Arama

Evliliği Sarsan 8 Yanlış

Güncelleme: 27 Aralık 2011 Gösterim: 4.309 Cevap: 1
HeliX - avatarı
HeliX
Ziyaretçi
9 Ekim 2008       Mesaj #1
HeliX - avatarı
Ziyaretçi
Kabul, hep siz haklısınız, sizin dediğiniz doğru ve hep sizin sözünüz geçerli olmalı! Siz insanın kalbinden geçeni bile okuyabilirsiniz! Yok canım o kadar da değil diyorsanız, buyurun..

Sponsorlu Bağlantılar
1. EŞİNİN KİŞİLİĞİNE KARŞI AĞIR ELEŞTİRİDE BULUNMA
Eşinin kişiliğini küçük düşürücü, onur kırıcı sözler sarf etmek sevgiyi zedeler. “Sen hep böylesin, hep beceriksizsin.” suçlamalarına sitemkar ve biraz da hakaret içeren “Hep kendi bildiğini okudun. Beni dinlemedin.” sözleri suçlayıcı eleştirilerdir.

2. İŞİ YOKUŞA SÜRME
Günün birinde eşlerden birinde olumlu bir değişiklik olmuştur veya gittikleri doktor dinlenilmiş ve kişi olumsuz bir davranışından vazgeçmiştir. Diğer eş “On yıldır sana söyledim; ama beni dinlemedin, başkası deyince daha mı kıymetli oluyor?” biçimindeki konuşmalar eşi üzen ve geriye döndürebilecek tarzdadır.

3. GEÇMİŞİ HATIRLATMA
Evlilik hayatı boyunca insanların olumsuz hatıraları olmuştur. Kavgalar, tartışmalar, atışmalar ya da unutulan anlar, yapılan yanlış davranışlar olagelmiştir. Evlilik hayatı boyunca bu kötü hatıraların eşler tarafından tekrak tekrar ısıtılarak ortaya konulması ilişkileri zedeler.

4. GENELLEMEDE BULUNMA
Eşinize bir kalıp biçerek o kalıba sokan ifadeler kullanmak, onu kötü bir fiille damgalamak da büyük hatalardan biridir. “Ben senin için değiştim, sen benim için hiçbir şeyden vazgeçmedin. Çok bencilsin...” sözleri evliliği yıpratır.

5. EŞİNİN AKLINI OKUMA
Çiftler arasında diyalog tek taraflı olmaya başladığında eşler birbirlerine mesafe koymaya başlarlar. Sürekli iğnelemeler, kavgalar, atışmalar artık kadın ve erkeği kendi dünyasına itmiştir. Erkek de kadın da kendi dünyasında eşiyle konuşmaya başlar. Kafalarında kurdukları şeyler zaman zaman birbirlerinin hareketlerine yorumlar çıkarmaya neden olur. “Senin ne demek istediğini biliyorum. Ben senin bakışından anlarım.” gibi sözlerle eşinin mimik ve hareketlerinden anlamlar çıkarılmaya başlanılır.

6. KENDİNİ HEP HAKLI GÖRME
Hatalar, yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde kim daha haklı, adeta “mahkeme” kuruluyor.

7. KONUŞURKEN SÖZLERİN KESİLMESİ VE SES TONUNU YÜKSELTMESİ
İletişimde en önemli husus konuşan insanı sonuna kadar dinlemek, çok gerekliyse aralara girmektir. Dinlemek, anlamak ve kendimizi anlatmamız gerekiyor. Bunun yolu da saygıyla dinlemek, ses tonunu yükseltmemektir.

8. EŞLERDEN BİRİNİN KENDİSİNİ TERAPİST YERİNE KOYMASI
‘Senin hasta olduğunu biliyorum, nedenlerini de biliyorum. Senin ne zayıflıkların var hepsini keşfettim, ne yapman gerektiğini söylüyorum, beni dinlesen doktora filan da ihtiyacın olmaz’ gibi sözler doğru değildir. Eş ne kadar bilgili, tecrübeli olursa olsun kendini doktor yerine koymamalıdır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
27 Aralık 2011       Mesaj #2
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why
Yuva denince aile fertlerinin huzur bulduğu, en zor şartlarda bile kenetlendikleri, başkalarıyla paylaşamadıkları özellerini aile fertleriyle paylaştıkları insan topluluğu, özelde de peygamberlerin sünnetlerini yerine getirildiği farklı bir alandır. Aile fertlerini tüm çabaları yuvayı ayakta tutmaya çalışmaktır. Eğer bir çaba ortaya konmazsa en büyük zararı çabayı ortaya koymayan aile ferdi görürken diğer aile fertleri de en az onlar kadar zarar görecektir. Yuvayı sarsan yanlışların beklide bir kısmı üzerinde durabileceğiz. Amacımız bu yazıyı okuyup ta kendi ailesinin içinde yaşadığı, varsa bir yanlışı yeniden ele alarak düzeltmeye çalışmasıdır.

Sponsorlu Bağlantılar
Anlayışsızlık ve kabalık; aile fertlerinin birbirlerinin durumlarını pozitif yönde değerlendirmeyip, anlayışı geri plana atarak, bu yetmediği gibi birbirlerine karşı kaba konuşmalara ve tavırlara girmeleri şeytanı sevindirecek bir eylemdir. İşte bu durum aileye fitne düşürmüş demektir.

Hatayı kabul etmemek: insan olmamız hasebiyle hata yapmak mümkündür. Asıl olan hatayı kabul edip düzeltmek için tavır geliştirmektir. Hatasını fark eden kişi gereğinde özür beyan edip hatasını düzeltme yoluna giderse erdemi yakalamış demektir.

Aşırı uç düşünce ve tavırlar; eşlerden birinin veya her ikisinin kendi boyutunda bir takım aşırılıkların olması ve bu aşırılıkların birer saplantı halini alması, belli bir zaman sonra bu aşırılıkların düşünceden eyleme dökülmesiyle ailede hayat çekilmez hal almaya başlar. Bu durumdaki ailede akliselim olan kişinin sabırlı olması, tahammül sınırlarını yüksek tutması gerekiyor, aşırı uçta olan kişinin de aklını başına alıp orta yolu tercih edip, ölçülerini Allaha ve Resulüne götürerek yeniden hayatını nizama koyması gerekiyor.

Mükemmeliyetçi yapı ve anlayış ( teferruatta boğulmak ); kişinin eşinden beğendiği kahramanını aramasıdır. Kadının erkeğinde Hz. Ali kişiliğini araması, erkeğin kadınında Hz. Fatma kişiliğini araması gibi. Karşıdaki partnerinde böyle bir kişilik ve yaşantı beklerken kendisini değerlendirmeye almaz(çoğu zaman).mükemmellik Allaha mahsustur. Yeryüzünde insanlar arasında en mükemmel kişiler peygamberlerdir onlarda yetişirken Allahın kontrolünde yetişmekteler. Diğer insanlar ise bu mükemmel insanları örnek alarak onlar gibi yaşamaya çalışırlar. Elbette ki eşlerin eksikleri olacaktır. Asıl olan eksiklerde ve hatalarda ısrarcı olunmamasıdır.

Geçmiş hataları ön plana çıkarmak; Allah affedicidir affetmeyi sever. İnsanoğlu ise nankördür. Bir kişinin eşinin geçmiş kusurlarını ve olumsuzluklarını hep gün yüzüne çıkarması ve her fırsatta yüzüne vurması bir eş açısından en büyük talihsizliktir. İnsan hata yapmaya, günah işlemeye meyyal olarak yaratılmıştır. Eşe düşen görev evlendikten sonra eşi ayı bile olsa onu vahşilikten kurtarıp evcil yapması, yani ayıdan kedi çıkarması gibi.

Evliliği sarsan yanlışları daha da sayabiliriz bunlardan bazıları şöyle; Takıntılar, kültür ve eğitim farkı, kişilik ve yetenek problemleri, empati yoksunluğu ( tek taraflı bakış ),tek taraflı gayret, gereksiz kıskançlıklar ve kompleksler, ilgisizlik ( bilgisayar takıntısı, tv, iş, zaman ayıramama ), geçim sıkıntısı, mesaj, e-mail ve chat problemi, çocuk sahibi olamama, eşler hakkındaki aile dedikoduları, yanlış kişi ile mi evlendim? Sorusu ve düşüncesi, iğneleyici sözler, zihin okuma, sürekli akıl verme, her şeyi ben bilirim anlayışı, hatayı değil, kişiyi ve kişiliği sorgulamak, şahsiyeti hedef almak gibi.

Tüm bu olumsuz düşünce ve eylemlere rağmen aile fertleri bir tarağın dişlileri gibidirler, olumsuzluklarla değil olumlu yönleriyle öne çıkmalılar. En son diyoruz ki;

HAYDİ EŞLER! EŞİMİZİN CENNETİ OLALIM!

29.08.2011
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..

Benzer Konular

18 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
17 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
2 Şubat 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
6 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük