle görüyorduk. Fakat o sigara yakıp gayet sakin bir şekilde sigara içmeye başladı. Ne yakınında patlayan şarapneller, ne de yoğun avcı ateşi ile Mustafa Kemal'e bir şey olmuyordu. Çünkü O'nu vuramıyorduk. O, zaman zaman eline bir tüfek alıp yoğun ateş altında Avustralya siperlerine dikkatli, telaşsız ve isabetli atışlar yapıyordu. Bu kısa menzilde bile avcılarımız onu vurmayı başaramıyorlardı. Vurulmuyordu... Onu vuramıyorduk...

Bu inanılmaz gerçeği büyük bir şaşkınlıkla kaleme alan Armstrong, sonra şöyle devam ediyor: Sonra duyduk ki, Mehmetçik adı verilen Türk Neferleri bu inanılmaz olayı gördükten sonra Mustafa Kemal'e bir isim takmışlar: "Efsunlu Kemal..." Bu isim askerlerimizin moralini bozmuştu. Gelip soruyorlardı:

"Karşıdaki Türk Birliği'nin komutanı kim? O mu?"
"Hayır... Hayır..." diyorduk,
"O değil, O burada değil, sakin olun..."



--------------------------------------------------------------------------------
Cep Saati

Savaşın en kızgın olduğu günlerden birinde Mustafa Kemal yanında bulunan Nuri Conker'e emirlerini verirken, bu sırada patlayan bir mermi parçası onun kalbinin üzerine isabet eder... Nuri Conker: "Eyvah vuruldunuz Paşam!..." diye bağırınca, Mustafa Kemal hemen: "Öyle bir şey yok, aldığınız emri derhal yerine getiriniz" der. Aslında Nuri Conker'in gördüğü doğruydu. Bir mermi parçası O'nun tam kalbinin üzerine çarpmış fakat büyük bir mucize eseri cebindeki saate rastlamıştı. Birkaç santim sola ya da sağa isabet etse Mustafa Kemal'in kurtulabilmesi mümkün olamayacaktı. Fakat saat parçalanmış, Mustafa Kemal'in hayatı ise kurtulmuştu...


--------------------------------------------------------------------------------

Uçak Kazası

ATATÜRK, son Osmanlı Padîşahları'ndan Mehmet Reşat ile Almanya'ya gitmişti. Askeri üsler gezilirken, bir askeri üsse şereflerine uçaklarla gösteriler yapılacaktı. Birinci Dünya Savaşı öncesi 1910 yıllarında uçaklar az çok gelişme göstermişti. Askeri üsse gösteri yapacak olan uçaklardan birine de ATATÜRK'ün binmesi kararlaştırılmıştı. Planlanan tören zamanı gelince ATATÜRK, uçağa doğru ilerlemeye başladı... Ancak bir anda geri dönerek uçağa binmekten vazgeçtiğini söyler. Bütün ısrarlara rağmen ATATÜRK fikrinden vazgeçmez. Onun yerine bir Alman subayı uçağa biner. Uçak havalandıktan bir müddet sonra arızalanarak düşer. İçindeki Alman subayı ölür!... ATATÜRK uçağa niçin binmek istemediğini açıklamamıştır. O sadece içindeki sese her zaman olduğu gibi kulak vermiş ve mutlak bir ölümden dönmüştür.
BU KEHANETİNE DÜŞMAN GÜÇLERİ DE İNANMAMIŞTI


Düşman Ordusu’nu tamamıyla yoketmek amacıyla başlatılan Büyük Taaruz amacına ulaşmıştı. Ordularını korkunç sondan kurtarmak isteyecek olan itilaf devletlerinden durumu gizleme amacı güden fakat bu başarıları haber alan itilaf devletleri kendisinden görüşmek üzere randevu istedikleri zaman.ATATÜRK elçilere: “Sizinle 9 Eylül 1922 Nif(Kemalpaşa) kasabasında görüşebilirim.” İşin ilginç tarafı,bu sırada Türk Orduları Nif’den çok uzakta bulunuyordu.Ve 9 Eylül’e kadar oraya çarpışarak varmak çok zor,hatta imkansız gibi görülmekteydi.Çünkü bu bir savaştı.Yani kesin tarih verilmesi norma şartlarda hiç bir şekilde mümkün değildi.Savaş sırasında neler olabileceğini kim önceden kestirebilirdi ki? Aradan 10 gün geçti. Bu olayı daha sonra ünlü Nutku’nda kaleme alarak şöyle demiştir: “Dediğim gün Nif’te idim.Fakat benden randevu isteyenler orada yoktu

--------------------------------------------------------------------------------
Annesinin Ölümünü Bilmesi

Annesinin ölümünden habersiz olan Mustafa Kemal, aynı saatlerde trenle çıktığı Yurt gezisinde uyumaktaydı. Gecenin ilerleyen saatlerinde gördüğü kabus yüzünden kan ter içinde uyanır... Bir sigara yakar ve zile basarak kompartımanındaki hizmetine bakan Ali Çavuş'u çağırıp: "Gördüğüm rüya canımı sıktı..." der. Ali Çavuş: "Hayırdır Paşam" deyince ATATÜRK de rüyasını anlatır: "Pek hayır olacağa benzemiyor... Kırlık bir yerdeymisiz. Her taraf yeşillik. Birden bire bir sel geliyor, annemi alıp (kötü söz kullanımı yasaktır)ürüyor. Endişe ediyorum. Yaverlere söyle, İzmir'e telgraf çekip annemin sağlık durumunu sorsunlar..." Kısa bir süre sonra Yaver Salih'in yolladığı şifreli telgraf ile gelir. ATATÜRK telgrafın şifreli olduğunu derhal anlayarak: "Annem öldü değil mi?" Ali Çavuş üzgün bir şekilde telgrafı uzatır: "Başınız sağ olsun Paşam." Gözleri yaşla dolan ATATÜRK: "Bana malum oldu... Bana malum oldu... Bunun kabusunu gördüm ben... Anam... Zavallı çilekeş anam... Benim anam öldü başka analar sağ olsun..." diyerek koltuğuna çöker. Ne yazık ki annesinin cenaze törenine katılamaz ve Yurt gezisini kesmeden, içi kan ağlayarak vatan hizmeti için yoluna devam eder... İşte vatanını herşeyden çok seven ATATÜRK, vatan hizmeti yüzünden biricik annesinin cenazesine bile katılamaz.

--------------------------------------------------------------------------------

Bir rüya daha; 26 Eylül 1938 tarihinde ATATÜRK, rahatsızlığı ile ilgili olarak ilk defa hafif bir koma atlatmıştı. Prof. Afet İnan, olayı şöyle anlatıyor: O geceyi rahatsız geçirdi. İlk hafif komayı o zaman atlatmıştı. Ertesi sabahki açıklamasında: 'Demek ölüm böyle olacak' diyerek uzun bir rüya gördüğünü anlattı. 'Salih'e söyle, ikimizde kuyuya düştük, ben ölüyordum fakat o kurtuldu' dedi.' ATATÜRK'ün, burada "kuyuya düşme" sembolü ile gördüğü rüya vizyonu, kendisinin de söylediği gibi ölümünün habercisiydi. Salih Bozok'un kuyudan kurtulması ise, ATATÜRK'ün vefat ettiği gün, buna çok üzülen Salih Bozok'un silahla intihar etmesi ve intihara rağmen sonunda kurtarılmasını simgeliyordu...


--------------------------------------------------------------------------------
El falında ki gerçekler;
İtalya' nın Trablusgarp' a saldırı sırasında bir grup subay da savaşa katılmak için Bingazi şehrine gidiyordu. Bunların arasında Mustafa Kemal de bulunuyordu. Yolda bir bedeviye rastladılar. Bu adam el falından çok iyi anladığını söyleyerek genç subayların fallarına bakmayı teklif etti. Hepsi avuçlarını gösterdiler. Sıra Mustafa Kemal'e gelmişti. Önce elini uzatmak istemedi. Arkadaşlarının ısrarı üzerine O da elini bedeviye uzattı. Sarışın subayın elini sert avuçlarına alan bedevi, bu elin çizgilerine bakar bakmaz, yerinden ayağa fırladı ve büyük bir heyecanla haykırmaya başladı: "Sen padişah olacaksın... Padişah olacak ve 15 yıl hüküm süreceksin..." Gülüştüler ve yollarına devam ettiler... Yıl: 1911' di o sıralarda.
12 yıl sonra 1923' te ATATÜRK, genç Türkiye Devleti'nin Cumhurbaşkanı oldu. Ve 15 yıl hüküm sürdükten sonra 1938' te vefat etti. Bakın kendisi de bu olayı nasıl anlatıyor;

Yıl 1938... Hastalığı iyice ilerlemişti. Karaciğerinin şiştiğini görenler: "İçme paşam" dedikleri zaman, O, Bingazi yollarındaki el falına bakan bedeviyi hatırlatarak güldü: "Arap vaktiyle söylemişti... Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecektir. Hesapça bu son senemizdir."

Daha sonra yanında bulunan Fuat Bulca'ya eğilip fısıldar: "Bingazi'deki falcıyı hatırladın mı. Bana 15 yıl hükümdarlık yapacaksın demişti... İşte 15 yıl Fuat... Vadem doldu..."



--------------------------------------------------------------------------------
Seccadede ki saat 09:08 neydi?

Hint halkı, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda, ATATÜRK'ü ve Türk halkını yalnız bırakmamış ve maddi manevi olarak, Türk halkının yanında yer almışlardı. 1929 yılında, Bir Hintli Mihrace, ATATÜRK'ü Pera Palas'taki 101 no'lu odasında ziyaret etmeye gelmişti...
Mihrace'nin ATATÜRK'ü hangi amaçla ziyarete geldiği bilinmiyor... Mihrace'nin ziyaretinde anlaşılamayan ve işin içinden çıkılamayan, çok daha ilginç bir başka nokta daha vardır...

Mihrace'nin, ATATÜRK'e sunduğu hediyenin kendisinde de bir sır gizliydi... Bu hediye, altın sırmalı Hint işi bir ipek seccadeydi. Seccadenin üzerindeki desende, bir şamdanın asılı olduğu bir düz kemeri; her iki yanında birer güvercinin bulunan, beş kubbeli bir diğer kemerin çevrelediği görülüyordu. Bordur motifi, fillerden oluşuyordu. Desenin en ilginç unsuru ise, her iki kemerin arasındaki, dal kıvrımı ve gül motifleriyle süslü boşlukta yer alan, romen rakamlı bir saat kadranıydı: Bu saat, 09.08'i gösteriyordu...

Esrarengiz Mihrace'nin ziyaretinden 9 yıl sonra, ATATÜRK, hepimizin bildiği gibi, seccadede işlenmiş olan motifte gösterilmiş olan çok yakın bir saatte: 09.05'de vefat etmişti... Beyin ölümü ise 09:08 idi. Seccade halen Beyoğlu - Perapalas'da bulunmaktadır...



--------------------------------------------------------------------------------
Yıllar öncesinden örtünme, fes kalkacak, yönetim şekli Cumhuriyet olacak demişti;

Erzurum Kongresi yapıldığı dönemlerde geçen bir konuşma:
"Mazhar not defterin yanında mı?" "Hayır paşam." "Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel."

Mazhar Müfit Kansu'nun elinde not defteriyle geldiğini görünce, sigarasından bir iki nefes çektikten sonra: "Ama bu defterin, bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Süreyya (Kalem Mahsus Müdürü) bileceksiniz, şartım bu..."

Paşa'nın şartı kabul edildi. Bundan sonrasını olayın şahidi Mazhar Müfit Kansu'nun ağzından dinliyoruz: "Öyleyse tarih koy" dedi. Koydum: 7-8 Temmuz, 1919 Sabaha karşı.

"Pekala yaz" diyerek devam etti.

"Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır... Bu bir.
İki Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır.
Üç örtünme kalkacaktır. Dört Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir."

Bu anda kalem elimden düşüverdi. Yüzüne baktım. O da benim yüzüme bakıyordu. "Neden duraksadın?" dedi. "Darılma ama paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var" dedim. Güldü...

"Bunu zaman gösterir, sen yaz" dedi. "Beş Latin harflerini kabul etmek." "Paşam yeter, yeter..." dedim. Biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insanın davranışı ile: "Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter" dedim.

Aradan yıllar geçmişti...
örtünme kalktı, fes kalktı. Latin harfleri kabul edildi. Hatta bir gün;

Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'ndan dönüyordu. Ankara'ya geldiği zaman ben de kapı önünde bulunuyordum. Manzarayı görünce gözlerime inanamadım!...

Yanında oturan Diyanet İşleri Başkanı' nın başında da bir şapka vardı. Ben hayretle bu manzarayı seyrederken otomobili durdurdu. Beni yanına çağırdı ve şöyle dedi: "Azizim Mazhar bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?"



--------------------------------------------------------------------------------
Yağmur gibi yağan kurşunların arasından geçiyor;

İngilizler Çanakkale' de cepheyi sökemeyince yeni bir harekete giriştiler. Cepheyi sağdan çevirmek istediler. Düşmanın planını bozmak için Kireç Tepe'yi tutmak lazımdı. Ancak oraya giden tek bir dar yol, harp gemileri tarafından makaslama ateş altında tutuluyordu. Her an 38'lik gülleler korkunç patlayışlarla ortalığı alt üst ediyordu. Bir insanın değil, kuşun bile geçmesine imkan yoktu...
Kireç Tepe'yi tutmak emrini alan askerler, bulundukları yerden çıkmakta tereddüt içindeydiler. Fırsat gözlüyorlardı... Fakat düşmanın ateşi bir an bile kesilmiyordu. ATATÜRK bu hali görünce siperlere koştu. Askerlerin arasına karıştı ve sordu: "Niçin geçemiyorsunuz?"

İçlerinden biri cevap erdi. "Düşman ölüm saçıyor, geçilemez." Bunun üzerine Mustafa Kemal zerre kadar korku ve tereddüt göstermeden: "Oradan böyle geçilir..," dedi ve ileri fırladı.

Askerler durur mu, onlar da Kumandanları'nın arkasından ileri atıldılar. Toz duman ve ölüm kasırgasını yaran askerler karşıya vardılar ve tepeyi tuttular. Mustafa Kemal'in ve yanındaki askerlerin vurulmadan o dar geçitten nasıl geçtikleri hiç bir zaman anlaşılamamıştır.... Sevgili okuyucular bu sadece bir kahramanlık öyküsü değildir. Bu kahramanlığın ötesinde büyük bir mucizedir... Ve normal şartlarda açıklanması mümkün değildir...

Kaynak: Atatürk'ün hayatındaki en önemli olaylar nelerdir?
RealEsra27 - avatarı
RealEsra27
Ziyaretçi
29 Ekim 2013       Mesaj #14
RealEsra27 - avatarı
Ziyaretçi
Atatürkün hayatındaki önemli olaylar Atatürk'ün Bulunduğu yerler
11/01/1905 Suriye

13/10/1908 Selanik

13/01/1909 Selanik

11/03/1912 Cyrenaica

27/10/1913 Sofya Atasesi

20/01/1915 Gelibolu

09/01/1912 Tobruk

27/10/1913 Sofya

19/05/1919 Samsun

15/03/1916 Doğu Cephesinde

10/09/1922 İzmir

01/07/1925 istanbul

Atatürk'ün Kişisel hayatında önemli olaylar

01/01/1888 Ali Riza nın Ölümü

14/01/1923 Zübeyde nin Ölümü

29/01/1923 Latife ile Evlenmesi

''' Atatürk'ün Üstlendiği Görevler'''

22/07/1908 Dogu Demiryolu Müfettişi

25/11/1912 Akdeniz Boğazları Ozel Kuvvetleri

17/02/1917 Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanı

11/08/1918 7. Ordu komutanlığı

07/03/1917 2. Ordu Komutan Vekilliği

16/03/1917 2. Ordu Komutanlığı

30/09/1918 Yıldırım Orduları Grup Komutanı

23/09/1918 Fahri Yaverlik Atatürk'ün Yazıları

20/09/1917 Memleketin ve Ordunun durumu

29/09/1933 10. Yil Nutku

''' Atatürk'ün Madalyaları'''

09/09/1917 Liyakat madalyası

16/12/1917 Kılıçlı Mecidi Nişanı

19/01/1918 Kılıçlı Cordon ve Prussu nişanı

26/05/1919 Kurtuluş savaşına Cağrı

23/06/1919 görevden alınma

08/07/1919 İstifa

30/07/1919 Tutuklama Kararı

11/04/1920 Olum Fetvası

11/05/1920 Askeri Mahkemeden Ölüm Kararı Atatürk'ün hayatında belirleyici Dönemler

19/05/1881-01/01/1892 Çocukluk Yılları

01/01/1892-01/01/1895 Selanik Askeri Rüştiyesi

01/01/1895-13/03/1899 Manastır Askeri İdadisi

13/03/1899-10/02/1902 Harp Okulu

10/02/1902-11/01/1905 Harp Akademisi

11/01/1905-01/07/1907 Kurmay Yuzbasi

01/07/1907-27/12/1911 Kidemli Yuzbasi

27/12/1911-27/10/1913 Binbaşi

27/10/1913-01/03/1914 Tum Binbaşı

01/03/1914-01/05/1915 Yarbay

01/05/1915-01/04/1916 Albay

01/04/1916-09/07/1919 Tümgeneral

09/07/1919-05/08/1921 Bagimsizlik Savascisi

05/08/1921-29/10/1923 Başkumandan

29/10/1923-01/12/1927 Cumhurbaskani I

01/12/1927-04/05/1931 Cumhurbaskani II

04/05/1931-01/03/1935 Cumhurbaskani III

01/03/1935-02/09/1938 Cumhurbaskani IV
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Kasım 2013       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

KISA OLARAK ATATÜRKÜN YAŞAMINDAKİ GELİŞMELER NELERDİR?

Cumhuriyetin kazanılması
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Mart 2014       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1881
Mustafa'nın Selanik'te dünyaya gelmesi.

1893
Mustafa Selanik'teki Askeri Hazırlık Okuluna başlar ve burada öğretmeni
tarafından kendisine ikinci ismi "Kemal" verilir.

1895
Mustafa Kemal Manastırdaki Askeri Liseye başlar.

1899
Mustafa Kemal İstanbul'da Harbiye'nin hazırlık sınıfına başlar.

1902
Mustafa Kemal Harbiye'den mezun olur ve buradan sonra Harp Akademisine
devam eder.

11 Ocak 1905
Mustafa Kemal Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun
olur ve Şam'da bulunan Beşinci Orduda görev almak üzere Şam'a gönderilir.

Ekim 1906
Mustafa Kemal ve arkadaşları Şam'da "Vatan ve Hürriyet" adıyla gizli bir
dernek kurarlar.


Eylül 1907
Mustafa Kemal Üçüncü Orduya tayin edilir ve Selanik'e gönderilir.

13 Eylül 1911
Mustafa Kemal İstanbul'daki Genel Kurmaya tayin edilir.


9 Ocak 1912
Mustafa Kemal Libya'daki Tobruk taarruzunu başarılı bir şekilde yönetir.

25 Kasım 1912
Mustafa Kemal Hareket Başkanı olarak Akdeniz Boğazları özel Kuvvetlerine
atanır.

27 Ekim 1913
Mustafa Kemal Sofya'ya Askeri Ataşe olarak atanır.

25 Nisan 1915
İttifak Devletleri Arıburnuna çıkarma yaparlar ve Mustafa Kemal Tümeni
ile ilerlemelerini durdurur.

9 Ağustos 1915
Mustafa Kemal Anafartalar Grup Kumandanlığına getirilir.

1 Nisan 1916
Mustafa Kemal Tuğgeneralliğe terfi eder.

6-7 Ağustos 1916
Mustafa Kemal Bitlis ve Muş'u düşmandan geri alır.

31 Ekim 1918
Mustafa Kemal Yıldırım Orduları Grup Kumandanı olur.

30 Nisan 1919
Mustafa Kemal Erzurum'da bulunan Dokuzuncu Orduya geniş yetkilerle
Müfettiş olarak atanır.

16 Mayıs 1919
Mustafa Kemal İstanbul'u terkeder.

19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal Samsun'a ayak basar.

8 Temmuz 1919
Mustafa Kemal gerek Üçüncü Ordu Müfettişliği görevinden gerekse
ordudan istifa eder.

23 Temmuz 1919
Mustafa Kemal Erzurum Kongresi Başkanlığına getirilir.

4 Eylül 1919
Mustafa Kemal Sivas Kongresi Başkanlığına getirilir.

27 Aralık 1919
Mustafa Kemal İcra Heyeti ile Ankara'ya gelir.

23 Nisan 1920
Mustafa Kemal Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisini açar.

11 Mayıs 1920
Mustafa Kemal İstanbul hükümeti tarafından ölüme mahkum edilir.

5 Ağustos 1921
Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi tarafından Başkumandan olarak atanır.

23 Ağustos 1921
Türk birliklerinin Mustafa Kemal tarafından yönetildiği Sakarya savaşı başlar.

19 Eylül 1921
Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ile Gazi
unvanını verir.

26 Ağustos 1922
Gazi Mustafa Kemal Büyük Taarruzu Kocatepe'den yönetmeye başlar.

30 Ağustos 1922
Gazi Mustafa Kemal Paşa Dumlupınar savaşını kazanır.

10 Eylül 1922
Gazi Mustafa Kemal İzmir'e girer.

1 Kasım 1922
Büyük Millet Meclisi, Gazi Mustafa Kemal'in Hilafetin kaldırılması
Yönündeki önerisini kabul eder.

14 Ocak 1923
Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım İzmir'de vefat eder.

29 Ekim 1923
Türkiye Cumhuriyetinin ilan edilmesi ve Gazi Mustafa Kemal'in
ilk Cumhurbaşkanı seçilmesi.

24 Ağustos 1924
Gazi Mustafa Kemal İstanbul Sarayburnu'nda ilk kez şapka giyer.

9 Ağustos 1928
Gazi Mustafa Kemal Sarayburnu'nda yeni Türk Alfabesi ile ilgili konuşma yapar.

12 Nisan 1931
Gazi Mustafa Kemal Türk Tarih Kurumunu kurar.

12 Temmuz 1932
Gazi Mustafa Kemal Türk Dil Kurumunu kurar.

16 Haziran 1934
Büyük Millet Meclisi bir yasa geçirerek Gazi Mustafa Kemal'e "Atatürk"
soyadını verme kararı alır.

10 Kasım 1938
Atatürk vefat eder.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2014       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRKÜN ASKERLİK HAYATINDAKİ ENN ÖNEMLİ OLAY NEDİR ? VE NEDENLERİ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Eylül 2014       Mesaj #18
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bence Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlik hayatındaki en önemli olayı; Atatürk'ün Samsuna Kazım Karabekir'in karşısına gelip "Emret Komutanım" demesidir. Çünkü Atatürk idam cezası almış ayrıca Atatürk Osmanlı ordusunun subay'ı değil ama Kazım Karabekir Atatürk'ün yanında yer alıyor ve onu tutuklamıyor.

Benzer Konular

17 Ekim 2012 / özlem canbaz Soru-Cevap
19 Ocak 2011 / »aQuaSpRéaS« Cevaplanmış
14 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
29 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap