Arama

Basel II Kapsamı

Güncelleme: 2 Ocak 2009 Gösterim: 4.675 Cevap: 0
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
28 Ekim 2006       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
Basel II Nedir? Türkiye İçin Neden Önemli?

Sponsorlu Bağlantılar
Basel II, yalnızca Türkiye'ye özgü bir düzenleme değil. Başta G 10 ve diğer Avrupa ülkeleri olmak üzere, tüm dünyada bankacılık sektörünü ilgilendiren bir gelişme. Esas olarak, bankaların sahip olması gereken sermaye miktarını belirlemeye yönelik bir düzenleme. Konuya giriş yapmadan önce, genel olarak mevcut sistemin nasıl çalıştığını ve sermaye ihtiyacının nereden çıktığını ele alalım. Bankalar mevduat toplar ve bu mevduatlarla kredi verirler. Vadesi geldiğinde de krediyi geri alır ve mevduatı sahibine geri verirler. Bu noktada, bankanın sahip olduğu sermaye, bankanın faaliyetleri dolayısıyla maruz kaldığı risklerin gerçekleşmesi durumunda, müşterilerin karşılaşacakları kayıpların giderilmesinde bir güvence sağlar. Sermaye bankanın taşıdığı risklerle ne ölçüde iyi ilişkilendirilirse, bankanın mali yapısı o ölçüde güçlü ve güven verici olur.
Bankacılıkta risk yönetimi ise, maruz kalınan riskleri ölçmek ve bu risklerin gerektirdiği sermayeyi (ekonomik sermaye) temin etmektir. Risk yönetimi yaklaşımında sermaye, beklenmeyen zararın karşılığıdır. Bu nedenle bankaların sahip olmaları gereken asgari sermaye seviyesinin hesaplanması önemlidir. İşte Basel II de bu amaca yönelik bir düzenleme.
Bugüne kadar kullanılan, kısaca Basel I olarak tanımlanan düzenleme, 1988'den beri uygulanıyor. Bu düzenlemenin özünde şu var: Bankalar, her 100 liralık nakit kredinin geri ödenmemesi riskine karşı, 8 lira sermaye tutuyor. Aslında, kredinin geri ödenmeme ihtimali, kime verildiği ile ilgilidir ancak mevcut uygulamada bankalar kredibilitesi çok yüksek ya da çok düşük olan tüm firmalara aynı yaklaşımı sergiliyor. Basel II, Basel I'in bu hesaplama yönteminin yanlış olduğu fikrinden çıktı. Çünkü Basel I, riski ayrıştırmıyor, risk ayarlaması yapmıyor.
Ancak, sermayenin riske göre hesaplanması gerekiyor. Banka eğer çok riskli bir firmaya kredi veriyorsa, belki de 8 liradan fazla sermaye tutması gerekecek. Daha az riskli bir firma içinse, tam tersine daha az sermaye tutabilir. İşte Basel II'nin mantığında bu yaklaşım var. Artık sermaye ihtiyacı, kredi verilen firmanın riski dikkate alınarak hesaplanacak.
Bu değişimle, bilinçli bir risk yönetimi kültürü oluştuktan sonra, bankacılık sistemi çok daha verimli hale gelecek, piyasanın ve işletmelerin korunması yolunda daha doğru bir yapıya bürünecek, herhangi bir sorun ortaya çıktığında, bu sorun risk yönetimi tarafından hızlı bir şekilde teşhis edilebilecek.

Basel II Kapsamında Kabul Edilecek Teminatlar

> Nakit para,
> Altın,
> Ana endeksteki hisse senetleri,
> Mevduat veya mevduat sertifikası,
> Yatırım fonları,
> Borçlanma senetleri (değerlendirme notuna göre),
> Borçlanma senetleri (değerlendirme notu yoksa; likit ve bankalarca çıkartılmış),
> Ana endeks dışında, fakat düzenlenmiş piyasalarda işlem gören senetler,
> Ana endeks dışında, fakat düzenlenmiş piyasalarda işlem gören senetleri de barındıran fonlar.
Ayrıca Basel II uygulamaları kapsamında ticari emlak ipoteği karşılığı verilen kredilerin (fabrika, depo vb.) teminat kapsamına alınması özel ve oldukça zorlayıcı şartlara bağlandı. Teminatına ikamet amaçlı gayrimenkul ipoteği alınan kredilerin yüzde 35 risk ağırlığıyla değerlendirilmesi planlanıyor. Kredi maliyetini etkileyecek anahtar faktörlerin başında KOBİ'lerin borçlu derecelendirme notu, bankaların içsel derecelendirme notu, kullandıkları kredi türü ile bankalara sunacakları teminatların kalitesi geliyor. Bu uygulamanın en önemli fakat KOBİ'ler için zorlayıcı özelliklerinden biri herhangi bir KOBİ'nin bankaların benzer risk ölçümleri nedeniyle her bankadan aynı kredi fiyatını alması olacak.

Risk Seviyesi Nasıl Belirleniyor?

KOBİ'lerin risklerinin ölçülebilmesi, bu ölçümün sayısallaştırılması açısından çok önemli. Ancak risklerin ölçülmesinde en önemli noktalardan biri, KOBİ'lerin bu risklerinin 'ne kadar farkında' olduğu ve bu riskleri azaltmak adına neler yaptığı. Bir örnek ile açıklarsak:
Avrupa menşeli girdiler kullanarak yurtiçi piyasaya çalışan 2 adet KOBİ (KOBİ A, KOBİ B) düşünelim.
KOBİ A: Hem alımları, hem de satışları vadeli olan KOBİ A, satış hâsılatı ile YTL cinsinden repo yapıyor, borçlarının vadesi geldikçe repodaki tutardan euro'ya dönerek borçlarını ödüyor.
KOBİ B: KOBİ A ile aynı koşullarda çalışmasına rağmen, vadeli satışlarını çek veya senet karşılığı yapıyor, bu çek ve senetleri iskonto ettirerek euro alıyor. İşleri gereği her iki KOBİ de 'kur riski' taşıyor, çünkü alış ve satışları farklı para biriminde (Alışlar euro, satışlar YTL).
Ancak KOBİ A bu kur riskini göz ardı ederken, KOBİ B riski ortadan kaldırmak için gelirlerini belli bir iskontoya razı olup daha erken tahsil ediyor ve ödemeleri ile aynı para biriminde tutuyor. Diğer tüm koşulların sabit olduğu varsayıldığında, kur riskinin farkında olan ve bu riskini yöneten KOBİ B bankalardan daha iyi fiyatlarla borçlanabilir.
Firmanın risklilik seviyesi ölçülürken, yalnızca firmanın taşıdığı riskler değil, firmanın bu riskleri yönetmek adına neler yaptığı da göz önüne alınır. Neticede fiyatlama düzeyi, risklerin toplamı ve bu riskleri yönetebilmek adına yapılanların beraberce değerlendirilmesi ile bulunacak 'net' risk seviyesine bağlı olacaktır.

Basel II Kriterleri Ve Etkileri

Dünyada bankacılık sistemi, 2007'den itibaren BASEL II kriterlerini uygulamaya başlayacak. Türkiye'nin de içinde olduğu bu yeni sistem, bankaların sermaye yeterliliği standartlarını yeniden belirliyor, risk yönetimini ön plana çıkarıyor. BASEL II, bankaların kredi verme düzenini değiştirirken, kredinin fiyatlandırılmasına da yeni bir boyut getiriyor. Bu yeni sisteme göre, rating kuruluşlarından derecelendirme notu alanlar, bu notun değeriyle orantılı olarak faiz ödeyecekler. Yeni düzenle birlikte, bilançosu daha güçlü, mali yapısı iyi ve sermayesi daha kuvvetli olan, dolayısıyla kredi derecelendirme notu daha yüksek olan KOBİ'ler daha ucuz kredi kullanabilecek. Bu koşulları sağlayamayanların kredi faizleri yüksek olacak.
Sonuçta yeni kredi düzeni, zayıf işletmeleri zorlarken, güçlüleri daha da güçlendirebilecek. Bankalar, riskini ölçtürmeyen KOBİ'ler için en yüksek düzeyde sermaye karşılığı ayırmak durumunda kalacak. Bu da kredi vermeyi ekonomik olmaktan çıkaracak. Firmanın ve kullanılacak kredinin risk seviyesi, doğrudan kredi maliyetini etkileyecek.
Kredi verilen firmanın derecelendirme notu düştükçe, banka daha çok risk alacak, karşılık olarak daha çok sermaye tutacak ve dolayısıyla daha çok kaynağını getiriden mahrum bırakacak. Bu durumda firmalara kullandırılaca
k kredilerin maliyetleri de artacak.

Derecelendirme (Rating) Nedir?

Risk, ölçülebilmesi, karşılaştırılabilmesi ve bir gösterge olabilmesi açısından sayısallaştırılmalıdır. Bu sayısallaştırma işlemi 'derecelendirme' olarak adlandırılıyor. Derecelendirme, bir firmanın mali verilerinden yönetsel niteliklerine, geçmiş performansından gelecekteki projelerine kadar birçok faktörün bir arada değerlendirilerek, nihai bir nota ulaşılması anlamına geliyor. Derecelendirmenin sağlayacağı en büyük fayda, 'risk' kavramının herkes için aynı şeyi ifade eden bir araç haline getirilmesi. Daha düşük kredi fiyatları, ancak iyi (yüksek) rating notu almış firmalar için mümkün olacak. Bugün birçok banka derecelendirme sistemini oluşturmuş, müşterilerine birer kredi notu atamaya başlamış durumda. Ayrıca Türkiye Bankalar Birliği (TBB) kapsamında oluşturulan çalışma grupları ile bankalardan bağımsız bir 'Dış Derecelendirme Şirketi' kurulması yolunda araştırma ve çalışmalar yapılması istendi.

Standart Yöntem İçin Tercih Edilen Teminatlar

>
Nakit, mevduat veya mevduat sertifikası,
> Altın,
> Borçlanma senetleri (firmanın rating'ine göre),
> Borçlanma senetleri (rating yoksa, likit ve bankalarca çıkartılmış),
> Ana endeksteki (IMKB 100) hisse senetleri,
> Yatırım fonları,
> Ana endeks dışında fakat düzenlenmiş piyasalarda işlem gören senetler,
> Ana endeks dışında fakat düzenlenmiş piyasalarda işlem gören senetleri de barındıran fonlar,
> Taşınmaz mal ipoteği.


.
Son düzenleyen Kral_Aslan; 2 Ocak 2009 13:33
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....

Benzer Konular

17 Eylül 2008 / Bia Turizm
10 Ekim 2006 / Mystic@L Sanat