Arama

Toplumda yaygın olan batıl inanışlar nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Kasım 2011 Gösterim: 4.349 Cevap: 4
By_Dark - avatarı
By_Dark
Ziyaretçi
2 Kasım 2010       Mesaj #1
By_Dark - avatarı
Ziyaretçi
Cevap Verirseniz Sevinirim
EN İYİ CEVABI CiLqin FenerLee verdi


Sponsorlu Bağlantılar
A. Ruh Çağırma

İnsan, kendisine canlılık kazandıran ruh ve ona mekan olan beden olmak üzere iki unsurdan meydana gelir. Ruh, duyular ötesi aleme ilişkin bir gerçektir. Kur’anı Kerim ruhun varlığını haber vermekte ve insanlara onun hakkında az bilgi verildiği ifade edilmektedir. İslam inancına göre ruh sonradan anne karnındaki çocuğa verilir. Bunun için insan öldüğü vakit ruh ile ceset birbirinden ayrılır fakat ruh yok olmaz. Bir başka aleme, yani ruhlar alemine yükselir. Peygamberimiz, meleklerin iyi ruhları selamladıklarını, alemlerin Rabbi’nin huzuruna getirildiklerini, inançsızların ruhlarının da büyük bir azap içerisinde olduklarını haber vermiştir.
Ölen kişilerin ruhları, arkalarından yapılan hayır ve iyiliklerden haberdar olabilir. Fakat ruhların yaşayan insanlarla ilişkide bulunabileceğine dair herhangi bir ayet ve hadis veya kabul görmüş bir inanç yoktur. İnsanların ölmüş kişilerle, rüya gibi hayal alemi hariç buluşması mümkün değildir.

Ruh hakkında insanların ayrıntılı bir bilgisi yoktur. Bu durum insanların merakını daha da arttırmakta, bu konuda söylenen asılsız sözlere kulak vermesine neden olmaktadır. İnsanların ilgisini fırsat bilen kötü amaçlı bazı insanlar, bunu kötüye kullanmakta ve saf insanları çeşitli yollarla sömürmektedir.
İslam dini, ruh çağırma, ruhlardan bilgi alma gibi saçmalıkları kabul etmez. Bu tür işlerle uğraşan insanları eleştirir.

B. Falcılık

Falcılık denince, çeşitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber verme, gizli kişilik özelliklerini ortaya çıkarma sanatı kastedilir. Bir başka kullanılan terim de gelecekte meydana gelecek olayları bildiğini iddia etme, gizli ve görünmeyen alemden haber verme anlamına gelen kehanettir. Kur’an da;
“Ey İman edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliktir. Onlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz” (Maide 90) buyurulmuştur.
İnsan, tarih boyunca gerek kendisi ve gerekse çevresi ile ilgili bilinmeyenleri anlayıp keşfetmeye çalışmıştır. Bu durumda en etkili faktörlerden birisi bilinmeyen ve esrarengiz olana karşı duyulan merak duygusudur. Zaman içinde toplumun bu eğilimini karşılamak üzere, bu işi meslek edinenler çıkmış ve görünmez varlıklarla temasa geçtiklerini, sıradan insanların bilemeyeceği bazı bilgilere ulaşabileceklerini iddia etmişlerdir.
Eskilerin ilm-i nücum olarak isimlendirdikleri yıldız, ay ve güneşin hareketlerini konu edinen bilim dalı daha sonra astronomi ve astroloji şeklinde ikiye ayrılmıştır. Astronomi pozitif bir bilim dalıdır ve hava tahmini, mevsimler, gün, ay, yıl gibi olayları inceler. Bu açıdan Kur’an’da bu ilmin yasak edilmesi şöyle dursun teşvik edilmiş ve özendirilmiştir. Astroloji ise tamamen veya kısmen herhangi bir nedene dayanmaz ve gayptan haber vermeyi hedef alır.
İslam’a göre gelecek ve gayb hakkındaki haberlerin yalnız Allah tarafından bilinebileceği vurgulanmıştır. Bu açıdan gelecekten haber verme anlamına gelen fala inanmak doğru değildir. Çünkü fala bakılarak söylenilen hususların tamamı gelecekle ilgilidir ve geleceği de Allah’tan başka kimse bilemez. İnsanın kendi geleceğini kaza ve kader çerçevesinde kendisinin çizeceği fikri benimsenmiştir. Bu nedenle fal ve kehanete itibar edilmemelidir. İster cinleri kullandığını iddia ederek, isterse başka yollarla falcılık yapmak suretiyle insanların ilgi ve ümitlerini sömürmek İslam’ın ruhuna uymaz.

C. Sihir ve Büyü

Gaybdan haber verme iddiası, fal ve kehanet türü faaliyetlerin en ağırı sihir ve büyüdür. Arapça sihir kelimesiyle ifade edilen büyü, doğa kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma ve insanları yanıltma sanatının adıdır.
Mekkeli müşrikler tarafından Peygamberimize bile sihir yapılmaya çalışılmış fakat başarılı olunamamıştır. Kur’an’da Firavunun sihirbazlarının yaptığı sihirlerin Hz. Musa’nın asası ile yok edildiği uzunca anlatılmıştır. Fakat İslam bilginleri, Allah’ın dilemesi dışında büyünün kimseye bir zararının dokunmayacağını, Müslüman birinin büyüyle uğraşması ve büyü yaptırmasının haram olduğunu ifade etmişlerdir.
Sihir ve büyü çoğu zaman zararlı amaçlar için kullanılan bir usuldür. İnsanların çoğu tarafından bilinmeyen bir takım gizli sebeplere başvurarak insanların iradelerine etki etmek, onları baskı altına almak, onlara bir takım zararlar vermek yoluyla yapılan sihir bütün ilahi dinler tarafından yasaklanmıştır.

snackbloot - avatarı
snackbloot
Ziyaretçi
22 Kasım 2010       Mesaj #2
snackbloot - avatarı
Ziyaretçi
Halk arasında, geçmişten günümüze gelen ve kaynağı belli olmayan bazı boş inançlar yaşamaktadır. Bu boş inançlar batıl inançlar olarak isimlendirilir. Batıl inançlara inanmak, gereğini uygulamak dinimize göre yasaktır. Batıl inançları üç grupta inceleyebiliriz.
A. Ruh Çağırma
Sponsorlu Bağlantılar

İnsan, kendisine canlılık kazandıran ruh ve ona mekan olan beden olmak üzere iki unsurdan meydana gelir. Ruh, duyular ötesi aleme ilişkin bir gerçektir. Kur’anı Kerim ruhun varlığını haber vermekte ve insanlara onun hakkında az bilgi verildiği ifade edilmektedir. İslam inancına göre ruh sonradan anne karnındaki çocuğa verilir. Bunun için insan öldüğü vakit ruh ile ceset birbirinden ayrılır fakat ruh yok olmaz. Bir başka aleme, yani ruhlar alemine yükselir. Peygamberimiz, meleklerin iyi ruhları selamladıklarını, alemlerin Rabbi’nin huzuruna getirildiklerini, inançsızların ruhlarının da büyük bir azap içerisinde olduklarını haber vermiştir.
Ölen kişilerin ruhları, arkalarından yapılan hayır ve iyiliklerden haberdar olabilir. Fakat ruhların yaşayan insanlarla ilişkide bulunabileceğine dair herhangi bir ayet ve hadis veya kabul görmüş bir inanç yoktur. İnsanların ölmüş kişilerle, rüya gibi hayal alemi hariç buluşması mümkün değildir.

Ruh hakkında insanların ayrıntılı bir bilgisi yoktur. Bu durum insanların merakını daha da arttırmakta, bu konuda söylenen asılsız sözlere kulak vermesine neden olmaktadır. İnsanların ilgisini fırsat bilen kötü amaçlı bazı insanlar, bunu kötüye kullanmakta ve saf insanları çeşitli yollarla sömürmektedir.
İslam dini, ruh çağırma, ruhlardan bilgi alma gibi saçmalıkları kabul etmez. Bu tür işlerle uğraşan insanları eleştirir.

B. Falcılık

Falcılık denince, çeşitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber verme, gizli kişilik özelliklerini ortaya çıkarma sanatı kastedilir. Bir başka kullanılan terim de gelecekte meydana gelecek olayları bildiğini iddia etme, gizli ve görünmeyen alemden haber verme anlamına gelen kehanettir. Kur’an da;
“Ey İman edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliktir. Onlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz” (Maide 90) buyurulmuştur.
İnsan, tarih boyunca gerek kendisi ve gerekse çevresi ile ilgili bilinmeyenleri anlayıp keşfetmeye çalışmıştır. Bu durumda en etkili faktörlerden birisi bilinmeyen ve esrarengiz olana karşı duyulan merak duygusudur. Zaman içinde toplumun bu eğilimini karşılamak üzere, bu işi meslek edinenler çıkmış ve görünmez varlıklarla temasa geçtiklerini, sıradan insanların bilemeyeceği bazı bilgilere ulaşabileceklerini iddia etmişlerdir.
Eskilerin ilm-i nücum olarak isimlendirdikleri yıldız, ay ve güneşin hareketlerini konu edinen bilim dalı daha sonra astronomi ve astroloji şeklinde ikiye ayrılmıştır. Astronomi pozitif bir bilim dalıdır ve hava tahmini, mevsimler, gün, ay, yıl gibi olayları inceler. Bu açıdan Kur’an’da bu ilmin yasak edilmesi şöyle dursun teşvik edilmiş ve özendirilmiştir. Astroloji ise tamamen veya kısmen herhangi bir nedene dayanmaz ve gayptan haber vermeyi hedef alır.
İslam’a göre gelecek ve gayb hakkındaki haberlerin yalnız Allah tarafından bilinebileceği vurgulanmıştır. Bu açıdan gelecekten haber verme anlamına gelen fala inanmak doğru değildir. Çünkü fala bakılarak söylenilen hususların tamamı gelecekle ilgilidir ve geleceği de Allah’tan başka kimse bilemez. İnsanın kendi geleceğini kaza ve kader çerçevesinde kendisinin çizeceği fikri benimsenmiştir. Bu nedenle fal ve kehanete itibar edilmemelidir. İster cinleri kullandığını iddia ederek, isterse başka yollarla falcılık yapmak suretiyle insanların ilgi ve ümitlerini sömürmek İslam’ın ruhuna uymaz.

C. Sihir ve Büyü

Gaybdan haber verme iddiası, fal ve kehanet türü faaliyetlerin en ağırı sihir ve büyüdür. Arapça sihir kelimesiyle ifade edilen büyü, doğa kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma ve insanları yanıltma sanatının adıdır.
Mekkeli müşrikler tarafından Peygamberimize bile sihir yapılmaya çalışılmış fakat başarılı olunamamıştır. Kur’an’da Firavunun sihirbazlarının yaptığı sihirlerin Hz. Musa’nın asası ile yok edildiği uzunca anlatılmıştır. Fakat İslam bilginleri, Allah’ın dilemesi dışında büyünün kimseye bir zararının dokunmayacağını, Müslüman birinin büyüyle uğraşması ve büyü yaptırmasının haram olduğunu ifade etmişlerdir.
Sihir ve büyü çoğu zaman zararlı amaçlar için kullanılan bir usuldür. İnsanların çoğu tarafından bilinmeyen bir takım gizli sebeplere başvurarak insanların iradelerine etki etmek, onları baskı altına almak, onlara bir takım zararlar vermek yoluyla yapılan sihir bütün ilahi dinler tarafından yasaklanmıştır.
BEGENİRSENİZ SEVİNİRİM

CiLqin FenerLee - avatarı
CiLqin FenerLee
Ziyaretçi
22 Kasım 2010       Mesaj #3
CiLqin FenerLee - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.


A. Ruh Çağırma

İnsan, kendisine canlılık kazandıran ruh ve ona mekan olan beden olmak üzere iki unsurdan meydana gelir. Ruh, duyular ötesi aleme ilişkin bir gerçektir. Kur’anı Kerim ruhun varlığını haber vermekte ve insanlara onun hakkında az bilgi verildiği ifade edilmektedir. İslam inancına göre ruh sonradan anne karnındaki çocuğa verilir. Bunun için insan öldüğü vakit ruh ile ceset birbirinden ayrılır fakat ruh yok olmaz. Bir başka aleme, yani ruhlar alemine yükselir. Peygamberimiz, meleklerin iyi ruhları selamladıklarını, alemlerin Rabbi’nin huzuruna getirildiklerini, inançsızların ruhlarının da büyük bir azap içerisinde olduklarını haber vermiştir.
Ölen kişilerin ruhları, arkalarından yapılan hayır ve iyiliklerden haberdar olabilir. Fakat ruhların yaşayan insanlarla ilişkide bulunabileceğine dair herhangi bir ayet ve hadis veya kabul görmüş bir inanç yoktur. İnsanların ölmüş kişilerle, rüya gibi hayal alemi hariç buluşması mümkün değildir.

Ruh hakkında insanların ayrıntılı bir bilgisi yoktur. Bu durum insanların merakını daha da arttırmakta, bu konuda söylenen asılsız sözlere kulak vermesine neden olmaktadır. İnsanların ilgisini fırsat bilen kötü amaçlı bazı insanlar, bunu kötüye kullanmakta ve saf insanları çeşitli yollarla sömürmektedir.
İslam dini, ruh çağırma, ruhlardan bilgi alma gibi saçmalıkları kabul etmez. Bu tür işlerle uğraşan insanları eleştirir.

B. Falcılık

Falcılık denince, çeşitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber verme, gizli kişilik özelliklerini ortaya çıkarma sanatı kastedilir. Bir başka kullanılan terim de gelecekte meydana gelecek olayları bildiğini iddia etme, gizli ve görünmeyen alemden haber verme anlamına gelen kehanettir. Kur’an da;
“Ey İman edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliktir. Onlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz” (Maide 90) buyurulmuştur.
İnsan, tarih boyunca gerek kendisi ve gerekse çevresi ile ilgili bilinmeyenleri anlayıp keşfetmeye çalışmıştır. Bu durumda en etkili faktörlerden birisi bilinmeyen ve esrarengiz olana karşı duyulan merak duygusudur. Zaman içinde toplumun bu eğilimini karşılamak üzere, bu işi meslek edinenler çıkmış ve görünmez varlıklarla temasa geçtiklerini, sıradan insanların bilemeyeceği bazı bilgilere ulaşabileceklerini iddia etmişlerdir.
Eskilerin ilm-i nücum olarak isimlendirdikleri yıldız, ay ve güneşin hareketlerini konu edinen bilim dalı daha sonra astronomi ve astroloji şeklinde ikiye ayrılmıştır. Astronomi pozitif bir bilim dalıdır ve hava tahmini, mevsimler, gün, ay, yıl gibi olayları inceler. Bu açıdan Kur’an’da bu ilmin yasak edilmesi şöyle dursun teşvik edilmiş ve özendirilmiştir. Astroloji ise tamamen veya kısmen herhangi bir nedene dayanmaz ve gayptan haber vermeyi hedef alır.
İslam’a göre gelecek ve gayb hakkındaki haberlerin yalnız Allah tarafından bilinebileceği vurgulanmıştır. Bu açıdan gelecekten haber verme anlamına gelen fala inanmak doğru değildir. Çünkü fala bakılarak söylenilen hususların tamamı gelecekle ilgilidir ve geleceği de Allah’tan başka kimse bilemez. İnsanın kendi geleceğini kaza ve kader çerçevesinde kendisinin çizeceği fikri benimsenmiştir. Bu nedenle fal ve kehanete itibar edilmemelidir. İster cinleri kullandığını iddia ederek, isterse başka yollarla falcılık yapmak suretiyle insanların ilgi ve ümitlerini sömürmek İslam’ın ruhuna uymaz.

C. Sihir ve Büyü

Gaybdan haber verme iddiası, fal ve kehanet türü faaliyetlerin en ağırı sihir ve büyüdür. Arapça sihir kelimesiyle ifade edilen büyü, doğa kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma ve insanları yanıltma sanatının adıdır.
Mekkeli müşrikler tarafından Peygamberimize bile sihir yapılmaya çalışılmış fakat başarılı olunamamıştır. Kur’an’da Firavunun sihirbazlarının yaptığı sihirlerin Hz. Musa’nın asası ile yok edildiği uzunca anlatılmıştır. Fakat İslam bilginleri, Allah’ın dilemesi dışında büyünün kimseye bir zararının dokunmayacağını, Müslüman birinin büyüyle uğraşması ve büyü yaptırmasının haram olduğunu ifade etmişlerdir.
Sihir ve büyü çoğu zaman zararlı amaçlar için kullanılan bir usuldür. İnsanların çoğu tarafından bilinmeyen bir takım gizli sebeplere başvurarak insanların iradelerine etki etmek, onları baskı altına almak, onlara bir takım zararlar vermek yoluyla yapılan sihir bütün ilahi dinler tarafından yasaklanmıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
A. Ruh Çağırma

İnsan, kendisine canlılık kazandıran ruh ve ona mekan olan beden olmak üzere iki unsurdan meydana gelir. Ruh, duyular ötesi aleme ilişkin bir gerçektir. Kur’anı Kerim ruhun varlığını haber vermekte ve insanlara onun hakkında az bilgi verildiği ifade edilmektedir. İslam inancına göre ruh sonradan anne karnındaki çocuğa verilir. Bunun için insan öldüğü vakit ruh ile ceset birbirinden ayrılır fakat ruh yok olmaz. Bir başka aleme, yani ruhlar alemine yükselir. Peygamberimiz, meleklerin iyi ruhları selamladıklarını, alemlerin Rabbi’nin huzuruna getirildiklerini, inançsızların ruhlarının da büyük bir azap içerisinde olduklarını haber vermiştir.
Ölen kişilerin ruhları, arkalarından yapılan hayır ve iyiliklerden haberdar olabilir. Fakat ruhların yaşayan insanlarla ilişkide bulunabileceğine dair herhangi bir ayet ve hadis veya kabul görmüş bir inanç yoktur. İnsanların ölmüş kişilerle, rüya gibi hayal alemi hariç buluşması mümkün değildir.

Ruh hakkında insanların ayrıntılı bir bilgisi yoktur. Bu durum insanların merakını daha da arttırmakta, bu konuda söylenen asılsız sözlere kulak vermesine neden olmaktadır. İnsanların ilgisini fırsat bilen kötü amaçlı bazı insanlar, bunu kötüye kullanmakta ve saf insanları çeşitli yollarla sömürmektedir.
İslam dini, ruh çağırma, ruhlardan bilgi alma gibi saçmalıkları kabul etmez. Bu tür işlerle uğraşan insanları eleştirir.
B. Falcılık

Falcılık denince, çeşitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber verme, gizli kişilik özelliklerini ortaya çıkarma sanatı kastedilir. Bir başka kullanılan terim de gelecekte meydana gelecek olayları bildiğini iddia etme, gizli ve görünmeyen alemden haber verme anlamına gelen kehanettir. Kur’an da;
“Ey İman edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliktir. Onlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz” (Maide 90) buyurulmuştur.
İnsan, tarih boyunca gerek kendisi ve gerekse çevresi ile ilgili bilinmeyenleri anlayıp keşfetmeye çalışmıştır. Bu durumda en etkili faktörlerden birisi bilinmeyen ve esrarengiz olana karşı duyulan merak duygusudur. Zaman içinde toplumun bu eğilimini karşılamak üzere, bu işi meslek edinenler çıkmış ve görünmez varlıklarla temasa geçtiklerini, sıradan insanların bilemeyeceği bazı bilgilere ulaşabileceklerini iddia etmişlerdir.
Eskilerin ilm-i nücum olarak isimlendirdikleri yıldız, ay ve güneşin hareketlerini konu edinen bilim dalı daha sonra astronomi ve astroloji şeklinde ikiye ayrılmıştır. Astronomi pozitif bir bilim dalıdır ve hava tahmini, mevsimler, gün, ay, yıl gibi olayları inceler. Bu açıdan Kur’an’da bu ilmin yasak edilmesi şöyle dursun teşvik edilmiş ve özendirilmiştir. Astroloji ise tamamen veya kısmen herhangi bir nedene dayanmaz ve gayptan haber vermeyi hedef alır.
İslam’a göre gelecek ve gayb hakkındaki haberlerin yalnız Allah tarafından bilinebileceği vurgulanmıştır. Bu açıdan gelecekten haber verme anlamına gelen fala inanmak doğru değildir. Çünkü fala bakılarak söylenilen hususların tamamı gelecekle ilgilidir ve geleceği de Allah’tan başka kimse bilemez. İnsanın kendi geleceğini kaza ve kader çerçevesinde kendisinin çizeceği fikri benimsenmiştir. Bu nedenle fal ve kehanete itibar edilmemelidir. İster cinleri kullandığını iddia ederek, isterse başka yollarla falcılık yapmak suretiyle insanların ilgi ve ümitlerini sömürmek İslam’ın ruhuna uymaz.
C. Sihir ve Büyü

Gaybdan haber verme iddiası, fal ve kehanet türü faaliyetlerin en ağırı sihir ve büyüdür. Arapça sihir kelimesiyle ifade edilen büyü, doğa kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma ve insanları yanıltma sanatının adıdır.
Mekkeli müşrikler tarafından Peygamberimize bile sihir yapılmaya çalışılmış fakat başarılı olunamamıştır. Kur’an’da Firavunun sihirbazlarının yaptığı sihirlerin Hz. Musa’nın asası ile yok edildiği uzunca anlatılmıştır. Fakat İslam bilginleri, Allah’ın dilemesi dışında büyünün kimseye bir zararının dokunmayacağını, Müslüman birinin büyüyle uğraşması ve büyü yaptırmasının haram olduğunu ifade etmişlerdir.
Sihir ve büyü çoğu zaman zararlı amaçlar için kullanılan bir usuldür. İnsanların çoğu tarafından bilinmeyen bir takım gizli sebeplere başvurarak insanların iradelerine etki etmek, onları baskı altına almak, onlara bir takım zararlar vermek yoluyla yapılan sihir bütün ilahi dinler tarafından yasaklanmıştır.
busebuse - avatarı
busebuse
Ziyaretçi
24 Kasım 2011       Mesaj #5
busebuse - avatarı
Ziyaretçi
toplumdaki batıl inançlar hangileridir

Benzer Konular

19 Ekim 2016 / berkceyhan Soru-Cevap
24 Ocak 2011 / Misafir Cevaplanmış
12 Ocak 2011 / alican-52 Soru-Cevap
2 Kasım 2014 / Masumİnsan Soru-Cevap
23 Mart 2016 / Misafir Soru-Cevap