Hava saydam olduğuna göre, bu sorunun yanıtı hiç de bariz değil!
Göğün neden mavi olduğunun açıklaması, 19. yüzyıl sonunda, İngiliz fizikçi (1904 Nobel Fizik Ödülü sahibi) Lord Rayleigh’den geldi.
1. önemli olgu: Sudaki çember dalgalar gibi ışık da bir dalgadır. Dalganın boyu (dalgaboyu) göz için küçük olduğundan bunu anlamak zor.
2. önemli olgu: Newton’un keşfettiği gibi beyaz ışık, maviden kırmızıya, tüm gökkuşağı renklerini içerir.
3. önemli olgu: Havadaki oksijen/nitrojen molekülleri mavi ışığı kırmızıdan çok daha fazla saptıracak (saçacak) özelliktedir.
Sonuç: Beyaz ışık havanın içinden geçip yere inerken, özellikle mavi ışık yön değiştirir (saçılır). Ortaya, yaygın bir mavi arkaplan çıkar.
Ufukta batan Güneş öa döner çünkü ışık atmosferde daha uzun yol alır. Mavi ışığın %100′ü çıkınca, geriye yalnızca kırmızı kalır.
Atmosferdeki partiküllerin boyu değişirse, göğüs rengi de değişebilir. Volkanik patlamadan kirleticiler, tozlar yayılırsa, gök kızıla döner.
Partiküllerin boyu uygun olsa, Ay bile mavi olur. “Nadiren” anlamına gelen “Ay maviye döndüğünde” sözü buradan geliyor olabilir.
Mars’ın göğü pembe ya da sarı olabilir çünkü rengi belirleyen tek şey, ince atmosfere toz fırtınalarıyla saçılmış partiküllerin boyutudur.
Dünya atmosferinin yukarılarında Güneş ışığını saçacak moleküllerin sayısı azdır. Bu yüzden gök mavi değil, kapkaradır.
Kaynak:
Tek bunu bulabildim.