Arama

Atatürk'ün özellikleri ve bilinmeyen yönleri nelerdir?

Güncelleme: 9 Kasım 2013 Gösterim: 6.804 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Kasım 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
atatürkün özellikleri ve bilinmeyen yönleri nelerdir.
Sponsorlu Bağlantılar
RealEsra27 - avatarı
RealEsra27
Ziyaretçi
9 Kasım 2013       Mesaj #2
RealEsra27 - avatarı
Ziyaretçi
Atatürkün Bilinmeyen Özellikleri

Sponsorlu Bağlantılar
Mustafa Kemal Atatürk hakkında bilinmeyen 30
özelliği;

1.”ATA” LAFINI SEVMEZDİ
“Atatürk” lafını ilk kez donemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında
kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı.Kendisine
“Ata” diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

2.EN SEVDİĞİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en
sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi
ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.

3.EN BÜYÜK HAYALİ DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki
çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

4.BAŞUCU KİTABI “ÇALIKUŞU”YDU
Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca
hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin’in ünlü
“Çalıkuşu” romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden acar,
birkaç sayfa okurdu.

5.KABUL SALONUNDAKI AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. “Fox” adını verdiği köpeği,
Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki
bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin
Cankaya Kosku kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.

6.TAM BİR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu.Klasik Bati
müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7.GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel
olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasına öncülük edebilmek
için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.

8.DOLABINDA LACİIVERTE YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım
giymeyi sevmezdi.

9.ÖLÇÜLERİ
Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının
ilerlemeye başlamasıyla 46′ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan
ayakkabı giyerdi.

10.RUMELİ ŞİVESİ
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli
şivesiyle telaffuz ederdi.

11.HAZİN BİR HİKAYE
Hayatında bir donem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden
sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarının
nerede olduğu bilinmiyor.

12.CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.
Hayatinin çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak
geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği
halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.

13.PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa
çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı
eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

14.KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi.Yataktan kalkar kalkmaz
odasındaki divanin üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini
sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

15.DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları
düzeltmeden rahat edemezdi.

16.HOŞGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tutunu içmeye çalışırken eli
yanmış, “Alin bunu kendi içsin” diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye
çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra “Onu mahkemeye vereceğinize
doğru dürüst sigara içmesini temin edin” dedi.

17.SİGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç
paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk “sekiz” demişti. Doktor bunu günde
bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti:
“Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle
yapacağım”.

18.”BU NASIL HALKÇILIK?”
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün
milletvekillerinden bilet parası almamasına sasırmış nedenini
sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey
sinirlenmiş, “Ne de güzel halkçılık ama” demişti.

19.”LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!”
İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya
geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye
vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: “Adam olmak demektir
hocam, adam olmak!”

20.KURBANLARI BAĞIŞLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz
böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.

21.YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca’yı sonraki yıllarda geliştirdi.
Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de
eklerdi.

22.FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun
sonunda kazandıklarını iade ederdi.

23.KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği
savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.

24.KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ
Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının
duyuyor olmasına sasırmış anılarında bunu esprili bir dille anlatmıştı:
“T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar”.

25.BİR RİCASI BAŞ TACIDIR
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, “Hafız
Hanim benim hatırım için başındaki örtüyü acar mısın?” diye sormuştu. Kadın
bas örtüsünü açarak, Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü.

26.BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo
oynardı.

27.EN BAŞARILI DERS
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere
ilgisi hayatı boyunca sürdü.

28.YAGCILARA GECIT YOK
Yağcılara çok kızardı Bir aksam sofrasında kendisine gereksiz şekilde
iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.

29.SON YILBASI GECESI
1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü
Aras ile bas basa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana
hediye etmişti.

30.KOSKTEKI GUVERCINLIK
Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakicinin ilgilendiği
güvercinliği vardı.

Not: Tüm bu yazı alıntıdır. Yani benim görüş ve düşüncelerimi yansıtmaz. Yorum yaparken buna dikkat ediniz.

Kaynak: Atatürkün Bilinmeyen özellikleri
By_Neşeli - avatarı
By_Neşeli
Ziyaretçi
9 Kasım 2013       Mesaj #3
By_Neşeli - avatarı
Ziyaretçi
BILINMEYEN YÖNLERI ILE ATATÜRK

20.yüzyilin ve Türk Milletinin yetistirdigi en büyük liderlerden biri olan Atamizi, bu sayimizda bilinmeyen yönleri ile arsivlerden, kisilerin anekdotlarindan yararlanarak halkin içinde, günlük yasantisinda, prensipleriyle, davranislariyla tepkileriyle kisaca yasam tarziyla incelemeye çalistik sizler için.

HALKTAN GELEN BIRIYDI

Is basindaki ATATÜRK ile, halk içindeki ATATÜRK, ayri ayri incelendiginde ikincinin birinciyi besledigi görülür. Bu iki zit kisiligi ATATÜRK kadar birbirine yaklastirmis olana tarihte pek rastlanmamistir. Onun eserlerinin ölmezligi de, ruh ve karakterin birlesimi ile kurulmus almasindandir.

Gelecegi essiz bir anlayisla gören büyük ATA, memleket sorunlarini dikkatle tartisir, her siniftan fikir ve is adamlarinin düsüncelerini yoklar, sonra kesin kararlarla ölmez eserini ulusun hizmetine koyardi. "Bizim ilham kaynagimiz, dogrudan dogruya büyük Türk Milletinin vicdani olmustur ve daima da ögle olacaktir" diyen ATATÜRK, yeri geldiginde bir çocukla, bir askerle, bir köylüyle, bir ögrenciyle konusur, gerektiginde onlarla sakalasir anlayis gösterirdi.

Dügün gibi, gazino gibi, halkin eglendigi yerlere habersiz olarak girip, halkin arasina karismayi, dans etmeyi ve milli oyunlara katilmayi çok severdi. Uygar bir insan için, çalismak kadar eglenmenin de bir hak oldugunu anlatmak isterdi.

Ulusun hizmetinde, gündüzlerin ve gecelerin kendine dar geldigi Ulu Önder, ölümün pençesinde bile zamani aramis ve son sözü:

-Saat kaç?... olmustur.

YASAM ÇIZGISIYLE ESSIZDI

Atatürk, ulusumuzun tüm duygularini, özgürlük askini, kahramanligini benliginde toplamis noksansiz bir Türk' tür. Onda insani büyüleyecek bir konusma yetenegi, en uzak gelecegi görebilecek bir sezis gücü vardi. Mustafa Kemal büyüleyici konusmalari, sarsilmaz inanci sayesindedir ki bütün bir toplumu costurmus, davasina inandiracak koca bir vatani kurtarmistir. Evet Atatürk her yönü ile yalniz Türklügün degil, bütün dünyanin tanidigi, saydigi, tarihin seçkin kisilerinden biridir.

Atatürk dahi bir diplomatti,

Uygarlik çevrelerini yöneten ögeleri kendi ögeleri kendi memleketinin çikarlarina göre kullanmasini bilmis, diger toplumlarla iliskilerini en iyi bir biçimde olusturmustur.

Atatürk gerçek bir idealisti,

Pozitif bilimlerle ugrasi Onu hayalden uzaklastiriyordu. Hurafelere düsman düsmandi, yalniz gerçegi seviyordu ilk görev yillarinda istibdadin darbesini yiyerek sürgüne gittigi için erdeme, adalete özgürlüge bagliligi, bir tutku halini almisti.

O savas meydanlarinda essiz kahraman, masa basinda en büyük politikaci, kanun karsisinda hakim, devrimleri ile akillari durduran bir deha idi. Hiçbir toplum onun gibisini yetistirememistir erisilmesi en güç olan yere, kisilerin kalplerine ulasmistir. O, en olumsuz görülen isleri üstün kisiligi ve çalismalari ile olumlu bir sekle sokmus tam bir Türk Ata 'si idi.

Atatürk için sinir ufuk çizgisiydi,

O, yalniz kendi yasadigi zamanda degil, dünya döndükçe örnek bir Türkiye'nin olmasini istiyordu. "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktir, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktir." diyerek bu istegini ortaya koymustur. Surasi apaçik meydandadir ki O, yalniz Türkiye'nin gelecegini çizen lider degil, evrenin gelecegini de etkileyen bir önderdi.

KISISEL ÖZELLIGININ EN ETKIN TARAFI NE IDI?

Atatürk, bütün dünya büyükleri gibi, ruhunda ahenkli bir birligi temsil ederdi. Atatürk, bir gerçekçi idi. Içinde bulundugu durumun dogrularini hesaplar, ama umumi planindan hiçbir fedakarlik yapmaksizin ve yalniz aksiyonlarini icra etmek için zamanin olgunlasmasini beklerdi. Bu sabir sayesindedir ki, ilk bakista olaylar adeta O'nun siparisi üzerine cereyan etmis gibi bir tesir yapardi. Atatürk, azmine uygun bir beden gücüne sahipti.

Yorgunluga dayanikliligi normal insan gücünün çok üstündeydi. Ciddi idi, fakat nükteyi de sever, kendisi de zaman zaman mizah alaninda, tarihe geçebilecek sözler söyler, sözleri ve igneleyici konusmalariyla dikkatleri üzerine çekebilirdi. Ayrica sohbetinin doyumu olmayan bir kisiydi. Her gerçek büyük gibi, sade idi. Sade Atatürk, tesrifatta sikilirdi. Tabi olmayi daima tercih eder gamsizliktan nefret ederdi.

ATATÜRK GERÇEKTEN SERT BIR KISI MIYDI?

Kendisi sert bir kisilige sahip olmaktan ziyade, görünüsü sertti. Yumusak huylu, istikrarli ve düsünceliydi. Fakat kararlarinin uzun ve dikkatli çalismalar sonucu ortaya çikmasindan dolayi, bunlarin mutlaka tahakkukunu isterdi. Gazi; söylediklerinin körü körüne kabul edilmesinden hoslanmaz rakipleriyle çekisip onlarin fikirlerini not etmekten zevk duyardi. Ne kadar can ******, ukalaca olursa olsun, münazaradan hoslanir ve tartistigi rakip önemsi de olsa onu, mantiginin gücüyle ikna etmek için sabaha kadar ugrasirdi. Tartismaya hakim olmadigi ya da sabri tükendigi hallerde bile, masada kendisiyle ayni düsüncede olmayanlara kizmazdi. Kendi aklinin üstünlügüne öylesine güvenirdi ki, kendisinden baska düsünenleri kolayca bagislardi.

Normal zamanlarda geç yatip geç kalkmaya alisikti. Uyandiginda genellikle yatagin üstünde bagdas kurarak geceligini çikarmadan sabah kahvesini ve ilk sigarasini içer, katibini çagirip o günkü isleri konusur, bir gün önce vermis oldugu emirleri tenkit eder, çok defa geri alirdi. Sultanlarin kullandigi "içki içerken verilen ferman ayikken uygulanmaz" sözünü benimsemisti. Sonra tiras olur, bazen mesaj yaptirir, özenle giyinir, çalismaya otururdu. Ama çalismasinin da belli bir düzeni yoktu. Degisik zamanlarda iki gün üst üste yatagina girmedigi olurdu. Yalniz kahve içer, arada bir sicak banyo yaparak durmadan kitaplar okur veya kararlar alirdi. Yorgun göz kapaklarini islak bir tülbentle silerdi.

Her seye karsi titiz olan Gazi, kim gelirse gelsin sofranin iyi kurulmus olmasini isterdi. Tabaklari, örtüyü kendi eliyle düzeltirdi. Önemli kisilerin belli yerleri vardi. Bunun disindaki misafirler istedikleri yerlere oturabilirdi. Yiyecek konusunda ayrim yapmazdi, önüne ne konsa yerdi. Gündüzün çok az yer, özellikle yumurta yemeyi çok severdi.

Yorgunluk nedir bilmezdi. Son zamanlarinda günü gününe uymaz olmustu. Yakin arkadaslari "acaba bu aksam ne halde olacak?" diye birbirlerine sorar olmuslardi.

ATATÜRK NEDEN ÇOCUK SAHIBI OLMAK ISTEMEDI?

Atatürk yaslandikça çocuklari daha çok sevmeye, onlari çevresinde toplamaktan hoslanmaya baslamisti. Bir oglu olmadigi için üzülüyordu. Büyük adamlarin çocuklarinin çogunlukla dejenere olduklarini söylemistir. Atatürk, üstelik babadan ogula kalacak bir iktidar düsüncesine karsi oldugu için de, oglu olmasini siyasal bakimdan sakincali görmüstü.

Bir çok çocugu manevi evlat olarak almis,annesine birakarak egitimlerini saglamisti.bunlar;Zehra,Rukiye,Sabiha ve Nebile idi.Afet Inana ise,egitimini tamamlamak ve ögretmenlik mesleginde ilerlemesini saglamak konusunda yardim telif etmistir.

Afet hanim ise Atatürk`e bakip,ölümüne kadar onunla ilgilenmis,yanindan ayrilmamistir.

ATATÜRK`ÜN EN AGIR SÖZÜ

Atatürk birisine hiddetlendigi zaman söyledigi en agir söz sudur:

"Sasarim akli perisanina be ahmak!"

IDEALINDE ASKERLIKTEN BASKA SEVDIGI MESLEK NE IDI?

Ögretmen ve siyaset adami olmakti.bilahare halka,yeni harfleri ögretirken ögretmen olma istegini de gerçeklestirmistir.

ATATÜRK`ÜN EDEBI KISILIGI

Atatürk`ün münevver bir insan ve devlet adami olarak en çok üzerinde durdugu iki mesele vardi;1.Iyi Hitabet, 2.güzel ve edebi yazi yazmak.O`na göre o zaman edebiyat tedrisati,fikre ve ruha hitabet etmeyen bir sekilde yapilmaktaydi.Halbuki edebiyatin rolü bu degildi.onun daha genis ve sümullü bir hizmet sahasi olmasi gerekirdi.

ATATÜRK`ÜN DIS GÖRÜNÜSÜ VE ÖZEL HAYATI

Atatürk`ün dis görünüsü alisilmis Türk tipine uymazdi.Çogu Türk`ten daha sarisin bir ten rengine,çikik elmacik kemikler,çelik mavisi gözlere.Sahipti yapisi ince, hareketleri ölçülüydü. Bazen düsüncelerini büyük bir açiklikla anlatir,bazen çok az konusurdu. Içinde gerilim kah hirçin bir öfke halinde patlak verir,kah nazik ve sevimli bir ifade içinde yatistirdi.Dis görünüsünde övünç duyar,titiz bir zevkle giyinirdi. Çok yakin dostlarinin yaninda serinlemek bahanesiyle bahçesindeki havuza girerdi.

Halkin alkislarindan kendisine fazla gurur payi çikarmazdi. Yüklendigi görevi yerine getirmek için bu gösterilere ihtiyaci oldugunu da bilirdi.

Huzursuz bir zihindi O'nunkisi. Bati uygarligini XIX. yüzyildan beri Türk liberal düsünüsünü etkilemis olan ilkeleriyle benimsemisti. Baskalarinin fikirlerini alip kendisine göre degistirir ve benimserdi. Ama düsünüsünün temeli daima mantiga ve sagduyuya dayanirdi. Teorileri süpheyle karsilar, tecrübeli metotla hareket ederdi. "Istenilen amaca adim adim" ilerleyebilmek için yaratilistan sabirsiz olan tabiatina gem vurmasini bilir, gene de bu "adimlar"i süratle atardi.

GÜN ISIGINA DOGRU

Karanlik bir gecede yollarini kaybeden gemiler, kutup yildizina bakarak, onun isigi altinda yollarini bulurlar. Yaklasik üç çeyrek yüzyil evvel karanlik bir gecede yollarini kaybeden gemiler gibi olan Türk Milleti, Atatürk'ün bu essiz isigi ile yolunu bulmus, bu isigi takip ederek karanliktan kurtulmustur. Bugün gün isiignin en parlak noktasina henüz erisemedik. Mustafa Kemal Atatürk, inkilap ve devrimleri ile bu isigi yakti. Simdi Türk Milleti, içindeki bu inançla günün en parlak noktasina yani yine O'nun deyimiyle "Yüksek Idealimiz"e kavusma yolundadir. Basari, onu büyük sebatla takip edip, yilmadan ona ulasmak isteyenlerindir.
Yrdım ettiysem ne mtlu bnaMsn CoolMsn CoolMsn CoolMsn GrinMsn WinkMsn WinkMsn WinkMsn WinkMsn Thinking
Kaynaklar:

- Atatürk'ün Yüzyili Özel Yükselis Koleji Yayinlari

- Atatürk Denizinden Damlalar - Behçet Kemal Çaglar

- Atatürk ve Edebiyat - Sadi Borak
Intersect - avatarı
Intersect
VIP VIP Üye
9 Kasım 2013       Mesaj #4
Intersect - avatarı
VIP VIP Üye
Atatürk’ün Kişiliği ve Özellikleri


1- Vatan ve Millet Sevgisi
Atatürk, vatanı ve milleti için yaptıklarını hiçbir zaman yeterli görmemiş, vatanına ve milletine olan sevgisinin büyüklüğünü “Ben, gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim.” sözleriyle dile getirmiştir.
Atatürk’ün yurtseverliği, Türk milletine olan saygı ve sevgisinden kaynaklanmaktadır. Ona göre Türk milleti yüksek bir karaktere sahip zeki, çalışkan birlik ve beraberlik içinde güçlükleri yenmesini bilen bir milletti.
Bir gün yabancı bir büyükelçinin, Atatürk’e Büyük İskender ile aynı bölgede doğduğunu hatırlatması üzerine Atatürk, şu cevabı verir: “Benzeyiş o noktada durur. İskender cihanı fethetti; ben etmedim. İskender cihanı fethederken kendi vatanını unuttu; ben hiçbir zaman vatanımı unutmayacağım.” (1)


2- Mantıklı ve Gerçekçi Oluşu
Atatürk’ün en belirgin yönlerinden biri de işlerinde mantık kurallarının dışına çıkmaması, her sorunun çözümünde mantık kurallarına göre hareket etmesidir. Atatürk’ün ortaya koyduğu bütün eserlerinin temelinde mantık ve akılcılık vardır. “Akıl ve mantığın çözümlemeyeceği mesele yoktur.” diyen Büyük Önder Atatürk, “Bizim akıl, mantık, zekâ ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilleridir.” (2) sözleriyle yaşamında attığı her adımda akıl ve mantığın nasıl kullanıldığını dile getirmiştir.
Atatürk`ün yaptığı inkılaplar incelendiğinde, bunların mantık ve akılcılığın üstünlüğünden kaynaklanarak gerçekleştirildiği kolayca anlaşılabilir.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra, Bursa’da öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmada, “Bugün eriştiğimiz nokta gerçek kurtuluş noktası değildir... Kurtuluş, cemiyetteki hastalığı ortaya çıkarmak ve iyileştirmekle elde edilir... Fikirler manasız ve mantıksız safsatalarla dolu olursa o fikirler hastadır. Aynı şekilde toplumsal hayat akıl ve mantıktan uzak, zararlı birtakım inanış ve geleneklerle dolu ise cemiyet felce uğrar...” (3) demiştir.


3- Düşünce Ufkunun Geniş Olması
Atatürk, en zor anlarda dahi, sorunlara çözümler bulan ve bunları başarıyla uygulayabilen geniş bir düşünce ufkuna sahipti. Bu özelliğiyle kimsenin hayal dahi edemediği işleri başarmış, olayların akışına uyan ve buna göre davranan bir kişi olarak değil, aksine olayları kendi görüşüne ve düşüncesine göre biçimlendiren bir önder olarak karşımıza çıkmıştır.
Atatürk, geniş bir düşünce ufkuna sahip olduğunu, askerî ve siyasi alanda gerçekleştirdiği işler ve inkılaplarla ortaya koymuştur. Çanakkale ve Sakarya savaşlarında uyguladığı savaş taktikleri, onun askerî dehasının bir göstergesidir. Ayrıca yeni Türk alfabesinin ve uluslararası ölçü birimlerinin kabulü gibi sosyal ve kültürel alanda gerçekleştirdiği inkılaplar, Atatürk’ün geniş düşünce ufkunun boyutlarını gösteren örneklerdir.
Atatürk’ün gerçekleştirdiği her eserde geniş bir düşünce ufkuna sahip olduğunu görmek mümkündür. Bu konuda şu örnek verilebilir: Sakarya Savaşı’nın en zor günleridir. Ordunun kuzey-güney istikametindeki cephesi, düşman saldırısı sonucu doğu-batı istikametine dönmüş ve Ankara yolu, Yunan ordusuna açık duruma gelmişti. İşte, Atatürk böyle zor bir durumda, orduya verdiği emrinde şöyle diyordu: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaş kanıyla ıslanmadıkça düşmana terk edilemez...” Atatürk’ün, olağan üstü düşünce kabiliyetinin sonucu olarak, yapılan bu yeni savunma yöntemiyle düşman yenilgiye uğratılmış, Sakarya Savaşı kazanılmıştır.


4-İdealist Oluşu
Atatürk’ün en büyük tutkusu, bütün gücüyle milletine yararlı olmaktı. Kendisindeki sorumluluk duygusunu şu şekilde tanımlardı: “Hizmet edenler, vazifelerini ifa etmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır.” (4) “Kalp ve vicdanında manevi ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir kıymeti yoktur.” (5)
Bir gün “En büyük eseriniz hangisidir?” sorusuna şöyle cevap verir: “Benim yaptığım işler, biri diğerine bağlı ve gerekli olan şeylerdir. Fakat, bana yaptıklarımdan değil, yapacaklarımdan bahsediniz.” Msn Demon
Atatürk’ün idealizmi vatan ve millet sevgisinden doğuyordu. Öğrenciliğinden beri, tüm davranışlarında bu özelliği dikkat çekmiştir. Harp Akademisini bitirdikten sonra: “Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi mutluluğunu, memleketin ve milletin mutluluk ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.” (7) diyordu.


5-İleri Görüşlülüğü
“Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi yetmez. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi gereklidir.” Msn Note diyen Atatürk, son derece ileri görüşlü bir önderdi. Her konuyu en geniş şekilde düşünmeyi, incelemeyi ve hesaplamayı kendine ilke edinmişti.
Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na atandığında bu görevi kendisine devreden Alman Generali Liman Von Sanders’in, “Yenildik. Bizim için her şey bitti” sözlerine karşı; “Savaş, müttefiklerimiz için bitmiş olabilir. Ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istiklalimizin savaşı, ancak şimdi başlıyor.” cevabını vermiştir.
Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne diğer bir örnek, 1932’de Amerikalı General Mac Arthur’la yaptığı görüşmede, 1939’da çıkacak ve 1945 yılına kadar devam edecek olan İkinci Dünya Savaşı’nın hangi nedenlerden çıkacağını, savaşın gelişimini ve sonuçlarının nasıl olacağını söylemesidir.


6- Önder Oluşu
Atatürk’ün özelliklerinden biri de büyük bir önder olmasıdır. Önderlik, Atatürk’ün hayatının her döneminde daima ön plana çıkan bir özelliği olmuştur. Aynı zamanda O, insanlık tarihinin yetiştirdiği önde gelen büyük devlet adamlarından biridir.
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Atatürk, Türk milletinin bu en zor günlerinde, bir önder olarak izlenmesi gereken yolu şöyle göstermişti: “Türk’ün onuru, kendine güveni ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulusun, tutsak yaşamaktansa yok olması daha iyidir. Öyleyse, ya bağımsızlık, ya ölüm!” (9)
Atatürk, Millî Mücadele’de millî birliği ve dayanışmayı sağlayan büyük bir liderdir. Savaş alanlarının efsanevi bir komutanıdır. Bunun en açık örneği; Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında kazandığı zaferdir. Atatürk, Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından sonra, birçok kimsenin her şeyin bittiğini sandığı anda, Millî Mücadele’nin önderi olmuştur. O, Millî Mücadele’nin her aşamasında bulunarak Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandırmıştır. Türk milleti, Atatürk’ün önderliğinde, düşmana karşı verdiği mücadeleyi kazanarak bağımsızlığına kavuşmuştur.


7- İnkılapçılığı
Atatürk’ün, en önemli yönlerinden biri de inkılapçı bir kişi olmasıdır. Atatürk’ün inkılapçılık anlayışı, zamanına göre geri kalmış kurumların ortadan kaldırılması ve yerine ilerlemeyi, gelişmeyi kolaylaştıracak ve geliştirecek kurumların getirilmesi esasına dayanır. Atatürk, bu durumu şu sözleriyle ifade etmektedir: “İnkılap, var olan müesseseleri zorla değiştirmek demektir. Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni müesseseleri koymuş olmaktır.” (10)
Atatürk’e göre uygarlık dünyasındaki yerimizi kaybetmemek, ona ayak uydurabilmek için “İnkılabın temellerini her gün derinleştirmek, kuvvetlendirmek lazımdır.” Zira “Medeni dünya çok ileridedir. Buna yetişmek, o medeniyet çemberine girmek mecburiyetindeyiz.” (11)
Atatürk’ün inkılapçılık anlayışı, durağan olmayıp sürekli yenileşmeyi ve gelişmeyi öngörmektedir. Bu anlayış doğrultusunda toplumun dönemin gereklerine göre çağdaşlaştırılması, en önemli hedefler arasında yer almaktadır.


8- Birleştirme ve Bütünleştirme Gücü
Millî birlik ve beraberlik, milletimizin sevinçte ve tasada ortak hareket etmesidir. Atatürk’ün en önemli özelliklerinden biri de halkı düşünceleri etrafında toplayarak sağladığı millî birlik ile Kurtuluş Savaşı’nı başarıya ulaştırmasıdır. Millî birlik ve beraberliğin milletimiz için önemini ise Atatürk: “Türkiye halkı ırksal veya dinsel ve kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı karşılıklı hürmet ve fedakârlık hisleri ile dolu ve kaderi, geleceği ve menfaatleri ortak olan bir toplumdur.” (12) sözleriyle açıklamıştır.
Kaynakça:
(1) Ahmet Köklügiller, Atatürk’ün İlkeleri ve Düşünceleri, İstanbul, 1978, s. 23
(2) Atatürkçülük, (3. Kitap), İstanbul, 1997, s. 108
(3) Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt 2, 2. Baskı, Ankara, 1959, s. 16
(4), (5), Msn Demon, (7) Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, (Derleyen Nimet Unan), Cilt 2, 2. Baskı, Ankara, 1959
Msn Note Ahmet Köklügiller, Atatürk’ün İlkeleri ve Düşünceleri, Kaya Yayınları, İstanbul, 1988, s. 32
(9) Atatürk, Söylev (Nutuk) I, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1963, s. 9
(10), (11) Atatürkçülük, Atatürkçü Düşünce Sistemi (3. Kitap), İstanbul, 1997, s. 50
(12) Atatürkçülük, Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, (1. Kitap), İstanbul, 1997, s. 53




Kaynak: Atatrkn Kiilii ve zellikleri
Yok bir şey iyiyim. Sadece ölü olmayı tercih ederdim.

Benzer Konular

6 Kasım 2013 / Ziyaretçi Cevaplanmış
28 Eylül 2014 / Misafir Soru-Cevap
7 Aralık 2009 / Misafir Soru-Cevap
10 Kasım 2012 / Misafir Arşive Kaldırılan Konular