Arama

Tarihte Bugün - Sayfa 21

Güncelleme: 6 Mart 2015 Gösterim: 454.948 Cevap: 1.759
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
20 Eylül 2006       Mesaj #201
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi

Tarihte Bugün

Sponsorlu Bağlantılar
20 Eylül

İtfaiye Haftası

1928. İtalya'da Yüksek Faşist Konsey en yüksek yasama organı oldu.

1937. Türkiye'de ilk resim ve heykel müzesi Dolmabahçe Sarayı'nda açıldı. Açılışı Atatürk yaptı.

1946. Fransa'da Cannes Film Festivali başladı.
Aynı gün Türkiye'de Basın Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi.

1961. Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel "Seçimi yapamazsak milli felaket o zaman olur " dedi.

1970. Amasya Cezaevi'nde mahkumlar ayaklandı.

1971. Mersin Ataş rafinerisinde grev.

1974. Honduras'da kasırga: 10.000 kişi öldü.

1980. Askeri yönetimce Başbakanlığa emekli Amiral Bülent Ulusu atandı. Aynı gün, aranan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Fehmi Işıklar yakalandı.

1981. İran 149 solcu militanı idam ettiğini açıkladı.

1984. Beyrut'ta Amerikan elçiliğine giren patlayıcı yüklü kamyonla intihar saldırısı yapıldı; 40 kişi öldü.

1987. İstanbul'da 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası ilk işçi mitingi İşçiler deri işverenlerinin aldığı lokavt kararını protesto ettiler.

1988. Naim Süleymanoğlu Seul Olimpiyat Oyunları'nda halter dalında 6 dünya rekoru kırdı.

1991. PKK Mardin Vali Konağı'na roketatar attı; ölen ya da yaralanan olmadı.

1992. Özgür Gündem gazetesi yazarı Musa Anter Diyarbakır'da öldürüldü.

19
95. Deniz Baykal, Necdet Menzir'in görevden alınma isteğini reddeden Başbakan Tansu Çiller'le yürüttüğü Doğru Yol Partisi (DYP) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) koalisyon hükümetini bozdu. Tansu Çiller hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e verdi.




Bugün Doğanlar:

1934. Oscar ödüllü İtalyan aktris Sophia Loren.



Bugün Ölenler:

1940. İngiliz doğabilimci Denison Ross.

1957. Finlandiyalı besteci Jean Sibelius.

1973. Klasik Türk müziği sanatçısı Burhanettin Ökte.

1985. Halk müziği yorumcusu, opera sanatçısı, besteci ve şair Ruhi Su.

1992. Gazeteci yazar İlhami Soysal.

Son düzenleyen NeutralizeR; 4 Nisan 2016 08:33
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
21 Eylül 2006       Mesaj #202
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
21 Eylül 2006 Perşembe

Sponsorlu Bağlantılar
1903- İlk kovboy filmi Kit Carson'un prömiyeri ABD'de
yapıldı.

1932- Himayei Etfal Cemiyetince düzenlenen ''Alaturka
Güreş'' müsabakaları Taksim Stadyumu'nda yapıldı.

1938- İlk TV haber programı, BBC'de yayınlandı.

1943- Karikatürist Sedat Nuri İleri 55 yaşında öldü.

1943- İnönü Ansiklopedisi'nin ilk fasikülü yayımlandı.

1947- Zonguldak Kozlu kömür ocaklarındaki grizu
patlamasında 48 işçi öldü.

1960- 27 Mayıs günü, ''Milli Birlik ve Hürriyet Bayramı''
olarak kabul edildi.

1973- Sanat tarihçisi Tahsin Öz öldü.

1975- Ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu 62 yaşında
öldü.

1980- Orgeneral Haydar Saltık, Devlet Başkanı Genel
Sekreteri oldu. Aynı gün Başbakan Bülend Ulusu,
hükümetini açıkladı.

1989- Sinema yönetmeni ve yapımcı Ertem Eğilmez öldü.

2000- Gazeteci-yazar Ahmet Taner Kışlalı suikastında
araca bombayı yerleştirdiği belirtilen Rüştü Aytufan,
Sapanca'da yakalandı.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
21 Eylül 2006       Mesaj #203
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Tarihdekı İlginç Olaylar Kral Henry ve Kilise
Papa VIII. Henry'yi Bağışlamayı Reddeder
1533, Roma ve İngiltere

Papanın bağışlamaları, Tanrının kanunlarına karşı gelen insanları affetmenin bir yoludur ve sık sık gerçekleşmemesi gerekir.

Ancak Katolik Kilisesi standartlarını çok yüksek tutamamıştı. O çağda papaların metresleri, gayri meşru çocukları oluyordu. Bu şartlar altında bağışlanma kağıtları Vatikan hazinesine yapılan bağışlarla kolaylıkla elde edilebiliyordu.

1503 yılında İspanyol Ferdinand kız kardeşi Katherine'in 11 yaşındaki İngiltere Prensi Henry ile evlenmesi için Papa II. Julius'dan izin istedi. Bir bağışlama gerekiyordu çünkü Katherine zaten Henry'nin ağabeyiyle evliydi ancak kocası ölmüştü. Papa ise Hıristiyanlığın bir adamın kardeşinin karısıyla evlenmesini yasakladığını ve bu tür birleşmelerin Tanrının onlara çocuk vermemesiyle lanetleneceğini açıkladı.

Ama Papaya müttefiklik sözü verilip büyük bir çeyiz sunulunca -bu çeyiz doğrudan Papanın sandıklarına gitmişti- Papa bağışlamayı kabul etmişti. İngiltere'nin gelecekteki kralı Henry Tudor iki yıl sonra kendinden beş buçuk yaş büyük Aragon'lu Katherine ile evlendi.

İspanya, İngiltere ve Roma bu evliliği pek ciddiye almadı ve elde ettikleri maddi kazanımlarla ilgilendi. Düğün ise planlanandan dört yıl sonra 11 Haziran 1509'da gerçekleşti. Henry düğünden iki ay önce İngiltere kralı olarak taç giydi. Genç çift için her şey toz pembe görünüyordu.

Henry iyi bir kraldı. Bir sanatçı, sporcu ve bilgili bir adamdı. İhtiraslı, yaşama sevinciyle dolu, kendinden önce gelen krallar kadar iyiydi. Katherine ise tutkulu bir şekilde onu yaptıklarında destekliyordu. Öyle ki, verimlilik simgesi olan narı kendi sembolü olarak kullanıyordu. 1518'e kadar altı kez hamile kalmış ve üç kız, üç erkek doğurmuştu. Ne yazık ki, bunlardan sadece bir kız hayatta kalmıştı. Bu kızın adı Mary idi.

Arkasından gelen bir oğlunun olmaması Henry'nin hoşuna gitmemişti. Ayrıca kendinden beş yaş büyük olan, hem de altı doğumdan sonra iyice yaşlı görünmeye başlayan bir kadınla evli olmak da onu sıkıyordu. Çirkinleşmiş ve kendini iyice dine vermişti Katherine. Genç ve tutkulu Henry'nin yüzünü bir arayış içinde genç kadınlara dönmesi kaçınılmazdı, başka bir seçeneği yoktu. Çünkü halkına bir prens borçluydu.

Henry'nin ilgisi sarayda Anne Boleyn adıyla bilinen bir genç kadına yönelmişti. Henry bu kadını "bir meleğin ruhuna sahip, tahta yakışan bir genç hanım" olarak tanımlıyordu. Ama Anne hırslı bir kadındı ve kralın metreslerinden biri olmaya hiç niyeti yoktu. Anne kraliçe olmak istiyordu, Henry de taht için erkek varisler. Bu kusursuz bir eşleşmeydi. Ancak bir sorun vardı, Henry hala Katherine ile evliydi ve Katherine'in Henry'yi bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Sorun değil, diye düşündü Kral.

Kralın danışmanlarından biri olan Kardinal Wolsey hernen yeni papa Clement'e bir başvuru yaptı. Henry'nin Katherine ile olan evliliği geçersiz sayılmalıydı, çünkü ilk bağışlama hatalıydı! Bu "hata"nın düzeltilmesi Katherine'in kızı Mary'nin de tahtın varisi olmadığı anlamına gelecekti. Çünkü geçersiz bir evlilikten doğan bir çocuk muamelesi görecekti.

Katherine'in ajanları ve ailesi çoktan Vatikan'la bağlantı kurup kralın bu bağışlamayı sadece kişisel zevkleri için, ona layık olmayan bir kadınla beraber olmak için istediğini açıklamıştı. Wolsey ise olaya, tahta bir erkek varisin gerekliliği, Anne Boleyn'in erdemleri ve Katherine'in hastalığı yüzünden krala karşı olan karılık görevlerini yerine getiremediğinden bahsederek yaklaşmıştı.

Konuşmalar, anlaşmalar uzadı ve tüm Avrupa'yı politika, maliye ve sosyal çatışmalar açısından karıştıracak hale geldi. Bunlarda Anne'in reformcu inançlarının da etkisi büyüktü. Anne ile ilgili haberler İspanyol elçileri tarafından hemen Roma'ya uçuruldu. Katherine'in kraliçe olarak kalması onlar için gerekliydi.

Bir süre sonra Henry'nin sabrı taştı. Roma, İngiltere ile olduğu kadar İspanya ile de arasını iyi tutmaya çalışıyordu. Esas sorun Clement'in kendinden önceki bir papanın aldığı kararı bozmak istememesiydi.

Anne'in acele ettirmesiyle ve taht için gerekli bir erkek varis beklentisinin verdiği tutkuyla sonunda Roma ile giriştiği tüm görüşmeleri kesti ve yeni bir kilise kurdu. Anglikan Kilisesi. Hemen kendisini kilisenin başı ilan etti, Anne ile evlendi ve ilk evliliğini geçersiz ilan etti.

Henry aforoz edildi ancak bu çok umurunda değildi çünkü artık kendi kilisesi vardı ve istediğini yaptırabilirdi.

Anglikan kilisesinin ömrü Anne Boleyn ile yaptığı evliliğin ömründen daha uzun sürdü. Anne 19 Mayıs 1536'da idam edildi ve böylece Henry serbest kaldı. Henry ile aşağı yukarı üç buçuk yıl evli kalmışlardı. Ardında sadece bir kız evlat bıraktı. Erkek varis doğuramamıştı. Papanın aforoz etmeden birkaç yıl önce "İnancın Savunucusu" unvanını verdiği Henry'nin Anne Boleyn'le evlenme fikri tarihin büyük fiyaskolarından biri oldu.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
22 Eylül 2006       Mesaj #204
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
22 EYLÜL

1520- Dokuzuncu Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim öldü.
1792- Fransa'da cumhuriyet ilan edildi.
1903- İtalo Marconi, kornet (cornet) dondurma külahının patentini aldı.
1908- Bulgaristan, Osmanlı'dan bağımsızlığını ilan etti.
1919- Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası kuruldu.
1932- Gazeteci, yazar, besteci Ahmet Rasim 68 yaşında öldü.
1943- Ankara Fen Fakültesi kuruldu.
1959- Avrupa ile ABD arasındaki ilk telefon kablo hattı resmen açıldı.
1964- Sosyal Demokrat Parti kuruldu.
1964- Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Yassıada hükümlüsü Refik Koraltan, Rüştü
Erdelhun, Selim Yatağan ve Nedim Ökmen'i hastalık nedeniyle affetti.
1980- İran-Irak savaşı başladı.
1984- Gökova Körfezi'nde, Ören ve Türkevleri köyleri civarında kurulması
planlanan termik santralin yapımını engellemek isteyen köy kadınları, yol kapatma
eylemi yaptı.
1985- Fransız hükümeti, 10 Temmuz 1985'de batan Greenpeace'e ait ''Rainbow
Warrior'' gemisini, Fransız gizli servisi ajanlarının batırdığını kabul etti.
1993- New York Metropolitan Müzesi, ''Karun Hazinesi''ni Türkiye'ye geri
göndermeye karar verdi.
2000- Bakanlar Kurulu, Kopenhag Kriterleri ile paralel olan insan hakları
raporunu kabul etti.
2001- Besteci ve müzik yorumcusu Fikret Kızılok, tedavi gördüğü İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde öldü.
2005- Kırşehir yakınlarında, doğal güzelliğiyle tanınan ''kuş cenneti''
Seyfe Gölü kurudu.
2005- Sinema sanatçısı Tanju Korel 61 yaşında İstanbul'da öldü.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
22 Eylül 2006       Mesaj #205
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Topun Türklere Satılması « Tarihteki İlginç Olaylar
Tam Bir Şehirli Yaklaşımı
1453, Konstantinopol

Bir savaşta insan sadece kendi teknolojisinin durumunu değil, rakibinin de hangi yeni teknolojileri karşısına çıkarabileceğini hesaplamalıdır.

Konstantinopol şehri yedi yüzyıldan daha uzun bir süre İslam dünyasının saldırısına uğramıştır. Önce 7. ve 9. yüzyıllar arasında Araplar, sonra da 12. yüzyılda bölgeye gelen Türkler. Şehri kurtaran o gün için ileri teknoloji sayılabilecek Rum Ateşiydi. Neft ve ziftten oluşan bir karşımdı bu. O günün napalm bombası diyebileceğimiz formülü saklı olan bu gizli madde gemilere yükleniyor ve bronz bir toptan ateşleniyordu.

Elli metreden daha geniş bir alan içerisinde tahtadan yapılmış hiçbir gemi yaklaşamıyordu. Buna benzer alev atan mancınıklar da kale duvarlarında sabit bir biçimde duruyorlardı. Böylece yedi yüzyıl boyunca şehir saldırılara göğüs gerebilmişti. İmparatorluğun geri kalanı parça parça elden çıktıysa bile şehir Bizans'ın elindeydi.

15. yüzyıl başlarında Roma İmparatorluğu'ndan geriye kalan bu şehir ve birkaç küçük Ege adaşıydı. 1451'de daha sonra "Fatih" unvanını alan II. Mehmet tahta geçti ve yedi yüzyıllık amacı gerçekleştireceğine ant içti. Güçlü Konstantinopol şehri Osmanlı kılıcına boyun eğecekti. Mehmet, kenti alma konusunda parlak fikirlerle gelen herkesin Hıristiyan, Müslüman ya da Musevi olmasını önemsemeksizin ödüllendirileceği haberini her yere saldı.

Top yapımındaki yeniliklerin yaygınlaşması henüz birkaç nesillik bir olaydı. Önceki toplar küçüktü, yararsızdı ve hedefi tutturamıyordu. Ancak kısa bir mesafe içinde isabet sağlayabiliyorlardı. Barut zamansız patlayabilirdi, tehlikeliydi ve içindeki kömür, sülfür gibi maddeler nakliye sırasında ayrılıyordu. Bunları bir arada tutmak için geliştirilen teknikler henüz piyasada değildi.

Dolayısıyla bu yeni silah sistemi çok ses çıkaran bir oyuncaktan daha fazlası gibi gözükmüyordu. Aslında Wright Kardeşlerin yaptığı ilk uçak da tehlikeli bir uçurtmaydı ancak arkasından gelen Messerschmitt ve Spitfire'lar çok şeyi değiştirdi.

Macaristan hükümdarı Urban toplara bayılırdı. Barutun zamansız patlaması ve isabet sorunlarına bir çare bulmayı başardı. Eğer topların boyutu ve güçleri artırılırsa doğru yere isabet etmesinin çok önemi kalmayacaktı. Devasa büyüklükteki top mermisi nereye düşerse düşsün büyük bir alana zarar verecekti. Hayallerindeki silah tam bir canavardı, bir tondan daha ağır ve 120 cm. çapındaki bir top mermisini atabilecek bir top. Bu süper topu destekleyecek 90 cm. çaplı mermi atabilen küçük toplar, küçük taşlarla yüklü mancınıklar kuşatılmış bir şehirden gelebilecek her türlü saldırıya karşı bu büyük topu da koruyabilirdi.

Bu silahların imal edilmesinin büyük bir paraya mal olacağını söylemeye gerek yok. Süper silah beraberinde büyük bir asker gücü ve yüzlerce ton barut gerektirecekti.

Urban bu silahın zafer kazandıracağını biliyordu ve iyi bir silah tüccarı gibi bu fikri satmak için dolaşmaya başladı. Akla ilk gelen müşteri adayı tabii ki Konstantinopol'dü. II. Mehmet'in orduları Çanakkale Boğazının doğu tarafında toplanıyordu ve Osmanlı Türkleri Bizans'a karşı kutsal bir savaş ilan etmişti. Urban'ın teklifini ilk olarak İmparator XI. Konstantin'e götürülmesinde mutlaka az da olsa din ve ırk birliğinin etkisi vardı.

Hazırladığı süper silahların planlarını göstererek buna sahip olacak herhangi bir şehrin tüm saldırıları kolayca püskürtebileceğini anlattı. Bu güçlü silahtan atılacak bir mermi, yüzlerce saldırganı öldürebilir ya da bir gemiyi batırabilirdi. Düşman karşılarına aynı büyüklükteki silahlarla çıksa bile onları daha kullanamadan etkisiz hale getirilebilirdi.

Ancak Urban reddedildi. Danışmanlar denenmemiş silahlara para harcamaktansa o parayla biraz daha kiralık asker tutulabileceğine karar verdi. Herhalde Bizans, Urban'ın bir silah tüccarı olduğunu ve bir dahaki durağının Boğazın öte yakası olacağını düşünememişti. II. Mehmet teklifi hemen kabul etti ve Urban'la bu silahları hazırlaması için anlaştı.

Bir yıl sonra Mehmet'in ordusu şehri kuşattı. Kuşatmanın kaderini Urban'ın dev topları belirledi. Silahlar Bizanslıların Rum Ateşlerinin menzili dışına yerleştirildi. Ayrıca bu silahların yapılması için harcanabilecek parayla tutulan askerlerin oklarından da uzaktı.

Surlar yıkıldı, Türkler içeri girdi ve XI. Konstantin öldürüldü. Urban'ın silahlarını reddeden danışmanların da Konstantin ile birlikte öldüğünü düşünmek isteyebilirsiniz ancak bu tür bir adalet nadiren gerçekleşir.

Urban'ın silahları Türklere satma fikri uzun vadede yanlış bir karar olabilirdi. İstanbul artık Türklerin önünde bir engel değildi, dahası Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olmuştu. Bu da tüm Güneydoğu Avrupa'nın savaş alanı haline gelmesi demekti. Dahası Türkler Viyana'ya kadar uzanacak ve Urban'ın kendi ülkesi bir savaş alanına dönecekti. Malını satıp para kazanma tutkusu Macaristan'ın bugün bile korkulu rüyası olan, beş yüz yıllık bir çatışmaya neden olmuştu.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
23 Eylül 2006       Mesaj #206
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
23 EYLÜL

1856- İzmir-Aydın hattı demir yolu imtiyazı, bir İngiliz şirketine verildi.
1866 yılında işletmeye açılan 612 kilometrelik demir yolu hattının imtiyazı 15
Ekim 1950'de dolacaktı. Ancak genç Cumhuriyetin hükümeti, bu hattı 30 Mayıs
1935'te satın aldı.
1939- Psikanalizin babası sayılan Sigmund Freud, Londra'da öldü.
1942- Naziler, Auschwitz'te gazla öldürme katliamlarına başladı.
1947- Bulgaristan Partisi lideri Nikola Petkov asıldı.
1954- Doğu Almanya polisi, 400 kişiyi, ABD ajanı olmak iddiasıyla tutukladı.
1961- THY'nin Kıbrıs-Adana-Ankara seferini yapan ''Tay'' uçağı, Etimesgut
Havaalanı yakınlarında Karanlıktepe'ye çarparak düştü; 28 kişi öldü.
1969- ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür, İstanbul'da polis tarafından vurularak
öldürüldü.
1996- Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'nun, evli erkeğin zinasına
ayrıcalık tanıyan maddesini iptal etti.
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
24 Eylül 2006       Mesaj #207
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
24 EYLÜL

1566- Onbirinci Osmanlı Padişahı II. Selim tahta çıktı.
1882- İstanbul Beyazıt Kütüphanesi kuruldu.
1884- İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İzmir'de dünyaya
geldi.
1947- Hindistan'da Müslüman mültecileri taşıyan tren,
Pencap sınırında durduruldu. Sihler, bin 200 mülteciyi
kurşuna dizdi.
1956- Türk Dil Kurumu ''En İyi Yapıt Ödülü''nü, ''Ali''
adlı romanıyla Orhan Hançerlioğlu kazandı.
1960- Yüksek Adalet Divanı kuruldu.
1973- Şair Şükufe Nihal (Başar) 77 yaşında İstanbul'da
öldü. Padişah V. Murat'ın baştabibi Emin Paşa'nın oğlu
Miralay Ahmet Bey'in kızı olan Şükufe Nihal, Mütareke
yıllarında ikinci eşi Ahmet Hamdi (Başar) ile Müdafai
Milliye Grubu'nda çalıştı. Kadınlar Birliğinin
kurucuları arasında yer aldı.
1973- Şilili Şair Pablo Neruda, Santiago'da öldü.
1996- Türk sanat müziği sanatçısı ''Sanat Güneşi'' Zeki
Müren vefat etti. Müren, TRT İzmir stüdyosunda katıldığı
program sırasında fenalaşarak yaşamını yitirdi. Sanatçı,
27 Eylülde Bursa'da toprağa verildi.
1999- 12 Mart 1971 Muhtırası'nda imzası bulunan eski Hava
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur öldü.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Eylül 2006       Mesaj #208
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Veba ve Kediler « Tarihteki İlginç Olaylar
Kediler İçin Kara Bir Gün
1300'lerde Avrupa

'Kara Ölüm' olarak bilinen veba salgını ilk olarak 1300'lerde Çin'de ortaya çıktı. Kurbanların şikayetleri ağrılar, ateş ve bulantıyla başlıyordu. İnsanların dirseklerinde ve kasıklarında mor kabarıklıklar oluşuyor ve kısa sürede yumurta büyüklüğüne ulaşıp sertleşiyordu. Bu yumurtalar patladığında içinden pis kokulu siyah bir madde fışkırıyordu ancak bu rahatlama kurban için çok geç oluyordu. Çünkü hasta beş gün içinde ölüyordu.

Bunun bilinen bir tedavisi yoktu ve alınan hiçbir önlem işe yaramıyordu. Seksen yıl içinde hastalık Çin nüfusunu üçte bir oranında azaltmıştı. İyi işleyen ticaret yolları aracılığıyla da salgın batıya doğru, Hindistan ve Ortadoğu'ya ilerliyor, her gün binlerce insanın ölümüne neden oluyordu.

Hastalığa neyin sebep olduğu bulunamıyordu. 1347'de bozkır savaşçıları bir Ceneviz şehrini kuşatıp mancınıkla hastalıktan ölmüş cesetleri şehre fırlattılar. Böylece şehrin çoğunluğu hastalığa yakalandı. Bu cesetler toplanıp yakıldı ve ardından da gömüldü ancak hastalığın yayılması engellenemedi. Şehir mahvolduğu için Cenevizliler Sicilya'ya geri döndü ve hastalığı orada da yaydılar. Hastalık, yeni ve kendisiyle ilgili hiç bilgisi olmayan bir nüfusa yayılacaktı. Sicilya üzerinden Avrupa ve Kuzey Amerika da hastalıkla tanıştı ve milyonlarca insan öldü.

Bu salgına hastanın derisinin son aşamalarda koyu mor bir renge dönmesinden dolayı "Kara Ölüm" adı verildi. Derinin bu renge dönüşmesi, soluma sorunları yüzünden kanda oksijenin azalmasından kaynaklanıyordu. Hastalık bir kere bedene girdikten sonra o günün hiçbir tıp tekniği tedavi edemiyordu. Kara ölüm şehirlerin tümünü darmadağın ederken Avrupa uygarlığının da paniğe kapılmasına yol açtı

Doktorlar salgını durdurmanın yollarını aradılar. Hastalar evlerinde karantina altına alındılar ancak hastalık yine de bir orman yangını hızıyla yayıldı. Birçok insan kara ölümün, Tanrının onlara günahkar yaşamları yüzünden gönderdiği bir ceza olduğuna inandı. Tanrının öfkesini yatıştırmak için insanlar günah keçileri aramaya koyuldu.

Bazı dindarlar Tanrının öfkesini kendi üzerlerine çekip insanları kurtarmak için kendilerini kırbaçladı. Özellikle Brüksel ve Strasburg'da bazıları olanları Musevilerin varlığına bağladı.

Bu panik döneminde binlerce insan öldü. Salgının cadılar yüzünden ortaya çıktığı da söylendi. Zararsız erkek ve kadınlar evlerinden alınıp hastalığın yayılmasını önleme amacıyla yakıldı. Kedilerin ise parlayan gözleri ve geceleri dışarıda çok dolaşmaları yüzünden bu "cadıların" büyülü hayvanları olduğu düşünülüyordu. Binlerce kedi katledildi.

Aslında Avrupalılar kedileri öldürerek salgına karşı en birinci savunma hatlarını kaybetmiş oluyorlardı. Çünkü veba salgını, öteki adıyla Yersinia Pesüs yaygın bir fare biti tarafından taşınıyordu. Ortaçağda her yer fare doluydu. Kanalizasyon ilkeldi. Caddeler insan dışkısı, çöp ve ölü hayvan artıklarıyla doluydu. Kara veba, hastalığı taşıyan bitlerin fareler yoluyla yayılması sonucu artmıştı.

Cenevizlileri Avrupa'ya geri getiren gemide insanlarla birlikte karaya çıkan fareler hastalığı taşımışlardı. Limanda yaşayan bir sürü kedi öldürülmemiş olsaydı fareleri yiyeceklerdi ve hastalık yayılmayacaktı. Ancak bu kemirgenler kontrolsüz kaldı ve getirdikleri hastalığı korumasız binlerce eve yaydı.

14. yüzyılda salgın hastalık Avrupa'da beş kez daha baş gösterdi. Salgın sona erdiğinde nüfusun üçte birinden fazlası ölmüştü. Kediler öldürülmemiş olsaydı ölüm oranı çok daha az olurdu.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
25 Eylül 2006       Mesaj #209
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
25 EYLÜL

1396- Yıldırım Bayezid, Niğbolu Zaferi'ni kazandı.
1561- Şehzade Bayezid idam edildi.
1911- İtalya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.
1925- İstanbul'da, tulumbacı teşkilatı yerine, modern
motorlu itfaiye teşkilatı kuruldu.
1956- İstanbul'da geniş çaplı istimlak çalışmaları
başlatıldı.
1960- Yassıada'da tutuklu bulunan eski Cumhurbaşkanı
Celal Bayar, kemeriyle intihar girişiminde bulundu.
Bayar, nöbetçi teğmen tarafından kurtarıldı.
1974- Bilim adamları, aerosol spreylerin ozon tabakasını
tahrip ettiği konusunda uyarıda bulundu.
1979- Arjantin Devlet Başkanı Juan Peron'un eşi Eva
Peron'un yaşam öyküsünü anlatan ''Evita'' müzikalinin
prömiyeri, Broadway Tiyatrosu'nda yapıldı.
1982- Türkiye'nin ilk kadın büyükelçisi Filiz Dinçmen,
Amsterdam'da görevine başladı.
2001- Tekel'in Küba ile ortak kurduğu TEKA Puro
Fabrikası İstanbul'da açıldı.
2005- ''En Kalabalık Halk Oyunları Gösterisi'' dalında
''Guinnes Rekorlar Kitabı''nda rekora aday olan
Burdur'da 20 bin 328 kişi yöresel ''Teke Zortlatması''
oyununu aynı anda oynadı.
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
26 Eylül 2006       Mesaj #210
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
26 EYLÜL

1669- Girit adası, Türk egemenliği altına girdi.
1887- Emile Berliner gramofonun patentini aldı.
1907- Yeni Zelanda, İngiltere'den bağımsızlığını ilan etti.
1932- Birinci Türk Dil Kurultayı toplandı.
1947- İngiltere, Filistinliler ile Yahudilerin kendi geleceklerine
kendilerinin karar vermesi gerektiğini açıkladı.
1960- Küba lideri Fidel Castro, 4 saat 29 dakika ile BM tarihindeki en uzun
konuşmayı yaptı.
1961- Orgeneral Cemal Gürsel, Cumhurbaşkanı seçildi.
1980- Paris Büyükelçiliğinin basın danışmanı Selçuk Bakkalbaşı, Ermeni
teröristlerin düzenlediği silahlı
saldırıda yaralandı.
1984- Çin ile İngiltere, Hong Kong'un 1997'de Çin kontrolüne geçmesi
konusunda anlaştılar.
1989- Vietnam'daki son ABD askerleri, Kamboçya'dan ayrıldı.
1999- Devlet İstatistik Enstitüsü, 17 Ağustos depreminin konutlara 2.1
milyar dolar hasar verdiğini açıkladı.
1999- Ankara Ulucanlar Kapalı Cezaevinde, jandarmanın tünel kazıldığı ihbarı
üzerine arama yapmak istemesi üzerine çıkan olaylarda 11 tutuklu ve hükümlü öldü,
20 tutuklu ve hükümlü yaralandı.
2003- Tiyatro sanatçısı Kerim Afşar, Başkent
Üniversitesi Hastanesinde vefat etti.

Benzer Konular

2 Eylül 2015 / RuffRyders Mustafa Kemal ATATÜRK
18 Kasım 2008 / asla_asla_deme Spor tr
24 Aralık 2013 / Misafir Cevaplanmış
20 Mart 2016 / LaSalle X-Sözlük