Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca eylemlerin sonuçlarıyla değerlendiren ve onlara yalnızca fayda açısından bakan akıma pragmatizm denir. Pragmatizmin kurucusu Amerikalı filozof William James'tir. Diğer önemli temsilcileri S. Pierce, J. Dewey ve C. Schiller'dir.
Sponsorlu Bağlantılar
(1) William James (1842-1942) James'e göre bütün kuramlar, bütün bilgiler, insan yaşamına katkı yaptıkları, insanın amacına yardımcı oldukları zaman doğrudur. Kuramlar, gerçekten somut bir yarar sağladıkları sürece anlamlıdır. James, mutlak ve değişmez hiçbir sonuç öne sürmez ve düşüncede kendisine hareket noktası olarak sonucu seçer. Ona göre bilimde, felsefede, teolojide hiçbir tanım ya da formül son ve değişmez değildir. Bundan dolayı insanı ve dünyayı konu alan kuramların anlamları yalnızca onların problemleri çözme kapasitelerinde aranmalıdır. Dolayısıyla James'e göre bir kuramın, bir düşüncenin anlamı, söz konusu kuram ya da düşüncenin işe yararlılığıyla belirlenir. James'e göre din, tümüyle doğrudur ve din konusunda, dinin sonuçlarına bakarak hüküm vermek gerekir. James'e göre din her durumda yararlı bir varsayımdır. Çünkü din, sayesinde, insanların manevi yaşamları gelişmekte, insanlar yaşamlarına anlam katabilmektedirler.
(2) John Dewey (1859-1950) Dewey'e göre bir düşüncenin doğruluğu, bu düşüncenin işe yararlılığına bağlıdır. Dewey, bilimsel yasa, kuram ve kavramları birer alet olarak gördüğü için onun öğretisine aynı zamanda enstrümentalizm (araççılık) da denir. Dewey'e göre birer alet olan bilimsel yasa ve kuramlar, başarılı olursa yani uygulamada bir işe yararsa doğrudur. Onlar başarılı olmazsa yani uygulamada bir işe yaramazsa yanlıştır. Ona göre düşünceler, bir problem ile karşı karşıya kalındığında ortaya çıkan tedirginliği, söz konusu problemi çözmenin verdiği doyuma dönüştürmenin araçlarıdır.