Yunanistan

resmi adı HELEN CUMHURİYETE Yunanca ELLÂS ya da ELLİNİKI DİMOKRATIA,
Sponsorlu Bağlantılar
Adalarla birlikte toplam yüzölçümü 131.957 km2’dir. Güneybatıda lon Denizi, güneyde Akdeniz, doğuda Ege Denizinin kuşattığı bir yarımadadan oluşan asıl anakara bölümü, kuzeybatıdan doğuya doğru sırasıyla Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan ve Türkiye ile çevrilidir. Genellikle İon Adaları ve Ege Adaları olarak iki grupta toplanan çok sayıda adayı da kapsar. Bu adaların en büyüğü olan Girit (Krfti) anakaranın güneydoğu açıklarında yer alır. Üç kıtadan gelen yolların buluştuğu bir kavşak noktası olarak Antik Çağda güçlü ve zengin bir uygarlığa beşiklik eden Yunanistan, tarihsel ve kültürel bakımdan eski Helen dünyasının bir uzantısı sayılmakla birlikte çok değişik öğelerin iç içe geçtiği ilginç ve özgün bir mirasın izlerini taşır. Tarihteki iniş ve çıkışlarla çetin bir uluslaşma süreci içinde biçimlenen Yunan kimliğinin ayırt edici özellikleri, dünyanın uzak köşelerine kadar dağılarak farklı ortamlara ayak uydurmuş Yunan topluluklarında bile belirgindir. Türkçe adı İonya’nın bozulmuş biçiminden gelen Yunanistan için Batı dillerinde kullanılan Greece adının kökeni ise bir Boiotia kabilesine verilen, ama daha sonra bütün Helenleri kapsayacak bir anlam kazanan Latince GraecVye dayanır. Ülkenin başkenti Atina, 1992 tahmini nüfusu 10.288.000’dir.
DOĞAL YAPI
Yüzey şekilleri
Yunanistan anakarasının derin koy ve körfezlerle oyulmuş olan girintili çıkıntılı kıyı şeridinin toplam uzunluğu 4.000 km’ye ulaşır. Bunun bir sonucu olarak karadan denize uzaklık, yalnızca ana yarımadanın iç kesiminde, üçgen biçimli küçük bir alanda 80 km’yi geçer. Genel topografyayı belirleyen ikinci önemli öğe, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda, yer yer birbiriyle kesişen sıralar biçiminde uzanarak ülke topraklarının yaklaşık dörtte üçünü kaplayan dağlık alanlardır. Ege Denizine bakan kıyı ovalarının yanı sıra dağlar arasındaki dar ve küçük havzaları, vadileri ve ırmak ağızlarına yakın küçük ovaları kapsayan düzlükler, genel topografyanın üçüncü önemli öğesini oluşturur. Toplam kara alanının beşte birine yakınını kaplayan 1.400 dolayındaki adaların yapısı ise genelde farklı özellikler gösterir.
Anakaranın çekirdeğini oluşturan ve Dinar dağ sisteminin bir parçası sayılan Pindos (Pmdhu) Dağları, kabaca birbirine koşut bir dizi sarp sıra biçiminde Arnavutluk sınırından Peloponnesos (Mora) Yarımadasının kuzeyine kadar uzanır. Henüz yapısı tam oturmamış olan bu bölgenin en yüksek noktası Smölikas Masifidir (2.637 m). Dağlık çekirdeği, sistemin bazı uzantılarının da sokulduğu daha alçak yüzeylerden oluşan bir dizi bölge kuşatır.
Pindos Dağlarının kuzeydoğusunda dar bir şerit biçiminde Ege kıyılan boyunca uzanan Makedonya ve Trakya bölgeleri yer alır. Doğuda Meriç (Evros) Irmağıyla sınırlanan bu şeridi vadiler, ırmak havzaları ve alüvyon ovalarıyla bölünmüş tepeler ve ormanlık dağlar kaplar. Bulgaristan sınırı yakınlarında Rodop (Rodhöpis) Dağlannın yaşlı kristalin kayaçlardan oluşmuş kütleleri yükselir. Daha batıda dağlık bir yapısı olan Khalkidikı Yarımadası, parmak biçimli üç uzantıyla Ege Denizine doğru sokulur. En doğudaki uzantı Aynaroz (Athos) eski manastırlarıyla ünlüdür. Dar şeritten Korönia ve Völvi göllerinin yer aldığı bir kırık hattıyla ayrılan yanmadanın hemen batısında bataklık deltalarla sona eren Aksiös (Vardar) ve Aliâkmon ırmaklarının geçtiği geniş ovalık alan yayılır. Ormanlık Vermion Dağı ve onun ötesinde Vegorrftis ve Kastorfa göllerini çevreleyen kıraç havzalar, Pindos Dağlarıyla olan sınırı belirler. Dar şeridin en doğu kesimindeki başlıca düzlük alanlar, Aşağı Strimön (Struma) Irmağını çevreleyen Serrai (Serez) Ovası ile Aşağı Nestos (Mesta) Irmağının delta ovasıdır. Makedonya’nın güneyine düşen Orta Yunanistan bölgesini Pindos Dağlarının dört ayrı uzantısı engebelendirir.
En kuzeyde kalan ve son derece parçalanmış bir yapısı olan Kambunia Dağlan, Thermai Körfezini izleyerek bir yarımada biçiminde güneye iner. Bu eksen boyunca ülkenin en yüksek noktası Olympos (Ölimbos) Dağının (2.917 m) yanı sıra Össa (Kissavos) ve Pflion (Pelion) gibi doruklar sıralanır. Daha batıda Pindos Dağlarından ikinci uzantı olarak çıkan Othris Dağlan, Oreön Boğazından sonra Ewoia (Eğriboz) Adasının kuzey kesiminde devam eder. İlk iki uzantı arasında sulannı Piniös Irmağının topladığı Tesalya (Thesaha), Trikala ve Lârisa havzaları yer alır. Üçüncü uzantıyı oluşturan güneybatıdaki Oıti Dağları, Evvoia Adasının güney kesiminde Okhi Dağlan olarak yeniden ortaya çıkar. Ünlü Thermopylai Geçidi, bu uzantının denize yaklaştığı kesimdedir. Parnassös Dağında 2.457 m’ye ulaşan en güneydeki dördüncü uzantı, Vörios Ewoikös (Kuzey Eğriboz) ve Korinthos körfezleri arasında güneydoğu yönünde uzanan yarımadanın belkemiğini oluşturur ve Atina’nın hemen kuzeyindeki Pârnes Dağında sona erer.
Yunanistan anakarasının asıl bölümünden Korinthos ve Aigina (Aıyina) körfezleri arasında, kanal açılmış dar bir kıstakla ayrılan Peloponnesos, oval biçimli masif bir kütle ile güneye doğru uzanan Taıyetos (Taygetos) ve Pârnon gibi dağ sıralarının belirlediği dört ikincil yarımadadan oluşur.
Orta kesiminde kireçtaşı oluşumlu Arkadıa Platosunun yer aldığı bu kütleyi kuzey ve batıda dar kıyı ovalan, güneyde ise yanm- adalan birbirinden ayıran körfezlerin başında bulunan Messima, Lakoma ve Argos adlı geniş alüvyonlu çöküntüler çevreler.
Yunanistan anakarasının Korinthos Körfezinin kuzeyinden Arnavutluk sınırına kadar uzanan batı kesimi, Pindos Dağlarının oluşturduğu set nedeniyle öteki bölgelerden kopuk bir yapı gösterir. Bu kesimdeki dağlık alanlar sık ormanlarla kaplıdır. Kıyıya koşut sırtlar arasında pek gelişmemiş dar havzalar yer alır.
Batı kıyısı açıklarındaki İon Adalarının başlıcalan kuzeyden güneye sırasıyla Kerkira (Korfu), Paksos (Paksoı), Levkâs (Lefke), Skorpiös, Ithakı (İthake), Kefallima (Kefalonya) ve Zâkinthos’tur. Genelde adaların doğal yapısına kireçtaşı oluşumlu parçalanmış sırtlar egemendir. Sulak ve verimli alanlarla kaplı Kerkira dışında Levkâs ve Zâkinthos’un doğu kıyılarında da korunaklı ovalar vardır.
Büyük bölümü Yunanistan anakarasındaki dağ zincirlerinin uzantılarından oluşan Ege Adaları, kendi içinde yedi ana gruba ayrılır. En kuzeydeki grupta oval bir yaşlı blok biçimindeki Thâsos (Taşoz), volkanik kökenli ve düz kıyılı Samothrâki (Semendirek) ve iki derin koyla orta kesiminde daralan Lımnos (Limni) yer alır. Anadolu kıyısı açıklarındaki kayalık ve korunaklı Lesbos (Midilli), Khıos (Sakız), İkana ve Sâmos (Sisam) adaları bu grubun güneydoğusuna düşer. Tesalya açıklarındaki Voriai Sporâdhes (Kuzey Sporadlar) kristalin kayaçlardan oluşmuş bir küçük adalar zinciri ile daha dışta kalan Skyros’u kapsar. Daha güneyde Evvoia’yla başlayan Kyklad Adalan (Kiklâdhes) kabaca bu adadan ve Attika bölgesinden çıkan iki yapısal hattı izler. Atina’nın limanı Pire’nin batısına düşen Saron Adaları başlı başına bir grup sayılır. Kyklad Adalan ile Anadolu arasında en büyüğü Rodos (Rödhos) olan Oniki Ada uzanır. En güneyde kalan Girit, çevresindeki küçük adalarla birlikte son grubu oluşturur. Batı-doğu ekseni boyunca Girit’i engebelendiren Levka, İdhi (Ida), Dhıkti ve Thriftı dağları kuzeye doğru hafif bir eğimle alçalarak kıyı ovaları ve doğal limanlarla birleşir.
Yunanistan jeolojik bakımdan etkin bir deprem kuşağında yer almaktadır. Modern çağda meydana gelen en büyük deprem Ağustos 1953’te İon Adalarını sarsarak 445 kişinin ölümüne ve adalardaki konut alanlarının yüzde 90’ının yıkımına yol açmıştır. Deprem kuşağının bir başka önemli merkezi son 100 yıl içinde iki büyük deprem geçiren Girit’tir.
İklim
Yunanistan’da yüzey şekillerine bağlı bazı bölgesel farklılıklara karşın, temelde tipik bir Akdeniz iklimi hüküm sürer. Kış aylarında Kuzey Atlantik’ten inen alçak basınç kuşağının taşıdığı ılık ve nemli batı rüzgârları özellikle İon kıyılarına ve gerideki dağ yamaçlarına bol yağış getirir. Dinar Alpleri sisteminin ve Pindos Dağlarının oluşturduğu set nedeniyle batı etkisine bir ölçüde kapalı olan Ege bölgesi ise Balkanlar’ın doğusundan gelen soğuk hava kütlesinin etkisi altına girer. Ama aynı dönemde güneyden esen ılık rüzgârlar önemli bir kesimde poyrazın dondurucu etkisini yumuşatır. Buna bağlı olarak Selanik’te 6°C olan ocak ayı ortalama sıcaklığı Atina’da 10°C’ye, Girit’teki İrâklion’da 12°C’ye kadar çıkar.
Alçak basınç kuşağının geri çekildiği yaz aylarında bütün ülkeye sıcak ve kurak bir hava egemen olur. Temmuz ayı ortalama sıcaklığı genelde 26°C-28°C arasında değişir. Bazen gündüz sıcaklığı 38°C’ye kadar çıkar. İç kesimlerde yüksekliğin artmasıyla birlikte sıcaklık düşerken, kıyı şeridinde deniz meltemleri yumuşatıcı bir rol oynar. Ama güneye doğru gittikçe meltemler bunaltıcı bir etki yaratır. Yaz aylarının önemli bir özelliği de güneşli, parlak ve açık havadır.
Genelde kışın düşen yağışlar erken başlar ve ilkbahara sarkar. Yıllık ortalama yağış miktarı batı kıyılarından doğuya ve güneye doğru gittikçe azalır. Kuzeybatıdaki Kerkira’da 1.320 mm’yi bulan yıllık yağış, Atina’da 400 mm’nin altına iner. Bu düzeyin yeniden yükselerek 625 mm’ye kadar çıktığı Girit’te yüksek doruklar sürekli karla kaplıdır.
Akarsular
Yunanistan’ın sarp ve engebeli yapısı nedeniyle dağlardan inen suların önemli bir bölümü dar boğazlarda kaybolur. Denize yakınlığın bir sonucu olarak genelde kısa çığırlı ve düzensiz akışlı olan ırmaklar, ulaşıma elverişli olmadığı gibi sulama açısından da sınırlı bir potansiyel taşır. Makedonya ve Trakya bölgelerini aşarak kuzeyden Ege Denizine dökülen Aksiös, Strimön ve Nestos, sularının büyük bölümünü sınırların ötesinde toplayan ırmaklardır. Ana yarımadadaki en önemli ırmaklardan Aliâkmon ve Piniös doğu yönünde Ege Denizine doğru akarken, Ârakhthos ve Akhelöös güney yönünde ilerleyerek sularını İon Denizine boşaltır. Peloponnesos’un en büyük akarsuları Akdeniz’e dökülen Alpheiös ve Evrötas’tır.
Bitki örtüsü ve hayvan varlığı
Ormanlık alanlar ülke topraklarının yaklaşık beşte birini kaplar. Kuzeyde meşe, kestane ve başka yaprakdöken ağaçların oluşturduğu seyrek örtü yüksek kesimlerde yerini gök- nar ağaçlarının ağırlıkta olduğu iğneyaprak- lı ormanlara bırakır. Olympos Dağı gibi yüksek doruklarda sık kara çam ormanları bulunur. Ülkenin orta ve güney kesimlerinde zakkum, defne, meşe, zeytin ve ardıç ağaçlarının da yetiştiği, Akdeniz’e özgü maki örtüsü egemendir. Ayrıca ırmak kenarlan ve kıyı ovalarında çam, çınar ve kavak kümelerine rastlanır.
Kuzeydeki ormanlarda yaban kedisi, boz ayı ve kar açanın yanı sıra az sayıda kurt, yaban domuzu ve vaşak da yaşar. Akdeniz bölgesinin başlıca kara hayvanlan çakal, dağ keçisi ve oklukirpidir. En yaygın kuş türleri kırlangıç, kutan, leylek ve balıkçıldır; kışın ülkeye kuzeyden çeşitli göçmen kuşlar da gelir. Balık varlığı son derece zengindir.
NÜFUS
Birbirinden kopuk bölgeler arasındaki belirgin farklılıklara karşın ortak tarihsel miras, dil ve din gibi bağlarla ulusal bir potada bütünleşmiş olan Yunanlılar, toplam nüfusun (1983) yüzde 95,5’ini oluşturur. Geriye kalan kesim ise Makedonlar (yüzde 1,5), Türkler (yüzde 0,9), Arnavutlar (yüzde 0,6), Bulgarlar, Ermeniler ve Çingeneler gibi küçük azınlıkları kapsar. Komşu ülkelerden yalnızca Kıbrıs ile Arnavutluk ve Türkiye’de sözü edilecek düzeyde Yunan toplulukları vardır. Buna karşılık Batı Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ile Avustralya oldukça büyük oranda bir Yunan nüfusu barındırır.
Ülkede büyük bir çoğunluk konumunda olan Hıristiyanların yüzde 97,6’sı Atina başpiskoposuna bağlı 12 metropolitin oluşturduğu bir sinodca yönetilen resmî Yunanistan Kilisesi’ne (Rum Ortodoks Kilisesi) bağlıdır. Girit’te ayrı bir örgütlenmesi olan ve doğrudan İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı olan kilisenin başında Girit başpiskoposu bulunur. Dinsel azınlıkların başında büyük bölümü Türklerden oluşan ve genellikle Batı Trakya ile Oniki Adada yaşayan Müslümanlar (yüzde 1,5) gelir. Daha çok Atina ile eskiden İtalya’ya bağlı olan batı adalarında toplanmış olan Katoliklerin oranı ancak yüzde 0,4’ü bulur.
Yunanistan’ın nüfusu sürekli savaş ve göçlerin yol açtığı kayıplara karşın, ilk sayımın yapıldığı 1828’den bu yana düzenli bir artış göstermiştir. Bunun başlıca nedenleri ülkenin yeni toprak kazanımlanyla sürekli genişlemesi ve 1920’lerde Anadolu’dan 1 milyonu aşkın Yunanın ülkeye gelmesidir. Öte yandan düşük doğum oranının ve dışarıya yoğun göçlerin, nüfusun büyüme hızını düşük düzeyde tuttuğu söylenebilir. Özellikle 1911-15 arasında hızlanan dışarıya göç hareketi, II. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda yeniden canlanmıştır. Bu dönemlerde Yunan göçmenlerin yerleştiği ülkelerin başında ABD, Kanada, Avustralya ile son yıllarda Almanya ve Belçika gelmektedir.
Nüfus yoğunluğu (1992) ülke genelinde kilometrekare başına 78 kişidir. Atina metropoliten alanı toplam nüfusun üçte birini barındırdığından, Attika dışındaki bölgelerde bu oran çok daha düşüktür. Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlanan kentleşme sürecine bağlı olarak kırsal kesimde oturanların oranı (1990) yüzde 37,5’e kadar inmiştir. Kırsal yerleşme dokusu uzun bir tarih içinde biçimlenen özellikleri yansıtır. Dağlık iç kesimler ile kıyı şeridindeki köyler arasında belirgin bir farklılık görülür. Atina metropoliten alanı dışındaki gelişmiş kentsel merkezler arasında Selanik, Pâtrai (Patras) ve İrâklion sayılabilir. II. Dünya Savaşı sonrasında belirli bir yükselme gösteren doğum oranı görece genç bir nüfus yapısı oluşturmuştur. Doğum ve ölüm oranları (1990) sırasıyla binde 10,1 ve binde 9,2’dir.
EKONOMİ
Yunanistan’da ağırlıklı olarak özel sektöre dayanan, gelişme yolundaki ülkelerin çoğundan ileri ve temelde oldukça çeşitlenmiş bir ekonomi yürürlüktedir. Sınırlı doğal kaynaklarına ve Batı Avrupa ölçülerine göre düşük sanayileşme düzeyine karşın 20. yüzyılın ikinci yarısında hızlı bir ekonomik büyüme gösteren Yunanistan’ın, Ocak 1981’den bu yana tam üye olarak yer aldığı Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve ABD ile çok sıkı ekonomik bağlan vardır. 1980’lerde sol iktidarın uyguladığı ekonomik programlar sonucunda artan devlet müdahalesinin etkili olduğu başlıca alanlar enerji, gemi yapımı, ulaşım, iletişim, bankacılık ve sigortacılıktır. Dış ticaret dengesinin bozulduğu 1970’lerin sonlannda ortaya çıkan ekonomik bunalım üzerine alınan fiyat denetimi, devalüasyon ve sıkı tasarruf önlemlerine karşın, enflasyon ve işsizlik gibi sorunlar önemini korumaktadır. Öte yandan AET’ye girişle birlikte Yunanistan ürünlerinin daha geniş bir pazar bulmasına ve AET kaynaklı mali yardımların artmasına bağlı olarak, ekonomik bunalımın yol açtığı öteki olumsuz etkilerin bir ölçüde hafiflediği söylenebilir. 1990 verilerine göre ülke gayri safi milli hasılası (GSMH) yaklaşık 60,2 milyar ABD Doları, kişi başına düşen milli gelir ise 6.000 ABD Doları’dır.
Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) içindeki payı (1990) yüzde 15,7 olan tanm sektöründe toplam işgücünün (1988) yüzde 24,5’i çalışır. Ekime elverişli alanlar ülke topraklarının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturur; bu alanların dörtte bire yakın bölümünde tarım büyük ölçüde sulamaya bağımlıdır. Ekonomiye katkısı açısından hâlâ ağırlıklı bir yere sahip olan tarım sektörünün başlıca sorunları düşük toprak verimliliği, sınırlı yağış miktarı, yaygın küçük işletme tipinin yol açtığı aşırı parçalanmışlık, geri teknoloji ve işgücü açığıdır. Bununla birlikte devletin özellikle 1960’lardan sonra başvurduğu sübvansiyon, çiftçi kredisi ve vergi bağışıklığı gibi önlemler tarımsal üretim düzeyinde önemli bir artış sağlamıştır. AET üyeliğinin getirdiği yeni bir olgu da ihracatı geliştirme açısından daha büyük işletmelere ve ileri pazarlama tekniklerine yönelme eğilimidir.
Başlıca tanm ürünleri daha çok kuzeyde yetiştirilen buğday, mısır, arpa, yulaf, pirinç, pamuk, tütün ve patates ile orta ve güney kesimlerin yanı sıra adalarda öne çıkan üzüm, zeytin, turunçgiller, domates, kavun, badem ve cevizdir. İhracata dönük şarap ve zeytinyağı üretimi oldukça gelişmiştir. Ülke topraklarının yaklaşık yüzde 40’ını kaplayan çayır ve otlakların büyük bölümü taşlık ve kullanıma elverişsizdir. Bu durum koyun, keçi ve sığır besiciliğine dayanan hayvancılığı önemli ölçüde sınırlamaktadır. Et ve süt üretimini geliştirmeye yönelik yatırımlara karşın, bu alanda iç gereksinimin bir bölümünü ithalatla karşılama zorunluluğu sürmektedir. Oldukça geniş bir yer tutan ormanların büyük bölümünü devlet kuruluşları işletir. Kereste üretimi iç gereksinimi genelde karşılayabilecek bir düzeydedir. Buna karşılık reçine ve terebentin gibi orman ürünleri dışarıdan alınmaktadır. Aşırı kesim sonucu seyrelmiş ormanlık alanlan yeniden ağaçlandırma çalışmalarında önemli bir ilerleme sağlanmıştır. Uzun kıyı şeridi ve çok sayıda ada nedeniyle balıkçılık önemli bir uğraştır. Balıkçı filoları daha çok Akdeniz sularında avlanır. Zengin balık varlığına karşın, tüketim açığı yüzünden bir miktar balık ithal edilmektedir. Geçmişte önemli bir gelir kaynağı olan sünger avcılığı, sentetik ürünlerin rekabeti karşısında gerilemiştir.
Yunanistan yeraltı kaynaklan açısından pek zengin değildir. Madencilik sektörünün GSYİH’ye katkısı ancak yüzde 1,5’tir. En önemli mineral yatakları alümina ve alüminyum üretiminde kullanılan boksit ile daha çok termik santralları besleyen linyittir. Ayrıca bir miktar demir cevheri, çinko, kurşun, nikel, kil, alçı, asbest, mermer ve magnezit çıkarılır. 1981’de işletilmeye başlayan kıyı açıklarındaki petrol ve doğal gaz yataklarının rezervleri sınırlıdır.
GSYİH’nin yüzde 16,3’ünü yaratan imalat sektörü toplam işgücünün yüzde 17,8’ine istihdam olanağı sağlar. Sanayi kuruluşlarının büyük bölümü Atina ve Selanik kentlerinde toplanmıştır. Büyük işletmeler genelde devletin ya da az sayıda aile şirketinin elindedir. Buna karşılık 10’dan az işçi çalıştıran küçük işletmeler son derece yaygındır. Sayıları 3 bini geçen işçi sendikalarının çoğu Yunan Genel işçi Konfederasyonuma bağlıdır. Sanayi için gerekli hammadde, makine ve yedek parça ile yakıtın büyük bölümü dışarıdan sağlanmaktadır. Geçmişte daha çok dokumacılık, gıda ve tütün işleme, meşrubat üretimi ve gemi onarımı gibi dallara dayanan imalat sektörü, özellikle 1960’lardan sonra Yunan armatörlerinin ve yabancı sermayenin geniş çaplı yatırımlarıyla hızlı bir gelişme göstermiştir. Bu dönemde gerçekleştirilen büyük projeler arasında Atina yakınlarındaki Skaramana’da inşa edilen büyük tersane, Dhırfis’tei alüminyum tesisi ve petrol rafinerisi, amonyak fabrikası, çelik haddehanesi, plastik ve gübre fabrikaları gibi birimlerden oluşan, Selanik yakınlarındaki Diavatâ’da kurulu Esso-Pappas kompleksi sayılabilir. Dokuma, giyim, otomotiv ve çimento sanayilerinin gelişmesi de bu döneme rastlar. Bu atılımlar sırasında sağlanan önemli bir ilerleme de yeni termik santrallarla elektrik üretiminin iki katına çıkarılmasıdır. Günümüzde yıllık elektrik üretimi (1990) yaklaşık 35 milyar kW-sa düzeyine ulaşmıştır.
Yunanistan’ın AET’ye girişinden sonra özellikle çimento, metal eşya, dokuma, giyim eşyası ve plastik eşya üreten büyük şirketler pazarlarını genişletme olanağını bulurken, genel tüketim mallarındaki maliyet ve kalite farkı bu alanda geniş çapta bir ithalat dalgası getirmiştir.
Turistik tesis ve konut yapımına 1960’ların sonlarından başlayarak devletçe sağlanan destek sonunda büyük bir canlılık kazanan inşaat sektörünün GSYİH’ye katkısı yüzde 6,8’dir. Bu gelişmede önemli rol oynayan bir etken de hızlı kentleşme süreci ve yurtdışında çalışan işçilerin dönüşte öncelikle ev edinme eğilimidir. Son yıllarda inşaat şirketleri özellikle turistik adalara yönelmektedir.

Ülkenin her yanma yayılmış tarihsel yapılar, zengin müzeler, güzel kumsallar, kış ve yaz sporları olanakları, halk şenlikleri ve kültür olayları, Yunanistan’ın turizmden önemli bir gelir elde etmesini sağlar. Turizm gelirleri (1990) 2,5 milyar ABD Dolar geçer.
Yunanistan dış ticarette verdiği açığın önemli bir bölümünü turizm gelirleri ve yurtdışında çalışan işçilerin gönderdiği dövizlerle kapatır. İhracat gelirlerinin yarıdan fazlası başta zeytin, zeytinyağı, salça olmak üzere gıda ürünleri, meşrubat, tütün, dokuma ürünleri ve giyim eşyasına dayanır. Ayrıca işlenmiş petrol ürünleri, boksit, deri ve çimento da ihraç edilir. İthalat kalemlerinin başında ise ham petrol, makine, ulaşım araçları, et ve süt gibi gıda ürünleri, kimyasal maddeler ve ilaç gelir. Dış ticarette en önemli yere sahip ülkeler Almanya, İtalya, ABD ve Fransa’dır.
Yunanistan uluslararası deniz taşımacılığında dünyada ilk sıralarda yer alır. Dünya çapında ün yapmış Yunan armatörlerinin başka alanlarda da yatırımları vardır. Bütünüyle özel şirketlerin elinde olan Yunan deniz ticaret filosu ağırlığı 100 gros tonu geçen 1.863 (1991) gemiden oluşur. Atina’nın limanı Pire’den (Piraıevs) sonra en önemli limanlar Pâtrai, Preveza, İrâklion, Kavala ve Völos’tur. Kıyılar ve adalar arasında vapur ve feribotlar işler. Kara ulaşımının odağı olan Atina önemli kentlere modern otoyollarıyla bağlanır. Geniş karayolu ağının beşte dördünden fazlası kaplanmıştır. Demiryollarının toplam uzunluğu (1987) 2.479 km’yi bulur. Ülkedeki dokuz uluslararası havalimanından en işlek olanları Atina, İrâklion ve Rodos’tadır.
Yönetsel ve toplumsal koşullar.
Yunanistan’ın çok partili parlamenter demokrasiye dayanan ve güçler ayrılığını temel alan bir yönetim biçimi vardır. Yedi yıllık bir askeri rejimin ardından kabul edilen 1975 tarihli anayasa uyarınca yasama yetkisini, dört yılda bir seçilen 300 üyeli Temsilciler Meclisi kullanır. Temsilciler Meclisi’ne aynı zamanda cumhurbaşkanı ile hükümet üyelerini yargılayarak görevden alma ve anayasayı değiştirme yetkisi tanınmıştır. Beş yıllık bir dönem için Temsilciler Meclisi tarafından gizli oyla seçilen cumhurbaşkanı, devletin başı olarak sembolik bir nitelik taşır. Bununla birlikte yaşlı devlet adamları ile siyasal liderlerden oluşan bir danışma organı niteliğindeki Cumhuriyet Konseyi’nin onayıyla hükümeti görevden alabilir, Temsilciler Meclisi’ni dağıtarak seçime gitme kararı verebilir ve kendi başına bir konuyu halkoylamasına sunabilir. Cumhurbaşkanınca Temsilciler Meclisi’ndeki desteğe göre atanan başbakan, yürütmenin asıl başı olarak hükümeti kurar.
Anayasada seçim sistemiyle ilgili hükümler yer almadığından, hükümetlerin siyasal konjonktüre göre yaptığı düzenlemeler sık sık değişebilmektedir. On sekiz yaşını geçmiş bütün yurttaşların oy kullanması zorunludur. Siyasal yaşamda ağırlığı olan başlıca partiler tutucu bir çizgiye dayanan Demokratik Merkez Birliği (EDEK), merkez sağ eğilimi temsil eden Yeni Demokrasi Partisi (ND), sosyal demokrat eğilimli Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK) ve sol güçlerin bir cephesi niteliğinde olan Sol İttifak’tır. 1991’de Yunanistan Komünist Partisi Sol Ittifak'tan çekilerek kendi parlamento grubunu oluşturmuştur.
En yüksek yargı organları, temyiz mercii olarak ceza ve hukuk davalarına bakan Yüksek Mahkeme, idari davaları kesin karara bağlayan Devlet Konseyi, mali hesap ve işlemleri denetleyen Teftiş Konseyi’ dir. Yüksek Mahkeme’nin altında ikincil nitelikte ceza ve hukuk davalarının görüldüğü bölge istinaf mahkemeleri yer alır. İlk derece mahkemeleri aynı zamanda ceza davalarına bakmakla da görevlidir. Ceza ve hukuk yargılama usulleri temelde Fransız uygulamasına dayanır. Yüksek yargı organlarının yargıçları ömür boyu atanır. Görev süresi belirli olan öbür yargıçlar da ancak ağır cezayı gerektiren bir suçtan dolayı görevden alınabilir.
Yunanistan yerel yönetim açısından 13 yönetim bölgesine (dhiamerîsma) ayrılmıştır. Bölgelerin alt birimleri olan ve içişleri bakanının atadığı valilerce yönetilen illerin (nomös) sayısı 50’nin üzerindedir. Atina metropoliten alanının yönetim yapısı için bazı özel düzenlemeler getirilmiştir. Keşişlerin yönetimindeki Aynaroz Dağının da yarı özerk bir statüsü vardır. Seçimle belirlenen belediye başkanları ile kent ya da kasaba meclisleri yerel işlerden sorumludur.
Silahlı kuvvetler siyasetin dışına çıkarılmış olmakla birlikte, önemli hükümet kararlarında hâlâ göz önüne alman bir kurumdur. Polis ve jandarma örgütleri 1984’te tek bir örgüt olarak yeniden düzenlenmiştir.
Yunanistan’ın kapsamlı sosyal sigorta programları, konuyla ilgili bir bakanlığın denetiminde yürütülür. Sosyal refah hizmetleri ise sağlık sisteminin bir parçasını oluşturur. II. Dünya Savaşı sonrasında yapılan yatırımlarla çevre ve sağlık koşullarında büyük bir düzelme sağlanmıştır. Geçmişte çok yaygın olan sıtma ve akciğer veremi gibi hastalıklar hemen hemen ortadan kalkmış durumdadır. Sağlık alanındaki gelişmenin bir başka önemli göstergesi bebek ölüm oranının (1990) binde 9,7’ye kadar inmiş olmasıdır. Ortalama ömür (1985) kadınlarda 77,6 yıl, erkeklerde 72,6 yıldır. Aile hukukunda kilisenin rolünü azaltma yönünde köklü değişikliklerin yapıldığı 1980’lerin başlarında drahoma yasal bir zorunluluk olmaktan çıkarılmış ve boşanma kolaylaştırılmıştır.
Bütün kademelerde parasız olan eğitim 6-15 yaşlar arasında zorunludur. Eğitime verilen büyük önem sonucunda, daha önceleri yüzde 30’un altında olan okuryazarlık oranı 1990 verilerine göre yüzde 93,2’ye kadar çıkarılmıştır. Özellikle ortaöğrenimde yaygın olan özel okullar da yönetim ve ders programı açısından devletin denetimi altındadır. Anayasa uyarınca özel üniversite açılması yasaktır. Yükseköğrenimin planlanmasında Üniversite Konseyi hükümete önerilerde bulunur. Başlıca yükseköğretim kurumlan arasında Atina Ülusal Teknik Üniversitesi (1836), Atina Ulusal Kapodistrias Üniversitesi (1837), Selanik Aristoteles Üniversitesi .(1925), Pâtrai Üniversitesi (1964), Trakya Üniversitesi (1973) ve Girit Üniversitesi (1973) sayılabilir.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 24 Mart 2017 23:07

Yunanistan ve Yunanistan Tarihi






