Arama

Helloween

Güncelleme: 26 Ocak 2008 Gösterim: 4.130 Cevap: 0
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
14 Nisan 2007       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
helloweenet4

Sponsorlu Bağlantılar
Helloween`in hikayesi 1979 yilinda biraraya gelip "Gentry" adinda bir grup kuran iki gitarist Kai Hansen ve -daha sonralari Gamma Ray, Blind Guardian, Grave Digger gibi
gruplarda ses mühendisligi yapacak olan- Piet Sielck ile baslar. Bir süre sonra, basa Markus Grosskopf, davula da Ingo Swichtenberg’ in geçmesiyle grup ilk saglam kadrosuna kavusur ve "Ironfist" adini alir. 1983`te Sielck ayrilir, onun yerine Micheal Weikath(ex-Powerfool) geçer ve grup kendini dünya çapinda ünlü edecek isme kavusur: "Helloween".

1984`te Noise Records ile anlasma imzalayan grup "Death Metal" adini tasiyan bir demo yayinladi. Demo, Weikath`in Powerfool`dayken çaldigi, Oernst for Life ve Metal Invaders parçalarinda olusmaktaydi. Bir süre sonra seyrek araliklar ile albümler hazirladilar. Bunlardan birincisi grubun adini tasiyan bir mini-uzun çalar, ikincisi -daha sonralari bir Power-Metal klasigi haline gelecek olan,"Ride the Sky","How Many Tears","Heavy Metal Is The Law" gibi olaganüstü parçalarin bulundugu- "Walls of Jericho" albümüydü.


Ayni sene çikardiklari ilk demolari "Symphonies Of Doom" underground elestirmenler tarafindan çok basarili bulundu. 1986`da çikardiklari ikinci demolari, "Battalions Of Fear" onlarin No Remorse Records ile anlasmalarini sagladi.



Blind Guardian, Grave Digger gibi
gruplarda ses mühendisliği yapacak olan- Piet Sielck ile başlar. Bir süre sonra, basa Markus Grosskopf, davula da Ingo Swichtenberg’ in geçmesiyle grup ilk sağlam kadrosuna kavuşur ve "Ironfist" adını alır. 1983`te Sielck ayrılır, onun yerine Micheal Weikath(ex-Powerfool) geçer
ve grup kendini dünya çapında ünlü edecek isme kavuşur: "Helloween".

1984`te Noise Records ile anlaşma imzalayan grup "Death Metal" adını taşıyan
bir demo yayınladı. Demo, Weikath`ın Powerfool`dayken çaldığı, Oernst for Life ve Metal
Invaders parçalarında oluşmaktaydı. Bir süre sonra seyrek aralıklar ile albümler hazırladılar. Bunlardan birincisi grubun adını taşıyan bir mini-uzun çalar, ikincisi -daha sonraları bir Power-Metal klasiği haline gelecek olan,"Ride the Sky","How Many Tears","Heavy Metal Is The Law" gibi olağanüstü parçaların bulunduğu- "Walls of Jericho" albümüydü. Bu albüm gruba Avrupa piyasasında gözle görülür bir başarı kazandırdı ve sağlam bir fan kitlesi oluşmasını sağladı. 1986`da "Judas"adını taşıyan bir konser albümü yayınlandı. Albümle aynı adı taşıyan parça, ismi itibariyle eski Nazi düşüncelerini anımsatsa da, Yahudilerin dünyayı yönetmeleri konusunda gerçekçi noktaları yakalamıştı.

Tanıtım turnelerinde, aynı anda çalıp söylemenin zor olduğunun farkına varan Kai,
grup için vokalist arayışlarına başladı. İlk önce Tyran Pace ile anlaşılsa da Tyran`ın full-time çalışmayı reddetmesi, ipleri kopardı ve bunun üzerine "Gümüş Gırtlak" lakaplı Micheal
Kiske 18 yaşında mikrofona geçti. Kiske`nin gruba dahil olmasıyla Kai`nin yükü hafifledi ve
grup yeni albümü "Keeper of the Seven Keys-I" i yayınladı. Bu albüm, grubun fanlarca
çok sevilen "Keepers" serisinin ilk bölümüydü. Albümde "Future World","A Tale That Wasn`t Right","Twilight of the Gods" gibi muhteşem parçaların yanısıra "Haloween" gibi progressive etkilenimli uzun konsept parçalar da bulunmaktaydı. Albümün gruba dünya çapında bir başarı kazandırması sonucu Japonya ve Amerika turnelerine çıkıldı. Özellikle Japonya konserlerinde izdihamlar yaşandı, grup anormal bir ilgi gördü. Turneden kısa bir süre önce serinin ikinci ve son albümü "Keeper of the Seven Keys-II" yayınlandı. Albümde "Dr.Stein","Rise and Fall" gibi parçaların yanında, ilk albümdeki hikayenin devamı niteliğinde 14 dakikalık "Keeper of the Seven Keys" yer alıyordu. Albümlerde anlatılan hikayeye gelince kısaca iyi ile kötü arasındaki bir mücadele olarak özetlenebilir. Grup içinde de Micheal Weikath iyiyi, Kai Hansen ise kötülüğü simgeler. 7 anahtarın koruyucusu "İyilik"in elçisidir. Dünyayı kötülükten korumak için 7 günahı
simgeleyen 7 anahtarı gezegeni çevreleyen 7 denize atmak zorundadır. "Kötülük" ise onu engellemeye çalışmaktadır. "İyilik" gücü, koruyucu 7. anahtarı 7. denize attığı anda başarıya ulaşır.

Grup albümün ardından Castle Donington`da çaldı. Fakat performansları çok iyi
değildi. Çok hızlı yükselip metal dünyasında zirveye yerleşmişlerdi. Bunun beraberinde getirdiği şartların baskısı altında çalmak oldukça zordu. Avrupa turnesi sonunda fanları
hayal kırıklığına uğratan bir haber geldi: Grubun kurucu elemanı ve beyni Kai Hansen, strese daha fazla dayanamayacağını ve aşırı yorulduğunu söyleyerek gruptan ayrıldığını
açıkladı. Onun yerine, grubun eski arkadaşları olan gitarist Roland Grapow(ex-Rampage)
Helloween`in yeni gitaristi oldu. 1988 yılında çıktıkları dünya turnesinde verdikleri İskoçya konserini "Live in the UK" adıyla piyasa sürdüler.


Helloween, albümlerinin daha iyi dağıtılması ile fan kitlesinin genişleyeceğine
kanaat getirerek EMI ile anlaştı. Fakat Noise Records`un koyduğu bir madde yüzünden

Helloween, Noise Records`un imzası olmadan İngiltere dışında albüm yayınlayamayacaktı.
Bu da, İngiltere dışındaki, özellikle Amerika`daki hayran kitlesinin azalması anlamına geliyordu. Bütün bu sorunlar aşıldıktan sonra "Pink Bubbles Go Ape" yayınlandı. Bu albümde Keeper II`den bu yana 3 senede ne yaptıklarını anlatan bir açıklama da yer alıyordu. Grup işten memnun kalmamamıştı, zaten albüm ne bir liste başarısı getirmiş, ne de fanlar tarafından beğenilmişti. Açıkçası grubun bugüne dek yaptığı en kötü albümdü.

Grup uzun süre ortalıktan kayboldu. Bir süre sonra "Chameleon" albümü ile fanlarının karşısına çıktılar."Chameleon", klasik
Helloween`in hikayesi 1979 yilinda biraraya gelip "Gentry" adinda bir grup kuran iki gitarist Kai Hansen ve -daha sonralari Gamma Ray, Blind Guardian, Grave Digger gibi
gruplarda ses mühendisligi yapacak olan- Piet Sielck ile baslar. Bir süre sonra, basa Markus Grosskopf, davula da Ingo Swichtenberg’ in geçmesiyle grup ilk saglam kadrosuna kavusur ve "Ironfist" adini alir. 1983`te Sielck ayrilir, onun yerine Micheal Weikath(ex-Powerfool) geçer ve grup kendini dünya çapinda ünlü edecek isme kavusur: "Helloween".

Helloween soundundan çok uzak,
hatta yer yer jazz etkilerine bile rastlamanın mümkün olduğu yumuşak bir albümdü.
Ne yazık ki albüm,
Helloween`in hikayesi 1979 yilinda biraraya gelip "Gentry" adinda bir grup kuran iki gitarist Kai Hansen ve -daha sonralari Gamma Ray, Blind Guardian, Grave Digger gibi
gruplarda ses mühendisligi yapacak olan- Piet Sielck ile baslar. Bir süre sonra, basa Markus Grosskopf, davula da Ingo Swichtenberg’ in geçmesiyle grup ilk saglam kadrosuna kavusur ve "Ironfist" adini alir. 1983`te Sielck ayrilir, onun yerine Micheal Weikath(ex-Powerfool) geçer ve grup kendini dünya çapinda ünlü edecek isme kavusur: "Helloween".

Helloween`in sadık fan kitlesi tarafından da benimsenmemiş, ve kayda
değer bir liste başarısı elde edememişti. Bu sonuçlar grubun EMI ile birlikteliğinin de
sonunu getirmişti. Bu sıralarda Bruce Dickinson efsanevi
Ingiltere’de ‘70’li yillarin ilk yarisi Black Sabbath, Led Zeppelin ve Deep Purple gibi sert müzigin asil krallari sayesinde müzigin gelisimi açisindan bir hayli parlak geçti. 2.yarisinda ise punk’in dogumuyla rock müzik kan kaybetmeye, “rockstar-fan” iliskisi sorgulanmaya basladi. Konserler büyük alanlardan publara tasindi, 10 metreye yaklasan sahne yükseklikleri, santimlerle ölçülmeye baslandi. ?ngiltere’de Sex Pistols, The Clash ve The Damned gibi gruplarin basini çektigi punk son derece popüler olmusken, hard rock ve heavy metal için kitleleri tekrar bu müzige baglayacak taze bir kana ihtiyaç vardi.
1976 yilinda bir pub grubundan ibaret olan Smiler sahnede hard rock ve heavy metal klasiklerini icra ediyordu. Smiler aslinda Londra basta olmak üzere ?ngiltere’nin sanayi agirlikli bölgelerinde sekillenen birçok hard rock ve heavy metal grubunun bilinenlerinden sadece biriydi. Bugün hala hatirlaniyor olmasinin sebebi ise bünyesinde birgün dünyanin en büyük heavy metal gruplarindan biri olacak olan Iron Maiden’in kurucusu Steve Harris’i barindirmasiydi.


ron Maiden`dan, özel nedenlerden dolayı ayrılmıştı.
Ingiltere’de ‘70’li yillarin ilk yarisi Black Sabbath, Led Zeppelin ve Deep Purple gibi sert müzigin asil krallari sayesinde müzigin gelisimi açisindan bir hayli parlak geçti. 2.yarisinda ise punk’in dogumuyla rock müzik kan kaybetmeye, “rockstar-fan” iliskisi sorgulanmaya basladi. Konserler büyük alanlardan publara tasindi, 10 metreye yaklasan sahne yükseklikleri, santimlerle ölçülmeye baslandi. ?ngiltere’de Sex Pistols, The Clash ve The Damned gibi gruplarin basini çektigi punk son derece popüler olmusken, hard rock ve heavy metal için kitleleri tekrar bu müzige baglayacak taze bir kana ihtiyaç vardi.


Iron Maiden, Bruce`un yerini doldurabilecek, yetenekli bir
vokalist arıyordu. Kiske`nin de gözü oradaydı ama ortada acı bir gerçek vardı, o da Kiske`nin İngiliz olmamasıydı. Bu dönemlerde
Helloween`in hikayesi 1979 yilinda biraraya gelip "Gentry" adinda bir grup kuran iki gitarist Kai Hansen ve -daha sonralari Gamma Ray, Blind Guardian, Grave Digger gibi
gruplarda ses mühendisligi yapacak olan- Piet Sielck ile baslar. Bir süre sonra, basa Markus Grosskopf, davula da Ingo Swichtenberg’ in geçmesiyle grup ilk saglam kadrosuna kavusur ve "Ironfist" adini alir. 1983`te Sielck ayrilir, onun yerine Micheal Weikath(ex-Powerfool) geçer ve grup kendini dünya çapinda ünlü edecek isme kavusur: "Helloween".


Helloween bir kaos içerisindeydi. Ingo uyuşturucuya başlamıştı ve sağlığının bozulması yüzünden performansı da gitgide azalmaktaydı. Bunu gören Weikath, Ingo`nun bir süreliğine gruptan ayrılmasını ve kendisini temizleyip geri dönmesini istedi.
Ingiltere’de ‘70’li yillarin ilk yarisi Black Sabbath, Led Zeppelin ve Deep Purple gibi sert müzigin asil krallari sayesinde müzigin gelisimi açisindan bir hayli parlak geçti. 2.yarisinda ise punk’in dogumuyla rock müzik kan kaybetmeye, “rockstar-fan” iliskisi sorgulanmaya basladi. Konserler büyük alanlardan publara tasindi, 10 metreye yaklasan sahne yükseklikleri, santimlerle ölçülmeye baslandi. ?ngiltere’de Sex Pistols, The Clash ve The Damned gibi gruplarin basini çektigi punk son derece popüler olmusken, hard rock ve heavy metal için kitleleri tekrar bu müzige baglayacak taze bir kana ihtiyaç vardi.

Helloween`i terketti. İki elemanın ayrılması grubu derinden sarsmıştı ama
Helloween`in hikayesi 1979 yilinda biraraya gelip "Gentry" adinda bir grup kuran iki gitarist Kai Hansen ve -daha sonralari Gamma Ray, Blind Guardian, Grave Digger gibi
gruplarda ses mühendisligi yapacak olan- Piet Sielck ile baslar. Bir süre sonra, basa Markus Grosskopf, davula da Ingo Swichtenberg’ in geçmesiyle grup ilk saglam kadrosuna kavusur ve "Ironfist" adini alir. 1983`te Sielck ayrilir, onun yerine Micheal Weikath(ex-Powerfool) geçer ve grup kendini dünya çapinda ünlü edecek isme kavusur: "Helloween".


Helloween yıkılmamıştı. Vokalist Andi Deris(ex-Pink Cream 69) ve baterist -bir dönem Gamma Ray ile çalışmış- Uli Kusch`un katılımıyla grup adeta yeniden dirilmişti.
Yeniden yapılanmanın verdiği canlılık ve gazla 1994 yılında "Master of the Rings" piyasaya sürüldü. Albüm, grubun ilk yıllarına dönme çabasını açıkça ortaya koyuyordu,ama artık çok geçti. Onların müziği iyiydi ama piyasada artık fazla tutulmuyordu. Yinede kaliteli müzik dinlemek isteyen metal dinleyicileri
Helloween`i unutmamıştı. Albümün heyecanı yaşandığı sırada üzücü bir haber
Helloween`i ve tüm fanlarını yasa boğdu:Ingo, kendini bir trenin altına atarak, intihar etmişti. Aynı dönemde Kiske de,
Ingiltere’de ‘70’li yillarin ilk yarisi Black Sabbath, Led Zeppelin ve Deep Purple gibi sert müzigin asil krallari sayesinde müzigin gelisimi açisindan bir hayli parlak geçti. 2.yarisinda ise punk’in dogumuyla rock müzik kan kaybetmeye, “rockstar-fan” iliskisi sorgulanmaya basladi. Konserler büyük alanlardan publara tasindi, 10 metreye yaklasan sahne yükseklikleri, santimlerle ölçülmeye baslandi. ?ngiltere’de Sex Pistols, The Clash ve The Damned gibi gruplarin basini çektigi punk son derece popüler olmusken, hard rock ve heavy metal için kitleleri tekrar bu müzige baglayacak taze bir kana ihtiyaç vardi.

Helloween gitaristi Kai Hansen ile birlikte solo projesi üzerine çalışıyordu.


Helloween, artık 10. yılını geride bırakmış olgun bir gruptu. Bir dönemin en iyi grubuydular fakat şimdi yalnız kalmışlardı. Ama herşeye rağmen, sadece sadık kitlesine
ve power-metal fanlarına hitap ederek, yollarına sessizce devam ediyorlardı. "Master of the Rings" albümünün son parçası "Still We Go" bunun en güzel kanıtıydı. 1996 yılına gelindiğinde Ingo Swichtenberg`in anısına bir albüm yayınlandı: "Time of the Oath". Albüm bir önceki "Master of the Rings" albümüyle benzer özellikler taşıyordu ve hitap ettiği kitle de bir öncekiyle neredeyse aynıydı. Albümde, -tıpkı eskisi gibi- "Steel Tormentor" gibi hızlı parçaların yanısıra, "Forever&One" gibi müthiş baladlar ve "Mission Motherland" gibi uzun konsept parçalar yer almaktaydı.



Helloween, oluşturduğu yeni sağlam kadrosuyla çıktığı dünya turneleri sırasında,
yaptıkları kayıtları, 1997`de "High Live" adını verdikleri bir konser albümüyle piyasaya
sürdü. Yıl sonunda da grubun 85-93 yılları arasındaki en iyi çalişmalarını içeren "The Pumpkin Box" adında bir box-set fanların beğenisine sunuldu.

Bir sonraki yıl yine klasik power metal kalıplarıyla hazırlanmış "Better Than Raw"
yayınlandı. Albümden "I
Can, 1968 yilinda Almanya` da kurulmus deneysel bir rock grubuydu. Kendilerini anarsist bir topluluk olarak tanimlayan grup, müziklerini dogaçlama yapmaktaydi ve tesadüfen ticari basari elde ettiler, bunun yaninda rock ve elektronik müzik dünyasina büyük etkileri oldu. En güzel orjinal Krautrock* grubu olarak görülen Can, müzik tarihinin en önemli deneysel sanatçilarindandir.

1968 yilinda Cologne` de kurulan grup; bas gitarist Holger Czukay, gitarist Michael Karoli, jazz davulcusu Jaki Liebezeit, flütte David Johnson ve klavyede Irmin Schmidt` den olusmaktaydi. Czukay ve Schmidt müzik egitmenligi yapmaktaydi ve Karoli, Czukay` in ögrencisi idi. "Can" Avrupa rock listelerinde üst sıralara kadar yükseldi. 1999`da ise grup elemanlarının gençlik yıllarında dinledikleri
Abba`nin öyküsü Haziran 1966`da Björn Ulvaeus (1945 dogumlu) Benny Andersson`la (1946 dogumlu) tanistiginda basladi. Björn, dönemin popüler halk müzigi topluluklarindan Hootenanny sarkicilari`na üyeyken, Benny de ?svec`in en iyi pop grubu "The Hep Stars"da piyano caliyordu. cift, ilk sarkilarini bu yildan sonra yazdi ve on yilin ardindan ortak bir grup kurmaya karar verdi. Bu sirada, Benny, The Hep Stars`dan ayrildi, Hootenanny sarkicilari ise sadece stüdyoda bulunuyorlardi. Hootenanny sarkicilari toplulugu, Stig Anderson`a (1931-1997) yani Abba`nin menajerine aitti. Ayni zamanda Stig, grubun ilk yilinda onlara sarki sözü konusunda da katkida bulundu.

Abba, Scorpions gibi grupların şarkılarını heavy metal tarzında yorumladıkları "Metal Jukebox" albümü piyasaya sürüldü.
Albümün bir diğer ilgi çekici tarafı ise Andi Deris`in vokal performansının şarkıların orjinallerindeki
kadar iyi olmasıydı.

2000 yılıyla beraber


Helloween ise 2002 baharında "Treasure Chest" adında bir compilation albüm yayınladı. Albümde "Keeper of the Seven Keys" ve "Dr.Stein" gibi
klasiklerin de remixleri bulunuyordu.

2003 yılında

Helloween yeni albümü “Rabbits Don’t Come Easy” i yeni gitaristi Sascha Gerstner ve davulcusu Stefan Schwarzmann`la Mayıs ayında yayınladı.Fakat "Stefan Schwarzmann" için yeni davulcu demek artık gereksiz cünkü o da
Alıntı...

Son düzenleyen virtuecat; 26 Ocak 2008 17:21