Arama

Rüya ve Bilim

Güncelleme: 22 Eylül 2013 Gösterim: 7.892 Cevap: 5
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
7 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Rüyalar Neleri Açıklar :
Rüyalar tedavi eder, öğretir, yön verir, kehanette bulunur, soruları yanıtlar, bizleri geçmişe, günümüze ve geleceğe bağlar, bize eğlence ve zevk, duygusal denge sağlar, yaratıcılığı ve cinselliği teşvik eder. Rüyalarımız aracılığıyla Shakespeare’nin “Dünya bir sahnedir ve bütün kadınlar ve erkekler sadece onun oyuncularıdır,” sözlerinin gerçekleştiğini görürüz.
Sponsorlu Bağlantılar

Rüyalar Bize Nasıl Yardımcı Olur ? :
İç ve dış dünyalarımız arasında çözülmez olduğuna inandığımız bir bağ olmasaydı ondan sonraki yaşamımız ve çalışmamız çok farklı olacaktı. Günlük ve uyanık haldeki kişiliğimizden daha büyük bilgeliğe sahip olan iç dünyamıza erişebilmenin yolu rüyalar ve meditasyondur.

Rüyalar bir köprü, bir iletişim vazifesi görür. Rüyalar tıpkı ruhumuzdan gelen bir mektup gibidir; güç, bilgi, yaratıcılık ve sağlık kaynağıdır. Eğer rüyalarımızı göz ardı edersek kendimizi Paul Solomon’un kaynağının “herkes için erişilir olan ama çoğu insanın farkında olamadığını” söylediği zekadan yoksun bırakmış oluruz.

Bu zeka ile ilişkiye geçmek için psişik, kahin ya da telepatik olmamız gerekmez. Gereken tek şey sezilerimize, hayalimize ve özellikle rüyalarımıza kulak vermektir. Rüyalar tanrıların dilidir ve bu anlam ve mecaz açısından zengin dil, bizi uykudan yaşama uyandırmaya yöneliktir.

Psikolog Erich Fromm rüyaları unutulmuş bir dil olarak görür ve geçmişin insanlar için rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasında olduğunu söyler. Ona göre rüya sembolleri evrensel, geleneksel ya da rastlantısaldır. Rastlantısal semboller kişiseldir ve bireysel çağrışıma ilişkindirler. Geleneksel semboller ise tek anlamlıdır. Evrensel sembollerin –örneğin güneş- sıcak ve ışık gibi evrensel anlamları vardır. Fromm rüyaların anlamsız veya ilgiye değmez olarak göz ardı edilmelerinin sebebinin onların bizi rahatsız etmesi olduğunu söylemiştir; rüyada gördüğümüz kişi bizim gündüz vakti olduğumuza inandığımız kişiyle uyumlu değildir. Fromm şöyle diyor : “Çelişkili gerçek şudur ki, rüyalarımızda daha az mantıklı ve daha az terbiyeli olmamıza rağmen, daha akıllı ve daha mantıklıyız.”

ABD’de Research Society for Process Oriented Psychology’nin kurucusu olan Arnold Mindell diğer rüya analizcilerinden çok farklı bir yaklaşım getirmiştir. Mindell “rüya nesnesi” adını verdiği bilinçaltını nehir gibi sürekli akan bir rüya olarak görür ve tek olarak rüyalar bunun sadece çekilmiş fotoğraflarıdır. Rüyalar, fiziki semptomlar, ilişkiler ve değişik bilinç durumları Mindell’in kuramlarına göre rüya nesnesinin ortaya çıkışlarıdır.

Rüyalar ve Uyku :
Psikologlar artık bilinçaltının mesajlarına uyku sırasında daha kolay ulaşmaktadır. Uyuduğumuz zaman, bilincin perdesinin gizlemiş olduğu bir çok şey serbest kalır. Rüyalar benliğin ya da evrenin gizli gerçeklerinden, simgeler ya da doğrudan görüntüler halinde bize doğru süzülür.

Rüyalarımızın gücünü kullanmaya başlamanın en basit yollarından biri kendimizi uykuya dikkatle hazırlamaktır.

Rüyalar ve rüya yorumu bizi fiziki, zihni, duygusal ve ruhsal olarak etkiler. Bu nedenle, uyku ve rüya hazırlığı bedeni, zihni, duyguları ruhu kapsar.

Temel olarak iki tip uyku çeşidi kabul edilmiştir: orthodox (rüya görülmeyen) ve paradoxical (rüya görülen). Günümüzde kabaca iki ayrı uyku durumu tanımlanıyor: “ Ağır uyku”, kıpırdamaksızın, sakin uyuyan insanın durumudur. “Aykırı uyku” evresi ise ağır uyku evreleri arasında ortaya çıkar ve on dakika kadar sürer.

Rüyaların Elektronik Cihazlarla Tespiti
Dr. Kleitman, uykularını denetim altında tuttuğu kişilerin (EEG) elektroensefalogranik ve (EKG) elektrokardiagramlarını cihazlarla tespit etmiştir. Bu çalışmanın sonucunda; rüyanın varlığına delil olarak gösterdiği göz hareketlerine, heyecana bağlı kalp atışlarını da ilave etmiş oldu.

EEG’nin verdiği sonuç oldukça dikkat çekiciydi. Rüyanın başladığı andan itibaren, ağır bir ahenk içinde devam eden uyku halini gösteren çizgiler ritmik bir hal alıyor, uyanıklık halindeki şekilleriyle cihazın kağıt şeridi üzerine izler bırakıyordu.

Ve varılan sonuç :
Rüya, uykunun yüzde yirmilik bir bölümünü teşkil etmektedir.

Bu durumda ; sekiz saat uyuyan bir insanın uykusunun ilk saati ağır ve rüyasız geçmektedir. Bundan sonraki on dakika içinde rüya görülmekte ve sonra yine bir buçuk saat sürecek ağır uyku devresi başlamaktadır. Sonra yirmi dakikalık bir rüya ve yine bir buçuk saatlik ağır uyku...Uykunun bundan sonraki kısmında ise otuz dakikalık bir rüya faslı daha vardır. Nihayet yine uyku ve onu da uyanma takip eder.

2 Saniyelik Rüyada 6 Aylık Zaman Yaşanabilir mi ?
Psikologlar ve ruh bilimciler rüyaların süreleri üzerinde kesin bir sonuca varamadılar. Bir bölümü birkaç saniye sürdüğünü iddia ederken bir diğer bölümü de saatlerce devam eden rüyaların var olduğu fikrinde ısrarlıdırlar.

Bu tartışmalar devam ederken, Dr. B. Klein adında Amerikalı bir ruh bilimci yardımcıları ile birlikte yoğun çalışmalara koyuldu. Gönüllülerin arasından seçtiği bazı kişileri hipnotize ederek uyuttu. Belli bir süre sonra da uyandırıp rüyalarını dinledi.

Neticede, bir rüyanın yirmi saniyeyi geçmeyecek kadar kısa sürdüğünü tespit etti. İşin en enteresan tarafı ise; uyandırdığı gönüllülerin üç-beş saniye süren rüyalarını saatlerce anlatmalarıydı. Hatta bir kısmının rüyası yazılmaya kalkılsa ortaya kalınca bir macera romanı çıkabilirdi.

Dr. Klein, yılmadan bu işin üzerinde çalışmalarına devam etti. Vardığı sonuç; en uzun rüyanın bile doksan saniyeyi geçmediği oldu.

Dr. Klein’e karşı çıkan ruh bilimciler, hipnotizmayla uyutmanın normal bir uykuyla kıyaslanamayacağı ve bu denemelerin geçersiz sayılacağı yolunda görüş bildiriyorlardı.

Chicago Üniversitesi uzmanlarından Dr. Kleitman ve öğrencisi Aserinsky l953 yılında geniş çapta çalışmalara başladılar. Objektif deneylerini daha sonra nörofizyolojik sahada devam ettirdiler.

Dr. Kleitman otuz yıldan beri kendisini rüyadan mahrum etme denemeleri yapmaktaydı. Fakat hiçbir zaman bir haftadan fazla tahammül gösterememişti.

Otuz yıllık çalışması aradığı sonucu vermeyince başkaları üzerinde değişik deneyler yapmaya başladı. Deneyin sonunda, rüya esnasında kısa veya uzun süren süratli göz hareketlerine tanık oldu. Denemeye tuttuğu kimseleri, göz hareketlerinin başladığı ve bittiği devrenin çeşitli bölümlerinde uyandırdı. Böylece her defasında kişilerin rüya görmüş olduklarını öğrendi. Ömrü boyunca hiç rüya görmediklerini iddia eden kişileri topladı, onların üzerinde testler yaptı. Göz hareketlerinin başladığı anda uyandırdığı bu kişiler, hayret ve şaşkınlık içinde ilk defa rüya gördüklerini söylediler.

Dr. Kleitman bundan şu sonucu çıkardı ; herkes rüya görür, fakat bazı kimseler rüyalarını hatırlayamamaktadır. Rüyanın objektif olarak en büyük delili ise uyumakta olan kimsenin hızlı göz hareketleridir.

Büyük Rüya Yorumcuları :
Aralarında Freud, Jung ve Edgar Cayce’nin de bulundukları insanlık tarihinin en özgün ve en büyük zihinlerinden bazıları rüyalarla ilgilenmişlerdir.

Sigmund Freud rüyaları “bilinçaltına giden kral yolu” olarak tanımlamıştır.

Freud, bilinçaltının uyanık zihinlerimize kabul etmediğimiz pek çok şeyin lağım çukuru olduğunu söyleyerek Avrupa’yı dehşete düşürmüştü. Freud, baskı altına alınan anılar, sansüre uğramış ve belki de aile içi zinaya ilişkin –istekler,ilkel güdüler ve düşünceler gibi uyanıkken utanç duyabileceğimiz düşüncelerin, bu konuları çözümlemeye çalıştığımız rüyalarla sonuçlandığına inanıyordu. Rüyayı rüya görenden ve rüya görenin zihninin rüyasından ayrılamayacağını iddia ediyordu.

Jung ise, rüya görmenin akli bozukluğu olanlar kadar “normal insanlar” ın huzuru için de önemli olduğunu kabul ediyordu. Böylece rüya Freud için olduğu gibi sadece bir nevroz belirtisi olarak algılanmamıştı.

İkisinin çalışmaları arasındaki temel farklılık Freud’un rüyanın ne saklayacağına, Jung’un ise ne açıklayacağına bakmasıdır.

Edgar Cayce, uykuda veya trans halinde geçmişi ve geleceği görürdü ; hastalıklara doğru teşhisler koymuş ve binlerce kişi için gerekli tedaviyi söylemiştir. Trans halindeyken söyledikler kaydedilmiş ve dikkatle belgelenmiştir.

Jung’un kolektif bilinci yerine Cayce kolektif veya evrensel bilinçaltından söz etmiştir. Cayce bunu “insanın başlangıcından beri var olan zihni faaliyetinin toplamı tarafından beslenen bir düşünce nehri” olarak tanımlamıştır.

Cayce trans halindeyken bir keresinde şöyle demiştir :. “ Rüyalar bilinçaltının tezahürleridir. Bir durum gerçek olmadan önce rüya görülür.”


alıntıdır

*
Son düzenleyen kompetankedi; 17 Mart 2007 14:56
shalafi - avatarı
shalafi
Ziyaretçi
20 Ocak 2008       Mesaj #2
shalafi - avatarı
Ziyaretçi
Peki rüyada gelecek görülebilirmi sizin görüşlerinizi merak ediyorum bu konuda?
Sponsorlu Bağlantılar
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
11 Aralık 2008       Mesaj #3
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
filozof adlı kullanıcıdan alıntı

Peki rüyada gelecek görülebilirmi sizin görüşlerinizi merak ediyorum bu konuda?


HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
11 Aralık 2008       Mesaj #4
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Artık rüyaları izlemek mümkün!


97FD680A8E9A7D4C83772B0Fr


sp
Rüyaların gizli dünyası aralanıyor! Uyku esnasında insan beyninden direk alınan görüntüleri kaydeden ve bilgisayar ortamına aktaran bir yazılım geliştirildi.

Telegraph'ın haberine göre, Japon bilim adamlarının icat ettiği alet rüyaların insan beyninden dijital ortama aktarılmasını sağlıyor.

Araştırmacılar, beyinden alınan basit düşünceleri dijital ortama aktarmayı başarmıştı ancak bu buluşla artık rüyalar ve diğer beyin süreçleri de izlenebilecek.

ATR Bilişimsel Nöroloji Laboratuarı araştırmacıları, çalışma hakkında şunları söyledi: "Bu teknolojiyi uygulayarak, rüyalar gibi insanların kişisel olarak algıladığı öznel imgeleri kaydetmek ve izlemek mümkün."


_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
8 Şubat 2013       Mesaj #5
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
shalafi adlı kullanıcıdan alıntı

Peki rüyada gelecek görülebilirmi sizin görüşlerinizi merak ediyorum bu konuda?

Görülüceğini sanmıyorum.Ama Allah isterse olur.
Heulwen - avatarı
Heulwen
VIP VIP Üye
22 Eylül 2013       Mesaj #6
Heulwen - avatarı
VIP VIP Üye
Başkasının Rüyasına Girmek Mümkün mü ?
MsXLabs.Org



950 ruya1

Teknik olarak bir başkasının rüyasına girmek mümkün mü ?

EVET...Bu mümkündür.

Şimdi uyurken beynin nasıl işlediğine teknik bir bakış gerekiyor.

Uyurken beyin alfa dalgası yayınlar.Alfada frekans aralığı 7-14 Cps dir. (Saniyede karakter sayısı - Character per second ) .
Genellikle,gündüz düşleri ve hemen hemen tüm hipnoz bu aralıkta meydana gelir.
Meditasyon, kimi zaman tetaya kaysa da,büyük ölçüde bu aralıktadır.
Psişik deneyim de kimi zaman alfada yer alır.
Uyurken beyniniz otomatik olarak beta aralığından alfa aralığına kayar ve arada bir teta yada deltaya geçiş yapar ama uykunuzun büyük kısmı alfa aralığındadır.

Alfada bilinçdışı zihniniz telkinleri almaya hazırdır.

Uyku sırasında beynin alfada olduğunu ve dışarıdan telkin ve etkileri almaya hazırdır.

İşte kullanılacak olan da budur...

Öncelikle rüyasına girmek istediğiniz kişiyi belirleyin.
Seçtiğiniz kişiyle aranızda bir telepatik bağ olması işinizi daha da kolaylaştıracaktır.
Daha sonra o kişinin uykuda olacağı bir saat seçin. Eğer uykuda olmayacaksa bunu yaptığınız zaman bir işe yaramayacaktır. Belki aklına düşersiniz ama rüyasına giremezsiniz en azından.

Şimdi rahat olabileceğiniz bir konumda durun.
İsterseniz uzanabilir isterseniz oturabilirsiniz.
Rahat olun yeter.
Önce bedeninizi olabildiğince gevşetin; Bunun için gevşeme egzersizlerinden dilediğinizi yapabilirsiniz.
Daha sonra zihninizi rahatlatmanız gerekiyor.
Zihninizde hiçbirşey olmamalıdır.Hiçbirşey sizi kaygılandırıp düşündürmemelidir.
Hiçbirşey düşünmeyin ve zihniniz tamamen boş olsun.
Bunun için ister kendi yönteminizi isterseniz başka bir yöntemi kullanabilirsiniz. Ama kendi yönteminiz neyse onu kullanın ve kesinlikle şekilci olmayın...

Şimdi sıra rüyaya girmeye geldi.

Önce seçtiğiniz kişinin nerede ve ne yapıyor olduğunu ki bu büyük ihtimal yatağında uyuyor olduğudur imaje edeceksiniz.
Daha sonra kendinizi bilincinizle birlikte seçtiğiniz kişinin 3.göz bölgesinden beyninin içine girdiğinizi hayal edeceksiniz.
Yapabildiğiniz kadar imgeleyin.
Mesela beynin içinde kelimeler,rakamlar hatta görüntüler hayal edebilirsiniz.
Kesinlikle şu anda o kişinin zihnindesiniz.
Şimdi bilinçaltının bulunduğu bir bölge hayal edin ve oraya gidin.
Bilindiği gibi rüyalar bilinçaltı temellidir.
O bölgeye gittikten sonra elinizden geldiği kadar bilinçaltına orada olduğunuzu yani rüyasında olduğunuzu hissettirin ve hissedin.
Hatta nasıl görünmek istiyorsanız o şekilde imajlar kullanarak bunu bile gerçekleştirebilirsiniz.
Dilerseniz bilinçaltına bağırın ben burdayım! Diye...Size kalmış...
Nasıl istiyorsanız ...Şekilcilik yok.

Hepsi bu kadar ...

Deneyin...Başaracaksınız.


alıntı..

Benzer Konular

10 Mayıs 2015 / ThinkerBeLL Rüya Tabirleri
23 Eylül 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış