Arama

Mevlana ile Şems'in karşılaşması hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 10 Aralık 2011 Gösterim: 6.498 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Aralık 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mevlana ile şemsin karşılaşması
Sponsorlu Bağlantılar
seramiksır - avatarı
seramiksır
VIP VIP Üye
10 Aralık 2011       Mesaj #2
seramiksır - avatarı
VIP VIP Üye
Şemsi Tebrizi Konya’ya geliyor. Mevlana’yı soruyor, hakkında malumat alıyor. Alim bir adam olduğunu, birçok talebeye ders okuttuğunu öğreniyor. Uryan ve kalender dervişleri sevmediğini de öğreniyor. Sonrada kalender kıyafetle ( üstü başı yırtık, açık saçık, kirli ve perişan bir halde) Mevlana’nın yolunu bekliyor. Şemsi Tebrizi gibi bir adamın böyle bir kıyafetle dolaşmasının sebebi pek anlaşılmaz. Esasen bu tür kıyafetler Müslümanlar arasında makbul bir kıyafet değildir. Resulü Ekrem Efendimizin huzuruna saçına ve kıyafetine dikkat etmeyen bir adam girmiş, Efendimiz onu kabul etmemiş, dışarı çıkarmış, kıyafetini ve saçını düzeltmesini istemiştir. Şemsi Tebrizi’nin de böyle bir kıyafetle dolaşması iyiye alınmaz ve makbul görülmez.
Şemsi Tebrizi konakladığı hanın kapısına perişan bir halde oturmuş geleni, geçeni izlerken, birde bakıyor ki yanında talebeleri ile bir at üstünde Mevlana geçiyor, Şems hemen yerinden fırlıyor, Mevlana’nın atının yularını tutuyor, garip bir heybetle yüzüne bakıp; “Ey Molla’i Rum Peygamberimiz Hz. Muhammed mi büyüktür, Bayezidi Bistami mi büyüktür?” diyor. Mevlana bu Saçma soruya çok ciddi olarak cevap veriyor ve “ Bunda şüphe edecek şeymi var? Tabiî ki Hazreti Muhammed bir peygamberdir, Bayezit ise onun ümmetidir” diyor. Şemsi Tebrizi, “ öyle ise Hz. Muhammed neden “Ma arafnake hakka marifetike” buyuruyor da, Bayezidi Bistami: “Sübhani ma Azeme şani” diyor, diye soruyor. Mevlana cevap olarak: Resulü Ekrem Efendimizin kalbi ve dimağı çok geniştir, ne kadar tecelliyati ilahi zuhur etse tahammül edebilir, daha ziyadeleşmesini isteyebilir ve “Ma Arafnake Hakka marifetike” (Allah’ı hakkiyle bilemedim) der.
Sponsorlu Bağlantılar
Bayezidi Bistami’ nin ise kalbi ve dimağı küçüktür. Az bir tecelliyat karşısın da kendini kaybeder de, “Sübhani ma azama şani” (Kendimi tesbih ederim benim şanım ne büyüktür) der. Mevlana’yı seviyesiz bir soru ile şaşırtan Şemsi Tebrizi, Mevlana’nın bu cevabı karşısında olağan üstü bir tepki gösterir Ve “Allah” diye nara atıp bayılır düşer. Bu hale Mevlana da kayıtsız kalmaz, oda atından aşağı iner Ve “Allah” diye oda bağırıp yere düşer, bu halde bir saat yerde kalırlar. Oradaki halk birbirine girer, bir kıyamettir kopar.
Mevlana uyanıp ayıldıktan sonra Şemsin elini tutar yaya olarak medresesine götürür. Her ikisi de bir hücreye girip kapanırlar, tam kırk gün hücrelerine kimseyi sokmazlar. Bazıları tam üç ay hücreden çıkmadılar der. Bu olay Mevlana için dönüm noktası olur, medrese ile alakasını keser, gecesini, gündüzünü Şems ile beraber geçirmeye başlar, halka yaptığı vaiz ve nasihatı terk eder. Halk arasında dedikodular yayılır, herkes Mevlana’yı kendilerinden uzaklaştırdığı için Şems’e kin duymaya başlar.
Mevlana’nın Şems ile bu gibi sohbetleri ve halktan alakasını kesip halvetleri haddi aşınca, bütün Konya halkı ayaklanırlar. Hiç kimse Şemsin kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmez. Sonunda hepsi birleşerek Şemsin aleyhine yürürler. Müritler arasında büyük heyecan olur. Hicri 643 senesi şevval ayında Şems kaybolup gider. Fakat ne olduğunu, nereye gittiğini bilen yoktur. Bunu üzerine Mevlana yas elbiselerini giyer, en yakını ölmüş gibi üzüntüye gark olur.
Şemsin kaybolmasından sonraki Mevlana’nın halini Eflaki Dede şöyle açıklıyor: “Bundan sonra Sema’ın temeli atıldı. Her taraftan gelen âşıkların aşkı ve şevki âlemi kapladı. Aşağı ve yüksek tabakadan insanlar, kuvvetliler, zayıflar, fakirler, fakihler, bilginler ve cahiller, Müslümanlar ve kâfirler, Padişahlar, mezhepçiler ve tarikatçılar hep Mevlana’nın etrafında toplandılar. Mevlana herkese âşıklara yaraşır şiirler okumağa başladı, vecde ve manevi neşeye kapıldılar. Gece gündüz sema ve vecd ile meşgul oldular, bir karar bulamadılar. Şeriat müptedileri ve tarikattan kovulmuş birçok münkir, kıskanç, kendini beğenmiş, kalbi kör kibirli basiretsizler etraftan dedi-koduya başladı ve “Bu ne kadar acayip bir şeydir Yazıklar olsun böyle değerli bir bilgin birden bire delirdi. Sema, riyazet ve açlıktan aklını kaçırdı dediler”

alıntı
SIKINTILARINIZ YILDIZLAR KADAR UZAK, HAYALLERİNİZ GÜN GİBİ PARLAK OLSUN DOSTLAR...

Benzer Konular

10 Nisan 2016 / yaman741 Cevaplanmış
27 Mayıs 2009 / rhn000 Soru-Cevap
8 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
21 Kasım 2009 / Misafir Soru-Cevap