Vatandaşlık, yurttaşlık olarak da bilinir.
Kişiler ile devlet arasında anayasa ve yasalarla tanımlanmış karşılıklı hak ve ödevlere dayanan bağ.
Sponsorlu Bağlantılar
Vatandaşlık genel olarak doğumla (asli vatandaşlık) ya da sonradan (müktesep vatandaşlık) kazanılır. Vatandaşlığın kazanılmasında “nesep” ya da “doğum yeri” esaslarından hareket edilir. Doğumla kazanılan vatandaşlık doğum anından başlayarak geçerli sayılır. Vatandaşlığın sonradan kazanılması evlenme, evlat edinme, yetkili makam kararı, arazi terki ya da ilhakı, göçmenlik, ahali mübadelesi gibi nedenlere dayanır. Bu yollardan biriyle kazanılan vatandaşlık, kazanıldığı andan başlayarak geçerlidir; geriye etkili olamaz. Vatandaşlığın kaybı ise çeşitli durumlarda ortaya çıkar ve buna ilişkin düzenlemeler ülkeden ülkeye bazı farklılıklar gösterir.
Türk hukuk sisteminde vatandaşlık yasa, yetkili makam kararı ya da seçme yoluyla kazanılır. Vatandaşlığın yasa yoluyla kazanılması nesep, doğum yeri ve evlenme nedenlerinden birine dayanır. Türk anadan doğan ya da Türk babadan olan çocuklar Türk vatandaşıdır. Yabancı anadan evlilik dışında doğan çocuklar, nesep bağıyla bir Türk vatandaşına bağlanırlarsa, doğumlarından başlayarak Türk vatandaşı sayılırlar.
Türkiye’de doğan ve vatandaşlığını ana babasından doğumla kazanamayan çocuklar, doğumlarından başlayarak Türk vatandaşı olurlar. Bir Türkle evlenen yabancı kadın Türk vatandaşlığına geçmek istediğini bildirir, vatansız kalır ya da evlenmekle eski vatandaşlığını kaybederse kendiliğinden Türk vatandaşlığını kazanır. Vatandaşlığın yetkili makam kararıyla kazanılması, Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlığa alma yoluyla gerçekleşir. Vatandaşlığın seçme yoluyla kazanılması, Türk vatandaşlığını kaybeden küçükler ve kadınlar için söz konusudur. Ana ya da babalarına bağlı olarak vatandaşlıklarını kaybeden küçükler, reşit olmalarından başlayarak bir yıl içinde Türk vatandaşlığını seçebilirler. Evlenmeyle Türk vatandaşlığından ayrılan kadınlar da evliliklerinin sona ermesinden başlayarak üç yıl içinde Türk vatandaşlığına dönebilirler.
Türk hukuk sisteminde vatandaşlığın kaybı değişik durumlar için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bir yabancıyla evlenen Türk kadını, kocasının vatandaşlığını seçerse Türk vatandaşlığını kaybeder. Temyiz gücüne sahip ve reşit Türk vatandaşları, muvazzaf askerlik hizmetini yapmış olmak ya da yapmış sayılmak, herhangi bir nedenle yabancı devlet vatandaşlığını kazanmış olmak ya da başka bir devlet vatandaşlığını kazanacağına ilişkin inandırıcı belirtiler bulunmak koşuluyla Bakanlar Kurulu’ndan gerekli izni alarak Türk vatandaşlığından çıkabilirler. Bu yoldan vatandaşlıktan çıkma, eşin vatandaşlığını etkilemez. Buna karşılık küçük çocuklar, belli durumlarda vatandaşlıktan çıkan ana ya da babalarıyla birlikte Türk vatandaşlığını kaybederler.
1981’de yapılan bir yasa değişikliğiyle Türk hukukuna çifte vatandaşlık uygulaması da getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre yabancı bir devletin vatandaşlığını kazanan kişiler Türk vatandaşlığını da koruyabilirler. İzin almaksızın kendi istekleriyle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazananlar, Türkiye’nin çıkarlarına aykırı olarak yabancı bir devletin hizmetinde bulunanlar, askerlik görevini çeşitli nedenlerle yerine getirmeyenler, yurtdışında oturup beş yıldan fazla bi süre kendilerini Türk konsolosluklarına tescil ettirmeyenler ve yurtdışında devletin iç güvenliğini bozucu eylemlerde bulunanlar, Bakanlar Kurulu’nun verdiği vatandaşlığı kaybettirme kararıyla Türk vatandaşlığından çıkmış sayılırlar. Vatandaşlığı kaybettirme kararı eş ve çocukları etkilemez, gerektiğinde ilgilinin malları tasfiye edilebilir. Yurtdışında bulunan bir Türk vatandaşının, Türkiye aleyhinde etkinlikler göstermesi, bu etkinliklerden dolayı hakkında ceza kovuşturması yapılamaması ve Türkiye’ye dönme çağrısına uymaması durumunda vatandaşlıktan çıkarma yoluna gidilir. Eş ve çocukları etkilemeyen vatandaşlıktan çıkarma karan, ilgili kişi hakkında ise mallarının tasfiyesi, Türkiye’ye koşullu gelebilme ve vatandaşlığa yeniden alınmama gibi sonuçlar doğurur.
Her ne biçimde olursa olsun, Türk vatandaşlığını kaybeden kişiler kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tabi tutulurlar. İkamet, gayrimenkul edinme, miras ve çalışma gibi konularda ancak Türk yasalarının yabancılara tanıdığı haklardan yararlanabilirler.
Kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Baturalp; 19 Ağustos 2017 11:38
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (: