Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı
Bir çocuk, zamanı geldiğinde aşşağıda saydığımız beyin fonksiyonlarını yerine getirebilmek için yeterli bir zekâ katsayısına ulaşmış olmalıdır. Doğumdan hemen sonra bebeklerin bazı temel reflekslere sahip olduğu görülür. Bunların başında emme, yakalama ve gülümseme refleksleri gelir. Bebek yanağına dokunan memeyi ve nesneleri dudaklarıyla yakalama ve emme eğilimi gösterir. Eline dokunan nesneleri avucunun bütünüyle yakalar. Kendisine yönelen insan yüzlerine gülümser. Bebek ilk emme ve yakalama reflekslerini yeni objelere yönelterek tekrarlar. Buna özümleme yeteneği diyoruz.
İlk haftalarda eline veya yanağına dokunan nesnelere tepki veren bir bebek zamanla görüş alanına giren, elinin uzanabileceği nesneleri de yakalayarak ağzına götürür.
Özümlemenin bir ileri aşaması olan bu özelliğe uyum diyoruz. Bebeklik döneminden itibaren basit uyum yeteneği gelişir; keşfetme, deneme-yanılma, soru sorma ve tecrübe kazanma ile zenginleşerek çevreye uyum adını alır. Özümleme ve uyum aşamalarını geçemeyen bir çocuk, çevreye uyum sağlayamaz. Böyle bir çocuğun zekâ yönünden özürlü olduğu kabul edilir. Çevreye uyum, öğrenmeyi gerektirir.
Nesneler, olaylar, düşünceler ve sayılar arasında bağlantı kurmayı öğrenemeyen bir kimse, yeni durumlar karşısında yeni çözümler üretemez, karşılaştığı bir problemi çözemez. Bundan anlaşılacağına göre zekâ neredeyse bütün beyin fonksiyonlarını işler hale getiren bir merkez durumundadır.
Erken yürüyen ve erken konuşan bir bebeğin zeki olması beklenir. Çünkü yürümenin ve konuşmanın gerçekleşebilmesi için kas, sinir ve beyin gelişiminin belli bir seviyeye ulaşması gerekmektedir. Sayılarla arası iyi olan, formüller arasındaki bağı kavrayan ve matematik problemleri kısa zamanda çözebilen bir çocuğun, istediği taktirde, diğer alanlarda da başarılı olduğu gözlenmektedir.
Uzmanlar tarafından yaşlara göre hazırlanmış özel testlerle zekânın ölçülmesi mümkün olmaktadır. Söz konusu testlerde benzerlikler, zıtlıklar, tanımlar, şekil tamamlamalar, belli resimleri anlamlı bir sıraya dizme, parçalardan bir bütüne ulaşma, hafızada tutma ve mantık yürütme gibi yetenekleri sınayan sorular kullanılır. Bu sorular, belli yaştaki çocukların çoğunun kolayca cevaplayacağı şekilde hazırlanır.
On yaşındaki bir çocuğun kendi yaşı için hazırlanan soruların tamamına cevap verdiğini, ancak on bir yaş sorularının sadece birkaç tanesine cevap verebildiğini varsayalım. Bu çocuğun zekâsı yaşına uygundur veya normaldir deriz. Bir başka on yaşındaki çocuk, kendi yaşı için hazırlanmış soruların tamamına cevap verdiği gibi, on bir ve on iki yaşlar için hazırlanan soruların da tamamına cevap vermiş ise, bu çocuğun zekâ yaşı on ikidir veya üstün zekâlıdır deriz. Bunun tersi de mümkündür. On yaşındaki bir çocuk, ancak altı yaş için hazırlanan soruların tamamına cevap verebilmiş, yedi yaş sorularına geçememiş ise; bu çocuğun zekâ yaşı altıdır veya hafif derecede geri zekâlıdır deriz. Zekâ testleri “zekâ katsayısı” adı verilen sayılarla değerlendirilir. Zekâ derecelendirilmesi de yine zekâ katsayısına göre yapılır. Zekâ katsayısı, zekâ yaşı takvim yaşına (gerçek yaşına) bölünüp yüz ile çarpılarak elde edilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı çizelgeye göre zekâ katsayısı sıralaması şöyledir:
0-20
Derin zekâ geriliği
20-35
Ağır zekâ geriliği
35-50
Orta dereceli zekâ geriliği
50-70
Hafif dereceli zekâ geriliği
70-79
Sınırda zekâ geriliği
80-89
Donuk zekâ
90-109
Ortalama ya da normal zekâ
110-119
Parlak zekâ
120-129
Üstün zekâ
130 ve üstü
Üstün zekâ ya da deha
Bir çocuğun lise öğrenimini bitirip yüksek tahsil yapabilmesi için 90-110 arasında bir zekâ katsayısına sahip olması gerekir. Zekâ katsayısı bir kimsenin başarı seviyesini değil, varması mümkün en üst sınırı gösterir. Bir kişinin okulda, iş ve aile hayatında başarılı olması için normal bir zekâya ihtiyacı vardır. Ancak üstün zekâ üstün başarının garantisi değildir. Öğrenme psikolojisi uzmanlarına göre biyolojik temele bağlı 8 zekâ alanı vardır. Bunlara akademik zekâ çeşitleri de diyebiliriz. IQ (zekâ katsayısı) testlerinin gerçekçi olması için sorular bu 8 zekâ çeşidini ölçecek şekilde hazırlanmalıdır. Eğer IQ testi 80 sorudan oluşuyorsa, her zekâ çeşidi için 10 soru hazırlanmış olmalıdır. Bir insanın bu zekâ çeşitlerinden birinde yüksek zekâ katsayısına sahip olması diğer zekâ çeşitlerinde de yüksek zekâ katsayısına sahip olacağı anlamı çıkmaz. Diğer zekâ çeşitlerinden birinde veya birkaçında normal veya normal üstü zekâ seviyesine sahip olabilir. Bunun tersi de mümkündür. Bir kimsenin bir zekâ çeşidinde düşük zekâ katsayısına sahip olması, onun diğer zekâ çeşitlerinde de düşük zekâ katsayısına sahip olacağı anlamı çıkmaz.
Örneğin, bazı çocuklarda “özel okuma güçlüğü” adı verilen bir simge algılama bozukluğu vardır. Bu çocukların kulaktan Öğrenmesi normal olduğu ve konuşmayı zamanında öğrendikleri halde, okumayı ve yazmayı çok yavaş ve geç öğrenirler. Diğer zekâ çeşitlerinde denenmedikleri için yanlışlıkla geri zekâlı damgası yerler.