Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
prensesim adlı kullanıcıdan alıntı çokuluslu işletmelerin globalleşmeye etkileri nelerdir???
ÇOKULUSLU ŞİRKETLERİN ORTAYA ÇIKIŞI ,GLOBALLEŞME ve ÇOKULUSLU ŞİRKETLERİN ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİNE ETKİLERİ
2.1.Çokuluslu Şirketlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi:Çokulusluluk Dönemi ÇUŞ'ların gelişimi aslında çok uzun süren bir süreçtir.Bu sürecin başlangıcı başka ülkelerin doğal kaynakları ve tarım ürünlerini sürdürmeyi amaçlayan ve devletler tarafından 1500-1800 yıllarında Merkantilist kapitalizm ve Koloniyalizm döneminde kurulan firmalarda aranabilir.1800-1875 yılları arasında,ÇUŞ'ların oluşumu için gerekli altyapı gelişmiş ve firmalar tedarik ve tüketim piyasalarını diğer firmaları satın alarak elegeçirmişler ve ologopolistik piyasa yapısı ortaya çıkmıştır. 19.yy.ın ortalarına kadar ticaret,tek bir üretim veya dağıtım ünitesi olarak faaliyet göstermekteydi.Dağıtım üniteleri genellikle tek bir fonksiyon ve tek bir ürünle uğraşırlardı.Firmalar arasındaki ürün akımı piyasa mekanizması tarafından koordine edilirdi.Bunlar gümrüklerden,teşviklerden ve milli devletlerin uyguladığı diğer düzenle-melerden etkilenirdi.aynı zamanda işletme sahipleri ya bireyler ya da ortaklardı ve kendi firmalarını yönetirlerdi. Teknolojik yenilikler,bu tip kişisel olarak yönetilen tek üniteli,tek fonksiyonlu girişimleri veya firmaları,çok üniteli,çok fonksiyonlu ve profesyonel yöneticiler hiyerarşisi tarafından idare edilen firmalara dönüştürdü.Yeni üretim ve dağıtım teknolojileri,tek üniteli bir firmanın üretebileceği çıktı miktarını ve tek üniteli bir dağıtımın yapabileceği dağıtım miktarını tarihsel olarak görülmemiş miktarlara yükseltti.Bu yayılma,tamamiyle yeni enerji kaynaklarının üretim sürecine uygulanmasından kaynaklanıyordu.Demiryolları,telgraf,buhar gemisi,telefon,19.yy.ın sonunda 20.yy.ın başındaki Sanayi Devriminin belirleyicisi olan modern kitle üretimini ve dağıtımını sağladı.Bu yolla sağlanan mal akımını ve iletişimini koordine etmek için yönetimsel hiyerarşilere ihtiyaç duyuldu.Bu yönetimsel hiyerarşiler,kitle üretimini ve entegre edecek olan imalat firmalarında daha da büyük boyuta ulaştı. Entegre sanayi firmaları,1880'lerde ve 1890'larda Avrupa ve Amerika daha sonra da Japonya'da ortaya çıkmışlardır.Bunlar,aynı türdeki endüstrilerde toplandıkları gibi ileri bağlantılarla pazarlama,dağıtım ağlarına ve personeline yatırım yaparak ve geriye hareketle hammadde ve yarı mamulleri satın alıp kontrol ederek ve daha sonra da nadiren de olsa Ar-Ge'ye yatırım yaparak büyümüşlerdir.Bu çok fonksiyonlu organizasyonların çoğu,yurt dışına direkt yatırım yaparak,önce pazarlama sonra da üretimi geliştirecek yeniliklere,personele yatırım yapmışlardır.Bu firmaları,çokuluslu işletmeler olarak tanımlayabiliriz.Çokuluslu işletmelerin öncüleri olan pek çok firma,bir asır sonra da global rekabette önemli rol oynamaktadır.ford,G.M.,Nestlé,Procter&Gamble,Colgate,Singer,Bayer,Shell,Cad bury v.b. bu firmalardandır. Modern yönetimsel sanayi firmalarının ortaya çıkışının temel sebebi,büyük fabrikaların maliyet avantajlarının ve fabrikada sürekli materyal akımının,etkin kapasite kullanımını sağlamak için sürdürülmesine dayanmaktadır.Maliyetleri ve kârları belirleyen faktör ise,bu süreçte gerçekleştirilen üretimdir.Çıktının kapasiteye oranlanması,kapasite kullanımının makul ve ekonomik bir ölçütüdür.Sermaye-yoğun endüstrilerde minimum etkin ölçeği muhafaza için gerekli olan çıktı,yalnızca üretim süreci aracılığıyla mal akımının düzenli bir koordinasyonunu değil,yan sanayiden gelen girdi akımının ve son tüketiciye giden mal akımının da koordine edilmesini gerektir-mektedir.Bu türdeki koordinasyon,otomatik olarak oluşmadığından yöneticiler grubunun,sürekli dikkatini istemektedir.Bu yüzden,çıktı ile ölçülen ölçek ekonomisi, yalnızca teknolojik bir özelliktir ve organizasyonel girdiyle alakalıdır.Bu tip ekonomiler,teknolojik sürecin potansiyelinden yararlanmak için bilgi,vasıf ve grup çalışmasına yani insan faktörüne bağlıdır. Savaş yılları arasında,ulusal piyasalarda,büyük krizin başlangıcından sonra ÇUŞ'lar giderek önem kazanmaya başlamışlardır.Hem sayı,hem de boyut itibariyle büyümüşlerdir.Büyük milli devletlerin ekonomik hakimiyetlerinin gelişmesi,savaş yılları esnasında yurt dışına açılmayı teşvik etmesiyle gümrük duvarları,ticari sınırlandırmalar ve para kontrolü de giderek arttı.Ancak sahip oldukları piyasaları korumak ve yeni piyasalara girmek yurt dışına doğrudan yatırımdan,gümrük duvarlarını aşmaktan çok daha önemli oldu.Bu yıllardaki uluslararası rekabet,üretim teknolojilerinin yanında fir-malar arası ortaklıklardaki farklılıkları da yansıtıyordu. 1957-1967 yılları arasında uluslararası yatırımlarda ilk sırayı alan Amerika'nın Avrupa'dakiyatırımlarının dört katına çıkması,Avrupalı firmaları harekete geçirmiştir.Böylece Avrupalı firmalar,ABD'deki girişimlerini doğrudan yatırıma çevirmişlerdir.Ekonomik mübadelede,ticaretin dış ülkelere doğrudan yatırım olarak değişmesi karşılığında işletmeler,globalyapıya doğru gidişte yapılarını uygun bir biçimde değiştirmek zorunda kalmışlardır. Yüksek hayat standartlarına ulaşmış global işletmeler,zengin doğal kaynaklara sahip,istikrarlı politik yapıları olan ve sağlıklı ekonomik büyüme rakamları veren ülke-lerde yatırım yapmayı tercih etmişlerdir.Ayrıca bu işletmeler,dünya çapındaki ekonomik faaliyetleri bütünleştirerek ekonomik açıdan daha uygun bir sistemin kurulmasına doğru yönelmişlerdir.Bu aşamada,geleneksel işletmelerin çoğu yapılarını çok bölümlü bir şekle dönüştürmüştür. 2.2.Globalleşme Dönemi Sanayileşmiş piyasalarda ve gelişmekte olan ülkelerde ÇUŞ faaliyetlerinin önem kazanması 1960'dan beri gelişen uluslararası ticari faaliyetlerin özelliklerine bağlı olabi-lir.Özellikle,1960-1990 yılları arasında hammadde ve piyasa arayan yabancı sermaye yatırımlarından üretim ve kâr olanaklarının global coğrafi optimizasyona yönelik yatı-rımlara geçmesi Avrupalı ve Amerikalı yabancı sermaye yatırımlarının artmasına yol açmıştır.Bu türdeki yatırımları ÇUŞ'lar global bir perspektiften jeosantrik ya da uluslaraşırı organizasyonel stratejinin bir parçası olarak görmüşlerdir. Uluslararası ticaretin gelişmesi,organizasyonel şekilleri daha çoğulcu bir yapıya dönüştürmüştür.Bununla beraber işbirliği anlaşmaları da yaygınlaşmıştır.1990'nın ilk yıllarında uluslararası ticaretle ilgilenen araştırmacılar,sınır ötesi stratejik işbirliğini,yan sanayi ve müşteri ilişikilerini ÇUŞ faaliyetlerinin birleşiminin bir parçası olarak görmüşlerdir. Geçtiğimiz son yirmi yılda birçok değişimler yaşanmıştır.Pek çok ÇUŞ,uluslara-rası arenada faaliyet göstermek için yeni yönetim anlayışları ve yeni stratejiler geliştir-mişlerdir.Organizasyonel şekiller,karar alma yapıları,yeni çevresel ve teknolojik geliş-meleri karşılamak için sürekli olarak gözden geçirilmeyi gerektirmektedir.Çok hızlı bir şekilde sınır ötesi kurulan ittifaklar oluşturulmakta ve eskileri yok edilmektedir.Her biri ayrı katma değer getiren faaliyetleri birbirine kenetlenmiş bir sistem halinde olan ÇUŞ'lar,dışsal olarak belirlenen olaylara ve stratejilere uyum sağlamaktadır. Günümüzün önemli futurist yazarlarından Drucker,"Gelecek için Yönetim "kita-bında modern organizasyonların,2000'li yılara doğru radikal bir yeniden yapılanma sürecine gireceklerini ileri sürmektedir.Bundan böyle ne tip organizasyonların ortaya çıkacağı,hangi çevresel faktörlerin bu yapıları etkileyeceği ve yeni organizasyonların nasıl yönetilecekleri gibi sorular önem kazanmaktadır. Organizasyonların yapılarını,stratejilerini ve yönetimlerini sürekli olarak yeniden düzenlemelerini gerektiren pek çok çevresel faktör vardır.Bu faktörlerin ani değişimleri gerektirmesi nedeniyle organizasyonlar,yeni yaratıcı yönetim süreci arayışına zorlanmıştır. Değişikliklerin gerekli olmasının nedeni,organizasyonların faaliyet gösterdikleri çevreye bakılarak anlaşılabilir.Teknolojik değişmenin oranı,bilgi-yoğun ürünlerdeki artış,kitle üretimiden uzaklaşma,ekonomilerin uluslararasılaşması,uluslararası rekabetin yoğunlaşması,organizasyonların yapılarını,stratejilerini,yönetimlerini sürekli olarak değiştirmeye zorlamaktadır.Bütün bunlara ilaveten,serbest piyasada taleplerin değişmesi,değişen endüstri ilişkileri politikaları,artan tüketici bilinci,esnek üretim süreci organizasyonların stratejilerini yeniden yapılanmaya yönlendirmektedir. Organizasyonların yeniden yapılanması bazı uygulamaları içermektedir.Bunun için değişimleri,belirsizlikleri cevaplayabilecek esnek,yaratıcı bir kültür ve güçlü bir performansı sağlamak için pazarlama,Ar-Ge ve ürerim gibi fonksiyonları yeniden yapılandırıp,global gelişmelere adapte olabilecek örgütler oluşturmak gerektirmektedir.Böylesine bir örgüt oluşturmanın yolu,katı bürokrasiden dinamik networklere,dikey yapılardan matris veya uluslaraşırı(transnational)yapılara geçiştir. Bunun yanında değişmeyi kolaylaştırabilmek yeni yaklaşımları gerektirmektedir. Yöneticiler kolaylaştırıcı olmak zorundadırlar;kontrol yönlendirmeli prensiplerin yerini değer yönlendirmeli prensipler alacaktır;örgütsel kültür yeni bir önem kazanacak ve liderlik,bireyleri yaratıcı ve açık organizasyon için destekleyecek,geliştirecektir. Özetlersek,globalleşme süreci ile beraber dünyada yapısal değişimler gözlenmektedir.Piyasaların ulusal sınırlarını aşması,global rekabeti arttırmaktadır.Global rekabet bilimsel araştırmanın yeni bir alanı olarak görülse de firmanın değişen çevreye ne şekilde konumlandırılıp adapte edileceği problemi hâlâ devam etmektedir.Ancak çevresel değişmenin globalleşmesi yöneticilerin şimdiye kadar karşılaştıkları problemlerden daha karmaşıktır.Çokuluslu ve multidomestik* esnasında yabancı ülkedeki faaliyetler şube yöneticileri tarafından kontrol edilirken ulusal ötesi koordinasyon minimum düzeyde tutulurdu.Ayrıca ana firma,finansal koordinasyonu gözlemler ve teknoloji transferini organize ederdi.Oysa ulusal,bölgesel piyasalar arasında dünya çapında birbirine bağlılığı ifade eden global rekabette pek çok faaliyet merkez yönetim tarafından kontrol edilmelidir.İlave olarak da çevre,piyasa ve bölgeler;kültür,teknoloji düzeyi,satın alma kapasiteleri ve yasal düzenlemeler gibi özelliklerde büyük ölçüde değişiklik olması nedeniyle oldukça karmaşık olacaktır.Ayrıca pek çok farklı coğrafyada güçlü rakipler bütün bir dizi rekabet parametrelerinde ilerlemesi karmaşıklığın derecesini de arttırmaktadır. *Multidomestik kavramı uluslararası işletmecilik literatüründe,"ÇUŞ'in sermayelerinin birden fazla girişimciye ait olması ve aynı anda birden fazla ulusal/bölgesel pazara hitap etmesi"anlamında kullanılmaktadır. 2.3.Çokuluslu Şirketlerin Endüstri İlişkilerine Etkileri Çok uluslu sirketler (ÇUS), günümüzde en fazla gündeme gelen üzerinde yogun tartismalarin yapildigi sirketlerdir. ÇUS’in halen bütün yazarlar tarafindan kabul edilen bir tanimi bulunmamakta, birçok yazar ÇUS’in farkli özelliklerini dikkate alarak bu sirketleri tanimlamaya çalismaktadir. Tanimlar farklilassa da ÇUS'in ortak özellikleri; birden fazla ülkede islev göstermeleri, merkezi denetim, bütün sirket bölümleri için birbirine uygun yeknesak bir politika izlenmesi, çesitli ülkelerdeki yavru sirketlerin islevlerini kontrol eden tesebbüsler olmasi seklinde siralanabilir. Bu özellikler dikkate alindiginda "ÇUS’in genel merkezi belli bir ülkede oldugu halde, islevlerini bir veya birden fazla ülkede kendi tarafindan koordine edilen subeler, yavru sirketler veya bagli sirketler araciligiyla ve genel merkez tarafindan kararlastirilan bir isletme politikasina uygun olarak yürüten büyük sirketlerdir. Bu sirketlerin yatirim, üretim, arastirma islevi ve personel politikasi ile ilgili stratejik kararlari ana merkezin bulundugu genel merkezde alinmaktadir" ÇUS'in yayilmalarinda ilk yillarda hammaddenin cografi dagilimi önem tasirken,günümüzde global rekabetin artmasi ve pazar payi sorunu temel belirleyici olmustur. Dogrudan yabanci yatirimlar 1980'lerde ABD, Japonya ve AB' de yogunlasirken, bu egilimin 1990'larin basinda gelismis ülkelerde azaldigi, gelismekte olan ülkelerde artis gösterdigi belirtilmektedir. Bu dönemde gelismekte olan ülkelerde görülen hizli ekonomik büyüme ve ticaretin liberalizasyonu özellikle Asya ve Latin Amerika ülkelerinde yabanci sermayenin artmasinda rol oynamistir. NAFTA ve Asya bölgesindeki diger bölgesel bütünlesmeler ile bu bölgedeki birçok hükümetin ticareti ve dogrudan yabanci yatirimlari tesvik edici düzenlemeleri ÇUS'in bölgedeki islevlerini hizlandirmistir. Günümüzde ÇUS liberallesme ve özellestirme uygulamalari baslatan Orta ve Dogu Avrupa'ya giderek artan biçimde yönelmektedirler. 1970 yilinda 7000 olan ÇUS sayisi halen 40.000 ÇUS, 250.000 bagli sirket ve 190 milyon çalisana ulasmistir. Bu sirketlerin %70'i on dört gelismis OECD ülkesinde olup, ÇUS’in merkezlerinin %90'i gelismis ülkelerdedir. Sirketlerin çokuluslu hale gelmesinde etkili olan temel faktörler ÇUS'in ülkesindeki (köken ülke) kosullarin iticiligi ÇUS'in yatirim yaptigi ülkenin çekiciligi seklinde siralanabilir. ÇUS’in ülkesindeki kosullarin iticiliginden kaynaklanan nedenler çok sayidadir. Bunlardan ilki iç piyasanin yetersizligidir. Iç piyasanin yetersizligi ülkenin ekonomik yapisi sonucu ürün ticaretinin yetersizliginden veya isletmenin üretim kapasitesinin ülkenin mala olan talebinin üze-rinde olmasindan kaynaklanabilmektedir. Ikinci neden mevcut pazari koruma endisesidir. Üçüncü neden üretilen malin uluslararasi nitelik tasimasidir.Dördüncü neden ÇUS’in kendi ülkesinin ücret, sosyal haklar ve vergi gibi maliyet arttirici unsurlar bakimindan dezavantajli olmasidir. Bu durumda isletmeler düsük maliyetli üretim yapmak amaci ile diger ülkelere yönelmektedirler. Köken ülkede üretimin daha rasyonel isletmecilik uygulamasina olanak vermemesi de köken ülkenin önemli itici faktörleri arasinda yer almaktadir. ÇUS’in yatirim yaptigi ülkenin çekiciligi ile ilgili nedenlerden ilkini, kabul eden ülkenin genis bir pazara sahip olmasi olusturmaktadir. Ikinci neden kabul eden ülkenin himayeci önlemleridir. Yatirim yapilan ülkenin genis ölçüde ithal ikamesine yönelik sanayilesme politikasi izlemesi sirketlerin bu ülkede pazari korumak amaci ile yatirim yapmasini gerektirmektedir. Yatirim yapilan ülkenin ithalata yüksek gümrük tarifeleri uygulamasi veya ithalata belirli kontenjanlar uygulayarak çesitli sinirlamalar getirmesi veya bazi mallarin ithalini yasaklamasi ihracatçi sirketleri bu ülkeye yatirim yapmaya zorlamaktadir. Yatirim yapilan ülkeyi çekici kilan diger bir neden, kabul eden ülkede isgücünün ucuz olmasi ve kamu otoriteleri tarafindan saglanan avantajlardir. enm.blogcu.com.Genellikle sermaye ve teknoloji sikintisi çeken gelismekte olan ülkelerin hükümetleri yabanci yatirimlari ülkeye çekebilmek amaci ile özel sermaye için koruyucu is hukuku mevzuatinin çalistirilmamasi, sendika ve toplu is mücadelesinin yasaklanmasi, özel yatirimcilarin her türlü imtiyazlarla korunmasi, vergi muafiyeti ve vergi indirimi uygulamalari, çevre koruma masraflarinin alinmamasi, sanayi bölgelerinin parasiz olmasi gibi tesvik tedbirleri getirebilmektedirler . ÇUŞ hem köken ülkede hem de gittikleri ülkelerde istihdam seviyesi ve bünyesi üzerinde etkili olmaktadırlar.ÇUŞ’in yabancı ülkelerdeki işlevlerinin köken ülkede global istihdam olanakları üzerine etkisi konusunda işçi ve işveren tarafları arasında görüş farklılığı bulunmaktadır. İşveren tarafı olumsuz bir etkinin olmadığını belirtirken, işçi tarafı ÇUŞ’in yabancı ülkelere iş ihracı yapmaları nedeni ile işsizliğe yol açtıklarını ifade etmekte, üyelerinin istihdam güvencesini tehlikede görmektedirler.Buna karşılık ÇUŞ’in köken ülkede istihdam bünyesini olumsuz şekilde etkiledikleri konusunda görüş birliği bulunmaktadır. Kabul eden ülkede ise ÇUŞ bir istihdam kapasitesi yaratmakta ve işgücüne yeni vasıflar kazandırmaktadır. Ancak yarattıkları istihdamın boyutu çeşitli faktörlere bağlı olarak farklılık göstermektedir. ÇUŞ kabul eden gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde istihdamı etkilemektedirler. Gelişmiş ülkelerde yatırımların gerçekleştirilme tarzı, gelişmekte olan ülkelerde yabancı sermayenin beraberinde getirdiği üretim tekniği istihdam açısından önem kazanmaktadır. ÇUŞ”in kabul eden ülkede yaptıkları doğrudan yatırımlarda, yatırımda bulunma şekilleri istihdam açısından önem taşımaktadır. ÇUŞ yeni şirketler kurma, var olan şirketleri satın alma veya yerli sermaye ile ortak şirket kurma yollarından birini tercih etmekte, her durumun istihdam seviyesi üzerine etkisi de farklı olabilmektedir.Mevcut şirketin ÇUŞ tarafından satın alınması veya uluslararası birleşmeler sonucunda var olan işletmenin çok uluslaşması halinde ortaya çıkan durumun istihdam üzerine etkisini ise belirlemek güçleşmektedir. Bu durumda yeni sahibin istihdam politikası ve işletmeyi devreden satıcı firmanın elde ettiği likiditeyi kullanma tarzı istihdam seviyesi üzerinde etkili olmaktadır. Ortak yatırım halinde ise yeni istihdam olanakları yaratılabilmektedir. ÇUŞ istihdam yanında kabul edilen ülkede bazı olumlu gelişmeler sağlamaktadırlar. Şirketler ülkenin pazar ekonomisi ile tanıştırılmasında, dinamik bir serbest piyasa atmosferinin yerleştirilmesinde öncü rol oynamaktadırlar. Getirdikleri sermaye, kullandıkları teknoloji, yeni yö-netim modelleri, pazarlama ve üretim yöntemleri birçok yeniliklere önderlik etmektedirler.Gittikleri ülkede yerel firmaları rekabet baskısı ile modern teknoloji kullanmaya teşvik etmekte, işgücünün kalitesinin arttırılmasını sağlamaktadırlar. Ayrıca yan sanayiinin gelişmesine öncülük ederek istihdama dolaylı katkıda bulunmaları söz konusudur .ÇUŞ’in endüstri ilişkileri üzeine etkileri ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte sendikacılık, toplu pazarlık, işyerinde kontrol ve yönetime katılma programlarında standart uygulamalar göze çarpmaktadır. ÇUŞ bir ülkeden diğerine endüstri ilişkilerini kontrol ve koordine etmektedirler. ÇUŞ merkezinde farklı ülkelerdeki şirketlerin gelişme ve performansları izlenmektedir. Elde edilen bilgiler ışığında merkez belli bir ülkedeki yatırımlarını gözden geçirme, diğer ülkelerle kıyaslama bu doğrultuda tavır alma olanağına kavuşmaktadır. enm.blogcu.com. Zaman zaman başarılı olmayan işletmelerin kapatılarak, yatırımların başka ülkelere kaydırılması söz konusu olmakta bu durum ülke ekonomisini olduğu kadar işçileri ve sendikaları olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca ÇUŞ endüstri ilişkiler mekanizmalarını standartlaştırma eğilimi içindedirler. Birçok ÇUŞ Avrupa'da yaptıkları yatırımlarda buradaki metod ve uygulamalarında tek bir imaj verme gayreti içine girmişlerdir. Yapılan bir araştırmada, Avrupa ÇUŞ’i yeni işçi yönetim ilişkilerini düzenleyen anlaşmaları ve çalışanların bilgilendirilmesi, danışmanlık hizmetlerinin arttırılması programlarını gönüllü olarak uyguladıkları tespit edilmiştir. Ayrıca ÇUŞ’in Avrupa İşyeri Konseyleri’ni destekledikleri görülmüştür.ÇUŞ’ler sendikaları farklı yönlerden etkilemektedirler. İlk olarak ÇUŞ’in köken ülkede istihdam olanaklarını daraltması halinde sendikaların üye potansiyelinin azalması kaçınılmaz olmaktadır. Diğer taraftan ÇUŞ'in hızlı bir biçimde gelişmesi ulusal hükümetlerin ekonomik işlevi üzerinde olumsuz etki yapmakta, yasa, norm ve devletin kurumsallaşmış mekanizmaları güçsüz konuma düşebilmektedir. Bu durum işçileri ve sendikaları olumsuz biçimde etkileyebilmektedir. kaynak