Arama

Eski Çağlarda Ruh Hastalıklarının Tedavisi

Güncelleme: 23 Haziran 2008 Gösterim: 3.774 Cevap: 0
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
23 Haziran 2008       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Eski Çağlarda Ruh Hastalıklarının Tedavisi

Eski çağlarda insanlar zihinsel bozukluğu olan bir kişinin kötü ruhların,şeytanların ya da diğer doğaüstü güçlerin etkisi altında kaldığını düşünürdü. Hastalığın nedeni böyle sanıldığı için iyileştirme çabalarında hiçbir sistem yoktu.Daha çok telkin gücüne başvuruluyordu.Bu sistemsiz çabalara az da olsa bir düzen getirenler Hippokrates ve Galenos oldu.Onların ileriye sürdüğü ‘Dört Salgı’ kuramı yaklaşık ikibin yıl tıp dünyasını etki altında bırakmıştır.Bu kurama göre insan bedeninde dört tane temel unsur vardır:Kan,balgam,sarı safra ve kara safra.Birtakım hastalıklar ve birtakım değişik kişilik yapılarının nedeni,bu sıvılardan birinin ya da diğerinin üstünlüğüdür.Örneğin kara safra veya balgam normalden fazla ise bu,o kişinin melankoli olmasının nedenidir. Önerilen tedavi ise iksir,banyo,perhiz veya kusturucu ilaçlardı.
Sponsorlu Bağlantılar


Eski yunan tıp geleneğini sürdüren araplar oldu.Sekizinci ve onüçüncü yüzyıllar arasındaki dönemde Şam,Kahire ve Bağdat’ta deliler için akıl hastahaneleri yapılmıştı.Avrupa’da akıl hastalıklarının bakım işi hristiyanlığın yayılması ile paralel olarak gelişmiştir.Manastır ve diğer dinsel merkezler ile din adamlarının yönettiği hastahaneler tedavi görevlerini üstlendiler.
Ancak ortaçağ Avrupa halkları yoksulları,sakatları ve diğer toplumdışı kalmış kişileri olduğu gibi delileri de kendi yaşamları dışına itme eğilimi taşıyorlardı. Gene aynı dönemlerde halkın;büyücülük,dinsel sapkınlık,cadılık ve şeytana kapılma gibi saplantıları vardı.Birçok kişi,deli olarak nitelendirdikleri insanların şiddetli ve çarpıcı taşkınlıklarını bu gibi kötü güçlere yüklüyorlardı.Böylece deli olarak nitelenen insanlar işkence,hapis veya ölüm cezasına çarptırıldılar. Deliliğin büyücülük ve dinsel sapkınlıkla ilgili olduğu inancı birçok insanın suçsuz olarak ölümüne neden olmuştur.Örneğin Girolamo Savonarola adlı din ve siyaset reformisti olan bir kişi dinsel sapkınlığa bağlı deli olduğu gerekçesi ile yakılarak öldürülmüştü.


Ortaçağda akıl hastalığının fiziksel ve ruhsal nedenlerini az çok anlayan,aşırı akıl hastalıkları için dinlenme,yatıştırma ve müzik tedavisi öneren kişiler de vardı.Aynı şekilde delilik ile dinsel sapkınlığı birbirinden ayıranlar da olmuştu.Örneğin Johann Weyer adlı bir doktor,cadı olarak nitelenen kişilerin kötü ruhlu değil de psikozlu yaşlı kadınlar olduğunu ileri sürmüştü.Ancak o dönemlerin klise ve hukuk uzmanları böyle görüşleri reddettiler.
Bir diğer inanış ise zihinsel sıkıntıya neden olan ruhun,kafatası açılarak serbest bırakılması gereği idi.Bazı yörelerde ise akıl hastaları topluca azizlerin türbelerine götürülüyordu.


Onyedinci ve onsekizinci yüzyıllarda tıp bilimi ile cerrahide önemli gelişmeler başladı.Ancak akıl hastalıkları ile ilgili kuramlar aynı gelişmeyi gösteremedi. Gerçi ortaçağın vahşi uygulamaları bitmişti,ama tedavi yöntemleri gene de çok ilkeldi.Müshil,kusturma ve kan alma gibi fiziksel yöntemlerin yanısıra birtakım mekanik araçlar kullanılıyordu.Hırçın ve çılgın hastaları sakinleştirmek amacıyla özel mekanizmalar geliştirildi.Deri kayışlar,çadır bezinden ceketler,özel kelepçeler devreye sokuldu.Hastalar sandalyelere çok az hareket edecek şekilde bağlanıyorlardı.Ani ve şiddetlli korku yaratmanın ruh hastalığına yararlı etkisi olacağına inanılıyordu.Bir diğer yöntem ise hastaların suya daldırılması idi.Akıl hastalıkları ve delilik;birtakım ahlak kurallarının eksik olması,dürtülerin gereği gibi denetlenememesi,kişiliklerin yozlaşması gibi nedenlere bağlanmaya başlanmıştı.


Onsekizinci yüzyıldan itibaren teorilerin ileri sürülmesi hızlandı.
Benjamin Rush (1745-1813) Amerika’da ruh hekimliğinin kuruluşuna katkıkarda bulunmuştu.Ruh hastalıklarının tedavisinde kan vermenin ve mekanik aygıtlar kullanılmasının savunuculuğunu yapmıştı.Tedavide ruhsal ve fizyolojik yaklaşımların birleştirilmesini ileri sürmüştü.
Franz Mesmer (1734-1815) akıl hastalığını bedendeki manyetik sıvıların birikimi ile ilişkilendirdi.Önerdiği tedavi yöntemi ise daha da ilginçti:Hastalardaki manyetik sıvıların kendisi gibi özel manyetik güçlere sahip terapistler tarafından giderileceğini öne sürmüştü.
Franz Joseph Gall (1758-1828) beyinde her biri belirli zihinsel işleve sahip olan 27 tane organ olduğunu ileri sürdü.Bu organlar ne kadar iyi çalışırsa o kadar büyük olurlardı.Böylece kafatasının büyüklüğünü etkilerlerdi.Gall’in bu görüşü bir müddet etkili oldu.Kişilik ve zihinsel denge ,kafatasının biçimi ve özellikleri ile yorumlandı.


Nihayet anlayışa dayalı tedavi yöntemleri ön plana çıkmaya başladı.Uzun süreden beri dağınık halde bulunan gözlem ve deneylerin birikimleri sistemli bir şekilde ele alındı.Ruh hastalıkları sınıflandırıldı.Giderek bilinç dışı keşfedildi.Fransız ruhbilimcisi Pierre Janet (1859-1947) zihinsel işlevleri bir sıra düzenine koydu.Onun teorisine göre en altta otomatik işlevsellik bulunuyordu.En üstte ise ussal,deneyimli ve bilinçli eylem bulunuyordu.Janet’in bu kuramı Jean Charcot’un hipnoz gösterilerini geliştirmesine yardımcı oldu.Sigmund Freud,bilinçdışı kuramını ileri sürerken Janet’ten yararlanmıştı.

KAYNAK:
The Joy of Knowledge Encyclopaedia

Benzer Konular

21 Mayıs 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
3 Mayıs 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
18 Ocak 2016 / Misafir Cevaplanmış
7 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap