Arama

Atatürk'ün Türk toplumundaki yeri ve önemi nedir?

Güncelleme: 31 Ekim 2012 Gösterim: 6.773 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Nisan 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar atatürk hakkında bir makale lazım Bize Türkçe Öğretmeni Performans Ödevi Verdi.

Sponsorlu Bağlantılar
KONU: Atatürk'ün Türk Toplmundaki Yeri Ve Önemi

Acilllll
Çarşamba Son Gün
Lütfennnnn

<3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3

8/A 8/A SALİH KÜÇÜK 8/A 8/A
byseus - avatarı
byseus
Kayıtlı Üye
2 Nisan 2012       Mesaj #2
byseus - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

arkadaşlar atatürk hakkında bir makale lazım Bize Türkçe Öğretmeni Performans Ödevi Verdi.

Sponsorlu Bağlantılar
KONU: Atatürk'ün Türk Toplmundaki Yeri Ve Önemi

Acilllll
Çarşamba Son Gün
Lütfennnnn

<3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3

8/A 8/A SALİH KÜÇÜK 8/A 8/A

ataturk14vh7


Atatürk ve Atatürkçülüğün Türk Toplumundaki Yeri ve Önemi

Atatürkçülüğün Türk Toplumundaki önemini belirlemek için öncelikle Atatürkçülüğün iyi tanımlanması ve anlatılması gerekmektedir.

Birçok kaynak ve yazar tarafından Atatürkçülük için çeşitli tanımlar yapılmıştır. İsmet Giritli’ye göre siyasal, ekonomik ve kültürel alanda çağdaş bir Türkiye’yi amaçladığından Ulusal Modernleşme İdeolojisi olarak adlandırılmıştır.

Utkan Kocatürk ise Atatürkçülüğü; Türk Milleti’nin aklın ve bilimin rehberliğinde ileri bir toplum olarak en kısa sürede çağdaş uygarlık düzeyine erişmesini, milletler ailesinin bağımsız, eşit ve şerefli bir üyesi olarak demokratik ve laik kurallar içinde mutlu bir yaşam sürmesini amaçlayan ilkeleri Türk toplumunun ihtiyaç ve isteklerinden doğmuş çağdaş bir düşünce sistemi şeklinde tanımlamıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırlamış olduğu Atatürkçülük adlı eserde ise şu tanımlamalar yapılmıştır: Türk Milleti’nin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin millet egemenliğine dayandırılması, aklın ve bilimin rehberliğinde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacı ile temel esasları yine Atatürk tarafından belirtilen devlet hayatına, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun kurallarına ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere Atatürkçülük denir. Yukarıda da görüldüğü üzere, hangi kavram ya da tanım kullanılırsa kullanılsın Atatürkçü düşüncenin tümü her şeyden önce bu ülke halkının sorunlarına gerçekçi çözümler getirebilmek amacıyla konulmuştur. Bütünüyle M. Kemal Atatürk’ün kafasında biçimlenen Türk İnkılâbı daha sonraki yıllarda yine O’nun önderliğinde, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yürüten asker-sivil ileri görüş ve düşünceli aydınlar ve yurtsever halk önderlerinin çabaları ile gelişmiştir. Atatürk İlkeleri’nin tümü bir anda değil, yıllar geçtikçe karşılaşılan sorunlara uygun bir biçimde ortaya konulmuştur. Atatürkçülük, temelde bir inkılâptır. Bu inkılâp, Türk tarihinin, Türk toplumunun getirdiği birikimler içinde, Türk toplumunu çağdaş ve köklü bir değişime uğratmıştır. Devrimin getirdiği temel değişme, Halife- Sultanlık sisteminin ve onun zorunlu olarak taşıdığı kişisel egemenliği kaldırmada, onun yerine laikliğe, ulusal egemenlik ilkelerine dayanan Cumhuriyet yönetimini getirmede açık ve kesindir. Atatürkçülüğün temel öğeleri olarak bilim ve akılcılık, sosyal-ekonomik kalkınma ve çağdaşlaşma, siyasal bağımsızlaşma ve demokratlaşma yönünde özgürlükçülük, laiklik, halkçılık, devletçilik, sosyal adaletçilik, ulusçuluk, barışçılık, cumhuriyetçilik, devrimcilik ilkeleri benimsenebilir. Çok yönlü düşünceye ve demokratik bir toplumsal yapıya dayalı bir değişim, bir atılım, bir ilerleme yaratmak Atatürkçülüğün başka bir ereğidir. Atatürkçülüğün temel ilkeleri Türk Devrimi ile eş anlamda gelmektedir. Atatürkçülüğü tam olarak anlamak ve tanımlayabilmek için O’nun ana çizgisine bakılması zorunludur. Atatürk’ün ana çizgisinde Cumhuriyetçilik, Laiklik, Barışçılık, Akıl ve Bilimcilik vardır. Bu ana çizgiye ters düşmeyen bütün düşüncelere açıktır. Atatürkçülük onun içindir ki bir noktada durdurulamaz, bir noktada dondurulamaz. Atatürkçülük yalnız Atatürk’e dönüş demek değildir. Atatürk’ün bıraktığı yerden onu daha ileri götürmektir.

Atatürk ile simgelenen Türk Devrimi, hem karşı-emperyalist bir eylemin, hem de çağdaşlaşma ideolojisinin bir birleşimi olduğu için, dünyada ikinci bir benzeri yoktur. Kemalizm ve Atatürkçülük terimleri, başkaları tarafından farklı anlamlarda kullanılsalar da, aslında aynı ideolojiyi anlatır. Doğal olarak Atatürkçülük adına yapılan birçok yanlışın Atatürkçülükle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Atatürkçülük çok kısaca çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak, bunun için de önce çağdaş uygarlığın ileri ülkelerinin sömürüsünden ve denetiminden kurtulmaktır. Çağdaş uygarlık düzeyini ise Atatürk İlkeleri ile vurgulandığı gibi günümüzde laik ve demokratik sosyal hukuk devleti kavramı temsil etmektedir. Başarıyla tamamlanmış bir Bağımsızlık Savaşı’ndan sonra en önemli sorunun yeni bir devlet, yeni bir toplum yaratmak olmasıydı. Bir başka deyişle, Bağımsızlık Savaşı’nın kazanılmış olması, bu savaşa ilişkin çaba harcanmasını gerektirmiyordu. Oysa, yeni Cumhuriyet’in önünde başka bir kazanılacak savaş vardı: Yeni bir toplum yaratma savaşı. Bu nedenle, artık Atatürk denilince de, Atatürkçülük denilince de akla yeni toplumun temel ilkeleri olan altı ilke gelmeye başladı. Çünkü, bu altı ilke, yeniden biçimlendirilen bir toplumu kurmak için Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen direktifler niteliğindeydi.

Aslında göz kamaştırıcı karşı-emperyalist Bağımsızlık Savaşı’nı Yedi Düvele karşı kazanmış olan Mustafa Kemal Atatürk, bir doktrin adamı değildi. Nitekim Kadro dergisinin imtiyaz sahibi Yakup Kadri Karaosmanoğlu, kendisine, Paşam, bu partinin doktrini yok dediği zaman, ona verdiği cevap: Elbette yok çocuğum, eğer doktrine gidersek hareketi dondururuz" olmuştur.

Atatürkçülüğün Temel İlkesi “demokratlık, ayrıcalıksız toplum temeli, sınıf mücadelesini kabul etmemek” gibi üç önemli öğeden oluşmaktadır. Türk tarihine baktığımızda bu öğelerinin tümüyle tarihsel bir temele dayandığı görülmektedir. Türk toplum yapısında ayrıcalıksızlık ve sınıfsızlık gibi iki önemli nokta, Atatürk İlkeleri ile ifadesini bulmuştur. Bu nedenle, günümüz Türk toplum yapısının oluşmasında, iç barışın sağlanmasında, ulusal birlik ve bütünlüğümüzün korunmasında Atatürkçülüğün sağlam çözümler getirmekte olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Atatürkçülüğün bir öğreti değil, Türkiye gerçeklerinden doğmuş düşünsel ve eylemsel bir akımdır. Atatürk ilkelerinin tümü her şeyden önce bu ülke halkının sorunlarına gerçekçi çözümler getirebilmek, çağdaşlaşma yönünde köklü değişiklikler yapabilmek amacıyla konulmuştur. Bundan ötürü de temel anlamıyla bir devrim sayılabilmektedir. Bu devrim, Türk tarihinin Türk toplumuna getirdiği kültürel birikimler içinde, üst yapıdan başlayarak alt yapıya doğru ilerleyen bir çağdaşlaşma devrimidir. Temel öğeler olarak bilimsel düşünceyi, akılcılığı, ulusal egemenliği, tam bağımsızlığı öngören özgürlükçü, halkçı, devletçi, ulusçu, cumhuriyetçi, devrimci ve laik bir atılımdır Atatürkçülük. Çoğulcu ve demokratik bir toplumsal yapıya dayanan çağdaş bir toplum yaratmak, Atatürkçülüğün başlıca ereğidir. Bundan dolayı Atatürk ilkeleri, Atatürk devrimleri ile eş anlama gelir. Atatürkçülük, her türlü gericiliğe, tutuculuğa, bağnazlığa, yobazlığa ve boş inançlara kesinlikle karşıdır. Atatürkçülük baskı, korku ve bütün toptarıcı yönetimlere de kesinlikle karşıdır, insancıldır, özgürlükçüdür, ulusçudur, gerçekçidir. Bundan dolayı da hem ırkçılığa, hem de bunun sonucu olan sınır ötesi serüvenlere karşı olan bir ulusçuluk anlayışına sahiptir. Atatürkçülük, kendini Türk bilen, Türküm diyen herkesi Türk sayar. Yurt yönetimince sınırlar arası çatışma ve kavgayı reddeder. Bunun yerine hem sınıflar arası, hem de uluslar arası barışı öngörür. Üretim ilişkilerine Hukuk Devleti ve Sosyal Adalet anlayışı ile yaklaşır. Gerek insanlığa, gerek topluma, savaşın değil toplumsal adalete dayanan barış ve kardeşliğin mutluluk getireceğine inanır. Atatürk Devrimleri adı altında toplanan Türk Devrimi, başlıca iki temel düşünceye dayanır :

a)Türk'e doğru,
b) Batı'ya doğru.

Bu iki temel düşünce, Atatürk'ün kafasında durup dururken doğmamıştır. Son yüz elli yıllık toplumsal, tarihsel gelişmemizin, denilebilir ki doğal bir sonucu olarak meydana çıkmış, O'nun üstün kişiliğinde karar ve eylem haline gelmiştir. Bunun içindir ki, Atatürk bir rastlantı değildir. Tarihsel çizgimizin üzerinde, ondan fışkırmış bir önderdir.

Kaynak: Bilgisalatas

Son düzenleyen BySeuS; 2 Nisan 2012 16:42 Sebep: konu başlığı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ekim 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk toplumundaki yeri ve önemi nedir?
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk toplumunun yüzyıllar boyu yaşadığı Anadolu topraklarını düşman tarafına geçirmemek için Anadolu’da birçok kongreler, ayaklanmalar düzenlemiştir. Savaşlar ve diplomatik mutabakatlar neticesinde Anadolu’yu Türk toplumuna yeniden kazandırmıştır. Atatürk’ün Türkler için ehemmiyetini birkaç kelimeye sığdıramayız lâkin kısaca bu sözleri söyleyebiliriz.
Atatürkçülüğün Türk Toplumundaki önemini belirlemek için öncelikle Atatürkçülüğün iyi tanımlanması ve anlatılması gerekmektedir.

Benzer Konular

23 Eylül 2010 / Misafir Soru-Cevap
8 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
18 Nisan 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
12 Aralık 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap