Arama

Türkiye'nin giyim özellikleri nasıldır?

Güncelleme: 15 Aralık 2013 Gösterim: 19.007 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
türkiyenin giyimi nasıldır
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türk Giyim Kültürü
Türk Giyim Kültürü
Sponsorlu Bağlantılar

Kendine has özellikleri olan osmanlı gelinlikleri nasıldı?Eskiden gelinlik anlayışı günümüzden biraz farklı.Osmanlı geleneği bağlı olarak simli, pullu, işli giysiler ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerlerdi.







Giyim, insanların tabiat şartlarından korunmak amacıyla örtünme ihtiyacından doğmuştur. Başlangıçta basit bir şekil sergileyen örtünme, insanların gelenekleri ve ferdî zevklerinin sonucu gelişmiştir.

Türk giyim ve kuşamı; uzun geçmişi, yayıldığı geniş coğrafî alanı, kültür etkileşimi ve inanç sistemlerinin etkisi ile oluştu. Bu değişim içerisinde tüm dönemlerde kadının en önemli tören giysisi, hiç kuşkusuz gelinlik oldu. Gelinlik için seçilen model, renk, kumaş değişse de amaç hep aynı kaldı.

Osmanlı geleneği gereği, simli, pullu, işli giysiler, ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerdi. Kadınların süslü giyinebilmelerinin yolu; evlilikle başladığından, ilk gösterişli elbise olan gelinlik, her zaman önemli bir giysi oldu ve gelinin diğer kadınlardan farklılığını belirtmesi açısından da önemsendi. Gelini diğer kadınlardan farklı kılan, gelinliğin yanı sıra gelinliği tamamlayıcı gelin başı, duvağı ve aksesuarlarıydı.

Dönem modasını yansıtan çok pahalı kumaşlardan yapılan gelinlikler, gösterişli ve süslüydü. Saray, hanedanlık rengi olarak kırmızı rengi benimserken, halk kırmızının yanı sıra mor, mavi, pembe gibi canlı renkleri tercih ediyordu. Gelinin yüzünü örten duvak, kırmızı idi. 1870’lerden sonra Batı etkisiyle daha açık renkte gelinlikler giyilmeye başlandı. Beyaz kumaştan gelinliği, ilk kez 1898'de Kemalettin Paşa ile evlenen II. Abdülhamit'in kızı Naime Sultan giydi. Sarayda başlayan ve zamanla yaygınlaşan beyaz gelinlik, 20. yüzyılda vazgeçilmez oldu.

Osmanlı devrine ait kadın giyimi ve gelinliği, yaşanılan hayat tarzına paralel saray, şehir ve kırsal kesim gibi grupların kendilerine özgü kuralları, gelenek ve göreneklerine göre kullanılan değişik boya, dokuma, işleme ve modellerle zenginleşti. Osmanlılarda düğünün kaç gün süreceği, evlenenlerin sosyal statülerine göre değişim göstermekteydi. Düğünün her gününde farklı bir kıyafet giyilirdi. Kına gecesinde ve gerdek günü için farklı kıyafetler, gerdek ertesinde ise, 'paçalık' tabir edilen bir kıyafet giyilirdi.

Kadınların başlıca giyim eşyaları; şalvar, hırka, gömlek, entari ve kaftanlardı. Şalvarla giyilen entariler, Türk kadın giyiminin en eski örneklerini teşkil eder. Peşli entari, belden aşağı doğru etek kısımları genişletilerek biçimlenir. 18. yüzyıl başlarından itibaren bu entarilerin yaka açıklığı, kol kesimi, etek boyu, elbisenin bedene oturması gibi model değişiklikleri, 19. yüzyıl ortalarına kadar etkili oldu.

19. yüzyılın başlarında üç etek ve dört etek denilen modeller, gözde oldu. Üç etekler; yanları yırtmaçlı, önü açık, belden birkaç adet düğmeli, boyu yere kadar olan entarilerdir. Üç etek, 1875'lere kadar etkiliydi ve kırsal kesimlerde 20. yüzyıla kadar kullanıldı. 1867'de Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati dönüşünden sonra üç etek ve şalvarlara gençlerin rağbeti azaldı, iki etek entari modası görülmeye ve Batı modasının etkisi hissedilmeye başlandı.

Entarilerin dört peşli, dolama, topuk döven, kumru yaka, hâkim yaka, çantalı, kutu içi gibi değişik adlarla anılanları vardı.

Bu entarilerden sadeleri günlük, ağır işlemelileri düğün, tören kıyafetleri ve gelinlik olarak kullanılırdı. Bu entariler; umumiyetle kadifeden yapılmış, baştan geçmeli, beden kısmı vücuda göre olan uzun giysilerdir.

Yakası yuvarlak ve önü bele kadar açıktır. Yakanın açığından, içe giyilen helâli gömlek görünür. Bu entari ile başa krep veya yemeni örtülür, bele gümüş kemer takılır.

19. yüzyılın başlarında çoğunlukla mor ve bordo kadifeden yapılan, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve “bindallı” adı verilen elbiseler, gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi. Kırsal kesimde, aynı tarz işleme ve kumaşlar kullanılarak şalvar, ceket olarak giyilirdi.

II. Abdülhamit döneminden itibaren büyük şehirlerde bindallı elbiseler yerini, Batı etkisindeki uzun etek ve ceketten oluşan takımlara bıraktı. Etek-ceketler; atlas, tafta ve münakkaş gibi ipekli kumaşlardan yapılırdı. Atlas kumaşa bindallı tarzında yapılan ve oldukça uzun kuyruklu olan etek ve korsajlı ceketler, ilk örnekleri oluşturmuşlardır. Bu gelinlikler, daha sonraları yerlerini, tafta ve sim dokumalı ipekli kumaşlardan yapılan uzun, kloş etekli, korsajlı, balenli, vücudu saran, üstlü, pelerinli kıyafetlere bıraktı. Bu giysilerle krep oyalı baş örtüleri, renk ve işlemeye uygun olarak, diz hizasında ve bele oturan içi kürklü kadife mantolar olarak kışın giyilirdi. Giysinin aynı rengi ve işlemesine uygun olarak kumaş ya da deri ayakkabı ve çantalar kullanılırdı. Giysilerdeki batılılaşma, ayakkabı modellerine de yansırdı.

Osmanlı dönemindeki genç kızların hayallerini süsleyen gelinlikler, bugünün genç kızlarının da düşlerini zengin kılacak nitelikte.
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
18 Temmuz 2011       Mesaj #3
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
Türkiyedeki Giyim,Kuşam ve Süslenme Kültürü
Çocuk, Kadın, Erkek Giyim-Kuşamı : Giyim insanın var oluşuyla, öncelikle doğa koşullarından korunmak amacıyla ortaya çıkmış bir olgudur.Geçmişten günümüze çeşitli doğal, toplumsal, etik değerlerin etkisiyle biçim değişiklikleri göstererek bugüne kadar ulaşmıştır.Ancak zamanla biçim farklılıkları gözlenmiştir.Bu çeşitlilikler, ait olduğu toplumun folklorik, sosyo-ekonomik yapısı, yaşanılan coğrafya, kullanılan malzeme, iklim gibi nedenlerle oluşmuştur.
Dünya uygarlığının çok önceki devirlerinde arkaik insanın kendi toplumunda, ait olduğu kabilede sosyal statüsünü belirleyen ve giymek zorunda olduğu giyimi vardır.Aslında bu bir zorunluluktan çok geleneğin insanlara sunmuş olduğu bir yaşam biçimi anlayışıdır. Bu durum sadece üste giyilenler olarak kalmamış, baş süslemelerine de yansımıştır.
Geleneksel öğeler içeren bir giyim-kuşam örneği bize, ait olduğu toplulukla ilgili pek çok bilgi sunabilir.Toplumların yerleşik ya da konar-göçer olup olmadıkları, hangi tarihi olayları yaşadıkları ve etnolojik kökenleri konusunda bilgi verirler.Örneğin bir Türkmen ya da Yörük köyüne gidildiğinde kimin sözlü, kimin nişanlı, kimin dul olduğu başlığından, giydiği renklerden anlaşılır.
İş ve, özel gün giysileri farklılıklar içerir.Düğün yapılan gelin başı ile gerdek sonrası yapılan başlık farklıdır.Köylerden kasaba pazarına gelindiğinde, kimin köyden olduğu giysilerden anlaşılır.Anadolu'da bugün neredeyse aynı köyün mahalleleri arasında bile farklılık gösteren geleneksel giyim-kuşam anlayışına rastlanmaktadır.Bu yüzden de hiçbir sanat tarihçisi,etnolog, halk bilimcisi, halk oyunları derlemecisi, desinatör "Türkiye'nin ulusal giysileri şudur" dememelidir.
Kültür Bakanlığı, Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün Halk Bilim Araştırmacılarının yürüttüğü araştırmalar ve çalışmalar sonucunda Anadolu'nun giysiler alanında son derece çeşitlilik içerdiği saptanmıştır.Askerlik, iş gibi nedenlerle yaşadığı çevrenin dışına çıkan erkekler kent kültürüne uyum göstermiştir.
Bu nedenle de saha araştırmalarında, erkek giyim-kuş***** ait bulgulara rastlamak zor olmaktadır.Oysa kırsal yaşamda kadın dışa kapalı kalmaktadır.Kendi toplumunun yaşam biçiminde geleneklerine göre giyinir.Süslenme gereksinimlerini gelenekte gördüğü ne ise, o şekilde karşılar.Çocuk giysileri de cinsiyete bağlı olarak belirli bir yaşa kadar özen taşır.Nazar anlayışı başlık ve giysilere takılan nazarlıklarda göze çarpar.
Geleneksel yaşamda her kuşak kendinden önceki kuşağı izleyerek bu giyim-kuşam anlayışını, günümüze taşır.Ancak giyim-kuşam anlayışında hiçbir değişimin olmadığını söylemek mümkün değildir.En azından malzeme değişmekte, işçilik eski özenini yitirmekte, yaşanan günün koşulları farklı biçimleri doğurmakta ya da başka modalardan etkileşim gözlemlenmektedir.
Kırsal yaşamda kadınlar vakitlerinin büyük bir kısmını çalışarak geçirirler.Bu açıdan bakıldığında günlük yaşam ve iş giysileri farklılıklar gösterir.Ancak özel gün giysileri ve başlıklar düğünler nedeniyle görülür.Anadolu'da bir genç kızın sözlenmesiyle yapılan "baş düzeni" sosyal statüsünü belirler ve evlilik, olgunluk, yaşlılık dönemlerinde bu önemini kesintisiz korur.
Kültür Bakanlığı HAGEM, geleneksel giyim-kuşam anlayışında görülen bu farklılığı, Maddi Kültür Şubesi Folklor Araştırmacıları tarafından yapılan araştırmaları yayına dönüştürmektedir.Her gün değişime uğrayan Folklor (Halk Kültürü) öğeleri arasında yer alan ve Maddi Kültür konusu olan giyim-kuşam anlayışı da bu değişimden etkilenmiştir.
Kurulduğu 1966 yılından günümüze kadar yapılan saha araştırmalarından elde edilen çok sayıda negatif ve dia-pozitif koleksiyonuyla, Türk Kültüründe önemli bir yere sahip olan HAGEM - İhtisas Arşivi; bu konuda çalışma yapan kişi, kurum ve kuruluşlara bilimsel çalışmalarında yardımcı olmaktadır.
Saha araştırmaları sonucunda Bursa, Manisa, Sivas, Aydın, Gaziantep, Çorum illerinden derlenen bilgiler katalog halinde yayınlanmıştır.Bu kataloglarda her ilin farklı özellikler içeren köylerine gidilerek, orijinal giyim-kuşam parçaları, giyim tarzları tespit edilmiş ve giysilerin 1/1 ölçeğinde dikiş kalıpları çıkartılmış ve bunlar yayınlarda 1/5 ölçeğinde yer almıştır.Bu çalışma çerçevesinde, 25 ilde kıyafet konulu araştırmalar yapılmış ve bunların yayın çalışmaları devam etmektedir.

Takılar ve Süsler : Süslenme, süs ve takı kullanma; ilk çağlarda bir inanca dayalı olarak veya süslenme gereksinimi nedeniyle ortaya çıkmış ve gelenekselleşerek günümüze kadar gelmiştir.Küçük topluluklar halinde yaşayan kabilelerin kendi örf, adet, görenekleri doğrultusunda yaşadıkları coğrafi çevreden temin edebildikleri doğal malzemelerle tasarladıkları takılar geleneklerle de bütünleşip, sembolik anlamlar yüklenerek günümüze ulaşmışlardır.
Taş, metal, ağaç, kemik, kumaş, cam gibi temel maddelerin yanı sıra, artık malzemelerden de elde edilen birçok takı güçlü bir kültürel birikimin geçmişten günümüze yansıyan örnekleridir.Geleneksel giyim-kuşamı bütünleyen takı kullanma ve süslenme geleneği geleneksel yaşamı sürdüren toplumlarda günümüzde hala devam etmektedir.
Anadolu da özellikle düğün törenleri sırasında gözlemlenen takı kullanma ve süslenme geleneği bu törenler sırasında kişilerin önem sırasına ve törenin önemine göre değişmektedir.Örneğin kına gecesinde gelin süslenmez onun yerine kız evinden başka bir genç kız gelin gibi giyinir, takılarını takar ve süslenir.Bir genç kızın evlenmeden önce süslenmesi hoş karşılanmaz, ancak evden çıkacağı gün geçmişte daha çok nazar inancına bağlı olarak günümüzde ise güzel görünme amaçlı süs yapılmaktadır.
Süslenme ve takı kullanma geleneği kadınların yanı sıra çocuk ve yetişkin erkeklerde de görülen bir olgudur.Günümüzde unutulan ve unutulmaya yüz tutmuş geleneklerimize rağmen takı kullanma, süslenme son günlerde ilgi gören otantik moda kavramışla bütünleşerek devam etmektedir.
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çok acil lütfen

Benzer Konular

18 Şubat 2016 / Cobrax Cevaplanmış
25 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
24 Kasım 2013 / Misafir Soru-Cevap
6 Haziran 2013 / Misafir Soru-Cevap
25 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap