Arama

5 yaşındaki kızım dişçiye gitmek istemiyor, onu dişçiye götürmek için ne yapmalıyım?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 1 Temmuz 2014 Gösterim: 2.287 Cevap: 1
Ayşem - avatarı
Ayşem
Ziyaretçi
22 Haziran 2014       Mesaj #1
Ayşem - avatarı
Ziyaretçi
Lütfen yardım edin 5 yaşındaki kızım dişçiye gitmek istemiyor lütfen yardım edin lütfen her yolu denedik
EN İYİ CEVABI Efulim verdi
İnceleyiniz;
Alıntı


Sponsorlu Bağlantılar
Diş hekimi fobisi nasıl yenilir?

En çok korkulan şeylerden birisi diş hekimi koltuğuna oturmaktır. Ama bu korkuyu yenmek mümkün.

En çok korkulan şeylerden birisi diş hekimi koltuğuna oturmaktır. Ülkemizde çok yaygın olan dentafobia'nın farklı sebepleri nelerdir?

Bu konuda eskiden yaşanan olumsuz olaylar kişilerin son noktaya gelmedikçe dişçiye gitmelerine engel olmaktadır. Bu konuda ilk yapılması gerekenlerden birisi diş hekimlerinin hastaları ile iyi iletişim içinde olmaları ve kendilerine güveni sağlayarak hastaya emniyetteyim duygusunu yaşatabilmeleridir.

Diş hekimi Aysın Kızılkaya "Pek çok insan dişlerini sevdiği halde diş hekimine gitmekten nefret ettiğini, bu duygunun giderilmesini başardıklarında ailenin diğer üyelerinin de kolaylıkla hekime geldiğini tespit ettiklerini" belirtiyor.

Diş ve ağız sağlığının öneminin giderek daha iyi anlaşıldığını ancak 'diş hekimi fobisi'nin yenilmesi konusunda henüz yeterli bir noktaya gelinemediğini söylüyor. Dr. Ayşın Kızılkaya bu durumu yaşayan insanların anlaşılması gerektiğini ve bunun hiçte zor olmadığını belirtiyor. Kızılkaya, güzel bir gülüşe, sağlıklı beslenmeye neden olan dişlerin herkes tarafından sevildiğini anlatıyor ve o dişlere kelimenin tam anlamıyla ihtiyacımız olduğunun bilindiğini ancak hastaların diş hekimlerini ellerinde sivri aletlerle dolaşan, dişleri kurcalayıp, kanırtan, çekip çıkaran haklarında korku ve endişe duyulan kişiler olarak gördüklerini belirtiyor. Hastalarının dişçi koltuğuna oturmadan önce neler düşündüğümüzü, yapmayı planladığımız tedavinin ne olduğunu ve aşamalarını hastaya anlatmamızın korkuları giderdiğini ve güveni sağladığını belirtiyor. Bilgisayar ekranından hastaya dişlerinin gösterilerek üzerinde bilgi verilmesinin de olumlu karşılandığını ve tedaviye destek sağladığını belirtiyor. Bunların iyi anlatılması sonrasında hastalarımız 'evet sevgili dişlerimi kaybetmem gerekir' düşüncesini ortaya koyduklarını belirtiyor.

Kızılkaya "diş hekiminden nefret ederim''diyen pek çok hastanın olduğunu ve bu fikrin çoğu kez çocuklukta ya da daha sonra yaşanmış kötü bir deneyim sonucunda oluştuğuna dikkat çekiyor. Kızılkaya esas sorunun hastaların diş hekimi tarafından dişlerine ve dişetlerine ne yaptıklarını anlamamasından kaynaklanan bir güvensizlik sonucunda oluşan korku olduğuna dikkat çekiyor. Güvensizliğin insanda korku ve endişe, utanıp sıkılma ve klostrofobi duyguları yaratabildiğini belirten Kızılkaya bu kişilerin muayenehanelerde olumlu bir deneyim yaşayabilmesi için önerilerde bulundu:
1-Diş hekimini ve ekibini sevmeleri, güvenmeleri,
2-Bütün kontrolü ellerinde tutabileceklerine tamamen inanmaları,
3-Hiç ağrı duymayacakları ya da iyi bir şekilde uyuşturulacaklarından emin olmaları,

Kızılkaya diş hekimlerinin hastaların korkusunu yenme konusunda kendilerini geliştirmeleri ve bunu önemsemeleri gerektiğini savunuyor. Kızılkaya'ya göre hekim hastaya bu güveni verebiliyorsa artık hasta kazanılmış demektir. Hekimin tüm tedavi yöntemlerini hastanın korku sorununu çözdüğü için artık rahatlıkla uygulayabileceğini ve bu nedenle sağlık dişlere sahip olan kişilerin ülkemizde de çoğalacağına inandığını söyledi.

Çocukların neden diş hekimi koltuğuna oturmaktan korktukları konusunda görüşüne başvurduğumuz Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ahmet Çevikaslan şu görüşlere yer verdi:

Diş hekimi koltuğu, ya da bilinen toplumsal adıyla "dişçi koltuğu" kavramı özellikle çocuklar söz konusu olduğunda akıllarda iyi bir yer etmiyor. Bunun anlaşılabilir nedenleri var. Bir kere çocuklarda beden bütünlüğüne dışarıdan gelecek her türlü müdahale ciddi korku ve savunma yaratır. Yapılan bütün tıbbi işlemlerde 6 yaşından küçük çocukları ikna etmek kolay değildir. Üstelik yapılan müdahale ağza, yanına bedenin iç bölgesine olduğu için ve genellikle de ele alınan cihazlarla yapıldığı için ve çocuk da gözleriyle görmediği için korku kat be kat artacaktır.
Çevikaslan'ın dikkat çektiği başka bir hususta ağız içi ve diş hastalıklarının yoğun acı veren durumlar olması ve diş hekimine de çoğunlukla acil durumlarda gidilmesi… Diş hekiminin yaptığı işlem, zaten var olan acının üzerine korkutucu bir işlemle gidip tedirginliği daha da pekiştirmektedir.
Dr. Ahmet Çevikaslan diş hekimi denildiğinde genellikle "diş çekme" gibi hoş olmayan çağrışımlar yaratabilecek düşüncelerin akla gelmesinin de korkuyu beslediğini belirtiyor. Bu çağrışım da çocuktaki korkuyu pekiştirebiliyor. Onun için küçük çocuklara; çocuğun yanında güvendiği birisinin destek olması, çocuğun önceden ilaç desteği ile rahatlatılması, uygun durumlarda tedavinin basamaklı yapılması gibi önlemler yararlı olabilir. 6 yaşından büyük çocuklar acı ve korku ile başa çıkmayı nispeten daha iyi becerir ancak sancıyı ve tedirginliği içten içe yaşar. Bu çocukların, yapılacak işlemlerle ilgili önceden bilgilendirilmesi yerinde olur.
Çocuk psikiyatristi Çevikaslan, dişçi koltuğu korkusunun bir de sosyal öğrenme boyutunun varlığına dikkat çekiyor be bunun göz ardı edilmemesini öneriyor. Çocuk; anne baba, arkadaş grubu ve yakın çevrenin tepkilerini beynine kaydeder, bu korkunun koşullanma yoluyla öğrenilmesidir. Yani dişçi koltuğu korkusu, toplumumuzda "matematik korkusu, iğne korkusu, polis korkusu, okul korkusu" vb gibi sosyal öğrenme ile öğrenilen korkulardan birisidir aynı zamanda.
Diş hekimi korkusunun yenilmesi için aile büyüklerin de görev düşmektedir. Çocuğun korkusunu yenmesi için hastalarından önce çocuğu ziyarete getirmelerini istediğini belirten diş hekimi Ayşın Kızılkaya bunun çok yararlı olduğunu gördüklerini belirtiyor. Diş hekimleri ile iyi ilişki geliştirebilen ailelerin çocuklarının diş ve ağız sağlığı konusunda daha şanslı olduğuna vurgu yapan Kızılkaya kendilerinin ailenin dostu olduğunun unutulmamasını sözlerine ekliyor.

Alıntı

UĞUR İLYAS CANBOLAT


Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
1 Temmuz 2014       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
İnceleyiniz;
Alıntı


Sponsorlu Bağlantılar
Diş hekimi fobisi nasıl yenilir?

En çok korkulan şeylerden birisi diş hekimi koltuğuna oturmaktır. Ama bu korkuyu yenmek mümkün.

En çok korkulan şeylerden birisi diş hekimi koltuğuna oturmaktır. Ülkemizde çok yaygın olan dentafobia'nın farklı sebepleri nelerdir?

Bu konuda eskiden yaşanan olumsuz olaylar kişilerin son noktaya gelmedikçe dişçiye gitmelerine engel olmaktadır. Bu konuda ilk yapılması gerekenlerden birisi diş hekimlerinin hastaları ile iyi iletişim içinde olmaları ve kendilerine güveni sağlayarak hastaya emniyetteyim duygusunu yaşatabilmeleridir.

Diş hekimi Aysın Kızılkaya "Pek çok insan dişlerini sevdiği halde diş hekimine gitmekten nefret ettiğini, bu duygunun giderilmesini başardıklarında ailenin diğer üyelerinin de kolaylıkla hekime geldiğini tespit ettiklerini" belirtiyor.

Diş ve ağız sağlığının öneminin giderek daha iyi anlaşıldığını ancak 'diş hekimi fobisi'nin yenilmesi konusunda henüz yeterli bir noktaya gelinemediğini söylüyor. Dr. Ayşın Kızılkaya bu durumu yaşayan insanların anlaşılması gerektiğini ve bunun hiçte zor olmadığını belirtiyor. Kızılkaya, güzel bir gülüşe, sağlıklı beslenmeye neden olan dişlerin herkes tarafından sevildiğini anlatıyor ve o dişlere kelimenin tam anlamıyla ihtiyacımız olduğunun bilindiğini ancak hastaların diş hekimlerini ellerinde sivri aletlerle dolaşan, dişleri kurcalayıp, kanırtan, çekip çıkaran haklarında korku ve endişe duyulan kişiler olarak gördüklerini belirtiyor. Hastalarının dişçi koltuğuna oturmadan önce neler düşündüğümüzü, yapmayı planladığımız tedavinin ne olduğunu ve aşamalarını hastaya anlatmamızın korkuları giderdiğini ve güveni sağladığını belirtiyor. Bilgisayar ekranından hastaya dişlerinin gösterilerek üzerinde bilgi verilmesinin de olumlu karşılandığını ve tedaviye destek sağladığını belirtiyor. Bunların iyi anlatılması sonrasında hastalarımız 'evet sevgili dişlerimi kaybetmem gerekir' düşüncesini ortaya koyduklarını belirtiyor.

Kızılkaya "diş hekiminden nefret ederim''diyen pek çok hastanın olduğunu ve bu fikrin çoğu kez çocuklukta ya da daha sonra yaşanmış kötü bir deneyim sonucunda oluştuğuna dikkat çekiyor. Kızılkaya esas sorunun hastaların diş hekimi tarafından dişlerine ve dişetlerine ne yaptıklarını anlamamasından kaynaklanan bir güvensizlik sonucunda oluşan korku olduğuna dikkat çekiyor. Güvensizliğin insanda korku ve endişe, utanıp sıkılma ve klostrofobi duyguları yaratabildiğini belirten Kızılkaya bu kişilerin muayenehanelerde olumlu bir deneyim yaşayabilmesi için önerilerde bulundu:
1-Diş hekimini ve ekibini sevmeleri, güvenmeleri,
2-Bütün kontrolü ellerinde tutabileceklerine tamamen inanmaları,
3-Hiç ağrı duymayacakları ya da iyi bir şekilde uyuşturulacaklarından emin olmaları,

Kızılkaya diş hekimlerinin hastaların korkusunu yenme konusunda kendilerini geliştirmeleri ve bunu önemsemeleri gerektiğini savunuyor. Kızılkaya'ya göre hekim hastaya bu güveni verebiliyorsa artık hasta kazanılmış demektir. Hekimin tüm tedavi yöntemlerini hastanın korku sorununu çözdüğü için artık rahatlıkla uygulayabileceğini ve bu nedenle sağlık dişlere sahip olan kişilerin ülkemizde de çoğalacağına inandığını söyledi.

Çocukların neden diş hekimi koltuğuna oturmaktan korktukları konusunda görüşüne başvurduğumuz Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ahmet Çevikaslan şu görüşlere yer verdi:

Diş hekimi koltuğu, ya da bilinen toplumsal adıyla "dişçi koltuğu" kavramı özellikle çocuklar söz konusu olduğunda akıllarda iyi bir yer etmiyor. Bunun anlaşılabilir nedenleri var. Bir kere çocuklarda beden bütünlüğüne dışarıdan gelecek her türlü müdahale ciddi korku ve savunma yaratır. Yapılan bütün tıbbi işlemlerde 6 yaşından küçük çocukları ikna etmek kolay değildir. Üstelik yapılan müdahale ağza, yanına bedenin iç bölgesine olduğu için ve genellikle de ele alınan cihazlarla yapıldığı için ve çocuk da gözleriyle görmediği için korku kat be kat artacaktır.
Çevikaslan'ın dikkat çektiği başka bir hususta ağız içi ve diş hastalıklarının yoğun acı veren durumlar olması ve diş hekimine de çoğunlukla acil durumlarda gidilmesi… Diş hekiminin yaptığı işlem, zaten var olan acının üzerine korkutucu bir işlemle gidip tedirginliği daha da pekiştirmektedir.
Dr. Ahmet Çevikaslan diş hekimi denildiğinde genellikle "diş çekme" gibi hoş olmayan çağrışımlar yaratabilecek düşüncelerin akla gelmesinin de korkuyu beslediğini belirtiyor. Bu çağrışım da çocuktaki korkuyu pekiştirebiliyor. Onun için küçük çocuklara; çocuğun yanında güvendiği birisinin destek olması, çocuğun önceden ilaç desteği ile rahatlatılması, uygun durumlarda tedavinin basamaklı yapılması gibi önlemler yararlı olabilir. 6 yaşından büyük çocuklar acı ve korku ile başa çıkmayı nispeten daha iyi becerir ancak sancıyı ve tedirginliği içten içe yaşar. Bu çocukların, yapılacak işlemlerle ilgili önceden bilgilendirilmesi yerinde olur.
Çocuk psikiyatristi Çevikaslan, dişçi koltuğu korkusunun bir de sosyal öğrenme boyutunun varlığına dikkat çekiyor be bunun göz ardı edilmemesini öneriyor. Çocuk; anne baba, arkadaş grubu ve yakın çevrenin tepkilerini beynine kaydeder, bu korkunun koşullanma yoluyla öğrenilmesidir. Yani dişçi koltuğu korkusu, toplumumuzda "matematik korkusu, iğne korkusu, polis korkusu, okul korkusu" vb gibi sosyal öğrenme ile öğrenilen korkulardan birisidir aynı zamanda.
Diş hekimi korkusunun yenilmesi için aile büyüklerin de görev düşmektedir. Çocuğun korkusunu yenmesi için hastalarından önce çocuğu ziyarete getirmelerini istediğini belirten diş hekimi Ayşın Kızılkaya bunun çok yararlı olduğunu gördüklerini belirtiyor. Diş hekimleri ile iyi ilişki geliştirebilen ailelerin çocuklarının diş ve ağız sağlığı konusunda daha şanslı olduğuna vurgu yapan Kızılkaya kendilerinin ailenin dostu olduğunun unutulmamasını sözlerine ekliyor.

Alıntı

UĞUR İLYAS CANBOLAT


Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

22 Haziran 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
1 Temmuz 2017 / Misafir Cevaplanmış
29 Ekim 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
27 Aralık 2010 / Misafir Soru-Cevap